Kafam çok karışık.

Bir kaç gündür tamamen iletişimi kesmiştik en sonunda aradı ve ayrıldık mı diye sordu ben de artık onu istemediğimi söyledim.Ayrılmak istemedi değişeceğini hatalı olduğunu panik yaptığını söyledi ama onun için çok mücadele ettiğimi her yolu denediğimi ve bir sonuç alamadığımı inancımı kaybettiğimi söyledim bitirdim…
Güzelce yorum yapan insan gibi ilerisini gerisini anlatan arkadaşlara teşekkür ederim 🙏🏻
Hayırlısı olsun.
Umarım kararlı durursun. Çünkü görüşmek ve ikna etmek isteyecektir.
 
Sizi çok iyi anlıyorum. Yaklaşık 3 ay önce erkek arkadaşım aramızda zihniyet farkı var diyerek benden ayrıldı. Sebepler çok benzer. İkimizin de yaşı 38-40 arasında. Aynı işe sahibiz. Yaklaşık bir yıldır tanışıyorduk ama son 5 aydır daha yakındık. İkimiz de çok sakin olmamıza rağmen evdeki sorumluluklar konusu açılınca birbirimize biraz tepkisel konuştuk. Ne olduysa oldu ve bu tür konular açılınca 15 günde ilişkimiz bitti. Çünkü ben de çalışıyorum, eve yorgun geleceğim senin de sorumluluk almanı, yardım etmeni isterim şeklindeki konuşmalarıma ama ben erkeğim, ailem de pek hoş bakmaz dedi, çevremdeki kadınlar da çalışıyor ama yapıyor şeklinde örnekler verdi. Sizin sevgiliniz gibi sorumluluk almam, yardım ederim dedi. Ben de yardımın lütuf olmadığını söyledim, kadın olarak çalışmayı seçtiğim için kadın da olsam bu işleri yapmamın beni tatmin etmediğini ve herşeye yetişemeyeceğimi zamanla mutsuz olacağımı söyledim.

Bu konuyu ben açtığım için çok pişman olmuştum, evlenince sizin gibi bir şekilde düzene zaten girer diye düşünmeye başlamıştım. Sizin de dediğiniz gibi bu meselelere adil yaklaşan erkek çevremde az ya da konuşmaya gelince eşitlikçi konuşsalar bile eylemde birşey yok. Hiç değilse sevgilim dürüst dedim.Sonraki her buluşmalara bu konuyu toparlarım ev işi yapmak problem değil ama erkek-kadın söylemlerin hoşuma gitmiyor diye açıklama yapayım diye gittim daha kötü söylemler işittim şaşkınlıktan susup durdum. Örneğin annemi annen gibi sevecek misin, anneme gittiğimizde ona yardım edecek misin, annem yalnız kalmaktan korkar ileride bizde yaşar gibi. Bir terslik olduğunu düşünüyordum ama aylardır her konuda gayet mantıklı düzgün akıl yürüten adam nasıl konuşuyor diye kal geliyordu. Kendimce bazen makul cevaplar veriyordum bazen sözlerinin mantıksız olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Meğer sizinki gibi yenge ile de problemleri varmış son buluşmamızda söyledi ve sonra anladım ki aylarca herşeye uyum sağlayacak gibi duran adam evlilik konuları açılınca kaygılandı, annesinin yıllarca yenge ile yaptığı yorumlardan zihnine yerleştirdiği cümlelerle konuşmaya başladı. Her ne kadar lafımı söylesem de söylediği her şeye eninde sonunda tamam dedim sadece ev ev üstüne olmaz deyip ailenle uzun süre aynı evde kalamam gerekirse bakıcı tutulur dedim. Ben annemi bırakamam, bakıcı eve gelir dedi.

O ayrılmak istese de kaygıdan stresten yenge travmasından anneden deyip, her çift bunları konuşmuyor bile herkesle yapılacak tartışmalar zaten deyip tekrar barışalım diye mesaj bile attım. Ama o yeniden denemeyi reddetti.

Benimki gerçekten daha açık sözlüydü son buluşmada evin reisi benim istersen bana geri kafalı de bile dedi. Ama aynı kişi kendi evinden daha güzel diye benim evimde oturmaya tamamdı. Sizinki daha yumuşak cümlelerle aynı zihniyetten konuşuyor gibi.

Şimdi buradaki üyeler ben değil o ayrıldı diye bana kızarlar biliyorum. Ama bazen insan seviyor ve belki de yalnızlıktan sıkılıp evlilik için demek ki birşeylere tolerans göstermek gerekiyor deyip dengeyi kaçırıyor bilmiyorum. Daha gençken bu tür adamlardan çok kaçtım. Ama sonra benim eşim de böyleydi zamanla değişti erkekler somut yaşantı ile öğreniyor hikayelerini çok dinledim. Tamam ben de böyle kabul edeyim desem de her seferinde ilerlemedi.

Ama son zamanlarda buraları çok okudum artık iyi ki bu konular açılmış da evlilik olmamış diyebiliyorum. Çünkü aslında sorun ev işi değil erkeklerin annelerini memnun etme isteği. Ve bunlar birbirine çok bağlı konular. Kaygılı, beklentili anneler ve erkek erkek diye büyütülmüş annelerini memnun etme derdinde olan çocukları.
Konu sahibi ben de ona laf söyletmiyorum hala. Evet onların da gerçekliği bu. Kötü insanlar değiller belki ama adil değiller. Bu koşullarda işe gitmeyen dolayısıyla ev işi ile uğraşmaya vakti, gücü olacak bir kadınla evlenmek isteyebilirler. Ama belli ki para da gelsin istiyorlar. Yani kısaca çalışan kadınla evlenmek isteyip, paraya gelince olsun kadın çalışır işe gelince erkekligi tutan kişiler bulmuş bizi. Yani çevremdeki erkeklerin de çoğu öyle maalesef. Benim bir can yoldaşı bulma umudum kalmadı. Siz daha gençsiniz umarım karşınıza iyi insanlar çıkar.
 
