Büyük umutlarla evlendim ama sanırım pişmanım…

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Herkese yorumları için çok teşekkür ederim 15. sayfada bazı konulara cevaplar verdim kızlarım ❤️



İyi akşamlar hanımlar,

Sırf birilerine içimi dökmek, fikir sormak için yıllardır kullanmadığım hesabıma girdim. Evlilikteki sorunları anne babaya arkadaşa anlatmamak gerekirmiş o yüzden konuşabilecek kimsem kalmadı ama ben o kadar bunaldım ki.

26 yaşındayım. 6 ay önce evlendim. Eşim benden 5 yaş büyük. Her şey masal gibi ilerledi. Beni ilk gördüğü an “ben bu kızla evlenicem” diyip yanıma gelmiş. 1 sene kadar flört ettik. Bir erkekte aradığım her şey onda vardı. Dürüst, erkeksi, korumacı, ailesine düşkün, bana da çok aşıktı. Benim ailem biraz katıdır. Onunla sevgiliyken aileme söyleyemedim. Sürekli görüşemiyorduk ya da akşam geç olmadan eve dönmem gerekiyordu. Bu şekilde zorlandığımız için ve birlikte daha çok zaman geçirebilmek için evlenmek istedik. O zaten en başından beri ciddiydi. 1 sene sonunda aileme söyledim, aileler tanıştı, anlaştı. Her şey harika gitmeye devam ediyordu. Ailemin de içine sindiği için 7-8 ay içinde düğünümüzü yaptık ve evlendik.

Yalnız şöyle, benim ailemin maddi durumu çok iyi diyebilirim. Özel okullarda okudum, güzel bir üniversiteden mezun oldum ve kurumsal bir firmada 3 senedir çalışıyorum. Maaşım da iyi sayılır. Kıdemli olduğum zaman piyasanın çok daha üstünü görürüm.

Ailem bekarken evimi arabamı aldı sağ olsun. Bu yaşıma kadar aile evinde kaldım, tek çocuğum ve maaşımı istediğim gibi harcamak bi yana ailem üstüne para veriyordu. Bunları neden anlatıyorum? Eşimin argümanlarından biri “sen hayatta hiçbir zorluk yaşamadan büyümüşsün” olması.

Evet maddi olarak gerçekten olanaklarım vardı ama benim de annemle babam ayrı. İkisi de katı ve muhafazakar insanlar. Bu yaşıma kadar ne giyeceğim, hangi bölümü okuyacağım, nerede ne yapacağıma kadar her şey planlı ve zorunluydu. Başarısız olmak gibi bir şansım yoktu, ve hiçbir zaman yeterli ve hayırlı bir evlat olamadım onların gözünde. Ama yine de ne istesem anında alırlar bu iki konu bence birbirinden çok farklı.

Eşim ise gayet standart bir ailede büyümüş, hatta maddi zorluklarla çok yaşamış, bazen aç yatmış, ama okumuş kendini yetiştirmiş biri. Ailesi ona, o ailesine çok düşkün. Her gün belki 5-6 kere telefonda konuşur, geri kalan sürede mesajlaşır, her adımlarından haberdar olurlar. Belki de kendi ailemde görmediğim sıcaklığı onlarda gördüm. Başta ailesini çok sevdim. Maddi durumlarını gözüm hiç görmedi.

Eşim de yıllardır çalışıyor ama malum bu şartlarda maaşla sıfırdan ne ev ne araba almak mümkün. Ailesi zamanında bir araba almış onu da eşime vermişler. Onun dışında bir varlığı yok.

Ben ilk tanıştığımızda bunları bilmiyordum. Kendini geliştirmiş ve yeme içme eğlenmeye gayet vakit ayıran biri gibiydi. Sevgililiğimizin ilk ayları hep lüks mekanlara gittik, ama ben de hiçbir zaman hesabı ona ödetmedim. Bir ben ödedim bir o.

Benim için önemli olan malı varlığı değildi. Eğlenmeyi biliyor mu, gezip görmüş mü bu önemliydi. Çünkü benim ailem çok baskıcı olduğu için para kazansam bile başka bir şehre gitmeme bile izin vermediler. Benim de gezmek görmek içimde çok ukte kaldı. Eşim de Türkiye’nin her yerini gezmiş. Bu tavırlarından çok etkilendim.

Çok korumacı ve yerine göre kıskanmasını da çok sevdim. Kıyafet konusunda çok ölçülüydü, romantikti, sürekli güzel şeyler yazıyor söylüyor ayaklarımı yerden kesiyordu.

Gel zaman git zaman düğün zamanı bazı şeyler dikkatimi çekmeye başladı. Altın alınırken çok çok az alabildiler, ben ailemi ikna ettim. Eşyalar alınırken bazı eşyaları sonra alırız dediler. Düğün fotoğrafçısı tutulmadı mesela. Böyle böyle bazı durumlar oldu ama telafi edemeyeceğim şeyler değildi.

Bir de kızlar benim makyaj ve cilt malzemelerine çok düşkünlüğüm var. Yani bunlara para verirken içim yanmaz. Ya da bakımıma çok dikkat ederim bunları da biliyordu hatta babam bile sordu kızım masraflı bir kızdır kabul ediyor musun diye.

Ve evlendik. İlk birkaç hafta harikaydı. Ne zaman gerçek hayata döndük gerçekler beni vurmaya başladı. Market alışverişi yaparken bazı şeyleri bıraktırdı, ya da ucuza kaçmaya başladı. Dışarıda yemek yemek istediğimde evde yapalım demeye başladı. Bir baktım düğün zamanından bir sürü borcu var (haberim yoktu ailesi alıyor sanıyordum) altınlarımı verdim bozdurdu ama yok o borçlar kapanmıyor. Öyle olunca ondan para saklamaya başladım çünkü ne kadar versem kara deliğe gider gibi borcu asla bitmiyor. Kredi çektim eline verdim. 3 aydır onu ödüyorum ama borcu hala bitmedi. Eve bir şey almak istiyorum mesela, atıyorum bir biblo alınacak. Asla kendi almıyor, evin bir eksiği varsa ben almak zorundayım. Mutfağa dolap aldık mesela ihtiyaç vardı çünkü, ben aldım çünkü ondan isteyemiyorum param yok diyor. Artık bir şey istemeye korkar oldum. Kendi maaşım olduğu için canım bir şey çekerse alabiliyorum ama örneğin bir konsere gitmek istiyorum. Biletleri ben alırsam gidebiliriz almazsam gidemeyiz. Ailem bir yandan yardım ediyor ama benim standartlarım inanılmaz düştü. İster istemez mutsuz oluyorum sürekli hesap kitap yapmak zorundayım. Ben kira ödüyorum diyip duruyor kızlar onu da ben ödeyeceğim ya? (Ailemin bana verdiği ev uzak ve küçük olduğu için orada oturmuyoruz kirasını alıyoruz)

Bilerek ortak hesap oluşturmadım çünkü bence birbirimize her şeyin hesabını vermemeliyiz. Hemen hemen aynı kazanıyoruz. O kirayı ödüyorsa faturaları, marketi ve diğer üst baş yeme içme her şeyi ben ödüyorum. Evlendiğimizden beri eve herhangi bir eşya almadı. (Sonradan alırız denilen hiçbir eşya da alınamadı haliyle. Örneğin evde ayna yok, bazı halılar yok vs vs)

Adamın gezme anlayışı boş şekilde avm gezmek ve ailesine gitmek. Yürüyüş yapmak. Yani mesela canım bir kahve çekiyor onu söylemeye çekiniyorum. Ben alırsam bir şey demiyor ama. Gelip içiyor hatta kahveden :D ama mesela gel bir kahve içelim sana üst baş alalım falan demiyor. Kahve içsek desem dışarda masraf yapmayalım diyor. Dışarda yemek yemeyelim diye ailesinde yemek istiyor. Kendi oturuyor ben bulaşık yıkıyorum.

