- 5 Haziran 2010
- 639
- 665
- 208
- Konu Sahibi biryesilelma
- #81
Ya Eşiniz alisamadim olmuyor deseydi ne düşünürdünüz?
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
bence cok fazla takılmayın buna bende annemden uzagım ustelık annem benım dıyalız hastası ve ben arada sırada aglarım en zor anımda annem aklıma gelır ararım sesını duyarım yetmes belkı ama rahatlarım sonucta severek evlenbmısınız dımı bence oan yanınızda olan sevdıgınıze odaklanmanız gerekırdı yanı annenın yerı elbelt ayrı bu degısmes bır gercek yanı ama esınızle en özel analrınızda en gusel anlarınız<da kı esınızde ıyı bırıymıs ne gusel hersey de yolunda ıken neden bole oldunuz anlamadım ıns dusene gırer ama cok dusundukce ınsan kafada tuttuyor yanı bence tavsıyem esınızde ıyı bırıyse herseyde mumkunse yanı ne bıleyım esınızle o özel gusel anları sımdı yasayın kacırmayın sonucta artık bır yuvanız var ve esınızde uzuluyordur mutlaka bu durumunuza yanı esınızıde dusunun oda sızın uzulmenısı ıstemes ve sız esınızıde mutlu etmek ıcın ugrasın yanı bırlıkte keyıf aldınız hersyeı yapın kı sızde ılerde anne mısınınz bılmıom ama anne oldunuzda tabı anlarsınız yanı uzulmeyın bu kadar ve annenızle de vakıt gecırın artık evınızın hanımı olarak esınızın esı olarak bence gusel anılar bırıktırın cnm rabbım kolaylık versın bende cok uzaktayım annemden ıcım gıder ama en zor anımda annem o an yanımda olmasa bıle esıme sımsıkı sarılıp ıyıkı karsıma cıktıgı ıcın sukrederım bence bunca gusellıklerı gorun ve sukredın ne gusel kı esınız halınız yerınde kı sukredın annnenızde yrm saat uzaklıkta ıse gıdın gelın kalın gezın yeyyın ıcın ama artık bır sorumluklarınızın oldugunu dusunup sukrederek gusel vakıtler gecırın cnm ıns hersye gonlunce olsunMerhaba herkese,
5 aylık evliyim. 4 yıllık birlikteliğin ardından 6 ay içerisinde söz-nişan-düğün telaşı ile evlendik. Düğünüme kadar herşey çok güzeldi. Birlikteliğimiz de güzeldi, sözümüz, kınamız, nişanımız da çok güzel ve heyecanlıydı. Düğün sabahı sanırım her gelin gibi içim bir buruk uyandım. Kuaförde, gelin almada, konvoyda hep sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Heyecandan herhalde dedim. Düğünümüz boyu zorraki gülümsedim durdum. Hiç içimden oynamak gelmedi. Tabi hep gözüm annemde. Anneciğim arkamdan çok ağladı ya ondandır dedim. Evlendik gitti. Sabah oldu uyandım kendi evimizde. Bekar evimden yarım saat mesafede oturuyoruz. İçimde inanılmaz bir sıkıntı. O kadar ağladım ki.. Hayatımın en dayanılmaz manevi sıkıntısıydı diyebilirim. O gün çıktık yola balayına. Ağlaya ağlaya yollarda. Ne bir tadım var ne tuzum. Hep yüzümde o düğün günümüz takındığım sahte gülümseme. Aman eşim üzülmesin diye çok mutluyum numaraları. Gezdik tozduk balayını bitirdik döndük. Dönüşte de ağlaya ağlaya yollarda. Sanki dönünce eski evime gitmek istiyorum gibi ağır bir his. Annemi çok özlemişim.. Geldik eve. Elimizde eşyalarla kapıyı açınca evimiz gözüme öyle çirkin, öyle itici göründü ki o an. Sanki hapishane. Yeni evim yaşadığım şehir için iyi bir muhitte, iyi bir sitede olmasına, evim büyük ve güzel olmasına rağmen ben o küçük, bulup buluşturup düzenlenmiş eşyaları olan, kirada oturulan, akşamları anneciğimin de içinde olduğu o canım evimi istiyordum resmen. Eşim tabi tam olarak farkında değil. O çok mutlu o anlarda. Ben duygusallaştım da ara ara ağlıyorum sanıyor. Halbuki boğazım düğümlü her dakika. Bir soru soruyor cevap vermek için yutkunup önce boğazımdaki düğümü çözüyorum gözümdeki yaşı savuşturuyorum öyle konuşuyorum o günlerde.
Neyse dedim.. Geçer.. Biraz zaman lazım.. Alışıcam dedim..
1 Ay, 2 Ay..
Bayramlar.. Seyranlar.. Oturmalar kalkmalar.. Olmadı kızlar. Alışamadım. 5 Ay bitti. Neredeyse 6 ay olacak alışamadım ve hala her gün ağlıyorum. Anneme kalmaya gidiyorum arada bir. Yatağıma sarılıyorum. Yastığımı öpüyorum. O evin herşeyini çok seviyorum. Masaya elliyorum. Kapılara dokunuyorum. Hani çiçek büyütürsünüz ya. Seve seve konuşa konuşa bakarsınız çiçeğe. Aynı öyleyim. Evle konuşuyorum içimden. Ahhh duvarlar diyorum. Ben yokken annem ne yapıyor diyorum. Elimi yüzümü yıkayınca havlulara öperek sürüyorum yüzümü. Sonra kendi evime dönme vakti geliyor ya. Ahh!!!
Resmen o evden nefret ediyorum. Elimden gelse koltukları bıçaklayasım var. Perdelerini yırtsam tel tel ipliklerine ayırsam doymam. Halılarını çamurlara sürsem, masasını soba bulup ince ince kıyıp yaksam, gardırobun kapılarını söksem de balkondan aşağı atsam, o avizeleri elime sopa alıp vura vura parça pinçik etsem.. Halbuki hepsini de ne kadar özenerek ne kadar beğenerek, ne kadar ince düşünerek almıştık eşimle beraber. Ne oldu da 1 günde bütün hislerim bambaşka bir hal aldı.
Eşim.. Benim canım.. Ne güzel günler geçirdik. Ne güzel bugünlere geldik. Hiç sorun yaşamadık evlendik. Ne kayınvalide, ne takı, ne çeyiz meselemiz oldu evlenene kadar. Nasıl kibardır, nasıl anlayışlıdır, nasıl sever.
1 günde ne oldu, ben neden böyle oldum bilmiyorum kızlar.
Hiçbir sorun yaşanmamış, herşey konuşarak anlaşarak yapılmış şimdi ben için için bahane üretip zaten takıyı da doğru düzgün yapmadılar diye kendimi gaza getiriyorum salak gibi. Çeyiz de adaletli olmadı diyorum. Kayınvalideme kafayı takmış durumdayım. Eşyalara ve eve karşı düşüncelerimi zaten yazdım yukarıda. Kayınpederime 2 şaplatasım var. Kaynımla eskiden beri çok iyi anlaşıyor olmama rağmen bence evlendiğimizden beri bir salaklaştı, görümcem desen artık benim için aptalın teki. İçim kaynıyor. O çok sevdiğim huzurlu hayatımı elimden eşim ve ailesi çalmış gibi hissediyorum. Sizin yüzünüzden!!! diye bağırıyorum içimden yüzlerine. Ama yaptıkları olumsuz elle tutulur birşey yok özünde. Ufak tefek ardı aranmayacak klasik kv-gelin durumları.
Bu ağlamalar, hezeyanlar geçmeyince bir süre sonra eşim artık sormaya başladı bana. 2 ay sonunda. Yoksa pişman mısın evlendiğimize, yoksa beni sevmiyor musun diye ;( böyle böyle onunla alıştıra alıştıra konuşmaya başladım. Evi sevemedim dedim, alışamıyorum, annemi özlüyorum... Benimle konuştukça bana destek oldukça geçer diye bekledim. Geçmedi kızlar.. Artık eşimi mutsuz etmekten başka birşeye yaramayan bir saman yığınıyım sanki. Burnumun direği sızlıyor annemi ve evimizi düşündükçe. Bekarlığıma, anneme, eski evime ne kadar şefkat ve sevgi doluysam yeni hayatıma o derece düşman kesildim.
Nihayet 15 gün önce eşimle de anlaşarak psikoloğa gittim. Anlattım içimde ne varsa ağlaya ağlaya. Zaten evlendim evleneli hayatım ağlamak üzerine kurulu. Önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Artık ayrılık planları kuruyorum. Neden diye sorsalar verecek cevap bulabilsem keşke. Ama hiçbir somut sebebim yok. Verecek tek cevabım var başlıktaki gibi......ALIŞAMADIM, OLMUYOR!
