- 11 Ağustos 2018
- 1.257
- 1.619
- 42
- Konu Sahibi Mavi Mucize
- #81
Şu anda öncelikle kendinize odaklanın.İyi bir jinekolog ile görüşüp yumurtalarınızı dondurun.
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Pardon herif seni kandirmis evet hala onu dusunmek sacma yani kusura bakma.. bence iki ucu moklu degnek.. yani ayrilsan sanki afedersin damizlik erkekler seni mi bekliyor cocuk yapmak icin ayrilmasan bu adam seni kandirmis omrun boyu mutsuz olacaksin.. hos gerci sen kandirildigini filan dusunmuyorsun bence.. eger oyle olsaydi hala kocani dusunuyor olmazdinBunun mümkün olduğunu bu site sayesinde öğrendim. Bu konu bir süredir aklımda ama bundan söz etsem, bu kez de eşim şunları düşünür.
Benden bi şekilde ayrılacak, ilerde birini bulacak ve ondan çocuk yapacak. O zaman bana inancını yitirir ve evliliği sürdürmek zorlaşır.
Zihnine bu fikri sokmam istemem.
Lütfen bana kızmayın, hâlâ mı eşini düşünüyorsun diye, ikimizi birlikte düşünüyorum.
Bende bir daha asla anne olmak istemiyorum ve bunu benimle bir gelecek kurmak isteyen adamlara baştan beyan ediyorum. Haliyle olmuyor evet, ama kimse kimseyi kandırmiyor o yüzden esiniz burada haksız ve yalancı ... Peki siz gerçekten 41 yaşında anne olmak istiyor musunuz? Hamile kalmak, dogumdu vss 42-43 bebeğiniz le yaş farki vss...Keşke ilk eşiniz ile daha erken ayrilsaydiniz belki daha farklı bir hayatınız olurdu.. Şimdi linç yiyeceğim ama bu dünyaya gerçekten bir çocuk getirmek bu devre de çok riskli ve deli cesareti gerekiyor.. Umarım herşey gönlünüzce olurMerhaba,
Otuz dört yaşında ilk evliliğimi yaptım ve evliliğim boyunca eşim çocuk istemedi. Normal yollarla çocuğu olması mümkün değildi, beş senenin sonunda da; bana ayak bağı olduğunu, anneliğin hakkım olduğunu iddia ederek benden boşanmak istedi ve boşandık. Ondan iki sene sonra başka biri ile tanıştım ve sekiz ay aynı evde yaşadıktan sonra, evlendim geçen sene. Anne olmayı çok istedim. Hayatımın her evresinde istedim. Hiçbir zorluk beni korkutmadı, hep pozitif düşündüm. İkinci evliliğimin öncesinde, eşimle bekarken de bu konuyu konuştuk. Bunu kendi de istedi. Birlikte hayaller kurduk. İsim bile bulduk, yani buna çok inandım. İkinci eşimle yaşlarımız yakın, ilk eşim benden on üç yaş büyüktü. Şimdiki eşimin bir oğlu var annesi ile yaşıyor. Bağları kopuk biraz, çocuk annesine çok düşkünmüş onlar evlilerken.
Şimdi on yedi yaşında ve ergenlik sorunları başlamış sanırım bir süredir. Annesi çocuğunun her şeyine yetişemiyor anladığım kadarıyla. (Maddi olarak her şeyini yaptığına eminim, babası olarak eşim de destek oluyor zaten.) Eşime geçen aylarda mesaj attı. "Ben artık başa çıkamıyorum, okulu bırakacakmış vs. Sen konuş oğlunla" demiş. Oğlunu bize davet etti, konuştular ikna etti okula devam etmesi için. İki hafta sonra eski eşi yine mesaj atmış. "Okula gitmiyor, ben artık ne yapacağımı şaşırdım" falan diye. Yine aradı oğlunu ama çocuk bu kez annesinin şikayet ettiğini bildiği için açmıyor telefonu. Babasını görmek istemiyor. Anneye de ters davranıyor. Çok garip hayalleri var ama bilgisayarda oyun oynamaktan başka bir eylemi yok şu an. Annesi de babası da çaresiz. Terapi de aldırdılar, yine aynı.