Bir kaç gündür tamamen iletişimi kesmiştik en sonunda aradı ve ayrıldık mı diye sordu ben de artık onu istemediğimi söyledim.Ayrılmak istemedi değişeceğini hatalı olduğunu panik yaptığını söyledi ama onun için çok mücadele ettiğimi her yolu denediğimi ve bir sonuç alamadığımı inancımı kaybettiğimi söyledim bitirdim…
Güzelce yorum yapan insan gibi ilerisini gerisini anlatan arkadaşlara teşekkür ederim 🙏🏻
doğru bildiğini yaptığın için seni yürekten tebrik ederim. dilerim ki hayat senin karşına hiç kafanı karıştırmayan, ruhu sana benzer, sırtını dayayabileceğin, adamlığı ve sevmesini bilen "eş"ini çıkartsın. o kişi kendine inancını tazelesin her zaman. çook mutlu olmanı dilerim. lütfen arkana bakma. Allah yardımcın olsun.

ben manipüle edilmeye izin vererek, kendimi suçlayarak, karşımdakini aklayarak gencecik yıllarımın bir kısmını yedim, bir erkeğin beni aşağılamasına izin verdim. sonucunda önce benim canım kıymetli demeyi öğrendim. teyzelerimiz, annelerimiz boşuna bu yolda tavsiye vermiyor zaten. onların samimi olanlarını biraz dinlemek lazım.

sonra hayatıma biri girmek istedi ama ben artık bir kadının doğal olarak sahip olduğu duyguları, sıcaklığı gösterebilmekten uzaktım. o beni anlamaya çalıştı, sabretti. 12 saat mesai yapıyordum, uyumaktan başka bir şeye vaktim olmadığı için evi temizleyememek canımı sıkıyordu. ben işteyken yedek anahtarla evime girip temizlik yapıp kapıyı kilitleyip çıkıp gitmişti. hayatımın şokunu yaşamıştım. sonraları kaç kere vaktim olmaz diye bana yemek yapıp evine gitti.

çalıştığım mekanlar fazla uzak olduğu için azıcık daha uyuyayım diye fırsatı olunca sabahları beni işe bıraktı, çıkış saatim belli olmamasına rağmen saatlerce kapıda beni bekledi. işyerindeki diğer erkekler dalga geçtiler bankların efendisi diye. o esnada "ben masumiyetimi kaybetmişim, sen daha iyisine layıksın" deyip kaçmaya çalışıyordum ama o yine de benim bu psikolojiyi aşabileceğime inandı. "sen iyi bir insansın, sevilmeyi ve benim bu yaptıklarımı hak ediyorsun" dedi. ben aslında öyle anladım ikimizin de aynı tipte insanlar olduğumuzu ve ona güvenebileceğimi.

sonra ikimiz de işsiz kaldık ama bir kere bile para konuşmadık. neyimiz varsa ortaya koyup o anki ihtiyacımızı karşıladık. yeri geldi market reyonu önünde iki kuruş tasarruf edelim diye fiyat hesaplarken gülme krizlerine girdik. ikimiz de çok inat insanlar olduğumuz için tartışırız arada ama hemen pişman olup özür dileriz ve konu kapanır. tartışmak normal ama o kırıcı sözleri kendinden kabul edip benimsediğin insana söyleyemezsin.

hayatımda ilk defa güvendiğimi ve sevildiğimi hissettim. sıcaklığımı, gülüşümü geri kazandım ve tüm bunların karşılığını katıyla yine ona geri veriyorum. ama en azından bir denge içerisinde kendimden verdiğimi, emek ettiğimi biliyorum. aileler konusunda hem benim ailemin garipliklerini kabul etti, hem kendi ailesininkiler konusunda bana açıktı, biz birbirimizin arkasında durursak gerisi fasa fiso oldu.

ben bu adamın "eril"liğini beni güvende hissettirdiği için biliyorum. duygularımı boş, "kadınsı" şeyler olarak görmediği ve kendi hislerini de açıkça ifade ettiği için erkek olarak daha doğrusu insan olarak ona saygı duyuyorum. dürüst ve direkt olunca iletişim kolaylaşıyor. benim tek kırmızı çizgim buydu ve sağ olsun bana bu konuda itimat etti. hem de bu kadar dürüst olunca birbirimizin en yakını olmamız kolaylaştı, daha güçlü hissettik birlikte. bazen dalgasına ADAMM ADAMM diye coşarak güldürüyorum onu. yani mesele özünde feministlik, hangi erkil olduğun vs. değil, insan olarak kendini yetiştirmek bence. sevmek için de birinin insanlığına bakmak, sevgi arzu veya ilgi gibi şeylerden geçmiyor. hayallerden oldukça uzak, gerçekçi ama yine de romantik olabilen bir şey. bütün kavramların içi boşalmış. feminizm ne, ataerkillik ne allasen? biz olan olaylara bakalım.

ben aslında erkek arkadaşının sana söylediği "hiçbir erkek kabul etmez, istediğine sor, kedi al" vs. gibi konuşma tarzını gördükten sonra olumsuz yorum yazmıştım sana. bu çok ufak bir şey gibi geliyorsa geçmişte bu tarz davranışa çok beter maruz kaldığım için artık ipuçlarını görebiliyorum, konu nerelere kadar varabilir falan.

belki kadın/erkek birileri denk gelir okur da ilişkide asıl nelerin önemli olduğuna dair bir ipucu olur diye yazdım, yanlış anlaşılmak istemem. anlatsam binbir türlü küfür ve hakaret yiyeceğim şeyler de yaptım bir "ilişki" uğruna. boşanmış aile çocuğuyum; ben yalnızdım, annem çilekeş, babam da namussuzun teki. mutsuz aileler mutsuz çocuklar doğurur. genç beyinler olarak önlemini alalım. sevgiler, saygılar.
 
Son düzenleme:
Bu kızların gözüne perde mi iniyor ? Ben anlamış değilim. Adam zaten şimdiden olmayan evliliği zehir ediyor, evlendiğinizde bütün bunları yapacağını açık açık söylüyor. Bütün bunlara rağmen evlenecek misiniz gerçekten ? Diğer özellikleri boşverin. Dünyada erkek mi kalmadı, o diğer iyi olarak saydığınız özellikler bir çok insanda var. Lütfen gözünüzü açın, yazık edersiniz kendinize.
 
Hayır iki yıllık hiçbir sorun olmadan devam ettirdiğimiz ilişkimi bir anda çat diye bitirme kararı vermek de zor tahmin edebileceğiniz gibi üstelik iki senedir sabırla beklediğim o güne yaklaşırken yeni teklif almışken yüzüğüme bakıp bakıp ağlarken daha zor.Sonu ayrılık olacak zaten ama buraya size aniden evet haklısınız ben şimdi ayrılıyorum diyemem.Belkilerle son çırpınışlarım bunlar zaten.Belki öyledir belki böyledir…Görünen köy kılavuz istemez tabii.İnsanız işte her ihtimale tutunmaya çalışıyoruz sevince.
Haftanın üç günü çalışıyorum. O üç gün evde hiçbir şeye el sürmem. Geldiğimde eşim yemeği hazırlamış olur. Hem iş hem ev nasıl yapacaksınız robot musunuz siz?
 
