Meraba arkadaşlar sistemden yakındık ama bu duruma ragmen bişeyler yapabiliriz diye düşünüyorum.Bi yazarın önerilerini okudum hoşuma gitti ve paylaşıyorum.
Daha önceki yazılarımda ve kitabımda bahsettiğim gibi, mutluluğa ve başarıya iki farklı açıdan bakıyorum: başarı-odaklı mutluluk ve mutluluk-odaklı başarı.
Bu iki konuya kısaca değinip başka bir konuya geçeceğim.
BAŞARI ODAKLI MUTLULUK
Başarı-odaklı mutlulukta kişi, başarılı oldukça mutlu oluyor. Çünkü başarı, onlardaki değersizlik duygusunu (geçici olarak) kapatıyor. Başarılı olamadıklarında ise yalnızlık ve depresyon başlıyor.
Bu insanlar dış odaklı insanlar.
MUTLULUK ODAKLI BAŞARI
Mutluluk-odaklı başarıda, kişi olduğu gibi mutlu. Başarıya (statü, para, mevki vs) ihtiyaç duymuyor. Bu insanlar diğer insanların hayatına (vizyon ve değer katarak) etkide bulunuyor. Bu ‘etki’ sonucu ise başarı kendiliğinden geliyor.
Bu insanlar iç odaklı insanlar.
Yani başarı, dış odaklılarda ‘amaç’; iç odaklılarda ise ‘sonuç’ oluyor.
Ben bu iki kavramı anlatınca, bazen ebeveynler şu şekilde itiraz ediyor: "Anlattıklarınız doğru ama TEOG ve LYS’nin olduğu bir eğitim sisteminde iç odaklı çocuk yetiştirmek mümkün değil."
Bu gerçekten öyle mi? Sınav için çalışan bir çocuk iç odaklı olamaz mı?
ARAŞTIRMA
Texas Üniversitesi’nden Prof. David Yeager önderliğinde dünyaca ünlü yedi araştırmacı bir araya geliyor ve bir
araştırma tasarlıyor.
Grubu ikiye ayırıyorlar. İlk gruptaki öğrencilere şöyle bir paragraf verip, onlardan bir yazı yazmalarını istiyorlar.
“Bazen hayat adil değildir. Çoğu kişi bunu değiştirmek ister. Bazıları daha az açlık olsun ister. Bunun için çalışır. Bazıları daha az şiddet olsun ister. Bunun için çalışır. Siz dünyayı nasıl daha iyi yapılabilirsiniz?”
Denekler, bu soruyu yanıtlayan bir yazı yazıyor.
İkinci gruptaki öğrenciler, böyle bir yazı okumadan, lise ile ortaokulun farkını anlatan bir yazı yazıyor.
Peki bu iki grup arasındaki fark ne?
DEĞER ODAKLI HEDEF
İlk gruptaki öğrenciler kendi içlerine dönüyor, kendi değerlerini keşfedip değer odaklı bir hedef belirliyor.
İkinci grupta böyle bir şey olmuyor.
Bu çalışmadan tam üç ay sonra iki grubun da fen dersindeki notları karşılaştırılıyor.
Sonuç çok şaşırtıcı.
Değer odaklı hedef belirleyen grup, çok daha yüksek not alıyor.
OKULDAN BAĞIMSIZ
Dikkatinizi çekerim. Bu gruba ek ders verilmedi ve fen dersiyle ilgili hiçbir şey öğretilmedi.
Derslerden ve okuldan bağımsız olarak, bu öğrenciler sadece değer odaklı hedeflerinin farkına vardı.
Bu etki üç ay sonra bile kendini gösterdi.
Peki, değerlerinin farkına varan kişi neden daha yüksek not alıyor?
GEMİ Mİ LİMAN MI?
Değer odaklı hedefi olanlar için önemli olan; gemi (sınav) değil, limandır (hayat amacı).
Hedefi olmayanların, limanı yoktur. Onlar için her sınav ölüm kalım meselesidir. Gemi, liman olmuştur. Araç, amaç olmuştur.
Bu öğrenciler korkularından dolayı; hedefi olanlar ise coşkularından dolayı ders çalışırlar.
Korku engellerken, coşku enerji verir.
Gidecek limanı olmayan kişinin enerjisi de olmaz çabası da. Sadece korkunun verdiği geçici enerji olur.
Değerler, geçici değil sürekli enerji verir. Bu insanlar daha çok emek verir ve sonuç olarak daha başarılı olur. Hem de çok daha az kaygıyla.
BU SİSTEME RAĞMEN MUTLULUK
Sonuç olarak, sınav sisteminin büyük bir dert olduğunu biliyoruz.
Ama bu, iç odaklı çocuk yetiştirmemek için bahane değil.
Bu sistemde ailelerin yapabileceği çok şey var.
Aileler, çocuklarına değer oluşturmada yardımcı olursa ve çocuk değer odaklı bir hedef belirlerse, sınav ve okul ölüm kalım meselesi olmaktan çıkar.
Büyük resme hizmet eden bir araca dönüşür.
Bu da çocuklara bitmeyen bir yaşam enerjisi verir. Böylece bu çocuklar hem mutlu hem de başarılı olur.
NOT 1: Tabii keşke veliler değer oluşturmayı eğitim sistemine rağmen yapmak zorunda kalmasa. Bunu, eğitim sistemi ile beraber yapsa.
NOT 2: Yeni müfredatı inceliyorum. Fikirlerimi daha sonra bir yazıda detaylı yazacağım.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat/