O kadar şanslısınız ki umarım mutluğunuza mutluluk katarsınız her geçen gün…En başında ben de çok temiz çok saf duygular besliyoruz zannediyordum birbirimize bu yüzden hiç olmayacağı kadar fedakar davrandım.Aynı fedakarlığı göremedim ama maalesef.Verdiği sinyalleri yeni yeni anlıyorum mesela bazı arkadaşları flörtleştiği kızların bildiğin parasını yiyordu ve ortamlarında bu kızlarla dalga geçiyorlardı o da gülüyordu buna o erkeklerin ne kadar şanslı olduklarından bahsediyordu ben kızınca da şakasına diyorum diyordu.Hatta bir gün bana Hasan Can Kayanın programında konuşan bir adamı gösterdi adam yine sevgilisinin parasını yediğinden bahsetmişti o da hunharca gülmüştü keşke sen de böyle olsan diye.Çok kızmıştım kavga etmiştim ama ufak tefek şeyler diye şaka yapıyordur diyip alarm olarak görmemiştim bunu.Sadece iki şakadan ibaret de değil ne kadar bencil ve çıkarcı olduğu çok net belliymiş aslında.Birbirimize iki saat uzaklıkta oturuyorduk onun arabası vardı ayda bir kez görüşüyorduk o benim yanıma gelirse yemeği ben ısmarlıyordum ama ben onun yanına gittiğimde de yemeğin mutlaka bir öğününü ben ısmarlıyordum kalacak yer paramı ben veriyordum otobüs paramı ben veriyordum.Bunu sorguladığımda ben benzin yakıyorum ondan böyle ben sana ısmarla demiyorum kendin ısmarlıyorsun diyordu.Ismarladığımda mutlu oluyordu hiç erkek hissetmiyorum demiyordu durum böyle olunca.Bazen memlekete beraber giderdik ben yine benzin parasını yarı yarıya hesabına atardım bir gün tartışma esnasında bunun konusu geçti babanın hayrına götürmüyorsun benzin paranı atıyorum dediğimde bunun kmsi var yağı azalıyor araba masraf çıkarıyor ben sana bunu hiç söylemiyorum lafını etmiyorum sadece benzin parası alıyorum seni sevdiğim için bunların lafını etmiyorum demişti.Pinti de değil tamamen sevmekten uzak biriyle berabermişim meğerse.Hatta babam kız kardeşimi liseye kendisi götürüp getiriyor servise yazdırmadı bunu duyunca şey dedi yazdırsa daha karlı olurdu aslında dedi.Niye dedim arabanın kmsi yükseliyor yağı eksiliyor vs dedi.İyi de babam bunun hesabını yapmaz kendi kızı gözüne gözükmez dediğimde acayip bozuldu bana laf sokuyorsun diye.Beni kendinden hiç bilmemiş meğerse ve çalışmıyor olsaydım beni sevmeyeceğini düşünüyorum artık.Son bir aydır araba almak istiyordum bunun için birikimim vardı ama bu birikim daha yarı yarıya iken araba alınmayacak bir para iken düğün masraflarını stres ettiği için bak benim de birikimim var bunu da katarız demiştim.Birikimimi artırdım araba bakmaya başladım bana dedi ki (yine şakasınaymış) araba alma onu düğün masraflarına katalım dedi güldü.Ben karşı çıkınca da bozuldu.Dahası da var ben ona hediye almam gerektiğinde en pahalısını en marka olanını en kalitelisini alırken o bana sen minimal manevi şeylerden hoşlanıyorsun diyerek sürekli çiçek sepetindeki