Bu olaylar kontrolden çıktı ve eşim kendini baba olamamakla suçlayıp, çocuğun hayat boyu problemlerinin devam ettiğinden bahsederek, baba olmak istemediğini söyledi bana.
Dünya başıma yıkıldı.
Yine aynı yerden vurdu hayat beni.
Bu çocuk konusu dışında, aramızda başka hiçbir sorun yok. Ama ben gerçekten anne olmayı çok istedim. Kendimi yine aynı yol ayrımında buldum.
Şimdi kırk bir yaşındayım. Bu sebepten eşimden ayrılmak aklıma gelmedi. Haklıdır muhakkak bu kaygılarında da ama ben de anne olmak istiyorum, ben de bu duygumda haklıyım kendimce. Hem beni buna o kadar inandırdı ki, o nedenle yıkıldım. Yani tavrım netti. Ben bunu istiyordum, o da istiyordu. Sonra dengeler bozuldu.
Şimdi ne yapmam lazım benim?
Boşanmayı da aklıma getirdim, diyelim boşandım.
Sonra?
Bu yaştan sonra; sevdiğim adamı unutması, tekrar biri ile tanışması, inanması, güvenmesi... Diyelim bunca imkansızlığı başardım ve yıllar geçti. Zaten artık istesem de anne olamam, ki şimdi bile riskli bir yaştayım.
Bu duygu ile nasıl yaşarım? Soruna o kadar kafayı taktım ki, bir çözümü varsa da göremiyorum.
Lütfen bir yol bulalım bana da. Anne olmadan da aile olur muyuz? Hep böyle mi yaşarız? Ben bu içgüdüden bir gün kurtulur muyum, ileride kendimi ya da eşimi suçlar mıyım? Her şey belirsiz.
Dediğim gibi, bunun dışında herhangi bir sorun yok, bir saygısızlığı, kabalığı veya aşırılığı yok. Gerçekten seviyorum onu ve sevildiğimi hissediyorum.
Baba olmak istememesini anlamaya çalışıyorum ama olmuyor. Eski kaygıları, yaşanmışlıkları, evladı. Bunlar bizim hayatımıza yön veriyor ve bu kanıma dokunuyor.
Beni buna inandırdığı ve şimdi vazgeçtiği için vicdanı rahat değil ama kesin olarak çocuk istemiyor. Gerekçelerinde de kendince haklı.
Ben şimdi ne yapmalıyım sizce?
Haftalardır üzüntüden kendi kendimi yedim bitirdim.
Mucizeler bir gün gerçek olur mu?
Eşimin düşüncesi değişir mi bilmiyorum ama, benim duygularım değişir mi?
Boşanmış çocuklu erkekler genelde başta evet dese de evlenince istemiyorlar, zaten hayırlı değil diğer eşi çocukla boşanmış cocuk travma yaşıyor belli ki,
Cocuk için boşanmaya da karşıyım ama bir erkek çocuk istemiyorsa çocuğa bakmak istemediği içindir cünkü hormon alacak cocuk doğuracak vücudu bozulacak kadın, erkeğe hava hoş, buna rağmen cocuk yapılan adamlar çocuğa bakmıyorlar.
Adam kendi cocuğunun ergenlik triplerini çekemiyor başkasının cocuğunu evlatlık alıp sorumluluğunu alabilecek bir potansiyelde hiç değil hemde daha hassas olması gerekir.Benim önerim şu olacak; maddi imkanınız varsa evlatlık edinin. Eşiniz bu fikre ne der bilmiyorum. Ama hem bir insanın hayatına dokunmuş olursunuz, hem de keşkelerle pişmanlıklarla yaşamazsınız.
