- 23 Eylül 2014
- 277
- 216
- 103
Bazen aynen dediğiniz gibi çocuk bir yuvayı kurtarmaz mutlu yuvanın sırrı da değildir elbette... bazen yeri gelir çocuk yüzünden mutsuz giden evlilikler bitirilemez ki bunu kk da çok görüyoruz mutlu bir evlilik varsa çocuk yanlızca bu mutluluğa bir artı ekler ..... bu tamamen tercih meselesiiiiCocuk, cocuk, cocuk....ömür boyu büyük sorumluluk...ömür boyu dert, tasa, endise, korku, kiyaslama, koruma...
Eger gercekten mutlulugu icinizde bulamamissaniz, baskasina verecek mutlulugunuzda yok demektir. Eger mutlu bir evliliginiz yok ise, bir bebek kurtarmiyacaktir...
hayır olvia cığım beni yanlış anlamışsın mutsuz oldular demedim yaşlandıklarında kalabalık bir aileleri olmadı bir tarafları buruktu dedim hastalandıklarında etraflarında hal hatır soracak, ilgilenecek bir yakınları maalesef yoktu annemden başka yapayalnızlar ve yaşlılar artık....moonlight0313, yengenler neden mutlu olmayi basaramamislar hayatlarinda acaba ? Inan onlarin cocuklari bile olsa, mutlulugu yasayamayacaklarmis demekki. Cünkü mutluluk Rabbimimizin bize sundugu nimetlerdir.
Havadir, sudur, saglikdir, dogadir, saglikli, esindir, huzurundur, ben bu mutluluklari göremiyorsam, cocuklarimada verememki, sonuc : mutsuz cocuklar, mutsuz anne, babalar.
Arkadaşlar toplumumuzda belli başlı kalıplaşmış düşüncelerin bir kısmının zararlı olduğunu düşünüyorum.Bizim toplumda (istisnaları bir kenara koyarsak) bir insan yetişkinlik çağına gelir önüne evlilik ardından çocuk fikirleri ortaya atılır. Çoğu insanda bırakın çocuğunun olması fikrini daha en baştan evlilik dediğin ne menem şeydir? neden evleniyorum? karşımdaki insan evlenmeye uygun mu? vb gibi sorgulamalara girmez maalesef.
Her daim savunacağım bir düşünce şudur; Bir Kadının illa ki bir evliliği, bir kocası, bir çocuğu olmak zorunda değil ama bir mesleği bir işi olmak zorunda...
Yine toplumda basmakalıp düşüncelerden bir tanesi mülkiyet sahibi olmak.Bu konu üzerine zaman zaman düşünürüm. İnsanlar günümüzde bir ev sahibi, bir araba sahibi olmak için çırpınıyorlar resmen. 20 yıl banka kredisi ödemekle geçiyor mesela. Yanlış anlaşılmasın bunu yıkıcı bir tutumla eleştirme gibi bir derdim yok. Belki de insanlar Türkiye şartlarında kendilerini güvende hisssetmiyorlar bir evleri bir arabaları olmayınca. Yine bu konuda da tersim ben.Mülkiyet kavramı gelişmeyen biriyim sanırım.Hayatımda mal-mülk edineyim gibi bir gayem yok çünkü. Hali hazırda bir evim yok, olması yönünde bir istediğimde yok, hayal etmiyorum mesela.Mülkiyet sahibi ola ola bence bu doyumsuzluğa ve bağımlılığa doğru gidiyor. Ev aldık e hadi daha büyüğü daha güzeli, e araba aldık en yeni bir modeli çıktı onu alalım vs vs sonu yok bunun. Neticede bu dünyadan giderken evleri,arabaları,eşyaları götürmeyeceğiz ve ne zaman öleceğimiz belli değil. O yüzden mülkiyet sahibi olacağım diye didineceğime hayatımı doya doya yaşamaya çalışmak bana daha mantıklı geliyor.