Uzaklara gelin gidenlere ne kadar haksızlık ettiğimin farkındayım. Ne olur kızmayın bana. Belki kendime bile bu kadar açık ve sıralı konuşmamıştım. Yazmak biraz olsun iyi geldi.
evlenen bir erkeğin annemde annem demesi kadar çirkin şu davranışınız..hazır değildiniz neden evlendiniz..hiiiç inanmam ama uğraşanlarda yok değil,size bir şey mi yaptılar yoksa.
psikolojik olarak evliliğe hazır değildin galiba..insanın hayatı tümden değişiyor ama bunları herkes yaşıyor. burada öyle çok acı çeken kadın var ki evet biraz onlara haksızlıkmış gibi geliyor..kendi önyargılarınız yüzünden kayınvalidenize ve görümcenize de farklı bakmaya başlamışsınız..Merhaba herkese,
5 aylık evliyim. 4 yıllık birlikteliğin ardından 6 ay içerisinde söz-nişan-düğün telaşı ile evlendik. Düğünüme kadar herşey çok güzeldi. Birlikteliğimiz de güzeldi, sözümüz, kınamız, nişanımız da çok güzel ve heyecanlıydı. Düğün sabahı sanırım her gelin gibi içim bir buruk uyandım. Kuaförde, gelin almada, konvoyda hep sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Heyecandan herhalde dedim. Düğünümüz boyu zorraki gülümsedim durdum. Hiç içimden oynamak gelmedi. Tabi hep gözüm annemde. Anneciğim arkamdan çok ağladı ya ondandır dedim. Evlendik gitti. Sabah oldu uyandım kendi evimizde. Bekar evimden yarım saat mesafede oturuyoruz. İçimde inanılmaz bir sıkıntı. O kadar ağladım ki.. Hayatımın en dayanılmaz manevi sıkıntısıydı diyebilirim. O gün çıktık yola balayına. Ağlaya ağlaya yollarda. Ne bir tadım var ne tuzum. Hep yüzümde o düğün günümüz takındığım sahte gülümseme. Aman eşim üzülmesin diye çok mutluyum numaraları. Gezdik tozduk balayını bitirdik döndük. Dönüşte de ağlaya ağlaya yollarda. Sanki dönünce eski evime gitmek istiyorum gibi ağır bir his. Annemi çok özlemişim.. Geldik eve. Elimizde eşyalarla kapıyı açınca evimiz gözüme öyle çirkin, öyle itici göründü ki o an. Sanki hapishane. Yeni evim yaşadığım şehir için iyi bir muhitte, iyi bir sitede olmasına, evim büyük ve güzel olmasına rağmen ben o küçük, bulup buluşturup düzenlenmiş eşyaları olan, kirada oturulan, akşamları anneciğimin de içinde olduğu o canım evimi istiyordum resmen. Eşim tabi tam olarak farkında değil. O çok mutlu o anlarda. Ben duygusallaştım da ara ara ağlıyorum sanıyor. Halbuki boğazım düğümlü her dakika. Bir soru soruyor cevap vermek için yutkunup önce boğazımdaki düğümü çözüyorum gözümdeki yaşı savuşturuyorum öyle konuşuyorum o günlerde.
Neyse dedim.. Geçer.. Biraz zaman lazım.. Alışıcam dedim..
1 Ay, 2 Ay..
Bayramlar.. Seyranlar.. Oturmalar kalkmalar.. Olmadı kızlar. Alışamadım. 5 Ay bitti. Neredeyse 6 ay olacak alışamadım ve hala her gün ağlıyorum. Anneme kalmaya gidiyorum arada bir. Yatağıma sarılıyorum. Yastığımı öpüyorum. O evin herşeyini çok seviyorum. Masaya elliyorum. Kapılara dokunuyorum. Hani çiçek büyütürsünüz ya. Seve seve konuşa konuşa bakarsınız çiçeğe. Aynı öyleyim. Evle konuşuyorum içimden. Ahhh duvarlar diyorum. Ben yokken annem ne yapıyor diyorum. Elimi yüzümü yıkayınca havlulara öperek sürüyorum yüzümü. Sonra kendi evime dönme vakti geliyor ya. Ahh!!!
