• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Alışamadım, olmuyor! :(

size önerim evinzi yuvanızı bozmayın... o kadar çok annenizi sayıklamışınız ki sizin sorununuz en çok annenizden ayrılmak. annenize 5 dk yürüme mesafesinde bir yere taşınmanız ilk önerim. (aynı evde dubleks vs de olabilir tek başınaysa anneciğiniz. sizi bu kadar seven eşiniz de kırmaz sizi muhtemelen...) eminim sıkıntınız yüzde 50 azalacaktır. ayrıca eski evinizden eşyalar getirin yeni yuvanıza. alışmanız için yardımcı olacaktır.eşinizi üzmeyin.. sizi seven adam bulmak bu kadar zorken... sizin hasretiniz eve değil annenize...
 
size önerim evinzi yuvanızı bozmayın... o kadar çok annenizi sayıklamışınız ki sizin sorununuz en çok annenizden ayrılmak. annenize 5 dk yürüme mesafesinde bir yere taşınmanız ilk önerim. eminim sıkıntınız yüzde 50 azalacaktır. ayrıca eski evinizden eşyalar getirin yeni yuvanıza. alışmanız için yardımcı olacaktır.eşinizi üzmeyin.. sizi seven adam bulmak bu kadar zorken... sizin hasretiniz eve değil annenize...
çok haklısın. zaten şöyle bir yazdıklarımı okuyunca ben de dedim kendime ne kadar çok annem demişim diye. Anneme yakın oturmak eşimin işine çok çok daha uzak demek oluyor.. Hep bir karamsarlık.. Bir an evvel iyi olmalıyım :110:
 
