- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.557
-
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #41
Saat; 11.35 ve yemekler hazır, çocuk bir 10 dk önce uyudu, boşa çıktım.
12 sayfa mektup yazdım, hala da yazıyorum... Doktorun ödevi...
Geçtiğimiz hafta içi doktora gittik tekrar, kontrol için "Haftalık bir göreyim seni, hem de şu Prof işini netleştiririz" demişti. Prof.un cep numarasına kadar aldık ancak aramadık ayıp olmasın diye; sekreteri ile tekrar görüştük. Kadın da "Ayrı ayrı alacak sizi bir süre, çift terapisi vermiyor kendisi. Notlar tutacak ve ardından notlarıyla beraber X Hanıma yönlendirecek, aile terapistimiz X Hanım" filan demiş eşime. Bana sordu "Ne yapalım sence?" diye ki doktorum haklı çıktı, kestirip attım "Ne bu, elden ele mi oynuyoruz? Tek doktor devam ederim edersem, onla konuş bunla konuş, ne yapacaklar sanki farklı olarak? Vazgeçtim, istemiyorum bu doktoru, çok zaman çalacak" dedim. Zaten aralığın sonuna ancak tarih verebilmiş, biz eşimle birlikte çalışana kadar sene olacak, ne anladım bu işten? Neyse, bu hali ve kararımı kendi doktorum ile paylaştım ve hak verdi. "Vakit ve nakit kaybettirmeye yönelik şeyler gibi hissediliyor, hoşlanmadım." dedi ve bizi kendisi almaya karar verdi.
Doktorumu bu yüzden seviyorum işte, adam net, adam sonuç odaklı ve paraya tok biri. Doktor gibi doktorsun yav helal olsun hocam sana. ^_^
Neyse; "Hazır buradayken, size aile terapisi nedir-ne değildir, amacımız ne olacak, nasıl bir metot izleyeceğiz vb. bahsedeyim." dedi. Bilgimize bilgi kattı sağ olsun, KKdaki yorumlarımda bile daha faydalı olabilirim şu an Neyse, öyle bir bilgi aktarımı, kişisel soru-cevaplardan sonra ilk ödevimiz geldi. Daha doğrusu süreci hızlandırmak adına, evliliğimiz içinde kim neden şikayetçidir, kimin hangi huyları bize nasıl hissettirir, şu an nasıl hissediyoruz, somut örnekler vere vere o olay anındaki düşüncelerimiz-hislerimiz, bu ilişki içinde ne kadar değiştiğimizi düşünüyoruz, ne yönde değiştik, ne olduk bizce vs vs tüm bunları ele alan bir mektup yazmamızı istedi, birbirimizin mektubunu okumamız yasak, tarihleyip, zarflayıp vereceğiz doktora.
Odasından çıkarken "X Bey, sayfa sınırı var mı?" diye sordum
"Yok Gangstacım, istediğin kadar yazabilirsin" dedi.
Eşim atladı; "Hocam hazır olun geliyor 20 sayfa assfdklanf" diye ve doktorum "Y Bey, boşuna almadık hızlı okuma derslerini, işimiz bu, okuruz" dedi ve son gülen iyi güldü.
O ara hacıladığım çakmağı da pastahaneciye geri götürdük; adamın babası oradaydı, kallavi rezillik... Adamlar bana güldü "Sorun değil" diyerek. Dayanamadım ben de güldüm ne yapayım "Farkında olmadan çakmağınızı yürütmüşüm, kusuruma bakmayın" diye geri getirince. O ara eşimin çakmağı indirdim cebe, kendi çakmağım kim bilir nerede... Kaybetmişim canım zippomu. Kim çöktüyse, çakmaktan anlıyor belli ki
Neyse, şimdi 12 sayfa oldu mektup, daha devamı gelecek.
Hee, eşimle bir de bunun tartışmasını yaşadık: Mektubu nerede-nasıl yazacağımız-yazmamız gerektiğinin.
Tanıyorum adamımı ya; dedim "Y bak pcde yazıp geçme! Kalem-kağıt kullan duygun geçsin, tamam mı?" dedim. "Ya naalaka, bilgisayardan yazınca geçmiyor mu duygu? Yanlış yazsam üzerini çizmekle, silmekle mi uğraşacağım? Rahat rahat yazarım işte pcde." dedi kendisi de. Ben de dedim "Orhan Veli, sevgilisinden gelen mektubu okurken, onun hangi satırda ağladığını, yazısının büyümesinden anlarmış, artık sen duyguların için font, punto seçer durursun!" dedim.
Beni anladı... "Anladım" dedi ancak bilgisayarda yazmaya başladı-devam ediyor. Üstelik evin içinde attığım her adıma "Bunu da yazacağım" filan diyor. "Yaz" dedim. "Yaz. Anca bu günü yazarsın. Merak etme, ben ikimiz için 4 sene önceden başladım yazmaya" dedim. "Tabi canım boşuna mı tutuldu çetelem, yaz balım, yaz kuşum" diyor.
2-3 güne kadar doktora gittiğimizde de böyle eğlenebilecek mi bakalım.
Neyse; durum bu. Evin içinde birbirimizden kaçıra göçüre mektup yazıyoruz günlerdir.
Rüşvet de aldım kendisinden, yeni boya takımı almış getirmiş dün bana. Yemezler efendim, yemezler... O boyalar daha anlayışla yazmamı sağlamayacak. Tabi boyaları aldım, denedim sevinçle orası ayrı.