Baba olmak istemeyişini saygıyla karşılamayın. Size yaptığı haksızlığı ona anlatın. Sizle evlenirken bu konuda ki hassasiyetinizi biliyordu. O da istiyordu.Merhaba,
Otuz dört yaşında ilk evliliğimi yaptım ve evliliğim boyunca eşim çocuk istemedi. Normal yollarla çocuğu olması mümkün değildi, beş senenin sonunda da; bana ayak bağı olduğunu, anneliğin hakkım olduğunu iddia ederek benden boşanmak istedi ve boşandık. Ondan iki sene sonra başka biri ile tanıştım ve sekiz ay aynı evde yaşadıktan sonra, evlendim geçen sene. Anne olmayı çok istedim. Hayatımın her evresinde istedim. Hiçbir zorluk beni korkutmadı, hep pozitif düşündüm. İkinci evliliğimin öncesinde, eşimle bekarken de bu konuyu konuştuk. Bunu kendi de istedi. Birlikte hayaller kurduk. İsim bile bulduk, yani buna çok inandım. İkinci eşimle yaşlarımız yakın, ilk eşim benden on üç yaş büyüktü. Şimdiki eşimin bir oğlu var annesi ile yaşıyor. Bağları kopuk biraz, çocuk annesine çok düşkünmüş onlar evlilerken.
Şimdi on yedi yaşında ve ergenlik sorunları başlamış sanırım bir süredir. Annesi çocuğunun her şeyine yetişemiyor anladığım kadarıyla. (Maddi olarak her şeyini yaptığına eminim, babası olarak eşim de destek oluyor zaten.) Eşime geçen aylarda mesaj attı. "Ben artık başa çıkamıyorum, okulu bırakacakmış vs. Sen konuş oğlunla" demiş. Oğlunu bize davet etti, konuştular ikna etti okula devam etmesi için. İki hafta sonra eski eşi yine mesaj atmış. "Okula gitmiyor, ben artık ne yapacağımı şaşırdım" falan diye. Yine aradı oğlunu ama çocuk bu kez annesinin şikayet ettiğini bildiği için açmıyor telefonu. Babasını görmek istemiyor. Anneye de ters davranıyor. Çok garip hayalleri var ama bilgisayarda oyun oynamaktan başka bir eylemi yok şu an. Annesi de babası da çaresiz. Terapi de aldırdılar, yine aynı.
Bu olaylar kontrolden çıktı ve eşim kendini baba olamamakla suçlayıp, çocuğun hayat boyu problemlerinin devam ettiğinden bahsederek, baba olmak istemediğini söyledi bana.
Dünya başıma yıkıldı.
Yine aynı yerden vurdu hayat beni.
Bu çocuk konusu dışında, aramızda başka hiçbir sorun yok. Ama ben gerçekten anne olmayı çok istedim. Kendimi yine aynı yol ayrımında buldum.
Şimdi kırk bir yaşındayım. Bu sebepten eşimden ayrılmak aklıma gelmedi. Haklıdır muhakkak bu kaygılarında da ama ben de anne olmak istiyorum, ben de bu duygumda haklıyım kendimce. Hem beni buna o kadar inandırdı ki, o nedenle yıkıldım. Yani tavrım netti. Ben bunu istiyordum, o da istiyordu. Sonra dengeler bozuldu.
Şimdi ne yapmam lazım benim?
Boşanmayı da aklıma getirdim, diyelim boşandım.
Sonra?
Bu yaştan sonra; sevdiğim adamı unutması, tekrar biri ile tanışması, inanması, güvenmesi... Diyelim bunca imkansızlığı başardım ve yıllar geçti. Zaten artık istesem de anne olamam, ki şimdi bile riskli bir yaştayım.
Bu duygu ile nasıl yaşarım? Soruna o kadar kafayı taktım ki, bir çözümü varsa da göremiyorum.
