- 10 Ağustos 2009
- 26.172
- 18.332
- 823
Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Okuduğum kadarıyla kursa filan gitmiyor, çalışmıyor da.
Eşi "sen de kursa git" dediğinde şiddetle karşı çıkıp "ben seninle kursa gitmek için evlenmedim" demiş.
Bu kısmı çok anlayamadım gerçi. Kursa gitmek için evlenmek?
Yani evlilik hayatımızın olağan akışı içinde gerçekleşen bir medeni durum değişikliği ve hayat birleşmesi değil de varoluş amacımız, yaşam hedeflerimizin toptan değişmesi gibi bişey mi ki?
Evlenince artık hayatın geri kalanını o kişiyle yapışık ikiz olarak sürdürme zorunluluğu mu var?
insan elbette ki eşiyle birlikte vakit geçirmek ister, geçirmelidir de.
Yazdıklarımdan "evlilikte herkes kendi hayatını yaşasın kimse kimseye karışmasın" gibi bir anlam çıkardığınızı sanıyorum. Sanırım bu yüzden sizi anlamadığımı iddia ettiniz. İnsanın boş veya dolu olması eşiyle vakit geçirmesini istemesini etkilemez, ama eşinin kendisinden ayrı geçirdiği saatlere vereceği tepkileri etkiler. Hepimiz biliyoruz ki eşi yelken kulübüne gidecek diye masayı dağıtıp tabak çanağı kırmak çok abartılı ve hepten yalnız kalma korkusuyla verilmiş bir tepki. Eğer uğraşacak bir ilgi alanı ya da bir işi olsaydı belki bu kadar büyük bir tepki verip "beni sevmiyor, artık istemiyor, ben yalnız kaldım, öldüm, bittim" duygusuna girmezdi.
Her neyse, okuduklarımı gayet iyi anladım ve bana hitaben yazdığınız şeylere de cevap verdim.
Cevap verildiği için de "Hiçbir dediğimi anlamamışsınız, neyse anlayan anladı" diyerek karşındakini anlayışsızlıkla suçlamak sanırım bir savuşturma yöntemi![]()
Konu sahibi maaşallah herkese verecek bir cevabı var ve ben haklıyım der gibi yazacak o halde dert köşesine ne diye yazıyorsun anlamadım cevaplarda maaşallah sivri,sivri!
Benim de eşim bazen tutturur bu pazar maçlar var seni serbest bırakıyorum canım cicim yalaklanır ,annenlere git,dışarı çık,alışveriş yap vs.:))
ama ben onu yine de yalnız bırakamam
biz kadınlar ne kadar hassasız yaaa
sırf bizimle olsunlar,bi pazarımız var başbaşa kalalım diye uğraşırız
ama nerdeeeee
bende pazarımı kocam olmadan geçirmek istemiyorum o yüzden katılıyorum sana :)
canım benim eşimde çok şalışır pazar günleri bile çalışır.seni çok iyi anlıyorum ama ne kadar çabalarsan çabala gene kendi istedikleri olur.olan evliliğinize olur.evliliğiniz yıpranır zamanla birbirinize kırıcı konuşmaya başlarsınız.bak sen akşamlarıda berabermişiniz beterin beteride var derlerya benim aşimin işinden dolayı eve gelme saati belli olmaz.biz saat keçta gelirse gelsin eşim gelene kadar yemeğe bekleriz beraber vakit geçirmek için.sende beraber olduğunuz vakitleri iyi değerlendirmeye bak derim.örneğin televizyon seyretmemeye gayret edin ozaman birbirinize daha çok vakit ayırmış olursunuz.birbirinize olan sevgi ve saygınızı yitirmeden beraber geçireceğiniz bir kaç saat saygısız ve sevgi olmadan kavgayla geçireceğin bir pazardan daha kıymetli olur bunu unutma.bu arada ben 17 yıllık evliyim.senin verdiğin bu mücadeleyi bende zamanında verdim ama .erkekler vazgeçmezler kararlarından hele bide inatlarsa.ben böyle buldum kolayını daha sonra zamanla eşinde güzel geçirdiğiniz vakitleri hatırlayıp daha fazla vakit ayırmaya çalışacaktır bundan emin ol.