Resmen o evden nefret ediyorum. Elimden gelse koltukları bıçaklayasım var. Perdelerini yırtsam tel tel ipliklerine ayırsam doymam. Halılarını çamurlara sürsem, masasını soba bulup ince ince kıyıp yaksam, gardırobun kapılarını söksem de balkondan aşağı atsam, o avizeleri elime sopa alıp vura vura parça pinçik etsem.. Halbuki hepsini de ne kadar özenerek ne kadar beğenerek, ne kadar ince düşünerek almıştık eşimle beraber. Ne oldu da 1 günde bütün hislerim bambaşka bir hal aldı.
Eşim.. Benim canım.. Ne güzel günler geçirdik. Ne güzel bugünlere geldik. Hiç sorun yaşamadık evlendik. Ne kayınvalide, ne takı, ne çeyiz meselemiz oldu evlenene kadar. Nasıl kibardır, nasıl anlayışlıdır, nasıl sever.
1 günde ne oldu, ben neden böyle oldum bilmiyorum kızlar.
Hiçbir sorun yaşanmamış, herşey konuşarak anlaşarak yapılmış şimdi ben için için bahane üretip zaten takıyı da doğru düzgün yapmadılar diye kendimi gaza getiriyorum salak gibi. Çeyiz de adaletli olmadı diyorum. Kayınvalideme kafayı takmış durumdayım. Eşyalara ve eve karşı düşüncelerimi zaten yazdım yukarıda. Kayınpederime 2 şaplatasım var. Kaynımla eskiden beri çok iyi anlaşıyor olmama rağmen bence evlendiğimizden beri bir salaklaştı, görümcem desen artık benim için aptalın teki. İçim kaynıyor. O çok sevdiğim huzurlu hayatımı elimden eşim ve ailesi çalmış gibi hissediyorum. Sizin yüzünüzden!!! diye bağırıyorum içimden yüzlerine. Ama yaptıkları olumsuz elle tutulur birşey yok özünde. Ufak tefek ardı aranmayacak klasik kv-gelin durumları.
Bu ağlamalar, hezeyanlar geçmeyince bir süre sonra eşim artık sormaya başladı bana. 2 ay sonunda. Yoksa pişman mısın evlendiğimize, yoksa beni sevmiyor musun diye ;( böyle böyle onunla alıştıra alıştıra konuşmaya başladım. Evi sevemedim dedim, alışamıyorum, annemi özlüyorum... Benimle konuştukça bana destek oldukça geçer diye bekledim. Geçmedi kızlar.. Artık eşimi mutsuz etmekten başka birşeye yaramayan bir saman yığınıyım sanki. Burnumun direği sızlıyor annemi ve evimizi düşündükçe. Bekarlığıma, anneme, eski evime ne kadar şefkat ve sevgi doluysam yeni hayatıma o derece düşman kesildim.
Nihayet 15 gün önce eşimle de anlaşarak psikoloğa gittim. Anlattım içimde ne varsa ağlaya ağlaya. Zaten evlendim evleneli hayatım ağlamak üzerine kurulu. Önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Artık ayrılık planları kuruyorum. Neden diye sorsalar verecek cevap bulabilsem keşke. Ama hiçbir somut sebebim yok. Verecek tek cevabım var başlıktaki gibi......ALIŞAMADIM, OLMUYOR!
Uzaklara gelin gidenlere ne kadar haksızlık ettiğimin farkındayım. Ne olur kızmayın bana. Belki kendime bile bu kadar açık ve sıralı konuşmamıştım. Yazmak biraz olsun iyi geldi.
EŞİNİZİ GERÇEKTEN SEVDİĞİNİZE EMİN MİSİNİZ???Merhaba herkese,
5 aylık evliyim. 4 yıllık birlikteliğin ardından 6 ay içerisinde söz-nişan-düğün telaşı ile evlendik. Düğünüme kadar herşey çok güzeldi. Birlikteliğimiz de güzeldi, sözümüz, kınamız, nişanımız da çok güzel ve heyecanlıydı. Düğün sabahı sanırım her gelin gibi içim bir buruk uyandım. Kuaförde, gelin almada, konvoyda hep sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Heyecandan herhalde dedim. Düğünümüz boyu zorraki gülümsedim durdum. Hiç içimden oynamak gelmedi. Tabi hep gözüm annemde. Anneciğim arkamdan çok ağladı ya ondandır dedim. Evlendik gitti. Sabah oldu uyandım kendi evimizde. Bekar evimden yarım saat mesafede oturuyoruz. İçimde inanılmaz bir sıkıntı. O kadar ağladım ki.. Hayatımın en dayanılmaz manevi sıkıntısıydı diyebilirim. O gün çıktık yola balayına. Ağlaya ağlaya yollarda. Ne bir tadım var ne tuzum. Hep yüzümde o düğün günümüz takındığım sahte gülümseme. Aman eşim üzülmesin diye çok mutluyum numaraları. Gezdik tozduk balayını bitirdik döndük. Dönüşte de ağlaya ağlaya yollarda. Sanki dönünce eski evime gitmek istiyorum gibi ağır bir his. Annemi çok özlemişim.. Geldik eve. Elimizde eşyalarla kapıyı açınca evimiz gözüme öyle çirkin, öyle itici göründü ki o an. Sanki hapishane. Yeni evim yaşadığım şehir için iyi bir muhitte, iyi bir sitede olmasına, evim büyük ve güzel olmasına rağmen ben o küçük, bulup buluşturup düzenlenmiş eşyaları olan, kirada oturulan, akşamları anneciğimin de içinde olduğu o canım evimi istiyordum resmen. Eşim tabi tam olarak farkında değil. O çok mutlu o anlarda. Ben duygusallaştım da ara ara ağlıyorum sanıyor. Halbuki boğazım düğümlü her dakika. Bir soru soruyor cevap vermek için yutkunup önce boğazımdaki düğümü çözüyorum gözümdeki yaşı savuşturuyorum öyle konuşuyorum o günlerde.
Neyse dedim.. Geçer.. Biraz zaman lazım.. Alışıcam dedim..
1 Ay, 2 Ay..
Bayramlar.. Seyranlar.. Oturmalar kalkmalar.. Olmadı kızlar. Alışamadım. 5 Ay bitti. Neredeyse 6 ay olacak alışamadım ve hala her gün ağlıyorum. Anneme kalmaya gidiyorum arada bir. Yatağıma sarılıyorum. Yastığımı öpüyorum. O evin herşeyini çok seviyorum. Masaya elliyorum. Kapılara dokunuyorum. Hani çiçek büyütürsünüz ya. Seve seve konuşa konuşa bakarsınız çiçeğe. Aynı öyleyim. Evle konuşuyorum içimden. Ahhh duvarlar diyorum. Ben yokken annem ne yapıyor diyorum. Elimi yüzümü yıkayınca havlulara öperek sürüyorum yüzümü. Sonra kendi evime dönme vakti geliyor ya. Ahh!!!
Resmen o evden nefret ediyorum. Elimden gelse koltukları bıçaklayasım var. Perdelerini yırtsam tel tel ipliklerine ayırsam doymam. Halılarını çamurlara sürsem, masasını soba bulup ince ince kıyıp yaksam, gardırobun kapılarını söksem de balkondan aşağı atsam, o avizeleri elime sopa alıp vura vura parça pinçik etsem.. Halbuki hepsini de ne kadar özenerek ne kadar beğenerek, ne kadar ince düşünerek almıştık eşimle beraber. Ne oldu da 1 günde bütün hislerim bambaşka bir hal aldı.
Eşim.. Benim canım.. Ne güzel günler geçirdik. Ne güzel bugünlere geldik. Hiç sorun yaşamadık evlendik. Ne kayınvalide, ne takı, ne çeyiz meselemiz oldu evlenene kadar. Nasıl kibardır, nasıl anlayışlıdır, nasıl sever.
1 günde ne oldu, ben neden böyle oldum bilmiyorum kızlar.
Hiçbir sorun yaşanmamış, herşey konuşarak anlaşarak yapılmış şimdi ben için için bahane üretip zaten takıyı da doğru düzgün yapmadılar diye kendimi gaza getiriyorum salak gibi. Çeyiz de adaletli olmadı diyorum. Kayınvalideme kafayı takmış durumdayım. Eşyalara ve eve karşı düşüncelerimi zaten yazdım yukarıda. Kayınpederime 2 şaplatasım var. Kaynımla eskiden beri çok iyi anlaşıyor olmama rağmen bence evlendiğimizden beri bir salaklaştı, görümcem desen artık benim için aptalın teki. İçim kaynıyor. O çok sevdiğim huzurlu hayatımı elimden eşim ve ailesi çalmış gibi hissediyorum. Sizin yüzünüzden!!! diye bağırıyorum içimden yüzlerine. Ama yaptıkları olumsuz elle tutulur birşey yok özünde. Ufak tefek ardı aranmayacak klasik kv-gelin durumları.
Bu ağlamalar, hezeyanlar geçmeyince bir süre sonra eşim artık sormaya başladı bana. 2 ay sonunda. Yoksa pişman mısın evlendiğimize, yoksa beni sevmiyor musun diye ;( böyle böyle onunla alıştıra alıştıra konuşmaya başladım. Evi sevemedim dedim, alışamıyorum, annemi özlüyorum... Benimle konuştukça bana destek oldukça geçer diye bekledim. Geçmedi kızlar.. Artık eşimi mutsuz etmekten başka birşeye yaramayan bir saman yığınıyım sanki. Burnumun direği sızlıyor annemi ve evimizi düşündükçe. Bekarlığıma, anneme, eski evime ne kadar şefkat ve sevgi doluysam yeni hayatıma o derece düşman kesildim.
Nihayet 15 gün önce eşimle de anlaşarak psikoloğa gittim. Anlattım içimde ne varsa ağlaya ağlaya. Zaten evlendim evleneli hayatım ağlamak üzerine kurulu. Önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Artık ayrılık planları kuruyorum. Neden diye sorsalar verecek cevap bulabilsem keşke. Ama hiçbir somut sebebim yok. Verecek tek cevabım var başlıktaki gibi......ALIŞAMADIM, OLMUYOR!
Uzaklara gelin gidenlere ne kadar haksızlık ettiğimin farkındayım. Ne olur kızmayın bana. Belki kendime bile bu kadar açık ve sıralı konuşmamıştım. Yazmak biraz olsun iyi geldi.
Annenizin sizden başka kimsesi yok mu ?Merhaba herkese,
5 aylık evliyim. 4 yıllık birlikteliğin ardından 6 ay içerisinde söz-nişan-düğün telaşı ile evlendik. Düğünüme kadar herşey çok güzeldi. Birlikteliğimiz de güzeldi, sözümüz, kınamız, nişanımız da çok güzel ve heyecanlıydı. Düğün sabahı sanırım her gelin gibi içim bir buruk uyandım. Kuaförde, gelin almada, konvoyda hep sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Heyecandan herhalde dedim. Düğünümüz boyu zorraki gülümsedim durdum. Hiç içimden oynamak gelmedi. Tabi hep gözüm annemde. Anneciğim arkamdan çok ağladı ya ondandır dedim. Evlendik gitti. Sabah oldu uyandım kendi evimizde. Bekar evimden yarım saat mesafede oturuyoruz. İçimde inanılmaz bir sıkıntı. O kadar ağladım ki.. Hayatımın en dayanılmaz manevi sıkıntısıydı diyebilirim. O gün çıktık yola balayına. Ağlaya ağlaya yollarda. Ne bir tadım var ne tuzum. Hep yüzümde o düğün günümüz takındığım sahte gülümseme. Aman eşim üzülmesin diye çok mutluyum numaraları. Gezdik tozduk balayını bitirdik döndük. Dönüşte de ağlaya ağlaya yollarda. Sanki dönünce eski evime gitmek istiyorum gibi ağır bir his. Annemi çok özlemişim.. Geldik eve. Elimizde eşyalarla kapıyı açınca evimiz gözüme öyle çirkin, öyle itici göründü ki o an. Sanki hapishane. Yeni evim yaşadığım şehir için iyi bir muhitte, iyi bir sitede olmasına, evim büyük ve güzel olmasına rağmen ben o küçük, bulup buluşturup düzenlenmiş eşyaları olan, kirada oturulan, akşamları anneciğimin de içinde olduğu o canım evimi istiyordum resmen. Eşim tabi tam olarak farkında değil. O çok mutlu o anlarda. Ben duygusallaştım da ara ara ağlıyorum sanıyor. Halbuki boğazım düğümlü her dakika. Bir soru soruyor cevap vermek için yutkunup önce boğazımdaki düğümü çözüyorum gözümdeki yaşı savuşturuyorum öyle konuşuyorum o günlerde.
Neyse dedim.. Geçer.. Biraz zaman lazım.. Alışıcam dedim..
