Herkese merhaba... konuyu acali neredeyse iki ay oldu. Yapacaklarimin birazını yaptım, birazını sallamadim bile. Her neyse, kendime yeni bir liste yaptım. O yüzden , boşuna okuyup gözleriniz yorulmasına diye altta koyu koyu harflerle ikinci liste diye belirttiğim yerden başlayabilirsiniz
BİRİNCİ LİSTE (ocak-şubat 2018)
Yapacak belki de bir ton işim var ve erteledikce erteliyorum. Erteledikce daha da erteliyorum...
Bu sayfayı bana destek olması için açtım...
Öncelikle kendimden bahsedeyim: yaşım 25ten yukarı 30dan aşağı :)
Gezmeyi coook seviyorum. Çalışmayı da çook seviyorum. Ama düzenli bir iş hayatini maalesef ki sevemiyorum...
İstiyorum ki hayatimi yaşayabileyim, çok gezeyim, çok göreyim, her fırsatı değerlendireyim...
Değerlendiriyorum da gerçekten. Bu sebeple şu anda işsizim.
İlk işimden (mesleğimi yapmıyordum,mezuniyetten sonra öylesine girdiğim yerden) yurtdışına tatile gideceğim diye çıkmıştim. Döndüm, sezonluk işlerde çalıştım, birkaç aylık işler buldum, yine gezdim falan derken en sonunda guzel bir iş buldum. Orada, hatırlıyorum kocaman bir takvim vardı. Takvime baktiiim baktiiim ve en yakın tatilin yılbaşında haftasonuyla birleşecek bir gün olduğunu farkettim, içime bir öküz oturdu :)
Böyle biriyim işte... Sonra deneme süresinde ayrıldım o işten, daha doğrusu 'allahim bu sinir bozucu insanlarla nasıl çalışacağım?' diyordum ki : kovuldum!
Aileme kovuldugumu söyleyemedim o yüzden onlara göre benim hayatım laylaylom, derdim tasam yok , zora gelemiyorum falan.
Bu arada mezun olduğumdan beri ailemden para almıyorum , işsiz de olsam az çok kendimi idare edecek kadar işlerde çalışıyorum...
Peki cidden laylaylom bir insan miyim?
Keşke olsam.
Öyle değilim,hatta 'dönemsel' dediğim işten (ailem mutlu olsun diye onlara kalıcı demiştim) ayrıldıktan sonra sabah 9da ise gider gibi çıkıp akşam 6ya kadar iş başvurusu yapar-sağda solda oyalanir-kafelerde bulmaca falan çözer akşam eve gelirdim! Filmlerde olur ya; evin babası işten kovulur , evden işe diye çıkıp parka oturur, işte onun aynısını 3 hafta yaşadım ben, sonra neyse ki güzel bir iş buldum-işte ondan da kovuldum:)
O kadar da gamsız değilim yanii
Her neyse, kendimi tanıtma kısmını geçebiliriz
Şimdi önümüzdeki ay tekrar yurtdışina çıkacağım. Resmen havadan kucağıma bir fırsat düştü, neredeyse hiç cabalamadim bile. Evrene olumlu mesajlar gönderdim sanırım :)
Bir projeyle gideceğim , coook fazla masrafim var ama oraya gittiğimde elden ödemesini yapacaklar.
İşte bu sayfanin gorevi de o zamana kadar hayatımi düzene koyabilmek
Lafı yeterince dolandırdigima göre hedeflerime gelebilirim. Yaptimlarimin yanına tik atacağım
1)YAPILDI! Odanı topla, giyinmedigin valizlerce kıyafeti 'çorbada Tuzun olsun' derneğinin mağazasına bırak.
