Hem yeni doğan uzmanları hem çocuk doktorumuz hemde nefroloji doktorumuz hepsi aynı şekilde hesaplıyor. Sizin oğlunuzunda kimlik yaşı 2 ay düzeltilmiş yaşı 1 ay oluyor bu durumda.netere bende oğlum 2 aylık oldu 1 ay erken doğumlu duzeltilmiş aylığı 1 aymı oluo
Aynen aynen.her seferinde sanki yeni gormusum gibi inceliyorum.akil edenden Allah razi olsun.yoksa nekadar bekleriz hic bilmeden zor olurdu.en azindan uc asagi bes yukari hesap yapabiliyoruzHer bu liste paylasildiginda kavuşan annelere bakıyorum ne zaman müracaat etmiş kız mı erkek mi ne zaman kavuşmuş. ... hesap yapıyorum kendi kendime bir umut şu zamanda gelir ben gelene kadar yapacaklarimi yapim hahahahahahahah daha ne planlar. ..Bide diyorum Allah ayarlamıştır tır vaktini saatini ama illaaaa şu listeyi baştan aşağı süzücem:)
Sizin mutlulugunuz bizim mutlulugumuz, Allah sağlıklı uzun ömürler nasib etsin inşallah. Mis kokulu bebeginizi bizim için de opun lütfen.Merhaba arkadaşlar :)
Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)
Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...
Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.
Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.
Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.
İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.
Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir denetere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)
10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.
geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)
İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...
Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.
Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
Merhaba arkadaşlar :)
Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)
Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...
Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.
Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.
Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.
İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.
Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir denetere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)
10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.
geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)
İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...
Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.
Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
Şu an 3,5 yaşında henüz söylemedik, fakat ufak ufak meraklar başladı.. Geçen gün bir arkadaşımın bebeği annesini emerken, bende böyle yaptım mı diye sordu hemde herkesin içinde, bende gayet rahat bir şekilde hayır annecim seni ben biberonla besledim, bazı bebekler biberonla beslenir dedim.. Devamı gelmedi.. Bu yaz yavaş yavaş başlarız.. Bende bu konuşmaları yapmış olan annelerin tecrübelerini merak ediyorum.. Paylaşırlar ise sevinirim..
Merhaba,
Kızınız ana okuna mı gidiyor, aşı kartını nereden istediler merak ettim, ayrıca bu konuya değinmeniz güzel olmuş..
Kızınızla konuşmalarınız nasıl gidiyor, Ayrıca okula ve kızınıza ne dediniz sakıncası yok ise paylaşırsanız sevinirim..
Sevgiler..
Allah sizle birlikte uzun ömurler versin bebeğinize canım acı elma yağını tek başına ağır geliyormuş badem yağıla yada zeytin yağıyla karıştırıp vermeni tavsiye ederim birde öyle her bezini değiştikten sonra değil sabah akşam yapmalısın 1 damla bir ayak 1 damla diğer ayak 1 damla göbek şeklinde olucak fazlası cildde yara yapabiliormş ..Merhaba arkadaşlar :)
Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)
Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...
Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.
Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.
Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.
İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.
Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir denetere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)
10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.
geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)
İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...
Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.
Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
Çok güzel bir haber...Bir kaç güne gelir telefon .Kavuşma haberini bekliyoruz:)Kızlar oğlumun gelmesi yakın galiba kurumla görüştüm sıramız 1 e düşmüş ansızım bir tekefon gelebilir gelin diye öyle mutlu oldumki anlatamam
bursa galiba sizin.. maşallah ya.. bursanın çalışanlarımı çok aktif anlamadım hemen geliyor anneler çok beklemiyor.. sizin adınıza çok sevindim :)Kızlar oğlumun gelmesi yakın galiba kurumla görüştüm sıramız 1 e düşmüş ansızım bir tekefon gelebilir gelin diye öyle mutlu oldumki anlatamam
ağlayarak okudum ... ve ağlayarak yazıyorum ....rabbim bi ömür kuzunla sağlıklı mutlu bir hayat nasip etsin... Allahım bizde görecekmiyiz bugünleri ...bu duyguları en yakın zamanda bizde tadarız inşallah... ne güzel anlatmışsınız duygularınızı okuyup sizinle birlikte bizlerde sevindik .... artık şimdi hayatın tadını çıkarmanın vakti kuzunuzlaMerhaba arkadaşlar :)
Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)
Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...
Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.
Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.
Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.
İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.
Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir denetere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)
10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.
geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)
İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...
Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.
Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
ayyy ne güzel peşpeşe güzel haberler kavuşmalar...çok sevindim...darısı başımıza inşallahhh....tez zamanda telefon gelir kavuşursun inşallahhhKızlar oğlumun gelmesi yakın galiba kurumla görüştüm sıramız 1 e düşmüş ansızım bir tekefon gelebilir gelin diye öyle mutlu oldumki anlatamam
Pzt işe geldiğimde liste ye baktım sizi kavuşmuş mu aa dedim kavusmamis rüyamda sizin isminizi görmüştüm ..Hatta burayada yazicaktım siraniz kac diye :) hadi hayırlısı olsun... saatler gecermi bilmem ama ne mutlu size .... ÇOK sevindim mutlaka paylaşın bizimle sevgilerKızlar oğlumun gelmesi yakın galiba kurumla görüştüm sıramız 1 e düşmüş ansızım bir tekefon gelebilir gelin diye öyle mutlu oldumki anlatamam
Bursa değil ben Konya'dayım arkadaşımbursa galiba sizin.. maşallah ya.. bursanın çalışanlarımı çok aktif anlamadım hemen geliyor anneler çok beklemiyor.. sizin adınıza çok sevindim :)
ay evet listeye bakmayı yeni akıl edebildim kusura bakmayın..bayadırda bekliyor muşsunuz... inşallah az kaldı artık :)Bursa değil ben Konya'dayım arkadaşım
Hayatınızın ışıltısı gelmiş çok sevindik eşimle beraber ağlayarak okuduk. Allahım bu güzel dıyguyu bizlere de yaşatır inşallah.Merhaba arkadaşlar :)
Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)
Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...
Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.
Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.
Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.
İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.
Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir denetere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)
10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.
geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)
İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...
Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.
Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
evlatlık isteyen eşleri rıza gösteren kendilerine güvenen herkes evlat edinsin bir yavru bile kurtulsa ne mutlu dünya sınav alemi dört dörtlük melekler ne kendi evladına nede başkasına olabiliriz ne yaşancaksa ne olcaksa o olur zaten onu kimse engelleyemez herşeyin olumsuzluklarından bakarsak bir adım bile ilerliyemeyiz kız olursa baba elini tutatamaz erkekse anne evlatlığı boşverin hayatta hiçkimseye el verilmiyomu hiçbir yabancıyla aynı odada kalınmıyomu bunlar bana sadece abartı kendine ve eşine güveniyosan sıkıntı yok eşine veya kendine güvenmezseniz evlatlığa değil herkeste yanlış düşünceye kapılabilir öyle bir eş olursa varsa zaten olmaz olsun ahirete kadar yalnız kalıyım ben evlatlık alamam çünkü eşimin bir kızı var ilk evliliğinden o yüzden istemiyor galiba bende ısrar etmiyorum ancak isteseydi aklımdan zerre şöyle olursa böyle olursa falan geçmiyor eşimin kızına elimden geldiğince doğru olmaya çalıştım çokda seviyorum benim benim kendi evladımla aynı kırmadımmı oldu