1 Ay, 2 Ay..
Bayramlar.. Seyranlar.. Oturmalar kalkmalar.. Olmadı kızlar. Alışamadım. 5 Ay bitti. Neredeyse 6 ay olacak alışamadım ve hala her gün ağlıyorum. Anneme kalmaya gidiyorum arada bir. Yatağıma sarılıyorum. Yastığımı öpüyorum. O evin herşeyini çok seviyorum. Masaya elliyorum. Kapılara dokunuyorum. Hani çiçek büyütürsünüz ya. Seve seve konuşa konuşa bakarsınız çiçeğe. Aynı öyleyim. Evle konuşuyorum içimden. Ahhh duvarlar diyorum. Ben yokken annem ne yapıyor diyorum. Elimi yüzümü yıkayınca havlulara öperek sürüyorum yüzümü. Sonra kendi evime dönme vakti geliyor ya. Ahh!!!
Resmen o evden nefret ediyorum. Elimden gelse koltukları bıçaklayasım var. Perdelerini yırtsam tel tel ipliklerine ayırsam doymam. Halılarını çamurlara sürsem, masasını soba bulup ince ince kıyıp yaksam, gardırobun kapılarını söksem de balkondan aşağı atsam, o avizeleri elime sopa alıp vura vura parça pinçik etsem.. Halbuki hepsini de ne kadar özenerek ne kadar beğenerek, ne kadar ince düşünerek almıştık eşimle beraber. Ne oldu da 1 günde bütün hislerim bambaşka bir hal aldı.
Eşim.. Benim canım.. Ne güzel günler geçirdik. Ne güzel bugünlere geldik. Hiç sorun yaşamadık evlendik. Ne kayınvalide, ne takı, ne çeyiz meselemiz oldu evlenene kadar. Nasıl kibardır, nasıl anlayışlıdır, nasıl sever.
1 günde ne oldu, ben neden böyle oldum bilmiyorum kızlar.
Hiçbir sorun yaşanmamış, herşey konuşarak anlaşarak yapılmış şimdi ben için için bahane üretip zaten takıyı da doğru düzgün yapmadılar diye kendimi gaza getiriyorum salak gibi. Çeyiz de adaletli olmadı diyorum. Kayınvalideme kafayı takmış durumdayım. Eşyalara ve eve karşı düşüncelerimi zaten yazdım yukarıda. Kayınpederime 2 şaplatasım var. Kaynımla eskiden beri çok iyi anlaşıyor olmama rağmen bence evlendiğimizden beri bir salaklaştı, görümcem desen artık benim için aptalın teki. İçim kaynıyor. O çok sevdiğim huzurlu hayatımı elimden eşim ve ailesi çalmış gibi hissediyorum. Sizin yüzünüzden!!! diye bağırıyorum içimden yüzlerine. Ama yaptıkları olumsuz elle tutulur birşey yok özünde. Ufak tefek ardı aranmayacak klasik kv-gelin durumları.
Bu ağlamalar, hezeyanlar geçmeyince bir süre sonra eşim artık sormaya başladı bana. 2 ay sonunda. Yoksa pişman mısın evlendiğimize, yoksa beni sevmiyor musun diye ;( böyle böyle onunla alıştıra alıştıra konuşmaya başladım. Evi sevemedim dedim, alışamıyorum, annemi özlüyorum... Benimle konuştukça bana destek oldukça geçer diye bekledim. Geçmedi kızlar.. Artık eşimi mutsuz etmekten başka birşeye yaramayan bir saman yığınıyım sanki. Burnumun direği sızlıyor annemi ve evimizi düşündükçe. Bekarlığıma, anneme, eski evime ne kadar şefkat ve sevgi doluysam yeni hayatıma o derece düşman kesildim.
Nihayet 15 gün önce eşimle de anlaşarak psikoloğa gittim. Anlattım içimde ne varsa ağlaya ağlaya. Zaten evlendim evleneli hayatım ağlamak üzerine kurulu. Önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Artık ayrılık planları kuruyorum. Neden diye sorsalar verecek cevap bulabilsem keşke. Ama hiçbir somut sebebim yok. Verecek tek cevabım var başlıktaki gibi......ALIŞAMADIM, OLMUYOR!
Uzaklara gelin gidenlere ne kadar haksızlık ettiğimin farkındayım. Ne olur kızmayın bana. Belki kendime bile bu kadar açık ve sıralı konuşmamıştım. Yazmak biraz olsun iyi geldi.