- 24 Kasım 2023
- 1.142
- 260
- 43
Herkes önce kendini düzeltmeye çalışmalı ki çevresi değişsin. Kişi kendi düzelirse r şekilde çevresindeki kişiler de ta değişir yahut hayatından çıkar. Allah hatakarımızı fark edip düzeltmeyi nasip etsin. Yokda ömrümüz başkalarınun kusurlarına odaklanmakla geçerken kendimizin be olduğunuzu anlamadanbi geçip gidiyor.Bu tür erkekler için daha aşağıda hissetmek diye bir şey olmuyor yalnız. Ceplerinde kalan parayı kendilerine kâr sayarlar. O duruma düşmek istemeyen erkek zaten bu şekilde davranmaz. Sevgi maddiyatla ölçülmez diye kadınlarımız da sömürülmesin ki erkekler para harcadıkları kadınları seviyor. Bu da bir gerçek. Adam ödemem niye ödeyeyim demiş mesela. Nasıl ödetecek kadın buna şimdi?
Yapay zeka zâhid edition da geldi...Selamlar. Hepsini okuyamadım kusura bakmayın çok uzun yazmışsınız. Ben size saptadığım problemleri yazayım sizde nefsinize ağır gelmezse kendinize çeki düzen verirsiniz. Bizler bu hayata imtihan için geliyoruz. Eş, çocuk, anne, baba, kardeş, arkadaşlarımızda bu imtihanın bir parçası. İşimiz, maddi kazsncımız her şey ama her şey Rabbimizi bilmemize vesile olmak için varlar. Toplumumuzda alışılagelmiş adetler hakikatte gerekli değiller. Örneğin düğün yapmak, dışarıda yemek yemek, gerekirsiz eşyalar, biblo türü şeyler satın almak. Mutluluk bunlarla sağlanamıyor. Gezip topmakla da sağlanamıyor. Fatıma annemiz evlenirken çok az eşya ile evlenmiş. Bizler bu kadar gereksiz eşyayı ve düğünleri insanlara gösteriş olsun diye yapıyoruz aslında. Geçmiş dönemlerde düğün aslında padişahların, zengin kişilerin yaptığı bir şey iken, şimdilerde halk sanki çok zenginmiş gibi gereksiz fuzuli yıllarca ödeyeceği bir borç yükünün altına insanları sokup samki mecburi bir şeymiş gibi bir algı insanlara empoze edilir bir hale geldi. Çok yazık. Sevgi bu değil. Eşinizin evinizdeki ihtiyaç olan şeyleri karşılamamasına gelince, gerçekten ihtiyaç olan şeyleri talep edin ce evin erkeği olduğunu ona hissettirecek şekikde davranın. Örneğin ödenmesi gereken şeyi siz ödemeyin. Ve sevgi denilen şey madfiyatla ilgili değil. Sizin o size biblo almasa da onu seveceğinizi bilmeli. Elbet eşler zor günlerde maddi konularda da birbirine destek olmalı ama karı koca rolünde erkek kadının eline bakıyor gibi bir duruma düşmemeli ve kendisini sizden daha aşağıda gibi hissettirmemelisiniz. Allah yardımcınız olsun.
Allah'ım bu nasıl PolyannacılıkMerhaba canım msjını içtenlikle okudum çok yakın hikayeler yaşadımama şuanda mutlu bir evliliğim var yani devam ediyor. Sabırlı ol biraz insan alışık olduğu hayattan çıkınca herşey zamanla gözüne batmaya başlıyor. Bi kere ben sana kocanı kötülemicem davul bile dengi dengine demicem köprüyü geçene kadar kiç demicem. Bi kere temiz dürüst bir adam olduğunu söylüyorsun bu devirde net bir şekilde asla kolay bulamayacağın bir özellik kıymetini bil. Parasızlık kolay değil hele bir erkek için hiç değil. Mutluluğunu evdeki eşyalar tamamlanmaz olayın halıyla hiç alakası yok. Bırak bazı eşyaların eksik olsun bazı şeyler az olsun sıkı sıkı sarıl kocana. Olsun de kendine telkin bulun kendine. Eminim sen paraya zaten önem vermiyorsun. Ailesine bağlı olsun bırak bu ilerde çocuklarına da bağlı olacağını size aşık haşayacağını gösterir. Sen de artık onun ailesisin. Bi gün borçlar biter eşyaların olur ailesinden çok sana vakit ayırır ve iyiki sabretmişim dersin. Düşünsene evin her ihtiyacını alıp gözü karı da kızda olsaydı. Siz bir ailesiniz parayı kimin harcadığını. Bir önemi yok. Aile olmak Zor iş. On bir yıllık evliyim üç çocuğum var senin yaşadıklarını yaşadım bazı fazlaları da var. Ama şimdi üç çocuğum var mutluyum hrrşeyimiz var. Ayrılmayı denedim çok mutsuz oldum geri döndüm iyiki dönmüşüm. Sabırlı ol sinir olduğun şeylere odaklanma. Uğraşlar bul kendine. En önemlisi cinselliği atlama. Bunu bir ablam söylemişti ben yeni evliyken umursamamıştım. Ama haklı olduğunu yıllar içinde farkettim derin bir nefes al hayat güzel Allah başka dert vermesin mutlu ol omzunu şöyle bi silk ve tadını çıkar bu günlerin. Yaşın çok güzel bence kocan da güzel adam şöyle bi sarıl kocana herşey güzel olacak de.
Üzülmeni istemem hoş sen zaten farkındasın ama aranızda uyum yok malesef ,İyi akşamlar hanımlar,
Sırf birilerine içimi dökmek, fikir sormak için yıllardır kullanmadığım hesabıma girdim. Evlilikteki sorunları anne babaya arkadaşa anlatmamak gerekirmiş o yüzden konuşabilecek kimsem kalmadı ama ben o kadar bunaldım ki.
26 yaşındayım. 6 ay önce evlendim. Eşim benden 5 yaş büyük. Her şey masal gibi ilerledi. Beni ilk gördüğü an “ben bu kızla evlenicem” diyip yanıma gelmiş. 1 sene kadar flört ettik. Bir erkekte aradığım her şey onda vardı. Dürüst, erkeksi, korumacı, ailesine düşkün, bana da çok aşıktı. Benim ailem biraz katıdır. Onunla sevgiliyken aileme söyleyemedim. Sürekli görüşemiyorduk ya da akşam geç olmadan eve dönmem gerekiyordu. Bu şekilde zorlandığımız için ve birlikte daha çok zaman geçirebilmek için evlenmek istedik. O zaten en başından beri ciddiydi. 1 sene sonunda aileme söyledim, aileler tanıştı, anlaştı. Her şey harika gitmeye devam ediyordu. Ailemin de içine sindiği için 7-8 ay içinde düğünümüzü yaptık ve evlendik.
Yalnız şöyle, benim ailemin maddi durumu çok iyi diyebilirim. Özel okullarda okudum, güzel bir üniversiteden mezun oldum ve kurumsal bir firmada 3 senedir çalışıyorum. Maaşım da iyi sayılır. Kıdemli olduğum zaman piyasanın çok daha üstünü görürüm.
Ailem bekarken evimi arabamı aldı sağ olsun. Bu yaşıma kadar aile evinde kaldım, tek çocuğum ve maaşımı istediğim gibi harcamak bi yana ailem üstüne para veriyordu. Bunları neden anlatıyorum? Eşimin argümanlarından biri “sen hayatta hiçbir zorluk yaşamadan büyümüşsün” olması.
Evet maddi olarak gerçekten olanaklarım vardı ama benim de annemle babam ayrı. İkisi de katı ve muhafazakar insanlar. Bu yaşıma kadar ne giyeceğim, hangi bölümü okuyacağım, nerede ne yapacağıma kadar her şey planlı ve zorunluydu. Başarısız olmak gibi bir şansım yoktu, ve hiçbir zaman yeterli ve hayırlı bir evlat olamadım onların gözünde. Ama yine de ne istesem anında alırlar bu iki konu bence birbirinden çok farklı.
Eşim ise gayet standart bir ailede büyümüş, hatta maddi zorluklarla çok yaşamış, bazen aç yatmış, ama okumuş kendini yetiştirmiş biri. Ailesi ona, o ailesine çok düşkün. Her gün belki 5-6 kere telefonda konuşur, geri kalan sürede mesajlaşır, her adımlarından haberdar olurlar. Belki de kendi ailemde görmediğim sıcaklığı onlarda gördüm. Başta ailesini çok sevdim. Maddi durumlarını gözüm hiç görmedi.
