- 7 Ocak 2015
- 62
- 21
Merhabalar kızlar, umarım hepiniz iyisinizdir. Geçen gün pmsteyim ama nasıl huysuzum nasıl sıkkınım anlatamam. Yine beyin otomatik olarak geçmişe gitti, canımı sıkan birkaç şeye odaklandı. Eşimle çift terapisi alacağız, sebebi de şu; ben duygularımla bağlantı kurmakta problem yaşıyordum. Üzgün müyüm mesela, bir olay beni kırdı mı, hemen öfkeye, sinire yanlıyordum. Sanki hemen kızmam gerekiyormuş gibi. Adı üstünde bunlar duygular zaten, ama psikolojide yakın olduğumuz, ağır basan bazı duygular olduğu da gerçek.
Velhasıl kelam, ben son zamanlarda muslukları açtım iyice. Hayat yeni kapılar açıyor işte, ben gözyaşını acizlikle eşleştirmişim meğer, beynim de müsade etmemiş üzüntüyü bile doya doya yaşamama. Ve bu yüzden hep biraz kavgaya her an hazır tiplerden olmuşum. Neyse efendim bu farkındalıktan sonra dediğim üzere yaşıyorum duygularımı. Ağlıyorum zırlıyorum. Bu arada bir gün oldu, eşim canımı sıktı, kırdı beni. Sonra da kendini açıklamaya başladı ama ben ağlıyorum. Durup dedim ki, ağlıyorum suan ama sen şefkatli değilsin? Beyefendi üzgünlüğümü farketmiş ama içinden gelmemiş sarıp sarmalamak. O an biz kavgayı bıraktık, neden eşimin bu şekilde hissettiğini düşünüyoruz. Ben normalde kavgada hiç ağlamam dedim ya, duygulanır ağlarım, yaralı hayvan görür ağlarım ama biriyle kavga ediyorsam nooooo! Sadece sinirden. Sonra bir kaç gün geçti aldım karşıma, tam da pms en alevli halinde. Gündüz de arkadaşımla konuştum, böyle böyle diye evlilik terapisi önerdi, onu araştırdım. Eşime de söyledim, çözümcül yaklaştı. Niye o tepkiyi vermediğine taktım kafayı ama, aldım karşıma, nasıl böyle dersin filan diyorum hala. O da henüz ilişkinin başında benim eski erkek arkadaşımla görüştüğümü öğrendiğinden beri bunu aştığını düşündüğünü ama içinde bir yerde hala bana kırgın bir adam olduğunu söyledi. Benimle ilgili en geriye gittiğinde bu geliyormuş aklına, belki altta bir travma yatıyor, inan bilmiyorum dedi.
Bunca yıllık evlilik için söylemem gerek ki kendisi hayattaki önceliğini ben yapan, vesikalığımı koyacağı şeffaf göz yoksa beğense de o cüzdanı almayan, yeri geldiğinde yakınları kalbimi kırınca mesafe koyan biri. Canım benim. Ama ben o duygusuz anını çıkaramadım aklımdan, depresyon geçirmiştim, o süreçte canımı sıktığı şeyler aklıma geldi, sonra ailesi beni üzmüştü ama hep beraberken onlara ses yükseltmedi, tavrını seyrek arayarak, evlerine gitmeyerek, sohbeti azaltarak gösterdi. O noktada niye olay esnasında bağırıp çağırmadı diye geldi aklıma, deli bir vesvese ama anlatamam. Bana geldiler. İçeride uyuyor adam, saat geç, kızları arayamam o vakitte. Dedim ki benim kadınlarkulubu hesabım vardı, yakın zamanda bebek de düşünüyorum, çok tatlı yazanlar var ben de katılırım. Ama onlardan önce dert başlığı nasip oldu. Noktalamasız filan taktik maktik yok bam bam bam girdim. Bir de dedim ki, sanki yazım tarzımdan biri anlar, bu özel bir şey. Farklı biri gibi yazayım, yani üslüp olarak. Dert yine benim derdim kalsın. Neyse, şimdiki halime bakmayın, pms geçti tabi pamuk şekere bağladım. Ama o an o kadar kötüyüm ki, ağlamaklı yazıyorum zaten. Olabildiğince kendi hitap tarzımdan uzak, ama duygularımı da yansıtarak, hatta sonunda diyorum ki napıcaz, nasıl düzelicez, medet!