deriiiiinssss
canım benim neler yaşamısşın neler olmuş böyle
ben gelene kadar sorun çözülmüş bile inan çok çok çok sevindim
Allah bir daha yaşatmasın canım arkadaşım
benim sana 10 yıllık evli bi arkadaş tavsiyesi vermemi istersen eğer
bundan sonra plastik tabak çanak kullan olsun bitsin canım benim
:78: sustum:78::78:
sen zaten herzaman olduğu gibi doğru olanı bulmuş ve de yapmışsın
eşinin de hayallerinden vazgeçmeden onunla beraber vakit geçirmenin yolunu bulmuşsun
içinde ukte kalsaydı emin ol o seni suçlardı ve sen de içten içe üzülürdün
bak kocasını bulamayanlar bile var neler var.biliyorum senin kızdığın nokta da bu zaten çalışsa hayatımız bu der kabullenirdim diyosun
olsun bakarsın sen de başlarsın ufak ufak karı koca güzel bi hobiniz olur ilerde çocuklarınıza anlatıcak maceralarınız olur
sorun çözüldüğü için tekrardan tekrardan sevindim arkadaşım keşke o sıralar burda olsaydım da ben de acık senin yüreğine su serpebilseydim![]()
Slm canim ben 2 yillik evliyim ve sorun ederdim acikcasi. Dedigin dogru benim kopegim var o yanliz kalmasin diye ikimizde gittigimiz yerden kosa kosa geliyoruz onu bile evde birakamiyoruz kaldiki insansin sen sonucta. Allahtan esim oyle cok gezmez ama bazen pazar gunleri bara mac izlemeye gidiyor yanlzi kaliyorum ondan bile hoslanmiyorum. Bende esimi cok fazla goremiyorum insan duygusal olarak cokuntuye ugruyor.Evlilik gercekten cok farkli ayni evde olsanda yakinken uzak olmak gibi birsey.Flort ederken bile esimi daha cok goruyormusum resmen ben gece calisiyorum esim sabah 7 de cikip aksam 7 de geliyor ben ise aksam 8 de gidip 4 de eve geliyorum. Eve geldigimde uyuyan bir kocadan baska birsey goremiyorum birbirimizin yuzunu goremiyoruz inan ki.Bos gunlerimizde de disari cikarsa bensiz veya oteki odada bilgisayara takilirsa veya oyun oynarsa ben kendimi gercekten yanliz hissediyorum.Bazen insan ayni evde olabilir ama genede yanliz basina kalabilir. Erkekler boyle iste
geçirilen zamanın niceliğinden çok niteliği önemlidir.
böyle bir adamla niteliksiz bir vakit geçirilmeyeceğine göre, haline şükret şekerim..
Aradaki yorumları okumadan yazacağım görüşümü.
Bu arada 6 senelik evliyim.
Yüksek lisans tamam, ona sözüm olmaz. Benim eşimi de şirket bazen haftasonu kursa, seminere yolluyor, gıkım çıkmıyor. Hatta üzülüyorum onun adına, dinlenemedi diye.
Ama yelken kulübü başka bişey.. İtiraz etme şansı olan bişey, tamamen zevk işi, tamamen hobi.
Sizin de katılma şansınız var mı bilemiyorum. Şirket organizasyonu olduğu için belki de yoktur.
Bir de bazen büyük şirketlerde bu tür faaliyetlere iştirak etmek, terfi etme açısından bir zorunluluk oluyor. Katılmazsan göze batıyorsun, katılırsan "sosyal insan" oluyorsun. Bu açıdan eşin mecbur kalmış olabilir katılmaya. Bunu da değerlendir.