Lütfen bir yol bulalım bana da. Anne olmadan da aile olur muyuz? Hep böyle mi yaşarız? Ben bu içgüdüden bir gün kurtulur muyum, ileride kendimi ya da eşimi suçlar mıyım? Her şey belirsiz.
Dediğim gibi, bunun dışında herhangi bir sorun yok, bir saygısızlığı, kabalığı veya aşırılığı yok. Gerçekten seviyorum onu ve sevildiğimi hissediyorum.
Baba olmak istememesini anlamaya çalışıyorum ama olmuyor. Eski kaygıları, yaşanmışlıkları, evladı. Bunlar bizim hayatımıza yön veriyor ve bu kanıma dokunuyor.
Beni buna inandırdığı ve şimdi vazgeçtiği için vicdanı rahat değil ama kesin olarak çocuk istemiyor. Gerekçelerinde de kendince haklı.
Ben şimdi ne yapmalıyım sizce?
Haftalardır üzüntüden kendi kendimi yedim bitirdim.
Mucizeler bir gün gerçek olur mu?
Eşimin düşüncesi değişir mi bilmiyorum ama, benim duygularım değişir mi?
su kadar pozitif olabilsem keskeBoşanmak için evet yeterli bir sebep de, evliliğin tek amacı bu değil ki.
O nedenle bu kadar uzun uzadıya yazdım.
Öncelikle, an, kısa zamanda sağlıkla, huzurla anne olup mutlu bir ömür yaşamanızı dilerim. Öncelikle yaş endişenizi bırakın geröekten hiç gerek yok. Ne hissettiğinizi, o kadar iyi anlıyorum ki. ben de yaşadım benzerini ilk eşim evlenmeden önce hemen çocuk yapmalıyız derken evlenir evlenmez (kendisinin, ikinci evliliğiydi) yoo hiç gerek yok benim çocuğım var zaten dedi. O evlilik başka psikolojik şiddet nedeniyle bitti. Ben 32 yaşındaydım. 10 yıl geçti aradan. Çok, üzüldüm ben de bu saatten sonra biri olur mu, olsa çoxupum, olurmu vs vs. 10 yıl sonra tekrar evlendim. 42 yaşında hemen hamile kaldım 43 de doğurdum. Ben yaşla ilgili riske pek inanmıyorum. Riskli gwbelikler veya problemi bebekler sadece ileri yaş annelerinde mi oluyor valla hiç öyle bir istatistik oldupuna inanmıyorum. Genç anne olmak da hiç garanti etmiyor bu durumu. Rabnim herkese sağlıklo çocuklar nasip etsin. Eşiniz ile ilgili olarak zaman geçtikçe oğlu düzelir ergenlik geçer herşey rayına oturur allahın, izniyle ve sonrasında siz daha çok keşke diyip eşinize karşı ilerde daha çok, kırılırsınız gibi geliyor bana. Eşinizin de endişelenmesi normal ancak size yapılan benciilk olur çünkü baştan konuşmuşsunuz. Anne olmak istiyorsunuz ve en doğal hakkınız. Eşinize de biraz zaman verin aranız madem normalde iyi, kavga etmeden aranızı bozmadan zamanla ikna edebilirsiniz inşaallah.Merhaba,
Otuz dört yaşında ilk evliliğimi yaptım ve evliliğim boyunca eşim çocuk istemedi. Normal yollarla çocuğu olması mümkün değildi, beş senenin sonunda da; bana ayak bağı olduğunu, anneliğin hakkım olduğunu iddia ederek benden boşanmak istedi ve boşandık. Ondan iki sene sonra başka biri ile tanıştım ve sekiz ay aynı evde yaşadıktan sonra, evlendim geçen sene. Anne olmayı çok istedim. Hayatımın her evresinde istedim. Hiçbir zorluk beni korkutmadı, hep pozitif düşündüm. İkinci evliliğimin öncesinde, eşimle bekarken de bu konuyu konuştuk. Bunu kendi de istedi. Birlikte hayaller kurduk. İsim bile bulduk, yani buna çok inandım. İkinci eşimle yaşlarımız yakın, ilk eşim benden on üç yaş büyüktü. Şimdiki eşimin bir oğlu var annesi ile yaşıyor. Bağları kopuk biraz, çocuk annesine çok düşkünmüş onlar evlilerken.
Şimdi on yedi yaşında ve ergenlik sorunları başlamış sanırım bir süredir. Annesi çocuğunun her şeyine yetişemiyor anladığım kadarıyla. (Maddi olarak her şeyini yaptığına eminim, babası olarak eşim de destek oluyor zaten.) Eşime geçen aylarda mesaj attı. "Ben artık başa çıkamıyorum, okulu bırakacakmış vs. Sen konuş oğlunla" demiş. Oğlunu bize davet etti, konuştular ikna etti okula devam etmesi için. İki hafta sonra eski eşi yine mesaj atmış. "Okula gitmiyor, ben artık ne yapacağımı şaşırdım" falan diye. Yine aradı oğlunu ama çocuk bu kez annesinin şikayet ettiğini bildiği için açmıyor telefonu. Babasını görmek istemiyor. Anneye de ters davranıyor. Çok garip hayalleri var ama bilgisayarda oyun oynamaktan başka bir eylemi yok şu an. Annesi de babası da çaresiz. Terapi de aldırdılar, yine aynı.
Bu olaylar kontrolden çıktı ve eşim kendini baba olamamakla suçlayıp, çocuğun hayat boyu problemlerinin devam ettiğinden bahsederek, baba olmak istemediğini söyledi bana.
Dünya başıma yıkıldı.
Yine aynı yerden vurdu hayat beni.
Bu çocuk konusu dışında, aramızda başka hiçbir sorun yok. Ama ben gerçekten anne olmayı çok istedim. Kendimi yine aynı yol ayrımında buldum.
Şimdi kırk bir yaşındayım. Bu sebepten eşimden ayrılmak aklıma gelmedi. Haklıdır muhakkak bu kaygılarında da ama ben de anne olmak istiyorum, ben de bu duygumda haklıyım kendimce. Hem beni buna o kadar inandırdı ki, o nedenle yıkıldım. Yani tavrım netti. Ben bunu istiyordum, o da istiyordu. Sonra dengeler bozuldu.
Şimdi ne yapmam lazım benim?
Boşanmayı da aklıma getirdim, diyelim boşandım.
Sonra?
Bu yaştan sonra; sevdiğim adamı unutması, tekrar biri ile tanışması, inanması, güvenmesi... Diyelim bunca imkansızlığı başardım ve yıllar geçti. Zaten artık istesem de anne olamam, ki şimdi bile riskli bir yaştayım.
Bu duygu ile nasıl yaşarım? Soruna o kadar kafayı taktım ki, bir çözümü varsa da göremiyorum.
Lütfen bir yol bulalım bana da. Anne olmadan da aile olur muyuz? Hep böyle mi yaşarız? Ben bu içgüdüden bir gün kurtulur muyum, ileride kendimi ya da eşimi suçlar mıyım? Her şey belirsiz.
Dediğim gibi, bunun dışında herhangi bir sorun yok, bir saygısızlığı, kabalığı veya aşırılığı yok. Gerçekten seviyorum onu ve sevildiğimi hissediyorum.
Baba olmak istememesini anlamaya çalışıyorum ama olmuyor. Eski kaygıları, yaşanmışlıkları, evladı. Bunlar bizim hayatımıza yön veriyor ve bu kanıma dokunuyor.
Beni buna inandırdığı ve şimdi vazgeçtiği için vicdanı rahat değil ama kesin olarak çocuk istemiyor. Gerekçelerinde de kendince haklı.
Ben şimdi ne yapmalıyım sizce?
Haftalardır üzüntüden kendi kendimi yedim bitirdim.
Mucizeler bir gün gerçek olur mu?
Eşimin düşüncesi değişir mi bilmiyorum ama, benim duygularım değişir mi?