Ailesine çok düşkün. Ama bana fazla geliyor. Haftada 1 gitmezsek küsüyorlar ve bu evliliğin ilk haftasından beri böyle. Her telefonla konuştuklarında benimle konuşmak istiyorlar. Ne zaman bir plan yapsak ailesini bir yere sokuşturuyor. Sürekli ailesini bize davet etmek istiyor. Hafta içi çalışıyorum ev dağınık oluyor. Hadi gelsinler yemeğe çağıralım diyor. Ben birlikte bir şeyler yapalım diyorum, dönüşte bizimkilere gidelim diyor. Benim aileme gidilmesi konusunda ben ne zaman istesem gelir ama ben zaten habire gidelim istemiyorum ki. Bazen ona inat ben de bizimkilere gitcez diyorum bu sefer haftanın her günü bi yerlerde oluyoruz :D

Bir de ben misafir geleceği zaman evi temizlemek silmek süpürmek istiyorum. O bişey olmaz gelsinler kasıyorsun diyor. O yüzden mesela 5 dk sonraya birilerini çağırabilir ama ben öyle değilim. En az 1 gün önceden haberim olsun istiyorum.

Ev işleri konusunda kızlar ben ailemin yanında yaşadığım için ben yemek yapmayı falan bilmiyordum. Bunu da hiç saklamadım. Bilmiyorum ama öğrenirim dedim. İlk günden beri yemek, çamaşır, ütü bunların hepsini öğrenmek için çabalıyorum. Evet belki 5 çeşit yemek yapabiliyorum ama yapmaya çalışıyorum. Ev işlerini yarı yarıya yapıyoruz diyebilirim.

Bir de her şeyin üstüne işten istifa etti mobbing sebebiyle. Ailem bunu duyunca çok sinirlendi yeni evli adam iş bulmadan istifa eder mi diye. İnanın hiç yansıtmadım ağzımı açmadım senin mutluluğun sağlığın daha önemli dedim. Ama içten içe ben de sinirleniyorum madem işin gücün sağlam değildi ne diye evlenmeye kalktın diye. Ben evden çalışıyorum iyice yüz göz olduk bu süreçte.

Kızlar ben gerçekten bu adamı çok seviyorum. Yani seviyordum. Ama hayal kırıklığı yaşaya yaşaya, beklentilerimi azalta azalta gerçekten o kadar soğudum ki. Evet belki dışarıda kahve içmesem ölmem ama yani böyle bir kızı bulup tavlayıp sonra hayatını değiştirmesini istemek bana haksızlık değil mi? Maddiyat yarın öbür gün değişir diyorum ama bu karakteri değişir mi? Yani kızlar ben para için evlenmedim zaten her şeyim vardı. Ama kendi kendime hayatımı mahvettim gibi geliyor artık.

En son kavgamız şu oldu. Kışlık alışverişe çıktık. Kendine mont aldı. Ben de bir mont seçtim. Sonra ayakkabı da beğendik. Ben de şakasına montları sen alıyosun dimi dedim. Hani ayakkabıları da ben alıyım diyecektim devamında. Zaten birlikte ödüyoruz. Yo ben almıyorum niye ben alıyım? dedi. Kızlar bir erkek karısına mont da alamaz mı ya. Ben de niye bana para harcamaya bu kadar korkuyosun dedim. Nasıl öyle demişim bunu nasıl unuturmuş.

Onun üstüne bugün işlerim çok yoğundu canım çıktı. Akşam ne yemek yapalım aşkım dedim. Annemleri çağıralım diyor. Ya evi b*k götürüyor, ben de bugün çağırmayalım dedim. Yine sen kimse evimize gelsin istemiyorsuna falan geldi konu. Ben de artık uzaklaşmak istiyorum senden dedim.

Bir de mesela evliliğin ilk zamanları kavga ettiğimizde asla küs uyuyamazdık, mutlaka yanıma gelirdi. Artık küsüp gidip yatıyor ya da ben ağlarken kafayı vurup uyuyabiliyor.

Böyle olunca benim ona cinsel arzum da azaldı. Günlerce yapmasak aramıyorum artık. Ben ona da kaç kere söyledim, kadınlar öyle bir anda uyarılamaz bir hikaye bir giriş olmalı diye. Güzel bir jest güzel bir gün güzel bir söz. Her seferinde romantik olamayız artık diyor çekiliyor kenara. Zaten bu olaylardan dolayı saygım da azaldı. Neredeyse hiç istek duyamıyorum. Yani orada da işler kesat diyebiliriz.

İnanılmaz uzun oldu özür dilerim ama biz napıyoruz allah aşkına? Ben hata mı yaptım? Yorumu olan var mı 🥺 çok sağolun…
Sakin çocuk yapmadan direk boşan.
 
Herkese yorumları için çok teşekkür ederim 15. sayfada bazı konulara cevaplar verdim kızlarım ❤️



İyi akşamlar hanımlar,

Sırf birilerine içimi dökmek, fikir sormak için yıllardır kullanmadığım hesabıma girdim. Evlilikteki sorunları anne babaya arkadaşa anlatmamak gerekirmiş o yüzden konuşabilecek kimsem kalmadı ama ben o kadar bunaldım ki.

26 yaşındayım. 6 ay önce evlendim. Eşim benden 5 yaş büyük. Her şey masal gibi ilerledi. Beni ilk gördüğü an “ben bu kızla evlenicem” diyip yanıma gelmiş. 1 sene kadar flört ettik. Bir erkekte aradığım her şey onda vardı. Dürüst, erkeksi, korumacı, ailesine düşkün, bana da çok aşıktı. Benim ailem biraz katıdır. Onunla sevgiliyken aileme söyleyemedim. Sürekli görüşemiyorduk ya da akşam geç olmadan eve dönmem gerekiyordu. Bu şekilde zorlandığımız için ve birlikte daha çok zaman geçirebilmek için evlenmek istedik. O zaten en başından beri ciddiydi. 1 sene sonunda aileme söyledim, aileler tanıştı, anlaştı. Her şey harika gitmeye devam ediyordu. Ailemin de içine sindiği için 7-8 ay içinde düğünümüzü yaptık ve evlendik.

Yalnız şöyle, benim ailemin maddi durumu çok iyi diyebilirim. Özel okullarda okudum, güzel bir üniversiteden mezun oldum ve kurumsal bir firmada 3 senedir çalışıyorum. Maaşım da iyi sayılır. Kıdemli olduğum zaman piyasanın çok daha üstünü görürüm.

Ailem bekarken evimi arabamı aldı sağ olsun. Bu yaşıma kadar aile evinde kaldım, tek çocuğum ve maaşımı istediğim gibi harcamak bi yana ailem üstüne para veriyordu. Bunları neden anlatıyorum? Eşimin argümanlarından biri “sen hayatta hiçbir zorluk yaşamadan büyümüşsün” olması.

Evet maddi olarak gerçekten olanaklarım vardı ama benim de annemle babam ayrı. İkisi de katı ve muhafazakar insanlar. Bu yaşıma kadar ne giyeceğim, hangi bölümü okuyacağım, nerede ne yapacağıma kadar her şey planlı ve zorunluydu. Başarısız olmak gibi bir şansım yoktu, ve hiçbir zaman yeterli ve hayırlı bir evlat olamadım onların gözünde. Ama yine de ne istesem anında alırlar bu iki konu bence birbirinden çok farklı.

