aklı başında bi insan bunu yapabilir miydi sizce.Cok üzüldüm. Allah yardımcınız olsun. Ablaniz kaçıp gitmis onunla birebir gorusmeden psikolog nasıl kisilik bozuklugu seklinde bir yargiya varabildi
Allah yardıcınız olsun canım...Merhaba hanımlar,
Bundan yaklaşık iki hafta önce böyle bir konu açmıştım.
www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php?threads/yegenim-baska-adamdanmis.903683
Kısaca özetlersem ablamın 3 çocuğu var, en küçük olanın babası eniştem değilmiş, bunu öğrendik. Ablam yaklaşık 3 aydır çocukları anneme bırakıp ortadan kayboldu. Eniştem zaten 7 yıldır şehir dışında, hatta yurt dışında çalışan biriydi..
Şimdi de olayların devamını paylaşmak istiyorum. Olurda bizimle benzer bir kaderi yasayan biri görür ve faydalanır...
Öncelikle bugün pedagogla bir ön görüşme yaptım yarin da inşallah kız yeğenlerimi götüreceğim. Psikolog hanım bana çok önemli şeyler söyledi.
İlk olarak 14yaşında olan teog sınavına hazirlanan yeğenim için "o artik bir yetişkin, onu çocukluğuna donduremeyiz. Hayat onu erken yaşta olgunlaştırdı. Simdi artık ona yaklaşımınız şöyle olmalı: senin annen ve baban maalesef senin kadar olgun ve sorumluluk sahibi değiller, onları artik değiştiremeyiz. Ama bundan sonraki hayatında gelecekle ilgili ne karar verirsen biz hep yanındayız ve seni destekleyeceğiz."
11 yaşında olan yeğenimin geceleri altını ıslatma problemi olduğunu söylediğimde de öncelikle urolojiden idrar yollarıyla ilgili herhangi bir sıkıntısı olmadığına dair bir rapor almamızı, daha sonra bununla ilgili psikolojik tedavi uygulayabilecegimizi soyledi.
En küçük yeğenim için ise isler biraz daha karışık ve zor... Öncelikle anne ve kendisinin ayrı bireyler olduğunun farkına varmadan boyle bir ayrılık yaşadığı için bir travma yaşadığını söyledi. O yüzden annenin yerine ananneyi ve beni koyduğunu, bizi de kaybetme korkusu yaşadığını söyledi.. annesini sorduğu zaman asla "anne gitti bir daha gelmeyecek veya annen yakında gelir" gibi cümleler kurmayın anneyi sorunca biz de arıyoruz ama bulamıyoruz, nerede olduğunu bilmiyoruz gibi cevaplar verin dedi. Bireysel kimliğini edinebilmesi için günde 2-3 saat bile olsa bir kreşe gitmesi gerektigini, sosyallesmesinin korkularını azaltacağını söyledi.
Baba meselesinin de 6 yaşına kadar kesinlikle konuşulmaması gerektiğini boyle bir travmanın ilerde kişilik bozukluğu doğurabileceğini söyledi (inşallah bunu öğrenmesini engelleyebiliriz...) o zamana kadar enistenizden rica edin ben senin baban değilim gibi şeyler söylemesin. Tamam eskisi gibi sevgi gösteremeyebilir ama daha ılımlı olsun. Zaten babası senede 2-3 ay gelen biriyse onun yokluğu çok büyük travma oluşturmaz dedi. 6 yaşına geldiğinde de gene pedagog eşliğinde eniştemin aslında onun gerçek babası olmadığını açıklamamız gerektiğini söyledi. O yasa kadar biyolojik baba ortaya çıkmadıysa ve çocuk onun kim olduğunu merak ederde araştırmak isterse ona bildiklerinizi o zaman anlatın ve destek olun dedi..
Ablamın kesinlikle kişilik bozukluğu olduğunu ve psikolojik başka hastalıkları olabileceğini söyledi ve hakkında hiç ümitli konuşmadı hiç beklemediğim çok ağır sözler söyledi... şöyle ki ablanın tedavisi için çok geç kalınmış, hele de kendisi de tedavi olmayı gerekli görmüyor ve istemiyorsa onun için yapılacak hiç birşey yok. Siz olabildiğince onu artık ailenizden ve çocuklardan uzak tutacaksınız dedi. En ağır sözü de şu oldu : ablanın 3 ihtimali var
1 ya bir gün bir telefon gelecek, ablanı tümüyle delirmiş bir halde bulacaksınız.
2 ya bir gün bir telefon gelecek, ücra bir yerde öldürülmüş olarak cesedini bulacaksınız.