yapcak bişey yok hayatta herşey var gülmek kadar ağlamakda var aynen öyle anne babası kemiklerini kırsın öldürsün sokağa atsın hiçbirşey değişmiyor ama sizin en ufak hatanız ki hata dahi olmasada bir volkan gibi büyüyüp patlayabiliyo burda bazen çelik gibi sinirlere sahip olmak gerek...ama şuna karar verin önce o zaman doğru kararı verceksiniz evlatlığı kendi annelik babalık duygusunu bastırmak içinmi alıyorsunuz yoksa bunlarla beraber Allah rızası içinmi alıyorsunuz bu ikisi çok farklıdır çünkü mesela ilkinde sadece kendi annelik babalık duygularınızı törpülemek için alırsanız o çocuğu yanlış sahiplenebilirsinizki genelde böyle olur nedir bu yanlış sahiplenme şöyle açıklıyım bana göre o çocuğu kendi malın gibi sahiplenirsin ve bir gün gerçek ailesi biyolojik aile çıkınca gereken olgunluğu gösteremezsin kabullenemezsin anlayışlı gibi gözükürken bir taraftan ezeli düşman rakip gibi görerek biyolojiği alttan alttannazikçe karalarsın bunu bilerek yaparsın farkettirmeden anlayışlı iyi melek anne rolüyle çünkü biyolojiği asla kabul edemezsin hayatın boyunca veya çocuğa karşın bazı tutum davranışlar konuşmalar düşünceler yanlış olabilir yanlış sahiplenmede çünkü verilen emek sevgi vs.çocuğun tapusunu aldığı zannedilir yanlış ikinci seçenekte annelik babalık=Allah rızası burda hiçbir problem olamaz ilerde biyolojiğimi çıktı herşeye hazırdır ve kabuldür bilir zorla bişey olmaz sevgi herşeyin üstesinden gelir tevekkül eder çocuğa doğru yanlış bilgileri sevgiyi adabı usulu veriri ve onu ona bırakır çünkü bilir o elinden geleni yapmıştır gerisi Allah'ın takdiridir çok detaylı ince düşünmeyi doğru bulmuyorum eğer çok ince düşünmek gerekiyorsa ben evlatlık alabilseydim şöyle düşünrdüm eşime ve kendime ince detaylar hariç güveniyorsam şunu düşünürdüm bir evlat bile alsam bir evalat kurtulmuş demektir çünkü ordaki yavrular sokaklara düşüyor kötü yola düşüyor aç susuz işssiz güçsüz kalabiliyor bunları düşününce yapacağım hayır beyindeki ince düşünceler benim için gereksiz kalabalıktan başka bir ifadesi olamaz bana göre tabi olumsuzlukları düşünürksek zayıf karakter bozuk kötü düşüncelilere evlatlığa gerek kalmıyor haberlerde orda burda hiç duymadınızmı kendi evladına kardeşine yeğenine vs...Allah korusun insanın sütü kanı bozuk olmasın merhamet vicdanınızı dinleyin insanlık için bir evlat kurtarabiliyosanız ne mutlu hepinize hepiniz Allah'a emanet olun (kendi şahsi fikirlerimi yazdım kimseye özel değil kimse üzerine alınmasın genel bağlamda yani) farklı düşüncelere sahipler hep var olacaktır bunlarda benim fikrim bugün yanımdaki mesai hemşire arkadaşım ingilterede yapılan bilimsel araştırma sonucunda o çocuklar kötü ailelerin genetiği bozukların çocukları olduğundan bir aile çok kültürlü en iyi eğitimleri vs verildiği halde yine hırsızlık yapmış ve hepsi genelde böyle oluyor çıkıyor bu ve benzeri durumlar ingiltere bilim adamlarının araştırması yorum katılma katılmama kişiye kalır bana sorulursa ordan harika insanlarda çıkar normal iyi ailelerin çocuklarının hepsi çokmu iyi bu bana göre o kurumdaki ve o tarz durumdaki çocukları insanları damgalamak dışlamak soyutlamaktan başka birşey değil dedimya her düşünceden insan var benim düşüncelerimde beni bağlar bana göre onlar yanlış onlara göre ben ama bana göre onlar yanlış ahirete kadar bu fikirdeyim çok yanlış düşünceler...neyse üzüldüğümden bir türlü noktalayamadım tekrar iyi günler Allah'a emanet olalım hepimiz inşallah takdiri ilahi hakkımızda hayırlısı olsun inşallah amiinn...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?