Merhaba herkese,
5 aylık evliyim. 4 yıllık birlikteliğin ardından 6 ay içerisinde söz-nişan-düğün telaşı ile evlendik. Düğünüme kadar herşey çok güzeldi. Birlikteliğimiz de güzeldi, sözümüz, kınamız, nişanımız da çok güzel ve heyecanlıydı. Düğün sabahı sanırım her gelin gibi içim bir buruk uyandım. Kuaförde, gelin almada, konvoyda hep sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Heyecandan herhalde dedim. Düğünümüz boyu zorraki gülümsedim durdum. Hiç içimden oynamak gelmedi. Tabi hep gözüm annemde. Anneciğim arkamdan çok ağladı ya ondandır dedim. Evlendik gitti. Sabah oldu uyandım kendi evimizde. Bekar evimden yarım saat mesafede oturuyoruz. İçimde inanılmaz bir sıkıntı. O kadar ağladım ki.. Hayatımın en dayanılmaz manevi sıkıntısıydı diyebilirim. O gün çıktık yola balayına. Ağlaya ağlaya yollarda. Ne bir tadım var ne tuzum. Hep yüzümde o düğün günümüz takındığım sahte gülümseme. Aman eşim üzülmesin diye çok mutluyum numaraları. Gezdik tozduk balayını bitirdik döndük. Dönüşte de ağlaya ağlaya yollarda. Sanki dönünce eski evime gitmek istiyorum gibi ağır bir his. Annemi çok özlemişim.. Geldik eve. Elimizde eşyalarla kapıyı açınca evimiz gözüme öyle çirkin, öyle itici göründü ki o an. Sanki hapishane. Yeni evim yaşadığım şehir için iyi bir muhitte, iyi bir sitede olmasına, evim büyük ve güzel olmasına rağmen ben o küçük, bulup buluşturup düzenlenmiş eşyaları olan, kirada oturulan, akşamları anneciğimin de içinde olduğu o canım evimi istiyordum resmen. Eşim tabi tam olarak farkında değil. O çok mutlu o anlarda. Ben duygusallaştım da ara ara ağlıyorum sanıyor. Halbuki boğazım düğümlü her dakika. Bir soru soruyor cevap vermek için yutkunup önce boğazımdaki düğümü çözüyorum gözümdeki yaşı savuşturuyorum öyle konuşuyorum o günlerde.
Neyse dedim.. Geçer.. Biraz zaman lazım.. Alışıcam dedim..
1 Ay, 2 Ay..
Bayramlar.. Seyranlar.. Oturmalar kalkmalar.. Olmadı kızlar. Alışamadım. 5 Ay bitti. Neredeyse 6 ay olacak alışamadım ve hala her gün ağlıyorum. Anneme kalmaya gidiyorum arada bir. Yatağıma sarılıyorum. Yastığımı öpüyorum. O evin herşeyini çok seviyorum. Masaya elliyorum. Kapılara dokunuyorum. Hani çiçek büyütürsünüz ya. Seve seve konuşa konuşa bakarsınız çiçeğe. Aynı öyleyim. Evle konuşuyorum içimden. Ahhh duvarlar diyorum. Ben yokken annem ne yapıyor diyorum. Elimi yüzümü yıkayınca havlulara öperek sürüyorum yüzümü. Sonra kendi evime dönme vakti geliyor ya. Ahh!!!
Resmen o evden nefret ediyorum. Elimden gelse koltukları bıçaklayasım var. Perdelerini yırtsam tel tel ipliklerine ayırsam doymam. Halılarını çamurlara sürsem, masasını soba bulup ince ince kıyıp yaksam, gardırobun kapılarını söksem de balkondan aşağı atsam, o avizeleri elime sopa alıp vura vura parça pinçik etsem.. Halbuki hepsini de ne kadar özenerek ne kadar beğenerek, ne kadar ince düşünerek almıştık eşimle beraber. Ne oldu da 1 günde bütün hislerim bambaşka bir hal aldı.
Eşim.. Benim canım.. Ne güzel günler geçirdik. Ne güzel bugünlere geldik. Hiç sorun yaşamadık evlendik. Ne kayınvalide, ne takı, ne çeyiz meselemiz oldu evlenene kadar. Nasıl kibardır, nasıl anlayışlıdır, nasıl sever.
1 günde ne oldu, ben neden böyle oldum bilmiyorum kızlar.
Hiçbir sorun yaşanmamış, herşey konuşarak anlaşarak yapılmış şimdi ben için için bahane üretip zaten takıyı da doğru düzgün yapmadılar diye kendimi gaza getiriyorum salak gibi. Çeyiz de adaletli olmadı diyorum. Kayınvalideme kafayı takmış durumdayım. Eşyalara ve eve karşı düşüncelerimi zaten yazdım yukarıda. Kayınpederime 2 şaplatasım var. Kaynımla eskiden beri çok iyi anlaşıyor olmama rağmen bence evlendiğimizden beri bir salaklaştı, görümcem desen artık benim için aptalın teki. İçim kaynıyor. O çok sevdiğim huzurlu hayatımı elimden eşim ve ailesi çalmış gibi hissediyorum. Sizin yüzünüzden!!! diye bağırıyorum içimden yüzlerine. Ama yaptıkları olumsuz elle tutulur birşey yok özünde. Ufak tefek ardı aranmayacak klasik kv-gelin durumları.
Bu ağlamalar, hezeyanlar geçmeyince bir süre sonra eşim artık sormaya başladı bana. 2 ay sonunda. Yoksa pişman mısın evlendiğimize, yoksa beni sevmiyor musun diye ;( böyle böyle onunla alıştıra alıştıra konuşmaya başladım. Evi sevemedim dedim, alışamıyorum, annemi özlüyorum... Benimle konuştukça bana destek oldukça geçer diye bekledim. Geçmedi kızlar.. Artık eşimi mutsuz etmekten başka birşeye yaramayan bir saman yığınıyım sanki. Burnumun direği sızlıyor annemi ve evimizi düşündükçe. Bekarlığıma, anneme, eski evime ne kadar şefkat ve sevgi doluysam yeni hayatıma o derece düşman kesildim.
Nihayet 15 gün önce eşimle de anlaşarak psikoloğa gittim. Anlattım içimde ne varsa ağlaya ağlaya. Zaten evlendim evleneli hayatım ağlamak üzerine kurulu. Önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Artık ayrılık planları kuruyorum. Neden diye sorsalar verecek cevap bulabilsem keşke. Ama hiçbir somut sebebim yok. Verecek tek cevabım var başlıktaki gibi......ALIŞAMADIM, OLMUYOR! :KK43:
Uzaklara gelin gidenlere ne kadar haksızlık ettiğimin farkındayım. Ne olur kızmayın bana. Belki kendime bile bu kadar açık ve sıralı konuşmamıştım. Yazmak biraz olsun iyi geldi.

psikiyatriste gidin ilaçlar iyi gelecektir.
 
