Kendi adıma ikinci çocuktan sonra olabileceklere kendimi hamile kaldığım zamandan beri hazırlamıştım.
Sadece kızımın 18 günlükten, 8. Aya kadar süren yoğun gıda alerjisi beni epey yormustu.
Onu da geçecek diye kendimi motive ederek atlattım.
Benim en zor zamanlarım o zamanlardı.
Evde yemek yapamayıp ağzınıza atacağınız en basit seyi peynir ekmeği aylarca yiyemedim mesela.
Yada bi makarna kurtaricidir çoğu zaman.
Onu da alerji kaynaklı yiyemedim.
Sabahları illa biber sogan sotelerdim.
Üstüne protein olsun diye kuzu kıyma.
Öğlen de pilav patates.
Sabah kalkıp da et yemek hiç tercihim olmasa da mecburdum :)
Bir de her kafadan farklı ses çıkaran dr lar da cabasıydi.
Mama ver, sütünün kalitesi düşer diyeni..
Bunlara ilaveten oyun oynamak, yedirmek, gezdirmek, kurslarına götürmek durumunda olduğum oğlum, alerji sebepli uyumayan, uyumadığı için sürekli ağlayan kızım, ve ben :)
O zamanları düşününce şimdiler benim bin şükür sebebim.
Simdiler de yine iyi kötü uyuyor.
Daha çok şey anlıyor ve beraber oyunlar oynuyoruz.
Simdiki handikapimiz da mesela, arabayi, uzun yürüyüşleri çok sevmiyor oluşu.
Ben yürüyüşlere aşığım, oğlum da beş yaşında olmasına rağmen, bir yetişkin kadar yurur, sever.
Gel gelelim kizcem işi bozuyor.
Bizi birazcık eve tıkıyor.
Ama azimliyiz, onu da gezenti yapicaz
Bu aşama da ben en çok ev işlerini saldım.
Herşeyi olduğu kadar yaptım.
Elbette bir çok şeyi eşim yaptı.
Sabahları kalkıp bulaşık varsa onları toparlayıp, kahvaltımızı hazırlayıp ise gitti.
Ben yemekleri geceden soydum, doğradım, yine sabah kalkıp pişirdi.
Çamaşır da hep eşimde.
Ben süpürge vileda, çocukları oynat, yedir uyut, ve dışarı çıkarma işlerini yapıyorum daha çok.
He herşey güllük gülistanlık olmuyor elbette.
Gerildigim çok zaman da oldu.
Yemeği yetistiremeyip, çok kez dışarıdan söylediğimiz de.
Şu dönem bir yardımcımız var, yemek vs ufak işleri hallediyor.
Ben yine çok yoruluyorum.
Her akşam bugün iki çocuğuma da yettim mi diye düşünüyorum, vicdan muhasebesi yapıyorum.
Ama çocuklarımın mutluluğunu, gülüşünü, sağlığını görüyorum, şükür diyorum.
Sonuçta hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Kızım artık bensiz daha bir durur oldu.
Ben geçenlerde ilk defa, arkadaşımla cikip kahve içtim.
Bu aralar, sabahları çocukları babaya bırakıp yuruyuse çıkıyorum.
Ama bir yandan da çoğu zaman hala kucağımda kızımla yemek yiyorum.
Uykular bölük porcuk.
Hala elime alıp bir kitap okuyabilmisligim yok.
Ama bunlar bana olağan geliyor işte.
En efsanesi kahvaltı masasında hem emzirip hem yiyebiliyorum
Bu bir sene benim için o kadar hızlı geçti ki...
Çok da zor ve beni sabır olarak eğitici de geçti.
Evet yıprandım ama depresyon kesinlikle değildi, sadece bir miktar yıprandım :)
Ve evet, kokuları mis, gülüşleri aşk..
Nasip olursa üçüncüyü de isterim.
Bizim bir senemizin mini özeti böyle işte :)