Üst Edit: Cinsellik için evlenmek istediğim sonucu çıkmış yazımda sadece buna odaklandığım için. Hayır, cinsellik beni evliliğe iten dürtü sadece. Yani cinsellik = evlilik diye bir mantık oluşturmadım kafamda. Zaten dürtüyle yola çıkan bir insanın dürtü duyduğu durum hakkında fikir sahibi olmadan bunu ciddiye almaması gerekir. Bir yorumumda verdiğim örneği vereceğim. Çocukken olmak istediğiniz meslekler hakkında arkaplanını düşünmeden bir istekle bunu dillendirirsiniz. "Ben öğretmen, doktor, pilot vs. olmak istiyorum!" şeklinde. Siz büyüdükçe bu isteğinizin içini doldurur, mesleklerin zorlukları ve size yük olacak taraflarını öğrenirsiniz, yolun sonunda da hangi arzuyla yola çıkmış olursanız olun mesleğinizi güçlüklere göğüs gererek idame ettirmek durumundasınızdır. Artık çocukken sizi buna ittiren dürtünün ötesine geçmişsinizdir. Yani benim durumum da tam olarak bu. İlk başta duyduğum cinsel ihtiyaçlar beni erkeğe götürse de erkekle kuracağım ilişki içerisindeki sorumluluklar hakkında cahil değilim. Evlilik ciddi bir müessesedir, bunun farkındalığıyla bir insanla hayatımı birleştirmek isterim zaten. Rica ediyorum, benim evliliği sevişmek zannettiğim düşünülmesin.
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.
Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.
Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.
Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.
Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.
Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.
Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..
Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?
Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?
Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…
Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.
Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.
Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..
Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…
Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.