Eşim şu ana dek hiç böyle bensiz yapacağı bir hobi isteğiyle çıkmadı karşıma. Biz flört ederken eşim balık tutmaya meraklıydı mesela, birlikte gittik birkaç defa nişanlıyken, evliyken. Ben sevmedim balık tutmayı, beklemeyi. Ama engel olmadım ona, sen arada git gene dedim. Ama gitmedi. Zaten bir pazarımız var bizimde. Giderse bozulur muydum, evet sanırım bozulurdum. Mecbur olmadığı bir aktivite ve onun yerini benimle yapacağı etkinliklerle gayet güzel doldurabilir.
Dediğim gibi, eşinizin yelken faaliyetinde şirket parmağı olduğu için kesin yorum yapamıyorum, fakat katılmama şansı varsa eğer, ben bu hakkını kullanmasını ve benimle olamsını umardım açıkçası.
Ve tabi "akşamları görüşmüyor muyuz sanki" lafı çok incitici olmuş, haklısınız. Eminim o da sonradan pişman olmuştur, bazen erkekler aklından geçeni pat diye dışa vuruyor, nazik bir forma sokmadan. Çok da takılmayın söylediğine bence.
8 aydır evliyim 4 yıldırda birlikteyiz eşimle..
Az çok biliyorsun zaten ama söyliyim yinede..
Okuduğum kadarıyla ikinizinde biraz ılımlı olmasıyla ortak yol bulunmuş gibi..
İlk adımı eşin atmış ama sende olayı uzatmayarak ılımlı olmuşsun sonuçta.. (bence)
Tepkin bence abartılıda değildi saçmada değildi..
Bende olsam aynı tepkileri verirdim..
Yorumlarını okurken çoğu yerde aynı şeyleri hissettiğimizi farkettim..
Biz sözlüykende tek başıma veya onsuz bişey yaptığımda keyif almazdım..
Herşekilde onunla keyif alıyorum. Mutlu olduğumda da yanımda olsun oda gülsün oda bu anı yaşasın istiyorum..
Aynen senin gibi düşünüyorum farklı hayatlar yaşıycaksak farklı şeylere gülüp ağlıycaksak neden evlendik..
Analarımızın babalarımızın evinde de bunu yaşayabilrdik..
Bizi kovan yoktu yani
Ben bunu eşlerimizi hayatlarımızın merkezine koymuşuz olarak görmüyorum..
Bu içten gelen bişey bide herkeze göre değişiyo tabikide.. Herkez benim düşündüğüm gibi düşünmek zorunda değil.. Herkez herşeyi eşiyle yaşamak istemeyebilir..
Ortada iki farklı görüş ve iki farklı istek varsa bir tarafın fedakarlık yapması gerekiyo..
Bu her zaman kadınlar olucak anlamına gelmiyo tabikide fakat evlilik bu özveri istiyo.
Allah başka dert keder vermesin inşallah..
sevgili moonquin arkadaşım, bu da değişik bir bakış açısı esasen. Ama mesele, bir adamın zorluklarıyla başa çıkamamak değil biliyor musun? Çünkü etrafımda kadar çok kadın var ki sevgilisinin, nişanlısının, eşinin her dediğini boyun büküp kabul eden, bütün kaprislerini gık çıkarmadan yerine getiren. Sevgilisi evlenmekten vazgeçmesin diye istediği her şeyi yapan, askılı giymeyen, oje sürmeyen, bütün arkadaşlarıyla görüşmeyi, dışarı çıkmayı kesen vs. Şimdi bu, bir adamın zorluklarıyla başa çıkmak mıdır sence? Yoksa kendi kişiliğini tamamen hiçe sayıp bir kula kul olmak mıdır? Konu sahibi arkadaşımıza dönersek, kendine ait bir hayatı yok. İşi yok, vakit geçireceği bir hobisi bir ilgi alanı yok. Tek beklediği şey h.sonu gelsin kocamla gezeyim vakit geçireyim. E durum böyle olunca da "artık beni sevmiyor" paranoyası başlıyor.