Fakat o da ne! Bir baktım ki dom sözlü diye bir deyiş kullanmışım pek kimsenin bilmediği, benim konuyu bırakmışlar onu tartışıyorlar. Biri geçimsiz birine benziyorsunuz yazmış. Ne alaka diyorum kendi kendime. ben burada belki eşi ya da kendisi aynı süreçten geçen birileri vardır, tecrübelerini paylaşırlar diye bekliyorum falan. Nerdeeee… Sonra şey var bir de, eşimi seviyorum sevgisine de inanıyorum yazmışım. Asıl bomba burada geliyor kızlar. Birisi yazıyor ki bana, böyle davranan adamın sevgisinden nasıl emin oluyorsunuz dicem de temizliğe yardım ediyor diyeceksiniz diye korkuyorum. Zaten perişanım, bunu okuyup yüzüne pembe palto yiyen leyla gibi devreler kopuyor bende. Evet, sevse niye böyle desin diyorum kendi kendime, bir de soruyorum, o zaman yalan mıymış yani sevgimiz diye, bunları yapıyorsa yalan diyor. Hemen küçük Emrah’a bağlıyorum sonra. Orada sinirle yorum yapmışım konuyla ilgili, demek her şey sadece eski sevgilimle görüşüp aklımdan çıkardım, sonra da onu sana itiraf ettim diye diyorum. Meğer bugüne kadar canımı sıktığı ne varsa hep bana öfkesindenmiş ve bu öfke bitmemiş, tüüüü yazıklar olsun sana diyorum. Başlığın altındakiler durmuyor, kin beslemiş sana diyorlar, aldatıyor haberin olsun diyorlar. Ben bu sefer bihterin cenazesinde felç geçiren Firdevs yöreoğlu gibiyim. Üzüntüden ağzım yüzüm kayıyor, gece saat kaç olmuş, hala ne diyorlarsa evet diyorum, onlardan iyi mi bileceğim. Bu sırada ben olmadığım belli olmasın diye bir persona kullanıyorum ya hani, o personaya sallayanlar oldukça ben de onlara sallıyorum, çünkü ciddi cevap veremem. Zaten komedi döndürüyorlar, bana başka çare bırakmadılar ki, onların istedikleri gibi cevaplar veriyorum ben de. Etkiye tepki. Eğleniyorlar benim derdimin altında. Ooo linç modu açık, ben izlemeye devam yazan bile var. Okuyorum ben de işte bunu. Anlıyorum ki, bu belli başlı yazar hanımefendiler zaten diğer hanımefendilere nerden anladın sevildiğini diyorlarmış hep. Onlar da herhalde benim gibi bir ruh halindelerse, işte temizliğe yardım eder, gezdirir filan diye kendilerini açıklıyorlarmış
Sonra bu yazarlar da böyle sevgi mi olur, boşan, istemiyor seni filan diyorlarmış başlık açanlara of ya. Neyse ben o kadar uzağım ki buralara başlığı filan silmeye kalktım, meğer cezası varmış adgsgd ardından bir not ekledim, pozitif bir ortam oluşmadı hepinize teşekkürler ben kendi başımın çaresine bakacağım öyle diye, moderatörler konuyu kitlemişler. Sağolsunlar.
Şimdi çekilin bakalım, ben yaşar usta sana iki çift lafım var beyim diyeceğim yere geldik.