Siz 25 ve 40 yaşlarında sağlık olarak aynı mısınız? Ben kesinlikle değilim. İleri yaşlarda gebelik tabii ki daha riskli. Herşeyden önce bebeğin down sendromlu olma riski artıyor.43 de doğurdum. Ben yaşla ilgili riske pek inanmıyorum. Riskli gwbelikler veya problemi bebekler sadece ileri yaş annelerinde mi oluyor valla hiç öyle bir istatistik oldupuna inanmıyorum. Genç anne olmak da hiç garanti etmiyor bu durumu.
Bence şu an eşinizin oğlu ile ilgili durum çok yeni şu an duygusal davranıyor. Biraz zaman verin çocuk konusunu oğlu ile ilgili durumlar düzelene kadar açmayın. Daha sonra durumlar düzelince eşinizin de keyfi yeri olunca alttan alata imalarla daha sonra da açık açık konuşabilirsiniz. Kendi duygularınızı anlatırsınız ben anne olmak istiyorum vs diye.Merhaba,
Otuz dört yaşında ilk evliliğimi yaptım ve evliliğim boyunca eşim çocuk istemedi. Normal yollarla çocuğu olması mümkün değildi, beş senenin sonunda da; bana ayak bağı olduğunu, anneliğin hakkım olduğunu iddia ederek benden boşanmak istedi ve boşandık. Ondan iki sene sonra başka biri ile tanıştım ve sekiz ay aynı evde yaşadıktan sonra, evlendim geçen sene. Anne olmayı çok istedim. Hayatımın her evresinde istedim. Hiçbir zorluk beni korkutmadı, hep pozitif düşündüm. İkinci evliliğimin öncesinde, eşimle bekarken de bu konuyu konuştuk. Bunu kendi de istedi. Birlikte hayaller kurduk. İsim bile bulduk, yani buna çok inandım. İkinci eşimle yaşlarımız yakın, ilk eşim benden on üç yaş büyüktü. Şimdiki eşimin bir oğlu var annesi ile yaşıyor. Bağları kopuk biraz, çocuk annesine çok düşkünmüş onlar evlilerken.
Şimdi on yedi yaşında ve ergenlik sorunları başlamış sanırım bir süredir. Annesi çocuğunun her şeyine yetişemiyor anladığım kadarıyla. (Maddi olarak her şeyini yaptığına eminim, babası olarak eşim de destek oluyor zaten.) Eşime geçen aylarda mesaj attı. "Ben artık başa çıkamıyorum, okulu bırakacakmış vs. Sen konuş oğlunla" demiş. Oğlunu bize davet etti, konuştular ikna etti okula devam etmesi için. İki hafta sonra eski eşi yine mesaj atmış. "Okula gitmiyor, ben artık ne yapacağımı şaşırdım" falan diye. Yine aradı oğlunu ama çocuk bu kez annesinin şikayet ettiğini bildiği için açmıyor telefonu. Babasını görmek istemiyor. Anneye de ters davranıyor. Çok garip hayalleri var ama bilgisayarda oyun oynamaktan başka bir eylemi yok şu an. Annesi de babası da çaresiz. Terapi de aldırdılar, yine aynı.
Bu olaylar kontrolden çıktı ve eşim kendini baba olamamakla suçlayıp, çocuğun hayat boyu problemlerinin devam ettiğinden bahsederek, baba olmak istemediğini söyledi bana.
Dünya başıma yıkıldı.
Yine aynı yerden vurdu hayat beni.
Bu çocuk konusu dışında, aramızda başka hiçbir sorun yok. Ama ben gerçekten anne olmayı çok istedim. Kendimi yine aynı yol ayrımında buldum.
Şimdi kırk bir yaşındayım. Bu sebepten eşimden ayrılmak aklıma gelmedi. Haklıdır muhakkak bu kaygılarında da ama ben de anne olmak istiyorum, ben de bu duygumda haklıyım kendimce. Hem beni buna o kadar inandırdı ki, o nedenle yıkıldım. Yani tavrım netti. Ben bunu istiyordum, o da istiyordu. Sonra dengeler bozuldu.