Evliliğin özgürlük kısıtlanması kabulünü birlikte getirdiği düşüncesine de kesinlikle katılmıyorum. Özgürlükten anladığınız kimseye açıklama yapmadan canının istediği gibi her yere gitmek, yani hayatını tek kişiymiş gibi yaşamak mıdır? Yoksa karşındaki insanın da bir birey olduğunu unutmadan ayrı kişiliklerle ayrı ömürleri tek bir yaşamda birleştirmek midir?
bende 1.5 yıllık evliyim benim de eşimle zaman zaman bu tarz problemlerim oldu
karşı atağa geçtim
sen onu yapyorsan ben de bunu yapıyorum ozaman
atıyorum o yelken kulüğbüne gidecekmiş ya
sen de dans kursualmak istediğini söle
erkekler buna ifrit oluyo nedense
bi dene olumlu bakar sa da sen de dan sdersi almış olursun
yani o yokken onu evde bekleyeceğine ssen de kendin için bir şeyler yapabilirisn
böylelikle sıkılmazsaın canım
ayrıca konuyu açan kardeşin hiçbir hobisinin olmadığını nasıl söyleyebiliyorsun? onunda mutlaka kendince vakit geçirdiği şeyler vardır... onun boş veya dolu bir insan olması eşiyle vakit geçirmek istemesini etkiler mi? gerçekten hayret ediyorum size, her neyse, dediğim gibi hiçbir konuda beni doğru anlamadığınız kesin, açıklamak içinde çaba sarfetmeye lüzum görmüyorum, dilediğiniz gibi kabul edebilirsiniz...
Okuduğum kadarıyla kursa filan gitmiyor, çalışmıyor da.
Eşi "sen de kursa git" dediğinde şiddetle karşı çıkıp "ben seninle kursa gitmek için evlenmedim" demiş.
Bu kısmı çok anlayamadım gerçi. Kursa gitmek için evlenmek?
Yani evlilik hayatımızın olağan akışı içinde gerçekleşen bir medeni durum değişikliği ve hayat birleşmesi değil de varoluş amacımız, yaşam hedeflerimizin toptan değişmesi gibi bişey mi ki?
Evlenince artık hayatın geri kalanını o kişiyle yapışık ikiz olarak sürdürme zorunluluğu mu var?
insan elbette ki eşiyle birlikte vakit geçirmek ister, geçirmelidir de.
Yazdıklarımdan "evlilikte herkes kendi hayatını yaşasın kimse kimseye karışmasın" gibi bir anlam çıkardığınızı sanıyorum. Sanırım bu yüzden sizi anlamadığımı iddia ettiniz. İnsanın boş veya dolu olması eşiyle vakit geçirmesini istemesini etkilemez, ama eşinin kendisinden ayrı geçirdiği saatlere vereceği tepkileri etkiler. Hepimiz biliyoruz ki eşi yelken kulübüne gidecek diye masayı dağıtıp tabak çanağı kırmak çok abartılı ve hepten yalnız kalma korkusuyla verilmiş bir tepki. Eğer uğraşacak bir ilgi alanı ya da bir işi olsaydı belki bu kadar büyük bir tepki verip "beni sevmiyor, artık istemiyor, ben yalnız kaldım, öldüm, bittim" duygusuna girmezdi.
canım bence gayet normal bir tepki vermişsin ben olsam bende öle yapardım sonuçta günlerce eşimsiz tek basıma oturucam olucak şey mi üstüne bide evliyiz neyse sakın üzülme eşin seni çok seviyo sevmese kapını açmaya çalışmaz![]()
moonquin,rica ederim benim vesilemle tartışmayın.
ben seni de felis arkadaşı da ne demek istediğini gayet net anladım.
evliliğe,hayata,erkeklere bakış açılarında farklılıklar var.