Eşim ise gayet standart bir ailede büyümüş, hatta maddi zorluklarla çok yaşamış, bazen aç yatmış, ama okumuş kendini yetiştirmiş biri. Ailesi ona, o ailesine çok düşkün. Her gün belki 5-6 kere telefonda konuşur, geri kalan sürede mesajlaşır, her adımlarından haberdar olurlar. Belki de kendi ailemde görmediğim sıcaklığı onlarda gördüm. Başta ailesini çok sevdim. Maddi durumlarını gözüm hiç görmedi.

Eşim de yıllardır çalışıyor ama malum bu şartlarda maaşla sıfırdan ne ev ne araba almak mümkün. Ailesi zamanında bir araba almış onu da eşime vermişler. Onun dışında bir varlığı yok.

Ben ilk tanıştığımızda bunları bilmiyordum. Kendini geliştirmiş ve yeme içme eğlenmeye gayet vakit ayıran biri gibiydi. Sevgililiğimizin ilk ayları hep lüks mekanlara gittik, ama ben de hiçbir zaman hesabı ona ödetmedim. Bir ben ödedim bir o.

Benim için önemli olan malı varlığı değildi. Eğlenmeyi biliyor mu, gezip görmüş mü bu önemliydi. Çünkü benim ailem çok baskıcı olduğu için para kazansam bile başka bir şehre gitmeme bile izin vermediler. Benim de gezmek görmek içimde çok ukte kaldı. Eşim de Türkiye’nin her yerini gezmiş. Bu tavırlarından çok etkilendim.

Çok korumacı ve yerine göre kıskanmasını da çok sevdim. Kıyafet konusunda çok ölçülüydü, romantikti, sürekli güzel şeyler yazıyor söylüyor ayaklarımı yerden kesiyordu.

Gel zaman git zaman düğün zamanı bazı şeyler dikkatimi çekmeye başladı. Altın alınırken çok çok az alabildiler, ben ailemi ikna ettim. Eşyalar alınırken bazı eşyaları sonra alırız dediler. Düğün fotoğrafçısı tutulmadı mesela. Böyle böyle bazı durumlar oldu ama telafi edemeyeceğim şeyler değildi.

Bir de kızlar benim makyaj ve cilt malzemelerine çok düşkünlüğüm var. Yani bunlara para verirken içim yanmaz. Ya da bakımıma çok dikkat ederim bunları da biliyordu hatta babam bile sordu kızım masraflı bir kızdır kabul ediyor musun diye.

Ve evlendik. İlk birkaç hafta harikaydı. Ne zaman gerçek hayata döndük gerçekler beni vurmaya başladı. Market alışverişi yaparken bazı şeyleri bıraktırdı, ya da ucuza kaçmaya başladı. Dışarıda yemek yemek istediğimde evde yapalım demeye başladı. Bir baktım düğün zamanından bir sürü borcu var (haberim yoktu ailesi alıyor sanıyordum) altınlarımı verdim bozdurdu ama yok o borçlar kapanmıyor. Öyle olunca ondan para saklamaya başladım çünkü ne kadar versem kara deliğe gider gibi borcu asla bitmiyor. Kredi çektim eline verdim. 3 aydır onu ödüyorum ama borcu hala bitmedi. Eve bir şey almak istiyorum mesela, atıyorum bir biblo alınacak. Asla kendi almıyor, evin bir eksiği varsa ben almak zorundayım. Mutfağa dolap aldık mesela ihtiyaç vardı çünkü, ben aldım çünkü ondan isteyemiyorum param yok diyor. Artık bir şey istemeye korkar oldum. Kendi maaşım olduğu için canım bir şey çekerse alabiliyorum ama örneğin bir konsere gitmek istiyorum. Biletleri ben alırsam gidebiliriz almazsam gidemeyiz. Ailem bir yandan yardım ediyor ama benim standartlarım inanılmaz düştü. İster istemez mutsuz oluyorum sürekli hesap kitap yapmak zorundayım. Ben kira ödüyorum diyip duruyor kızlar onu da ben ödeyeceğim ya? (Ailemin bana verdiği ev uzak ve küçük olduğu için orada oturmuyoruz kirasını alıyoruz)

Bilerek ortak hesap oluşturmadım çünkü bence birbirimize her şeyin hesabını vermemeliyiz. Hemen hemen aynı kazanıyoruz. O kirayı ödüyorsa faturaları, marketi ve diğer üst baş yeme içme her şeyi ben ödüyorum. Evlendiğimizden beri eve herhangi bir eşya almadı. (Sonradan alırız denilen hiçbir eşya da alınamadı haliyle. Örneğin evde ayna yok, bazı halılar yok vs vs)

Adamın gezme anlayışı boş şekilde avm gezmek ve ailesine gitmek. Yürüyüş yapmak. Yani mesela canım bir kahve çekiyor onu söylemeye çekiniyorum. Ben alırsam bir şey demiyor ama. Gelip içiyor hatta kahveden :D ama mesela gel bir kahve içelim sana üst baş alalım falan demiyor. Kahve içsek desem dışarda masraf yapmayalım diyor. Dışarda yemek yemeyelim diye ailesinde yemek istiyor. Kendi oturuyor ben bulaşık yıkıyorum.

Ailesine çok düşkün. Ama bana fazla geliyor. Haftada 1 gitmezsek küsüyorlar ve bu evliliğin ilk haftasından beri böyle. Her telefonla konuştuklarında benimle konuşmak istiyorlar. Ne zaman bir plan yapsak ailesini bir yere sokuşturuyor. Sürekli ailesini bize davet etmek istiyor. Hafta içi çalışıyorum ev dağınık oluyor. Hadi gelsinler yemeğe çağıralım diyor. Ben birlikte bir şeyler yapalım diyorum, dönüşte bizimkilere gidelim diyor. Benim aileme gidilmesi konusunda ben ne zaman istesem gelir ama ben zaten habire gidelim istemiyorum ki. Bazen ona inat ben de bizimkilere gitcez diyorum bu sefer haftanın her günü bi yerlerde oluyoruz :D

Bir de ben misafir geleceği zaman evi temizlemek silmek süpürmek istiyorum. O bişey olmaz gelsinler kasıyorsun diyor. O yüzden mesela 5 dk sonraya birilerini çağırabilir ama ben öyle değilim. En az 1 gün önceden haberim olsun istiyorum.

Ev işleri konusunda kızlar ben ailemin yanında yaşadığım için ben yemek yapmayı falan bilmiyordum. Bunu da hiç saklamadım. Bilmiyorum ama öğrenirim dedim. İlk günden beri yemek, çamaşır, ütü bunların hepsini öğrenmek için çabalıyorum. Evet belki 5 çeşit yemek yapabiliyorum ama yapmaya çalışıyorum. Ev işlerini yarı yarıya yapıyoruz diyebilirim.

Bir de her şeyin üstüne işten istifa etti mobbing sebebiyle. Ailem bunu duyunca çok sinirlendi yeni evli adam iş bulmadan istifa eder mi diye. İnanın hiç yansıtmadım ağzımı açmadım senin mutluluğun sağlığın daha önemli dedim. Ama içten içe ben de sinirleniyorum madem işin gücün sağlam değildi ne diye evlenmeye kalktın diye. Ben evden çalışıyorum iyice yüz göz olduk bu süreçte.
 
Degerli konu sahibi, öncelikle kendinizi yani probleminizi muhtesem ifade etmissiniz tebrik ederim. Yirmi yildir evli bir birey olarak size nacizane tavsiyem su yönde olucak; evlilik maalesef öyle disardan göründügü gibi peri masalsi bir hayat degil. Hele de ilk yillari cok cok sancili bir sürec. Esiniz belkide cektiginiz bu sancilarin sadece yüzde 5 inden haberdar. Erkeklerin genel yapisi bu yönde maalesef. Siz sabaha kadar aglarken o horul horul uyuyabiliyor. Sizin deger verdiginiz noktalarla onun deger yapisi bambaska oluyor ve bu iki insanin birbirini tanimasi ortak noktada bulusmasi bazen yillarini aliyor.
Bende elbet bunun gibi cok sancili yillar yasadim.Simdiki aklim olsa evlenir evlenmez Problemlerin basladigi ilk andan itibaren hemen esime tüm duygularimi güzelce anlatir,bize tarafsizca yardimci olacak bir Aile danismanina giderdim.
Problemleriniz esinizde anlayisli olursa üstesinden gelinemeyecek atlatilamayacak, orta noktada bulusulunamayacak kadar korkunc ve vahim bir durumda inanin degil. Esinize ve kendinize bir iyilik yapip Aile danismanina bir müddet gidin.
 
