- 8 Mart 2015
- 25.054
- 81.018
-
- Konu Sahibi filmdelisi
- #81
Mevzuları biraz bilen üyesiniz.Durumun bu kadar vahim oldugunu bilmiyordum. Hani bahsederiz ya senle evliligi sevmemekten vs. Sen kadin misin diyen adami kadinligina kurban et bence.. hak etmiyor seni bence. Bu adamlar iyice terbiyesiz oldular ha. Kendilerine bakmadan yok kadin misin bilmem ne.
Cocuklar kac yasinda? Biraz buyusunler herkes kendi yoluna
Sevgi kısmı tartışmaya açık değil, o bir ruh hastası bunun farkındayım.Başta okudum okudum da bedeninin her yerinden igrenip başkasına hayal ettiğini söyleyen bir adama dokunamazdim bile sanırım
Daha neyi bekliyorsun ki canım kusura bakma ama yazdıklarında hep ezilmis anlatıyorsun öyle de olmuş
Bundan sonra hayatının merkezine kendini koy lütfen :)
Tamamını okumadım zaten bı başkasını hayal etmesi bile yeter sevgisizligini göstermeye
Amacım sizi kırmak değil
Ama saygısızlık açısından yarışırsınız gibi geldi. Ondan duyduklarınız ne kadar çirkin ve aşağılayıcı ise, sizin ona söyledikleriniz de öyle.. Tam olarak dinamiği çözemedim ben. Mutlaka anlatmadığınız şeyler vardır ama yazdıklarınızdan sizi “pasif” veya “ezilen kadın” olarak görmedim. Hatta altta kalmıyorsunuz. Ki bu iyi bir şey ama nefret ettiğiniz kişiye dönüşmeniz de an meselesi. Keşke bu çirkin ağız dalaşını, psikolojik savaşı bitirip saygı içerisinde yol ayrımına varsanız. Ortada çocuklar var, saygıyı mümkün mertebe koruyarak ayrılmak imkansız olmamalı. Evliliği yürütmek nasıl zorsa, düşman ayrılmamak da o kadar zordur eminim. Yine de denemek lazım.
“Baba parası” mevzusuna takıldım. Bu adam çalışmış, bir süredir çalışmıyor doğru mu anladım? Çalışmasa bile eve para sokuyor.. evet belki ideal bir durum değil ama geçici bir süreyse bu sizi neden bu denli rahatsız ediyor? “Sen de erkek misin” lafları hangi sebeple ağzınızdan çıkıyor? Onun lafları iğrenç evet ama sizinkileri hangi sebep söyletiyor? Neden çalışmanıza izin vermiyor? Siz neden “bakıcısız yapamam” gibi bir düşünce içerisindesiniz? Genel olarak bunları anlayamadım.
Ona kaptırdığım babamın bana ve çocuklara verdiği paralar, düğün altınlar söz konusu.2 sene beklediniz diyelim.
Hiçbir şey alamayacağınızı düşünüyorsunuz.
Sizin maaşınız 2 çocuk için kreş, ev kirası ve diğer masraflar için yeterli olacak mı?
İşim yok, yanlış okumuşsunuz, mesleğim var.ben artık bu tür konuları okumaktan çok sıkıldığım için girmiyorum buraya. iyi o zaman çocuklarınız bu sağlıksız, kavganın, hakaretin bini bin para olan bu ortamda büyüyene kadar şiddetin her türlüsüne eyvallah deyip susun. işiniz de var, maddi gücünüz de ama siz bu ruh hastası dediğiniz adamı çekmeye devam edin, ne diyebiliriz ki?
Offf....Bu bir serzeniş, bir ağıt, bir iç dökme sadece ve en önemlisi tarihe ve kendime en önemli not!
Oysa ne büyük hayaller vardı bu yola başladığımda.
Aklımda, yüreğimde uçuşan kelebekler ve sonunda diye haykırışlarım çınlıyor kulaklarımda.
İnsanın yıllarca her gece onunla ve mutlu bir yuvaya diye açtığı avuçlar, şimdi duanın sadece hayırlısını dilemek olduğunu, göz yaşlarımı silerken anlıyor.
Bedenimin her yeri ayrı acıyor, üzüntü değil bu.
Sadece öfke, bitmek bilmeyen.
Kendine, seçimine, yıllarına, zerre zerre parçalanan benliğine, ben bunları nasıl yaptıma gelen en ufacık düşüncelere....
Ne güzel bir hayatım var, halbuki.
Dışarıdan bakıldığında her şeyin tastamam olduğu aşık, beraber büyümüş bir çift.
Olmazı oldurmuş, iki zıt kutup nasıl da düşüvermiş birbirinin yüreğine.
İki tane dünyaya bedel, Allahın bağışladığı erkek evlat.
Maddi sıkıntı desek, güzel bir evimiz, lüks bir arabamız, iyi yaşam koşullarımız, ülke dışı seyehatlarimiz, marka çanta ve saatlerimiz, mücevherlerimiz var.