o saçma sapan şeylerden alıyordu.Bir kere Allah razı olsun gümüş bir kolye almış ama öğrenci birinin bile alabileceği bir fiyata onu bile içinde tutamadı gördün mü ne kadar para verdim buna demişti.Kredi borcu olduğu için önceleri gözüme batmadı tabii ama borçları bittiğinde bile gidip saçma sapan bi butikten hiç giyilmeyecek iki tane eşofman takımı aldı övüne övüne anlattı bunu bana da.Ben ona marka bir termos almıştım halbuki.Sevgililer gününde bu sefer ben ona ucuz bir gömlek aldım trendyoldan o da bana teklif yüzüğünü almış işte.Hediyemi aldı , normalde hediye alınca heveslenen adam giyip denemedi bile olur mu olmaz mı diye…Ve teklif etmeden önce erkek düğün sürecinde daha fazla masraf ediyor sen istediğin kadar yarı yarıya olacak de illaki erkekten daha fazla çıkıyor bu yüzden erkek daha baskın olmalı eşitlik olmamalı ilişkide demişti .Meğerse aldığı yüzüğün parasını daha fazla masraf ediyor saymış.Benim aldığım hediyeleri toplasanız yüzükten daha fazlaya mal oluyor zaten.Bir erkek giyim mağazasına girip bildiğin baştan aşağı donatmıştım gerine gerine de ödetmişti parasını bana bu erkekliğine hiç dokunmuyor.Fena görgüsüz bir insan olduğunu düşünüyorum artık ve ortamında benim dalgamı da geçiyordur parasını yiyorum diye.Allah doyursun gözünü ben doyuramadım.Bu arada neden bu kadar fedakar davrandın derseniz ben sevdiğim herkese karşı böyleyim sadece ona değil elim çok boldur cömert bir insanım en yakın arkadaşıma aileme sürekli pahalı hediyeler alırım.
Sizin anlattıklarınızı okuyunca bunlar geldi gözümün önüne kavga ederek sevmeyi öğretmiştim sandım biraz olsun benim gibi davranmaya başlamıştı en sonunda ama insan özünde neyse odur artık değişmesinin de rol olduğunu düşünüyorum .otogardan bir saatlik mesafede beni almak için bile onay bekleyen bir adam vardı karşımda.O zaman erkekliği yanına kâr kalıyordu alsın gerine gerine gezinsin erkeğim diye.Siz çok şanslısınız.Allah bozmasın her geçen gün daha da mutlu olun siz çünkü sadece beraber mutlu olmak istiyorsunuz bu yüzden başarıyorsunuz.ben de böyleydim ama tek taraflı mutluluk isteği bir tarafın tamamen mutsuz olmasıyla sonuçlanıyormuş.Ben ona elimizdeki malzemelerle küçük şirin bir yuva yapalım dedim o aldı o malzemeleri kral tahtına dönüştürdü ben oturucam buraya diye de tutturdu.Halbuki ben savaşmak istemiyordum ben tahta oturmak da istemiyordum o kadar sağlamlaştırdı ki yerini hadi bundan tekrar ev yapalım dese olmaz o taht yerinden sökülemeyecek kadar sağlam artık.Bundan sonra o tahtta kracılık mı oynuyo görünmez düşmanlarıyla mı savaşıyo amuda mı kalkıyo kendi bileceği iş.Umarım karşıma kendim gibi biri çıkar ama artık hiç zannetmiyorum insanlara güvenim kayboldu tamamen.Benim bu aşırı fedakar tavırlarım erkekleri böyle saçma sapan soytarılara dönüştürcekmiş gibi geliyor artık.