Marie Kondo'nun ünlü bir kitabı var. 'hayati sadeleştirmek için Derle, topla, rahatla' diye. Kitabın özü hayatındaki fazlaliklari atmak ve huzura kavuşmak. İstifçilige bir son vermek. Nasıl ki tam sınav haftasında , ya da çook stresli olduğumuz bir anda kalkar ev toplarız? Çünkü beyin birşeyleri yoluna koymak ister,'en azindan hayatımda bir şey yolunda olsun' der :)
Yani kitabın amacı kısaca şu: evini duzenle-hayatin düzene girsin. Tabii ki bu kadar basit değil ama ben felsefesini sevdim. İlgisini çekenler Konmari Metodu diye arama yapabilir:)
Çorbada Tuzun Olsun ekibine gelince, istisnasız her akşam Taksim'de bulusup evsizlere çorba dağıtan bir oluşum. Gelmek isteyen herkese kapıları açık. Ve bir mağazaları var. Kiyafetlerinizi bağisliyorsunuz, evsizler seçip beğenip giyiyor. Bu cumartesi mağazayı düzenlemeye gelmemiz için ilan açmışlar. Yetistirebilirsem gitmek ilk hedefim.
2) YAPILDI ! ailene önümüzdeki ay yurtdışina cikacagini söyle
Offf daha söylemedim, biliyor musun? Oysa iki aydır belli.
Gidenin önünde dağ olsa duramaz,birşey diyeceklerini sanmıyorum ama fazla işsizlikten heralde psikolojim bozuldu. 'is bulmak yerine nerde dandik iş var gidiyorsun,biz seni boşuna mi okuttuk' bakışı atmalarını görmek istemiyorum. Bu yüzden kaçtıkça kaçıyorum
Oysa kendimi hep özgür bir kadın gibi hissetmisimdir. Böyle özgür olmadığımi ilimlerime kadar hissettigim zamanlarda içinde bulunduğum durumdan nefret ediyorum.
3) YAPILDI! vize için gerekli evrakları tamamla
İyyy lanet olsun! En iğrenç şey. Nefret ediyorum vize işlemlerinden. Bir ciğerimi istemedikleri kalmis. Yetmedi 85 Euro istediler,euro olmuş 4.53! Eski ev arkadasimdan borç alacağim sanırım
4) YAPILDI! -bilet al
oradan dönüşte Ukrayna ya da Rusya'ya geçmeyi düşünüyorum. Bu da ayrı bir sıkıntı çünkü Rusya da vize istiyor. Davetiyem var (yani kesinleşirse bana seve seve davetiye yazacak insanlar var, ama bilmiyorum ki ne olacak. Of! )
5) DEVAM EDİYOR! squat yap, her gün sayfada paylaş (ve before after fotosu paylaş)
Evet, madem bir ayım var, kalcami fiziğimi bir yoluna sokayım, di mi?
Programım bu: bugün başlayacağım umarim
Before resmimi ekliyorum, inşallah afterimi de ekleyebilirim
Eki Görüntüle 2094732
Spor yaptıkça daha enerjik oluyor insan. Yattikca da daha çok yatıyor. O yüzden spor yapmam şart! Üstümdeki ölü toprağı atmam lazim!
6) DEVAM EDİYOR yabanci dilini geliştir - turist gezdir
Aslında yabancı dilimi en güzel geliştirdiğim insanla aram bozuk,ve sanırım çabalamamak daha mantıklı
ama özelime girmeyeyim.
Gezdirecek turist bulduğum bir site var. Profilimi yeniden aktif ettim, yarın biri ile buluşacağım. Ama şansıma adam türk aşığı ve türkçe bilen -pratik yapmak isteyen biri çıktı:)
Ben de hayır diyemedim. Yani sanmıyorum İngilizce iletişim kuracagimi, ama olsun . Bu da yeniden başlangıç olur bana
7) YAPİLAMADİ! çok ihmal ettin, kitap oku
Geçen ay okumadigim kitaplarımı ustuste dizdim ve neredeyse boyuma ulaştığını gördüm. Bu ise bir son vermem lazım. Bugünden itibaren yeni bir kitaba başlayacağım (ki çook severim okumayı)
8) YAPILDI! sokağa hayvan kulübesi koy ve HER AKSAM mama ve su ver!
Her sene soğuklar başlayinca kulübe yapıyorum ama (doğruyu söyleyeceğim) mama koymayı ihmal ediyorum
Yanında-icinde mama olmadığı için kediler oranin kulübe olduğunu anlamıyor bile. Ve kulübe boş bir şekilde duruyor,zAvalli kediler de araba altında falan uyuyor :
Bu sefer buna dikkat etmeliyim.
yaptığımda kylulübemi de paylaşacağım, her mama koyduğum gün de bir artı atacağım.
