Çerkez'lerin buluşma noktası...

evet ya kocam da sağolsun sürekli yemek üst baş yetiştiriyorum valla :1shok:çok yoruyorlar beni geçenlerde burada bir kickbox kursu vardı oraya gitmek istedim hihoyyytbunların derdinden gidemedim bir türlü!
burası da yağmurlu gündüz açtı bir ara şimdi şakır şakır yağıyor!ally ne iş saç baş falan birileri mi var yoksa?:jeyyar:
denefim sen nasılsın?:sm_confused:kızlaaarrrrr nerelerdesinizzz?

hele yazında dahada kötü oluyo sıcaklardan üst baş daha çok değişiliyo... kickbox kursu mu şaşırdım :smiley-cool: yazılırsın bacım ya inşallah bende saçlarım çok kötü oldu kestiremiycemde şimdi maşa yapınca belli olmuyo kırıklar ondan maşa yapmayı düşünüyodum ama düz mü yapsam karar veremedim :1no2: bu arada özel biri yok olmasıda biraz zor zaten bu aralar bi taraftanda sınav heycanı ve korkusu of oofff :çok üzgünüm: ben gideyimde biraz daha çalışayım görüşürüz :a015:
 
evet ally sıcaklar bastırınca sürekli değiştiriyor :a015:gidip gelip!he ya kickboks valla çok istiyordum hihoyyytstres atmak için ama gidemeyeceğim sanırım!ben çok severim dövüş sporlarını dışarıdan belli etmesem de!kocama da iki çakarım fena mı!...:roflol:
 
kuzey kafkasya'da 1500'lerde yoğun şekilde başlayan rus istilasına 300 yıl kadar direnen çerkesler, sonunda dayanamadılar ve baş eğip esir gibi yaşamaktansa onurlu bir şekilde gitmeyi, yani sürgün edilmeyi seçtiler. bu sürgünün son ve en büyük olanı da 21 mayıs 1864'e denk geldi.
sürgün yollarında ölen ve denize atılan yüzlerce soydaşlarının ardından uzun yıllar yas tuttu çerkesler. karadeniz'den çıkan balığı, yitiklerine saygıdan yemediler. işte bu acıların vücut bulduğu tarihtir 21 mayıs.
anavatanda kalan çerkesler'den daha fazladır sürgün edilenler ve kimse bilmese de bu tarihte bir soykırım yaşanmıştır çerkesler'e yönelik; yaşatan da ruslar'dır.
21 mayıs tarihi her yıl çerkesler tarafından anılmaktadır. kaybedilen neslin yası, anavatan* hasreti hep bu tarihte ifadesini bulur.
(meramise, 03.10.2007 15:34 ~ 27.06.2008 12:57)
@1981593 [k]

ALINTIDIR.
 
Son düzenleme:
144 yıl önce bugün.

çok acılar yaşandı o tarihte. acılar o an başlayıp bitmedi tabiki. yıllarca sürdü ve hala biz hissetmesek de, görmesek de sürüyor; sürmeye devam ediyor.

ortalama üç yüz yıl süren savaş, onun yarttığı bezginlik, kırılan umutlar, yıkılan, yanan gelecekler ve sonunda sabrı tükenen, kalıp esir düşmektense ölümüne gitmeyi yeğleyen insanlar, gidiş yolu, o yolda çekilenler, gidilen yerlerde hissedilen vatansız kalmışlık, özlem, oralarda yaşanan yokluklar, kimseye dert anlatamama, kimseden yardım isteyememe hali, salgın hastalıklar, yetim kalan çocuklar, dul kalan eşler...

ve asimilasyon... devamında unutulmuştuk, kendin kalamama, başkası olamama, arafta yaşamaya mahkum bırakılma, kültürünün dilinin yok olduğunu, yok olmak üzere olduğunu görme ama bir şey yapamama...

ordan gelen ve ölüm anına kadar geri dönme umudunu yitirmeyen ata dedem vasiyet buyurdu: "ölünce cesedimi vatanıma defnedin. olmazsa başımı vatanıma doğru çevirip beni kutsal meşe ağacının (otantik çerkes kültüründe, mitinde meşe ağacı kutsiyeti haizdir; türlü toplantılar ve ibadetler o ağacın altında yapılır) serinliğine defnedin. bu vatan toprağını da kalbimin üzerine serpin. ben işte o zaman artık huzurla, vatan toprağında ve vatan serinliğinde uyuyabilirim."

aradan geçen onca zamana rağmen bu sözler hala benim içimi acıtıyor. boğazıma bir şey düğümlüyor bu sözler. onların yaşadığı çaresizliği, geri dönemeyişlerini ben, dört bir yanım beni 144 yıl önce aylarca süren bir yolculukla atalarımın sürgün edildiği vatanıma bir kaç saat içinde ulaştıracak uçaklarla, onların limanlarıyla doluyken, hala içimde o ata dedemin hissettiği gibi hissediyorum. yaşanan yaşandı, ne çare. ölenlerimizin ruhları şadolsun.