Eşim de yıllardır çalışıyor ama malum bu şartlarda maaşla sıfırdan ne ev ne araba almak mümkün. Ailesi zamanında bir araba almış onu da eşime vermişler. Onun dışında bir varlığı yok.
Ben ilk tanıştığımızda bunları bilmiyordum. Kendini geliştirmiş ve yeme içme eğlenmeye gayet vakit ayıran biri gibiydi. Sevgililiğimizin ilk ayları hep lüks mekanlara gittik, ama ben de hiçbir zaman hesabı ona ödetmedim. Bir ben ödedim bir o.
Benim için önemli olan malı varlığı değildi. Eğlenmeyi biliyor mu, gezip görmüş mü bu önemliydi. Çünkü benim ailem çok baskıcı olduğu için para kazansam bile başka bir şehre gitmeme bile izin vermediler. Benim de gezmek görmek içimde çok ukte kaldı. Eşim de Türkiye’nin her yerini gezmiş. Bu tavırlarından çok etkilendim.
Çok korumacı ve yerine göre kıskanmasını da çok sevdim. Kıyafet konusunda çok ölçülüydü, romantikti, sürekli güzel şeyler yazıyor söylüyor ayaklarımı yerden kesiyordu.
Gel zaman git zaman düğün zamanı bazı şeyler dikkatimi çekmeye başladı. Altın alınırken çok çok az alabildiler, ben ailemi ikna ettim. Eşyalar alınırken bazı eşyaları sonra alırız dediler. Düğün fotoğrafçısı tutulmadı mesela. Böyle böyle bazı durumlar oldu ama telafi edemeyeceğim şeyler değildi.
Bir de kızlar benim makyaj ve cilt malzemelerine çok düşkünlüğüm var. Yani bunlara para verirken içim yanmaz. Ya da bakımıma çok dikkat ederim bunları da biliyordu hatta babam bile sordu kızım masraflı bir kızdır kabul ediyor musun diye.
Ve evlendik. İlk birkaç hafta harikaydı. Ne zaman gerçek hayata döndük gerçekler beni vurmaya başladı. Market alışverişi yaparken bazı şeyleri bıraktırdı, ya da ucuza kaçmaya başladı. Dışarıda yemek yemek istediğimde evde yapalım demeye başladı. Bir baktım düğün zamanından bir sürü borcu var (haberim yoktu ailesi alıyor sanıyordum) altınlarımı verdim bozdurdu ama yok o borçlar kapanmıyor. Öyle olunca ondan para saklamaya başladım çünkü ne kadar versem kara deliğe gider gibi borcu asla bitmiyor. Kredi çektim eline verdim. 3 aydır onu ödüyorum ama borcu hala bitmedi. Eve bir şey almak istiyorum mesela, atıyorum bir biblo alınacak. Asla kendi almıyor, evin bir eksiği varsa ben almak zorundayım. Mutfağa dolap aldık mesela ihtiyaç vardı çünkü, ben aldım çünkü ondan isteyemiyorum param yok diyor. Artık bir şey istemeye korkar oldum. Kendi maaşım olduğu için canım bir şey çekerse alabiliyorum ama örneğin bir konsere gitmek istiyorum. Biletleri ben alırsam gidebiliriz almazsam gidemeyiz. Ailem bir yandan yardım ediyor ama benim standartlarım inanılmaz düştü. İster istemez mutsuz oluyorum sürekli hesap kitap yapmak zorundayım. Ben kira ödüyorum diyip duruyor kızlar onu da ben ödeyeceğim ya? (Ailemin bana verdiği ev uzak ve küçük olduğu için orada oturmuyoruz kirasını alıyoruz)
Bilerek ortak hesap oluşturmadım çünkü bence birbirimize her şeyin hesabını vermemeliyiz. Hemen hemen aynı kazanıyoruz. O kirayı ödüyorsa faturaları, marketi ve diğer üst baş yeme içme her şeyi ben ödüyorum. Evlendiğimizden beri eve herhangi bir eşya almadı. (Sonradan alırız denilen hiçbir eşya da alınamadı haliyle. Örneğin evde ayna yok, bazı halılar yok vs vs)
Adamın gezme anlayışı boş şekilde avm gezmek ve ailesine gitmek. Yürüyüş yapmak. Yani mesela canım bir kahve çekiyor onu söylemeye çekiniyorum. Ben alırsam bir şey demiyor ama. Gelip içiyor hatta kahvedenama mesela gel bir kahve içelim sana üst baş alalım falan demiyor. Kahve içsek desem dışarda masraf yapmayalım diyor. Dışarda yemek yemeyelim diye ailesinde yemek istiyor. Kendi oturuyor ben bulaşık yıkıyorum.
Ailesine çok düşkün. Ama bana fazla geliyor. Haftada 1 gitmezsek küsüyorlar ve bu evliliğin ilk haftasından beri böyle. Her telefonla konuştuklarında benimle konuşmak istiyorlar. Ne zaman bir plan yapsak ailesini bir yere sokuşturuyor. Sürekli ailesini bize davet etmek istiyor. Hafta içi çalışıyorum ev dağınık oluyor. Hadi gelsinler yemeğe çağıralım diyor. Ben birlikte bir şeyler yapalım diyorum, dönüşte bizimkilere gidelim diyor. Benim aileme gidilmesi konusunda ben ne zaman istesem gelir ama ben zaten habire gidelim istemiyorum ki. Bazen ona inat ben de bizimkilere gitcez diyorum bu sefer haftanın her günü bi yerlerde oluyoruz
Bir de ben misafir geleceği zaman evi temizlemek silmek süpürmek istiyorum. O bişey olmaz gelsinler kasıyorsun diyor. O yüzden mesela 5 dk sonraya birilerini çağırabilir ama ben öyle değilim. En az 1 gün önceden haberim olsun istiyorum.
Ev işleri konusunda kızlar ben ailemin yanında yaşadığım için ben yemek yapmayı falan bilmiyordum. Bunu da hiç saklamadım. Bilmiyorum ama öğrenirim dedim. İlk günden beri yemek, çamaşır, ütü bunların hepsini öğrenmek için çabalıyorum. Evet belki 5 çeşit yemek yapabiliyorum ama yapmaya çalışıyorum. Ev işlerini yarı yarıya yapıyoruz diyebilirim.
Bir de her şeyin üstüne işten istifa etti mobbing sebebiyle. Ailem bunu duyunca çok sinirlendi yeni evli adam iş bulmadan istifa eder mi diye. İnanın hiç yansıtmadım ağzımı açmadım senin mutluluğun sağlığın daha önemli dedim. Ama içten içe ben de sinirleniyorum madem işin gücün sağlam değildi ne diye evlenmeye kalktın diye. Ben evden çalışıyorum iyice yüz göz olduk bu süreçte.
Kızlar ben gerçekten bu adamı çok seviyorum. Yani seviyordum. Ama hayal kırıklığı yaşaya yaşaya, beklentilerimi azalta azalta gerçekten o kadar soğudum ki. Evet belki dışarıda kahve içmesem ölmem ama yani böyle bir kızı bulup tavlayıp sonra hayatını değiştirmesini istemek bana haksızlık değil mi? Maddiyat yarın öbür gün değişir diyorum ama bu karakteri değişir mi? Yani kızlar ben para için evlenmedim zaten her şeyim vardı. Ama kendi kendime hayatımı mahvettim gibi geliyor artık.
En son kavgamız şu oldu. Kışlık alışverişe çıktık. Kendine mont aldı. Ben de bir mont seçtim. Sonra ayakkabı da beğendik. Ben de şakasına montları sen alıyosun dimi dedim. Hani ayakkabıları da ben alıyım diyecektim devamında. Zaten birlikte ödüyoruz. Yo ben almıyorum niye ben alıyım? dedi. Kızlar bir erkek karısına mont da alamaz mı ya. Ben de niye bana para harcamaya bu kadar korkuyosun dedim. Nasıl öyle demişim bunu nasıl unuturmuş.
Onun üstüne bugün işlerim çok yoğundu canım çıktı. Akşam ne yemek yapalım aşkım dedim. Annemleri çağıralım diyor. Ya evi b*k götürüyor, ben de bugün çağırmayalım dedim. Yine sen kimse evimize gelsin istemiyorsuna falan geldi konu. Ben de artık uzaklaşmak istiyorum senden dedim.
Bir de mesela evliliğin ilk zamanları kavga ettiğimizde asla küs uyuyamazdık, mutlaka yanıma gelirdi. Artık küsüp gidip yatıyor ya da ben ağlarken kafayı vurup uyuyabiliyor.
