- 27 Aralık 2018
- 4
- 4
- Konu Sahibi kullanilmayanhesap91
- #1
(Okurken karışıklık olmasın diye rastgele isimler veriyorum gerçek isimler değildir.)
Yazarak içimi rahatlatmak istiyorum. 2014'te lise bittikten sonraydı mali müşavir Şehnaz hanımefendinin yanında işe başladım. O zaman yanında 7 senedir çalıştırdığı Emel abla (şu an 10 sene) ve aynı hafta içinde Mehtap diye önlisans mezunu ve Beyza diye maliye okuyan 2. sınıf üniversite öğrencisi ve lise mezunu beni işe aldı. Yani çalışma ortamında 2 demirbaş ve aynı hafta içinde yeni işe alınan 3 kız vardı.
Çalışma ortamında herkes herkesin arkasından rahatça sallıyormuş bunu geçte olsa sonunda kabullenebildim.
Emel abla 7 senedir ekmeğini yediği kadının sinirlenince "arkasından" o.luğunu, morukluğunu, patron vasfın yok ne emir veriyosun, senin a.. demeler...
Yani aklınıza gelebilecek her türlü hakaretleri ederdi.
Yalan yok ben de dahil kimse Şehnaz hanımı bencilliğinden dolayı pek sevmezdik. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama kimsenin namusuna, şerefine laf edecek, yediği kaba pisleyecek kadar insanlıktan çıkmamalı.
Şu an düşünüyorum senelerce ekmeğini yediği insana kötü sözler söyleyen Emel abla bana neler demez ki.. Neden demesin ki..?
Diğer iki kız ve ben aynı zamanlarda tecrübesiz olarak başladığımız halde aynı işi hatta daha fazlasını ben yaptığım halde diploma farkından dolayı onlar haftalık 180-200 alırken ben 100 TL alıyordum.
Parayı idareli kullanmaya çalışıyordum aldığım para zaten her hafta yemeğe otobüse gidiyordu bu yüzden onlar aldıkları parada bonkör olurken ben daha dikkatli olup her şeyi alamıyordum. Onlar yemeğin yanına kola sipariş verirken ben bazen bir şey almazdım ya da ayran alırdım. Yemekten sonra kendilerine çikolata içecek abur cubur alırlardı ben de onlara ayak uydursam da çoğu zaman nefsime hakim olmaya çalışırdım. Bu da özellikle Emel ablanın gözüne batıyordu farkındaydım. Bir keresinde "burda eskiden çalışan bi kız vardı aldığı parayı harcamamak için yemek bile yemezdi çok cimriydi" diye hikâyeler anlatmıştı. Geçmişte çalışan birinin dedikodusunu yaparken ismiyle anlatırdı bu sefer isim kullanmamıştı.. Halbuki kimse salak değil o lafı bana dokundurduğu ortadaydı.
160 boyundayım diğer 4 kişi 175-180 arasında hepsi güzel alımlı ve uzun maşallahları var. 1.80 Emel abla konuşmayı tam hatırlamıyorum ama bana aşağılar gibi bir tavırla "kısa boylulardan korkacaksın ne beklenirse kısa boylulardan beklenir" deyip mutfağa gitmişti.
Sürekli laf sokma çabası içindeydi halbuki ben ondan çok küçüktüm benimle derdi neydi bilmiyordum.
İşi bir kere bize gösterir ikincisinde hatamız olursa veya hatırlamazsak bas bas bağırır kıyamet koparırdı...
Bir keresinde Şehnaz hanım öğlen gelmişti acıkmış, beni poğaça simit almaya yollamıştı. Yolladığı yer kapanmıştı başka bir simiçiye gitmek zorunda kalmıştım hâliyle biraz gecikmiştim. Geldiğimde suratlar beş karıştı izah etmeme rağmen...
Ertesi gün iş çıkışı Beyza ile kapanan simitçinin önünden geçerken Beyza gülerek "Aa burası gerçekten kapanmış" dedi. Ben de "Kimse inanmadı arkamdan atıp tutuldu dimi" diye sorunca cevap vermedi sadece pişkin pişkin güldü.