9) DEVAM EDİYOR! seni yoran, geriye çeken insanlarla fazla görüşme. Çok gezen-cok okuyan- hiç yoktan bir konuda ilham alabileceğin insanlarla tanış
Arkadasliga çok önem veririm, konuşmayi da severim. En zor animda-bundan kötüsü olamaz dediğim zamanda (kötü günler yaşadım ama geçti) arkadaşlarım beni dinlediler,manevi destek oldular, onlardan güç alip ileriye bakabildim. O dönemde arkadaşın önemini daha iyi anladım...
Amaaa
Ama şu var. Bazı arkadaşlıklarim beni dibe çekiyor. Sadece görümce-kayinçodan yakınıp kaynana dedikodusu yapan tatlı arkadaşım mesela. Ya da kendi parasını kazansa da ev kızı çizgisinden cikamayan, 'evleneyim de kocamla dünyayı gezeyim' diyen çocukluk arkadaşımla. Ona bin kere dedim, 'akşam 8den sonra dışarı cikamiyorsun, çok gezen adam seni ne yapsın ? İstediğin şey dünyayı gezmekse beyaz atlı prensi bekleme atı sen kullan! yıllık izninde birlikte vizesiz bir yere gidebiliriz. Böylece ailen de biraz alışmış olur' (ailesi bana çok güvenir)
diye, beni anlamadi. Hala gezen koca arıyor!
Kendinden beş yaş küçük kardeşi kampa giderken,gece yarıları eve gelirken 'ama o erkek' falan da dedi, beni benden aldı...
Bunun gibi hayatini degistirmek-guzellestirmek için hiçbirsey yapmayan insanlar benim de içimdeki şevki kırıyorlar.
Ayrica yüzyıllardır bütün arkadaşlarıma tiyatro biletlerini,opera biletlerini vs ben alıyorum, bütün ilginç planları ben yapıyorum ama kimse bana. 'matruska,bak çok seversin şöyle bir etkinlik varmiş' demiyor. Bütün arkadaşlarıma artık bu durumdan sıkıldığımi, artık güzel plan yapıp beni dahil etmeleri istediğimi söyledim. Aradan geçti 4 ay hala bana diyorlar 'cikalim bir gün, birşeyler yapalım'
E yapalım. Yap bir plan?
Ortada birşey yok. Bir arkadaşımın cevabı bombaydi. 'Bu sefer sen plan yap' dedim, 'avmye gidelim . Hem bana ayakkabı seçeriz ' dedi
Vizyon bu yani!
Hepsi insan olarak çok kıymetli, hepsinin düğününde gider nedimelik yaparım ,dertlerinde koşarim ama hayatıma bana daha iyi gelecek insanlar almaya da gayret etmem lazım.
Bu yüzden bu sene bir bisiklet kollektifine katıldım. Ama pek hoslanacagim tipler değillerdi, yani bana biraz fazlaydilar.
Yeni olarak da gezgin kadınlar platformunun etkinliklerini takip etmeyi düşünüyorum. Corbada tuzun olsun ekibinden de umutluyum,
Aynı şekilde kitapağaci'na üye olup İstanbul buluşmalarına katılabilirim. En azından kitaptan konuşurum birileriyle...
Bir arkadaşım var, türk değil ama güzel Türkçe konuşuyor-burada doktora yapiyor. O kadar bilgili ve gözlem yeteneği güzel bir çocuk ki...onunla güzel kafelere gideriz,ya da evine kahvaltıya giderim. Bir ara beni bırakır laptobunu açar,makale yazar... Ben de o arada kitap okurum falan..onunla olmak bana çok iyi geliyor. Kendimi eksik hissediyorum ve bu hissi seviyorum :)
Çevremde kitaptan bahseden birileri olmasını seviyorum, evlilikten konu acilinca Emma Goldman'dan , siyasetten konu açılınca 1984ten bahseden birileri olsun istiyorum. Benden çok ülke gezsinler, milletlerden-adetlerinden konuşalım. Gizli hayranlık besleyeyim, içten ice diyeyim 'o nasıl yaptı? Ben neden yapmayayim?'
Falan filan... İnşallah kendimi anlatabilmisimdir
10- DEVAM EDİYOR! Her gün iki litre su iç
Günde içtiğim su bardağı sayısı 1
Ciddi ciddi çok şu içmem gerekiyor
11- YAPILDI Doktorluk işlerin var ,daha fazla ihmal etme
12- DEVAM EDİYOR ! bakımlı ol.
En son bir terazi erkeğiyle beraberdim. Belki de hala beraberimdir, emin değilim. Üstte ağlayan emojide bahsettiğim kişi... Adam o kadar süslüydü ki yüz bakim jelleri, temizleme sütleri, lens solüsyonları, her sivilcesine ayrı krem falan...iki bin tane kremi vardı.
Bense duştan çıktığım gibi giderim her yere, makyaj bile yapmam. Öyle jelmiş şuymuş buymuş...haftada bir yoğurt maskesi ,tamamdır.
Ama bu çocuk sağolsun psikolojinin bozdu :) cildime daha çok önem vermem gerektiğini farkettirdi bana. (O kadar ki onu ülkesine uğurlar ugurlamaz gratise koştum, yüz kontoru- allık-kremler falan aldım)
Şimdi günlük rutinim şu:
Her gün mutlaka ellerimi yağlı ve deniz tuzlu urunum ile peeling yapacağım (tırnaklarım kırılmasın)
Her sabah yuzume tonik sürüp nemlendirici süreceğim
Her akşam makyaj temizleyici kullanıp temizleme sütüyle cildimi yıkayacağım
Yatmadan önce nemlendirici kullanacağım
Haftada iki gün maske yapacağım,
Haftada iki gun dişlerimi hindistancevizi yağı ve zerdeçal ile fircalayacagim
Şimdilik yazacaklarım bu kadar.
Hadi bakalım, gün bitmeden spuat raporunu atarım umarimm
İKİNCİ LİSTE (Mart 2018/ +)
1) BİRAZ GİRİLDİ BİRAZ ÇIKILDI:) İşe Gir
Evet evet evet. Çok acil olarak iş bulmam lazım. Bugunden tezi yok yeni planim is aramak. İşkur, secretcv , falan fişmekan. Her yere yeni hesap açıp başvurular yapmalıyım. İnanıyorum mart bitmeden iş başı yapabileceğim.
Simdilik en büyük kriterim cumartesi pazar tatilinin olması : ) ve guzel-ferah bir ofisin olmasi, maaş olarak da son işimden daha düşük olmamasi. Bu kadarcik kriterim var, 'ne iş olsa yaparım apla' modundayim. Fen edebiyat bölümü okudum üniversitede, yani bölümümün belli bir iş alanı yok. Şimdiye kadar da hep çeşit çeşit işlerde çalıştım. Bakalım.. gönlüm eğitmenlikten ya da insan kaynaklarından yana.
Aslında esas isteğin ne diye sorarsan,yani kısa dönemli degil-on yıl sonra ne olmak istiyorsun diye (ki gelecekle ilgili sorulara asla cevap vermem, bu hayalimi ilk defa paylaşıyorum) hani geçen ay gittim ya Avrupa'ya. Onun gibi ulusal ajans projelerinin olduğu bir ofis açmak. Binbir çeşit proje var ve bu şekilde çalışan çok ofis var.
Peki bunun için ne yapabilirim? Bir projeye katılmak ilk aşamaydi.
İkinci aşama dilimi anadil seviyesine getirmek- ki cabaliyorum
Üçüncü aşama da proje yazmayı öğrenmek,biraz bu işlerin içine girmek. Beni bu gittiğim projeye gönderen kişi kurstan bir arkadaşımdı. O da Freelance olarak bu işleri yapiyor- ek gelir ve seyehat olsun diye. Ona söylemiştim,bir sonraki proje yazımına beni de dahil etmesini, o da çok sevinmişti. Böyle böyle işimden arta kalan zamanlarda proje yazabilirim, azıcık param olunca haftasonu olan kurslar var,onlara katilabilirim. Belki bir iki küçük projeye daha katilirim, ya da arkadaşım gibi Türkiye'de yapılacak bir kaç projeyi üstlenebilirim... yeterli deneyim ve çevre edindikten sonra da kadın girişimcilere destek veren bir hibeden yararlanıp bir ofis açmak .