Böyle olunca benim ona cinsel arzum da azaldı. Günlerce yapmasak aramıyorum artık. Ben ona da kaç kere söyledim, kadınlar öyle bir anda uyarılamaz bir hikaye bir giriş olmalı diye. Güzel bir jest güzel bir gün güzel bir söz. Her seferinde romantik olamayız artık diyor çekiliyor kenara. Zaten bu olaylardan dolayı saygım da azaldı. Neredeyse hiç istek duyamıyorum. Yani orada da işler kesat diyebiliriz.
İnanılmaz uzun oldu özür dilerim ama biz napıyoruz allah aşkına? Ben hata mı yaptım? Yorumu olan var mıçok sağolun…
Sana şunu söyleyebilirim ki eşin asla değişmeyecek. Bazı şeyler bana çok tanıdık geldi . Benim eski eşimde ben şu eksik bu eksik demesem bana almaz. Günlük ekmek parası bile bırakmak aklına gelmezdi. Nedense Asla alışamadı 2,5 yıl buna… ve bana da sürekli rahat büyüdüm diye laf ederdi . Bu bile ona batıyordu. Ani misafir çağırma olayını da yaptı ama ben çok tepkiler verince düzelttiği tek huyu o aldı . Başka bi b. Değişmedi. O da her gün ailesini arar rapor verir. Asla gizli saklımız olmaz. Bide onlar onu yönetirdi. Kaç kurtar kendini. Ben çok bekledim düzelir mi diye.İyi akşamlar hanımlar,
Sırf birilerine içimi dökmek, fikir sormak için yıllardır kullanmadığım hesabıma girdim. Evlilikteki sorunları anne babaya arkadaşa anlatmamak gerekirmiş o yüzden konuşabilecek kimsem kalmadı ama ben o kadar bunaldım ki.
26 yaşındayım. 6 ay önce evlendim. Eşim benden 5 yaş büyük. Her şey masal gibi ilerledi. Beni ilk gördüğü an “ben bu kızla evlenicem” diyip yanıma gelmiş. 1 sene kadar flört ettik. Bir erkekte aradığım her şey onda vardı. Dürüst, erkeksi, korumacı, ailesine düşkün, bana da çok aşıktı. Benim ailem biraz katıdır. Onunla sevgiliyken aileme söyleyemedim. Sürekli görüşemiyorduk ya da akşam geç olmadan eve dönmem gerekiyordu. Bu şekilde zorlandığımız için ve birlikte daha çok zaman geçirebilmek için evlenmek istedik. O zaten en başından beri ciddiydi. 1 sene sonunda aileme söyledim, aileler tanıştı, anlaştı. Her şey harika gitmeye devam ediyordu. Ailemin de içine sindiği için 7-8 ay içinde düğünümüzü yaptık ve evlendik.
Yalnız şöyle, benim ailemin maddi durumu çok iyi diyebilirim. Özel okullarda okudum, güzel bir üniversiteden mezun oldum ve kurumsal bir firmada 3 senedir çalışıyorum. Maaşım da iyi sayılır. Kıdemli olduğum zaman piyasanın çok daha üstünü görürüm.
Ailem bekarken evimi arabamı aldı sağ olsun. Bu yaşıma kadar aile evinde kaldım, tek çocuğum ve maaşımı istediğim gibi harcamak bi yana ailem üstüne para veriyordu. Bunları neden anlatıyorum? Eşimin argümanlarından biri “sen hayatta hiçbir zorluk yaşamadan büyümüşsün” olması.
Evet maddi olarak gerçekten olanaklarım vardı ama benim de annemle babam ayrı. İkisi de katı ve muhafazakar insanlar. Bu yaşıma kadar ne giyeceğim, hangi bölümü okuyacağım, nerede ne yapacağıma kadar her şey planlı ve zorunluydu. Başarısız olmak gibi bir şansım yoktu, ve hiçbir zaman yeterli ve hayırlı bir evlat olamadım onların gözünde. Ama yine de ne istesem anında alırlar bu iki konu bence birbirinden çok farklı.
Eşim ise gayet standart bir ailede büyümüş, hatta maddi zorluklarla çok yaşamış, bazen aç yatmış, ama okumuş kendini yetiştirmiş biri. Ailesi ona, o ailesine çok düşkün. Her gün belki 5-6 kere telefonda konuşur, geri kalan sürede mesajlaşır, her adımlarından haberdar olurlar. Belki de kendi ailemde görmediğim sıcaklığı onlarda gördüm. Başta ailesini çok sevdim. Maddi durumlarını gözüm hiç görmedi.