doğru bildiğini yaptığın için seni yürekten tebrik ederim. dilerim ki hayat senin karşına hiç kafanı karıştırmayan, ruhu sana benzer, sırtını dayayabileceğin, adamlığı ve sevmesini bilen "eş"ini çıkartsın. o kişi kendine inancını tazelesin her zaman. çook mutlu olmanı dilerim. lütfen arkana bakma. Allah yardımcın olsun.

ben manipüle edilmeye izin vererek, kendimi suçlayarak, karşımdakini aklayarak gencecik yıllarımın bir kısmını yedim, bir erkeğin beni aşağılamasına izin verdim. sonucunda önce benim canım kıymetli demeyi öğrendim. teyzelerimiz, annelerimiz boşuna bu yolda tavsiye vermiyor zaten. onların samimi olanlarını biraz dinlemek lazım.

sonra hayatıma biri girmek istedi ama ben artık bir kadının doğal olarak sahip olduğu duyguları, sıcaklığı gösterebilmekten uzaktım. o beni anlamaya çalıştı, sabretti. 12 saat mesai yapıyordum, uyumaktan başka bir şeye vaktim olmadığı için evi temizleyememek canımı sıkıyordu. ben işteyken yedek anahtarla evime girip temizlik yapıp kapıyı kilitleyip çıkıp gitmişti. hayatımın şokunu yaşamıştım. sonraları kaç kere vaktim olmaz diye bana yemek yapıp evine gitti.

çalıştığım mekanlar fazla uzak olduğu için azıcık daha uyuyayım diye fırsatı olunca sabahları beni işe bıraktı, çıkış saatim belli olmamasına rağmen saatlerce kapıda beni bekledi. işyerindeki diğer erkekler dalga geçtiler bankların efendisi diye. o esnada "ben masumiyetimi kaybetmişim, sen daha iyisine layıksın" deyip kaçmaya çalışıyordum ama o yine de benim bu psikolojiyi aşabileceğime inandı. "sen iyi bir insansın, sevilmeyi ve benim bu yaptıklarımı hak ediyorsun" dedi. ben aslında öyle anladım ikimizin de aynı tipte insanlar olduğumuzu ve ona güvenebileceğimi.

sonra ikimiz de işsiz kaldık ama bir kere bile para konuşmadık. neyimiz varsa ortaya koyup o anki ihtiyacımızı karşıladık. yeri geldi market reyonu önünde iki kuruş tasarruf edelim diye fiyat hesaplarken gülme krizlerine girdik. ikimiz de çok inat insanlar olduğumuz için tartışırız arada ama hemen pişman olup özür dileriz ve konu kapanır. tartışmak normal ama o kırıcı sözleri kendinden kabul edip benimsediğin insana söyleyemezsin.

hayatımda ilk defa güvendiğimi ve sevildiğimi hissettim. sıcaklığımı, gülüşümü geri kazandım ve tüm bunların karşılığını katıyla yine ona geri veriyorum. ama en azından bir denge içerisinde kendimden verdiğimi, emek ettiğimi biliyorum. aileler konusunda hem benim ailemin garipliklerini kabul etti, hem kendi ailesininkiler konusunda bana açıktı, biz birbirimizin arkasında durursak gerisi fasa fiso oldu.

ben bu adamın "eril"liğini beni güvende hissettirdiği için biliyorum. duygularımı boş, "kadınsı" şeyler olarak görmediği ve kendi hislerini de açıkça ifade ettiği için erkek olarak daha doğrusu insan olarak ona saygı duyuyorum. dürüst ve direkt olunca iletişim kolaylaşıyor. benim tek kırmızı çizgim buydu ve sağ olsun bana bu konuda itimat etti. hem de bu kadar dürüst olunca birbirimizin en yakını olmamız kolaylaştı, daha güçlü hissettik birlikte. bazen dalgasına ADAMM ADAMM diye coşarak güldürüyorum onu. yani mesele özünde feministlik, hangi erkil olduğun vs. değil, insan olarak kendini yetiştirmek bence. sevmek için de birinin insanlığına bakmak, sevgi arzu veya ilgi gibi şeylerden geçmiyor. hayallerden oldukça uzak, gerçekçi ama yine de romantik olabilen bir şey. bütün kavramların içi boşalmış. feminizm ne, ataerkillik ne allasen? biz olan olaylara bakalım.

ben aslında erkek arkadaşının sana söylediği "hiçbir erkek kabul etmez, istediğine sor, kedi al" vs. gibi konuşma tarzını gördükten sonra olumsuz yorum yazmıştım sana. bu çok ufak bir şey gibi geliyorsa geçmişte bu tarz davranışa çok beter maruz kaldığım için artık ipuçlarını görebiliyorum, konu nerelere kadar varabilir falan.