3 yine bir telefon gelecek ve onun intihar ettiğinin haberini alacaksınız.
Artık ablanızdan ümidi kesin dedi. Karşısına çıkıp konuşmam gerekmez mi kardeş olarak dedim, karşısına çıkıp sadece mahkemede ne şekilde şahitlik yapacağını önceden haber verebilirsin onun dışında yapılacak, konuşulacak birşey yok dedi...
Bu arada mahkemede, çocukların terapiye devam etmeleri halinde anne ve babalarının çocukların ruh ve zihinsel sağlığına zarar verdiğine, en doğrusunun ananneyle beraber süregeldikleri düzende devam etmeleri olduğuna dair rapor verebilirmiş. Mahkeme de gerekli görürsea ayrıca bir bilir kişi tayin edip bu durumu onaylatırsa çocukları anne babaya vermek zorunda kalmazmışız. Hatta kızlar için hiç bunlara gerek kalmadan her ikisi de 11 yaşını doldurduğu için direkt kendi şehitlikleri ve beyanlarıyla "ben kendimi anneannemin evinde daha iyi hissediyorum daha rahat hissediyorum" demeleri yeterliymiş..
Bu konuları kendi bilgisi dahilinde anlatıp ayrıca bir avukata daha başvurmamı istedi inşallah en kısa sürede onu da halledeceğim. Şimdilik aklıma gelenler bu kadar...
Tedavi edilemeyecek rahatsızlıklar da vardır.
Ama bu tedavi edilemeyecek bir şey miymiş şaşırdım
Psikolog da gerçekten çok acımasızmış.
İnsan biraz daha yumuşatarak söyler, gerçek bile olsa.
Allah sabır versin size ve ailenize.
Ne denir ki bilemiyorum....
sizin için, en çok da çocuklar için çok üzüldüm.Merhaba hanımlar,
Bundan yaklaşık iki hafta önce böyle bir konu açmıştım.
www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php?threads/yegenim-baska-adamdanmis.903683
Kısaca özetlersem ablamın 3 çocuğu var, en küçük olanın babası eniştem değilmiş, bunu öğrendik. Ablam yaklaşık 3 aydır çocukları anneme bırakıp ortadan kayboldu. Eniştem zaten 7 yıldır şehir dışında, hatta yurt dışında çalışan biriydi..
Şimdi de olayların devamını paylaşmak istiyorum. Olurda bizimle benzer bir kaderi yasayan biri görür ve faydalanır...
Öncelikle bugün pedagogla bir ön görüşme yaptım yarin da inşallah kız yeğenlerimi götüreceğim. Psikolog hanım bana çok önemli şeyler söyledi.
İlk olarak 14yaşında olan teog sınavına hazirlanan yeğenim için "o artik bir yetişkin, onu çocukluğuna donduremeyiz. Hayat onu erken yaşta olgunlaştırdı. Simdi artık ona yaklaşımınız şöyle olmalı: senin annen ve baban maalesef senin kadar olgun ve sorumluluk sahibi değiller, onları artik değiştiremeyiz. Ama bundan sonraki hayatında gelecekle ilgili ne karar verirsen biz hep yanındayız ve seni destekleyeceğiz."
11 yaşında olan yeğenimin geceleri altını ıslatma problemi olduğunu söylediğimde de öncelikle urolojiden idrar yollarıyla ilgili herhangi bir sıkıntısı olmadığına dair bir rapor almamızı, daha sonra bununla ilgili psikolojik tedavi uygulayabilecegimizi soyledi.
En küçük yeğenim için ise isler biraz daha karışık ve zor... Öncelikle anne ve kendisinin ayrı bireyler olduğunun farkına varmadan boyle bir ayrılık yaşadığı için bir travma yaşadığını söyledi. O yüzden annenin yerine ananneyi ve beni koyduğunu, bizi de kaybetme korkusu yaşadığını söyledi.. annesini sorduğu zaman asla "anne gitti bir daha gelmeyecek veya annen yakında gelir" gibi cümleler kurmayın anneyi sorunca biz de arıyoruz ama bulamıyoruz, nerede olduğunu bilmiyoruz gibi cevaplar verin dedi. Bireysel kimliğini edinebilmesi için günde 2-3 saat bile olsa bir kreşe gitmesi gerektigini, sosyallesmesinin korkularını azaltacağını söyledi.
