Son zamanlarda gıda alerjisi olan bebekleri çok sık duyar olduk.Başka bir konuyla ilgili bilgi ararken gıda alerjisi nedenlerinden belkide en önemlisi çıktı hep karşıma.Burda da birçok annenin sıkıntısı bu.Son okuduğum yazıyı burda da paylaşayım belki faydası olur.En azından nedeni tespit etme ve gerçek tedaviyi uygulamaya yardımcı olabilir.Buyrunuz;
"Bir psikonöroimmunolog olarak (psikonöroimmunoloji; psikoloji, sinir sistemi ve bağışıklık sistemi arasındaki bağlantıları inceleyerek hastalıklara çok daha geniş persfektiften bakan bir bilim dalı) bağışıklık sisteminin nasıl çalıştığını iyi bilirim. Alerji de bir bağışıklık sistemi reaksiyonu olduğu için göğsümü gere gere yazabilirim. Tabi bu birçoğunun hoşuna gitmeyecek türden bir yazı ama napalım, hadi başlayalım…
Charles Richet memelilere proteinleri enjekte etmenin bu proteinlere karşı alerji gelişimine neden olacağını yüz yıldan fazla bir zaman önce keşfetti. Bu proteinlerin vücuda verilmesinin ardından anafilaksi diye adlandırdığı bir alerjik reaksiyon oluşur. Bu çalışma ile Charles Richet Nobel ödülüne layık görülmüştür.
Bu modele Richet alerji modeli diyelim.
Normalde proteinler ağızdan alınır, sindirim sistemi içerisinde aminoasitlere parçalanır ve bağırsaklardan emilerek kana geçer. Enjeksiyonda ise aradaki adımlar gerçekleşmeden proteinler doğrudan kana verilir. Tabi bunun muazzam sonuçları göz ardı edilemez.
Enjeksiyon iğnesinin aşı olarak kullanılmaya başlaması modern tıbbın en büyük başarılarından biri haline geldi ama tam olarak neye mal olduğu henüz bilinmemektedir. Bu sorunların ne olduğunun anlaşılması ve daha fazla kişi zarar görmeden çözülmesi son derece önemlidir.
Aşılar bakteri ve virüslere karşı alerji oluşturma mekanizması ile çalışır Viral veya bakteriyel proteinler vücuda enjekte edildikten sonra vücut bu virüs ya da bakteri özgü bir alerji geliştirir.
Aşağıdaki makale aktif olmayan virüs içeren grip aşısı ile aşılanmış yetişkinlerin %100’ünde anti-grip antikorları geliştiğini göstermektedir. Bu antikorların diğer adları Immunglobulin E veya IgE dir.
Inaktive edilmiş virüs aşıları temel olarak istenilen virüse özel viral proteinler içerir. Bu virüse karşı antibody yada IgE oluşturulması sensitizasyon olarak adlandırılır ya da o proteine karşı alerji geliştirildi diyebiliriz. Yani grip aşısı olan herkes o virüse karşı alerji geliştirmiştir diyebiliriz. Bu iyi bir şeydir ve vücut aynı virüsle karşılaştığında bu virüse karşı oluşturuluş antibodyler tarafından yakalanır ve virüsler immün sistem tarafından parçalanarak bu viral enfeksiyona karşı sizi korur. Başka bir protein enjekte edilirse vücut yine aynı şeyi yapar ve bu proteine maruz kaldığında tıpkı bir virüs proteini gibi ona saldırır.
Makaleye buradan ulaşabilirsiniz.
http://www.medsci.org/v08p0239.htm Smith-Norowitz TA, Wong D, Kusonruksa M, Norowitz KB, Joks R, Durkin HG, Bluth MH. Long Term Persistence of IgE Anti-Influenza Virus Antibodies in Pediatric and Adult Serum Post Vaccination with Influenza Virus Vaccine.
Int J Med Sci2011; 8(3):239-244. doi:10.7150/ijms.8.239.
Adjuvanlar Adjuvanlar bağışıklık sisteminin duyarlılığını artırmak aşılara eklenen yardımcı maddelerdir. Bir adjuvan kullanıldığında, istenilen virüse karşı bir immün yanıt elde etmek için çok az viral protein yeterlidir. Bu yüzden çok sayıda aşı dozu adjuvan maddeler kullanılarak çok az viral proteinler ile yapılabilir. Ancak benzer şekilde adjuvan kullanılan aşı ile birlikte enjekte edilen herhangi bir proteine karşı da immun sistem aynı hassaslığı gösterecektir.
Gıda alerjisi gelişme mekanizması Gıda proteinleri kan akışına enjekte edildiğinde ilk kez karşılaşılan alerjene karşı tip 1 hassasiyet reaksiyonu gösterilir ve T hücrelerinin alt kümesinden olan interlökin-4 (IL-4) salgılayan T2 lenfosit yanıtına sebep olur. T2 hücreleri görevi antibody oluşturmak olan B hücreleri adı verilen diğer lenfositler ile etkileşim halindedir. IL-4 tarafından sağlanan sinyaller ile birleştiğinde bu etkileşim IgE olarak bilinen, bu gıda proteinlerine özgü özel bir antikorun büyük bir miktarda üretimine başlaması için B hücresini stimüle eder.