Şimdi ne yapmam lazım benim?
Boşanmayı da aklıma getirdim, diyelim boşandım.
Sonra?
Bu yaştan sonra; sevdiğim adamı unutması, tekrar biri ile tanışması, inanması, güvenmesi... Diyelim bunca imkansızlığı başardım ve yıllar geçti. Zaten artık istesem de anne olamam, ki şimdi bile riskli bir yaştayım.
Bu duygu ile nasıl yaşarım? Soruna o kadar kafayı taktım ki, bir çözümü varsa da göremiyorum.
Lütfen bir yol bulalım bana da. Anne olmadan da aile olur muyuz? Hep böyle mi yaşarız? Ben bu içgüdüden bir gün kurtulur muyum, ileride kendimi ya da eşimi suçlar mıyım? Her şey belirsiz.
Dediğim gibi, bunun dışında herhangi bir sorun yok, bir saygısızlığı, kabalığı veya aşırılığı yok. Gerçekten seviyorum onu ve sevildiğimi hissediyorum.
Baba olmak istememesini anlamaya çalışıyorum ama olmuyor. Eski kaygıları, yaşanmışlıkları, evladı. Bunlar bizim hayatımıza yön veriyor ve bu kanıma dokunuyor.
Beni buna inandırdığı ve şimdi vazgeçtiği için vicdanı rahat değil ama kesin olarak çocuk istemiyor. Gerekçelerinde de kendince haklı.
Ben şimdi ne yapmalıyım sizce?
Haftalardır üzüntüden kendi kendimi yedim bitirdim.
Mucizeler bir gün gerçek olur mu?
Eşimin düşüncesi değişir mi bilmiyorum ama, benim duygularım değişir mi?
Bu biraz karisik ve kisiden kisiye degisen birsey.. evet yas ilerlediginde yumurtalar ayni kalitede olmuyor ve dedigin gibi riskleri cogaliyor..tabiikiSiz 25 ve 40 yaşlarında sağlık olarak aynı mısınız? Ben kesinlikle değilim. İleri yaşlarda gebelik tabii ki daha riskli. Herşeyden önce bebeğin down sendromlu olma riski artıyor.
Etrafımda da duyuyorum. İlk çocuğunu 20 yaşlarında doğurup ikincisini 30 yaşlarında doğuranları. İkinci gebeliklerinde daha zorlandıklarını söylüyorlar
İleri Yaş Gebelikleri Ve Riskler
Son yıllarda doğum yapan kadınların yaş aralığında ilerleme olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda 35 yaş ve üzeri hamileliklerde bazı riskler bulunmaktadır.www.meteitil.com.tr
En inandığım sey budur. Muhtesemsiniz. Cok mutlu oldum sizin adınıza .Öfkeyle bu güne kadar hiçbir sorunumu çözemedim, o nedenle hep şunu savunacağım.
Üslup her şeydir.
Tontriko benim babaannemin 6 çocuğu vardı. Keza anneannemin 6 çocuğu vardı. Eskiler patır patır doğuruyormuş. Ben tüp bebek tedavisi görürken 25 yaşında genç kadınlar bile vardı.Bu biraz karisik ve kisiden kisiye degisen birsey.. evet yas ilerlediginde yumurtalar ayni kalitede olmuyor ve dedigin gibi riskleri cogaliyor..tabiiki
allahin dedigi olur ne yazmissa onu yasariz. ama mesela 40 yasinda ilk cocugunu kucagina alanla 40 yasinda 3. Cocugunu kucagina alan ayni olmuyor. Vucut daha onceden yasamis ayni seyleri vs daha yipranmis olabiliyorsun..