Şimdi ben birkaç yorumu acayip taktım kafaya. Ertesi gün eşime surat yapıyorum, üzgünlük kızgınlık hepsi karıştı. Adam yine sabırlı, bir de diyorum ki ben seni şikayet ettim işte sen böyleymişsin filan öyle dediler diye. Yazıyı filan okumuyorum tabi. Olabildiğince sakin yaklaşmaya çalışıyor, yazan kişilerin kim olduğunu bilemeyeceğimi, belki erkek, belki 10 yaşında çocuk olabileceğini, ciddiye almamam gerektiğini söylüyor. Birkaç cümleden bu kadar etkilenmenin de sağlıksız olduğunu söylüyor. Neyse diyorum. Kızlardan birini arıyorum, sonra birini sonra birini. Yargılamadan dinliyorlar. Diyorum ki böyle böyle dediler, ben de etkilendim. Genel kanaat hiç yazmamış olmam gerektiği. Ama olduktan sonra da, ilişki dinamiğini bilmeyen kimselerin dediklerine önem vermemem gerektiği. Kızlardan biri, daha konuyu açmadan yeni ilişkisiyle ilgili birşeyler söylüyor, bir kadın olarak benim de eşimin hayattaki şansım olduğunu söylüyor. Anlattıktan sonra da gece bana yaz bir daha böyle olursan arayamasan bile, ne olacak, sabah illa ki okurum sen de içini dökmüş olursun diyor. Ayrıca yazıyı okuyunca şunu söylüyor. Yazım tarzımı bozacağım derken, eşimi o anki duygularımla baya bir gömdüğünü söylüyor. Bu da gerçeği pek yansıtmıyor, o yüzden cevaplar da sana gelmiyor diyor. Oradaki yoruma açık, senin duygularınla meydana getirmiş olduğun biri. Eşime haksızlık ettiğimi söylüyor, sakın okuma, çok kırılır diyor. Kafama oturmaya başlıyor ama tamamen rahatlayamıyorum. Birkaç gün daha keyifsiz geçiyor. Stalk işini 2011 de bırakmıştım en son, sahalara dönüyorum. Bana yazanlara bakıyorum başka kime ne yazmışlar. Çünkü ben hiç niyet sorgulamadan dedikleri neyse olduğu gibi aldım kabul ettim ama belki cidden kaostan besleniyorlar, olamaz mı?
Geçimsiz yazana bakıyorum, ailesiyle yaşayan bir kız, aralarında bir para alışverişi olmuş, ailesi parasının üstüne yatmış, bu da tepki verememiş filan. Yorum yapasım geliyor kendi kendime, sus diyorum yapma. Bu soruyu sormak haddime düşer mi demeden basıl sevildiğine eminsin diyen, bu madde madde sıralanacak bir sey değil deyince de ispat isteyen (?) yardım ve paylaşım istenen başlıkta iyice ateşi körükleyen kişiye bakıyorum. Hayatsız desem hiç abartmam. Çünkü dakika başı bir yorumu var, biraz fazla negatif olacak ki başlık sahibi biri en sonunda rica etmiş dayanamayıp, lütfen siz yazmayın diye. Bunları görüyorum sonra, artık pms sona eriyor, mantık tekrar hayatıma dönüyor. Arkadaşlarımın, eşimin söylediklerini düşünüyorum. Bu yorumları yapan kişilere sinirlersem de bir yandan düşünüyorum. Asıl canımı sıkan şahsiyet değil zihniyet. Onu fark ediyorum peşinden. Olmam gereken sağlıklı düşüncelere adım adım dönüyorum ardından.
Asıl konu şu sevgili hanımlar. Ben ne mutlu ki mutlu bir evliliğim var diyebilen, biraz huysuz ama tanısan seversin tarzında bir kadınım. Ama eğer diğer yazdığım başlığı okursanız göreceksiniz ki, o an gerçekten çaresiz, ummadığı bir tepki almış, gözyaşın pıt tadında biriydim. Öyle bir ruh hali ki; hayatımdaki realiteye sırt çevirip yardım alacağıma inandığım için söylene herşeyi doğru kabul ettim, geçtiğimiz birkaç günü kendime, eşime çevreme zehir ettim. Çünkü o an belki sevildiğimi sorgulayabilir, aldatıldığıma inanabilir, geçimsiz olduğuma inanıp yaşadığım herşeyi hakettiğini düşünebilirdim.
İçi sıkılıp da, derdini paylaşacaklara bu sözlerim. Her zaman iyi hissetmeyebiliriz, psikolojimiz iyi olmayabilir, yakınlarımıza söylenmekten çekindiğimiz şeyler olabilir, yakın hissettiğimiz kimse olmayabilir, aynı yoldan geçen birilerini duymanın iyi geleceğine inanabiliriz. Burası bunlara çok uygun bir platform tabi ki kullanacağız. Ama stabil bir ruh haliniz yoksa size önerim, benzer konulara gelen cevaplardan yazarlara mesaj atın. Tonunu sevip, iyi niyetinden emin olduysanız hemen kendinize topluluğun önüne atmayın. Biraz detaya inerseniz mutlaka göreceksiniz ki, malesef bazı hemcinslerimiz mutsuz hayatlar yaşıyor, bunu da özellikle bir derdim var başlığında kusuyorlar. Harry potterdaki ruh emiciler var ya hani, geçtikleri yerlerdeki çiçekler ölüyor falan. Heh, öyle işte. Hiçbirimiz bire bir yaşamadığımız bir şeyi anlayamayız, eleştirmek, ayıplamak, akıl vermek ve yargılamak en kolayı. En çok da ego tatmin edeni kötü niyetli bünyeler için, ya da komedi malzemesi oluyorsunuz. İnanın duygularınız umurlarında bile değil, orada yardırıp bir sonraki ava odaklanıyorlar. Bunu kendi başlığım için söylemiyorum, üzgün geçen birkaç günde biraz inceleme yapma fırsatım oldu.
Benim de derdim bu işte, bu kadarını okuyan herkese öpücükler. İçimi dökmek iyi geldi. Umarım içinde iyilik olanlara ulaşır bu yazdıklarım. Hep olumlu oluyoruz kızlar tamam mı? Neşeler pozitifler keyifler sizinle olsun.
Velhasıl kelam, ben son zamanlarda muslukları açtım iyice. Hayat yeni kapılar açıyor işte, ben gözyaşını acizlikle eşleştirmişim meğer, beynim de müsade etmemiş üzüntüyü bile doya doya yaşamama. Ve bu yüzden hep biraz kavgaya her an hazır tiplerden olmuşum. Neyse efendim bu farkındalıktan sonra dediğim üzere yaşıyorum duygularımı. Ağlıyorum zırlıyorum. Bu arada bir gün oldu, eşim canımı sıktı, kırdı beni. Sonra da kendini açıklamaya başladı ama ben ağlıyorum. Durup dedim ki, ağlıyorum suan ama sen şefkatli değilsin? Beyefendi üzgünlüğümü farketmiş ama içinden gelmemiş sarıp sarmalamak. O an biz kavgayı bıraktık, neden eşimin bu şekilde hissettiğini düşünüyoruz. Ben normalde kavgada hiç ağlamam dedim ya, duygulanır ağlarım, yaralı hayvan görür ağlarım ama biriyle kavga ediyorsam nooooo! Sadece sinirden. Sonra bir kaç gün geçti aldım karşıma, tam da pms en alevli halinde. Gündüz de arkadaşımla konuştum, böyle böyle diye evlilik terapisi önerdi, onu araştırdım. Eşime de söyledim, çözümcül yaklaştı. Niye o tepkiyi vermediğine taktım kafayı ama, aldım karşıma, nasıl böyle dersin filan diyorum hala. O da henüz ilişkinin başında benim eski erkek arkadaşımla görüştüğümü öğrendiğinden beri bunu aştığını düşündüğünü ama içinde bir yerde hala bana kırgın bir adam olduğunu söyledi. Benimle ilgili en geriye gittiğinde bu geliyormuş aklına, belki altta bir travma yatıyor, inan bilmiyorum dedi.
