- 13 Ekim 2010
- 8.139
- 4.871
-
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #141
Ya erkeklerde kalite düşük olduğu ıçin..Onlara çok da kızmayın.Şurda sen daha ne istiyorsuna bağlayanlar aslında çoğunuz aktif kadınları cekemiyorsunuz da doğal olan buymuşşş gibiye bağlıyorsunuz
Tmm size pembe panjurlu evinizde (!) mutluluklar
Kursta = kocanın yerini tutan şey demek değil
Yani şuna katılıyorum evet üzerindeki yükleri hafifletmiş bir adam belli.Enerjisini korumada adamin payi buyuk.Ki adam calisiyor ve eve de yardim ediyor anladigim kadariyla.Adamin enerjisi kalmiyor.Adam cocugu da dusundugu icin bekarki gibi olamiyor.Belliki cocugu surekli birilerine birakmak istemiyor. (Bırakılmaz demiyorum bence de bırakılabilir ama bırakmamak belki daha iyidir).Konu sahibinin ev işi bebek bakımı olaylarını bilmediğim için o konuda yorum yapamıyorum.Eşin sana o kadar yardım ediyor, Üzerindeki yükü o kadar hafifletmişki sen bu enerjini koruyabiliyorsun. Hem evin işini yapıyor, hem bebekle ilgileniyor. Bütün bunları tek başına yapıp bir de eşinin anlayışsızlığıyla uğraşan kadınları düşün. Adamcağız ,sorumluluk hissetmiş, olgunlaşmış, yuvasına kanatlarını germiş. Belki de motorla gezmenin risklerini (artık baba olduğu için) düşünür olmuş. Ben eşinin büyüyüp, olgunlaştığını düşünüyorum. Ama o ergen kafası mutlaka içinde bir yerlerdedir. ev işleri ve bebek bakımında ona yardım ederseno da biraz nefes alır ve seni gezmeye götürür.
Valla zaman bu akıp gider adamı da değiştiremez sin yaşımız hep 19 kalacak değil ya bende çok özlüyorum geçen günleri yılları ama yalnızlık daha kötü keşke benim eşimde yanımda olsa da senin gibi dertlensem
Çok doğru bir yorum olmuş.Evet okuyorum, gelişme kısmı ümit verici hadi bakalım :) şımarıklık evet var ama dediğiniz gibi buna hakkınız da var, mühim olan bunu eşinize haksızlık etmeden veya uzaklaştırmadan yapmanız. Bazen dengesi şaşıyor insanın hele de karşıdaki şımartmak konısunda ustaysa.. demek istediğim sırf heyecan için yaralanırsanız sonra o heyecan sizi mutlu etmeyecek bence.. o yüzden mevcut huzuru koruyarak heyecanla can katın, can yakmayın , gerisi boş...
Yok illa bulamamışların,bulmuşlara bir garezi olacak
Selamınkavlenminrabbirrahim diyorum iki gündür,
İmanım arttı elhamdülillah
Yok illa bulamamışların,bulmuşlara bir garezi olacakBulmadım ki, biz hep birbirimizin hayatındaydık, arkadaştık çocukluktan beri.
Ha illa bi bulmuş bulandırmış durumu varsa, o eşim için gerçerli bence; beni buldu, bulandırdı.
Ya garez için degil.Bulamayanlari da düşünüp şükretsin gani daha bir kabullendin diye.Garezimiz olsa bisan çok tatilisiniz deriz.O adam da yalnız bir kıza kalır illaYok illa bulamamışların,bulmuşlara bir garezi olacak
Selamınkavlenminrabbirrahim diyorum iki gündür,
İmanım arttı elhamdülillah
Sokakta yürümenin bedava olduğundan bahsediyorum..
bende eşime anlattığım zamanlar yaşamımızdaki maddi zorluklardan bahsediyor ama bende bunu hep savunurum. hiç olmadı dışarda yürüyüp koşabiliriz istediğimiz gibi. ya da ekmek arası evde yapıp başka bi yerde yiyebilirz ki bunların çoğunuda bekarken yapıyorduk. ama nedense erkekler evlenince farklılaşıyor. her anlamda.
benim eşimde geçenlerde eski fotolarına bakınca kendini çok kötü hissetti. ama çok uzun sürmedi
İnşallah sizinkinin de kafasına dank eder bir gün, çok geç kalmış olmadan.