Bu konuda ekstrem bir örnek diyebileceğim birine rastlamıştım ve benim gibi düşünen birini görmek beni mutlu etmişti.Yıllar önce gazeteci Şerif Turgut'un bir röportajını izlemiştim.Çok cesur bir kadındı, farklı bir yaşam formunu benimsemiş bir insandı. Afrikada, Liberyada sahada çalışmış mesela. Hatırladığım kadarıyla demişti ki; ''Ev yoktu,bildiğiniz dört duvar ev yaptım orda sonra dönerken o evi insanlara bıraktım.Türkiyede 8-5 çalışan bir memur olsam nasıl bir hayatım olurdu acaba,Evi aldım arabayı aldım ee sonra nolacak çok sıkıcı olurdu herhalde''. En son Harvard'da alanı üzerine orta yaş master'ı yapıyordu.Sınıf arkadaşları 50-60 yaşlarındalarmış.Etkileyici bir hayatı vardı. Böyle farklı yaşamları olan insanlara bayılıyorum doğrusu.
Konuyla zerre alakasız yere gittim farkındayımBana katılırsınız ya da katılmazsınız ama tüm bunları sizlerle paylaşmak istedim.
Sevgili KIZILAJANXX ben ne sansli bir insanim, burada siz genclerden neler ögreniyorum neler. Sinematografie, opera, vallahi ikinizde süpersiniz.
Sevval Sam gibi düsünüyorum cocugum olsa bir an önce yurtdusunda okumasini isterdim, egitim sistemi Almanya`da cok güzel. Evet canim bir kac kere ailem beni Türkiye`ye yollasada cogu egitimim Almanya`da gecti.
Sistem söyle : burada cocuklar 4. sinifdan sonra 4 ayri okula ayriliyorlar :
1. GYMNASIUM :
Üstün zekalilar, yani kafasi gercekten cok calisanlar ve yapi olarakda arastirici, ilim / bilim seven, cok caliskan, hirsli cocuklarin gittigi bir okul, genellikle elit kesimin cocuklaridir bunlar, yani anne ve babada okumuslardir genellikle ve cocukda ne görürse onu yapiyor zaten. Ben bu okuldaydim, oda benim cok caliskanligimdan kaynaklaniyordu, yoksa ne annem nede babam okur yazarligi yok.13 sinifa kadar okursun bitincede ABITUR olur ve son senelerin ortalamasiyla bir üniversiteye giris yaparsin. Mesela Dishekimligi 1,3 dü, yani derslerinin cougunun pek iyi olmasi gerekiyor.
2. REALSCHULE :
zekali cocuklar, Caliskan cocuklar ama dersler pek agir degil. 10 sinifa kadar gidiyor, arkasindan güzel meslekler edinebiliyorsun, bankaci vs.
3. HAUPTSCHULE:
okula ve hayata pek motivasyonu olmayan ögrenciler. 9. sinifa kadar okuyorsun. Yapabilecegin meslekler kasap, kuaför..
4. SONDERSCHULE :
zeka sorunlu cocuklar ve engelli cocuklar .....
Kurtaj oldum evetAma sen hamileydin. Bebeğini mi kaybettin yoksa sivriköşe. Üzüldüm
Sevgili OlivaAynen KIZILAJANXX, ilk önce insan kendisine, yani egitimine deger verecek ve yatirimini egitime verecek, zaten gerisi sonradan geliyor. Para, pul mülk ilk etapda hedef olmamali. Ama bilgi sahibi, egitimli olmak, insanin hayatini öyle kolaylastiriyorki.
Ilk basta degil tabi, hedefe ulasana kadar bayagi emek ve yol katediyorsun ama erisincede, yolun acik oluyor. Her konuda kendini güclü hissediyorsun, cünkü bilgi güc demektir.
Keske bizim toplumdada artik kadinlarimiz ve kizlarimiz bunu bir benimsese, yani hedef hemen evlenip cocuk yapmadan önce egitimini tamamlasa, meslegi olsa, sonra evlense ve cocuk yapsa....hem kendisine büyük faydasi olacak hemde ayaklari üzerinde duracakki buda herkese hayirli olacak.
Öyle cok kadinlarin var oldugunun bilincindeyim, ama geneline bakinca hala olmamiz gereken yerde degiliz.