Konu sahibi eşinizle uzlaşmanıza çok sevindim. Aranızda demek ki iletişimsizlik olmuş. İnşAllah böyle devam eder.Çeşitli fikirler gelmiş, iyi niyetli olduğum için çok da eleştiri almışım.
Dün gece eşim saat 1'de işten geldi ve sabah 4'e kadar uzun uzun konuştuk.
Onu anladığımı ama bunun benim hakkım olduğunu anlattım. Gerekçesinin benimle ilgisi olmadığını ve bana haksızlık ettiğini de açık açık izah ettim. Hiç sinirlenmeden, kavgacı bir tutum içine girmeden, tehdit savurmadan ve duygusal olarak zayıf görünmeden.
Empatinin önemini iyi biliyorum.
Ben onu anlıyorum, içindeki iyi tarafı da görüyorum. Siz uzaktan uzağa, gerçekten iyi niyetle sayısız fikir verdiniz ama yapıcı olan yaklaşımlar sayesinde biz eşimle ortak bir dil konuşmaya başladık.
Tek kaygısı oğlu değilmiş. Eşim boşanmış bir ailenin çocuğu, kendi de ilk eşinden boşanmış. Bunlar hafife alınacak şeyler değil. Bizim ilk tanıştığımız dönemde, şiddetli bir tartışma sonucu ben ondan ayrılma kararı almıştım daha yol yakınken. O zaman çok üzülmüştü ve konuyu affedip tatlıya bağlasak da, zihninde o kaybetme korkusu kalmış.
Bunları anlattı. Ya sen de gidersen, ya bir çocuğum daha dağılmış bir ailede ortada kalırsa vb kaygılarını dinledim.
Hayat ne getirir bilmiyorum ama ben seni yarı yolda bırakmak için yola çıkmadım, elimden geldiğince de her konuda yanında durdum, o zamanlar az tanıyorduk birbirimizi, eski travmalarımın izleri tazeydi, ilişkimizin dinamiğini oturtmamıştık dedim.
Onu anladığımı gördüğünde, onun da beni anladığını ve bunu istemediği için değil, korktuğu için böyle dile getirdiğini anlattı ve benden özür diledi. Bu yumurta dondurma konusunu da, güzellikle nasıl söyleyeceğimi öneren üyemizin cümlelerine benzer cümlelerle ona anlattım. Onu da anladı çünkü karşımdaki insan, körü körüne savunduğum biri değil, sevgisine inandığım biri.
Daha sayamayacağım kadar çok şey konuştuk bu konuda. Hepsi yapıcı şeylerdi.
Biz şimdi; süreçte yaşanacak olası aksamalar ihtimaline karşımhem yumurta dondurma işlemini yapacağız, hem tedavi olacağız ve hem de doğal yollarla çocuk sahibi olmak için de korunmayı bırakacağız. Korunan kendisiydi bu güne kadar. İlk zamanlar daha yeniyiz diye acele etmedik, yazın da tatillerden sonra karar vermiştik çocuk konusuna.
Sonra o sorunlar baş gösterince, korkuları arttı demek ki.
Öfkeyle bu güne kadar hiçbir sorunumu çözemedim, o nedenle hep şunu savunacağım.
Üslup her şeydir.
.
Ve benim eşim dün gece hiçbir söze gerek bırakmadan, korunmaktan vazgeçti.
Sürekli kendini düşünmeyip eşini düşünüyorsun benzeri cümleler de okudum ama bu hayatın içinde olan benim. Onu en iyi ben tanıyorum. Bunalımda olduğum için çözümü tek başıma göremiyorum dedim, bu nedenle de sizlerden yardım istedim. Faydasını da gördüm. Çünkü gerçekten insan üzüldüğünde, çok basit çözümleri göremeyebiliyor.
Bu konuda bana her birinizin cümleleri ışık tuttu, her birinize ayrı ayrı son kez teşekkür ediyorum.
Dilerim bir gün müjdeli haberlerle de kucaklaşırız.
Herkese sağlık dolu bir hafta sonu diliyorum.