Dün, yeni bir albüm hazırlamaya başladım, oğlumuz için yapmıştım zaten bir tane, ultrason fotoğrafları ile başlayıp, ay ay ekleme yaptığımız. Düğün zamanı kuaför-ev içi koşuşturmalar vs. onların olduğu bol akrabalı bayramlı seyranlı piknikli albüm de yapmıştım.
Son işte, bekarken-sevgiliykenki zamanlarımızın albümünü de yapayım dedim, pcde kalıp unutulup gitmesin, arada canımız sıkıldıkça bakarız diye... Baya bi etkilendi, bilmiyorum da. Çok farklı çünkü, yan yana koysam o günlerdeki ve şimdiki fotoğrafını, cidden before-after capsi yapılır, baya goy goy bile döner altında, hatta iftarda ben-sahurda ben capsi de yapılır, yaşlandırma tekniğiyle kayıp aranıyor capsi de yapılır... O kadar değişti.
Maşallah ya cok sevindim adınıza , ne iyi yapmışsınız, ne iyi olmus.Sizlerle son bir gelişmeyi daha paylaşmak istedim kızlar ve en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Değiyorsa, denemeye devam edin. :)
Dün, motorun satışı yapılacaktı, son kontrolleriydi falanıydı filanıydı, eşim onlarla uğraşıyordu. Ben de zaten, "Giden gidiyor, napalım, sağlık olsun" moduna girmiştim, son kez eski günleri yad edemeyeceğiz diye sıkılıyordum tabi ama çok da şeetmiyordum.
Dünün gecesi de oğlan ateşlenmişti, şurup verdik düşmedi ateşi, 38, 39 filan, korkuttu bizi sıpa.
"Diş yüzünden oluyor sanırım" filan dedik ama sabah da keyifsizliği, huzursuzluğu devam edip hiçbir şey yemek istemeyince, doktorun yolunu tuttuk. Doktor muayeneden sonra "Diş diye düşünüyorum ama yine de tahlilleri yapılsın, emin olalım" deyip bizi lab.a yönlendirdi. Bu arada ateşini kontrol altında tutmak için soğuk buhar uyguladılar.Baya bi inletti hastaneyi huzursuz kuzu, belki kesintisiz iki saat ağladı, ağlamaktan istifralara kadar geldi. Arada halsiz düşüp kah bana sarıldı, sevdi, kah asabiye bağladı saçımı başımı yolup iki tokat patlattı.
Nasıl geldik eve bilmiyorum, hastane sürecinde annemler yanımdaydı sağ olsunlar. Sonra tahlil sonuçları, ilaç alma, uyuması, yemesi içmesi derken, keyiflendi. Ateşi düştü tamamen, ohh dedim... Zaten bu süreçte, ne motordu, ne adamdı elbette düşünmek ne mümkün, eve gelip de oğlanı teselli edip uyutana kadar zaten ben 3. boyuta geçmiştim.
Sonra işte kedi gibi sokulduk, kudurduk, enerjisini topladı, teyzesine kilitledim arada dinlenmek için filan derken akşamı ettik öyle.
Sonra kapı çaldı filan... Kapıyı açtım ki... Benim adam, karşımda 20lik delikanlı gibi :)
Saçlarını istediğim şekilde kestirmiş, kolunun altında kaskı. Hoşgeldin beş geldin falan fıstık, sonra "Eee, adamlara vereydin ya kaskı ne işimize yarayacak?" dedim. "Sahura kadar, şöyle bir gezeriz diye düşündüm, yarın alacaklar." dedi güldü filan. "Boşver" dedim, "oğlanın bu gece de ateşi çıkar mıkarsa başında olalım" ... Annem atladı "Yahu biz varız, oğlan da iyi, yemeğinizi yiyin çıkın" dedi. Yine de içim rahat etmedi, bekledik, yemeğini yedi, uyudu, ateşine baktım yok. Sonra annem yine "Kızım gitsenize bak sinirleniyorum, sonra motor gitti diye mızıldayacaksın, yürüyün gidin işte, hiç mi itimadın yok bana!" dedi, "Bir şey olursa arayın ama" dedik, çıktık.