1 yıldır işi yok şahısın ama yine de alıştığımız hayata devam edebiliyoruz, ya daha ne!
Aileler desek, köstek bir kenara hep destek, iki zıt olsalar da bu yuvaya bir fitne sokmazlar, en azından bilinçli olarak.
Ama taa en başında sokuldu bekar görümcem ile.Ya da sürüneyim, gebereyim, bir kadın olarak erkeğe kulluğu köleliği benimsemiş bir aile ne kadar bile isteye zehir saçmazsa, o kadar işte bizimkisi de.
Ama kendi ablaları el üstünde tutulmalı, sabah akşam gezmeli, arabaları daima kapıda olmalı, kuaförden çıkmamalıdır.
Benim senede 3 kere saç boyatmam kavga sebebidir bu yaşadığımız hayatta.
Siz anlayın saçmalıkları...
Neyse, meseleler bunların hiçbiri değil aslında.
Ben narsist, empati duygusundan yoksun, vicdansız, dili zehir saçan, hayatı sadece kendi ve ailesi ile örülü, güçsüz, erkek olmaktan bihaber bu adama evet demişim zamanında.
En güzeli onun olmalıdır, en iyisi, herkesin imrendiği, kolay ulaşılamayan şeyler.
Millet bakıp vaayy demelidir edindiklerine.
Şimdi anlıyorum ki, bu yüzden kurbanım ben bu evlilikte.
Hayatında başına gelebilecek en güzel piyangoyu, başkasına yar etmemek için çıkmışız bu yola.
Her kavgada bu evi babam aldı defol git sadece kıyafetlerini alabilirsin diyen, çalışmak istediğimde yine para ve iş yüküyle tehdit eden, düğün takılarımızı taa en başta satıp getirme koşuluyla alıp senelerdir ne yaptığı bile belli olmayan, yaşadığımız hayata göre bana adeta sadaka verir gibi ihtiyaçlarımı karşılayan, ailesine kul köle olsam ‘mecbur yapacaksın zaten’ anlayışı ile beni paramparça eden, evlendiğimiz günden beri uykuyu sevişmeye tercih edip, ayda en fazla 3 kere hanımına yaklaşan ama el içinde görseniz ‘aşk böceği’ olan, dağa taşa elaleme bana aşkını ilan eden, öven bu adam; evde senin bedeninin her yerinden iğreniyorum, gözlerimi kapayıp başkasını hayal ediyorum diyor.
Sanki beni çöplükten çıkarmış da, hayır işlemiş bir görüşe sahip.
Oysa ki, maddi, manevi, fiziki, kültür, görmüş geçirmişlik olarak beni o adamla kıyaslamak, hayatta yapabileceğiniz en büyük adaletsizlik olur.
İkimiz de eğitimli, düzgün çevre ve meslekleri olan, baktığınızda ‘insan’ denilecek kişilikleriz.
Ama beraberken yaşadıklarımız gerilim filmi sahneleri, zihnimden silinmeyen.
Benim dilim çok sivri ve kışkırtıcıdır, can acıtacak noktayı bilirim ama asla yalan bir şey söylemem.
Adama erkek misin diyorum, bu yaşta hala babanın parasıyla bu evi geçindirip, ev alışverişini bile babana hallettirip, başkalarının her türlü işine koşup, evde biri hasta olunca hastaneye götürmeye bile üşenip, karına bir erkek olarak yaklaşmayıp bir de kocalık taslıyorsun diyorum, seni görünce midem bulanıyor, evi temizlemeyi, çocuk bakmayı beceremiyorsun, ayı gibi oldun yata yata, şuna bak insan mısın sen, kadın diye seni seçen kafama sıkayım, birkaç sene şu çocuklar için sana tahammül ediyorum sadece diyor.
Söylenen sözler o kadar bayağı, bel altı ki; yazarken bile elim gitmiyor.
Ama benim sözlerim yalan değil, tam tamına gerçekler.
Onunkiler ise köleliğe başkaldıran birini psikolojik olarak bitirip, boyunduruk altına alma çabası.
Ne kadar sağlam bir psikolojim varmış ki, bir ruh hastasına tahammül edip hala akıl sağlığımı koruyabiliyorum.
Ne duruyorum daha değil mi?
Nasıl içim alıyor bu hayatı...
Ben olgunlaşmayı bekliyorum herhalde.
Çocuklarımın biraz büyümesini, kendime ayırdığım zamanın artarak bir şekilde hem mesleki hem de ruhen olgunlaşabildiğim günlerde, tırnağını istemeden bu işi 2 dakikada bitirebileceğim günleri bekliyorum.
Çünkü öyle utanıyorum ki yaşadıklarımdan.
Başkası olsa çeker, kurtarır evimi açarım ona.