Bunca yıllık evlilik için söylemem gerek ki kendisi hayattaki önceliğini ben yapan, vesikalığımı koyacağı şeffaf göz yoksa beğense de o cüzdanı almayan, yeri geldiğinde yakınları kalbimi kırınca mesafe koyan biri. Canım benim. Ama ben o duygusuz anını çıkaramadım aklımdan, depresyon geçirmiştim, o süreçte canımı sıktığı şeyler aklıma geldi, sonra ailesi beni üzmüştü ama hep beraberken onlara ses yükseltmedi, tavrını seyrek arayarak, evlerine gitmeyerek, sohbeti azaltarak gösterdi. O noktada niye olay esnasında bağırıp çağırmadı diye geldi aklıma, deli bir vesvese ama anlatamam. Bana geldiler. İçeride uyuyor adam, saat geç, kızları arayamam o vakitte. Dedim ki benim kadınlarkulubu hesabım vardı, yakın zamanda bebek de düşünüyorum, çok tatlı yazanlar var ben de katılırım. Ama onlardan önce dert başlığı nasip oldu. Noktalamasız filan taktik maktik yok bam bam bam girdim. Bir de dedim ki, sanki yazım tarzımdan biri anlar, bu özel bir şey. Farklı biri gibi yazayım, yani üslüp olarak. Dert yine benim derdim kalsın. Neyse, şimdiki halime bakmayın, pms geçti tabi pamuk şekere bağladım. Ama o an o kadar kötüyüm ki, ağlamaklı yazıyorum zaten. Olabildiğince kendi hitap tarzımdan uzak, ama duygularımı da yansıtarak, hatta sonunda diyorum ki napıcaz, nasıl düzelicez, medet!
Fakat o da ne! Bir baktım ki dom sözlü diye bir deyiş kullanmışım pek kimsenin bilmediği, benim konuyu bırakmışlar onu tartışıyorlar. Biri geçimsiz birine benziyorsunuz yazmış. Ne alaka diyorum kendi kendime. ben burada belki eşi ya da kendisi aynı süreçten geçen birileri vardır, tecrübelerini paylaşırlar diye bekliyorum falan. Nerdeeee… Sonra şey var bir de, eşimi seviyorum sevgisine de inanıyorum yazmışım. Asıl bomba burada geliyor kızlar. Birisi yazıyor ki bana, böyle davranan adamın sevgisinden nasıl emin oluyorsunuz dicem de temizliğe yardım ediyor diyeceksiniz diye korkuyorum. Zaten perişanım, bunu okuyup yüzüne pembe palto yiyen leyla gibi devreler kopuyor bende. Evet, sevse niye böyle desin diyorum kendi kendime, bir de soruyorum, o zaman yalan mıymış yani sevgimiz diye, bunları yapıyorsa yalan diyor. Hemen küçük Emrah’a bağlıyorum sonra. Orada sinirle yorum yapmışım konuyla ilgili, demek her şey sadece eski sevgilimle görüşüp aklımdan çıkardım, sonra da onu sana itiraf ettim diye diyorum. Meğer bugüne kadar canımı sıktığı ne varsa hep bana öfkesindenmiş ve bu öfke bitmemiş, tüüüü yazıklar olsun sana diyorum. Başlığın altındakiler durmuyor, kin beslemiş sana diyorlar, aldatıyor haberin olsun diyorlar. Ben bu sefer bihterin cenazesinde felç geçiren Firdevs yöreoğlu gibiyim. Üzüntüden ağzım yüzüm kayıyor, gece saat kaç olmuş, hala ne diyorlarsa evet diyorum, onlardan iyi mi bileceğim. Bu sırada ben olmadığım belli olmasın diye bir persona kullanıyorum ya hani, o