Ferah bir ofis, bir duvarında boydan boya harita olan, haftasonu çalışılmayan, çalışanlara ek imkan olarak istedigi ikinci bir dil için kurs imkanı sunan...
Böyle bir hayal. Kendimi geç kalmış gibi hissetmiyorum. Bence adım adım bu yönde ilerlemeliyim.
2) YAPİLMADİ Spora Devam!
Geçen listede yapıp da en memnun kaldığım şey 30 gunluk squat programim oldu. Bugün itibariyle 18. Gün de tamamlandı, kaldı 12 gün!
Eki Görüntüle 2116892
O bittikten sonra bir aylık bir program daha yapacagim. Kol mu çalışsam o dönem, sırt mi yoksa göbek mi emin değilim aslında. Yine de şu programı çok sevdim, bana mantıklı geldi
Eki Görüntüle 2116891
Kadınlar kulübünde link paylaşmanın yasak olduğunu biliyorum, ama emek hırsızlığı da yapmak istemediğim için sitenin ismini yazmak istiyorum, bu programı pudra . com sitesinden buldum. Hareketleri de uzun uzun açıklamış.
Arama motoruna : pudra mükemmel kollar icin 30 gunluk kol çalıştırma programı
Yazarsanız site karşiniza çıkacaktır.
30 günlük squatin bitsin her gün 30 squat+kol olarak bu programa başlayacağım . Bakalım ne olacak :)
3) KİSMEN YAPİLDİ İngilizceni Geliştir
İstiyorum ki İngilizcem anadilim gibi olsun. Ama dil öğrenmeye 25 yaşında başlamış biri için bu sanılandan biraz daha zor.
Yine de en büyük problemimi cozdum.
Şoyle ki sohbet edecek kadar Arapcam var, yani bir Arapla tanistigimda hiç çekinmeden sohbet edebiliyorum, bildiğin şarkıları söylüyorum vs vs
Bir Rusla tanıştığımda da aynı şekilde, ayy ne şirin kız diyeceği birkaç basit cümle biliyorum. Alfabelerini okuyorum,yuze kadar sayiyorum, en popüler birkaç şarkısı ezberimde. Hiç çekinmeden konuşabilirim.
Anadili İspanyolca olanlara da arkadaşımın ezberlettigi tekerlemesi (bir berber bir berbere gibi birşey) söyleyebiliyorum. Gittiğim her ülkenin dilinden basit merhabayi teşekkür ederim falan söylüyorum
AMA İngilizce konuşamıyorum (konuşamiyordum-yakin geçmişe kadar)
Aslında dil öğrenmeye yatkın bir insanım, çünkü bunca alakasız dilde bir iki cümle de olsa - kendimi sevdirecek kadar- konuşabiliyorum. Peki neden devamlı İngilizceyi yapamadığımi soyluyorum? Aslında İngilizce pek çok dilden daha kolay çünkü cinsiyet yok. Rusçada mesela, araba diyorsun (машина) a ile bittiği için ondan kadın diye bahsetmen gerekiyor, bütün cümle değişiyor. İngilizce'de böyle saçmalıklar yok, daha basit...
Peki neden , neden... Diye çok düşündüm, bilinçaltımi zorlandim ve şu sonuca ulaştım:
Annemin kendine yetecek kadar İngilizcesi var. Küçükken iyilik olsun diye (ki bence ego tatmini yapmayı sevdiğinden) mahallenin çocuklarını topladı eve, İngilizce çalıştıracak. İstiyor ki onun kızları herşeyi bilsin (çünkü basit birkaç şeyi öğretirdi) her neyse, hafızamda o olay çok net değil ama o insanlarin yanında aşağilandigimi hissettiğimi hatırlıyorum. Bence bu olay beni İngilizceden uzaklaştıran ilk olaydı.