Elbette onlarla aynı şehirdeyim tatillerde kendi aileme de gideceğim bu en doğal hakkım neticede doğu görevindeyiz buna çok ihtiyacımız oluyor çocuğumun evde bakıcısı var sağ olsun ben okulda olduğum vakitlerde kendisi ilgileniyor biz boş ders vakitlerinde tiyatro etkinliklerine kitap fuarlarına avm gezmelerine çıkıyoruz baş başa dışarda bi yemek yemeye çıkıyoruz yeterli sosyal paylaşım alanı sunuyoruz kendimize
Kocanız, bakıcı tutma herkes bakıcıyla mı büyüdü, tiyatro etkinliği pahalı, kitap fuarına ne gerek var, et balık tavuk pahalı çocuk yemese de olur, biz de evde başbaşa yiyeceksek makarna yap yiyelim derse kabul eder misiniz? Veya ben sıkıldım çalışmıycam her iş sende artık, çalış para getir, ben yemeği bulaşığı hallederim deyip otursa kabul eder misiniz? Her hafta sonu benim ailemi ziyarete gideceğiz, seninkiler uzakta masraf oluyor dese kabul eder misiniz? Ailem alıyor ediyor diye yalan söyleyip dünya kadar borç yapsa ve bütün altınlarınızı bozdurup ödese kabul eder misiniz? Ya o altınlar yetmedi bir de kredi çek dese çekip verir misiniz? Krediyle de kapanmıyor borç, ben de işten çıktım ne yapsak acaba dese olsun kocam der misiniz? Senin babanın verdiği evi satıp başka ev alalım sen bir de bunun kredisini öde dese tamam der misiniz?

Hem evin harcamalarını faturalarını öde, hem önceden çektiğin krediyi öde, hem altınları ver sıfırlansın, hem de ev için yüklü kredi çek, ne ala memleket. Nolmuş, kocama feda olsun diyorsanız gidin bir doktora görünün. Karı koca değil efendi köle olayı bu kadarı. Bunları kabul edecek bir kişi var mıdır acaba? Kadın-erkek farketmiyor, insanın düşmanı bile bu kadarını yapamaz.

Strobe Strobe Psikolojik hastalığı olan eşler hemen boşansın demiyoruz. Tedavi olmayı reddedip ilaçlarını düzenli kullanmayan benim bir şeyim yok diyenleri boşayın diyoruz. Siz mesela hastaneye yatırılmasanız, evde cam kapı her şeyi kırıp dökseniz, eşinize saldırsanız adama yazık değil mi? Çocuğun veya çocukların da ortamda olduğunu düşünün. Bunları yaşatan eş sizce eş midir? Siz en baştan durumunuzu açıklayıp her önlemi almışsınız. Kendinizi kontrol ediyorsunuz, herkes bilinçli, doktor takibindesiniz. Size hasta bile denemez, gayet duyarlı ve çevresini düşünen birisiniz. Doktora gidip muayene olup teşhis almayan, hastalığı teşhis edilse bile tedaviyi kabul etmeyen, kullanılması zorunlu ilaçlarını kullanmayan sağa sola zarar veren eşle evli kalınır mı? Öldürse felç etse cezai ehliyeti de olmayacak.
 
Adam tamamen yatırım kafasıyla evlilik planlamış, ben hiçbir yerinde duygu göremedim. İlk görüşte ben bu kızla evlenicem düşüncesi de romantik dursa bile belki de sizin durumunuzu anladığı için ta en baştan o niyetle yaklaştı, öyle bir profil arayışindaydi çünkü. Ev kirasına istediğiniz muhitte olmasına ok demiş ama bunu bile yatırım gibi gördüğüne eminim. Çünkü kendi sartlariyla her ay o miktarda kredi ödese ömür boyu ev sahibi olması zor ama sizin bir eviniz var nasılsa, yüksek kira ödemeye bu şekilde düşünerek ikna olmuştur. Zaten ev aramaya başlamışsınız bile konu açana kadar, kendi evinize çıkacağınız ve kira derdinden kurtulacağı zaman için dişini sıktığına o kadar eminim ki.

Bitmeyen borçlara da gelince yaptığı masrafları resmen size ödetiyor. Sanki bunu bile planlamış. Şimdi alalım ne istiyorsa sonra ben nasılsa ondan geri alırım bir şekilde diye düşünmüş gibi. Nitekim zaten o eşyaların büyük bir miktarını ödetmiş size. Bileziklerinize kadar almış. Ev eşyalarının çoğunu zaten aileniz almış. Ee bu asalak adam ne yaptı? Beleşe gelmiş oturmuş bir kıçı kırık montun lafını yapıyor. Siz o montu zaten alacak durumdasınız ama orada onun ödemesini beklemeniz tamamen manevi bir şey aslında ama bunu göremeyecek kadar kalas sanırım. İnsan laf olsun diye tabii ki der üç günlük flört değilsiniz ki karısısınız. Hayat tabii ki müşterek ama böyle onun dediği gibi parayı ortaya koymak, hesaplari ayırmak, para için ince hesaplar yapmak mide bulandırıcı.

Size güvenip işten çıkması, evde sırf göze batmamak için yaptığı ev işleri falan da tamamen kurnazlık. Bu adamdan ne çocuk yapın ne de evliyken evinizi satıp yenisini alın.
 
Elbette onlarla aynı şehirdeyim tatillerde kendi aileme de gideceğim bu en doğal hakkım neticede doğu görevindeyiz buna çok ihtiyacımız oluyor çocuğumun evde bakıcısı var sağ olsun ben okulda olduğum vakitlerde kendisi ilgileniyor biz boş ders vakitlerinde tiyatro etkinliklerine kitap fuarlarına avm gezmelerine çıkıyoruz baş başa dışarda bi yemek yemeye çıkıyoruz yeterli sosyal paylaşım alanı sunuyoruz kendimize
Evli olduğun süre boyunca senin hafta sonları ve tatillerde KV ve aile evi dışında bir kez bile tatile veya başka bir yere gitmedigin konusunda yemin edebilirim ama ispatlayamam işte...Belki hayatın boyunca tek tük gitmissindir bu saydigin yerlere ama "boş ders vaktinde" tiyatro etkinliği" ne gidilmeyecegini hayatında bı kere bile gerçek bir tiyatro oyununa gitmiş herkes bilir...."tiyatro etkinliği" ne ayrıca 😂 anasınıfı müsameresi mi bu?
 
Ya bu yazıyı okuyunca eşimin koşulsuz sevgisini anlatmak istedim; her şartta kendisine güvenebileceğimi gördüğüm olaylar yaşadım.

Açıkçası ben eşime sonuna kadar, gözüm kapalı güveniyorum; insanların boşanma sebebi olan şey, eşimin bana sımsıkı sarılma, beni sarıp sarmalama sebeplerinden birisidir ve çoğu kişiden de "Bu adam sana nasıl aşık böyle?" lafını da işitmişimdir. Annem de damadını yere göğe koyamaz, 12,13 senedir de arada kavga dövüş olsak da (Ki genellikle benim huzursuzluklarımdan olmuştur) hiçbir şeyin eksilmediğini, gün ve gün aramızdaki bağın arttığını söyleyebilirim.

