Yine dibe batmamak için direniyorum.


Bu düşünceyle hareket edecek olursam bugün için yüzümü güldüren tek şey, oğlumun uyumadan önce sarılıp annemi çok seviyorum demesi. Başka da bir şey yok. Bir de Siverek'te 13 yaşında ilkokula başlamış olan yoksul bir çocuğun doçent olma yolunda ilerlerken yaşadıklarını anlatan anı-romanı okumuş olmam. Nedense çok etkiliyor bu kitap beni. Konu bu değildi, dağıtmayayım.

Eşim mesela. Yıllarca iki adet sığır patronun yanında ömrünü çürüterek asosyal bir yaşam sürdü. Onu bu halinden kurtarmak için epey çabaladım. Şimdiki işine girebilmesi için o kadar dil döktüm ve motive ettim ki. Kendisi istemiyordu. Şimdi, yıllarca hasret kaldığı sosyal hayata kavuştu. Anlaşabildiği iş arkadaşları var. O asık suratı gülüyor. İnsan içine karışmanın ne denli tatmin ettiğini yaşayarak öğreniyor. Lakin ne oldu. Adeta bir sığır gibi elindeki telefona yapışık yaşıyor. Hiç durmadan iş arkadaşları ile WhatsApp grubundan konuşuyor eğleniyor vs. Kıskanç bir tip değilim. İçten içe mutlu da oluyorum onun bu değişimine. Ancak beni yıpratan asıl mesele, 7 yıl boyunca karamsar ve asosyal yapısı ile beni içten içe çürütüp, ufacık bir yaşam enerjisi bile bırakmamışken, bu noktada mütevazılık yapamayacağım benim çabalarım ve ısrarlarımla şu duruma gelebilmişken beni yok sayması. O lanet telefonu ile bütünleşmesi. Bir yanım bırak mutlu olsun, tadını çıkarsın. Yıllarca gülmeyi ve sohbet etmeyi unutmuş bir insan olarak yaşamışken dilediğini yapsın diyor. Öteki yanım bana söylediği onca negatif cümlenin karşılığı bu şekilde olmamalıydı diyor. Ben niye bu kadar açtıysam içimi.

Her neyse bunlardan en kötüsü de tüm bu düşündüklerimi eşime söyleme isteğimin bile olmaması. "artık biraz da ailenle ilgilen" desem geri çevirmez. Ancak bu nankörlük ve kendini kaybetmişlik karşısında bir adım atmak gelmiyor içimden.

Ergenlik çağımda Astral seyahat mevzusuna kafayı takmıştım. Şimdilerde hiç çaba sarf etmeden bedenimi yukarıdan izliyorum :) tam olarak yaşadığım bu.
 

Kesinlikle katılıyorum. Eskiden olsa para mühim değil derdim ama son bir yıldır paranın insan hayatını ve psikolojisini fazlasıyla etkilediğini düşünüyorum. Esasında geçmişten gelen borç yükünü kapatma çabası olmasa bu denli sıkıntı çekmeyeceğiz ama borç ödemekten ötürü hep bunlar. Borçlar nasıl oldu derseniz, bu noktada eşime küfür etme isteği açığa çıkıyor ve susuyorum efem :)
 

Başınız sağolsun. Yaşadığım kayıplardan sonra en büyük korkum kardeş-evlat acısı yaşamak. Allah sabır versin. Çok zordur eminim. Ne diyeceğimi bilemedim. Umarım acınız hafifler.
 

Ilkokul arkadaşımla 27 yıllık sağlam bir dostluğumuz var. Ortak noktamız çok fazla. Kitaplığı hazine değerindedir ve sanata karşı müthiş bir kabiliyeti var. Ancak maalesef ki aramızda uzun mesafeler var. Sık görüşemiyoruz. Telefonla sık sık konuşur mesajlaşırız ama yüz yüze görüşmek çok mümkün olmuyor.