İnşallah canım. Belki bu evden çıksak diyorum biraz rahatlayabilirim. Eşim de çıkalım diyor. Ama ya sorun evde değilse diyorum. Ya peşisıra sıkıntıları götürürsem. Zaten psikolog da bir süre hayatımla ilgili önemli kararlar almamam gerektiğini özellikle vurguladı. Bunlardan biri de evi değiştirmek.
Oncelikle gecmis olsun. Hayatinda birsuru degisiklik bir anda olusunca kimi insan cok kolay bas edemiyor bu degisikliklerle. Bende oldukca zorlandim diyebilirim, su anda 11 aylik evliyim. Hala ara ara 'bavulumu toplayip eve gidicem anasini satiim, ozledim banane istemiyorum bu hayati!' diyorum. Ama benim icin en guvenli liman isim oldu. O ilk aylarda ofise geldigimde dusunmeyi birakiyordum, tum evlilik stresim dagiliyordu, 'oh bee, islerim hep stresli, hep yorucu, hep bi hiz ve dinamik var, yani hic degismedi!' diye seviniyordum. Evlendikten sonra (1) birden evlenmis oluyorsun, yani evli olma sorumluluguna alisman lazim (2) birden bi adam var hayatinin ortasinda, hep var o adam hep hep hep var! (3) ailenden, kardeslerinden ayrisin.. (4) kendi evin, banyon, odan yok artik, bambaska koskocaman bi ev var, 'senin evin' guya! (5) ev isleri, yemek, temizlik. camasir olaylarida cabasi! (6) kendi yasadigin sehirde degilsin artik, bambaska bi yerde yasiyosun.. (7) koskocaman bide aile var, seni gelinleri oldugun icin bagrina basmak isteyen, bide onlara gelinlik yapma olaylarin var tabi!
yani kisacasi, oturdum tek tek hayatimda olusan degisiklikleri analiz ettim, esime anlattim, uzun uzun kendi dostlarima anlattim, ofiste is arkadaslarimla konustum, anneme anlattim, kaynanama anlattim, anlattimda anlattim. anlattikcada kuculttum sorunlari. dertlerin aslinda dert degil, sadece zamanla alismak zorunda oldugum degisiklikler oldugunu ogrendim, kavradim ve anladimda. en sonundada kabullendim, ve rahatladim.

Piskologa gitmeye devam et. Daha fazla degisiklik sana hic iyi gelmeyecek gibi, dogru soylemis yani. Cocuk/yeni ev falan, hic oralarda olma. Kendine bir ugrasi bulsan iyi edersin ama, is guc mesela?
Ayrica bir tavsiyem daha var. Annen sana nasil davraniyor, oda seni bukadar cok ozledigini belli ediyormu? Benim annem 'anne cok ozledim gel bi sariliim' dedigimde kiziyor bana, 'yeter, 29 sene dibimizdeydin, daha neyimizi ozluyosun!' diyerek. Evime odaklanayim diye. Annenin rolu onemli yani. Ve sende 32 yasindasin, artik annenin kanatlarinin altindan siyrilip kendi kanatlarini acma vaktin gelmiste geciyor.

Iyi sanslar canim. Rabbim yardimcin olsun.
 
psikologdan tam bir çözüm gelip gelmediği belli değil oturduğunuz evin geçmişini araştırdınız mı sizin eşinizi eskiden seven sevgili nişanlılarla ilgili bir durum oldu mu sizi çok isteyipte elde edemeyen bir sevgili yada oğluna isteyen bir kadın oldu mu. evinizi okunmuş sirke ile silin yemeğinize katın,evinizde mevlüt okutun.bir 6 ay daha deneyin.benim evim kayınvalidemin eski eviydi. hep kavga dövüş mutsuzluk sinmiş zaten doğalgazı bişeyi yok eski. hiç eve giresim gelmiyor.kocam olmadan evde oturmak istemiyorum zaten dışarıdaysa kocam annemde oturuyorum.bunu kocama da söyledim o da şimdilik ev yapılmadığı için böyle yapıyorum diye düşünüyor.evim yapıldığında bende bakıcam durumlara. annemi çağırdım annem senin evine geldikçe üzülüyorum dedi bir iki sefer zor getirdim buda eve bağlılığımı azaltıyor. fakat çocuğum olsa bile yine anneme gider gelirim.annemle arkadaş gibiyim şuan evler arasındaki uzaklık iyi.mutlaka 3 günde bir giderim yine anneme.baştan eşim çok sorun yaptı ama şimdi alıştı. bende babası zırt pırt anormal zamanlarda çağırınca ses etmiyorum. öyle idare ediyoruz.
 
Ya canım benim.yemin ederim okurken şimdi şu cümle yazacak dedim ve bildim.çünkü aynen bende yaşadım.bu kadar olur.şu an 5 seneye giriyoruz inan arada Sırada hala o düşünce geliyor bana da.ilk zamanlar bende aynen ailemin evi benim eşim ve ailesi ayırdı beni diye Hayatım kaydı düşüncesiyle bunaldım.şu an daha iyiyim.inşallah sende daha iyi olursun.rabbim mutlu etsin.
 
Şöyle bir yazdıklarıma baktım da ne kadar çok "annem" demişim. Sanırım onu terkettim gibi içinden çıkamadığım bir suçluluk duygusu bu :KK43:
ahhh canım 27 yaşındayım bende senin durumundayım önüme çıkan bütün kısmetlerimi geri çeviriyorum
annem babam kardesim ne yapar diye ya başlarına bişey gelirde ben yanlarında olamazsam diye içim içimi kemiriyor evlenip çocuk sahibi de olmak istiyorum offf offf
 
herşeyi sorunsuz atlatmışınız ya belki ondnadır.
yada annenden hiç ayrılmadıysan bu yşına kadar. buda ayrı sebebtir.
inşallah atlatırsın
 
Rabbim evliliğini daim etsin..