belki kadın/erkek birileri denk gelir okur da ilişkide asıl nelerin önemli olduğuna dair bir ipucu olur diye yazdım, yanlış anlaşılmak istemem. anlatsam binbir türlü küfür ve hakaret yiyeceğim şeyler de yaptım bir "ilişki" uğruna. boşanmış aile çocuğuyum; ben yalnızdım, annem çilekeş, babam da namussuzun teki. mutsuz aileler mutsuz çocuklar doğurur. genç beyinler olarak önlemini alalım. sevgiler, saygılar.
O kadar şanslısınız ki umarım mutluğunuza mutluluk katarsınız her geçen gün…En başında ben de çok temiz çok saf duygular besliyoruz zannediyordum birbirimize bu yüzden hiç olmayacağı kadar fedakar davrandım.Aynı fedakarlığı göremedim ama maalesef.Verdiği sinyalleri yeni yeni anlıyorum mesela bazı arkadaşları flörtleştiği kızların bildiğin parasını yiyordu ve ortamlarında bu kızlarla dalga geçiyorlardı o da gülüyordu buna o erkeklerin ne kadar şanslı olduklarından bahsediyordu ben kızınca da şakasına diyorum diyordu.Hatta bir gün bana Hasan Can Kayanın programında konuşan bir adamı gösterdi adam yine sevgilisinin parasını yediğinden bahsetmişti o da hunharca gülmüştü keşke sen de böyle olsan diye.Çok kızmıştım kavga etmiştim ama ufak tefek şeyler diye şaka yapıyordur diyip alarm olarak görmemiştim bunu.Sadece iki şakadan ibaret de değil ne kadar bencil ve çıkarcı olduğu çok net belliymiş aslında.Birbirimize iki saat uzaklıkta oturuyorduk onun arabası vardı ayda bir kez görüşüyorduk o benim yanıma gelirse yemeği ben ısmarlıyordum ama ben onun yanına gittiğimde de yemeğin mutlaka bir öğününü ben ısmarlıyordum kalacak yer paramı ben veriyordum otobüs paramı ben veriyordum.Bunu sorguladığımda ben benzin yakıyorum ondan böyle ben sana ısmarla demiyorum kendin ısmarlıyorsun diyordu.Ismarladığımda mutlu oluyordu hiç erkek hissetmiyorum demiyordu durum böyle olunca.Bazen memlekete beraber giderdik ben yine benzin parasını yarı yarıya hesabına atardım bir gün tartışma esnasında bunun konusu geçti babanın hayrına götürmüyorsun benzin paranı atıyorum dediğimde bunun kmsi var yağı azalıyor araba masraf çıkarıyor ben sana bunu hiç söylemiyorum lafını etmiyorum sadece benzin parası alıyorum seni sevdiğim için bunların lafını etmiyorum demişti.Pinti de değil tamamen sevmekten uzak biriyle berabermişim meğerse.Hatta babam kız kardeşimi liseye kendisi götürüp getiriyor servise yazdırmadı bunu duyunca şey dedi yazdırsa daha karlı olurdu aslında dedi.Niye dedim arabanın kmsi yükseliyor yağı eksiliyor vs dedi.İyi de babam bunun hesabını yapmaz kendi kızı gözüne gözükmez dediğimde acayip bozuldu bana laf sokuyorsun diye.Beni kendinden hiç bilmemiş meğerse ve çalışmıyor olsaydım beni sevmeyeceğini düşünüyorum artık.Son bir aydır araba almak istiyordum bunun için birikimim vardı ama bu birikim daha yarı yarıya iken araba alınmayacak bir para iken düğün masraflarını stres ettiği için bak benim de birikimim var bunu da katarız demiştim.Birikimimi artırdım araba bakmaya başladım bana dedi ki (yine şakasınaymış) araba alma onu düğün masraflarına katalım dedi güldü.Ben karşı çıkınca da bozuldu.Dahası da var ben ona hediye almam gerektiğinde en pahalısını en marka olanını en kalitelisini alırken o bana sen minimal manevi şeylerden hoşlanıyorsun diyerek sürekli çiçek sepetindeki o saçma sapan şeylerden alıyordu.Bir kere Allah razı olsun gümüş bir kolye almış ama öğrenci birinin bile alabileceği bir fiyata onu bile içinde tutamadı gördün mü ne kadar para verdim buna demişti.Kredi borcu olduğu için önceleri gözüme batmadı tabii ama borçları bittiğinde bile gidip saçma sapan bi butikten hiç giyilmeyecek iki tane eşofman takımı aldı övüne övüne anlattı bunu bana da.Ben ona marka bir termos almıştım halbuki.Sevgililer gününde bu sefer ben ona ucuz bir gömlek aldım trendyoldan o da bana teklif yüzüğünü almış işte.Hediyemi aldı , normalde hediye alınca heveslenen adam giyip denemedi bile olur mu olmaz mı diye…Ve teklif etmeden önce erkek düğün sürecinde daha fazla masraf ediyor sen istediğin kadar yarı yarıya olacak de illaki erkekten daha fazla çıkıyor bu yüzden erkek daha baskın olmalı eşitlik olmamalı ilişkide demişti .Meğerse aldığı yüzüğün parasını daha fazla masraf ediyor saymış.Benim aldığım hediyeleri toplasanız yüzükten daha fazlaya mal oluyor zaten.Bir erkek giyim mağazasına girip bildiğin baştan aşağı donatmıştım gerine gerine de ödetmişti parasını bana bu erkekliğine hiç dokunmuyor.Fena görgüsüz bir insan olduğunu düşünüyorum artık ve ortamında benim dalgamı da geçiyordur parasını yiyorum diye.Allah doyursun gözünü ben doyuramadım.Bu arada neden bu kadar fedakar davrandın derseniz ben sevdiğim herkese karşı böyleyim sadece ona değil elim çok boldur cömert bir insanım en yakın arkadaşıma aileme sürekli pahalı hediyeler alırım.
Sizin anlattıklarınızı okuyunca bunlar geldi gözümün önüne kavga ederek sevmeyi öğretmiştim sandım biraz olsun benim gibi davranmaya başlamıştı en sonunda ama insan özünde neyse odur artık değişmesinin de rol olduğunu düşünüyorum .otogardan bir saatlik mesafede beni almak için bile onay bekleyen bir adam vardı karşımda.O zaman erkekliği yanına kâr kalıyordu alsın gerine gerine gezinsin erkeğim diye.Siz çok şanslısınız.Allah bozmasın her geçen gün daha da mutlu olun siz çünkü sadece beraber mutlu olmak istiyorsunuz bu yüzden başarıyorsunuz.ben de böyleydim ama tek taraflı mutluluk isteği bir tarafın tamamen mutsuz olmasıyla sonuçlanıyormuş.Ben ona elimizdeki malzemelerle küçük şirin bir yuva yapalım dedim o aldı o malzemeleri kral tahtına dönüştürdü ben oturucam buraya diye de tutturdu.Halbuki ben savaşmak istemiyordum ben tahta oturmak da istemiyordum o kadar sağlamlaştırdı ki yerini hadi bundan tekrar ev yapalım dese olmaz o taht yerinden sökülemeyecek kadar sağlam artık.Bundan sonra o tahtta kracılık mı oynuyo görünmez düşmanlarıyla mı savaşıyo amuda mı kalkıyo kendi bileceği iş.Umarım karşıma kendim gibi biri çıkar ama artık hiç zannetmiyorum insanlara güvenim kayboldu tamamen.Benim bu aşırı fedakar tavırlarım erkekleri böyle saçma sapan soytarılara dönüştürcekmiş gibi geliyor artık.
 
Hep ayrıl demişsiniz evlilik stresi olamaz mı cidden sorunlu bir insan mı yani.Çevresindeki tüm erkeklere danıştığını herkesin kendiyle aynı fikirde olduğunu söylüyor benim evlilik için olgun olmadığımı söylüyor.Kendine kedi al kedinle yaşa hiçbir erkek senin düşüncelerini kabul etmez diyor cidden böyle mi?Özellikle evliler yorum yaparsa çok sevinirim cidden ister istemez ataerkil evliliği mi kabul etmek zorundayız bu toplumda yaşadığımız için.
Merhaba bende evliyim düğünden sonra altınlar annemlerde kaldı sonra bize verdiler.
Eşimde hiçbir zaman senin ailende bu kadar zaman geçirdik benim ailemde bu kadar diye saat hesabı tutmadı bende aynı şekilde.
Ayrıca mesela benim ailemle her hafta görüşüyorsak eşimin ailesiyle ayda 1..
Ya yeri geliyor onunkilere fazla gidiyoruz.
Yani emin misiniz böyle biriyle evlenmek istediğinize?
 