Benim gibi bir kadın, bunları yaşamaya ve dillendirmeye hazır olamıyor ne yaparsa yapsın.
Babam, ailem öğrenirse kahrolurlar üzüntüden.
Sosyal çevremiz, arkadaşlarımız...
İnsan içine çıkacak yüz kalmalı bende.
Çünkü başı bu kadar dik bir kadının, böylesine iğrenç hayata nasıl tahammül ettiğinin konuşulması, beni hepsinden daha fazla yorar.
Şuan açarsam o davayı, çocuklarımın hakkı için işler iğrençleşecek, yatak odasına kadar kusur göstermek zorunda kalacağım diye çok korkuyorum.
Elalem meselesi değil bu.
Çünkü yaşadıklarımı dillendirmek, gerçek olduğunu yüzüme vuracak ve en kötüsü ben kendime acıyacağım.
Yaşadığım psikolojik, ekonomik şiddetten dimdik hem de kendi imkanlarımla çıkma arzusu benimkisi.
O günleri anmayıp, sadece sonradan olmayı hayal ettiğim kadın olarak bu saçma düzene nokta koymak bir nevi.
Ve yine belirtiyorum, sizlerden bir yorum, düzeltmek için fikirler beklemiyorum çünkü düzelmez.
O bir ruh hastası, şekerliğin kapağı açıktan beni kadın olmamakla suçlayacak kadar.
Bu yazı bir duygu dökümüdür, her anlamda dik bir kadının bile böyle bir şeye tahammül edebilmesinin altında yatan sancıları kendine açıklamasıdır.
Ve eğer bir gün sağlıklı irdeleme yeteneğimi kaybeder, o adamın beynimde açmaya çalıştığı hasarlara yenilirsem, kendime kanıtımdır bu yazı.
Kusurumun, o adama kusursuzluğumu hatırlatmaktır.
Mevzuları biraz bilen üyesiniz.
O sebeple daha dikkatli okudum yazıklarınızı.
Söylediklerin su götürmez gerçek.
Tırnağımın kirini haketmeyen biriyle evlenmişim ben.
En çok buna, yani kendime kızıyorum.
Biz başaramadık ama evliliği değil.
İki insan olarak güzel bir yuva kurmayı başaramadık.
Çocuklardan önce böyle değildi hiçbir şey.
İlk çocukta da keza değildi, ama ikinci hamileliğimle vicdansızlıkları arttı.
Hamileyim, stres yapmamalıyım, ilgi bekleyen bebeğim var direyerek kenara ittim.
Sonuç olarak iki çocukla beceremiyoruz, tabi diğer bir değişken işsizlik.
Dolayısıyla ailesine daha bağımlı bir hale geldi.
Haftanın 4 günü görüşür, sabah kahvaltılara gider, akşam evimize yemeğe gelir oldu ve 10 senedir tanıdığım adamın üstüne gün be gün toprak attım.
Yoruldum, çıkmazımdan belki de her şeyi kimseye yük olmadan halledeceğim diye susmaktan yoruldum artık.
Çocuklar 30 ve 15 aylık daha.
Bana bağımlılar, tüm çıkmazım da bu zaten.
İçinize atmayınBu bir serzeniş, bir ağıt, bir iç dökme sadece ve en önemlisi tarihe ve kendime en önemli not!
Oysa ne büyük hayaller vardı bu yola başladığımda.
Aklımda, yüreğimde uçuşan kelebekler ve sonunda diye haykırışlarım çınlıyor kulaklarımda.
İnsanın yıllarca her gece onunla ve mutlu bir yuvaya diye açtığı avuçlar, şimdi duanın sadece hayırlısını dilemek olduğunu, göz yaşlarımı silerken anlıyor.
Bedenimin her yeri ayrı acıyor, üzüntü değil bu.
Sadece öfke, bitmek bilmeyen.
Kendine, seçimine, yıllarına, zerre zerre parçalanan benliğine, ben bunları nasıl yaptıma gelen en ufacık düşüncelere....
Ne güzel bir hayatım var, halbuki.
Dışarıdan bakıldığında her şeyin tastamam olduğu aşık, beraber büyümüş bir çift.
Olmazı oldurmuş, iki zıt kutup nasıl da düşüvermiş birbirinin yüreğine.
İki tane dünyaya bedel, Allahın bağışladığı erkek evlat.
Maddi sıkıntı desek, güzel bir evimiz, lüks bir arabamız, iyi yaşam koşullarımız, ülke dışı seyehatlarimiz, marka çanta ve saatlerimiz, mücevherlerimiz var.
1 yıldır işi yok şahısın ama yine de alıştığımız hayata devam edebiliyoruz, ya daha ne!
Aileler desek, köstek bir kenara hep destek, iki zıt olsalar da bu yuvaya bir fitne sokmazlar, en azından bilinçli olarak.