"bize taktıkları göçmenler adını hep yadırgamışımdır.
ülkelerini terketmiş insanlar demektir bu
oysa biz ülkemizi terketmiş değiliz
kendi isteğimizle başka bir ülke seçerek.
biz yabancı bir ülkeye süresiz kalmak için de gelmedik.
tersine kovulanlarız biz, yasaklanmışlarız.
bize kapısını açan bir yurt değil, sürgün yeri olmalı.
elverdiğince sınıra yakın bir yerde
tedirgin beklemeliyiz dönüş gününü,
en küçük bir değişimi bile gözleyerek sınırın ötesinde,
kalbimiz çarpa çarpa sorguya çekerek her yeni geleni,
tek bir şey unutmadan, tek bir şeyden vazgeçmeden
ve hiçbir şeyi bağışlamadan, olup biteni hiçbir şeyi.
biz kendimiz bile vahşet söylemleri gibiyiz,
sınırların ötesine sızabilen.
kalabalığın içinde yırtık pabuçlarla dolaşan her birimiz
ülkemizi lekeleyen namussuzluğun kanıtıyız.
ama hiçbirimiz burada kalmayacağız.
son söz daha söylenmedi"

berthold brecht

ALINTIDIR.
 
Son düzenleme:
dünya'nın en acımasız, en vahşi, en insanlık dışı soykırımlarından birinin tarihidir. rus çarlığının 145 yıl önce çerkes halklarına uyguladığı bu soykırım bugün birçok çerkes halkının yok olmasına, birçok halkın da yok olmanın eşiğine gelmesine sebep olmuştur.

ALINTIDIR.
 
Son düzenleme:
Bu Soy Senin Soyun



Bu soy senin soyun,
Asya’dan gerilen yay,
Toynakları gümüşten,
Kan-ter içinde,
Çatlarcasına koşan,
Deli-dolu tay...
Bu soy senin soyun
Güneş,bir şafağa doğrulanda,
Bir bayrağa çağrılanda ay,
Sancılar içinde,
Bir millete,bir Bozkurta gebeydi Altay...
Bu soy senin soyun
Vay ki vay!...


Bu soy senin soyun
Yalçın yarlarda doğrulan kartal
Kanatlarında ayaz
Kartallar,alçaklarda görünmez
Kartallar sürünmez...
Bu soy senin soyun,
Çırnağına dağ dayanmaz....
kusummm buda benden olsun çok duygulandım........
 
SAĞOL CANıŞKOM EMEĞıNE SAĞLIK SORMA ..BUGÜN HEP Bı GARıP YAPAR ..TARıH BıLGıLERıMDEN DOLAYI NEFRET EDERıM RUSLARDA N ama onlar türkiye ye ermeni soykırımı için acımasız insanlar deme hakkını kendinde bulur .nasıl bi yüzsüzlük anlamadım ama kimsede onlara bu ayıbı hatırlatmaz ..dünya garip gerçekten..
 
Çoban kötü olursa koyunları kuzgun dahi götürür
bu bir çerkez atasözüdür şuanki halimize cuk oturmaktadır..bence.
 
Hanceriy bir yazısında Şöyle bir olay anlatır :

Yaşlı bir Adige kadınının savaşta üç oğlu varmış.

Bunlardan ikisi cephede can vermişler ve kadının son kalan oğlunu da kanlar içerisinde can çekişirken bir atın sırtında kapıya getirmişler bir gün.

Yaralı adam kapısının önüne gelir gelmez bir kelime dahi söyleyemeden boş bir çuval gibi atın üzerinden yuvarlanıp, anasının ayakları dibine düşmüş ve oracıkta can vermiş.

Kadın hiç bir telaş göstermeden oğlunu getirenlere dönüp sormuş – oğullarım yiğitçe savaştılar mı ?

Diğerleri cevaplamışlar – Evet, kahramanca savaştılar,düşman karşısında asla geriye dönmeksizin yiğitçe mücadele ettiler.