Eşim de yıllardır çalışıyor ama malum bu şartlarda maaşla sıfırdan ne ev ne araba almak mümkün. Ailesi zamanında bir araba almış onu da eşime vermişler. Onun dışında bir varlığı yok.
Ben ilk tanıştığımızda bunları bilmiyordum. Kendini geliştirmiş ve yeme içme eğlenmeye gayet vakit ayıran biri gibiydi. Sevgililiğimizin ilk ayları hep lüks mekanlara gittik, ama ben de hiçbir zaman hesabı ona ödetmedim. Bir ben ödedim bir o.
Benim için önemli olan malı varlığı değildi. Eğlenmeyi biliyor mu, gezip görmüş mü bu önemliydi. Çünkü benim ailem çok baskıcı olduğu için para kazansam bile başka bir şehre gitmeme bile izin vermediler. Benim de gezmek görmek içimde çok ukte kaldı. Eşim de Türkiye’nin her yerini gezmiş. Bu tavırlarından çok etkilendim.
Çok korumacı ve yerine göre kıskanmasını da çok sevdim. Kıyafet konusunda çok ölçülüydü, romantikti, sürekli güzel şeyler yazıyor söylüyor ayaklarımı yerden kesiyordu.
Gel zaman git zaman düğün zamanı bazı şeyler dikkatimi çekmeye başladı. Altın alınırken çok çok az alabildiler, ben ailemi ikna ettim. Eşyalar alınırken bazı eşyaları sonra alırız dediler. Düğün fotoğrafçısı tutulmadı mesela. Böyle böyle bazı durumlar oldu ama telafi edemeyeceğim şeyler değildi.
Bir de kızlar benim makyaj ve cilt malzemelerine çok düşkünlüğüm var. Yani bunlara para verirken içim yanmaz. Ya da bakımıma çok dikkat ederim bunları da biliyordu hatta babam bile sordu kızım masraflı bir kızdır kabul ediyor musun diye.
Ve evlendik. İlk birkaç hafta harikaydı. Ne zaman gerçek hayata döndük gerçekler beni vurmaya başladı. Market alışverişi yaparken bazı şeyleri bıraktırdı, ya da ucuza kaçmaya başladı. Dışarıda yemek yemek istediğimde evde yapalım demeye başladı. Bir baktım düğün zamanından bir sürü borcu var (haberim yoktu ailesi alıyor sanıyordum) altınlarımı verdim bozdurdu ama yok o borçlar kapanmıyor. Öyle olunca ondan para saklamaya başladım çünkü ne kadar versem kara deliğe gider gibi borcu asla bitmiyor. Kredi çektim eline verdim. 3 aydır onu ödüyorum ama borcu hala bitmedi. Eve bir şey almak istiyorum mesela, atıyorum bir biblo alınacak. Asla kendi almıyor, evin bir eksiği varsa ben almak zorundayım. Mutfağa dolap aldık mesela ihtiyaç vardı çünkü, ben aldım çünkü ondan isteyemiyorum param yok diyor. Artık bir şey istemeye korkar oldum. Kendi maaşım olduğu için canım bir şey çekerse alabiliyorum ama örneğin bir konsere gitmek istiyorum. Biletleri ben alırsam gidebiliriz almazsam gidemeyiz. Ailem bir yandan yardım ediyor ama benim standartlarım inanılmaz düştü. İster istemez mutsuz oluyorum sürekli hesap kitap yapmak zorundayım. Ben kira ödüyorum diyip duruyor kızlar onu da ben ödeyeceğim ya? (Ailemin bana verdiği ev uzak ve küçük olduğu için orada oturmuyoruz kirasını alıyoruz)
Bilerek ortak hesap oluşturmadım çünkü bence birbirimize her şeyin hesabını vermemeliyiz. Hemen hemen aynı kazanıyoruz. O kirayı ödüyorsa faturaları, marketi ve diğer üst baş yeme içme her şeyi ben ödüyorum. Evlendiğimizden beri eve herhangi bir eşya almadı. (Sonradan alırız denilen hiçbir eşya da alınamadı haliyle. Örneğin evde ayna yok, bazı halılar yok vs vs)
Adamın gezme anlayışı boş şekilde avm gezmek ve ailesine gitmek. Yürüyüş yapmak. Yani mesela canım bir kahve çekiyor onu söylemeye çekiniyorum. Ben alırsam bir şey demiyor ama. Gelip içiyor hatta kahvedenama mesela gel bir kahve içelim sana üst baş alalım falan demiyor. Kahve içsek desem dışarda masraf yapmayalım diyor. Dışarda yemek yemeyelim diye ailesinde yemek istiyor. Kendi oturuyor ben bulaşık yıkıyorum.