Ama taa en başında sokuldu bekar görümcem ile.Ya da sürüneyim, gebereyim, bir kadın olarak erkeğe kulluğu köleliği benimsemiş bir aile ne kadar bile isteye zehir saçmazsa, o kadar işte bizimkisi de.
Ama kendi ablaları el üstünde tutulmalı, sabah akşam gezmeli, arabaları daima kapıda olmalı, kuaförden çıkmamalıdır.
Benim senede 3 kere saç boyatmam kavga sebebidir bu yaşadığımız hayatta.
Siz anlayın saçmalıkları...
Neyse, meseleler bunların hiçbiri değil aslında.
Ben narsist, empati duygusundan yoksun, vicdansız, dili zehir saçan, hayatı sadece kendi ve ailesi ile örülü, güçsüz, erkek olmaktan bihaber bu adama evet demişim zamanında.
En güzeli onun olmalıdır, en iyisi, herkesin imrendiği, kolay ulaşılamayan şeyler.
Millet bakıp vaayy demelidir edindiklerine.
Şimdi anlıyorum ki, bu yüzden kurbanım ben bu evlilikte.
Hayatında başına gelebilecek en güzel piyangoyu, başkasına yar etmemek için çıkmışız bu yola.
Her kavgada bu evi babam aldı defol git sadece kıyafetlerini alabilirsin diyen, çalışmak istediğimde yine para ve iş yüküyle tehdit eden, düğün takılarımızı taa en başta satıp getirme koşuluyla alıp senelerdir ne yaptığı bile belli olmayan, yaşadığımız hayata göre bana adeta sadaka verir gibi ihtiyaçlarımı karşılayan, ailesine kul köle olsam ‘mecbur yapacaksın zaten’ anlayışı ile beni paramparça eden, evlendiğimiz günden beri uykuyu sevişmeye tercih edip, ayda en fazla 3 kere hanımına yaklaşan ama el içinde görseniz ‘aşk böceği’ olan, dağa taşa elaleme bana aşkını ilan eden, öven bu adam; evde senin bedeninin her yerinden iğreniyorum, gözlerimi kapayıp başkasını hayal ediyorum diyor.
Sanki beni çöplükten çıkarmış da, hayır işlemiş bir görüşe sahip.
Oysa ki, maddi, manevi, fiziki, kültür, görmüş geçirmişlik olarak beni o adamla kıyaslamak, hayatta yapabileceğiniz en büyük adaletsizlik olur.
İkimiz de eğitimli, düzgün çevre ve meslekleri olan, baktığınızda ‘insan’ denilecek kişilikleriz.
Ama beraberken yaşadıklarımız gerilim filmi sahneleri, zihnimden silinmeyen.
Benim dilim çok sivri ve kışkırtıcıdır, can acıtacak noktayı bilirim ama asla yalan bir şey söylemem.
Adama erkek misin diyorum, bu yaşta hala babanın parasıyla bu evi geçindirip, ev alışverişini bile babana hallettirip, başkalarının her türlü işine koşup, evde biri hasta olunca hastaneye götürmeye bile üşenip, karına bir erkek olarak yaklaşmayıp bir de kocalık taslıyorsun diyorum, seni görünce midem bulanıyor, evi temizlemeyi, çocuk bakmayı beceremiyorsun, ayı gibi oldun yata yata, şuna bak insan mısın sen, kadın diye seni seçen kafama sıkayım, birkaç sene şu çocuklar için sana tahammül ediyorum sadece diyor.
Söylenen sözler o kadar bayağı, bel altı ki; yazarken bile elim gitmiyor.
Ama benim sözlerim yalan değil, tam tamına gerçekler.
Onunkiler ise köleliğe başkaldıran birini psikolojik olarak bitirip, boyunduruk altına alma çabası.
Ne kadar sağlam bir psikolojim varmış ki, bir ruh hastasına tahammül edip hala akıl sağlığımı koruyabiliyorum.
Ne duruyorum daha değil mi?
Nasıl içim alıyor bu hayatı...
Ben olgunlaşmayı bekliyorum herhalde.
Çocuklarımın biraz büyümesini, kendime ayırdığım zamanın artarak bir şekilde hem mesleki hem de ruhen olgunlaşabildiğim günlerde, tırnağını istemeden bu işi 2 dakikada bitirebileceğim günleri bekliyorum.
Çünkü öyle utanıyorum ki yaşadıklarımdan.
Başkası olsa çeker, kurtarır evimi açarım ona.
Benim gibi bir kadın, bunları yaşamaya ve dillendirmeye hazır olamıyor ne yaparsa yapsın.
Babam, ailem öğrenirse kahrolurlar üzüntüden.
Sosyal çevremiz, arkadaşlarımız...
İnsan içine çıkacak yüz kalmalı bende.
Çünkü başı bu kadar dik bir kadının, böylesine iğrenç hayata nasıl tahammül ettiğinin konuşulması, beni hepsinden daha fazla yorar.
