- 2 Şubat 2015
- 14.624
- 62.307
- 598
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #61
Konu kapansın demissin ama doğrudan konu yada hastaliginla ilgili degil yazacagim sey.
Benim eşim 12 yaşımdan beri arkadaşım.
Kirginliklarimi da bilir, zayıflıklarımı da.
Kafamın karmakarışık olduğu bir zaman hayatina kimseyi alma, bize sans ver diyerek evrildi bizim durum.
6 yıl sevgililik, 7 yıl evlilik.
Beni ondan daha iyi tanıyan biri olduğunu düşünmüyorum.
Ama ozellikle cocuklardan sonra artik aramizda yakin arkadasligin uzerinde bir bag var.
Ikimizin de ortak sorumluluğu, gelecek kaygilari.
Bu süreçte birbirimizin hassasiyetlerini unutmamız normal.
Hatırlatma gerekebilir.
Bunun için çocuğun problem çıkarması da şart değil.
Bak bu sene 4 yaş krese başlayacak.
Şubat ayında ortanca 2.5 yas, o da yarim gun baslayacak.
Ekimde de ben ise başlayacağım.
Ve küçük 10 aylık olacak, çoğunlukla benimle gelecek, bakicisinin sürekliliği, benim işi oturtmam..
Bu arada bir de ev taşıyacağım.
Şimdi bu kadar şey arasında, esimin duygularını onemsemeyi atlamış olabilirim.
Gözden kacirdigim şeyler olabilir.
Birbirimize öfkeli olabiliriz.
Sorumluluk olmadan saatlerce birbirimizi dinlediğimiz zamanlardaki hassasiyeti yakalayamayabiliriz.
Ben zaten hayatı yakalamaya çalışırken bir de esimin pesinde kosamam.
Anlatmalı.
Kaçırdığımda uyarmalı.
Kırıldığında bana ofkelenmeden önce bana fırsat yaratmalı.
Bilmem anlatabildim mi :)
İşte "O da üzülür-üzülüyor" düşüncesi de oluşuyor, ne bileyim biraz karışık sanırım. Yani "Adama paslamadan halledebiliyorsan paslama, Onu gündelik hayatı içinde bir de arkasında seni düşünmek zorunda kalacağı bir pimpirikliliğe taşıma" da diyorum. Bilmediği şey de değil diyorum
Anlatabiliyorum zaten; sadece insanın dilinde tüy bitince, daha anlatmaz oluyorsun bazen, "Falan filan" deyip geçiyorsun.
Yük paylaşmak, olduğu gibi aktarmak konularında biraz da ümidi kesiyorum eşimden, bazı davranışları ve sohbetlerimizden, onun da etkisi oluyor; illa içinde "Hastalık" kelimesi mi geçirmem gerekiyor, incili leoparlı hunimle oturup "Al buyur bak" mı demem gerekiyor diyorum. :)
Sizce ona, önemsediğim konularda beni hedefimden şaşırtmaması için -hastalıklı- bir konuşma yapmalı mıyım?
artık güzellikle adımlanacak yol kalmamış gibi hissediyorum
Sadece hislerimi anlatmamın yetiyor olması gerekirdi
Ne bileyim, adamın her duygulanımımda gırtlağına çökmem de berbat olurdu.
Bir insan arada kendini sevebilir mutlu, enerjisi yüksek zamanindadir, ya da modu düşüktür o gün kendini beğenmeyebilir bunu anlamayacak, karşımda tek tip insan görmeyi umacak kadar gerizekalı da değilim
Bilmem, bunlara rağmen, anlatamadım mı?
Anladım da bu kadar tek başına ayakta kalmaya çalışmanı anlamadım.Bilmem, bunlara rağmen, anlatamadım mı?