DenizGeldi, Hoşgeldinizönce selam...
bu konuda ben de bir şeyler söylemek isterim.sana katılıyorum.benim de gözlemlerim şöyle..insanlara birşeyler olmuş..tüketim tüketim hep tüketim...sanırım bu tatlı tatlı bir dayatma...ya da afyon gibi bir zehir.önce tattır.sonra peşinden sürükle..amaçsız insanlara önce amaç edindirilmiş sonrasında böyle sonuçlarla karşılaşılmış.ben mesela..ya da biz .eşimle...öyle şu günüdür bu günüdür diye dayatma günleri önemsemeyiz.
bir de bizim toplumda insanların çoğu desinlere çalışırlar.ömürler hep başkaları için tüketilir..
not:kendimce bu bir metot uyguluyorum...ama benimki farklı bir konuda...nefsimi eğitme konusunda...bunu deneyimleyerek gördüm ve uygulamaya başladım...bende etkili oluyor...sevdiğiniz zararlı (şekerli gazlı her ne ise fazlaca alıp gözünü doyurmak.yani hergün bal baklava misali....ben de etkili oldu...tabiii bunlar küçük şeyler...büyüklerin hayali olmadığı için bu metot evler arabalar yatlar katlar da ne kadar geçerli olur bilemiyorum.yazarken bile itiraf ediyorum..bence insanın şahsii bir açlığı...al al nereye kadar.almanın sonu yok.hep düşünmüşümdür.neden insanlarhep daha hep daha çok hastalığına tutulurlar.sanırım bu açlık her konuda...savaşlar niye bitmiyor?neden hala insanlar ölüyor?neden dur demek kimsenin işine gelmiyor?ben de nerelere geldim...
henüz olivianın yazısını okumadan atlayıverdim...sanırım bu konuda hayli doluyum..
Selam DenizGeldi,
cok güzel bir konuya deginmissin, gercekten dayatmalari bende sevmiyorum. Dikkat ederseniz, reklamlarda sunulan yiyeceklerin cogu zararli. Mesela Coca Cola artik kac sene bilmiyorum eve sokmuyoruz, su iciyoruz. Yani yemeklerimizin yanina sadece su, Artik Cola`nin, Fanta`nin vs. tadini unutmus gibiyim, icsemde severek icemiyorum, cok gazli ve cok sekerli geliyor bana.
Veya bazen inidirimler olur, 2 tane alirsan 3. bedava yani, ilk önce mantikli olup acaba gercekten bu üc paeketi istiyormuyum diye kendine sormak lazim.
Giyim, kusamda, yani her alanda neyi nasil yapacagimizi birileri bize dikte ediyor.
KIZILAJANXX`in degindigi gibi evlenmekde öyle bir konu, zamaninda evlenmezsen evde kalmissin, oysaki ne akilli kadinmis ilk erkegi degil, dogru erkegi bekliyor...
Ama bütün bunlarida egitimle yenersin, okudukca ufkun acilir, ufkun acilinca daha global bakarsin dünyaya, kararlarin daha mantikli ve Sabit olur, sonuc : hayatinda daha mutlu olursun!!!
size güzel bir hafta sonu diliyorum...
Merhabalar Lavin.Hoşgeldiniz.Birşey merak ettim farklı olduğunuz için bilakis memnun değil misiniz? Yalnızlıktan dem vurmuşsunuz gibi geldi.Merhabalar ben de çocuksuzum:)Üstelik tüm arkadaş çevrem evli ve çocuklu. Zaman zaman hayatımın onlardan ne kadar da farklı olduğunu hissedip yalnızlık çekebiliyorum. Belki de bu kadar yakınımda oldukları için çocuk sahibi olmayı göze alamadım. Eşimin zaten çocuk fikri benden de uzak.
İleride kendi çocuğum olsun, ve onu ben yetiştireyim, onunla öğreneyim istiyorum. Belki de işim bu olduğu için (Bu arada rehber öğretmenim) deneyimlemek cazip geliyor bilemiyorum ama çocuk sahibi olmak için daha çok bilip daha ço hazır olmalıyım sanki.
Sözün özü çocuksuzum, mutluyum. Evime geldiğimde sadece eşimle vakit geçiriyorum, yorgunluktan uyuyakaldığımda ihmal ettiğim için pişmanlık duyduğum çocuklarım henüz yok.
Teşekkür ederim.KIZILAJANXX sadece bir kelime söylemek istiyorum sana " HARIKASIN ". Hep böyle kal. Hemen bakiyorum ve okuyurum tavsiyeni. Tesekkürler canim.
Bu arada sevgili Lavin, yorumun icin tesekkürler. Senin yorumlarini hep cok beyinirim. "Onu ben yetistireyim, ve onunla ögreneyim" , ne kadar anlamli ve güzel bir cümle bir cocuga ithafen.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?