Her cümleyi kelimesi kelimesine okudum ve katılıyorum. O kadar iyi anlıyorum ki.
Demişsiniz ya it gibi davranırsanız peşinizde koşar.. ben sanmıştım ki iyilikten iyilik doğar ama iyilik sürekli karşı tarafı azdırıyormuş meğerse.
Ve unutmamak kısmına sonuna kadar katılıyorum. Kendime sözüm var bir gün bile bana yaptıklarını unutmayacağım.
Ben bu savaşta kazanan taraf oldum ama benden sökülüp koparılanlar için acım devam ediyor. Onun değiştiğine eminim ama iyileştiğine ise asla garanti veremem. Küsme davranışı, onun ilk haz kaynağı olmam, tüm davranışlarını çözüp önce iyilikle şefkatle ve oluruna gitmekle denemem sonra taktik değiştirmem… 18 yıldır evliyiz. Anlatılamaz değişiklikler oldu. Çünkü ben ona dönüştüm. Yöntem ona onun gibi davranmak. Onunla tek geçim yolu bu. Küçük bir gülüş ile bir anda sizin değerinizi onun gözünde düşürür o yüzden sert davranmak dik durmak zorunda kalırsınız. Şefkate değil kötülüğe alışkın.
Ama yüzde yüze yakın bir çoğunluk değişmiyormuş. Sanırım ben başardım. Onu değiştirdim. Aslında tek başıma yapmadım. Yaratıcının şefkat tokatlarını da yedi. Şimdi onlar sanıyor ki ben güçlüyüm bana bir şey olmaz. Ama Allah ellerindekileri alıverince belleri bükülüyor.
Ben de çok araştırdım. Kaybetmekten korkuyorsa değişir diye okudum. Evet kaybetmekten korkuyorlarsa değişiyorlar. Korkmasalar ve siz kendinize değer vermezseniz yandınız.
Yazdıklarınızın hepsini yaşadım. Bazen anıları hatırlamak çok fazla incitiyor. Dayak küfür hakaret uygulayıp bir de ‘sen evde yaşanan aile sırlarını herkese anlatıyorsun’ derdi de ben zavallı da anlatmıyorum diye dil dökerdim.
Bu gaslighting denilen psikolojik işkence türüne bile maruz kaldığımı düşünüyorum bazen.
170 boyundayım 50 kiloya düştüm, artık tansiyon düşüp baygınlık geçirmiştim, hastaneye gidecektik kilo kaybımla ilgili, hastane bahçesine adım atınca gözlerim yine karardı, tekrar bayılmaktan korktum, ‘koluma girer misin’ dedim sabahın kör vaktiydi, ve bana dediği ‘ kendin yürü’ diyip önden gidip dönüp bakmaması… bunları asla unutamam.
Daha niceleri.. ne giyersem giyeyim yakışmamış demesi. Mutlu olayları bozması, piknik gibi yerlere giderken kavga çıkarması. Uzun yolda yol boyu kavga etmesi beni her uzun yolda ağlatması… kavgalarda en ağır sözleri söylemesi. Şu beni üzer şu beni sevindirir gibi hakkımda verdiğim bilgileri benim aleyhimde kullanması, her fırsatı değerlendirip canımı yakması, her olayı bir köşede bekletip canımı acıtacak anı kollaması… arkadaşımla anlaşmazlığa düşsem ‘zaten sen kimseyle anlaşamazsın’ demesi.. çocukla ilgili sorun yaşasam ‘senin yüzünden olmuştur’ demesi. İş yerinde haksızlığa uğrasam ‘kim bilir sen ne söyledin insanlara’ diyip ilk beni suçlaması… anneme babama hakaret etmesi.. diplomalarımı aşağılaması, okumuşsun ama hiç bir şey bilmiyorsun diyip durması.. lafı yarım yamalak konuştuğuna bakmayıp, anlamadığım yerleri sordum diye seni diplomalı cahil diye etiketlemesi( kendisi orta okul mezunu o zaman ben lise mezunuydum, sonra ben üni diploması da aldım dışardan okuyup) ..
Anlat anlat bitmez..
parayı aşırı seviyor ve paranın harcanan bir araç değil, birikmesi gereken bir amaç olduğunu sanıyor. Ve Allah mal mülk yağdırmasına rağmen ailesinden yani benden parayı kıskanıyor. Abisi de kendisi gibi ama o narsist mi bilmiyorum. Para konusunda çok kötü anılarım var..
neyse gece gece canım sıkıldı şimdi