beni anladığını düşünüyorum teşekkür ediyorum![]()
MOOQUIN canim iyisin hossunda bence kendini soylemek istediklerini iyi ifade edemiyorsun, Feliss de Ipektuncer de ikiside artik "benim demek istedigim bu degildi '' diyerek yazdiklarini aciklamaktan vazgecti. Bence sen onlarin yazilarina farkli anlamlar yukluyorsun disardan yazdiklarinizi okuyan biri olarak ne Feliss ben evli bayanlar gucsuz bekar ve ayakta durabilmek insani guclu kilar demeye getirdi nede Ipektuncer uyemiz terfi konusunu destekliyorum dedi. Sadece ikiside bir nevi ornek verdiler ama sanirim sen yanlis anliyorsun. Ben ikisininde yazdiklarini cok net anladim sen iki farkli uyeyide hatta bende dahil benide farkli yorumladin. Cok degisik bir kisiligin var bence birazda alingan misin acaba ? Genele soyledim diyorsun hayatim ama arkadaslarin yazilarindan sonra yazdigin icin konuda ayni olunca bariz onlara gonderme gibi oluyor. Bence belli bir yerden sonra herkesin kendi fikri saygi duyuyyorum deyip noktalamak lazim.
bende üniversite mezunuyum, 5 yıllık biünv bitirdim, iş imkanım oldu ama çalışmadım çeşitli sebeplerden. evlendim, geçen yıl el becerilerim iyi olduğundan halk eğitim kursunda makina nakışına ve iğne oyasına gittim, tabi hamile olunca yarıda bırakmak zorunda kaldım... evlenmem yada akademik eğitim almam bu kurslara gitmeme mani değil, yada sırf bunlara gidiyorum diye eşimin ilgisini aramadığımıda söyleyemem. herkesin canımcicim ayları benim için tam bir felaketti. eşimle çok kavga ettik, sebep ne biliyormusun, işten eve geliyorsun, ya bir 10 dk, 15dk olsun hiçbirşeyle meşgul olmadan sadece benim yanımda oturup sohbet edip, bana sarılamazmısın? üstelik eşim beni 10 yıl bekledi, hep reddettim buna rağmen sevdi sonuna kadar. sonra öğrendi, geldiğinde sadece benle ilgilendi kısa bir süre ve bilgisayarına öyle geçti. babam kızım düdüklü tencerenin bile hava alacak bir deliği vardır. insanlara kim olursa olsun hava alacak bir delik bırak. yani demeye çalıştığım şey evlilik tam anlamıyla fedakarlık demektir ama asla kul köle olmak demek değildir. çünkü her insanın vazgeçemeyeceği şeyler vardır, benim eşim için bilgisayardı örneğin.bende asla vazgeçmesini istemedim. eşim asosyaldır, hiçbiryere gidip eğlenmeyi sevmez... bende bundan hiç şikayetçi değilim aslındazaten bir tek pazarımız var, cteside çalışır. pazar günüde evde olsun dimi? hep çalışacaksa evlenmeseydi, yok madem evlendi benim onun üzerinde hakkım var ve benimle ilgielenmek zorunda. ben oyüzden konu sahibinin o anki hareketini hiç de fevri bulmuyorum. bide benim eşimin beni kısıtladığı bir örnek vereyim, nereye gidersem gideyim 5 olmadan önce evde olmak zorundayım. yoksa kıyametleri koparıyor evde, ben buna gocunmuyorum, hiçbirşeyime karışmasa işte ozaman hoşuma gitmezdi, demekki beni sevmiyor derdim, seven insan bence uğraşır
ayrıca sana hiçbir zaman ben sen evlenmezsin 60 yaşına gelde göreyim gibilerinden bir ima da dahi bulunmadım. evet özgürlüğüne düşkün olduğunu anlamak için süper zeka olmak gerekmiyor ve nişanlındanda sırf bu nedenle ayrılman en güzel ispatı. özgürlüklerine düşkün insanların güzel evlilikleri olması bana göre kendileri gibi biriyle evlenmekten geçer. mesela benim gibi birinin eşi, özgürlük düşkünü ve çok sosyal biri olsaydı anlaşamazdım kesinlikle.. yani sana laf söylemedim bu bir, ikinci kötü birşey de demedim, kınamadım veya başka bir şey.. neyse..