İkincisi ortaokulda devamlı İngilizce hocamız değişiyordu, çok uyuz bir hoca hatırlıyorum, british aksanıyla yapmacık yapmacık konuşurdu, lisede de tam benim geçtigim sene liseleri 4 yıl yapıp süper liseleri kaldirmislardi, okulun hazırlık sınıfı kapanmıştı. Oysa benden iki sene önce aynı liseyi okuyan aile dostumuzun kızı yıllardır Amerika'da. Kendisini geliştirmesinin yanında lisedeki 1 sene sırf İngilizce görmesinin de etkisi vardır elbet. Üstelik benim dönemimde öğretmen olmayan insanlar giriyordu böyle brans derslerine. Bir ingilizce hocam okul pikniğinde demişti ki : ben yeminli mali müşavirdim,çok iyi para kazaniyordum. Ama çocuk olunca öğretmenlik daha iyi geldi, onu bırakıp buna başladım. İyy, saçmalık. Miyminti da bir kadindi, kendi İngilizcesi güzel diye gitmiş ama öğretmeyi bilmiyor...
Üçüncü ve son travmamda ailede ablamın İngilizce bilen kişi olarak kodlanması (lisede de univeristede de hazırlık okumuştu, yabancı müzik ve yabancı dizi izlemeyi çok sever- devamli ingilizceye maruz kalmaktan telaffuzu da guzel) . Ailemden ayrımcılık vs yaşamadım , asla. Ama 'matruskanin ingilizcesi' gibi bir terim vardı. Öyle kodlanir ya çocuklar: büyük temiz küçük pis, büyük yabani küçük soğuk kanlı, büyügün İngilizcesi güzel küçüğün hiç yok.. bir çocuk kucukken pis diye kodlandiysa ileride temizlik hastası da olsa o kod kolay kolay üstünden kalkmaz. Zaten psikoloji kitaplarına göre bir süre sonra o özelliğe başlangıçta sahip olmasa bile ileride sahip olunuyor.
Her neyse son travmam da Arap sevgilimin benim İngilizcemden ümidi kesip büyük bir hızla Türkçe öğrenmesiydi :)
Böyle böyle ben de konuşmaktan cekinen bir insan haline geldim. Zannediyorum ki dünyada herkes İngilizce konuşuyor ama bir ben ebleh, bir ben salak...
Bu düşüncem de birb buçuk sene önce ilk Avrupa'ya tatile çıktığımda bitti. Çünkü gördüm ki Avrupa'nın göbeğinde yaşayan insanlar bile harika İngilizce konuşmuyorlar. Tanıştığım sırt çantalı gezginler de öyle. Ayrıca benim de dilim berbat ama bu sosyallesmeme engel olmuyor...
Böyle böyle üstümdeki utangaçlığı biraz attım. Bol bol turist gezdirdim, (İngilizce aşklar yaşadım) , konuşma pratiği kursuna katıldım vs vs... Bu günlere geldim.
Yine kötünün iyisi durumundayım:) ama istiyorum ki çok harika konusabileyim.
Bu tabii ki hemen olacak birsey degil. Ama ilk aşamada yapacaklarım şunlar
Birinci aşama: turist gezdirmeye devam etmek
İkinci aşama: dil öğrenmeye ilk heveslendigim zamanlar bir kitap almıştım. Beginner ve elementary seviyesinde. Bu seviyeyi çoktan geçtiğimi düşünüyorum ama yine de İngilizceyi arkadaşlardan sağdan soldan öğrendiğim için bilmediğim kurallar falan var. Hem tüm kurallari küçük bir deftere yazmak işime gelebilir. Hem de alt seviyeye ait bilmediğim kelimeleri öğrenirim.
Aynı şekilde kelimeler için bir uygulama indirdim telefonuma. 'WordBit İngilizce' isimli. Telefonun kilit ekranında o var, açmak için kelime cevaplaman gerekiyor. Her seviyeden 500den fazla kelime. Otobüste falan da bakılır, bilmediklerin karşına tekrar tekrar çıkıyor ayrı zamanlarda. Bence güzel bir uygulama.
Ayrıca İngilizce hikaye kitapları indirdim (british council-postcard ve İngilizce Türkçe hikayeler isimli). Boş kaldikca çeviri yaparım.
Üstelik kafamda sık sık İngilizce sohbetler ediyorum= ) yani şöyle bir durum olsa ne derdim, ayyy ayy surda karsilassak ne konuşurdum falan gibi
Üçüncü aşama : bir kursa gitmek. Ama bunun için önce bir işe gitmek lazım. Geçen seneki kursum gibi sadece yabancı hocalarla konuşma mi olsun yoksa daha ciddi-sinavlara yönelik kuralli İngilizce öğreten bir kursa mi gitsem, hic emin degilim henüz
Dördüncü aşama : bulduğun her fırsatta yurtdışına cik.