Ben yurtdışından gelin geldim olduğumuz şehirde havaalanı da yok.. alışma 4 ay sürdü .. ağla ağla helak oldum.. Eşimin bir sözü beni kendime getirdi.. ' sağlıklı olsun lar yeterki ailen uzaktan yine gelir buraya..'

Yuvana Bağlan.. Rabbim daha büyük sıkıntı vermesin!!
 
Evi bi sirkeli suyla silsene canım bi de bol bol ayetel kursu okuyup ufle. Belki birinin gözü değmistir. Ne bileyim, her şey guzelken birden böyle olduysa aklıma bu geldi.
 
Merhaba herkese,
5 aylık evliyim. 4 yıllık birlikteliğin ardından 6 ay içerisinde söz-nişan-düğün telaşı ile evlendik. Düğünüme kadar herşey çok güzeldi. Birlikteliğimiz de güzeldi, sözümüz, kınamız, nişanımız da çok güzel ve heyecanlıydı. Düğün sabahı sanırım her gelin gibi içim bir buruk uyandım. Kuaförde, gelin almada, konvoyda hep sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Heyecandan herhalde dedim. Düğünümüz boyu zorraki gülümsedim durdum. Hiç içimden oynamak gelmedi. Tabi hep gözüm annemde. Anneciğim arkamdan çok ağladı ya ondandır dedim. Evlendik gitti. Sabah oldu uyandım kendi evimizde. Bekar evimden yarım saat mesafede oturuyoruz. İçimde inanılmaz bir sıkıntı. O kadar ağladım ki.. Hayatımın en dayanılmaz manevi sıkıntısıydı diyebilirim. O gün çıktık yola balayına. Ağlaya ağlaya yollarda. Ne bir tadım var ne tuzum. Hep yüzümde o düğün günümüz takındığım sahte gülümseme. Aman eşim üzülmesin diye çok mutluyum numaraları. Gezdik tozduk balayını bitirdik döndük. Dönüşte de ağlaya ağlaya yollarda. Sanki dönünce eski evime gitmek istiyorum gibi ağır bir his. Annemi çok özlemişim.. Geldik eve. Elimizde eşyalarla kapıyı açınca evimiz gözüme öyle çirkin, öyle itici göründü ki o an. Sanki hapishane. Yeni evim yaşadığım şehir için iyi bir muhitte, iyi bir sitede olmasına, evim büyük ve güzel olmasına rağmen ben o küçük, bulup buluşturup düzenlenmiş eşyaları olan, kirada oturulan, akşamları anneciğimin de içinde olduğu o canım evimi istiyordum resmen. Eşim tabi tam olarak farkında değil. O çok mutlu o anlarda. Ben duygusallaştım da ara ara ağlıyorum sanıyor. Halbuki boğazım düğümlü her dakika. Bir soru soruyor cevap vermek için yutkunup önce boğazımdaki düğümü çözüyorum gözümdeki yaşı savuşturuyorum öyle konuşuyorum o günlerde.
Neyse dedim.. Geçer.. Biraz zaman lazım.. Alışıcam dedim..
1 Ay, 2 Ay..
Bayramlar.. Seyranlar.. Oturmalar kalkmalar.. Olmadı kızlar. Alışamadım. 5 Ay bitti. Neredeyse 6 ay olacak alışamadım ve hala her gün ağlıyorum. Anneme kalmaya gidiyorum arada bir. Yatağıma sarılıyorum. Yastığımı öpüyorum. O evin herşeyini çok seviyorum. Masaya elliyorum. Kapılara dokunuyorum. Hani çiçek büyütürsünüz ya. Seve seve konuşa konuşa bakarsınız çiçeğe. Aynı öyleyim. Evle konuşuyorum içimden. Ahhh duvarlar diyorum. Ben yokken annem ne yapıyor diyorum. Elimi yüzümü yıkayınca havlulara öperek sürüyorum yüzümü. Sonra kendi evime dönme vakti geliyor ya. Ahh!!!