Ben bipolar hastasıyım ve maalesef ağır ataklarım olabiliyor (Psikotik mani yaşıyorum ve bu bir mani atağının en ağır halidir diyebilirim). Eşimle evlenmeden önce kendisini çektim karşıma anlattım, ben seni her halinle hayatımda istiyorum dedi, hafife alır diye tuttum götürdüm doktorumla konuşturdum; "Beni kayırma doktorum, ne ise durum anlat" dedim, açıkça konuştuk ve eşim her şeyi kabul ederek, bilerek benimle evlenmek istediğini yineledi. Evlendikten sonra üç kez belki, atak geçirdim ve birinde hastanelik oldum. Annem, babam, eşim beni hastaneye bırakmaya gidiyorlar, ben ambulansta bağlıyım kendime zarar vermemem için ve şehirler arası yolculuktayız. Buradan iğneler yapılıp yollanmışım "24 saate kendine gelmeye başlayabilir" diyerek göndermiş doktorum. Hastaneye yatırıldığımda annemler "Hadi dönelim, ilk 1 hafta zaten çıkarmazlar" diyorlar (Daha önceki tecrübelerimizden). Eşim oturup hüngür hüngür ağlıyor ve "Siz dönün, ben X kendine gelene kadar bekleyeceğim" diyerek hastanenin önünde gecesine bekliyor. Diğer gün de dayanamıyor, özel hemşire tutarım, gerekirse başından asla ayrılmam evde ben bakarım da onu burada bırakamam diye de çıkarıyor. Hayal meyal hatırlıyorum. Annem ve babamın bıraktığı yerde bırakamadı beni, ardını dönüp gidemedi.

Burada, "Bipolar eşim", "Şizofren eşim"li konuların hemen hemen hepsine "Boşan, kendini kurtar, kaç koru, çok tehlikeli" vb. yazıldığında bir kere daha gidip eşime sıkı sıkı sarılmak geliyor içimden. Hayattaki şansımı, sağlıktan kaybettiklerimi burada kullandım-telafi ettim herhalde diyorum. Bunu da "Tüm hayatınızı bir erkeğin insafına bırakın hanımlar" demek için yazmıyorum. Bu kadar olumsuz hikayelerin arasında, bir tane de böylesi dursun diye paylaşmak istedim. Sonsuz güvenirim ve kendimden daha çok eşime güvenirim hatta.
Benim exte anksiyete ve depresyon hastalığımı bilerek evlenmişti hep destekti bana. Hiç yargılamamıştı vakti zamanında. Hatta baya anlayışlıydı ailesine karşı çok felaket savunurdu beni. 8 sene sonra birden ‘deli’ oldum gözünde.
Valla ben çok gördüm, çok örneğe şahit oldum. 70 yaşında boşanmak için gelen oldu, adam öldü ölecek kadın bulup ev açmış sevgilisine vs vs
Kimseye ne kefil olurum ne kendimden çok güvenirim. Hiçbir örnekte aksi şeyi düşündüremez bana. Ancak erkek doğal ölümle yani yaşlandıktan sonra ölürse ve ölene kadar hep böyle iyiyse o adama inanırım. 😂
Senin mutluluğun umarım daim olur ama aynı şeyi söyleyeceğim. Kimseye sonsuz güvenme, insanın kendisi bile değişiyor, düşünceleri, duyguları değişebiliyor.
 
Evli olduğun süre boyunca senin hafta sonları ve tatillerde KV ve aile evi dışında bir kez bile tatile veya başka bir yere gitmedigin konusunda yemin edebilirim ama ispatlayamam işte...Belki hayatın boyunca tek tük gitmissindir bu saydigin yerlere ama "boş ders vaktinde" tiyatro etkinliği" ne gidilmeyecegini hayatında bı kere bile gerçek bir tiyatro oyununa gitmiş herkes bilir...."tiyatro etkinliği" ne ayrıca 😂 anasınıfı müsameresi mi bu?
Piraye, adamlar eşlerini pazarlasa satsa iletişim kur, empoze et, yuva kolay kurulmuyor diyecekler. Kocasız olmaz iyi kötü başında biri var diyecekler. Millet minnacık dünyasında yaşıyor, herkes de kendi gibi olsun istiyor. Doğduğu ve tayin olduğu şehri biliyorlar, memlekete gitmeyi de tatil sanıyorlar. Ben 15 senedir yurtdışındayım, genç kızlar cıvıl cıvıl, başarılı heyecanlı kendilerine güveni var. Çünkü elalem diye bir müessese yok. Mutsuzsan bana ne otur çek, evlilik bu denmiyor o kızlara.
Adam evlenir evlenmez gerçek yüzünü göstermiş. Maddi büyük darbeler indirmiş, kızın birikimini sıfırlamak yetmemiş ömründe borç bilmemiş kızı kredi borçlarına boğmuş, o da yetmemiş işten çıkmış paşazade. Bu adamla iletişim kur evliliğine şans ver diyorlar bir de. Sanki birden sihirli değnek değecek adam her şeyi geriye çevirecek sanıyorlar. Sinsi sinsi ev kazığı atma peşindeki adam için diyorlar. Kocaları sanal kumar oynayıp evi arabayı satınca, kredi batağına saplanınca çıngar çıkarıyorlar ama.
 
Bu sizin evlilik anlayışınız demek ki eşiniz batarsa belki verirsiniz o da insafa gelirseniz dua edin de bari siz eşinize muhtaç kalmayın zira evlilik sözleşmesi de yaparsınız beklerim valla bu anlayışla
Yoo sadece kendi anamın babamın emeğini kimse işin hiç etmeyecek kadar akıllıyım. Tabi ki zor durumda veriririm sadece. Benim anam babam o malı mülkü elin adamına harcayayayım diye yapmadı malum.Bana güvence olsun diye yaptılar. Kendi ayakları üstünde duran erkeklerde kadınlarının malına göz dikmezler.Buna da ihtiyaç duymazlar zaten.Ben kimseye muhtaç olmam siz merak etmeyin.🤣Benim için değil kendiniz için dua edin. Mahkemeler sizin gibi kadınlarla dolu zira. Evlilik sözleşmesi ne alaka?Evlendim diye tüm malı mülkü adama yedirmedim diye sözleşme mi imzalayacağım. Kanun bu konuda insanları korumak için çıkmış zaten. Önce kanunlarda ortak dediniz aksi olduğunu ispatlaninca sesiniz çıkmadı. Sizin sözleşme ve kanun konularında bilgili olmadığınız aşikar.🤣Akıl ve tavsiye vereceğiniz alan değil belli ki.
 
Son düzenleme:
Ya bu yazıyı okuyunca eşimin koşulsuz sevgisini anlatmak istedim; her şartta kendisine güvenebileceğimi gördüğüm olaylar yaşadım.

Açıkçası ben eşime sonuna kadar, gözüm kapalı güveniyorum; insanların boşanma sebebi olan şey, eşimin bana sımsıkı sarılma, beni sarıp sarmalama sebeplerinden birisidir ve çoğu kişiden de "Bu adam sana nasıl aşık böyle?" lafını da işitmişimdir. Annem de damadını yere göğe koyamaz, 12,13 senedir de arada kavga dövüş olsak da (Ki genellikle benim huzursuzluklarımdan olmuştur) hiçbir şeyin eksilmediğini, gün ve gün aramızdaki bağın arttığını söyleyebilirim.

