İşte hep belki.
Benim gözümde aldığım donelerle hikayeleştirdiğim olay örgüsü ise bambaşka.
Sürekli ailesinin fikriyle hareket eden, kendi yuvasını ayıramayan bir kadın var ortada bana kalırsa.
Kendi ailesi zehir olsa ‘ay ama onlar hep çok sevdi’ e bilirsiniz erkekler de yılan dilli annelerine ‘iyi niyetinden’ der, aynı hesap.
Adam çocuğunu alıp çıkacak karısını uyarıyor kadın yine umursamaz üşeniyor değişmiyor, arkasını dönüyor bir bakıyor aa bunlar gene evimize doluşuyor, kendi kendilerine takılacaklar adam zaten sinirleniyor evine dönüp keyif yapacaktı belki, eve gelip düşen çocuğu için serzenişte bulunurken yine umursamaz tavır çünkü gitmemişler dingo ahırı gibi gelmişler zaten devam ediyor bir de içeriden ne oluyor diye dayılanan bir kabadayı beliriyor. Ben çocuğumun acısıyla mı bunlarla mı uğraşayım derken hoop işler çığrından çıkıyor, kadın ne beni durduruyor ne de babasına hadi artık sus diyebiliyor bizi birbirimize düşürüyor.
Burada tek yapılması gereken var eve gelip ses yükselten kocaya ‘ailem var sesini alçalt onlar gidince çözeriz’ diyecek bir kadın.
Hadi adam dinlemedi babayla dalaşa girildi o an dönüp babasına ‘baba biz kocamla aramızda halledelim gerginiz çocuktan dolayı siz de gerilmeyin, bey sen de kendine gel canımız burnumuzda ağzımızdan kötü şeyler çıkacak sakinleşelim’ .
Bu kadar ya.
Belki de böyle oldu