gelelim şu koca sıkıntısını çekme meselesine. benim annem kadar çeken azdır, annem çalışan bir bayandı ama genede ayrılmadı. bizim için yaptı, belki bir de o zamanalr buna cesaret edecek gücü güveni yoktu kendisinde.. ama siz koca zulmü çeken bütün kadınları aynı kefeye koyup salak muamelesi yapamazsınız. herkesin özgüveninin sizinki kadar olmasını bekleyemezsiniz. kimileri için dışardaki hayat kocasından daha tehlikeli ve korkutucvudur, kocasının en azından huyunu bilir, neye ne tepki vereceğini bilir, ama dışardaki hayat tamamıyla bilinmezdir onun için, hele birde elinden tutanı arkasında duranı yoksa kocasının her yaptığına göz yummaktan başka çare oktur onun için. bunu böyle söylemem tasvip ettiğim manasına gelmiyor. eğer annemin çektiklerini çekmiş olsaydım ayrılırdım eşimden, şimdi bile hala kavgalılar, ben anneme anne olduğu yere kadar, neden zorluyorsun, olmadığı yerde ayrıl gitsin, dünyanın sonu değil ya derim..
bütün kadınlar aynı olmak zorunda değildir, herkesi aynı kefeye koymayın. eğer ben eşimle bir pazarı bile geçiremeyeceksen neden velendim? evi otel gibi kullanacaksam? öyle değil mi? dünya hayatı kısa, ben hala ne zaman 27 yaşına geldim diyorum, ne zaman evlendim ne zaman çocuğum oldu....
karaketr tahlili yapayım, ikimizde uc noktalarda değiliz. ne ben kocanın zulmunü çekecek bir yapıdayım, nede siz özgürlük düşkünü olduğunuz için evlilik karşıtısınız. ama tam orta noktaya bir çizgi çizerseniz birimiz o çizginin hemen sağında birimizde hemen solunda duruyoruz. çizgiye teğetiz ama çizginin üzerinde değiliz... anlaştıkmı artık? :13:
Felis,,,
tek bir konu ile tanıştığımız için hakkımda farklı bir kanaate vardınız sanıyorum.
Eşime bağlı,sümüklü böcek gibi yaşayan,aldığı nefesi sorgulayan,o yoksa yok olan o var ise var olan biri değilim.
Hiç olmadım,saptalılı,obsesif bir bağım yok.
Kocayı koca olarak gören bir kadınım yani
Üstelik sosyal,keyifli toplum tarafında kabul gören saygı duyulan lafına itimat edilen biriyim.
Kardeşim ne övüyorsun kendini dersen ki haklısın ifadelerinde az kalsın beni mor çatıya falan almak isteyeceğine karar verdim.
Eşim tarafından el üstünde tutulurum,modern dünyaya uygun bir ilişkimiz var köhnemiş düşüncelere de itimat etmem.Aman oje sürdün namusuma leke getirdin kafanı kırarım az çık dışarı diyen bir adamla evli değilim. konuyu bu noktaya nasıl getirdiniz anlamkta güçlük çektim.
eşimi övmekten nefret ederim öcen kadınlardan da ama beni savunmak durumunda bıraktınız.