Sizi çok iyi anlıyorum. Yaklaşık 3 ay önce erkek arkadaşım aramızda zihniyet farkı var diyerek benden ayrıldı. Sebepler çok benzer. İkimizin de yaşı 38-40 arasında. Aynı işe sahibiz. Yaklaşık bir yıldır tanışıyorduk ama son 5 aydır daha yakındık. İkimiz de çok sakin olmamıza rağmen evdeki sorumluluklar konusu açılınca birbirimize biraz tepkisel konuştuk. Ne olduysa oldu ve bu tür konular açılınca 15 günde ilişkimiz bitti. Çünkü ben de çalışıyorum, eve yorgun geleceğim senin de sorumluluk almanı, yardım etmeni isterim şeklindeki konuşmalarıma ama ben erkeğim, ailem de pek hoş bakmaz dedi, çevremdeki kadınlar da çalışıyor ama yapıyor şeklinde örnekler verdi. Sizin sevgiliniz gibi sorumluluk almam, yardım ederim dedi. Ben de yardımın lütuf olmadığını söyledim, kadın olarak çalışmayı seçtiğim için kadın da olsam bu işleri yapmamın beni tatmin etmediğini ve herşeye yetişemeyeceğimi zamanla mutsuz olacağımı söyledim.

Bu konuyu ben açtığım için çok pişman olmuştum, evlenince sizin gibi bir şekilde düzene zaten girer diye düşünmeye başlamıştım. Sizin de dediğiniz gibi bu meselelere adil yaklaşan erkek çevremde az ya da konuşmaya gelince eşitlikçi konuşsalar bile eylemde birşey yok. Hiç değilse sevgilim dürüst dedim.Sonraki her buluşmalara bu konuyu toparlarım ev işi yapmak problem değil ama erkek-kadın söylemlerin hoşuma gitmiyor diye açıklama yapayım diye gittim daha kötü söylemler işittim şaşkınlıktan susup durdum. Örneğin annemi annen gibi sevecek misin, anneme gittiğimizde ona yardım edecek misin, annem yalnız kalmaktan korkar ileride bizde yaşar gibi. Bir terslik olduğunu düşünüyordum ama aylardır her konuda gayet mantıklı düzgün akıl yürüten adam nasıl konuşuyor diye kal geliyordu. Kendimce bazen makul cevaplar veriyordum bazen sözlerinin mantıksız olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Meğer sizinki gibi yenge ile de problemleri varmış son buluşmamızda söyledi ve sonra anladım ki aylarca herşeye uyum sağlayacak gibi duran adam evlilik konuları açılınca kaygılandı, annesinin yıllarca yenge ile yaptığı yorumlardan zihnine yerleştirdiği cümlelerle konuşmaya başladı. Her ne kadar lafımı söylesem de söylediği her şeye eninde sonunda tamam dedim sadece ev ev üstüne olmaz deyip ailenle uzun süre aynı evde kalamam gerekirse bakıcı tutulur dedim. Ben annemi bırakamam, bakıcı eve gelir dedi.

O ayrılmak istese de kaygıdan stresten yenge travmasından anneden deyip, her çift bunları konuşmuyor bile herkesle yapılacak tartışmalar zaten deyip tekrar barışalım diye mesaj bile attım. Ama o yeniden denemeyi reddetti.

Benimki gerçekten daha açık sözlüydü son buluşmada evin reisi benim istersen bana geri kafalı de bile dedi. Ama aynı kişi kendi evinden daha güzel diye benim evimde oturmaya tamamdı. Sizinki daha yumuşak cümlelerle aynı zihniyetten konuşuyor gibi.

Şimdi buradaki üyeler ben değil o ayrıldı diye bana kızarlar biliyorum. Ama bazen insan seviyor ve belki de yalnızlıktan sıkılıp evlilik için demek ki birşeylere tolerans göstermek gerekiyor deyip dengeyi kaçırıyor bilmiyorum. Daha gençken bu tür adamlardan çok kaçtım. Ama sonra benim eşim de böyleydi zamanla değişti erkekler somut yaşantı ile öğreniyor hikayelerini çok dinledim. Tamam ben de böyle kabul edeyim desem de her seferinde ilerlemedi.

Ama son zamanlarda buraları çok okudum artık iyi ki bu konular açılmış da evlilik olmamış diyebiliyorum. Çünkü aslında sorun ev işi değil erkeklerin annelerini memnun etme isteği. Ve bunlar birbirine çok bağlı konular. Kaygılı, beklentili anneler ve erkek erkek diye büyütülmüş annelerini memnun etme derdinde olan çocukları.
Konu sahibi ben de ona laf söyletmiyorum hala. Evet onların da gerçekliği bu. Kötü insanlar değiller belki ama adil değiller. Bu koşullarda işe gitmeyen dolayısıyla ev işi ile uğraşmaya vakti, gücü olacak bir kadınla evlenmek isteyebilirler. Ama belli ki para da gelsin istiyorlar. Yani kısaca çalışan kadınla evlenmek isteyip, paraya gelince olsun kadın çalışır işe gelince erkekligi tutan kişiler bulmuş bizi. Yani çevremdeki erkeklerin de çoğu öyle maalesef. Benim bir can yoldaşı bulma umudum kalmadı. Siz daha gençsiniz umarım karşınıza iyi insanlar çıkar.
Konunun yaşla onunla bununla okumuşlukla vs ilgisi olmadığını fark ediyorum artık.Halam ilk eşini kaybetti ikinci eşiyle çok sonra evlendi 50li yaşlarında .Adam normalde cahil okumamış diye tanımlanabilecek kırsal kesimden bir adam ama halama o kadar değer veriyor ki babamın ailesinin resmen diğer kardeşleri gibi oldu.Babaanemgilden çıkmıyor halamı esirgemiyor bizden ben erkeğim diye gerinmiyor yeri geldi yatalak dedeme baktı aylarca çoğu çocuğu bile bakmak istemezken.Eril olacağım kaygısı gütseydi yanımıza yaklaşmaz halamı bizden sakınırdır .Hangi bayram gitsem halamı babaannemgilde mutlaka görüyorum bekarken ne kadar zaman ayırıyorsa şuan da ailesine kat kat fazla zaman ayırabiliyor.Ve tek başına da gelmiyor babaannemin yanına hep eşiyle geliyor eşinin ailesi de yaşıyor bu arada.Adamın halamdan herhangi bir çıkarı yok çalışmıyor bile halam.Halamın kardeşlerine de kendi kardeşi gibi davranıyor ikinci evliliği olmasına rağmen.Çok temiz bir denge kurmuşlar anlayacağınız.Şans işi belki de zamanı gelince doğru insan çıkacak karşımıza ya da hiç çıkmayacak ama çıkmasa bile bana tavsiye edilen evimde kedi beslemeyi düşünüyorum çünkü kedinin en azından ne yapacağı belli insanın ne yapacağı belli olmuyor.Bir kedi insanı ne kadar mutsuz edebilir ki sonuçta.
 