Ben bipolar hastasıyım ve maalesef ağır ataklarım olabiliyor (Psikotik mani yaşıyorum ve bu bir mani atağının en ağır halidir diyebilirim). Eşimle evlenmeden önce kendisini çektim karşıma anlattım, ben seni her halinle hayatımda istiyorum dedi, hafife alır diye tuttum götürdüm doktorumla konuşturdum; "Beni kayırma doktorum, ne ise durum anlat" dedim, açıkça konuştuk ve eşim her şeyi kabul ederek, bilerek benimle evlenmek istediğini yineledi. Evlendikten sonra üç kez belki, atak geçirdim ve birinde hastanelik oldum. Annem, babam, eşim beni hastaneye bırakmaya gidiyorlar, ben ambulansta bağlıyım kendime zarar vermemem için ve şehirler arası yolculuktayız. Buradan iğneler yapılıp yollanmışım "24 saate kendine gelmeye başlayabilir" diyerek göndermiş doktorum. Hastaneye yatırıldığımda annemler "Hadi dönelim, ilk 1 hafta zaten çıkarmazlar" diyorlar (Daha önceki tecrübelerimizden). Eşim oturup hüngür hüngür ağlıyor ve "Siz dönün, ben X kendine gelene kadar bekleyeceğim" diyerek hastanenin önünde gecesine bekliyor. Diğer gün de dayanamıyor, özel hemşire tutarım, gerekirse başından asla ayrılmam evde ben bakarım da onu burada bırakamam diye de çıkarıyor. Hayal meyal hatırlıyorum. Annem ve babamın bıraktığı yerde bırakamadı beni, ardını dönüp gidemedi.

Burada, "Bipolar eşim", "Şizofren eşim"li konuların hemen hemen hepsine "Boşan, kendini kurtar, kaç koru, çok tehlikeli" vb. yazıldığında bir kere daha gidip eşime sıkı sıkı sarılmak geliyor içimden. Hayattaki şansımı, sağlıktan kaybettiklerimi burada kullandım-telafi ettim herhalde diyorum. Bunu da "Tüm hayatınızı bir erkeğin insafına bırakın hanımlar" demek için yazmıyorum. Bu kadar olumsuz hikayelerin arasında, bir tane de böylesi dursun diye paylaşmak istedim. Sonsuz güvenirim ve kendimden daha çok eşime güvenirim hatta.

Benim eşimde aynı böyle. Hastalığımı söylediğimde imtihan olduğunu söyledi. Ben o işe giderdi gelirdi hala yatakta olurdum bazen. Öyle ne dönemlerden geçtik. İnşaat işçisi çok ağır işleri var. Eve gelir temizlik yapar yemek yapar beni kaldırırdı. Çatının tepesinden inip kalbime girerdi yani. Ben annesine kızdım da 8 bileziği bozup ota boka derler ya öyle harcadım. Senin mehrine ben karışmam ama beni dinle dedi bozma. Bozdum keşke dinleseydim.
 
Ya bu yazıyı okuyunca eşimin koşulsuz sevgisini anlatmak istedim; her şartta kendisine güvenebileceğimi gördüğüm olaylar yaşadım.

Açıkçası ben eşime sonuna kadar, gözüm kapalı güveniyorum; insanların boşanma sebebi olan şey, eşimin bana sımsıkı sarılma, beni sarıp sarmalama sebeplerinden birisidir ve çoğu kişiden de "Bu adam sana nasıl aşık böyle?" lafını da işitmişimdir. Annem de damadını yere göğe koyamaz, 12,13 senedir de arada kavga dövüş olsak da (Ki genellikle benim huzursuzluklarımdan olmuştur) hiçbir şeyin eksilmediğini, gün ve gün aramızdaki bağın arttığını söyleyebilirim.

Ben bipolar hastasıyım ve maalesef ağır ataklarım olabiliyor (Psikotik mani yaşıyorum ve bu bir mani atağının en ağır halidir diyebilirim). Eşimle evlenmeden önce kendisini çektim karşıma anlattım, ben seni her halinle hayatımda istiyorum dedi, hafife alır diye tuttum götürdüm doktorumla konuşturdum; "Beni kayırma doktorum, ne ise durum anlat" dedim, açıkça konuştuk ve eşim her şeyi kabul ederek, bilerek benimle evlenmek istediğini yineledi. Evlendikten sonra üç kez belki, atak geçirdim ve birinde hastanelik oldum. Annem, babam, eşim beni hastaneye bırakmaya gidiyorlar, ben ambulansta bağlıyım kendime zarar vermemem için ve şehirler arası yolculuktayız. Buradan iğneler yapılıp yollanmışım "24 saate kendine gelmeye başlayabilir" diyerek göndermiş doktorum. Hastaneye yatırıldığımda annemler "Hadi dönelim, ilk 1 hafta zaten çıkarmazlar" diyorlar (Daha önceki tecrübelerimizden). Eşim oturup hüngür hüngür ağlıyor ve "Siz dönün, ben X kendine gelene kadar bekleyeceğim" diyerek hastanenin önünde gecesine bekliyor. Diğer gün de dayanamıyor, özel hemşire tutarım, gerekirse başından asla ayrılmam evde ben bakarım da onu burada bırakamam diye de çıkarıyor. Hayal meyal hatırlıyorum. Annem ve babamın bıraktığı yerde bırakamadı beni, ardını dönüp gidemedi.

Burada, "Bipolar eşim", "Şizofren eşim"li konuların hemen hemen hepsine "Boşan, kendini kurtar, kaç koru, çok tehlikeli" vb. yazıldığında bir kere daha gidip eşime sıkı sıkı sarılmak geliyor içimden. Hayattaki şansımı, sağlıktan kaybettiklerimi burada kullandım-telafi ettim herhalde diyorum. Bunu da "Tüm hayatınızı bir erkeğin insafına bırakın hanımlar" demek için yazmıyorum. Bu kadar olumsuz hikayelerin arasında, bir tane de böylesi dursun diye paylaşmak istedim. Sonsuz güvenirim ve kendimden daha çok eşime güvenirim hatta.

Benim eşim de aynı böyle. Hastalığımı söylediğimde imtihan olduğunu söyledi. Ben o işe giderdi gelirdi hala yatakta olurdum bazen. Öyle ne dönemlerden geçtik. İnşaat işçisi çok ağır işleri var. Eve gelir temizlik yapar yemek yapar beni kaldırırdı. Çatının tepesinden inip kalbime girerdi yani. Ben annesine kızdım da 8 bileziği bozup ota boka derler ya öyle harcadım. Senin mehrine ben karışmam ama beni dinle dedi bozma. Bozdum keşke dinleseydim. Başkası olsa neler eder.
 
Kocanız, bakıcı tutma herkes bakıcıyla mı büyüdü, tiyatro etkinliği pahalı, kitap fuarına ne gerek var, et balık tavuk pahalı çocuk yemese de olur, biz de evde başbaşa yiyeceksek makarna yap yiyelim derse kabul eder misiniz? Veya ben sıkıldım çalışmıycam her iş sende artık, çalış para getir, ben yemeği bulaşığı hallederim deyip otursa kabul eder misiniz? Her hafta sonu benim ailemi ziyarete gideceğiz, seninkiler uzakta masraf oluyor dese kabul eder misiniz? Ailem alıyor ediyor diye yalan söyleyip dünya kadar borç yapsa ve bütün altınlarınızı bozdurup ödese kabul eder misiniz? Ya o altınlar yetmedi bir de kredi çek dese çekip verir misiniz? Krediyle de kapanmıyor borç, ben de işten çıktım ne yapsak acaba dese olsun kocam der misiniz? Senin babanın verdiği evi satıp başka ev alalım sen bir de bunun kredisini öde dese tamam der misiniz?

Hem evin harcamalarını faturalarını öde, hem önceden çektiğin krediyi öde, hem altınları ver sıfırlansın, hem de ev için yüklü kredi çek, ne ala memleket. Nolmuş, kocama feda olsun diyorsanız gidin bir doktora görünün. Karı koca değil efendi köle olayı bu kadarı. Bunları kabul edecek bir kişi var mıdır acaba? Kadın-erkek farketmiyor, insanın düşmanı bile bu kadarını yapamaz.

