ama ah ettim diye sucluyorlar beni arkadaslarım
Kim bu arkadaşlar? Demek ki gerçek arkadaş değilllermiş. Siz de bu durumda "ben onları sadece Allah'a havale ettim. Allah onları nasıl biliyorsa öyle yapsın dedim. Allah onlara bunu uygun gördüyse sorgulamak size mi düştü" diyin.
İnsan bir cahillik yapar ama en azından utanır, mahçup olur, özür diler, çok aşıktım der. Ama pişkinlik yapıyorsa cezasına da katlanacak. Ki belki de yaşadıklarının hiç alakası yok. Burda infertilite bölümünde bir sürü kadın var. Hepsi mi birinin ahını aldı? Bazı şeyler sadece sınav.
Ben de bu aralar kıssadan hisse moduna girdim ama bu konuda da güzel bir hikaye var.
_____________________________________________________________________________
Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonra sadeliği seçecektir.
Saç, sakal, kestirmek üzere berbere gider.
Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır.Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kel, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur, berber traşa başlar. Fakat kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
"Kel aşağı, kel yukarı."
Nihayet traş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür.
Görenler çığlığı basar. Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
-
Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kelin de bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!…