Merhaba bende evliyim düğünden sonra altınlar annemlerde kaldı sonra bize verdiler.
Eşimde hiçbir zaman senin ailende bu kadar zaman geçirdik benim ailemde bu kadar diye saat hesabı tutmadı bende aynı şekilde.
Ayrıca mesela benim ailemle her hafta görüşüyorsak eşimin ailesiyle ayda 1..
Ya yeri geliyor onunkilere fazla gidiyoruz.
Yani emin misiniz böyle biriyle evlenmek istediğinize?
İstemediğim için bitirdim zaten
 
Konunun yaşla onunla bununla okumuşlukla vs ilgisi olmadığını fark ediyorum artık.Halam ilk eşini kaybetti ikinci eşiyle çok sonra evlendi 50li yaşlarında .Adam normalde cahil okumamış diye tanımlanabilecek kırsal kesimden bir adam ama halama o kadar değer veriyor ki babamın ailesinin resmen diğer kardeşleri gibi oldu.Babaanemgilden çıkmıyor halamı esirgemiyor bizden ben erkeğim diye gerinmiyor yeri geldi yatalak dedeme baktı aylarca çoğu çocuğu bile bakmak istemezken.Eril olacağım kaygısı gütseydi yanımıza yaklaşmaz halamı bizden sakınırdır .Hangi bayram gitsem halamı babaannemgilde mutlaka görüyorum bekarken ne kadar zaman ayırıyorsa şuan da ailesine kat kat fazla zaman ayırabiliyor.Ve tek başına da gelmiyor babaannemin yanına hep eşiyle geliyor eşinin ailesi de yaşıyor bu arada.Adamın halamdan herhangi bir çıkarı yok çalışmıyor bile halam.Halamın kardeşlerine de kendi kardeşi gibi davranıyor ikinci evliliği olmasına rağmen.Çok temiz bir denge kurmuşlar anlayacağınız.Şans işi belki de zamanı gelince doğru insan çıkacak karşımıza ya da hiç çıkmayacak ama çıkmasa bile bana tavsiye edilen evimde kedi beslemeyi düşünüyorum çünkü kedinin en azından ne yapacağı belli insanın ne yapacağı belli olmuyor.Bir kedi insanı ne kadar mutsuz edebilir ki sonuçta.
Tebrik ediyorum sizi. Doğru kişi çıkar karşınıza hiç merak etmeyin. Hatta o çıkınca bundan ayrıldığınıza dua edersiniz. Dik durun yalvarsa da barışmayın. Bakın ben de evliyim aklınıza gelecek her işi eşimle beraber yapıyoruz. Bununla birlikte her ikimizin ailesi de asla bize karışmaz. Eşim kendi ailesine benim önemini hissettirdi. Ben de kendi aileme. Zaten birlikte bir hayat paylaştıgına en başta çift ikna olursa herkes kendi rolüne geçiyor . Tutup da kayınvalide oğlunu kıskanmıyor mesela. Hal böyle olunca da herkesin kafa rahat oluyor. Ve iş eşlerde bitiyor. Etraf hikaye.
Bu adamdan kurtulduğunuza çok sevindim. Başta burukluk olur alışkanlık var vs. Ama dik durun. Evlenip bir sene beraber yaşayınca bu adamla ne aşk kalırdı ne sevgi zaten. Uyumlu olmaya da çalışmayın kimseye size tavsiyem , ben buyum deyin size göre biri olsun. O da başlatmasın erilliğine terbiyesiz. Annesi de bir kadın. Kızı olursa ona nasıl davranıyordur bu kadar cinsiyetçi insanlar. Nesil olarak biz o kadar consiyetçiliğe maruz kaldıkki, evde erkeğin sevilmesi dışarda onların magandalığı, bir damla sabrım kalmadı bu zihniyete
 