Kadın bu sözü duyduktan sonra ancak ölen oğulları için ağlamağa başlamış. Bir yandan ağlayıp bir yandan "babalarına yakışır şekilde yaşayıp ölen yiğit oğullarım,güzel evlatlarım " diyerek ağıtlar yakıyormuş. Kadın bir an duralamış ağlamasını kesmiş ve şöyle söylemiş: "Hayır ben şanssız,bahtsız bir kadın değilim,yüreğim rahat oğullarımın akibetlerini bilerek,yiğitçekahramanca öldüklerinden emin olarak evlatlarım için ağlayıp yas tutacağım,ama şanssız ve bahtsız değilim.

Hanceriy bu olayı anlattıktan hemen sonra ekliyor ve şöyle diyor devamında : Gördünüz mü Adige kadınını, onun mitolojideki kadın kahramanlardan farkı nedir ?

Dışarıdan Kafkas halklarını gözlemleyenler açısından ele alacak olursak bunların pek çoğu Adigelerin kadına bakış açısını tam olarak kavrayabilmiş değillerdir,hala da böyleleri vardır günümüzde.

Kadının özgürlüğünü sınırlayan doğu kültürleri ile Adige kültürünü bir tutanlar maalesef hala mevcut .

Elbetteki bu kanaat büyük bir yanılgı olduğu gibi bu tür düşünenleri haklı çıkartacak hiç bir örnek te gösterilemez.

Hanceriy bir başka yazısında Adigelerin kadına bakışlarının Asya’daki diğer müslüman halklar gibi olmadığına örnek olarak Met çunatıko Yusuf ızzet paşadan naklen şöyle söyler : " Doğu toplumlarında olduğu şekilde Adigeler’de kadın ağır işlerde çalıştırılmaz.

Onlarda adet olduğu şekilde bizde erkekler bir kenara çekilip kadını sert yamaçlarda ziraat işlerinde,tarım işlerinde bahçe işlerinde çalıştırmazlar…"

Adigelerde erkeğin kadına el kaldırdığı , küfrettiği veya aşağılayıcı sözler söylediği duyulmuş görülmüş değildir.

Ve bu tür hareketler çok büyük bir ayıp olarak karşılanır toplum tarafından.

Dolayısıyla da Adigelerin kadına bakışlarını islamın yaklaşımıyla aynı görmek ve Adigelerin kadını müslüman doğu toplumlarının bakış açısı ile değerlendirdiğini söylemek doğru değildir.

Adige töresinin kadına verdiği değeri ve kadına bakışını yansıtan pek çok örnek vardır söylencelerimizde.

Mesela Seteney guaşe,Adiyuh, Meliçıphu,Dahenağue,Laşın ve benzeri pek çok örnek görebilirsiniz bu konuda.

Söylencelerden örneklediğim bu kadınlar hepsi aynı veya birbirinin benzeri karakterde değillerdir,onlara dair anlatılan olaylar da belki birbirinin zıddı olaylardır fakat bunların hepsinde Adige kadınına dair,Adigelerin kadına bakışına dair güzel örnekler bulabilirsiniz.

Bu söylencelerde örneklerini görebileceğinin bakış açısı ve değerlendirme biçimi bir kaç yüzyıldan günümüze kadar önemini yitirmeksizin devam edegelen bir Adige töresidir.

Mesela Seteney Guaşe'yi ele alalım.Onun Mitolojideki yeri diger kahramanlarla kıyaslandığında hiç te küçümsenmeyecek kadar önemlidir.Hatta daha ileri giderek "belki de seteney guaşe olmaksızın nart destanları bu günkü önemini kazanamazdı" diyebilirim.

V.ı.Abaev bu konuda şöyle söyler: "Eğer Nart destanlarından bir erkek kahraman eksilse bir şey olmaz ama Seteney bu destanların -olmazsa olmaz-karakteridir."

Şoten Askerbiy "Kadının üstünlüğünü ve değerini gösteren bu destanın bir benzerinin dünya kültürlerinde ve mitolojilerinde olmadığını" söyler bir yazısında.

Nart destanlarındaki erkek kahranmanların pek çoğunun öldüğünü veya bir şekilde yaşamlarının son bulduğunu görürsünüz fakat bu destanların hiç bir yerinde Seteney Guaşenin öldüğünü söylemez,bir yoruma göre bu onun yaşamının son bulmasını kabullenemeyen o halkın isteğinden ve destanı bağlayış biçiminden kaynaklanır.

Çünkü Seteney güzeldir,akıllıdır,alımlıdır,o nartların annesidir,danıştıkları akıl hocalarıdır,ileri görüşlülüğü ile onların gözüdür,sevecenliği ve ile iyiyi ve güzeli gösterendir,namuslarıdır kısacası.ıncelediğinizde dürüstlük ve açıksözlülükte seteney'i gölgede bırakabilecek bir başka tanrı yoktur Adige mitolojisinde.