Yorgunluk konusuna gelince, titiz değilim ama temizim. Her gün ev süpürüyor, gerekli ise siliyorum. Mutfak tezgahı her daim temiz ve boştur. Oğlum çok hareketli ve sürekli evin her yerini dağıtıyor. Dolayısıyla ben de peşinden topluyorum. Her an onunla oynamamı istiyor ki bu da ciddi şekilde yoruyor beni. Günün büyük bir kısmında onunla ilgileniyorum. Düzeni seviyorum. Bunun için de epey enerji sarf ediyorum. Sabah sekizden akşam 9a kadar pek oturamıyorum. Dokuzda oğlum uyuyor. Kahve ya da çay yapıp biraz kitap okuyor, biraz örgü yapıyorum. Günün en sevdiğim saatleri bunlar zaten. Sonra da yat uyu dinlen değil mi? Öyle olmuyor. Sabah erken kalkmama rağmen uyumakta zorlanıyorum. Birkaç haber okuyup bu sitede az zaman geçirip sonra uyuyorum işte.

Beni yoran şey düzen takıntım sanırım.
 
Belki daha sonra uzunca yazarim ama su an aklima geleni diyeyim.

Iliski aslinda tamamen matematik. Alma - verme dengesi bozuldu mu , mutsuzluk basliyor.

Olani sen de goruyorsun.

Fazla verdin ama karsiligini alamadin.

Yapman gereken artik almak. Canin istemiyor ne konusmak, ne istemek cunku enerjin bitti.

Once enerji depolamalisin. Kendine zaman ayirarak, iyi hissedecegin biseyler yaparak.

Sonra da esinle ne yapmak istiyorsan bunu ona soylemelisin , kirmizi gecelik onerisinin cogu zaman ise yarayacagini hatirlayarak :)

Canlanman gerekiyor. Esin de canlanmali. Seni mutlu etme sorumlulugunu almali. Esine yazsana canim. Ne istedigini yaz ona, ondan ne bekledigini.

Aranizda tekrar enerji akisi baslamali.
 
Başınız sağolsun. Yaşadığım kayıplardan sonra en büyük korkum kardeş-evlat acısı yaşamak. Allah sabır versin. Çok zordur eminim. Ne diyeceğimi bilemedim. Umarım acınız hafifler.
Umarım..Sağolun, dostlar sağolsun...

Benim kardeşim dağ gibiydi sırtımızı ona dayamıştık, 23 yaşında ama boylu poslu gören bidaha bakardı yan yana yürürken yollarda çocuğu gibi kalırdım yanında..Gitti...Dayanacak bişey kalmadı..Ondan sonra acı sandığım hiçbirşeyin gerçekten acı olmadığını öğrendim..Ne diyelim.Alın yazısı.

Can sağlığı olsun herşey düzelir geçer gider.Takmayın kafanıza.
 
Başın sağolsun Allah sabrını versin nazara gelmiştir annem her zaman der göze gelen dize gelir diye annemde kardeşini erken sayılabilecek yaşta kaybetti 15 yıl geçti acısı hafifledi belki ama hep içinde bazı seyler
 
Evet annemde hep aynı şeyi söylüyor nazara geldi çocuk her gören nasıl büyümüş askerden sonra serpilmiş aslan gibi olmuş diyordu Allaha havale ediyorum pis nefislileri ne diyim kırıldı kanadımiz.
 
Blog olarak yazabilirsiniz o zaman mesela. Kendi kurallarınıza göre canınızın istediği gibi. Olmaz mı?
 

Bu yazdıklarım yaklaşık 8-10 senelik olaylar, şu an iyiyim. Günlük konuları dert edebildiğim normal bir hayatım var :)

Anlıyorum maddi durum açısından zor olabileceğini. İyi bir terapist bulmak sıkıntılı, ben de birkaç olumsuz tecrübeden sonra benim iyileşmemi terapistim ile tanışmıştım. Yine de maddi-manevi en uygun zamanda lütfen kendiniz için iyi bir terapist bulmaya çalışın. Gerçekten doğru bir uzmanla kendinize yaptığınız en iyi yatırım olacak.
 
Bu herşeyden bıkmışlık hissi,başını alıp gitme isteği banada çok yorulduğum bir dönemde oldu ve ara ara yine oluyor.Bedeninde ruhunda yorgun.Hayata bir ara verme isteği.Bu duyguları yoğun hissettiğim zamanlar kendimi günlük rutinin dışında bir şeylere yönlendirebilirsem çok devam etmeden geçiyor.Eğer bunu yapamazssam uzun süre devam ediyor.Eşinizin teklifini kabul etmekle başlayın.Hiçbirşey yapmamak daha kötü.
 