O kadar şanslısınız ki umarım mutluğunuza mutluluk katarsınız her geçen gün…En başında ben de çok temiz çok saf duygular besliyoruz zannediyordum birbirimize bu yüzden hiç olmayacağı kadar fedakar davrandım.Aynı fedakarlığı göremedim ama maalesef.Verdiği sinyalleri yeni yeni anlıyorum mesela bazı arkadaşları flörtleştiği kızların bildiğin parasını yiyordu ve ortamlarında bu kızlarla dalga geçiyorlardı o da gülüyordu buna o erkeklerin ne kadar şanslı olduklarından bahsediyordu ben kızınca da şakasına diyorum diyordu.Hatta bir gün bana Hasan Can Kayanın programında konuşan bir adamı gösterdi adam yine sevgilisinin parasını yediğinden bahsetmişti o da hunharca gülmüştü keşke sen de böyle olsan diye.Çok kızmıştım kavga etmiştim ama ufak tefek şeyler diye şaka yapıyordur diyip alarm olarak görmemiştim bunu.Sadece iki şakadan ibaret de değil ne kadar bencil ve çıkarcı olduğu çok net belliymiş aslında.Birbirimize iki saat uzaklıkta oturuyorduk onun arabası vardı ayda bir kez görüşüyorduk o benim yanıma gelirse yemeği ben ısmarlıyordum ama ben onun yanına gittiğimde de yemeğin mutlaka bir öğününü ben ısmarlıyordum kalacak yer paramı ben veriyordum otobüs paramı ben veriyordum.Bunu sorguladığımda ben benzin yakıyorum ondan böyle ben sana ısmarla demiyorum kendin ısmarlıyorsun diyordu.Ismarladığımda mutlu oluyordu hiç erkek hissetmiyorum demiyordu durum böyle olunca.Bazen memlekete beraber giderdik ben yine benzin parasını yarı yarıya hesabına atardım bir gün tartışma esnasında bunun konusu geçti babanın hayrına götürmüyorsun benzin paranı atıyorum dediğimde bunun kmsi var yağı azalıyor araba masraf çıkarıyor ben sana bunu hiç söylemiyorum lafını etmiyorum sadece benzin parası alıyorum seni sevdiğim için bunların lafını etmiyorum demişti.Pinti de değil tamamen sevmekten uzak biriyle berabermişim meğerse.Hatta babam kız kardeşimi liseye kendisi götürüp getiriyor servise yazdırmadı bunu duyunca şey dedi yazdırsa daha karlı olurdu aslında dedi.Niye dedim arabanın kmsi yükseliyor yağı eksiliyor vs dedi.İyi de babam bunun hesabını yapmaz kendi kızı gözüne gözükmez dediğimde acayip bozuldu bana laf sokuyorsun diye.Beni kendinden hiç bilmemiş meğerse ve çalışmıyor olsaydım beni sevmeyeceğini düşünüyorum artık.Son bir aydır araba almak istiyordum bunun için birikimim vardı ama bu birikim daha yarı yarıya iken araba alınmayacak bir para iken düğün masraflarını stres ettiği için bak benim de birikimim var bunu da katarız demiştim.Birikimimi artırdım araba bakmaya başladım bana dedi ki (yine şakasınaymış) araba alma onu düğün masraflarına katalım dedi güldü.Ben karşı çıkınca da bozuldu.Dahası da var ben ona hediye almam gerektiğinde en pahalısını en marka olanını en kalitelisini alırken o bana sen minimal manevi şeylerden hoşlanıyorsun diyerek sürekli çiçek sepetindeki o saçma sapan şeylerden alıyordu.Bir kere Allah razı olsun gümüş bir kolye almış ama öğrenci birinin bile alabileceği bir fiyata onu bile içinde tutamadı gördün mü ne kadar para verdim buna demişti.Kredi borcu olduğu için önceleri gözüme batmadı tabii ama borçları bittiğinde bile gidip saçma sapan bi butikten hiç giyilmeyecek iki tane eşofman takımı aldı övüne övüne anlattı bunu bana da.Ben ona marka bir termos almıştım halbuki.Sevgililer gününde bu sefer ben ona ucuz bir gömlek aldım trendyoldan o da bana teklif yüzüğünü almış işte.Hediyemi aldı , normalde hediye alınca heveslenen adam giyip denemedi bile olur mu olmaz mı diye…Ve teklif etmeden önce erkek düğün sürecinde daha fazla masraf ediyor sen istediğin kadar yarı yarıya olacak de illaki erkekten daha fazla çıkıyor bu yüzden erkek daha baskın olmalı eşitlik olmamalı ilişkide demişti .Meğerse aldığı yüzüğün parasını daha fazla masraf ediyor saymış.Benim aldığım hediyeleri toplasanız yüzükten daha fazlaya mal oluyor zaten.Bir erkek giyim mağazasına girip bildiğin baştan aşağı donatmıştım gerine gerine de ödetmişti parasını bana bu erkekliğine hiç dokunmuyor.Fena görgüsüz bir insan olduğunu düşünüyorum artık ve ortamında benim dalgamı da geçiyordur parasını yiyorum diye.Allah doyursun gözünü ben doyuramadım.Bu arada neden bu kadar fedakar davrandın derseniz ben sevdiğim herkese karşı böyleyim sadece ona değil elim çok boldur cömert bir insanım en yakın arkadaşıma aileme sürekli pahalı hediyeler alırım.
Sizin anlattıklarınızı okuyunca bunlar geldi gözümün önüne kavga ederek sevmeyi öğretmiştim sandım biraz olsun benim gibi davranmaya başlamıştı en sonunda ama insan özünde neyse odur artık değişmesinin de rol olduğunu düşünüyorum .otogardan bir saatlik mesafede beni almak için bile onay bekleyen bir adam vardı karşımda.O zaman erkekliği yanına kâr kalıyordu alsın gerine gerine gezinsin erkeğim diye.Siz çok şanslısınız.Allah bozmasın her geçen gün daha da mutlu olun siz çünkü sadece beraber mutlu olmak istiyorsunuz bu yüzden başarıyorsunuz.ben de böyleydim ama tek taraflı mutluluk isteği bir tarafın tamamen mutsuz olmasıyla sonuçlanıyormuş.Ben ona elimizdeki malzemelerle küçük şirin bir yuva yapalım dedim o aldı o malzemeleri kral tahtına dönüştürdü ben oturucam buraya diye de tutturdu.Halbuki ben savaşmak istemiyordum ben tahta oturmak da istemiyordum o kadar sağlamlaştırdı ki yerini hadi bundan tekrar ev yapalım dese olmaz o taht yerinden sökülemeyecek kadar sağlam artık.Bundan sonra o tahtta kracılık mı oynuyo görünmez düşmanlarıyla mı savaşıyo amuda mı kalkıyo kendi bileceği iş.Umarım karşıma kendim gibi biri çıkar ama artık hiç zannetmiyorum insanlara güvenim kayboldu tamamen.Benim bu aşırı fedakar tavırlarım erkekleri böyle saçma sapan soytarılara dönüştürcekmiş gibi geliyor artık.
öncelikle ben seni üzmek veya nispet amaçlı yazmamıştım bunu anladığın için, beni yanlış anlamadığın için teşekkür ederim. güzel dileklerin için de çook teşekkür ederim inşallah daha da fazlası seni bulsun. sanırım yaşlarımız aynı, karakter yapımız da benziyor seninle. bir insanı tanıdığında sana gösterdiği ilgiye, beğeniye vs. odaklanmak değil de, senin içinden geçen heyecana, arzuya odaklanmak değil de, o insanı tanımak için ipuçları aramak gerektiğini ve görünce de görmezden gelmemek gerektiğini düşünüyorum. çünkü duygulara kapılınca görmezden geliyoruz, gördüğün şey o kişi değil senin hayalinde çizdiğin resim oluyor. dediğim gibi geçmişte maddi manevi zarar gördüm, bunu kendime BEN yaptım, hiç kimseyi suçlamıyorum ve önemli olan da bu. şuan pişman değilim çünkü böyle öğrendim neyin ne olduğunu. kendine değer vermemekten, yalnızlıktan, içindeki boşluktan vs vs. kaynaklanıyor. bana ilgi gösteren insanlar hep oldu çevremde, zaten aslında öyle çok da bir şey olmana gerek yok, yaşadığımız toplum belli zaten, ilgi hep görürsün. onlar seni test ediyor aslında, karakterini ve sınırlarını ölçüyorsun sen kendi kendine. bunu çok sonradan fark ettim, hayatta nasıl bir insan olacağının prensiplerini kendine kesin şart olarak koşmazsan sen istediğin kadar iyi, düzgün bir insan olduğuna inan, ufacık duygusal boşluğunda içeri sızabiliyor aslında aynı senin gibi kendini bilmeyen, tanımayan birileri. gözünü boyayabiliyor, seni manipüle edebiliyor, bir bakıyorsun sen hiç aklında olmayan, sana uymayan bir adama bağlanmışsın. kendi kendini manipüle ediyorsun çünkü kendini bilmiyorsun. o sevgi değil, takıntı veya bağımlılık, duygusal boşluk, manipülasyon, tatmin edilmemiş duygular, heves vs. işte böyle olayların ardından ben kendimle ilgili, hayatla ilgili ne öğrendim buna bakacağız ve hayatımıza öyle devam edeceğiz. sen kendin için gerekli emeği verirsen emin ol her şey daha güzel olacak. sevmek sevilmek çok güzel ama herkes önce kendine yatırım yapacak. ben arkadaşlarımı, sevgilimi, ailemi vs. bahane ederek, salak saçma insanlar için kendimi hırpalayarak, kendi potansiyelimi kullanmak konusunda kendime çok haksızlık etmişim, en çok buna üzülüyorum geçmiş 10 yıla bakınca. kendine yatırım yap ama milletin başarı kriterlerine göre kasarak değil, sen nasıl bir hayat istiyorsan, gereksiz şeyler için gereksiz üzülerek vakit harcama.