Günümüzde bile seteney güzelliğin,dürüstlüğün,ileri görüşlülüğün,asaletin ve aklın bir tarifi gibi görülür, bu gün bile Adigeler,Abhazlar,Asetinler kadını yüceltmek ve methetmek istediklerinde " o seteneydir, seteney gibidir" vb. ıfadeler kullanırlar.

Bir diğer örnek olarak meliçiphu'ı alırsak o seteney gibi bilge,güzel,akıllı değildir mesela. Bu söylencenin ortaya çıktığı dönem ataerkil topluma geçildikten sonraki zamandır. Bu söylencede verilmek istenen mesaj " gerçek kadın güzelliği ile değil aklı ile kendisini kabul ettirendir " şeklinde özetlenebilir kısaca.

Buradaki kadın kahraman küçük ve zayıf,sıradan,hatta komik bile denebilecek bir kişiliktir ilk bakışta, fakat incelendiğinde görülürki burada da kadının toplumdaki yerine,önemine ve Adigelerin kadına bakışına dair pek çok örnek vardır.

Adigeler kadına en çok değer veren halklardan biri olagelmişlerdir herzaman.Gerek toplumu ilgilendiren genel işlerde,gerek kendi cemiyeti ve dar çevresi,gerekse aile çevresi içerisinde her zaman kadının çok önemli bir yeri ve değeri olagelmiştir.

Bütün bunların ötesinde sadece Adige töresini incelemiz bile kadının yeri ve önemi konusunda yeterince bilgi sahibi olmamız için yeterlidir.

Hanceriy bir yazısında Kadına gösterilen saygının Adige töresinde en önemli geleneklerin başında yeraldığını belirterek şöyle söyler : Öldürülen birinin intikamını almak için kılıç elde yola çıkan bir grup, araya bir kadın ricacı girdiğinde yollarından döner ve silahlarını bırakırlar.

Bu ve bunun benzeri örnekler pek çoktur eski Adige söylencelerinde.

Eskilerde tüm toplumu ilgilendiren önemli konularda kadınlara danışıldığı zamanlar ve bu tür olayları anlatan pek çok örnek vardır. Fakat zaman içerisinde Adigelerde de kadın toplum işlerinden çekilmiştir , fakat yinede aile ve toplumdaki saygınlığı aynı şekilde günümüzde de devam etmektedir.

Adige töresinde kadına saygı sadece namus kavramı ile açıklanamaz. Erkek için öngörülmeyen pek çok hak kadına verilmiş ve saygı bu ilişkilerin temeline olmazsa olmaz koşul olarak konulmuştur.

Bir kadının hatırını kırmak,onu incitmek ve ona karşı saygısızca davranmak en ayıp işlerden biri olarak görülür.

Adigelerde kadına verilen değer yaşamın her alanında belirgin bir biçimde gözlemlenebilir.

1829 yılında Kafkasyada bulunan Belçikalı bir bilimadamı olan Jan şarl de bess şöyle anlatır kitabında : "Bir atlı yolda bir kadın ile karşılaştığında,atından iner ve atını kadın'a verir binmesi için;eğer kadın bunu kabul etmezse adam atının gemini tutarak kadına gideceği yere kadar yaya olarak eşlik eder."

Bir atlı yolda bir erkekle karşılaştığında eğerinin üzerinde hafifçe doğrulup onu selamlaması yeterli idi,fakat eğer bir kadınla karşılaşmışsa atından inip onu selamlamak ve ona bir süre eşlik ettikten sonra yoluna devam etmek gerekirdi.

Bir gurup erkeğin oturduğu bir odaya kadın davet edildiğinde veya öyle bir ortama kadın geldiğinde kadın en iyi yere oturtulur ve erkekler ayağa kalkarak ona güzel sözler söylerler gönlünü alırlardı. Sofrada olanın iyisi kadına ikram edilirdi,odada bir kadın olduğu sürece sert bir ifade ile konuşulmaz.kötü söz ve küfür benzeri kelimeler kullanılmaz,bu tür konuşmalar kadına duyurulmazdı.

Kadının gözü önünde hayvanlar kamçılanmaz,onlara vurulmaz,bir yolculuğa çıkılacaksa, kadınlar sürücünün at'ı(veya öküzü) kamçıladığını görmeyecek şekilde oturtulurlardı.

Çeşmelerde veya derelerde kadın suyunu doldurup işini bitirmedikçe atlılar oraya atlarını sulamak için girmezlerdi.

Dörtnala giden atlı eğer kadınların olduğu bir yerden geçiyorsa yavaşlardı,silahını göstererek tutmaz,kadının olduğu yerde silah çıkmazdı.