öncelikle ben seni üzmek veya nispet amaçlı yazmamıştım bunu anladığın için, beni yanlış anlamadığın için teşekkür ederim. güzel dileklerin için de çook teşekkür ederim inşallah daha da fazlası seni bulsun. sanırım yaşlarımız aynı, karakter yapımız da benziyor seninle. bir insanı tanıdığında sana gösterdiği ilgiye, beğeniye vs. odaklanmak değil de, senin içinden geçen heyecana, arzuya odaklanmak değil de, o insanı tanımak için ipuçları aramak gerektiğini ve görünce de görmezden gelmemek gerektiğini düşünüyorum. çünkü duygulara kapılınca görmezden geliyoruz, gördüğün şey o kişi değil senin hayalinde çizdiğin resim oluyor. dediğim gibi geçmişte maddi manevi zarar gördüm, bunu kendime BEN yaptım, hiç kimseyi suçlamıyorum ve önemli olan da bu. şuan pişman değilim çünkü böyle öğrendim neyin ne olduğunu. kendine değer vermemekten, yalnızlıktan, içindeki boşluktan vs vs. kaynaklanıyor. bana ilgi gösteren insanlar hep oldu çevremde, zaten aslında öyle çok da bir şey olmana gerek yok, yaşadığımız toplum belli zaten, ilgi hep görürsün. onlar seni test ediyor aslında, karakterini ve sınırlarını ölçüyorsun sen kendi kendine. bunu çok sonradan fark ettim, hayatta nasıl bir insan olacağının prensiplerini kendine kesin şart olarak koşmazsan sen istediğin kadar iyi, düzgün bir insan olduğuna inan, ufacık duygusal boşluğunda içeri sızabiliyor aslında aynı senin gibi kendini bilmeyen, tanımayan birileri. gözünü boyayabiliyor, seni manipüle edebiliyor, bir bakıyorsun sen hiç aklında olmayan, sana uymayan bir adama bağlanmışsın. kendi kendini manipüle ediyorsun çünkü kendini bilmiyorsun. o sevgi değil, takıntı veya bağımlılık, duygusal boşluk, manipülasyon, tatmin edilmemiş duygular, heves vs. işte böyle olayların ardından ben kendimle ilgili, hayatla ilgili ne öğrendim buna bakacağız ve hayatımıza öyle devam edeceğiz. sen kendin için gerekli emeği verirsen emin ol her şey daha güzel olacak. sevmek sevilmek çok güzel ama herkes önce kendine yatırım yapacak. ben arkadaşlarımı, sevgilimi, ailemi vs. bahane ederek, salak saçma insanlar için kendimi hırpalayarak, kendi potansiyelimi kullanmak konusunda kendime çok haksızlık etmişim, en çok buna üzülüyorum geçmiş 10 yıla bakınca. kendine yatırım yap ama milletin başarı kriterlerine göre kasarak değil, sen nasıl bir hayat istiyorsan, gereksiz şeyler için gereksiz üzülerek vakit harcama.
bir erkeğe ilk etapta sırf iyi bir insan, güzel bir kadın olduğunu göstermek için, kendini kanıtlamak için fazla da kendinden vermemek lazım. zaten doğru adam senin güzel karakterini görür. "önce ben, önce benim canım" de bundan sonra, sınırların olsun, karşındakine göre esnet kendini. prensipte sana uymayan bir adamsa tamam bu insan gitsin, bana uygun olanı beni bulsun de. bunlar gidecek ki doğru olanı gelsin, yaşımız genç şanslıyız ama boş hayal peşinden koşamayacak kadar da koca kadınlar olmuşuz. erkenden fark etmişsin kurtulmuşsun işte ne güzel şükret git bir çocuğu sevindir.
şuan etrafımda bu yaz evlenen arkadaşlarım var, ilk etapta kendini geri çekip karşısındaki erkeğin kızın hayatında olmak için istekli olduğunu göstermesine izin verdiklerini görüyorum. benim durumumda da öyle oldu. bunu bir taktik olarak değil de, adamın kendini tanıtmasına ve seni gerçekten tanımaya çalışıp çalışmadığını göstermesine zaman vermek olarak gör. iki kişinin de tanışmak için zamana ihtiyacı var yani ama genellikle erkekler istedikleri şeyin peşinden koşuyor gerçekten. senin sınır çizmen ilk test oluyor aslında. ne derlerse desinler, kadın ve erkek psikolojisi farklı çünkü farklı koşullarda farklı hormonlarla yetişiyoruz. ben hiç taktik yapmadım ilişkilerimde ama bu taktik meselesini olumsuz algılamak çok saçmaymış onu fark ettim. manipüle etmekten bahsetmiyorum, bundan tiksiniyorum. sınırların olursa o taktikler doğal olarak gelişiyor zaten, türü fark etmeden insan ilişkileri böyle. insan psikolojisi pavlov'un köpeği gibi koşullanma ile yürüyor aslında, doğal bir sebep-sonuç ilişkisi var, mantık temelli olmayan duygularla hareket edersen üzülürsün ki ben yıllarca öyle yaptım. iyi insan olacağım diye kasma, hayatta bir denge var kiminin hikayesinde iyi, kimininkinde kötüsün. öyle olmalı. insanlar gerçek yüzlerini sana gösteriyor, görmeyi reddetmek, aman yok o öyle biri değil demek aptallık. kimseye rol biçmemek lazım, ne demişler kişinin ayinesidir işi.