Strobe Strobe Psikolojik hastalığı olan eşler hemen boşansın demiyoruz. Tedavi olmayı reddedip ilaçlarını düzenli kullanmayan benim bir şeyim yok diyenleri boşayın diyoruz. Siz mesela hastaneye yatırılmasanız, evde cam kapı her şeyi kırıp dökseniz, eşinize saldırsanız adama yazık değil mi? Çocuğun veya çocukların da ortamda olduğunu düşünün. Bunları yaşatan eş sizce eş midir? Siz en baştan durumunuzu açıklayıp her önlemi almışsınız. Kendinizi kontrol ediyorsunuz, herkes bilinçli, doktor takibindesiniz. Size hasta bile denemez, gayet duyarlı ve çevresini düşünen birisiniz. Doktora gidip muayene olup teşhis almayan, hastalığı teşhis edilse bile tedaviyi kabul etmeyen, kullanılması zorunlu ilaçlarını kullanmayan sağa sola zarar veren eşle evli kalınır mı? Öldürse felç etse cezai ehliyeti de olmayacak.
Teşekkür ederim evet; kendi gayretimi de göz ardı edemem bu hastalıkta. Siz diyorsunuz, ben de diyorum ama herkes bu ayrıntılarla birlikte demiyor boşanın diye. Hastalık adını duyar duymaz yazanları söylüyorum, yoksa "Tedavisine katılmayan insanı çekmek zordur ve sizinki de can" diye pek çok kez yazmışımdır. Gizleyerek evlenme yoluna girenlere "Böyle önemli bir bilgi, öncesinde paylaşılmalıydı, bilerek, isteyerek gizlediyse kabul edilemez" demişimdir.

Bir diğer kısım da kabulü zor bir hastalık olması maalesef, kimse "Bende mental bir sorun var" diyebilmeyi öyle kendine pek yediremez, herkes bunu hemen ilk bir iki senesi içinde kabul edemeyebilir. Evlendikten sonra böyle bir durum da oluşabilir dünyanın bin bir türlü hali var, tanısını lohusa depresyonundan sonraki hipomaniyle alan kadınları da okudum burada, Türkiye Bipolar Derneğinin düzenlediği bazı söyleşilerde bir trafik kazasından sonra tetiklenerek bipolar olanları dinledim. Evlendikten sonra hastalığım oluşsaydı ve tanılansaydı kırıp dökmeli bir atakla, yaklaşık 2 sene de kabullenmekte zorlansaydım ve inkar halini yaşasaydım (Biraz yas süreci gibi işler böyle şeyleri kabul; inkar, öfke, pazarlık vb) zannetmiyorum eşim benden uzaklaşsın. Tedaviye iknada kendini yırtacağını, yolunu ayırmadan önce beni kazanmak için bir süre denemekten vazgeçmeyeceğini görebiliyorum çünkü remisyonda kalamadığım hallerimle katlanılması güç bir insana dönüşebiliyorum, bunları tecrübe ettik. Aslında söylemek istediğim de biraz bu, hemen bırakıp gitmemek, çareler arayabilmek ilk etapta. Bu çarelerin aranması, ilişkilerine süre tanınması önerilmeden hastalığın adını görür görmez "Bipolar mı? Boşan! Kaç!" yazılması benim kast ettiğim.
 
Son düzenleme:
Benim exte anksiyete ve depresyon hastalığımı bilerek evlenmişti hep destekti bana. Hiç yargılamamıştı vakti zamanında. Hatta baya anlayışlıydı ailesine karşı çok felaket savunurdu beni. 8 sene sonra birden ‘deli’ oldum gözünde.
Valla ben çok gördüm, çok örneğe şahit oldum. 70 yaşında boşanmak için gelen oldu, adam öldü ölecek kadın bulup ev açmış sevgilisine vs vs
Kimseye ne kefil olurum ne kendimden çok güvenirim. Hiçbir örnekte aksi şeyi düşündüremez bana. Ancak erkek doğal ölümle yani yaşlandıktan sonra ölürse ve ölene kadar hep böyle iyiyse o adama inanırım. 😂
Senin mutluluğun umarım daim olur ama aynı şeyi söyleyeceğim. Kimseye sonsuz güvenme, insanın kendisi bile değişiyor, düşünceleri, duyguları değişebiliyor.
Umarım kendiniz kadar güveneceğiniz, canınızı dahi emanet edebileceğiniz biri ile karşılaşırsınız. Anlıyorum, güven bir kere sarsıldı mı, yakınımızdan birisi de bunun müsebbibi oldu mu onun tamiri pek mümkün olmuyor. Yerinizde olsaydım, ben de yazdığınız satırları yazıyor olurdum.
 
Umarım kendiniz kadar güveneceğiniz, canınızı dahi emanet edebileceğiniz biri ile karşılaşırsınız. Anlıyorum, güven bir kere sarsıldı mı, yakınımızdan birisi de bunun müsebbibi oldu mu onun tamiri pek mümkün olmuyor. Yerinizde olsaydım, ben de yazdığınız satırları yazıyor olurdum.

Strobe yazmak istemedim ve amacim eski mesajdan vurmak degil belli ki siz coktan unutup konuyu kapatmissiniz insan sevince ve affedince hiç yaşanmamiş sayabiliyor esinizin bahsettiginiz özellikleri agir basmis kendini affettirmiş iyi bir koca olmuş belli ki ama sanki hiç guven sorunu yasamamis gibi yönlendirme yapiyorsunuz.
Eşiniz sizden habersiz kredi cekip eve haciz geldiginde boşanma asamasina geldiniz diye bir yazi hatirliyorum. Demek ki can emanet ediyor para edilmiyormuş. Buradaki konuda hastaliklar degil para ve güven olmaz denen sey oluyormus.
Bu kadin niye haksiz oldu şimdi?
Neden insanlari bu şekilde yönlendiriyorsunuz ne gerek var
 
Strobe yazmak istemedim ve amacim eski mesajdan vurmak degil belli ki siz coktan unutup konuyu kapatmissiniz insan sevince ve affedince hiç yaşanmamiş sayabiliyor esinizin bahsettiginiz özellikleri agir basmis kendini affettirmiş iyi bir koca olmuş belli ki ama sanki hiç guven sorunu yasamamis gibi yönlendirme yapiyorsunuz.
Eşiniz sizden habersiz kredi cekip eve haciz geldiginde boşanma asamasina geldiniz diye bir yazi hatirliyorum. Demek ki can emanet ediyor para edilmiyormuş. Olmaz denen sey oluyormus.
Bu kadin niye haksiz oldu şimdi?
Neden insanlari bu şekilde yönlendiriyorsunuz ne gerek var
Haksız demiyorum ki, aksine hak veriyorum ve anladığımı söylüyorum. Hayat beni de aynı noktadan tecrübe etseydi, aynı satırları yazardım. Yazdıklarımı kinaye mi zannettin? Kinayeli yazmadım.

Eski mesajdan vurduğunu da düşünmüyorum rahatça yazabilirsin çünkü dün buraya yazarken eşime ne kadar güvendiğimi, aklıma eşimin benden habersiz kredi çektiği ve benim "Ekonomik aldatmadır bu, sana güvenmem bir daha bu konuda" diyerek sinirlenip onu boşamaya kalktığımı da hatırlayarak yazdım; bunlar büyük olaylar, unutulmazlar Cirilla merak etme, aklımdalar. :)

Ancak ikisini ayrı başlıklar altında ele alıyorum. Eşimin yaptığı bu hatayı aştık, buraya yazdığımın devamında kendini nasıl düzenlediğini, ona nasıl eziyet ettiğimi de ilave etmiş olmalıyım, ancak hepsini her ayrıntısıyla yazmayabiliyoruz biliyorsun, bana kalan şeyler de var, eşimin bana yaptığı açıklamalar, neden benden gizlemeye gittiği mesela. Ha ama ben hiçbir şekilde gizleme halini kabul etmiyorum o ayrı. :) O benim kadar ciddi bir olay olarak algılamıyormuş ilkten, ama benim için ciddiydi; onun pek umursamadığı olay benim için ciddinin ciddisiydi ve burada çatıştık. Para kaçırmadı, para saklamadı; bizim için yatırım yapmak istedi, kendi aklına güvendi atladı bana sormadan ve işler tersine dönünce de söyleyemedi, üzülürüm hastalığım tetikler diye, aslında onun kısmı bu.