Ailesine çok düşkün. Ama bana fazla geliyor. Haftada 1 gitmezsek küsüyorlar ve bu evliliğin ilk haftasından beri böyle. Her telefonla konuştuklarında benimle konuşmak istiyorlar. Ne zaman bir plan yapsak ailesini bir yere sokuşturuyor. Sürekli ailesini bize davet etmek istiyor. Hafta içi çalışıyorum ev dağınık oluyor. Hadi gelsinler yemeğe çağıralım diyor. Ben birlikte bir şeyler yapalım diyorum, dönüşte bizimkilere gidelim diyor. Benim aileme gidilmesi konusunda ben ne zaman istesem gelir ama ben zaten habire gidelim istemiyorum ki. Bazen ona inat ben de bizimkilere gitcez diyorum bu sefer haftanın her günü bi yerlerde oluyoruz
Bir de ben misafir geleceği zaman evi temizlemek silmek süpürmek istiyorum. O bişey olmaz gelsinler kasıyorsun diyor. O yüzden mesela 5 dk sonraya birilerini çağırabilir ama ben öyle değilim. En az 1 gün önceden haberim olsun istiyorum.
Ev işleri konusunda kızlar ben ailemin yanında yaşadığım için ben yemek yapmayı falan bilmiyordum. Bunu da hiç saklamadım. Bilmiyorum ama öğrenirim dedim. İlk günden beri yemek, çamaşır, ütü bunların hepsini öğrenmek için çabalıyorum. Evet belki 5 çeşit yemek yapabiliyorum ama yapmaya çalışıyorum. Ev işlerini yarı yarıya yapıyoruz diyebilirim.
Bir de her şeyin üstüne işten istifa etti mobbing sebebiyle. Ailem bunu duyunca çok sinirlendi yeni evli adam iş bulmadan istifa eder mi diye. İnanın hiç yansıtmadım ağzımı açmadım senin mutluluğun sağlığın daha önemli dedim. Ama içten içe ben de sinirleniyorum madem işin gücün sağlam değildi ne diye evlenmeye kalktın diye. Ben evden çalışıyorum iyice yüz göz olduk bu süreçte.
Kızlar ben gerçekten bu adamı çok seviyorum. Yani seviyordum. Ama hayal kırıklığı yaşaya yaşaya, beklentilerimi azalta azalta gerçekten o kadar soğudum ki. Evet belki dışarıda kahve içmesem ölmem ama yani böyle bir kızı bulup tavlayıp sonra hayatını değiştirmesini istemek bana haksızlık değil mi? Maddiyat yarın öbür gün değişir diyorum ama bu karakteri değişir mi? Yani kızlar ben para için evlenmedim zaten her şeyim vardı. Ama kendi kendime hayatımı mahvettim gibi geliyor artık.
En son kavgamız şu oldu. Kışlık alışverişe çıktık. Kendine mont aldı. Ben de bir mont seçtim. Sonra ayakkabı da beğendik. Ben de şakasına montları sen alıyosun dimi dedim. Hani ayakkabıları da ben alıyım diyecektim devamında. Zaten birlikte ödüyoruz. Yo ben almıyorum niye ben alıyım? dedi. Kızlar bir erkek karısına mont da alamaz mı ya. Ben de niye bana para harcamaya bu kadar korkuyosun dedim. Nasıl öyle demişim bunu nasıl unuturmuş.
Onun üstüne bugün işlerim çok yoğundu canım çıktı. Akşam ne yemek yapalım aşkım dedim. Annemleri çağıralım diyor. Ya evi b*k götürüyor, ben de bugün çağırmayalım dedim. Yine sen kimse evimize gelsin istemiyorsuna falan geldi konu. Ben de artık uzaklaşmak istiyorum senden dedim.
