bana yazdıklarından birisi bu sadece
"duygularımı yoğun yaşadığım bi dönemden geçiyorum. belki de belli etmiyorum ama aslında bu zamanlar sana en çok ihtiyaç duyduğum zamanlar. ihtiyaçtan kastım, yanında olabilmek. konuşabilmek. anlatabilmek. dilim döndüğünce, kelime haznem yettiğince konuşmak seninle. bilirsin hep ailemle bir tuttuğumu söylerim sana. evet belki sevgi, verilen değer olarak öyle. ama inan ki paylaştığım şeylerin sayısı, değeri bambaşka. en yakınlarımdan bahsediyorum ya. ötesi var mı? onlar benim annem, babam. doğduğum andan bugüne kadar benimleydiler. yanımdaydılar. doğumumu gördüler. yaşadılar. sonra yürüdüğümü gördüler, konuştuğumu gördüler. onlarla büyüdüm. onlar büyüttü beni. özellikle babam. bunların hepsinde bu kadar yanımdayken nasıl bu kadar uzak kalabildi bana acaba? ya da bende miydi hata? ben mi ittim onu acaba. sıradan, resmi bi baba-oğul ilişkisi yaşamaya. silik silik birkaç anı işte. biliyosun. çok konuştuk seninle bunu. çevremdeki o baba-oğul/kız ilişkilerini gördükçe bazı şeylere üzülmemek elde değil. neyse buraya babamla olan ilişkim, ona karşı duruşum, onunla yaşadıklarımı anlatmaya gelmedim. evet bu konuda da içimi boşaltmaya ihtiyacım var. bunu yaparız geldiğimde. kavuştuğumuzda. her zaman yaptığımız gibi. bu duygu yoğunluğunun nereden geldiğini anlatayım. neden ilk günümden bugünüme kadar yanımda olmasına rağmen uzak kaldığımı buraya yazdığımı anlatayım. çok vardır benim gibi. benden kötü olanı da. çok daha iyi olanı da. ama benim bu duygu yoğunluğunu yaşamamın, sürekli kafa patlamamın çok iyi bi sonucu var aslında. bu düşüncelere kendimi daha çok verdikçe anlıyorum ki her şeyimi açmışım sana. İNAN HER ŞEY ya. bi insanı tanıman için gerekecek her şey. istediği şeyler. sevdiği şeyler. yaşayışı. konuşması. mimikleri. hareketleri. Kelimesi kelimesine “HER ŞEYY”‘i. işte bu yüzden bende çok farklı bi yerin var sevgilim. yazının başında da söylediğim gibi. verilen değer, sevgi konusunda seni ailemle bir tutsam da seninle o kadar büyüdüm, seninle o kadar çok paylaştım kendimi sana o kadar çok verdim ki gerçek anlamda hayatta sahip olduğum en büyük şey haline geldin. bi sevgiliden, bi arkadaştan, bunların hepsinin toplamından fazlası oldun benim için. sana günlerce konuşsam, günlerce yazsam hislerimin en dibindeki çukuru da kazsam anlatamam sana karşı olan bağlılığımı, sevgimi, inancımı, güvenimi. inan anlatamam. çok büyüdün bende. inanılmaz büyüdün. büyümeye de devam ediyosun. her konuda. her alanda. sana dokunmak, öpmek, sarılmak, seninle konuşabilmek, sana her şeyimi açmak o kadar güzel ki. hayatta her şeyimi verebildiğim tek insan oldun benim için. ve bu noktaya geldiğimizde artık o kadar emin söyleyebilirim ki bundan sonra da o “hayatta her şeyimi verebildiğim tek insan” olmaya devam etceksin. anlatamıyorum. yazıyorum, söylüyorum ama anlatamıyorum. kelimelerim gerçekten kifayetsiz. GERÇEKTEN. farklıyız be biz aşkım, sevdiğim, CAN'ım. bu hayatta gururla söyleyebileceğim yegâne “iyi ki"msin. iyi ki varsın güzel sevgilim. her şeyini seviyorum. çok seviyorum. çok seviyorum be. çok seviyorum lan. ağzın, burnun, GÖZLERİN, vücudun, düşüncelerin, hislerin, beni nasıl sevdiğin, bunların hepsini gerçekten çok ama çok seviyorum. yine uzun bi süre geçmedi ama çoktan özledim seni. konuşmayı, dokunmayı, öpmeyi. seninle yaptığımız, yapabildiğimiz her şeyi çok özledim. bi an önce gelip kafamı göğsüne gömmek istiyorum. bizi hep sev olur mu? bize sahip çık, benim hep çıkıcağım gibi. ben bize sahip çıkcam. inan bana. SÖZ. sen de yap bunu. çok güzel günler yaşadık. çok daha güzelleri yakında. merak etme. ÇOK ÇOK daha güzelleri yakında. bütün hayallerimizi gerçekleştirceğimiz o günler. güzel uyu minik bebeğim. öptüm güzel gözlerinden, en sevdiğim yerinden binlerce kez öptüm."
ve sürekli böyle
kesin karar veremememin bir sebebi de onun bu duyguları işte ya nasıl kıyacagım diyorum o böyle konustukça