personaya sallayanlar oldukça ben de onlara sallıyorum, çünkü ciddi cevap veremem. Zaten komedi döndürüyorlar, bana başka çare bırakmadılar ki, onların istedikleri gibi cevaplar veriyorum ben de. Etkiye tepki. Eğleniyorlar benim derdimin altında. Ooo linç modu açık, ben izlemeye devam yazan bile var. Okuyorum ben de işte bunu. Anlıyorum ki, bu belli başlı yazar hanımefendiler zaten diğer hanımefendilere nerden anladın sevildiğini diyorlarmış hep. Onlar da herhalde benim gibi bir ruh halindelerse, işte temizliğe yardım eder, gezdirir filan diye kendilerini açıklıyorlarmış
Sonra bu yazarlar da böyle sevgi mi olur, boşan, istemiyor seni filan diyorlarmış başlık açanlara of ya. Neyse ben o kadar uzağım ki buralara başlığı filan silmeye kalktım, meğer cezası varmış adgsgd ardından bir not ekledim, pozitif bir ortam oluşmadı hepinize teşekkürler ben kendi başımın çaresine bakacağım öyle diye, moderatörler konuyu kitlemişler. Sağolsunlar.
Şimdi çekilin bakalım, ben yaşar usta sana iki çift lafım var beyim diyeceğim yere geldik.
Şimdi ben birkaç yorumu acayip taktım kafaya. Ertesi gün eşime surat yapıyorum, üzgünlük kızgınlık hepsi karıştı. Adam yine sabırlı, bir de diyorum ki ben seni şikayet ettim işte sen böyleymişsin filan öyle dediler diye. Yazıyı filan okumuyorum tabi. Olabildiğince sakin yaklaşmaya çalışıyor, yazan kişilerin kim olduğunu bilemeyeceğimi, belki erkek, belki 10 yaşında çocuk olabileceğini, ciddiye almamam gerektiğini söylüyor. Birkaç cümleden bu kadar etkilenmenin de sağlıksız olduğunu söylüyor. Neyse diyorum. Kızlardan birini arıyorum, sonra birini sonra birini. Yargılamadan dinliyorlar. Diyorum ki böyle böyle dediler, ben de etkilendim. Genel kanaat hiç yazmamış olmam gerektiği. Ama olduktan sonra da, ilişki dinamiğini bilmeyen kimselerin dediklerine önem vermemem gerektiği. Kızlardan biri, daha konuyu açmadan yeni ilişkisiyle ilgili birşeyler söylüyor, bir kadın olarak benim de eşimin hayattaki şansım olduğunu söylüyor. Anlattıktan sonra da gece bana yaz bir daha böyle olursan arayamasan bile, ne olacak, sabah illa ki okurum sen de içini dökmüş olursun diyor. Ayrıca yazıyı okuyunca şunu söylüyor. Yazım tarzımı bozacağım derken, eşimi o anki duygularımla baya bir gömdüğünü söylüyor. Bu da gerçeği pek yansıtmıyor, o yüzden cevaplar da sana gelmiyor diyor. Oradaki yoruma açık, senin duygularınla meydana getirmiş olduğun biri. Eşime haksızlık ettiğimi söylüyor, sakın okuma, çok kırılır diyor. Kafama oturmaya başlıyor ama tamamen rahatlayamıyorum. Birkaç gün daha keyifsiz geçiyor. Stalk işini 2011 de bırakmıştım en son, sahalara dönüyorum. Bana yazanlara bakıyorum başka kime ne yazmışlar. Çünkü ben hiç niyet sorgulamadan dedikleri neyse olduğu gibi aldım kabul ettim ama belki cidden kaostan besleniyorlar, olamaz mı?