Baba meselesinin de 6 yaşına kadar kesinlikle konuşulmaması gerektiğini boyle bir travmanın ilerde kişilik bozukluğu doğurabileceğini söyledi (inşallah bunu öğrenmesini engelleyebiliriz...) o zamana kadar enistenizden rica edin ben senin baban değilim gibi şeyler söylemesin. Tamam eskisi gibi sevgi gösteremeyebilir ama daha ılımlı olsun. Zaten babası senede 2-3 ay gelen biriyse onun yokluğu çok büyük travma oluşturmaz dedi. 6 yaşına geldiğinde de gene pedagog eşliğinde eniştemin aslında onun gerçek babası olmadığını açıklamamız gerektiğini söyledi. O yasa kadar biyolojik baba ortaya çıkmadıysa ve çocuk onun kim olduğunu merak ederde araştırmak isterse ona bildiklerinizi o zaman anlatın ve destek olun dedi..
Ablamın kesinlikle kişilik bozukluğu olduğunu ve psikolojik başka hastalıkları olabileceğini söyledi ve hakkında hiç ümitli konuşmadı hiç beklemediğim çok ağır sözler söyledi... şöyle ki ablanın tedavisi için çok geç kalınmış, hele de kendisi de tedavi olmayı gerekli görmüyor ve istemiyorsa onun için yapılacak hiç birşey yok. Siz olabildiğince onu artık ailenizden ve çocuklardan uzak tutacaksınız dedi. En ağır sözü de şu oldu : ablanın 3 ihtimali var
1 ya bir gün bir telefon gelecek, ablanı tümüyle delirmiş bir halde bulacaksınız.
2 ya bir gün bir telefon gelecek, ücra bir yerde öldürülmüş olarak cesedini bulacaksınız.
3 yine bir telefon gelecek ve onun intihar ettiğinin haberini alacaksınız.
Artık ablanızdan ümidi kesin dedi. Karşısına çıkıp konuşmam gerekmez mi kardeş olarak dedim, karşısına çıkıp sadece mahkemede ne şekilde şahitlik yapacağını önceden haber verebilirsin onun dışında yapılacak, konuşulacak birşey yok dedi...
Bu arada mahkemede, çocukların terapiye devam etmeleri halinde anne ve babalarının çocukların ruh ve zihinsel sağlığına zarar verdiğine, en doğrusunun ananneyle beraber süregeldikleri düzende devam etmeleri olduğuna dair rapor verebilirmiş. Mahkeme de gerekli görürsea ayrıca bir bilir kişi tayin edip bu durumu onaylatırsa çocukları anne babaya vermek zorunda kalmazmışız. Hatta kızlar için hiç bunlara gerek kalmadan her ikisi de 11 yaşını doldurduğu için direkt kendi şehitlikleri ve beyanlarıyla "ben kendimi anneannemin evinde daha iyi hissediyorum daha rahat hissediyorum" demeleri yeterliymiş..
Bu konuları kendi bilgisi dahilinde anlatıp ayrıca bir avukata daha başvurmamı istedi inşallah en kısa sürede onu da halledeceğim. Şimdilik aklıma gelenler bu kadar...
Üstelik doktora anlatırken olayları gayet yanlı anlattım. Yani ablamın yaninda olacak, onun yaptığı tüm davranışları hakli çıkarabilecek ifadeler kullanarak anlatmaya çalıştım buna emin olabilirsiniz.. belki biz bunları kendi hayatımızda yasarken normallestirdik ya da ablamı görmek istedigimiz gibi gördük, bariz gerçeklere gözümüzü kapattık bilmiyorum... belki de artık kangrenli parmağı ne kadar aci versede kesip atmak cocuklar ve bizim için en doğrusu olacak kendimi buna inandırmaya çalışıyorum... tek bildiğim o çocukların sonu anne veya babalarına benzememesi için ben artik tüm gayretimi göstereceğim. Özellikle en küçük olan 2 ay sonra 3 yaşını dolduracak yegenimin psikolojisinin bozulmaya en müsait olduğunu, onun da ilerde klinik bir vaka olmaması için çok dikkatli yaklaşmamız gerektiğini söyledi... inşallah bizim bu hassasiyetimizi çevremizden de görebiliriz...
Söylediklerimi yanlış anlamayın ama bu tarz şeyler çok var aslında.
Ama insanlar saklıyor.
Kol kırılır yen içinde kırılır muhabbeti.
Sizin konunuzda bir bayan demişti babalar çocukları annelerinden gizli götürüp dna testi yaptırıyormuş
Şok olmuştum resmen.
İnanın ilk defa duydum böyle bir şeyi.
Başka bir hocayla da mı görüşseniz bilemedim ki.
