- 3 Ağustos 2012
- 5.179
- 15.049
-
- Konu Sahibi iyikiamaiyiki
- #181
Cinsellik ihtiyacı yok, üreme ihtiyacı var. Bu temel güdülerimizden biri. Bunu sağlamanın yolu da cinsellik, sporla üreyemediğimiz için cinsellik de bir ihtiyaç haline gelmiş oluyorBen sizi anlıyorum aslında aynı noktadan bahsediyoruz aynı yere geliyoruz. 3 hamburger değil de 1 hamburger ile de doyup ihtiyacınızı giderirsiniz. Ama 3 tane yemek "istersiniz". Cinsellikte de aynı şey geçerli. Her cinsel ilişkiye girdiğinizde ürüyor musunuz? Hayır hatta ürememek için korunuyorsunuz. Üreme ihtiyacı diye bir şey var mı, var. Bu ihtiyacı insan ister 1 çocukla, ister 10 çocukla giderebilir. Ama "cinsellik ihtiyacı" diye bir şey yok. Çünkü cinselliği salt üreme eylemi için yapmıyoruz.
zevkin ortaya çıkışı üremeyi kolaylaştırmak ve teşvik işlevi görüyor hanfendi. Çünkü insan diğer hayvanlar gibi bir batında ve üç bey ayda 8-10 yavru ortaya çıkaramıyor. İnsanların hamilelik süreleri uzun ve çoğunlukla tek bir çocuk dünyaya geliyor bu sürede. Yani insan yavrusu doğada çok özen gerektiren bir şekilde var olabiliyor. Eğer bunun içine zevkte katılmasaydı soy son bulabilirdi.Ben sizi anlıyorum aslında aynı noktadan bahsediyoruz aynı yere geliyoruz. 3 hamburger değil de 1 hamburger ile de doyup ihtiyacınızı giderirsiniz. Ama 3 tane yemek "istersiniz". Cinsellikte de aynı şey geçerli. Her cinsel ilişkiye girdiğinizde ürüyor musunuz? Hayır hatta ürememek için korunuyorsunuz. Üreme ihtiyacı diye bir şey var mı, var. Bu ihtiyacı insan ister 1 çocukla, ister 10 çocukla giderebilir. Ama "cinsellik ihtiyacı" diye bir şey yok. Çünkü cinselliği salt üreme eylemi için yapmıyoruz.
İlk çağlarda yaşıyor olsaydık kurduğunuz mantık doğru olurdu. Yani üremeye, insan gücüne ihtiyaç duyulan avcı toplayıcı dönemi için ne kadar fazla üreme o kadar fazla güç ve bunun için de cinsellik bir ihtiyaç. Ama şimdi bu mantık geçerliliğini yitirdi, insanlar cinsel ilişkiye girmeden de çocuk sahibi olabiliyor -sperm bankası gibi yöntemlerle-.Cinsellik ihtiyacı yok, üreme ihtiyacı var. Bu temel güdülerimizden biri. Bunu sağlamanın yolu da cinsellik, sporla üreyemediğimiz için cinsellik de bir ihtiyaç haline gelmiş oluyor
Maslow beni gözlemlemedi ama benim için ve benim gözlemlediklerim için yani evet tüm insanlık için geçerlidir o hiyerarşi. Bilim bilimdir. Bedensel ihtiyaçlar arasında cinsellik, bir örnektir. Tatmin olmazsa ölmezsiniz ama eksikliği ilerleyen aşamalarda bir hasara yol açar. Herhangi bir vitamin gibi. Sosyal bilimleri hafife almayın lütfen, dogmalarla karıştırmayın. Onların da kendine özgü metotları var.Sosyal bir "bilim" diyorsunuz bakın. Bilimde bir iddianın nasıl yasa haline geleceği bellidir. Yasa haline gelmeyen her şey ise zaman içerisinde değişebilir. Bilimin sosyal veya fiziksel bir bilim olması metodolojiyi değiştirmez. Maslow o hiyerarşiyi kendi gözlemleri sonucunda yaptı ve "bu tüm insanlık için geçerlidir" diye bir şey de söylemedi.