Devlet dairesinde veya telefonda noter vergi dairesi vs. ile ilgili bir iş olduğunda Emel abla sürekli "devlet memurlarının Allah belasını versin, nefret ediyorum memurlardan, aldıkları para haram" diye beddua ve hareket ederdi. Sinirlenilmeyecek bir şeye bile "ooof oooff" diye bağırırdı.
Emel abla evli ve bir kızı var eşi de kendisini çok seviyor. Ama sürekli enerjisi düşük ve insanların enerjisini sömüren birisiydi..
Emel ablanın sorunu sıkıntısı tüm dünyaya olsa da bana karşı anlam veremediğim bir nefreti ve laf sokma çabası vardı.
Genelde bu iş yerinde herkes oturur, çay kahve içer/emreder bilgisayar işleri varsa onları yapar bana gelince dosya getir/götür, dosyala, zımbala, çay koy, markete in, mükellefe git...
Aynı zamanda işe başlamamıza ve hiçbirimizin işi bilmiyor olmasına rağmen Mehtap önlisans mezunu Beyza lisans 2. sınıf öğrencisi olduğu için onlara her şey hak ben lise mezunu olduğum için afedersiniz bana b..tu. Halbuki ben de üniversiteye yeni kayıt yaptırmıştım. Ben de 1. sınıfta öğrenciydim.
Mehtap ile pek sıkıntım yoktu o kimseye karışmazdı ama kendisine söylenen herhangi bir şeyi ağzında tutmaz hemen yetiştirirdi..
İş yerinden ayrılacağımı söylediğim zaman Şehnaz hanım "Zaten hata bende dayımın aklına uyup bi lise mezunu çalıştırdım" dedi. Bense "İlerde ben de üniversite mezunu olacam inşallah" demekle yetindim. Aklıma gelmedi "Beyza' da lise mezunu aramızdaki tek fark o 2. sınıf ben 1. sınıf öğrencisiyim aynı sözleri Beyza'ya da söyleyin" demek.. Desem de ne değişecekti ki...
4 ay boyunca onlar yüzünden sandalyeden düşüp belimi incittim, onlar otururken fazla fazla dosya yüklenmekten bel ve boyun fıtığı oldum. Ezdiler, aşağıladılar..
Ama bunların bir önemi yok artık ben de üniversite mezunuyum, sağlık problemi geçici diploma kalıcı sonuçta dimi..!
Dün çarşıda Beyza'yı gördüm. Karşı karşıya geldik görmezden geldi. Havalı bir şekilde yanımdan geçti. Açıkçası çok zoruma gitti. Twitter'dan profiline paylaşımlarına bakayım dedim mezun olması gerekiyordu okulunu nişanlısından dolayı bitirememiş nişanı atmış falan. Başka bir yerde çalışıyor kaldığı yerden okula devam ediyor paylaşımlarından anladığım kadarıyla. Bir zamanlar o da lise mezunuyum diye küçümsemişti..
Nedenini bilmiyorum 2 haftadır geçmişim peşimi bırakmıyor. Bu yaşıma kadar yaşadıklarım, bana yaşatılanlar, aptallıklarım, konuşmalarım, hareketlerim her şey gözümün önüne geliyor. Sürekli kafamı eski olaylara taktım. Bundan kurtulmam gerek. İnsan kendi kendinin doktoru olmalı. Takıntılarımı bir kenara bırakıp daha çok kendimi geliştirmem, daha çok öğrenmem gerek. Atanmak istiyorum bu sene umudum var. İyi bir iş sahibi olup bir zamanlar beni aşağılayan gerek o iş yerindekilerin gerek akrabalarımın beni görmelerini istiyorum. O zaman o kişilere insanlık nasıl olur göstermek istiyorum. Çünkü ben ailemden görmediğim duymadığım rezillikleri 4 aylık süreçte bu iş yerinde bu insanlardan görüp duydum. Dünyayı bilmem ama iş yeri hassas kalpler için cehennemmiş bunu anladım.