Sonra caddelerrr... Rüzgarr... Ara sokaklarr... Tenhalar... Kale, kule, dağ, orman... Gecenin bir vakti, olduk yeniden 18 :)
Görmemişler gibi tonla fotoğraf çektim, artık telefon "Hafıza dolu" ikazı verdi, o kadar çok fotoğraf çektim. Yol boyu güldük, bağıra bağıra sohbet ettik. "Saçımıza ak düşse de, ilk fırsatını bulduğumuz bir gün üstü açık araba alalım, oğlanı da alıp gazlayalım" dedi eşim. Güldüm, güldüm... Güldük.
Sonra eve geldik, sahura oturduk, oğlan ile annem koyun koyuna uyumuşlar, bırakmamış saçına yapışmış kadının filan gülerek onu anlattılar, biz de öylesine anlattık durduk...
2 saatlik uykum var, ama sanki günlerce uyumuş, uykumu alıp dinlenmiş gibiyim.
Paylaşmak istedim sizinle de, okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bu arada bu da selfilerden biri, ifşa olmamak için suratları kestim ama idare edin artık :)
Çook çok sevindim,Sizlerle son bir gelişmeyi daha paylaşmak istedim kızlar ve en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Değiyorsa, denemeye devam edin. :)
Dün, motorun satışı yapılacaktı, son kontrolleriydi falanıydı filanıydı, eşim onlarla uğraşıyordu. Ben de zaten, "Giden gidiyor, napalım, sağlık olsun" moduna girmiştim, son kez eski günleri yad edemeyeceğiz diye sıkılıyordum tabi ama çok da şeetmiyordum.
Dünün gecesi de oğlan ateşlenmişti, şurup verdik düşmedi ateşi, 38, 39 filan, korkuttu bizi sıpa.
"Diş yüzünden oluyor sanırım" filan dedik ama sabah da keyifsizliği, huzursuzluğu devam edip hiçbir şey yemek istemeyince, doktorun yolunu tuttuk. Doktor muayeneden sonra "Diş diye düşünüyorum ama yine de tahlilleri yapılsın, emin olalım" deyip bizi lab.a yönlendirdi. Bu arada ateşini kontrol altında tutmak için soğuk buhar uyguladılar.Baya bi inletti hastaneyi huzursuz kuzu, belki kesintisiz iki saat ağladı, ağlamaktan istifralara kadar geldi. Arada halsiz düşüp kah bana sarıldı, sevdi, kah asabiye bağladı saçımı başımı yolup iki tokat patlattı.
Nasıl geldik eve bilmiyorum, hastane sürecinde annemler yanımdaydı sağ olsunlar. Sonra tahlil sonuçları, ilaç alma, uyuması, yemesi içmesi derken, keyiflendi. Ateşi düştü tamamen, ohh dedim... Zaten bu süreçte, ne motordu, ne adamdı elbette düşünmek ne mümkün, eve gelip de oğlanı teselli edip uyutana kadar zaten ben 3. boyuta geçmiştim.
Sonra işte kedi gibi sokulduk, kudurduk, enerjisini topladı, teyzesine kilitledim arada dinlenmek için filan derken akşamı ettik öyle.