Konuda da ben sevgi kısmındaki güvenimi yazdım, yani canımı teslim edebileceğim biri olarak görüyorum eşimi, bugün herhangi bir sebepten boşansak da bu değişmeyecek ve paramın hesabını da teslim ettim, o olay bir kopuş olmadı, bizi gerisin geri bir araya getirdi ama tavırlarım yeniden şekillendi ve farklı bir noktadan daha tanıdım eşimi, o da beni daha ciddili bir yerimden tanıdı. Eş olmanın dışında, iki dost noktasında olduğumuz için bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Bundan çok ama çok daha büyüğü lazım dostlukta kopuşumuz olması için.
 
Son düzenleme:
Haksız demiyorum ki, aksine hak veriyorum ve anladığımı söylüyorum. Hayat beni de aynı noktadan tecrübe etseydi, aynı satırları yazardım. Yazdıklarımı kinaye mi zannettin? Kinayeli yazmadım.

Eski mesajdan vurduğunu da düşünmüyorum rahatça yazabilirsin çünkü dün buraya yazarken eşime ne kadar güvendiğimi, aklıma eşimin benden habersiz kredi çektiği ve benim "Ekonomik aldatmadır bu, sana güvenmem bir daha bu konuda" diyerek sinirlenip onu boşamaya kalktığımı da hatırlayarak yazdım; bunlar büyük olaylar, unutulmazlar Cirilla merak etme, aklımdalar. :)

Ancak hepsi ayrı ayrı. Eşimin yaptığı bu hatayı aştık, buraya yazdığımın devamında kendini nasıl düzenlediğini, ona nasıl eziyet ettiğimi de ilave etmiş olmalıyım, ancak hepsini her ayrıntısıyla yazmayabiliyoruz biliyorsun, bana kalan şeyler de var, eşimin bana yaptığı açıklamalar, neden benden gizlemeye gittiği mesela. Ha ama ben hiçbir şekilde gizleme halini kabul etmiyorum o ayrı. :) O benim kadar ciddi bir olay olarak algılamıyormuş ilkten, ama benim için ciddiydi; onun pek umursamadığı olay benim için ciddinin ciddisiydi ve burada çatıştık.

Konuda da ben sevgi kısmındaki güvenimi yazdım, yani canımı teslim edebileceğim biri olarak görüyorum eşimi, bugün herhangi bir sebepten boşansak da bu değişmeyecek ve paramın hesabını da teslim ettim, o olay bir kopuş olmadı, bizi gerisin geri bir araya getirdi ama tavırlarım yeniden şekillendi ve farklı bir noktadan daha tanıdım eşimi, o da beni daha ciddili bir yerimden tanıdı. Eş olmanın dışında, iki dost noktasında olduğumuz için bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Bundan çok ama çok daha büyüğü lazım dostlukta kopuşumuz olması için.

Aştiginizi biliyorum tabi ki hatalar olur ilişkilerde bu hatalar bazi ilişkileri yikar bazi iliskileri yeniden sekillendirip ders cikartir.
Sonucta bu hata yapilmiş sonrasinda affettirmek için yapilanlar iliskinin gidişatini tabi ki etkiler ama yapilmis hatayi yok etmez. O yuzden hic hata yapmayacakmiş gibi kendimden cok guveniyorum demek cok iddiali bir şey insanlar da bunu soyluyor.
Insaniz hepimiz hata yapabiliriz. Sizin sonucunuz güzel gitmiş o ayri.
Ama tekrar cook fazla güvenmeniz tamamen sizin tercihiniz. Bu durumu yaşayip %1 hata payi birakir insan normalde sevgiden bagimsiz bir sey.
6 aylik ilişkide bunca şey yapan adama da kendinden col guvenmemesi cok dogal
 
Aştiginizi biliyorum tabi ki hatalar olur ilişkilerde bu hatalar bazi ilişkileri yikar bazi iliskileri yeniden sekillendirip ders cikartir.
Sonucta bu hata yapilmiş sonrasinda affettirmek için yapilanlar iliskinin gidişatini tabi ki etkiler ama yapilmis hatayi yok etmez. O yuzden hic hata yapmayacakmiş gibi kendimden cok guveniyorum demek cok iddiali bir şey insanlar da bunu soyluyor.
Insaniz hepimiz hata yapabiliriz. Sizin sonucunuz güzel gitmiş o ayri.
Ama tekrar cook fazla güvenmeniz tamamen sizin tercihiniz. Bu durumu yaşayip %1 hata payi birakir insan normalde sevgiden bagimsiz bir sey.
6 aylik ilişkide bunca şey yapan adama da kendinden col guvenmemesi cok dogal
Ama öyle Cirilla kendimden çok güveniyorum çünkü bu hastalığı ben yaşıyorum. İnsanın kendi aklından şüpheye düşmesi kolay bir tecrübe değildir, içgörüden uzaklaşmaya başladığım ataklarımda benim gözüm kulağım, aklım eşimdir. Benim normal-anormal karışmaya başladığım sırada normali tayin edebildiğim kişi eşimdir. İlaçlarımı takip edemeyip aldım mı almadım mı bilmeden defalarca hap atabilecekken (Yanlışlıkla kendimi zehirleyebilecekken ya da tedaviye hiç erişemeyecekken), titizlikle takip eden eşimdir. Ben onu hastalığım üzerinden yazdım ve "Kendinizi bir erkeğin insafına bırakın" fikriyle yazmıyorum diye de altını çizdim. Yazdığım şeyler tamamen subjektif ve konudan bağımsız. Paylaşmak istedim içimden geldi ve paylaştım yani ben anlamadım, evet iddialı bir şey ve çok iddialı tecrübelerimiz oldu bizim de zaten. :) Ne diyeyim?
 
Umarım kendiniz kadar güveneceğiniz, canınızı dahi emanet edebileceğiniz biri ile karşılaşırsınız. Anlıyorum, güven bir kere sarsıldı mı, yakınımızdan birisi de bunun müsebbibi oldu mu onun tamiri pek mümkün olmuyor. Yerinizde olsaydım, ben de yazdığınız satırları yazıyor olurdum.
Ben evlendiğim ilk günden beri hata payı bırakmıştım boşandığım kişiye. Hiçbir zaman kendim kadar veya kendimden daha fazla güvenmedim ki. Hatta eski yazılarıma bakabilirsin, hiçbir zaman bunu savunmadım. Birçok defa linç yedim güvensiz olduğum söylendi. Ama kazanan ben oldum. Kendimden çok güvenmiş olsaydım şuan çayımı içip en sevdiğim filmi izlemek yerine, depresyonun dibine vurmuştum muhtemelen. Baya para kazandım zamanında, yarısını alıp gitse ağıtlar yakardım. Ya da davalık olsaydık dava bitene kadar kendime gelemezdim.
Aldatma olmaz, kumar olur, kumar olmaz soğuma, ilgisizlik, hatta ben evlilikten sıkıldım olur. Ben kendime bile %100 güvenmem. İnsan kendisi zaten başını belaya sokuyor tercihleriyle.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back