Şuan açarsam o davayı, çocuklarımın hakkı için işler iğrençleşecek, yatak odasına kadar kusur göstermek zorunda kalacağım diye çok korkuyorum.
Elalem meselesi değil bu.
Çünkü yaşadıklarımı dillendirmek, gerçek olduğunu yüzüme vuracak ve en kötüsü ben kendime acıyacağım.
Yaşadığım psikolojik, ekonomik şiddetten dimdik hem de kendi imkanlarımla çıkma arzusu benimkisi.
O günleri anmayıp, sadece sonradan olmayı hayal ettiğim kadın olarak bu saçma düzene nokta koymak bir nevi.
Ve yine belirtiyorum, sizlerden bir yorum, düzeltmek için fikirler beklemiyorum çünkü düzelmez.
O bir ruh hastası, şekerliğin kapağı açıktan beni kadın olmamakla suçlayacak kadar.
Bu yazı bir duygu dökümüdür, her anlamda dik bir kadının bile böyle bir şeye tahammül edebilmesinin altında yatan sancıları kendine açıklamasıdır.
Ve eğer bir gün sağlıklı irdeleme yeteneğimi kaybeder, o adamın beynimde açmaya çalıştığı hasarlara yenilirsem, kendime kanıtımdır bu yazı.
Kusurumun, o adama kusursuzluğumu hatırlatmaktır.
Kendiniz kazıyarak, çabalayarak bir hayat kurabilecek kapasitedesiniz, şahsen başaracağınıza inanıyorum ama dediğim gibi ben bu erkek modelini iyi tanıyorum, siz en ufak bağınız kalmasın isterken o size bulaşabildiği kadar bulaşacaktır, hatta size birşey diyeyim mi? Bu modeller kendilerini dünyanın merkezi ve eşsiz bir zekaya sahip sandıklarından eşlerinin akıllı olduğunu kabul etmez, akıl vereni var sanırlar, hiçbir şeyden haberi olmayan ailenizi bile hedef alırsa şaşırmayın, size onların akıl verdiğini, onunla evli olduğunuz zaman ki rahatı arayacağınızı, yalvararak geri dönmek isteyeceğinizi, kendisinin muhteşem bir erkek olduğunu söyleyecektir, çalışırsanız veya çalışıyorsanız dava açtığınızda çaktırmadan takip edip onu aldattığınıza dair delil bulmaya bile çalışacaktır, iş çevrenize, arkadaşlarınıza, sizi ve onu tanıyan komşularınıza hakkınızda olmadık şeyler anlatacaktır, böyle de bir yapıları var bunların, bir an telefon açıp küfreder yarım saat geçmeden arayıp aşkından ölüyorum dön diye ağlar, tıpta mutlaka bir tanımları vardır da işte ben bilmiyorum, bildiğim birşey varsa asla tahammül edilip birlikte yaşanacak türden olmadıkları, sağlam insanı hasta ederler.Yazdıklarınız tam da benim öngörümle örtüşen şeyler ve asla o kadın olmak istemediğim için, bu serzenişim.
Ne bugünleri unutup sineye çekebilirim ne de sindirebilirim.
Yıllara yaydığım süreç, benim hesabıma göre en fazla iki yıl.
İki sene içinde her türlü refah sağlayabilirsem kendime, gelecekte çocuklarıma kimseye muhtaç olmadan bir hayat kurabilirim diye düşünüyorum.
Bilmiyorum yarın ne getirir bana, tek bildiğim onunla boşanmadan sonra bir daha hiçbir koşulda maddi bağımız ya da ardımdan söyleneceğini şeyleri kalmasını istemediğim.
‘Kendi tırnaklarımla bir hayat kurmak’ tek dileğim, bunun için beklemedeyim.
kuzum sen ne yaptın içimi yaktın bu akşam k.k ya girdim aaa filmdelisi konu açmış fazla konu da açmaz ki ne yazmış ki acaba dedim.okudukça gözlerim doldu arkadaşım şu an diyecek sözüm yok .özelden yazacağım sana müsait oluncaaaBu bir serzeniş, bir ağıt, bir iç dökme sadece ve en önemlisi tarihe ve kendime en önemli not!
Oysa ne büyük hayaller vardı bu yola başladığımda.
Aklımda, yüreğimde uçuşan kelebekler ve sonunda diye haykırışlarım çınlıyor kulaklarımda.
İnsanın yıllarca her gece onunla ve mutlu bir yuvaya diye açtığı avuçlar, şimdi duanın sadece hayırlısını dilemek olduğunu, göz yaşlarımı silerken anlıyor.
Bedenimin her yeri ayrı acıyor, üzüntü değil bu.
Sadece öfke, bitmek bilmeyen.
Kendine, seçimine, yıllarına, zerre zerre parçalanan benliğine, ben bunları nasıl yaptıma gelen en ufacık düşüncelere....
Ne güzel bir hayatım var, halbuki.