Ne yalan söyleyeyim onlara hakkımı helal etmek istemiyorum. Haramı helâli bilselerdi bunları yapmazlardı. Onlar da bana ölmüyordu zaten..
Yazarak içimi rahatlatmak istiyorum. 2014'te lise bittikten sonraydı mali müşavir Şehnaz hanımefendinin yanında işe başladım. O zaman yanında 7 senedir çalıştırdığı Emel abla (şu an 10 sene) ve aynı hafta içinde Mehtap diye önlisans mezunu ve Beyza diye maliye okuyan 2. sınıf üniversite öğrencisi ve lise mezunu beni işe aldı. Yani çalışma ortamında 2 demirbaş ve aynı hafta içinde yeni işe alınan 3 kız vardı.
Çalışma ortamında herkes herkesin arkasından rahatça sallıyormuş bunu geçte olsa sonunda kabullenebildim.
Emel abla 7 senedir ekmeğini yediği kadının sinirlenince "arkasından" o.luğunu, morukluğunu, patron vasfın yok ne emir veriyosun, senin a.. demeler...
Yani aklınıza gelebilecek her türlü hakaretleri ederdi.
Yalan yok ben de dahil kimse Şehnaz hanımı bencilliğinden dolayı pek sevmezdik. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama kimsenin namusuna, şerefine laf edecek, yediği kaba pisleyecek kadar insanlıktan çıkmamalı.
Şu an düşünüyorum senelerce ekmeğini yediği insana kötü sözler söyleyen Emel abla bana neler demez ki.. Neden demesin ki..?
Diğer iki kız ve ben aynı zamanlarda tecrübesiz olarak başladığımız halde aynı işi hatta daha fazlasını ben yaptığım halde diploma farkından dolayı onlar haftalık 180-200 alırken ben 100 TL alıyordum.
Parayı idareli kullanmaya çalışıyordum aldığım para zaten her hafta yemeğe otobüse gidiyordu bu yüzden onlar aldıkları parada bonkör olurken ben daha dikkatli olup her şeyi alamıyordum. Onlar yemeğin yanına kola sipariş verirken ben bazen bir şey almazdım ya da ayran alırdım. Yemekten sonra kendilerine çikolata içecek abur cubur alırlardı ben de onlara ayak uydursam da çoğu zaman nefsime hakim olmaya çalışırdım. Bu da özellikle Emel ablanın gözüne batıyordu farkındaydım. Bir keresinde "burda eskiden çalışan bi kız vardı aldığı parayı harcamamak için yemek bile yemezdi çok cimriydi" diye hikâyeler anlatmıştı. Geçmişte çalışan birinin dedikodusunu yaparken ismiyle anlatırdı bu sefer isim kullanmamıştı.. Halbuki kimse salak değil o lafı bana dokundurduğu ortadaydı.
160 boyundayım diğer 4 kişi 175-180 arasında hepsi güzel alımlı ve uzun maşallahları var. 1.80 Emel abla konuşmayı tam hatırlamıyorum ama bana aşağılar gibi bir tavırla "kısa boylulardan korkacaksın ne beklenirse kısa boylulardan beklenir" deyip mutfağa gitmişti.
Sürekli laf sokma çabası içindeydi halbuki ben ondan çok küçüktüm benimle derdi neydi bilmiyordum.
İşi bir kere bize gösterir ikincisinde hatamız olursa veya hatırlamazsak bas bas bağırır kıyamet koparırdı...
Bir keresinde Şehnaz hanım öğlen gelmişti acıkmış, beni poğaça simit almaya yollamıştı. Yolladığı yer kapanmıştı başka bir simiçiye gitmek zorunda kalmıştım hâliyle biraz gecikmiştim. Geldiğimde suratlar beş karıştı izah etmeme rağmen...
Ertesi gün iş çıkışı Beyza ile kapanan simitçinin önünden geçerken Beyza gülerek "Aa burası gerçekten kapanmış" dedi. Ben de "Kimse inanmadı arkamdan atıp tutuldu dimi" diye sorunca cevap vermedi sadece pişkin pişkin güldü.