İleride başka bir sosyal bilimci çıkıp kendi gözlemleriyle bir ihtiyaç hiyerarşisi oluşturabilir. Bu tarz bilimsel çalışmalar genelgeçer değildir, değişebilir, güncellenebilir.Maslow beni gözlemlemedi ama benim için ve benim gözlemlediklerim için yani evet tüm insanlık için geçerlidir o hiyerarşi. Bilim bilimdir. Bedensel ihtiyaçlar arasında cinsellik, bir örnektir. Tatmin olmazsa ölmezsiniz ama eksikliği ilerleyen aşamalarda bir hasara yol açar. Herhangi bir vitamin gibi. Sosyal bilimleri hafife almayın lütfen, dogmalarla karıştırmayın. Onların da kendine özgü metotları var.
Tüm bilimsel çalışmalar için geçerlidir bu, bilimin özelliği yeni bulgulara açık olmasıdır. İnsan türü evrimini sürdürdükçe sosyal bilimler yeni teoriler geliştirir. Henüz cinselliği ihtiyaç olmaktan çıkaracak kadar gelişmedik. Belki bir gün... Yeme içmeyi de çıkarabiliriz bir gün. Bugün değil.İleride başka bir sosyal bilimci çıkıp kendi gözlemleriyle bir ihtiyaç hiyerarşisi oluşturabilir. Bu tarz bilimsel çalışmalar genelgeçer değildir, değişebilir, güncellenebilir.
Bende Ebu Hanife'nin sözünü bırakıp bitireyim o zaman: "Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsam, başım göğe ererdi."Neyse İlber hocanın sözünü şuraya bırakayım çekileyim.
Cahillik hiç ayıplanacak bir şey değildir, hatta cahil tutarlıdır kendi içinde. Kötü olan yarı cahillerdir.
hanımefendi gerçekten yarı cahilciniz. Hakaret etmiyorum durum tespitinde bulunuyorum sadece. Oradan buradan bir şeyler okumuş ve kendinizi oldum sanıyorsunuz. Okuduğunuz ve edindiğiniz bilgileri birbirine vuramamış, doğru çıkarımlar yapamamışsınız . Komik duruma düşürüyorsunuz kendinizi yazdıklarınızla ama maalesef farkında değilsiniz ve muhtemelen hiç farkında da olamayacak olabilirsiniz.Yaşınızın kaç olduğunu bilmiyorum bununla da alakalı olabilir durum. İleride belki de edindiğiniz bilgileri birbirine vurabillir ve tekrar buraya dönüp ne dediğimi anlayabilirsiniz.Bende Ebu Hanife'nin sözünü bırakıp bitireyim o zaman: "Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsam, başım göğe ererdi."
Sizinle karsilikli anlasilamama sebebi yasamadiklariniz hakkinda yorum yapmaniz. Ev işlerini esiyle beraber yapmak isteyen bir uyeye "ev islerini abartıyorsunuz" demiştiniz. Halbuki evli degilsiniz. Cinsellik ihtiyac degil diyorsunuz cunku yasamiyorsunuz. Cinselligi yasayan insanlar birsure tatmin olamadiklarinda sinirleri bozuluyor. Burada gecen hafta cinsellikle ilgili hatirladigim 2 konu acildi, birinde hanimefendi esimle 11 yildir evliyiz cinsellik yok bosanmayi düşünüyorum diyordu. 11 yillik evliligi cinsellik olmadigi icin bitirmek bize normal geliyor. Insan dokunulmak, oksanmak, tatmin olmak istiyor. Bunu yapabilecegin bir partnerin yoksa kendi kendine yapiyorsun. Uzun sure sevismeyince ruyamda bir takim seyler görüyorum ve tabiri caizse "kamyonu deviriyorum". Beynim ihtiyac duydugum birseyi bana yasatiyor. Evlenmeden oncede bu ruyalari goruyordum, evlendikten sonra da mecburi sebeplerden dolayi sevisemeyince yine goruyorum. Bence bu konuda yalniz degilim.Bende Ebu Hanife'nin sözünü bırakıp bitireyim o zaman: "Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsam, başım göğe ererdi."