Geçimsiz yazana bakıyorum, ailesiyle yaşayan bir kız, aralarında bir para alışverişi olmuş, ailesi parasının üstüne yatmış, bu da tepki verememiş filan. Yorum yapasım geliyor kendi kendime, sus diyorum yapma. Bu soruyu sormak haddime düşer mi demeden basıl sevildiğine eminsin diyen, bu madde madde sıralanacak bir sey değil deyince de ispat isteyen (?) yardım ve paylaşım istenen başlıkta iyice ateşi körükleyen kişiye bakıyorum. Hayatsız desem hiç abartmam. Çünkü dakika başı bir yorumu var, biraz fazla negatif olacak ki başlık sahibi biri en sonunda rica etmiş dayanamayıp, lütfen siz yazmayın diye. Bunları görüyorum sonra, artık pms sona eriyor, mantık tekrar hayatıma dönüyor. Arkadaşlarımın, eşimin söylediklerini düşünüyorum. Bu yorumları yapan kişilere sinirlersem de bir yandan düşünüyorum. Asıl canımı sıkan şahsiyet değil zihniyet. Onu fark ediyorum peşinden. Olmam gereken sağlıklı düşüncelere adım adım dönüyorum ardından.
Asıl konu şu sevgili hanımlar. Ben ne mutlu ki mutlu bir evliliğim var diyebilen, biraz huysuz ama tanısan seversin tarzında bir kadınım. Ama eğer diğer yazdığım başlığı okursanız göreceksiniz ki, o an gerçekten çaresiz, ummadığı bir tepki almış, gözyaşın pıt tadında biriydim. Öyle bir ruh hali ki; hayatımdaki realiteye sırt çevirip yardım alacağıma inandığım için söylene herşeyi doğru kabul ettim, geçtiğimiz birkaç günü kendime, eşime çevreme zehir ettim. Çünkü o an belki sevildiğimi sorgulayabilir, aldatıldığıma inanabilir, geçimsiz olduğuma inanıp yaşadığım herşeyi hakettiğini düşünebilirdim.
İçi sıkılıp da, derdini paylaşacaklara bu sözlerim. Her zaman iyi hissetmeyebiliriz, psikolojimiz iyi olmayabilir, yakınlarımıza söylenmekten çekindiğimiz şeyler olabilir, yakın hissettiğimiz kimse olmayabilir, aynı yoldan geçen birilerini duymanın iyi geleceğine inanabiliriz. Burası bunlara çok uygun bir platform tabi ki kullanacağız. Ama stabil bir ruh haliniz yoksa size önerim, benzer konulara gelen cevaplardan yazarlara mesaj atın. Tonunu sevip, iyi niyetinden emin olduysanız hemen kendinize topluluğun önüne atmayın. Biraz detaya inerseniz mutlaka göreceksiniz ki, malesef bazı hemcinslerimiz mutsuz hayatlar yaşıyor, bunu da özellikle bir derdim var başlığında kusuyorlar. Harry potterdaki ruh emiciler var ya hani, geçtikleri yerlerdeki çiçekler ölüyor falan. Heh, öyle işte. Hiçbirimiz bire bir yaşamadığımız bir şeyi anlayamayız, eleştirmek, ayıplamak, akıl vermek ve yargılamak en kolayı. En çok da ego tatmin edeni kötü niyetli bünyeler için, ya da komedi malzemesi oluyorsunuz. İnanın duygularınız umurlarında bile değil, orada yardırıp bir sonraki ava odaklanıyorlar. Bunu kendi başlığım için söylemiyorum, üzgün geçen birkaç günde biraz inceleme yapma fırsatım oldu.
Benim de derdim bu işte, bu kadarını okuyan herkese öpücükler. İçimi dökmek iyi geldi. Umarım içinde iyilik olanlara ulaşır bu yazdıklarım. Hep olumlu oluyoruz kızlar tamam mı? Neşeler pozitifler keyifler sizinle olsun.