şansımdan söz etmişsin teşekkür ederim, erkek arkadaşımla tanışmamda kaderin etkisi var çünkü bir taş değişse karşılaşamıyoruz gibi bir durum oldu bizim için, tamamen tesadüfi şeyler ya da tevafuk. ama aslında ben ne zaman ki ilgidir, beğenidir, arzudur, hayalci düşüncelerimdir vs. bir kenarıya bırakıp insanların gösterdikleri davranışları gözlemler hale geldim aslında o zaman kader planı işlemeye başladı, hem de ben doğru eylemleri almaya başlayarak kaderime etki ettim. ama önceki hatalarımı yapmasaydım o adamın değerini bilemezdim. birini ilk tanıdığında amacına ve kim olduğuna dair bazı sinyalleri veriyor aslında. arkadaşlıkta da böyle, sen kibarlığından aslında anormal olan şeyleri kabulleniyorsun belki ama o davranışın sana absürt gelmesinin bir sebebi var. çünkü biliyorsun ki sana karşı samimi duyguları olan biri öyle yapmaz, düşünmez, konuşmazdı!! herkes hata yapar mükemmel insanlardan söz etmiyorum elbette ama sanırım anlatabildim derdimi. kendi sesine kulak ver lütfen bundan sonra. prensiplerini belirle, aynı parayla yatırım yapar gibi, sen de insanlara zamanınla yatırım yapıyorsun aslında bunu unutma. zaman en kıymetli şey, geri gelmiyor, ah o giden 10 yılımmmmm

önce sen, önce senin canın.
anlamışsındır uzun uzun yazmayı severim, ben erkek arkadaşıma mektup yazıp süslemiştim hediye olarak, aldığı en güzel hediye olduğunu söylemişti ve gözündeki sevgiden de gördüm ilk defa böyle bir şey aldığını. yani hediye işleri de amaç için bir araç aslında sadece. bir de hasan can'ın programı çok büyük turnusol zaten. orada insanların ağlanacak halleriyle övünmesi ne kadar üzücü di mi? belki ben de bir zamanlar o insanlar gibiydim. günümüzde herkes çok rahat kendini belli eder hale geldi zaten, belki işimiz kolaydır. bir de hayatta herkesin başına her şey gelir, ben bunu felsefe edindim. insan yanılabilir ama prensibe dayalı yaşamak çok büyük bir korunma yöntemi bence, yoksa kötülük hemen her köşe başında bekliyor seni, fark etmeden içine çekiverir. kendini bilir kendine sadık olursan daha az darbe alınabilir diye düşünüyorum. kimse için değişme o yalandır zaten, sadece kendin istediğin için değiş.
Umarım karşıma kendim gibi biri çıkar ama artık hiç zannetmiyorum insanlara güvenim kayboldu tamamen.Benim bu aşırı fedakar tavırlarım erkekleri böyle saçma sapan soytarılara dönüştürcekmiş gibi geliyor artık.
ilk mesajımda da bilerek yazdım durumumu, bu psikolojide olabileceğini tahmin ettim. aslında çoğu insan bu psikolojide şuan, sanki dünya çekilmez bir yer olmuş. bazen düşünüyorum bence her insanlık döneminde böyleydi. biz kendi kapımızın önünü süpüreceğiz bunun başka yolu yok. sürüye uymayacağız. karanlık kolay, asıl ışıklı yol zor olan. umudunu yitirme sadece insan ele ve inanıyorsan dilemeye devam et. sevgilerrrrr