Sonra kapı çaldı filan... Kapıyı açtım ki... Benim adam, karşımda 20lik delikanlı gibi :)
Saçlarını istediğim şekilde kestirmiş, kolunun altında kaskı. Hoşgeldin beş geldin falan fıstık, sonra "Eee, adamlara vereydin ya kaskı ne işimize yarayacak?" dedim. "Sahura kadar, şöyle bir gezeriz diye düşündüm, yarın alacaklar." dedi güldü filan. "Boşver" dedim, "oğlanın bu gece de ateşi çıkar mıkarsa başında olalım" ... Annem atladı "Yahu biz varız, oğlan da iyi, yemeğinizi yiyin çıkın" dedi. Yine de içim rahat etmedi, bekledik, yemeğini yedi, uyudu, ateşine baktım yok. Sonra annem yine "Kızım gitsenize bak sinirleniyorum, sonra motor gitti diye mızıldayacaksın, yürüyün gidin işte, hiç mi itimadın yok bana!" dedi, "Bir şey olursa arayın ama" dedik, çıktık.
Sonra caddelerrr... Rüzgarr... Ara sokaklarr... Tenhalar... Kale, kule, dağ, orman... Gecenin bir vakti, olduk yeniden 18 :)
Görmemişler gibi tonla fotoğraf çektim, artık telefon "Hafıza dolu" ikazı verdi, o kadar çok fotoğraf çektim. Yol boyu güldük, bağıra bağıra sohbet ettik. "Saçımıza ak düşse de, ilk fırsatını bulduğumuz bir gün üstü açık araba alalım, oğlanı da alıp gazlayalım" dedi eşim. Güldüm, güldüm... Güldük.
Sonra eve geldik, sahura oturduk, oğlan ile annem koyun koyuna uyumuşlar, bırakmamış saçına yapışmış kadının filan gülerek onu anlattılar, biz de öylesine anlattık durduk...
2 saatlik uykum var, ama sanki günlerce uyumuş, uykumu alıp dinlenmiş gibiyim.
Paylaşmak istedim sizinle de, okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bu arada bu da selfilerden biri, ifşa olmamak için suratları kestim ama idare edin artık :)
bunlar ne kadar güzel gelişmeler. çok sevindim gerçekten. dediğin gibi değiyorsa denemeye devam.
enerjiniz bol olsun
Maşallah ya cok sevindim adınıza , ne iyi yapmışsınız, ne iyi olmus.
İnsallah hep böyle mutlu olun
Çook çok sevindim,
Demek ki neymiş,seni rahatsız eden konunun her zaman çözümü varmış.
Yani buldun da bunadın mı artık ne ise doğru kelimesi,onlara kulak asıp kendi insanlığımızı ,zevklerimizi çöpe atmamıza gerek yokmuş.
Eşin evet iyi ama kime göre neye göre iyi.
İyi olmak her zaman yeterli mi?
İyi bir evlilik de sadece çocuk ,tv,terlik ve çekirdekşeklinde olunca mutlu olur'u düşünmeyenler için de iyi bir örnek oldun.
Bu sancımla cümleleri ne kadar düzgün kurdum bilemesem de,biçare oturup mutsuz olanlara ilham da oldun.
Hayat BEN olgusu dik durdukça güzel,BEN olmayınca BİZ eksik oluyor çünkü.
moturu satmayın barı dıye dusundum
konunu yeni paylaştığın linkten okudumGüncelleme: 16. sayfa
Hanımlar, bilmiyorum ne kadar dert ne kadar değil ama baştan "Allahtan belanı mı istiyorsun?" diyecekleri şöyle sağa doğru alalım, haklısınız, sanırım biraz bela istiyorum.
Nasıl anlatsam, toparlasam bilemiyorum, hani böyle ufak ufak sorunlar olur da sorun değilmiş gibi görünür, fakat totalde dev bir problemi oluştururlar ya; benim de eşimle aramdakiler, böyle şeyler, bir birikim, adı belirsiz bir uyumsuzluk, bir umursamazlık, bir kabulleniş ve vitesi boşa alma gibi bir şey.