Resmen o evden nefret ediyorum. Elimden gelse koltukları bıçaklayasım var. Perdelerini yırtsam tel tel ipliklerine ayırsam doymam. Halılarını çamurlara sürsem, masasını soba bulup ince ince kıyıp yaksam, gardırobun kapılarını söksem de balkondan aşağı atsam, o avizeleri elime sopa alıp vura vura parça pinçik etsem.. Halbuki hepsini de ne kadar özenerek ne kadar beğenerek, ne kadar ince düşünerek almıştık eşimle beraber. Ne oldu da 1 günde bütün hislerim bambaşka bir hal aldı.
Eşim.. Benim canım.. Ne güzel günler geçirdik. Ne güzel bugünlere geldik. Hiç sorun yaşamadık evlendik. Ne kayınvalide, ne takı, ne çeyiz meselemiz oldu evlenene kadar. Nasıl kibardır, nasıl anlayışlıdır, nasıl sever.
1 günde ne oldu, ben neden böyle oldum bilmiyorum kızlar.
Hiçbir sorun yaşanmamış, herşey konuşarak anlaşarak yapılmış şimdi ben için için bahane üretip zaten takıyı da doğru düzgün yapmadılar diye kendimi gaza getiriyorum salak gibi. Çeyiz de adaletli olmadı diyorum. Kayınvalideme kafayı takmış durumdayım. Eşyalara ve eve karşı düşüncelerimi zaten yazdım yukarıda. Kayınpederime 2 şaplatasım var. Kaynımla eskiden beri çok iyi anlaşıyor olmama rağmen bence evlendiğimizden beri bir salaklaştı, görümcem desen artık benim için aptalın teki. İçim kaynıyor. O çok sevdiğim huzurlu hayatımı elimden eşim ve ailesi çalmış gibi hissediyorum. Sizin yüzünüzden!!! diye bağırıyorum içimden yüzlerine. Ama yaptıkları olumsuz elle tutulur birşey yok özünde. Ufak tefek ardı aranmayacak klasik kv-gelin durumları.
Bu ağlamalar, hezeyanlar geçmeyince bir süre sonra eşim artık sormaya başladı bana. 2 ay sonunda. Yoksa pişman mısın evlendiğimize, yoksa beni sevmiyor musun diye ;( böyle böyle onunla alıştıra alıştıra konuşmaya başladım. Evi sevemedim dedim, alışamıyorum, annemi özlüyorum... Benimle konuştukça bana destek oldukça geçer diye bekledim. Geçmedi kızlar.. Artık eşimi mutsuz etmekten başka birşeye yaramayan bir saman yığınıyım sanki. Burnumun direği sızlıyor annemi ve evimizi düşündükçe. Bekarlığıma, anneme, eski evime ne kadar şefkat ve sevgi doluysam yeni hayatıma o derece düşman kesildim.
Nihayet 15 gün önce eşimle de anlaşarak psikoloğa gittim. Anlattım içimde ne varsa ağlaya ağlaya. Zaten evlendim evleneli hayatım ağlamak üzerine kurulu. Önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Artık ayrılık planları kuruyorum. Neden diye sorsalar verecek cevap bulabilsem keşke. Ama hiçbir somut sebebim yok. Verecek tek cevabım var başlıktaki gibi......ALIŞAMADIM, OLMUYOR! :KK43:
Uzaklara gelin gidenlere ne kadar haksızlık ettiğimin farkındayım. Ne olur kızmayın bana. Belki kendime bile bu kadar açık ve sıralı konuşmamıştım. Yazmak biraz olsun iyi geldi.
evlenen bir erkeğin annemde annem demesi kadar çirkin şu davranışınız..hazır değildiniz neden evlendiniz..hiiiç inanmam ama uğraşanlarda yok değil,size bir şey mi yaptılar yoksa.
 