Dışarıdan bakıldığında her şeyin tastamam olduğu aşık, beraber büyümüş bir çift.
Olmazı oldurmuş, iki zıt kutup nasıl da düşüvermiş birbirinin yüreğine.
İki tane dünyaya bedel, Allahın bağışladığı erkek evlat.
Maddi sıkıntı desek, güzel bir evimiz, lüks bir arabamız, iyi yaşam koşullarımız, ülke dışı seyehatlarimiz, marka çanta ve saatlerimiz, mücevherlerimiz var.
1 yıldır işi yok şahısın ama yine de alıştığımız hayata devam edebiliyoruz, ya daha ne!
Aileler desek, köstek bir kenara hep destek, iki zıt olsalar da bu yuvaya bir fitne sokmazlar, en azından bilinçli olarak.
Ama taa en başında sokuldu bekar görümcem ile.Ya da sürüneyim, gebereyim, bir kadın olarak erkeğe kulluğu köleliği benimsemiş bir aile ne kadar bile isteye zehir saçmazsa, o kadar işte bizimkisi de.
Ama kendi ablaları el üstünde tutulmalı, sabah akşam gezmeli, arabaları daima kapıda olmalı, kuaförden çıkmamalıdır.
Benim senede 3 kere saç boyatmam kavga sebebidir bu yaşadığımız hayatta.
Siz anlayın saçmalıkları...
Neyse, meseleler bunların hiçbiri değil aslında.
Ben narsist, empati duygusundan yoksun, vicdansız, dili zehir saçan, hayatı sadece kendi ve ailesi ile örülü, güçsüz, erkek olmaktan bihaber bu adama evet demişim zamanında.
En güzeli onun olmalıdır, en iyisi, herkesin imrendiği, kolay ulaşılamayan şeyler.
Millet bakıp vaayy demelidir edindiklerine.
Şimdi anlıyorum ki, bu yüzden kurbanım ben bu evlilikte.
Hayatında başına gelebilecek en güzel piyangoyu, başkasına yar etmemek için çıkmışız bu yola.
Her kavgada bu evi babam aldı defol git sadece kıyafetlerini alabilirsin diyen, çalışmak istediğimde yine para ve iş yüküyle tehdit eden, düğün takılarımızı taa en başta satıp getirme koşuluyla alıp senelerdir ne yaptığı bile belli olmayan, yaşadığımız hayata göre bana adeta sadaka verir gibi ihtiyaçlarımı karşılayan, ailesine kul köle olsam ‘mecbur yapacaksın zaten’ anlayışı ile beni paramparça eden, evlendiğimiz günden beri uykuyu sevişmeye tercih edip, ayda en fazla 3 kere hanımına yaklaşan ama el içinde görseniz ‘aşk böceği’ olan, dağa taşa elaleme bana aşkını ilan eden, öven bu adam; evde senin bedeninin her yerinden iğreniyorum, gözlerimi kapayıp başkasını hayal ediyorum diyor.
Sanki beni çöplükten çıkarmış da, hayır işlemiş bir görüşe sahip.
Oysa ki, maddi, manevi, fiziki, kültür, görmüş geçirmişlik olarak beni o adamla kıyaslamak, hayatta yapabileceğiniz en büyük adaletsizlik olur.
İkimiz de eğitimli, düzgün çevre ve meslekleri olan, baktığınızda ‘insan’ denilecek kişilikleriz.
Ama beraberken yaşadıklarımız gerilim filmi sahneleri, zihnimden silinmeyen.
Benim dilim çok sivri ve kışkırtıcıdır, can acıtacak noktayı bilirim ama asla yalan bir şey söylemem.
Adama erkek misin diyorum, bu yaşta hala babanın parasıyla bu evi geçindirip, ev alışverişini bile babana hallettirip, başkalarının her türlü işine koşup, evde biri hasta olunca hastaneye götürmeye bile üşenip, karına bir erkek olarak yaklaşmayıp bir de kocalık taslıyorsun diyorum, seni görünce midem bulanıyor, evi temizlemeyi, çocuk bakmayı beceremiyorsun, ayı gibi oldun yata yata, şuna bak insan mısın sen, kadın diye seni seçen kafama sıkayım, birkaç sene şu çocuklar için sana tahammül ediyorum sadece diyor.
Söylenen sözler o kadar bayağı, bel altı ki; yazarken bile elim gitmiyor.
Ama benim sözlerim yalan değil, tam tamına gerçekler.
Onunkiler ise köleliğe başkaldıran birini psikolojik olarak bitirip, boyunduruk altına alma çabası.
Ne kadar sağlam bir psikolojim varmış ki, bir ruh hastasına tahammül edip hala akıl sağlığımı koruyabiliyorum.
Ne duruyorum daha değil mi?
Nasıl içim alıyor bu hayatı...
Ben olgunlaşmayı bekliyorum herhalde.
