Merhaba, Öncelikle okuyacağınız için teşekküler. Eşimle Üniversite 2.sınıftan itibariyle 2yıl nişanlı kaldık ve mezun olunca evlendik. Birbirimizi severek evlendik. Tabi ki nişandı sözdü bu süreçlerde ailelerimiz birbirlerine ısınamadı ama biz yinede devam ettik. Eşimin ailesi çanakkalede yaşıyor, benim ailem istanbulda. Ailesi, 5senelik söz nişan nikah kına süreçlerinde sadece 3kere gelmiş bulundular. 1. beni istemeye geldiklerinde(isteme/nişan bir arada oldu)
2. Si nikahıma geldiler ve 3.sü kına geceme geldiler. Ailem göçmen bir ailedir ve eşimin aileside göçmendir. Kültürlerimiz benzer ama eşimle ben kültürlerimize sıkı sıkıya bağlı insanlar değildik, ailemizin bildiklerine saygı duyarak hareket ederdik(makul şeylerse).
eşimin ailesi kasaba gibi küçük bir yerde yaşayan ve oranın örf adetlerine alışık bir ailedir. Benim ailem ise şehirde yaşayan ama yinede örf ve adetlerine bağlı ailedir. (Bilmeniz için yazıyorum)
Eşimin ailesi beni istemeye geldiklerinde hem isteme hem nişan yapıcaktık.
Geldikleri gün biraz sıkıntılar yaşadık, eşimin ablası yani büyük görümcem evimi, benim kendi odamı kurcalarken yakaladım ve bu davranışını ailemden herkes görmüş çok utanmıştım. Daha sonra ise kayınbabam beni isterken(yaşlı birisidir ama dinçtir) durup dururken bir muhabbet açarak “kerhane” ile ilgili bir espiri yaparak herkesi şaşkına uğrattı. Nişanı neden istemede yaptığımı soracaksanız, istanbul a gidip gelmek zormuş o yüzden geldikleri gibi halletmek istemişler (bir daha gelmemek için)
Aileme altınla alakalı ne istersiniz vs gibi gelenektendir soruları sorulmadı, annem size yakışanı takın demişti ve Nişanımda bana sadece 1 bilezik takıldı. (Biz ailece bilmiyorduk 1 bilezik takacaklarını, tabi damada kol saati taktık)
Nişanlıyken örf adetlerimiz olan gelin bayram hediyesi (bir danteldir veya tülbent veya da bir bluzdur gönderilmedi. Kısacası Hiç bişey bana gönderilmedi. İstemeye de yangından mal alır gibi hemen gelip gittiler. Lütfen yanlış anlaşılmasın bu sözüm; ben dul birisi değilim, ilk evliliğim ama yaşananlar çok can sıkıcıydı. Eşimle ben çok iyi anlaşıyorduk ta ki aileler devreye girinceye kadar. Eşimin babası çok despot bir insandır ve eşim ondan korkar ne derse yapar, bunu bilmiyordum.
nişanlıyken kendi ailemle kayınbabamlara biz kendimiz gittik yaşça büyüktür belki adımı bizden bekliyorlardır diye ama maalesef öyle değilmiş yinede bize hiç gelmediler bu süreçte. Nikah zamanımız geldi çattı, nikahımız için ailesi il dışından geldi, geldiler ama ailemle yaşadığım ev 3. Katta diye o kata çıkamazlarmış asansör yokmuş diye teyzemin benim kendi öz teyzemin evine gitmek istediler, tabi ki de dedik buyur ettik. Yemesinden içmesine herşeylerini hallettik. Tabi benim bütün hazırlıklarım çöp oldu, kuaför randevum makyaj vs. Teyzemlerin orda tanımadığım kişilere yaptırdım ve sonucu hüsrandı zaten neyse. Teyzemde herşeyleri hazırladık ama ailesi sanki bize hizmetçiymişiz gibi tavır almaları, eşimin hiçbir şeye karışmaması beni çok şaşırttı ve ilk kötü günümüze adım atmış olduk şöyle ki; teyzemden çıkıp nikah salonuna geldik, nikahımız oldu herşey güzel teyzemlere geri geldik. Eşim, kız kardeşi ve abladı balkonda oturmuşlar birşey konuluyorlar, bende eşime seslendim yanıma gelmesi için. Gelincede, canım sana takılanları (3 çeyrek) verirmisin bende bana takılanları aldım bunları kaldırayım dedim. Bana direk dediği şu oldu yüksek sesle; ben onları annemlere verdim, onlar üstüne ekleyip altın yapıcaklar. Ve o iki kardeşide bana balkondan pişkin pişkin bakıyorlar. Teyzemin evi küçük herkes duydu rezil oldum. Bana davranışı ve bana danışmadan hareket etmesi beni çok üzdü üzüntüden ağlıyarak 2 saat uyumuşum. Gece 12-1 gibi gidecekler otogara hepberaber yolcu etmeye gittik vs pek yansıtmadım. Kendi ailemle kalınca herkes bu yapılanın ayıp olduğunu, geline yani bana danışmadan damadın yani eşimin neden böyle hareket ettiğini sorup durdular ama ben nereden bile bilirdim ki.