Salgılanmış IgE kanda dolaşır ve immün sistemin diğer hücreleri olan mast hücreleri ve bazofillerin yüzeyinde bulunan IgE’ye duyarlı reseptörler e tutunur. Bu hücreler de akut inflamatuar cevaba katılırlar. Böylelikle IgE nin tutunduğu hücreler alerjene (gıda proteinine) karşı hassas hale gelir.
Ağız çevresinde çok sayıda mast hücresi ve bazofil bulunmaktadır. Çünkü buralar yaralanmaya çok müsaittir ve enfeksiyona karşı daha fazla korumaya ihtiyaç duyar. Mast hücreleri ve bazofiller IgE ile kaplandığında gıda proteinlere tepkiye hazır halde beklerler.
Aşılanmış kişi alerjen gıdayı yediğinde bu protein ağızdaki bazofil ve mast hücrelerin üzerindeki IgE moleküllerine bağlanır. Eğer birden fazla IgE-reseptör bağlantısı alerjen gıda ile temas ederse hassas hücreleri aktive eder. Aktive olmuş mast hücreleri ve bazofiller degranulasyon adı verilen bir prosese girerler. Bu süre boyunca vazodilatasyon (damarlarda genişleme), mukus salgısında artma, sinir stimulasyonu ve düz kaslarda kasılmalar gibi sistemik etkilere sebep olan histamin ve kimyasal mediyatörler (sitokin, interlökin, lökotrin ve progtaglandin ) salgılarlar. Bu durum burun akıntısı, kaşıntı, nefes darlığı ve anafilaksi ile sonuçlanır. Bireysel olarak alerjen ve alerjen maddenin vücuda ilk olarak nasıl temas ettiğine göre belirtiler ya vücudun tümünde (klasik anafilaksi) ya da vücudun belirli sistemlerinde (Astım, solunum sisteminde; egzema, cilt üzerinde) görülebilir.
Gıda alerjileri Gıda proteinleri kan dolaşımına nasıl tanıtılır? Aşılar, enjeksiyonlar, kene ısırığı ve proton pompası inhibitörleri gibi asit azaltıcılar nedeniyle oluşan zayıf sindirim alerji gelişimine sebep olabilir. Çeşitli aşılarda gıda, ( bitkisel ya da hayvansal) yumurta, süt (kazein) maya, jelatin, kırmızı deniz yosunu, bitkisel yağlar (polisorbat 80 in bir parçası olarak)bulunmaktadır. İlginç değil mi? CDC’nin aşı içeriklerine bir göz atmak isterseniz
tıklayınız…
K1 vitamini enjeksiyonları da bitkisel ve/ veya hayvansal yağ içerir.
Birçok aşı maddesi bitkisel yağ maddesi içeren polisorbat 80 içerir. Polisorbat 80, aynı zamanda mısır, buğday, palmiye yağı, hindistan cevizi yağı, tapyoka vb içerebilir. Bitkisel yağlar bitkisel kaynaklardan elde edilen yağlardır ve yer fıstığı yağı, kabuklu yemiş yağları, susam yağı içerebilir.
Yani aşı/enjeksiyonları takiben fıstık, kabuklu yemiş, susam ve yukarıda listelenen diğer alerjenlere karşı alerjiler gelişebilir.
Kene ısırması kan içine alfa-jel adlı ve kırmızı ette de bulunan bir protein türünün karışmasına sebep olur.
Asit azalıcı ilaçlar ile mide asidi azaltıldığında gıda proteinleri parçalanamaz oldukları gibi bağırsaklara geçer ve kana emilirler.
Her durumda kan içine giden gıda proteinleri besin alerjisi oluşumu ile sonuçlanabilir.
Jelatin alerjisine aşılardaki jelatinin sebep olduğu kanıtlanmıştır. (Kuno-Sakai H, Kimura M. Removal of gelatin from live vaccines and DTaP-an ultimate solution for vaccine-related gelatin allergy.
Biologicals 2003;31:245-9. Pubmeddeki orijinal makale için
tıklayınız…)
Grip aşısındaki yumurta proteini yumurta alerjisine sebep olmaktadır. (
Serological examination of IgE- and IgG-specific antibodies to egg protein during influenza virus immunization BY N. YAMANE AND H. UEMURA Orijinal metin için
tıklayınız…)
Laboratuvarlarda gıda alerjisi üzerine çalışma yapmak için bilim adamları yardımcı madde olarak şap kullanarak alerji oluşması istenen gıda proteini farelere enjekte edilmektedir. Böylelikle farelerde gıda alerjisi oluşturulur. Aynı şekilde gıda maddeleri yardımcı maddelerle birlikte insana enjekte edilmektedir.
Farelerde gıda alerjisi örneği için
tıklayınız... (Birmingham N., Thanesvorakul S., Gangur V.
Relative immunogenicity of commonly allergenic food versus rarely allergenic and non-allergenic foods in mice. J. Food Prot. 2002;65:1988–1991.)
Yani gıda proteinleri çeşitli yöntemlerle vücut içine enjekte edildiğinde farede de insanda da sonuç aynıdır; gıda alerjisi gelişimi…
Kaynak:
www.osteoyasam.com