bir erkeğe ilk etapta sırf iyi bir insan, güzel bir kadın olduğunu göstermek için, kendini kanıtlamak için fazla da kendinden vermemek lazım. zaten doğru adam senin güzel karakterini görür. "önce ben, önce benim canım" de bundan sonra, sınırların olsun, karşındakine göre esnet kendini. prensipte sana uymayan bir adamsa tamam bu insan gitsin, bana uygun olanı beni bulsun de. bunlar gidecek ki doğru olanı gelsin, yaşımız genç şanslıyız ama boş hayal peşinden koşamayacak kadar da koca kadınlar olmuşuz. erkenden fark etmişsin kurtulmuşsun işte ne güzel şükret git bir çocuğu sevindir.

şuan etrafımda bu yaz evlenen arkadaşlarım var, ilk etapta kendini geri çekip karşısındaki erkeğin kızın hayatında olmak için istekli olduğunu göstermesine izin verdiklerini görüyorum. benim durumumda da öyle oldu. bunu bir taktik olarak değil de, adamın kendini tanıtmasına ve seni gerçekten tanımaya çalışıp çalışmadığını göstermesine zaman vermek olarak gör. iki kişinin de tanışmak için zamana ihtiyacı var yani ama genellikle erkekler istedikleri şeyin peşinden koşuyor gerçekten. senin sınır çizmen ilk test oluyor aslında. ne derlerse desinler, kadın ve erkek psikolojisi farklı çünkü farklı koşullarda farklı hormonlarla yetişiyoruz. ben hiç taktik yapmadım ilişkilerimde ama bu taktik meselesini olumsuz algılamak çok saçmaymış onu fark ettim. manipüle etmekten bahsetmiyorum, bundan tiksiniyorum. sınırların olursa o taktikler doğal olarak gelişiyor zaten, türü fark etmeden insan ilişkileri böyle. insan psikolojisi pavlov'un köpeği gibi koşullanma ile yürüyor aslında, doğal bir sebep-sonuç ilişkisi var, mantık temelli olmayan duygularla hareket edersen üzülürsün ki ben yıllarca öyle yaptım. iyi insan olacağım diye kasma, hayatta bir denge var kiminin hikayesinde iyi, kimininkinde kötüsün. öyle olmalı. insanlar gerçek yüzlerini sana gösteriyor, görmeyi reddetmek, aman yok o öyle biri değil demek aptallık. kimseye rol biçmemek lazım, ne demişler kişinin ayinesidir işi.

şansımdan söz etmişsin teşekkür ederim, erkek arkadaşımla tanışmamda kaderin etkisi var çünkü bir taş değişse karşılaşamıyoruz gibi bir durum oldu bizim için, tamamen tesadüfi şeyler ya da tevafuk. ama aslında ben ne zaman ki ilgidir, beğenidir, arzudur, hayalci düşüncelerimdir vs. bir kenarıya bırakıp insanların gösterdikleri davranışları gözlemler hale geldim aslında o zaman kader planı işlemeye başladı, hem de ben doğru eylemleri almaya başlayarak kaderime etki ettim. ama önceki hatalarımı yapmasaydım o adamın değerini bilemezdim. birini ilk tanıdığında amacına ve kim olduğuna dair bazı sinyalleri veriyor aslında. arkadaşlıkta da böyle, sen kibarlığından aslında anormal olan şeyleri kabulleniyorsun belki ama o davranışın sana absürt gelmesinin bir sebebi var. çünkü biliyorsun ki sana karşı samimi duyguları olan biri öyle yapmaz, düşünmez, konuşmazdı!! herkes hata yapar mükemmel insanlardan söz etmiyorum elbette ama sanırım anlatabildim derdimi. kendi sesine kulak ver lütfen bundan sonra. prensiplerini belirle, aynı parayla yatırım yapar gibi, sen de insanlara zamanınla yatırım yapıyorsun aslında bunu unutma. zaman en kıymetli şey, geri gelmiyor, ah o giden 10 yılımmmmm :halay: önce sen, önce senin canın.

anlamışsındır uzun uzun yazmayı severim, ben erkek arkadaşıma mektup yazıp süslemiştim hediye olarak, aldığı en güzel hediye olduğunu söylemişti ve gözündeki sevgiden de gördüm ilk defa böyle bir şey aldığını. yani hediye işleri de amaç için bir araç aslında sadece. bir de hasan can'ın programı çok büyük turnusol zaten. orada insanların ağlanacak halleriyle övünmesi ne kadar üzücü di mi? belki ben de bir zamanlar o insanlar gibiydim. günümüzde herkes çok rahat kendini belli eder hale geldi zaten, belki işimiz kolaydır. bir de hayatta herkesin başına her şey gelir, ben bunu felsefe edindim. insan yanılabilir ama prensibe dayalı yaşamak çok büyük bir korunma yöntemi bence, yoksa kötülük hemen her köşe başında bekliyor seni, fark etmeden içine çekiverir. kendini bilir kendine sadık olursan daha az darbe alınabilir diye düşünüyorum. kimse için değişme o yalandır zaten, sadece kendin istediğin için değiş.

Umarım karşıma kendim gibi biri çıkar ama artık hiç zannetmiyorum insanlara güvenim kayboldu tamamen.Benim bu aşırı fedakar tavırlarım erkekleri böyle saçma sapan soytarılara dönüştürcekmiş gibi geliyor artık.
ilk mesajımda da bilerek yazdım durumumu, bu psikolojide olabileceğini tahmin ettim. aslında çoğu insan bu psikolojide şuan, sanki dünya çekilmez bir yer olmuş. bazen düşünüyorum bence her insanlık döneminde böyleydi. biz kendi kapımızın önünü süpüreceğiz bunun başka yolu yok. sürüye uymayacağız. karanlık kolay, asıl ışıklı yol zor olan. umudunu yitirme sadece insan ele ve inanıyorsan dilemeye devam et. sevgilerrrrr
 
Back
X