Eşimi de kendimi de suçladığım oluyor arada, ama bunun bir "Suç" olmadığının farkındayım, karşılıklı hatalarımız, bizi evliliğimiz içinde takım halinde olmaktan çıkardı, rakip haline getirdi ki bu rakip halini de ben yapmıyorum, eşimde duyumsuyorum, önceki konumda da bunu verdim ve kırılıp öfkelendiğim bir nokta olarak, yorumlarım arasına kaynadı gitti... Bir ümit etme, bir ümidi yitirme yolunda, zigzag yapar hale geldim ve artık virajları zor alır oldum; büyütsem, büyüyecek gibi, küçültsem ezilecek gibi...
Ben de hassas ve duygusal bir insanım ama çaktırmam; gaddar bir yönüm de vardır ve bazen en olur olmadık yerlerde karşıma çıkar. Hastalığım konusunda kaskatı kesilecek yerlerden geçtiğimi burada anlatmak bana koyar, bu yüzden anlatmıyorum ama incecik yerlerim de var ve bu ince yön, eşime bakınca kırılıyor.
Biz hiçbir şey konuşmayan insanlar değiliz, çocukluk arkadaşıyız. Evlenmeden önce iki iyi arkadaş, dert ortağıydık. Evlilikte ne oldu, niye böyle oldu da biz şimdi böyleyiz? İçim doluyor, taşıyor anlatabiliyor muyum? Buradaki tüm konularımın altında "Eşimi de kaybediyorum, dostumu kaybettim zaten" çığlığı var.
Gelir şimdi Drama Queenciler.
Neyse, olması gereken evlilik, tarifinizdeki evlilik zaten, öyleydik; çocuktan sonra değiştik ama bunun doğrudan sebebi çocuk mudur emin değilim. Oğlum kolikti, çok zor bir 1 buçuk sene geçirdik ve evlilik terapistine de gittik onun depresyonda olma ihtimaline kadar irdeledik; sırtlandıkça sırtlandım ve bir baktım ki alıştım... Buna alıştı. Alıştırmamalıydık, hislerimi de açık ederek konuştum "Böyle böyle yapman bana böyle hissettiriyor" dedim de ama hastalığı katmadım hiçbir zaman.
Şimdi kulağı biraz bükmek zamanıdır dedim içimden. Kulağını bir bükeyim de elimden tutsun; karşıdan karşıya geçerken ben çarpılıp durmayayım.
Teşekkür ederim yorumun için.
Anladım da bu kadar tek başına ayakta kalmaya çalışmanı anlamadım.
Eşini sen tanıyorsun, kimine kas goz işareti yeter, kimi ile oturur konuşur duygularını anlatırsın anlar, kimine bak arkadaşım, error verdim, hastalığıma iyi gelmiyor bu haller dersin anlar, kimi.biraz sesler yükselir çözer, kimi uzaklaşır kendi içinde çözer..
Eğer bu adam normal konuşmaya duyarlılığını kaybettiyse, bu hastalığı kullanmak değil, olani söylüyorsun. E yalan da söylemiyorsun, naz da
Yapmıyorsun.
Her gel git in de ayılıp bayılıp ama ben hastayım demiyorsun.
Yada hastalığının arkasına sığınıp evde iktidar savaşları vermiyorsun.
Normal olan konuşmak.
Bana iyi gelmiyor demek.
Anlamadigim sana neden bu kadar zor geldiği?
Çünkü "Hastalık" kelimesini bol kullandıracak hale getirecek bir hafife almaya giderse bir noktadan sonra, önünü alamam, bunun üzerinden kendime vurdurmam ve boşanırım diye Turuncu.
Geçtiğimiz sayfalarda karara vardım ama, söyleyeceğim; olması gerektiği yerde, olması gerektiği kadar. Bunu da dengeli götürmek lazım gerek. Sizin paslaşmanız gibi değil bizim evlilik maalesef, bir noktada koptuk ve geri sarıp toparlayamıyoruz sürekli benzer yerlerden içimize kaçıyoruz.
Sanırım bu yer, hastalığımı hatırlattığım yer olarak evliliğimize bir tekme ya da el olacak.
Ondan yani.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?