Bir de mesela evliliğin ilk zamanları kavga ettiğimizde asla küs uyuyamazdık, mutlaka yanıma gelirdi. Artık küsüp gidip yatıyor ya da ben ağlarken kafayı vurup uyuyabiliyor.
Böyle olunca benim ona cinsel arzum da azaldı. Günlerce yapmasak aramıyorum artık. Ben ona da kaç kere söyledim, kadınlar öyle bir anda uyarılamaz bir hikaye bir giriş olmalı diye. Güzel bir jest güzel bir gün güzel bir söz. Her seferinde romantik olamayız artık diyor çekiliyor kenara. Zaten bu olaylardan dolayı saygım da azaldı. Neredeyse hiç istek duyamıyorum. Yani orada da işler kesat diyebiliriz.
İnanılmaz uzun oldu özür dilerim ama biz napıyoruz allah aşkına? Ben hata mı yaptım? Yorumu olan var mıçok sağolun…
Ev sahibi ile burun buruna gelsinler, para nasıl mutluluk getiriyor anlarlar.Mutluluk parayla olmaz yazanlar olmuş. Mutluluk kesinlikle parayla olur arkadaşlar. Olmaz diyorsanız para görmemişsinizdir.
Lüks mekanlar ile seni tavlamış yani. Aldığı hediyelerden hemen anlaşılırdı. Zaten söyleye söyleye de aldırıyormuşsun. Adam en başta senden eşyalara verdiği parayı gizlemiş. Tabii şu da var. Eşya var eşya var. Bu eşyalar ne derece lüks? Pahası ona göre değişir.Günaydın kızlar,
Dün maalesef gizli bir şekilde girdiğim için cevap yazamadım size. Şimdi bir de burayı okuyup kavga çıksın istemedim. O yüzden merakta bıraktıysam bağışlayın ama ben bu kadar içten uzun uzun yazacak, benimle dertlenecek insanların olacağı tahmin edememiştim hepinize vaktiniz için teşekkür ederim
En çok sorulan soru: flört ederken anlamadın mı? Kızlar valla o dönem daha ben sormadan x mekana y mekana gidelim diyordu ki oralar gayet pahalı lüks mekanlar. Yani öyle Avmnin yemek katı bile değil. İlk birkaç buluşmada ben yeltendim o ödetmedi. Birkaç ay sonra bir o bir ben ödemeye başladık. Bence olması gereken de o yani.
Hediye konusunda biraz fark etmiştim ben ona saat almıştım o bana ayıcıkya da hiç çiçek almıyordu zorla söylene söylene aldırtıyordum falan ama insan o zaman gerçekten kör mü oluyor napıyor anlamadım. Düşünememiştir pahalı hediye almayı ya da çiçek konusunda soluyor diye düşünüyodur falan demiştim.
Şimdi mesela sevgiliyken her hafta 2 kere gittiğimiz mekanlara sadece özel bir gün olursa gidebiliyoruz. Sıkışığız borçlarımız var idare et diyor. İnanın restoranda falan gözüm kalmadı ama yani insan bir kahve bile içelim derken çekinir mi kocasına ya?
İkinci konu da: bu borçlar ne?
Kızlar ben sanıyordum ki mobilyalarımızı beyaz eşyalarımızı falan ailesi alıyor ama ben bunu evlenince anladım ki aslında %20’sini ailesi vermişse %80 bunun kartına yüklenilmiş. Burada bana haksızlık etti çünkü benim ailem tüm kredi kartı borçlarımı kapatıp öyle evlendirdi ama o benden habersiz bir sürü borç getirdi. Ben otomatik olarak ailesi alıyor sanıyordum ama almıyormuş ve ben bunu öyle farz etmemeliymişim. Zaten tüm parasını bize harcamış borçları bizim için yapmış. Param var da mı vermiyorum, param yok diyor bana.
Tam olarak böyle olmuş. Sen evi geçindiriyorsun o ev işi yapıyor. Bana çok itici gelirdi. Benim eşim de evde iş yapar ama evi geçindirir de. Evine para harcayamayan erkek azcık çekici gelmezdi gözümeBizim eril dişil enerjiler birbirine girdi maalesef
Benim marka ya da lüks takıntım yok ama mideme çok düşkünüm. Canım bi yemek çekti mi param var yiyorum mutlu oluyorum. Param olmasa nasıl ödeyeyim o yemeği?Ev sahibi ile burun buruna gelsinler, para nasıl mutluluk getiriyor anlarlar.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?