Natasya hanım 26 yaşındaymis ve hiç sevismemiş bunu ekleyeyimhanımefendi gerçekten yarı cahilciniz. Hakaret etmiyorum durum tespitinde bulunuyorum sadece. Oradan buradan bir şeyler okumuş ve kendinizi oldum sanıyorsunuz. Okuduğunuz ve edindiğiniz bilgileri birbirine vuramamış, doğru çıkarımlar yapamamışsınız . Komik duruma düşürüyorsunuz kendinizi yazdıklarınızla ama maalesef farkında değilsiniz ve muhtemelen hiç farkında da olamayacak olabilirsiniz.Yaşınızın kaç olduğunu bilmiyorum bununla da alakalı olabilir durum. İleride belki de edindiğiniz bilgileri birbirine vurabillir ve tekrar buraya dönüp ne dediğimi anlayabilirsiniz.
İstisna değilsiniz yalnız. Bizim toplumda çokça görülen bir şey bu anladığım kadarıyla. Vedat Türkali "birgün tek başına" isimli romanında "bizim toplum A'yı B'yi bilir ama birbirine vuramaz" der. Sizinkisi de o durum. Çatapat edindiğiniz bilgileri doğru bağlantılayamıyorsunuz. Koskoca bilimin önüne "benim fikrim geldi" diyerek dikiliyorsunuz.
Hanımefendi birincisi, böyle bir durum tespitinde bulunacak kadar kendinizi kaf dağında görüyorsunuz. Bir fikri yanlış bulabilirsiniz, eleştirebilirsiniz buna bir şey diyemem. Ama şöyle bir yazı yazacak, herhangi bir insan hakkında böyle atıp tutacak kadar kendinizi "oldum" sanıyorsunuz.hanımefendi gerçekten yarı cahilciniz. Hakaret etmiyorum durum tespitinde bulunuyorum sadece. Oradan buradan bir şeyler okumuş ve kendinizi oldum sanıyorsunuz. Okuduğunuz ve edindiğiniz bilgileri birbirine vuramamış, doğru çıkarımlar yapamamışsınız . Komik duruma düşürüyorsunuz kendinizi yazdıklarınızla ama maalesef farkında değilsiniz ve muhtemelen hiç farkında da olamayacak olabilirsiniz.Yaşınızın kaç olduğunu bilmiyorum bununla da alakalı olabilir durum. İleride belki de edindiğiniz bilgileri birbirine vurabillir ve tekrar buraya dönüp ne dediğimi anlayabilirsiniz.
İstisna değilsiniz yalnız. Bizim toplumda çokça görülen bir şey bu anladığım kadarıyla. Vedat Türkali "birgün tek başına" isimli romanında "bizim toplum A'yı B'yi bilir ama birbirine vuramaz" der. Sizinkisi de o durum. Çatapat edindiğiniz bilgileri doğru bağlantılayamıyorsunuz. Koskoca bilimin önüne "benim fikrim geldi" diyerek dikiliyorsunuz.