Devlet dairesinde veya telefonda noter vergi dairesi vs. ile ilgili bir iş olduğunda Emel abla sürekli "devlet memurlarının Allah belasını versin, nefret ediyorum memurlardan, aldıkları para haram" diye beddua ve hareket ederdi. Sinirlenilmeyecek bir şeye bile "ooof oooff" diye bağırırdı.
Emel abla evli ve bir kızı var eşi de kendisini çok seviyor. Ama sürekli enerjisi düşük ve insanların enerjisini sömüren birisiydi..
Emel ablanın sorunu sıkıntısı tüm dünyaya olsa da bana karşı anlam veremediğim bir nefreti ve laf sokma çabası vardı.
Genelde bu iş yerinde herkes oturur, çay kahve içer/emreder bilgisayar işleri varsa onları yapar bana gelince dosya getir/götür, dosyala, zımbala, çay koy, markete in, mükellefe git...
Aynı zamanda işe başlamamıza ve hiçbirimizin işi bilmiyor olmasına rağmen Mehtap önlisans mezunu Beyza lisans 2. sınıf öğrencisi olduğu için onlara her şey hak ben lise mezunu olduğum için afedersiniz bana b..tu. Halbuki ben de üniversiteye yeni kayıt yaptırmıştım. Ben de 1. sınıfta öğrenciydim.
Mehtap ile pek sıkıntım yoktu o kimseye karışmazdı ama kendisine söylenen herhangi bir şeyi ağzında tutmaz hemen yetiştirirdi..
İş yerinden ayrılacağımı söylediğim zaman Şehnaz hanım "Zaten hata bende dayımın aklına uyup bi lise mezunu çalıştırdım" dedi. Bense "İlerde ben de üniversite mezunu olacam inşallah" demekle yetindim. Aklıma gelmedi "Beyza' da lise mezunu aramızdaki tek fark o 2. sınıf ben 1. sınıf öğrencisiyim aynı sözleri Beyza'ya da söyleyin" demek.. Desem de ne değişecekti ki...
4 ay boyunca onlar yüzünden sandalyeden düşüp belimi incittim, onlar otururken fazla fazla dosya yüklenmekten bel ve boyun fıtığı oldum. Ezdiler, aşağıladılar..
Ama bunların bir önemi yok artık ben de üniversite mezunuyum, sağlık problemi geçici diploma kalıcı sonuçta dimi..!
Dün çarşıda Beyza'yı gördüm. Karşı karşıya geldik görmezden geldi. Havalı bir şekilde yanımdan geçti. Açıkçası çok zoruma gitti. Twitter'dan profiline paylaşımlarına bakayım dedim mezun olması gerekiyordu okulunu nişanlısından dolayı bitirememiş nişanı atmış falan. Başka bir yerde çalışıyor kaldığı yerden okula devam ediyor paylaşımlarından anladığım kadarıyla. Bir zamanlar o da lise mezunuyum diye küçümsemişti..
Nedenini bilmiyorum 2 haftadır geçmişim peşimi bırakmıyor. Bu yaşıma kadar yaşadıklarım, bana yaşatılanlar, aptallıklarım, konuşmalarım, hareketlerim her şey gözümün önüne geliyor. Sürekli kafamı eski olaylara taktım. Bundan kurtulmam gerek. İnsan kendi kendinin doktoru olmalı. Takıntılarımı bir kenara bırakıp daha çok kendimi geliştirmem, daha çok öğrenmem gerek. Atanmak istiyorum bu sene umudum var. İyi bir iş sahibi olup bir zamanlar beni aşağılayan gerek o iş yerindekilerin gerek akrabalarımın beni görmelerini istiyorum. O zaman o kişilere insanlık nasıl olur göstermek istiyorum. Çünkü ben ailemden görmediğim duymadığım rezillikleri 4 aylık süreçte bu iş yerinde bu insanlardan görüp duydum. Dünyayı bilmem ama iş yeri hassas kalpler için cehennemmiş bunu anladım.
Ne yalan söyleyeyim onlara hakkımı helal etmek istemiyorum. Haramı helâli bilselerdi bunları yapmazlardı. Onlar da bana ölmüyordu zaten..