Merhaba herkese,
5 aylık evliyim. 4 yıllık birlikteliğin ardından 6 ay içerisinde söz-nişan-düğün telaşı ile evlendik. Düğünüme kadar herşey çok güzeldi. Birlikteliğimiz de güzeldi, sözümüz, kınamız, nişanımız da çok güzel ve heyecanlıydı. Düğün sabahı sanırım her gelin gibi içim bir buruk uyandım. Kuaförde, gelin almada, konvoyda hep sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Heyecandan herhalde dedim. Düğünümüz boyu zorraki gülümsedim durdum. Hiç içimden oynamak gelmedi. Tabi hep gözüm annemde. Anneciğim arkamdan çok ağladı ya ondandır dedim. Evlendik gitti. Sabah oldu uyandım kendi evimizde. Bekar evimden yarım saat mesafede oturuyoruz. İçimde inanılmaz bir sıkıntı. O kadar ağladım ki.. Hayatımın en dayanılmaz manevi sıkıntısıydı diyebilirim. O gün çıktık yola balayına. Ağlaya ağlaya yollarda. Ne bir tadım var ne tuzum. Hep yüzümde o düğün günümüz takındığım sahte gülümseme. Aman eşim üzülmesin diye çok mutluyum numaraları. Gezdik tozduk balayını bitirdik döndük. Dönüşte de ağlaya ağlaya yollarda. Sanki dönünce eski evime gitmek istiyorum gibi ağır bir his. Annemi çok özlemişim.. Geldik eve. Elimizde eşyalarla kapıyı açınca evimiz gözüme öyle çirkin, öyle itici göründü ki o an. Sanki hapishane. Yeni evim yaşadığım şehir için iyi bir muhitte, iyi bir sitede olmasına, evim büyük ve güzel olmasına rağmen ben o küçük, bulup buluşturup düzenlenmiş eşyaları olan, kirada oturulan, akşamları anneciğimin de içinde olduğu o canım evimi istiyordum resmen. Eşim tabi tam olarak farkında değil. O çok mutlu o anlarda. Ben duygusallaştım da ara ara ağlıyorum sanıyor. Halbuki boğazım düğümlü her dakika. Bir soru soruyor cevap vermek için yutkunup önce boğazımdaki düğümü çözüyorum gözümdeki yaşı savuşturuyorum öyle konuşuyorum o günlerde.
Neyse dedim.. Geçer.. Biraz zaman lazım.. Alışıcam dedim..
1 Ay, 2 Ay..
Bayramlar.. Seyranlar.. Oturmalar kalkmalar.. Olmadı kızlar. Alışamadım. 5 Ay bitti. Neredeyse 6 ay olacak alışamadım ve hala her gün ağlıyorum. Anneme kalmaya gidiyorum arada bir. Yatağıma sarılıyorum. Yastığımı öpüyorum. O evin herşeyini çok seviyorum. Masaya elliyorum. Kapılara dokunuyorum. Hani çiçek büyütürsünüz ya. Seve seve konuşa konuşa bakarsınız çiçeğe. Aynı öyleyim. Evle konuşuyorum içimden. Ahhh duvarlar diyorum. Ben yokken annem ne yapıyor diyorum. Elimi yüzümü yıkayınca havlulara öperek sürüyorum yüzümü. Sonra kendi evime dönme vakti geliyor ya. Ahh!!!
Resmen o evden nefret ediyorum. Elimden gelse koltukları bıçaklayasım var. Perdelerini yırtsam tel tel ipliklerine ayırsam doymam. Halılarını çamurlara sürsem, masasını soba bulup ince ince kıyıp yaksam, gardırobun kapılarını söksem de balkondan aşağı atsam, o avizeleri elime sopa alıp vura vura parça pinçik etsem.. Halbuki hepsini de ne kadar özenerek ne kadar beğenerek, ne kadar ince düşünerek almıştık eşimle beraber. Ne oldu da 1 günde bütün hislerim bambaşka bir hal aldı.
Eşim.. Benim canım.. Ne güzel günler geçirdik. Ne güzel bugünlere geldik. Hiç sorun yaşamadık evlendik. Ne kayınvalide, ne takı, ne çeyiz meselemiz oldu evlenene kadar. Nasıl kibardır, nasıl anlayışlıdır, nasıl sever.
1 günde ne oldu, ben neden böyle oldum bilmiyorum kızlar.
Hiçbir sorun yaşanmamış, herşey konuşarak anlaşarak yapılmış şimdi ben için için bahane üretip zaten takıyı da doğru düzgün yapmadılar diye kendimi gaza getiriyorum salak gibi. Çeyiz de adaletli olmadı diyorum. Kayınvalideme kafayı takmış durumdayım. Eşyalara ve eve karşı düşüncelerimi zaten yazdım yukarıda. Kayınpederime 2 şaplatasım var. Kaynımla eskiden beri çok iyi anlaşıyor olmama rağmen bence evlendiğimizden beri bir salaklaştı, görümcem desen artık benim için aptalın teki. İçim kaynıyor. O çok sevdiğim huzurlu hayatımı elimden eşim ve ailesi çalmış gibi hissediyorum. Sizin yüzünüzden!!! diye bağırıyorum içimden yüzlerine. Ama yaptıkları olumsuz elle tutulur birşey yok özünde. Ufak tefek ardı aranmayacak klasik kv-gelin durumları.
Bu ağlamalar, hezeyanlar geçmeyince bir süre sonra eşim artık sormaya başladı bana. 2 ay sonunda. Yoksa pişman mısın evlendiğimize, yoksa beni sevmiyor musun diye ;( böyle böyle onunla alıştıra alıştıra konuşmaya başladım. Evi sevemedim dedim, alışamıyorum, annemi özlüyorum... Benimle konuştukça bana destek oldukça geçer diye bekledim. Geçmedi kızlar.. Artık eşimi mutsuz etmekten başka birşeye yaramayan bir saman yığınıyım sanki. Burnumun direği sızlıyor annemi ve evimizi düşündükçe. Bekarlığıma, anneme, eski evime ne kadar şefkat ve sevgi doluysam yeni hayatıma o derece düşman kesildim.
Nihayet 15 gün önce eşimle de anlaşarak psikoloğa gittim. Anlattım içimde ne varsa ağlaya ağlaya. Zaten evlendim evleneli hayatım ağlamak üzerine kurulu. Önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Artık ayrılık planları kuruyorum. Neden diye sorsalar verecek cevap bulabilsem keşke. Ama hiçbir somut sebebim yok. Verecek tek cevabım var başlıktaki gibi......ALIŞAMADIM, OLMUYOR! :KK43:
Uzaklara gelin gidenlere ne kadar haksızlık ettiğimin farkındayım. Ne olur kızmayın bana. Belki kendime bile bu kadar açık ve sıralı konuşmamıştım. Yazmak biraz olsun iyi geldi.