Eşimle çocukluk arkadaşıyız, hemfikir olduğumuz noktalar çoktur, yıkıcı kavgalar yaşamayız, daha doğrusu tartışmaları toparlar uzatmayız. Ama karakter olarak iki zıt insanın bir araya gelmesi ile oluşmuş 60 yaş üstü kafası bir evliliğin içine hapsolduk sanki. Daha açık anlatmaya çalışayım; eşim dönüştü... O maceracı, yer yer serseri ruhlu adam, ev-iş arasında ömür tüketen, yırtık kot pantolondan kumaş pantolona dikey geçiş yapan, akşam üstü çayını içip meyvesini soyan 30 yaşında bir dede haline geldi. Sevgili olduğumuz zamanki fotoğrafı ile şimdiki fotoğrafını yan yana koyup after before capsi yapsam, insanlar evlilikten soğur yani öyle bir şey olduk biz.
Paragraf paragraf övmeyeyim adamı, iyi, ilgili bir baba, anlayışlı ve uysal bir eş kendisi; belki aylardır eve ellemiyorum, kendisi kıyın kıyın temizlik yapar, yemek olmasa ses etmez kendisi hazırlar, çocuğumuzun altını değiştirir, üstünü giydirir, mamasını yedirir eder vs. Dışarıdan bakıldığında belki de ideal bir koca, ama bana bu yetmiyor hanımlar. Sırtında çantasıyla şehir şehir gezen bir kadındım ben, gecenin bir vakti canı sıkıldığı için kalkıp bi bilet alıp çat kapı arkadaşlarıma giden, motor üzerinde saçlarını savuran, belki 80lerin ucuz asi gençliği gibi ruhuna estiğince yaşayan biriydim. Eşim de öyleydi... Cıstak cıstak ortamlarda bulunur, motorumuza atlar dağ yollarında patikalar keşfetmeye çıkardık. Ne zaman ki evlendik... Adamın içine evlilik mi kaçtı ne oldu, bilmiyorum, nasıl izah etsem daha... Durduk. Bir rutine bağladık, bugünden 4 ay sonramızı bile tahmin edebiliyorum öyle söyleyeyim.
Bunu konuştuk da karşılıklı, dedim böyleyken böyle; içimin çürüdüğünü hissediyorum, sanki yaşımın iki katı kadarım... İstiyorum ki fark et bizi "Gangsta, sende yolunda gitmeyen bir şeyler var, çok kabuğuna çekildin, deli gibi sigara içer oldun. İçini sıkan şey nedir, gel kalkalım gidelim hemen şimdi, yollar boyu sohbet edelim, bangır bangır müzik açıp bağıra bağıra şarkılar söyleyelim, seni böyle solgun görmeye dayanamıyorum" demeni istedim, bekledim dedim. "Görmüyorsun" dedim. "Çocuğumuz henüz anne ve babasının birkaç günlük yokluğunu idrak edebilecek, peşimize takılacak yaşta değil, annelerimiz gözümüz kapalı emanet edebileceğimiz insanlar, bu nimeti değerlendirelim, hadi kaçalım, yok olalım biraz ortalıktan diyemiyorsun" dedim.
Öylece dinledi...
Otel bakıyor şimdi, ama biliyorum sünecek, belki aylar bulacak belki sene... O kadar memnun, o kadar umursamaz ve unutkan ki...
Doğum sonrası sinirsel olarak yıprandığım bir dönem yaşadım, bu dönemde psikolojik destek de aldım, evliliğimiz boyunca yapmadığımız kadar kavgayı art arda yapınca çift terapisi de aldık kendi doktorumdan. "Baş başa kalın, uzun yürüyüşlere çıkın, bisiklet turlarına katılın, hiç konuşmasanız bile kmlerce öylece bisiklet sürün" dedi. Çatıda atılı, lastiklerinin havası inmış bisikleti var, güya onu yaptıracaktı, güya bana da ikinci el bir bisiklet alacaktık da düşecektik yollara iki ergen gibi. Ne oldu? Lafta kaldı, unutuldu. 7-8 kez tekrar etmekten ve "Tamam ayarlayalım" lafını duyup boşlukta beklemekten sıkıldım. İstiyorum ki bu adam benim bir adım önüme geçsin, istiyorum ki unutma lüksüm olsun, istiyorum ki içindeki o tembel emekli artık ölsün.