Çocuklarımın biraz büyümesini, kendime ayırdığım zamanın artarak bir şekilde hem mesleki hem de ruhen olgunlaşabildiğim günlerde, tırnağını istemeden bu işi 2 dakikada bitirebileceğim günleri bekliyorum.
Çünkü öyle utanıyorum ki yaşadıklarımdan.
Başkası olsa çeker, kurtarır evimi açarım ona.
Benim gibi bir kadın, bunları yaşamaya ve dillendirmeye hazır olamıyor ne yaparsa yapsın.
Babam, ailem öğrenirse kahrolurlar üzüntüden.
Sosyal çevremiz, arkadaşlarımız...
İnsan içine çıkacak yüz kalmalı bende.
Çünkü başı bu kadar dik bir kadının, böylesine iğrenç hayata nasıl tahammül ettiğinin konuşulması, beni hepsinden daha fazla yorar.
Şuan açarsam o davayı, çocuklarımın hakkı için işler iğrençleşecek, yatak odasına kadar kusur göstermek zorunda kalacağım diye çok korkuyorum.
Elalem meselesi değil bu.
Çünkü yaşadıklarımı dillendirmek, gerçek olduğunu yüzüme vuracak ve en kötüsü ben kendime acıyacağım.
Yaşadığım psikolojik, ekonomik şiddetten dimdik hem de kendi imkanlarımla çıkma arzusu benimkisi.
O günleri anmayıp, sadece sonradan olmayı hayal ettiğim kadın olarak bu saçma düzene nokta koymak bir nevi.
Ve yine belirtiyorum, sizlerden bir yorum, düzeltmek için fikirler beklemiyorum çünkü düzelmez.
O bir ruh hastası, şekerliğin kapağı açıktan beni kadın olmamakla suçlayacak kadar.
Bu yazı bir duygu dökümüdür, her anlamda dik bir kadının bile böyle bir şeye tahammül edebilmesinin altında yatan sancıları kendine açıklamasıdır.
Ve eğer bir gün sağlıklı irdeleme yeteneğimi kaybeder, o adamın beynimde açmaya çalıştığı hasarlara yenilirsem, kendime kanıtımdır bu yazı.
Kusurumun, o adama kusursuzluğumu hatırlatmaktır.
Bende bunu fark ettimkusra bakmayın ama yazdıklarınızdan buram buram kibir kokusu buralara kadar geldi. kendinizi, duruşunuzu, etrafınıza verdiğiniz izlenimi o kadar beğeniyorsunuz ki bunların insanların gözünde yerle yeksan olmasını sindiremeyecek gibisiniz. işiniz zor bence kendinizle yüzleşerek başlayın işe, psikolojik destek alın.
Yok, olmuyorlar.İğrenç ama. 2 çocuğunuz var. Hiç mi emek, hiç mi vefa, hiç mi saygıdan haberi yok adamın? Nasıl bi terbiyesizlik başkasını hayal ediyorum demek. İkiyüzlü manyak. Çocuklar bunlara hiç mi şahit olmuyor? Kendinizi bilseniz bile hayatınızı sömürüyor adam şuan. Gün çalıyor sizden.
İşte, o pis gururum hala başım dik diyor, o 3 yaptıysa ben ona 5 yaptım diyor ya zaten...Bir laf var bilir misiniz bilmem 'başımız dik yürüyoruz çünkü boğazımıza kadar .... Batmışız' diye maalesef durumunuz o
Şuan zaten o aşamadayız biz de.Kendiniz kazıyarak, çabalayarak bir hayat kurabilecek kapasitedesiniz, şahsen başaracağınıza inanıyorum ama dediğim gibi ben bu erkek modelini iyi tanıyorum, siz en ufak bağınız kalmasın isterken o size bulaşabildiği kadar bulaşacaktır, hatta size birşey diyeyim mi? Bu modeller kendilerini dünyanın merkezi ve eşsiz bir zekaya sahip sandıklarından eşlerinin akıllı olduğunu kabul etmez, akıl vereni var sanırlar, hiçbir şeyden haberi olmayan ailenizi bile hedef alırsa şaşırmayın, size onların akıl verdiğini, onunla evli olduğunuz zaman ki rahatı arayacağınızı, yalvararak geri dönmek isteyeceğinizi, kendisinin muhteşem bir erkek olduğunu söyleyecektir, çalışırsanız veya çalışıyorsanız dava açtığınızda çaktırmadan takip edip onu aldattığınıza dair delil bulmaya bile çalışacaktır, iş çevrenize, arkadaşlarınıza, sizi ve onu tanıyan komşularınıza hakkınızda olmadık şeyler anlatacaktır, böyle de bir yapıları var bunların, bir an telefon açıp küfreder yarım saat geçmeden arayıp aşkından ölüyorum dön diye ağlar, tıpta mutlaka bir tanımları vardır da işte ben bilmiyorum, bildiğim birşey varsa asla tahammül edilip birlikte yaşanacak türden olmadıkları, sağlam insanı hasta ederler.