Kac yasindasin canim? Esin kac yasinda?
 
geçer zamanla..çok değişik bir duygu bende istanbuldan izmire geldim.. ilk geceden itibaren ben geri gitcem diye ağladım zırladım.. ama bunun hormonlardan kaynaklı olduğunu düşünüyorum şimdi..sana ait bir yeni ev yeni sorumluluklar insanı korkutuyor.. bilinc altında bence senin anne özlemi değilde annesiz bişey yapamam düşüncesi hakim..alışıncada tatillerde ben istanbula gidince evimi özledim ne zaman gitsem diyorumm..
 
Her insanın bir derdi olur mutlaka, sizin derdiniz yok gibi görünüyor, hayat işte bir yerden vuracak. Depresyon falan filan.. al sana dert işte!
 
Merhaba herkese,
5 aylık evliyim. 4 yıllık birlikteliğin ardından 6 ay içerisinde söz-nişan-düğün telaşı ile evlendik. Düğünüme kadar herşey çok güzeldi. Birlikteliğimiz de güzeldi, sözümüz, kınamız, nişanımız da çok güzel ve heyecanlıydı. Düğün sabahı sanırım her gelin gibi içim bir buruk uyandım. Kuaförde, gelin almada, konvoyda hep sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Heyecandan herhalde dedim. Düğünümüz boyu zorraki gülümsedim durdum. Hiç içimden oynamak gelmedi. Tabi hep gözüm annemde. Anneciğim arkamdan çok ağladı ya ondandır dedim. Evlendik gitti. Sabah oldu uyandım kendi evimizde. Bekar evimden yarım saat mesafede oturuyoruz. İçimde inanılmaz bir sıkıntı. O kadar ağladım ki.. Hayatımın en dayanılmaz manevi sıkıntısıydı diyebilirim. O gün çıktık yola balayına. Ağlaya ağlaya yollarda. Ne bir tadım var ne tuzum. Hep yüzümde o düğün günümüz takındığım sahte gülümseme. Aman eşim üzülmesin diye çok mutluyum numaraları. Gezdik tozduk balayını bitirdik döndük. Dönüşte de ağlaya ağlaya yollarda. Sanki dönünce eski evime gitmek istiyorum gibi ağır bir his. Annemi çok özlemişim.. Geldik eve. Elimizde eşyalarla kapıyı açınca evimiz gözüme öyle çirkin, öyle itici göründü ki o an. Sanki hapishane. Yeni evim yaşadığım şehir için iyi bir muhitte, iyi bir sitede olmasına, evim büyük ve güzel olmasına rağmen ben o küçük, bulup buluşturup düzenlenmiş eşyaları olan, kirada oturulan, akşamları anneciğimin de içinde olduğu o canım evimi istiyordum resmen. Eşim tabi tam olarak farkında değil. O çok mutlu o anlarda. Ben duygusallaştım da ara ara ağlıyorum sanıyor. Halbuki boğazım düğümlü her dakika. Bir soru soruyor cevap vermek için yutkunup önce boğazımdaki düğümü çözüyorum gözümdeki yaşı savuşturuyorum öyle konuşuyorum o günlerde.
Neyse dedim.. Geçer.. Biraz zaman lazım.. Alışıcam dedim..
1 Ay, 2 Ay..
Bayramlar.. Seyranlar.. Oturmalar kalkmalar.. Olmadı kızlar. Alışamadım. 5 Ay bitti. Neredeyse 6 ay olacak alışamadım ve hala her gün ağlıyorum. Anneme kalmaya gidiyorum arada bir. Yatağıma sarılıyorum. Yastığımı öpüyorum. O evin herşeyini çok seviyorum. Masaya elliyorum. Kapılara dokunuyorum. Hani çiçek büyütürsünüz ya. Seve seve konuşa konuşa bakarsınız çiçeğe. Aynı öyleyim. Evle konuşuyorum içimden. Ahhh duvarlar diyorum. Ben yokken annem ne yapıyor diyorum. Elimi yüzümü yıkayınca havlulara öperek sürüyorum yüzümü. Sonra kendi evime dönme vakti geliyor ya. Ahh!!!
Resmen o evden nefret ediyorum. Elimden gelse koltukları bıçaklayasım var. Perdelerini yırtsam tel tel ipliklerine ayırsam doymam. Halılarını çamurlara sürsem, masasını soba bulup ince ince kıyıp yaksam, gardırobun kapılarını söksem de balkondan aşağı atsam, o avizeleri elime sopa alıp vura vura parça pinçik etsem.. Halbuki hepsini de ne kadar özenerek ne kadar beğenerek, ne kadar ince düşünerek almıştık eşimle beraber. Ne oldu da 1 günde bütün hislerim bambaşka bir hal aldı.