Kişilk bozuklukları tedavi edilebilir diye biliyorum.
Sizi de yanlış yönlendirmak istemem..
Aynen öyle şimdiye kadar her hatasında kol kanat gerdik. Biz affettikce o daha da olayları içinden çıkılmaz hale getirdi. Hep çocukların düzeni bozulmasın aman psikolojileri bozulmasın diye sustuk yuttuk. Biz yuttukça ablam sınırları aştı...
Simdi diyorum keske ben ablamda bir sorun olduğunun farkına vardığımda bugünkü kadar güçlü olabilseydim. Hep birseyler bahane oldu.. 20li yaşlarıma geldiğimde zaten ilk önce babamın ameliyat ve kanser tedavileriyle geçti. Daha sonra benim üniversite okumam ardından nisan, evlilik, çalışma hayati yok atanma telaşı derken olayların bu şekilde patlak vermesini mi beklemem gerekiyrodu illa diye kendime kızıyorum...
Varsa burdan okuyup kendi ailesinde boyle bir yakini olan lütfen sabretmesin. Lütfen dua edelim geçer demesin. Lütfen insan yerine koyup konuşalım laftan anlar demesin. Lütfen sonuçta evli, kocası ilgilenmesi gerekir ya da büyükler dururken bu şekilde harekete geçmek bana düşmez demesin. Güçlü olsun ya korkmasın hemen harekete gecsin...
Bence işe psikoloğu değiştirerek başlayın.
Hiç bir psikoloğun hastasına "deli" diyeceğine inanmak istemiyorum.
Bence işe psikoloğu değiştirerek başlayın.
Hiç bir psikoloğun hastasına "deli" diyeceğine inanmak istemiyorum.
Belki sizin problemleriniz var ve ablanıza iftira atıyorsunuz?
Ablanızı görmeden öldürüleceğine yada delireceğine nasıl hüküm veriyor?
Yine aynı şekilde hiç bir psikoloğun "Tedavi olamaz, ya ölür ya delirir" yaklaşımıyla hastasından ümidi keseceğine inanamıyorum.
Ayrıca ablanız sizin değer yargılarınıza, Türk öfr adet geleneklerine göre hatalı davranmış. Ama psikolojide bu böyle değildir. Psikologlar hiç kimseye "Ben doğuluyum bana göre bu hatalı, sen delisin" diyemez. Ya da kendi önyargılarına göre bir dini dili ırkı vs vs yani kendinden olmayanı yargılayamaz. Tarafsız ve önyargısız yaklaşmak zorundadırlar.
Sizin psikolog maşallah hem kendi inancına göre teşhis koymuş hem de hastayı görmeden karar vermiş.
Aynı şeyleri bir Amerikalı kadın yapmış olsaydı o psikolog ona "Sen delisin" mi derdi yoksa "Kendi hayatın ama çocuklarını aileni de düşün ve şöyle davran" diye yol mu gösterirdi? Tıpta insan sağlığında ve ruh sağlığında insanların doktorların kendi önyargılarını örd adetlerini bir kenara bırakıp hastaya yaklaşmaları gerekir.
Bence ilk iş psikoloğu değiştirin.
Belki sizin problemleriniz var ve ablanıza iftira atıyorsunuz?
Ablanızı görmeden öldürüleceğine yada delireceğine nasıl hüküm veriyor?
Yine aynı şekilde hiç bir psikoloğun "Tedavi olamaz, ya ölür ya delirir" yaklaşımıyla hastasından ümidi keseceğine inanamıyorum.
Ayrıca ablanız sizin değer yargılarınıza, Türk öfr adet geleneklerine göre hatalı davranmış. Ama psikolojide bu böyle değildir. Psikologlar hiç kimseye "Ben doğuluyum bana göre bu hatalı, sen delisin" diyemez. Ya da kendi önyargılarına göre bir dini dili ırkı vs vs yani kendinden olmayanı yargılayamaz. Tarafsız ve önyargısız yaklaşmak zorundadırlar.
Sizin psikolog maşallah hem kendi inancına göre teşhis koymuş hem de hastayı görmeden karar vermiş.
Aynı şeyleri bir Amerikalı kadın yapmış olsaydı o psikolog ona "Sen delisin" mi derdi yoksa "Kendi hayatın ama çocuklarını aileni de düşün ve şöyle davran" diye yol mu gösterirdi? Tıpta insan sağlığında ve ruh sağlığında insanların doktorların kendi önyargılarını örd adetlerini bir kenara bırakıp hastaya yaklaşmaları gerekir.
Bence ilk iş psikoloğu değiştirin.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?