Daha çok konu var, parça parça oradan oraya atlıyor gibi oluyorum kusura bakmayın, ama böyle böyle birikiyor. Belki doğru ifade bile edemiyorum. Başından beri böyle biri olsa, hani üzerine toprak serpilmiş bir modda olsa beklenti de yapmayacağım, diyeceğim "Kızım Gangsta, malzeme bu, dahası yok, başından beri böyleydi" deyip geçeceğim ama böyle değildi işte, bu kadar rutin, bu kadar evcil bir adam değildi.
Bekar evinde yaşardı, ailesi ile oturmazdı; üni. zamanı oldukça haylazdı, hani serseriydi desem olacak, beni de bu tavırları etkilemişti açıkçası. Çünkü ben de öyleydim. Şimdiyse... Neyse işte, böyle. Ne yapayım bilmiyorum. Kaç kere konuştum kaç kere söyledim, kaç kere restleştim. Huy mudur karakter midir, adam evlendi de özünü mü buldu nedir artık bilmiyorum, bilemiyorum.
Daha geçen gün mesela, bizim motora alıcı çıkmış; arabayı aldıktan sonra motoru bir kenara atmıştık. Durduk yere sigortasıydı bilmem nesiydi masraf çıkarmasın diye satalım dedik; 2-3 haftaya kadar satışı verilecek. Dedim ki "Hadi gel son kez motorla çıkalım gezelim, rüzgar yalasın yüzümüzü, basalım gidelim bir yerlere" ve cevap olarak "Aküsü boşalmış" dedi. Ya çok mu zor bir aküyü şarj ettirmek, çok mu zor?! Zaten araba alındığından beri aman trafiğe girmeyelim hüff modunda eve kapattık kendimizi, adam akü boş deyip geçti ya. Hatıralar gidiyor, ömür tükeniyor görmüyor.
Neyse ya valla yaz yaz bitiremem. Böyle aptal bir hal içindeyim, bilmiyorum ben mi uyumsuzum abartıyorum. Huy deyip geçemiyorum da. İnadına her işte yavaş, inadına rahat, inadına monoton. Ölüyorum ya... Ruhum eriyor, neden böyle olduk, ne zaman evli çocuklu mutlu aşırı doz aile saadetinden boğulacak kıvama geldik, nerede heyecanımızı yitirdik bilmiyorum. Tek bildiğim şey, içim delicesine sıkılıyor ve heveslerim günden güne bitiyor.
Okuduğunuz için teşekkür ederim, iç dökme gibi oldu artık kusura bakmayın.
konunu yeni paylaştığın linkten okudum
tebessüm ettim okurken
benim eşim de seninki gibi biliyor musun
evlenince acayip mod değiştirdi
eşim için şuanda en güzel duygu
işten eve gelmesi
bana sarılması üçlğü kanepede pineklememiz:)
yemeğimizi yemek arada konusarak benı sevmesi öpmesi sarılması
sonra çayımızı içmek sonra meyvesini yemek sonra yatmak
hayat bu çizgide geçiyor
çok iyi bir eş beni çok sever ama aynen dediğin gibi yırtık kottan kumasa geçmiş modda
aküsü bitmiş olayına çok güldüm
biz de sevgiliyken gece 2-3 lere kadar eğlenirdik , arabada dudaklarıma yapısırdı biz sıradan evliler gibi olmayalım derdi
şimdi saat gece 11 de hadi çıkalım bi hava alalım desem
kızım delirdin mi iti var kopugu var der:)
gecen sene tatilde dalgaların üzerine atlamak ıstedım :)
sen de gelsene dedim evli barklı insanız biz dedi herkes bize bakar dedi
Allahım ya deli eidyor beni okurken aynı eşimi gördüm aynııııı:)
eşin ve senin burcun ne?
biz de sevgiliyken herseyımız aynı sanırdık:)Ben kova, eşim başak... Bırak ayrı dünyaların insanı olmayı, aynı güneş sisteminde bile olmadığımızı söyleyebilirim.