Eşim.. Benim canım.. Ne güzel günler geçirdik. Ne güzel bugünlere geldik. Hiç sorun yaşamadık evlendik. Ne kayınvalide, ne takı, ne çeyiz meselemiz oldu evlenene kadar. Nasıl kibardır, nasıl anlayışlıdır, nasıl sever.
1 günde ne oldu, ben neden böyle oldum bilmiyorum kızlar.
Hiçbir sorun yaşanmamış, herşey konuşarak anlaşarak yapılmış şimdi ben için için bahane üretip zaten takıyı da doğru düzgün yapmadılar diye kendimi gaza getiriyorum salak gibi. Çeyiz de adaletli olmadı diyorum. Kayınvalideme kafayı takmış durumdayım. Eşyalara ve eve karşı düşüncelerimi zaten yazdım yukarıda. Kayınpederime 2 şaplatasım var. Kaynımla eskiden beri çok iyi anlaşıyor olmama rağmen bence evlendiğimizden beri bir salaklaştı, görümcem desen artık benim için aptalın teki. İçim kaynıyor. O çok sevdiğim huzurlu hayatımı elimden eşim ve ailesi çalmış gibi hissediyorum. Sizin yüzünüzden!!! diye bağırıyorum içimden yüzlerine. Ama yaptıkları olumsuz elle tutulur birşey yok özünde. Ufak tefek ardı aranmayacak klasik kv-gelin durumları.
Bu ağlamalar, hezeyanlar geçmeyince bir süre sonra eşim artık sormaya başladı bana. 2 ay sonunda. Yoksa pişman mısın evlendiğimize, yoksa beni sevmiyor musun diye ;( böyle böyle onunla alıştıra alıştıra konuşmaya başladım. Evi sevemedim dedim, alışamıyorum, annemi özlüyorum... Benimle konuştukça bana destek oldukça geçer diye bekledim. Geçmedi kızlar.. Artık eşimi mutsuz etmekten başka birşeye yaramayan bir saman yığınıyım sanki. Burnumun direği sızlıyor annemi ve evimizi düşündükçe. Bekarlığıma, anneme, eski evime ne kadar şefkat ve sevgi doluysam yeni hayatıma o derece düşman kesildim.
Nihayet 15 gün önce eşimle de anlaşarak psikoloğa gittim. Anlattım içimde ne varsa ağlaya ağlaya. Zaten evlendim evleneli hayatım ağlamak üzerine kurulu. Önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Artık ayrılık planları kuruyorum. Neden diye sorsalar verecek cevap bulabilsem keşke. Ama hiçbir somut sebebim yok. Verecek tek cevabım var başlıktaki gibi......ALIŞAMADIM, OLMUYOR! :KK43:
Uzaklara gelin gidenlere ne kadar haksızlık ettiğimin farkındayım. Ne olur kızmayın bana. Belki kendime bile bu kadar açık ve sıralı konuşmamıştım. Yazmak biraz olsun iyi geldi.
Eve eşyalara ve bu yeni hayata duyulan öfkenin aslında bilinçaltımda birşeyleri temsil ettiğini, bu hislerin belki de geçmişten gelen bir kaynağı olduğunu, melankolili depresyona girdiğimi, bir kaza geçirip bir olay yaşayıp şoka girenlerin benzeri evliliğin bende bir travma oluşturduğunu söyledi. Zamanla çözücez dedi bakalım inşallah.
annenle aranda nasıl bir diyolog var?
annenin yaşam şartları nasıl,baban sağ mı?
sağlığı geçimleri yerinde mi?
acaba bu tür sebeplerle evden ayrıldığın için suçluluk duyuyor olabilir misin?
uç noktaya taşımışssın biraz duygularını.
psikologunun bir tespiti olacaktır belki zamanla.
annenin sana ve evliliğine yaklaşımı nasıl?
bu duygularından haberdar mı?
haberdar ise evine ve evliliğine alışman için sana annece tavsiyeleri oluyor mu?
 
Evlenmeseydiniz keşke? Bence anneniz siz evinize alışana kadar sık sık gelsin. Bu saatten sonra yapılacak başka şey yok
 
Bende mi sorun var acaba.
3 aylık evliyim bazen ailemi aramayı bile unutuyorum ki çok severim çok güzel bir bağ var aramızda ve ben başka sehirdeyim.
Siz hazır olmadan evlenmissiniz sanırım. Evinize gidip yalnız mı kalıyorsunuz evinizde. Ben ailemin yanina eşim olmadan gitmem
 
Back