Daha yazarım; terapi düşünüp gidemeyenler için de yöntem olarak, bilgi olarak öğrendiğim kadarıyla paylaşırım kızlar. Denediklerimizi, sonuç alıp-almadıklarımızı, ödevlerimizi filan aktarırım artık. Gerçi çok da umutlu değilim kendini değiştireceğine dair eşimin, şimdiden bile işin gırgırında ancak en azından birbirimize katlanabildiğimiz bir seviyede kalabilecek ruh halini korumayı öğreniriz diyorum. :/ Kimin evliliği mükemmel ki, değil mi?
12 sayfa mektup yazdım, hala da yazıyorum... Doktorun ödevi...
Geçtiğimiz hafta içi doktora gittik tekrar, kontrol için "Haftalık bir göreyim seni, hem de şu Prof işini netleştiririz" demişti. Prof.un cep numarasına kadar aldık ancak aramadık ayıp olmasın diye; sekreteri ile tekrar görüştük. Kadın da "Ayrı ayrı alacak sizi bir süre, çift terapisi vermiyor kendisi. Notlar tutacak ve ardından notlarıyla beraber X Hanıma yönlendirecek, aile terapistimiz X Hanım" filan demiş eşime. Bana sordu "Ne yapalım sence?" diye ki doktorum haklı çıktı, kestirip attım "Ne bu, elden ele mi oynuyoruz? Tek doktor devam ederim edersem, onla konuş bunla konuş, ne yapacaklar sanki farklı olarak? Vazgeçtim, istemiyorum bu doktoru, çok zaman çalacak" dedim. Zaten aralığın sonuna ancak tarih verebilmiş, biz eşimle birlikte çalışana kadar sene olacak, ne anladım bu işten? Neyse, bu hali ve kararımı kendi doktorum ile paylaştım ve hak verdi. "Vakit ve nakit kaybettirmeye yönelik şeyler gibi hissediliyor, hoşlanmadım." dedi ve bizi kendisi almaya karar verdi.
Doktorumu bu yüzden seviyorum işte, adam net, adam sonuç odaklı ve paraya tok biri. Doktor gibi doktorsun yav helal olsun hocam sana. ^_^
Neyse; "Hazır buradayken, size aile terapisi nedir-ne değildir, amacımız ne olacak, nasıl bir metot izleyeceğiz vb. bahsedeyim." dedi. Bilgimize bilgi kattı sağ olsun, KKdaki yorumlarımda bile daha faydalı olabilirim şu an
Odasından çıkarken "X Bey, sayfa sınırı var mı?" diye sordum
"Yok Gangstacım, istediğin kadar yazabilirsin" dedi.
Eşim atladı; "Hocam hazır olun geliyor 20 sayfa assfdklanf" diye ve doktorum "Y Bey, boşuna almadık hızlı okuma derslerini, işimiz bu, okuruz" dedi ve son gülen iyi güldü.
O ara hacıladığım çakmağı da pastahaneciye geri götürdük; adamın babası oradaydı, kallavi rezillik... Adamlar bana güldü "Sorun değil" diyerek. Dayanamadım ben de güldüm ne yapayım "Farkında olmadan çakmağınızı yürütmüşüm, kusuruma bakmayın" diye geri getirince. O ara eşimin çakmağı indirdim cebe, kendi çakmağım kim bilir nerede... Kaybetmişim canım zippomu. Kim çöktüyse, çakmaktan anlıyor belli ki
Neyse, şimdi 12 sayfa oldu mektup, daha devamı gelecek.
Hee, eşimle bir de bunun tartışmasını yaşadık: Mektubu nerede-nasıl yazacağımız-yazmamız gerektiğinin.
Tanıyorum adamımı ya; dedim "Y bak pcde yazıp geçme! Kalem-kağıt kullan duygun geçsin, tamam mı?" dedim. "Ya naalaka, bilgisayardan yazınca geçmiyor mu duygu? Yanlış yazsam üzerini çizmekle, silmekle mi uğraşacağım? Rahat rahat yazarım işte pcde." dedi kendisi de. Ben de dedim "Orhan Veli, sevgilisinden gelen mektubu okurken, onun hangi satırda ağladığını, yazısının büyümesinden anlarmış, artık sen duyguların için font, punto seçer durursun!" dedim.
Beni anladı... "Anladım" dedi ancak bilgisayarda yazmaya başladı-devam ediyor. Üstelik evin içinde attığım her adıma "Bunu da yazacağım" filan diyor. "Yaz" dedim. "Yaz. Anca bu günü yazarsın. Merak etme, ben ikimiz için 4 sene önceden başladım yazmaya" dedim. "Tabi canım boşuna mı tutuldu çetelem, yaz balım, yaz kuşum" diyor.
2-3 güne kadar doktora gittiğimizde de böyle eğlenebilecek mi bakalım.
Neyse; durum bu. Evin içinde birbirimizden kaçıra göçüre mektup yazıyoruz günlerdir.
Rüşvet de aldım kendisinden, yeni boya takımı almış getirmiş dün bana. Yemezler efendim, yemezler... O boyalar daha anlayışla yazmamı sağlamayacak. Tabi boyaları aldım, denedim sevinçle orası ayrı.
Daha yazarım; terapi düşünüp gidemeyenler için de yöntem olarak, bilgi olarak öğrendiğim kadarıyla paylaşırım kızlar. Denediklerimizi, sonuç alıp-almadıklarımızı, ödevlerimizi filan aktarırım artık. Gerçi çok da umutlu değilim kendini değiştireceğine dair eşimin, şimdiden bile işin gırgırında ancak en azından birbirimize katlanabildiğimiz bir seviyede kalabilecek ruh halini korumayı öğreniriz diyorum. :/ Kimin evliliği mükemmel ki, değil mi?