Eğer erkek bir kapı önünden geçerken bir kadının odun kırdığını veya benzer ağır bir iş yaptığını görürse yanına gider o işi kadının elinden alıp kendisi yapar ve sonra yoluna giderdi.

Yolculukta kadının rahat etmesi için azami özen gösterilir, eğer dağda,ormanda veya yolda yemek yenecekse kadına yemek yaptırılmaz bu iş erkekler tarafından yapılırdı.

Görüldüğü gibi Adige toplumu töresinin gereği olarak kadını en üst mertebede tutmakta ve ona hakettiği değeri vermektedir.

Bunun yanısıra büyük sıkıntılar çekip baskılara uğrayan,pek çok hakkı gaspedilen kadınlar da olmuştur toplumumuzun içerisinde.Fakat bunun asıl sorumlusu Adige toplumu ve töresi olmayıp sonradan pek çok geleneğimizin deforme olmasına yolaçan din kaynaklı davranış biçimleri ve bunu kendi çıkarları için en iyi şekilde kullanan feodalitedir.

Bu tür istisnalar hiç bir zaman Adige toplumunu ve töresini tümüyle sorumlu kılmaz ve kapsamaz fakat yinede günümüzde bile o dönemlerden kalmış ve Adige kültürüne uygun olmayan pek çok hatalı davranış biçimi hala muhafaza edilmektedir maalesef.

Mıjey Mihail. Adige töresi ve bugünümüz- ısimli kitabından alıntı.

Adige Psalhe gazetesi 12.5.2001 Nalçik

Çeviri : Ergün YILDIZ




Not: Yazida vurgu yapilan Islam dogu kulturune ait islam anlayi$idir tahmin edilebilcegi gibi islamdaki kadinin yerinden bahsedilmemektedir!!!












































Gönderen Birikinti zaman: 20:31 0 yorum
ALINTIDIR..
 
BUGÜNÜMÜZE ÇOK ŞÜKÜR BALAM ............şimdi kenetlenme zamanı VATAN SAĞ OLSUN BALAM gerisi boşşşş illaki doyduğun yerdir VATAN .
 
benim dedelerim osmanlı rus harbinde ANADOLU TOPRAKLARINA GELMıŞ kimi ŞEHıT OLMUŞ KıMı GAZı buraları yurt edinmiş bizler çok mutluyuz böyle bir ülkede yaşamak her insana nasip olmaz çok şükür ALLAHIMIZA
 
Son düzenleyen: Moderatör:
canişkom ..bugüne çok şükür zaten ben önce türküm ..hoş hepimizi orta doğudan gç eden kavimleriz ..ben yarından ürküyorum ...he bu arada ..TÜRKÜM DOĞRUYUM ÇALIŞKANIM,,,,,,,,
 
arkadaşlar verdiginiz bilgiler için sag olun.hepsinide okudum ve çok duygulandım...ALLAH RAHMET EYLESİN.HEPSİNE.BİZ ŞEHİT EVLATLARIYIZ...
 
dünya'nın en acımasız, en vahşi, en insanlık dışı soykırımlarından birinin tarihidir. rus çarlığının 145 yıl önce çerkes halklarına uyguladığı bu soykırım bugün birçok çerkes halkının yok olmasına, birçok halkın da yok olmanın eşiğine gelmesine sebep olmuştur.

ALINTIDIR.

merhaba arkadaşlara.s.!iyi hafta sonları hepinize!kuusumm bilgiler için çok teşekkürler insan geçmişini unutmamalı!bu vatan evladı olarak dünyaya geldiğimiz için çok şanslıyız bağrı o kadar geniş ve sevgi dolu!
hepinizi çok öpüyorum görüşmek üzere.....
 
derincim bu toprak sevgi dolu ve geniş şakkıdı..ona bişey demiyorum ama yeterli adaletin olmadığına inanıyorum benneyaptımki..neyse derin mevzular bunlar bizde derinleşmeyelim demi sengözlerimebaksanab..ana seni kast etmedim kız derin :roflol::roflol::roflol:
 
derincim bu toprak sevgi dolu ve geniş şakkıdı..ona bişey demiyorum ama yeterli adaletin olmadığına inanıyorum benneyaptımki..neyse derin mevzular bunlar bizde derinleşmeyelim demi sengözlerimebaksanab..ana seni kast etmedim kız derin :roflol::roflol::roflol:

bacım ne güldürdün beni.kaydirigubbakcemile3:roflol::roflol:
o derin konulara dalarsak siyasete girer.neyse bizi aşar bacım...
 
X