Kına gecemde eşim ve ailesi kınama geç geldiler. Dış çekim yapamadık bu yüzden. Kınada hiçbirşey bana takılmadı. Kendi kendime oynadım o gün bitsin gitsin diye. Dini nikahımızda eşimin ailesinin memleketinde oldu.
eşimin akrabasının evinde kaldık ailemle. İmam kayınbabamın arkadaşıymış, (ben pek mehir vs düşüncesinde birisi değildim, dedim ya aileler işlere karıştı) yengem yanımda geldi nikah sırasında ve yengem düğünde takılanları mehir olarak istediğini belirtti ben hiç konuşmadım. Kayınbabam o sırada imama kaş göz yaptı ve olmaz çok fazla dedi, arayı bulup anlaşın dedi. Yengem sustu çünkü o an çıkarın verin denmiyor bu allah katında bir söz diye imam efendinin soruna verilmiş cevaptı ama imam beğenmedi. Bende fark etmez dedim. Bana 1 bilezik senindir dedi imam efendi ve ben olay büyümesin diye sustum. Nikah kıyıldı odadan çıktım. Biran önce düğün olsun diye bekliyordum ki aileler artık müdahile etmesin, eşimle ben şu konulardan uzaklaşmak için sabrediyorduk sanıyordum meğer tek sabreden benmişim. Eşimin böyle paragöz olduğunu bilmiyordum. Düğünde takılar takılıyor ama sadece erkeğe takı takılıyor ben pistin ortasında heykel gibi kaldım, sadece kendi ailemin bana taktığı takı vardı. Kayınvalidem cumhuriyet altını vs bunları hep eşime taktı. Yine ses etmedim, taksınlar nasıl olsa eşimle evliyiz ikimizin herşey diye düşündüm.
eşim memur, ben atanamadım öğretmenim. Yaşım 27. Eşim sürekli evde benden altınları saklıyor. Her ay altınları sayıyor. Çok zoruma gidiyodu böyle davranması. Birgün işteyim beni arıyor, altınlar eksik diye eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Geldim beraber saydık ve altınlar tam çıktı eksik yoktu. Keşke eksik çıksaydıda yediğim laflar bari yerini bulmuş olurdu, annemi hırsızlıkla suçladı ama ne oldu kendisi eksik saymış, insanlara iftira atıyor, tabi tartışmasınıda yaşadık eşimle. Neyse arada zaman geçti En sonunda benden sakladığı altınları evi temizlerken buldum, bende ordan alıp başka yere koydum ve söyledim başka yere kaldırdığımı. Aradan zaman geçti görümcemin kızı nişanlanacaktı ve eşime şimdiden hazırlığını yap takını al demiştim. Tam 6 ay geçti ve sonuç; takısını filan almamış. Bana dediği cümle şu oldu. “Çeyrek ver ordan senin malın değil onlar sana hesap vermem ben” bende ona, önce kibarca istemesini ve önceden takısını almasını söylediğimi söyledim ayrıyettende birikimimizi böyle hemen kullanmamasını söyledim ve sonuç; Beni darp etti, küfürler etti hatta beni boşamakla tehdit etti. Ailemi eve çağırdım tabi bu sırada o evden kaçtı. Beni boşayacaksa boşasın diye düşünüyordum ama boşamadı. 1 hafta sonra (görümcemin kızının nişanına 1 gün kala) ailemin evine geldi ve yalandan babamdan özür diledi (babam nişana gitmemizi ailesine saygısızlık yapmamam gerektiğini söyledi ve git dedi) ve eve dönüp nişan için il dışına yola çıktık. Nişan günü ne fark ettim dersiniz, benim nişan pastam, benim nişan hediyeliklerim birebir kopya. Oturdum sadece izledim, eşimle aram zaten kötü belli etmemeye çalışıyorum takı zamanında ise gözüme soka soka kızlarına öyle bir nişan takıları taktılar ki (kayınvalidem kayınbabam görümcelerim) hepsi mübarek kuyumcu gibilerdi. Tutamadım eşime dedim gör bak nişan takısı böylr olur beni bi ayıbım varmışçasına aldınız dedim.
sinirden tabi o cümleyi kurdum yoksa eşimi seviyordum, düzeliceğine inanıyordum. Ailemde sevdiğim için ses çıkarmadılar.
kendi evimize döndük 1 ay birbirimizle konuşmadık. Kendi ailemin yardımlarıyla arabuluculuk etmesiyle aramızı düzelttik. Eşimin ailesi asla aramızın düzeltmeye adım bile atmadılar.
Ve en güncel olan da kısaca şöyle anlatayım;
Tam tamına 6-7 aydır kavga etmiyoruz herşey iyi gidiyor diyordum, eşimin telefonu bozuktu ona süpriz hediye olsun diye biraz çeyrek bozdurup eşime telefon aldım ve yılbaşı gelmeden eşimin telefonu artık kullanılmıyacak duruma geldi, bende dedim kendine gidip telefon filan almasın bari önceden vereyim telefon hediyesini dedim. Ne yazık ki kursağımda bıraktı. Neden ona sormadan yapmışım neden habersiz altınları elle işim. Ne gerek varmış filan. Telefonuda attı koltuğun üstüne öylece maf etti süprizimi. Şuan konuşmuyoruz, afedersiniz benden ayrı uyuyor telefon olayından dolayı ve aldığım telefonda attığı koltuğun üstünde hala öyle duruyor. Çok zoruma gidiyo. Napıcamı şaşırdım kaldım. Sevmekde bir yere kadar diye düşünüyorum