Eşimin teklifi şekil değişirdi. Zira az evvel yüzyılın patlamasını yaşadığım için eşimi terk edip ailemin yanında uzunca bir süre kalmaya gidiyorum yarın. Bir aile apartmanında bağırarak "şayet boşanma kararını vermeden dönersem Konuşuruz" diye bağırmam hoş olmadı tabi. Şu durumda bile tek derdi sesimin diğerlerine gitmesi. Hani ruh halim çöp olmuş falan hiç sorun değil.

Dünyanın en gamsız insanıyla evliyim. Ben ne kadar kuralcı ve disiplinli isem, o tam tersi. Lanet gelsin diyorum artık evlendiğim güne ya. Camın önünde üç tane küllük var. Bin kere uyardım kiracının camının önüne atma izmatitleri hak geçiyor temizlemek zorunda değil diye. Atmaya devam etti. Bilinçli yaptığını düşünüyorum artık. Bugün kadının evine gidip "benim eşimin sorumsuzluğunu siz temizlemek zorunda değilsiniz kusura bakmayın" diyerek eşimin izmaritlerini topladım ve camın önündeki mermeri temizledim. Bak bu en basit örnek. Şu an yaşadığımız maddi problemin sebebi de eşim. Zamanında "öderiz ya, Yaparız ya" diyerek ertelediği ödemelerin patlaması. Faizler.

Özel bir durum var çözemediğimiz ve anlatmak istemediğim. Tam iki yıldır bunun için adım atmıyor. İteliyorum, söylüyorum, uğraşıyorum. "tamam haklısın söz bu hafta halledicem" deyip yine erteliyor. Sorsan ben dırdırcıyım. Ulan sen neyi itmeden yapıyorsun ki.

Savunması da muhteşem. Ben evde yatıyor muyum çalışkan insanım. Evet gördüğüm (iş hayatı konusunda) en çalışkan en azimli adam. Asla evde durmaz, çalışır çabalar tembel değildir. Ama o kadar işte. Bu hayattaki tek amacı çalışmak. İş hayatının dışında kalan hiçbir konuda sorumluluk almaz.

Az evvel yaşanan patlamada "seni hayatımdan çıkarsam ne oğlumuz ne ben zerre eksiklik hissetmeyiz. O kadar yoksun. İki kişilik yaşıyoruz biz oğlumla" dedim diye çok zoruna gitti. Ben durduk yere sivri dilli kırıcı olmuyorum yahu. Defalarca konuşuyorum, izah ediyorum. Sonra da böyle patlıyorum. Ot yahu, bildiğin ot.

Yandı benim devrelerim iyice. Uzunca bir süre mümkünse bu evden de eşimden de uzak kalmak istiyorum. Benim artık her şeyi sırtlanacak takatim kalmadı. Oğlumun gelişiminden bahsederken iş arkadaşları ile geyik yapıyor adam WhatsAppta. Sonra ben "senin çocuğun biliyorsun değil mi? Kasaptan peydah olmadı yani" deyince bu nasıl bir cümle diye carlıyor.

Yavaş yavaş, tertemiz delirttiler beni. Önce ailem, sonra eşim. Valla kopsun kıyamet artık ya. Bir güzel de iç döktüm aman ne güzel. Kusura bakmayın.
 
Belki bir süre uzak kalmak sana iyi gelir .eşinin kafası bazi konularda dank eder çözüme gidersiniz umarım.hayata karşı yorgun ve mutsuzluk hissi çok zor bende aynı durumdayım çözümünü bilmiyorum sadece yaşıyorum .
 

Çözümü, seni mutsuz eden herkesten kaçmak bence. Başka türlü yaşanmıyor.
 
ardarda yaşadığınız kayıplarla bulunduğunuz yeri, bu dünyayı, bu hayatı boş görmeye başladınız sanırım. her ne kadar dünya, üstüne düşülmemesi telaşına kapılmamamız gereken bir yer olsa da burda da sorumluluklarımız var ve üstesinden gelmemiz gerekli, kendimiz için sevdiklerimiz için. küçük planlar hedefler belirleyip buna sevdiğiniz kişileri katarak ve tabii ki harekete geçerek üstesinden gelmeye çalışabilirsiniz. hayatı güzel yönüyle görmeye çalışın pollyannacılıksa pollyannacılık olsun. eşiniz ve çocuğunuz sizinle mutlu olmak ister, siz de onlarla. onlarla yaşadığınız her an kıymetli aidiyet duygunuzu ailenizden başlayarak, minik adımlarla oluşturabilirsiniz belki de
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…