Benim seçimim yanlış, en büyük kızgınlığım zaten kendime.Konu sahibi disaridan bir goz olarak yorum yapmak istiyorum..
Esiniz issizmis ve ailesinden maddi destek aliyorsa onlarla ilgilenmesi normal geldi..
Siz de kizdiginiz zamanlarda onun damarina gidicek seylee soylemisseniz kin tuttugundan veya sizi sinir etmek icin bazi davranislari bilerek yapiyor olabilir aileyle ilgilenmesi bile bundan olabilir.
Ya da issizlikten dolayi ailesi esinize maddi manevi destek veriyorsa oraya daha cok gitmek ister.
Cok caresiz olmadiktan sonra insan evli kalmayi tercih eder ve ve hayatta her zaman oldugu gibi bedel oder.
Aslinda kimsenin sucu yok secim yapan bazen de aci cekerek yanlis durumlarda bulunarak secim yapanlar bizleriz..
Maalesef çok hayırlı bir baba, ve benim kadar olmasa da çocukların üzerinde emeği çoktur.İçinize atmayın
Açık açık bana böyle böyle davranıyor diye anlatan kadınlara değil gizli saklı tutmaya çalışan kadınlara oluyor olan
Hatta yüzde 100 haklı olsalar bile haksız konumuna düştükleri olmuştur
Herkese göre kuduran rahat batan kadınların neler yaşadığını bildiğim iki kişi var
Ne kadar etkilemedi desenizde evli kaldığınız her gün her ay sizin ruhunuzda yara açıyor
Çocuklar büyüsün diye kendinizi kandırıyorsunuz zaten çok hayırlı bir baba olacağını sanmıyorum
Her şekilde çocukların bakımını hatta maddi ihtiyaçlarını siz karşılıyacaksınız
Çünkü büyük ihtimalle adam baba parasıyla geçindiğine göre mallar babanın üstüne maddi olarak çok bir şey alamazsınız
Zaten türlü rezillik çıkarır boşanırken
O yüzden beklemeninde çok mantıklı olduğunu sanmıyorum
Şuan zaten o aşamadayız biz de.
Bu kadar tanımadan anlaşılabilirdi durum.
Çok yakın ve her şeyi tek bilen kadın dostum vardır, dün akşam iyice delirince kocasını arayacağım siz çok fena oldunuza kadar saçmaladı.
Boşanacağım diye eşya toplarken, ailen giriyor değil mi aklına, ablan boşandı sen de gir ki tekrar aile olun istiyorlar vs diyor.
Hepsi bir kenara, dediğiniz gibi boşanma aşamasında kim bilir neler neler atılacak ortaya, elalem korkum bu sebeple yanlış anlaşılmış.
Bunları hep bildiğimden, işler iğrençleşmesn diye maddi kazanım sağlayıp anlaşmalı boşanma peşindeyim.
Gayem bu en azından.
Ailemin, kızları hakkında atılan iftiralarla daha da dibe vurması beni çok üzer.
Yoksa elalemmiş, boşanmışmışım zerre önemli olamaz benim hayatımda.
konu sahibinin nesinde hangi yorumunda kibir buldunuz pardon anlayamadım.buradaki her üyeye akıllıca saygılıca yorumlar yapmıştır bunca zaman.ayrıca kadın reel hayatını anlatıyor yahuuu biraz daha eknomik olarak iyi yaşaması suç mu.ekonomisi orta halliden fazlaysa derdi sıkıntısı olamaz mı psikolojisi bozulamaz mı.öncelikle siz sindirin konu sahibini sonra ona atıfta bulununkusra bakmayın ama yazdıklarınızdan buram buram kibir kokusu buralara kadar geldi. kendinizi, duruşunuzu, etrafınıza verdiğiniz izlenimi o kadar beğeniyorsunuz ki bunların insanların gözünde yerle yeksan olmasını sindiremeyecek gibisiniz. işiniz zor bence kendinizle yüzleşerek başlayın işe, psikolojik destek alın.
İşte, o pis gururum hala başım dik diyor, o 3 yaptıysa ben ona 5 yaptım diyor ya zaten...
Durumu güzel özetleyen bir yorum olmuş, teşekkürler.
Böyle can alıcı şeyler de iyi oluyor, daha bir sirkeleniyor insan.
konu sahibinin nesinde hangi yorumunda kibir buldunuz pardon anlayamadım.buradaki her üyeye akıllıca saygılıca yorumlar yapmıştır bunca zaman.ayrıca kadın reel hayatını anlatıyor yahuuu biraz daha eknomik olarak iyi yaşaması suç mu.ekonomisi orta halliden fazlaysa derdi sıkıntısı olamaz mı psikolojisi bozulamaz mı.öncelikle siz sindirin konu sahibini sonra ona atıfta bulunun