Ben 27 yaşındayım.. Ve hali hazırda bir akademik eğitim mezunu olmama rağmen başka bir akademik eğitim alıyorum. Bir süre çalıştım,evleneli 1 yıl oldu ve başka ile taşındım. 1 yıldır,kurslara gitmeye devam ettim. Kendine yetmeyen kafası basmayan dünyası kocasıyla dolmuş taşmış sırf keyfinden çalışmayan bir kadın da değilim. hangi ülkede yaşıyorsunuz bilmiyorum ama türkiye de hayat şartları zor ve benim derdim memur olmak bu amaçtan sebep sürekli atanmayı bekler bir haldeyim.İnşallah olur..
evlilikteki sıkıntılar elbette kadının sosyal hayatıyla doğrudan ilişkili evet ben çalışsaydım kocamın bir kursuna bu kadar kafayı takmayacaktım ama inanın evlenince anlayacaksınız insanın sevdiği adamla birlikte olmayı isteme arzusu modern kadın dürtüsüyle çelişmiyor.
mikrobiyolog bir kadın da kocasının koynunda uyumak ister okuma yazma bilmeyen bir kadın da..
inanın zerre farketmez..
siz evliliğe giden yolda devam etmemişsiniz ve bunu zafer olarak görüyorsunuz. evliliği yürütmenin bir mağrifet olduğuna inanlardanım evlenmek bir gün tek bir nikah oluyor bitiyor ama sürdürmek zor zanaat..
kimsenin beni ezdiği sindirdiği ne bileyim onuruma zarar verdiği yok,emsallerimin aksine kocamın ağzına da düşmem.ama bana vakit ayırsın isterim. bunu da önemserim kadınım ben çünkü duygularım var. evlilik bir denge sanatı,daha öğrenme aşamasındayım.
sana tek tavsiyem ne kadar kocasına mahkum bir kadın olsamda senin nezdinde dikkate alırsın umarım. ilişkilerini savaş olarak yaşama,aşıksan fedarlık yap ama karakterine zarar vermeden kırmızı çizgilerini çizerek,dilerim çok mutlu olursun..
Hayatınızda hiç iniş çıkış yaşamamış mükemmel bir kadınla mı karşı karşıyayız.
siz hiç kendinizi kaybetmediniz mi,delirmediniz mi,ortalığı yıkmadınız mı fiziksel olarak olmasa da beyin olarak dağılmadınız mı? hiç kendinizi güçsüz yalnız veya çaresiz hissetmediniz mi?
genel geçer insani kurallar dışında tepki vermediniz mi? tabak çanak kırmak özel fantazilerimden değil.
bir yıllık evlilik hayatımda ilk kez yaptım.
Eğer bir ilgi alanım olsaydı size göre boş biri olmasaydım ki buna nasıl karar verdiğinize hala hayret ediyorum eşime bu kadar sert tepki vermezdim. muhtemelen yine incinir içime atar daha minik patlamalar gerçekleştirirdim. tepkisiz kalıp amannn bende nasılsın yüzme kursuna gidiyorum demezdim.
eşimle vakit geçirmek istiyor olmam ki bu talebim haftanın bir günüdür klasik ev kadını tribi olarak görüyorsanız yanılıyorsunuz.
Kocasıyla vakit geçirmek isteyen kadın boşbeleş,öteki kadın ise hayatı yaşamış çözmüş kadın olmuyor.
kaldı ki herkesin aşkı yaşayışı da farklı.. ben böyle yaşıyorum.. sabah uyanıp koştura koştura kursa gitmesi yerine saatlerce yatakta gülüşmemiz daha çok hoşuma gidiyor. sapık da olabilirim belki ? ne dersinhem kocasına mahkum hem sapık kadın
Aslında yelken kulübü itiraz edebileceği bir şey değil.
Çünkü 12 kişilik yönetim kadrosu ceo dahil katılıyor.
katılmasaydı bir tek eşim katılmamış olacaktı.
akşamları görüşmemiz yetmiyor mu lafı patlama noktamdı.bütün konuşmadan üstünden bir hafta geçmesine rağmen aklımda kalan tek cümle bu.inciticiydi.. erkek de olsa incinince incitiyormuş bunu anladım.
teşekkür ederim yorumunuza