4) YAPILMADI Bol Bol Su İçmeye Devam Et
Evet, bunu yapmalıyım. Hedefim 2 litreydi. Geçen iki ayda bunu hiç yapamadım ama yılmak yok. Elbet ben de su icmeyi öğreneceğim
5) YAPILMADI Yüzme Kursuna Yazıl
Maalesef ki küçükken çocukları denize götüreyim diye düşünen bir ailem yoktu, tatillerde köye bile gitmez evde sıkılırdık: )
Yüzmeyi yirmi yaşında kendi imkanlarimla öğrendim. Çok uzun zaman boyunu aşan yere asla gidemedim. Şimdi de tek olsam gidemem ama yanımda guvenecegim birileri varsa karadan biraz uzaklasabiliyorum.
Tek seferde daha uzun yuzebiliyorum ama yine de yeterli değil. Yani suyun üzerinde boğulmadan kalıyorum ama rezalet yüzüyorum. Beni gören kişi tee kiyidan baksa guzel yuzemedigimi anlar.
O yüzden kurs arastirdim. Şişhane'deki iBB olimpik havuzunda (aylık) haftada tek ders 70- iki ders 110 olan kursa yazılmayi düşünüyorum ilk aşamada. İBB olduğu için belki kalabalık olur,belki çok ilgilenmezler. Ama yine de hiç yoktan birşeyler öğrenirim. Bir sonraki ay da 3 kişilik özel derslere katilirim. İstanbul'da ortalama bir kursun fiyatı haftada 2 gun-aylik 200 falan.
Yaza kadar boğulan köpekbalığından daha havalı yuzebilirim umarım. Eğer şu yüzme işinin mantığını kaparsam dalış da yapmak istiyorum yazın. Hadi bakalım, insallah^^
6) YAPİLDI Yeni Seyehat Rotaları Oluştur ve Gidebilmek İçin Hiçbir Fırsatı Kaçırma
Eki Görüntüle 2116890
Küçüklüğümden beri atlaslara aşık bir insanım. Her sayfasını incelerdim atlaslarin,içimde hep bir gitme isteği vardı.
Üniversiteye başlayınca kendi imkanlarimla gezdim durdum (şimdiki aklım olsa daha çok gezerdim) , evde haritam vardı, gittiğim yerleri pembeye, gitmeyi düşündüğümü sarıya falan boyardim... ne zaman harita görsem hayallerimde gezerim :)
Resimdeki de benim mutluluk kaynagim. Sarılar gittiğim yerler,yeşiller de onumuzdeki birkaç yılda gitmek isteyeceğim yerler..
Mayıs ayında Isparta'da bir festivale gideceğim mesela. (İşe girersem inşallah)
Sonrasında Kurban bayramı tatili var 9 gün. İşe başlar başlamaz bilet almayı düşünüyorum. St. petersburg - Moskova - Belarus şeklinde.
Aslında gönlüm 10 Euro'luk Romanya tren biletinden yana ama 'yere batsin Shengeniniz' modundayim, biliyorsunuz nefret ediyorum vize işlemlerinden. O yüzden bu iki yıl hiç Shengenlik yerlere gitmeyi düşünmüyorum. Belki o arada evlenirsem giderim
(ama inşallah evlenmem)
Zafer Bayramı'nda fazladan bir günlük izin alırsam güneydoğu turu yapmak isterim 4 gün.
Yılbaşı tatili de 4 gün mesela, İsrail'e gitmeyi dusunuyorum.
Bir senem dolunca da ilk 7 günlük iznimde otostop ile Gürcistan-Ermenistan-iran
İkinci 7 günlük iznimde de Fas'a gitmek istiyorum.
İşte benim çalışma motivasyonum da bu
Kendime inanıyorum ve gerekirse yemeğimden- otobüs paramdan kısıp bu seneki hedeflerimi gerçekleştireceğime inanıyorum.
Hadi kendimi çok yormayayim da bu kadar plan yeter diyeyim. Blog yazısı gibi oldu bu da, ama olsun . Uzun zaten, istemeyen okumaz