Yaş olarak çokta küçük değilmiş aslında. Hiç sevişmemiş insanda da cinsel dürtüler oluşuyor, belki aseksüeldir kendisi ya da cinselliği bastırıyordur bilemiyorum. Ama bende yok o zaman ihtiyaç değildir teorisi gerçekten çok saçma.Natasya hanım 26 yaşındaymis ve hiç sevismemiş bunu ekleyeyim
Yavaş yavaş bildikleri ayağının altından eksilince ayağı yere basmaya başlayacak. Çok boşluk var şu an ayağının altında. Geç kalmış ama bizim toplumumuzda bu yaşta bile sorgulamaya başlamayan çok. En azından başlamış.Natasya hanım 26 yaşındaymis ve hiç sevismemiş bunu ekleyeyim
Olsun siz anlamayacasınız ama ben yine tekrar edeyim, ortamlarda entelektüel geçineyim arzusuyla burada sunduğunuz fikirleri çok tekrar etmeyin bence, yani en azından kısır günleri, mahalle toplantıları, kafe buluşmaları dışında. Çünkü yüzünüze bir şey demezler belki ama küçük düşürücü bir durum oluşabilir. Yarı cehaletin toparlanması da tam cehaletten daha zordur.araştırmalar bunu gösteriyor. Mesela yeni okula başlayan bir çocuk doğru kalem tutmayı bilmiyorsa, bildiğini sanıp yanlış bir şekilde tutuyorsa, hiç kalem tutmayı bilmeyen bir çocuğa göre düzeltilmesi daha zor ve zaman alan bir şeydir.Kendinizi geliştirmek istiyorsanız tavsiyeleri dikkate almanızı tavsiye ederim. Ama yine de siz bilirsiniz tercih sizin.Hanımefendi birincisi, böyle bir durum tespitinde bulunacak kadar kendinizi kaf dağında görüyorsunuz. Bir fikri yanlış bulabilirsiniz, eleştirebilirsiniz buna bir şey diyemem. Ama şöyle bir yazı yazacak, herhangi bir insan hakkında böyle atıp tutacak kadar kendinizi "oldum" sanıyorsunuz.
Siz ve sizin gibi insanlar da istisna değiller. Bizim toplumda sizin gibi insanlardan da çokça var.
Elbette fikirlerim değişebilir ileride, belki şu an düşündüklerim saçma gelecek bambaşka şeyler düşüneceğim.Yavaş yavaş bildikleri ayağının altından eksilince ayağı yere basmaya başlayacak. Çok boşluk var şu an ayağının altında. Geç kalmış ama bizim toplumumuzda bu yaşta bile sorgulamaya başlamayan çok. En azından başlamış.
Hanımefendi bakın hala çıkarım yapıyorsunuz. Ben size elimden geldiğince saygılı olmaya çalışıyorum ama şu kibirli konuşmalarınız gerçekten hoş değil. Eleştiriyi lütfen sınırında tutun.Olsun siz anlamayacasınız ama ben yine tekrar edeyim, ortamlarda entelektüel geçineyim arzusuyla burada sunduğunuz fikirleri çok tekrar etmeyin bence, yani en azından kısır günleri, mahalle toplantıları, kafe buluşmaları dışında. Çünkü yüzünüze bir şey demezler belki ama küçük düşürücü bir durum oluşabilir. Yarı cehaletin toparlanması da tam cehaletten daha zordur.araştırmalar bunu gösteriyor. Mesela yeni okula başlayan bir çocuk doğru kalem tutmayı bilmiyorsa, bildiğini sanıp yanlış bir şekilde tutuyorsa, hiç kalem tutmayı bilmeyen bir çocuğa göre düzeltilmesi daha zor ve zaman alan bir şeydir.Kendinizi geliştirmek istiyorsanız tavsiyeleri dikkate almanızı tavsiye ederim. Ama yine de siz bilirsiniz tercih sizin.
Toplumsal eleştirimiz denk gelmişHanımefendi birincisi, böyle bir durum tespitinde bulunacak kadar kendinizi kaf dağında görüyorsunuz. Bir fikri yanlış bulabilirsiniz, eleştirebilirsiniz buna bir şey diyemem. Ama şöyle bir yazı yazacak, herhangi bir insan hakkında böyle atıp tutacak kadar kendinizi "oldum" sanıyorsunuz.
Siz ve sizin gibi insanlar da istisna değiller. Bizim toplumda sizin gibi insanlardan da çokça var.
Yavaş yavaş bildikleri ayağının altından eksilince ayağı yere basmaya başlayacak. Çok boşluk var şu an ayağının altında. Geç kalmış ama bizim toplumumuzda bu yaşta bile sorgulamaya başlamayan çok. En azından başlamış.