- 4 Şubat 2021
- 3
- 0
-
- Konu Sahibi niteliksizbirfani
- #1
Ablalar lütfen biraz zamanınızı ayırıp okur musunuz?
Sınava hazırlandığım ilk sene bir dershaneye yazıldım. Yazıldığım günden beri hiç istememiştim oraya gitmeyi çünkü vasat bir öğrenciydim oysa oraya gidenlerin hepsi iyi liselerde okuyan durumları iyi öğrencilerdi. Kendimi eksik hissediyordum ve lise hayatımda da derslerim hep kötüydü bu yüzden herhangi bir altyapım, çalışma disiplinim yoktu. Neye çalışacağımı bile bilmiyordum o zamanlar. Dershane başladı ve adapte olmakta zorluk çekiyordum. Sınıfta çoğunluğun durumu benden iyiydi ve derslere bile giresim gelmiyordu. Öğretmenlerin tavrı da her öğrenciye farklıydı tabii. Kendi kafalarında belirledikleri öğrenciler vardı ve onlara ilgileri daha farklıydı. Zaten her dershanede bu görülür ama burda çok açıkça hissettiriliyordu. O dönemlerde daha ne istediğimi bile bilmiyordum. Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybetmiştik. Hem tek çocuk kalmanın ağırlığı hem ailemin ve benim bozulan psikolojim hem de bizde aile kavramının pek oturamamış olması beni gerçekten yoruyordu. O dönemlerde gerçek bir arkadaşım kalmamıştı. Çoğunun sahte olduğunu anlayıp görüşmeyi bırakmıştım zaten son sınıfta okul değiştirmiştim ve tamamen iletişimim kopmuştu. Hayatımda biri vardı ve aynı zamanda tek gerçek arkadaşımdı da. Ama onunla da mutlu olamıyordun hem aramızda mesafeler vardı artık o bile yalan geliyordu hem de ciddi anlamda toksik bir ilişkiydi. Ama ona bağımlıydım çünkü onunla görüşmeyi kestiğimde problemlerimi anlatacak destek alacak başka kimsem kalmıyordu. Aramızdaki ilişkide saygı denen bir şey kalmamıştı iyiden iyiye soğuyordum ama ona mecburdum. Zaman böyle geçerken ben dershaneden ciddi anlamda soğudum. Derslerim iyi değil ve dershane için gelecek vaat etmiyorum diye gördüğüm muameleyi haketmiyordum. Çünkü ben o psikolojiyle bir çalışma disiplinim bile olmadan nerden başlayacağımı bile bilmeden bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bana yardımcı olan biri yoktu etrafımda. Benim gibi öğrencilere rehber öğretmenler de pek yardımcı olmuyordu zaten. Baştan savar gibi bir hali oluyordu ve masasında bazı öğrenciler için özel notlar aldığını görünce zaten oraya da gitmek istemiyordum. Hatta bizim sınıf bildiğin başarsızlar sınıfıydı ve o sınıfı da en ücraya bir de tuvaletin yanına konumlandırmışlardı. Defalarca tuvaletin koktuğunu söylememize rağmen ciddiye alıp başka sınıfa bile taşımamışlardı yerimizi :) Günaydın dediğim hocalar bile zorla günaydın diyordu ama iki adım sonra gelecek vaat eden öğrencisi günaydın diyince onla şen şakrak konuşup sohbet ediyorlardı. Her ders hocalardan nasihat dinlemekten azar dinlemekten yoruldum. En olmadı siz de öğretmenliğe gidersiniz gibi laflar duymaktan yoruldum. 2. dönem hiç gitmemeye başladım. Zaten hep istemeye istemeye gidiyordum. Oranın önünden her geçtiğimde kafamı çeviriyorum. Gerçekten hiç bir öğrencinin sırf dersleri kötü olduğu için böyle bir muamele görmemesi lazım. Hal böyle olunca ben çalışmaları da aksattım zaten kimsenin benden umudu yoktu ki benim kendimden olsun. Başarısız tembel hiç bir şeyi anlamayan beceremeyen biri gibi görüyordum kendimi. Zaman geldi sınava girdim. Sonuç hüsran. Hiç şaşırmamıştım zaten kendimden de pek bir şey beklemiyordum. Toksik ilişkim iyice toksikleşmeye başladı. Çünkü sınavı kazanabilseydim mesafeler kalmayacaktı aramızda. Ama ben gerçekten istemiyordum bunu. Çıkar ilişkisi veya her neyse istediğinizi söyleyin. Bu durumu onunla defalarca paylaştım ama kendisi kabullenmek istemedi biz de böyle devam etmeye karar verdik. Sınavı kazanamıyor oluşum ailede kaos yarattı. Halamlar bir ton laf söyledi, komşular o kadar çalışıyordu yapamadı gibi laflar ederek annemi kırdı. Annem o gün çok ağladı belki benden daha fazla üzüldü. İyice kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir şeyi başaramamıştım ve annemi de üzmüştüm milletin ağzına laf vermiştim. Daha kararlı bir şekilde yeniden hazırlandım. Ama psikolojim gerçekten iyi değildi. İlişkimin boktanlığı sürekli suçluluk hissedişim sürekli başarsızlık hissedişim bir sene daha olmazsa mahvolurum düşünceleri beni iyice yıprattı. Sınava yeniden girdim ve sonuç geçen seneki gibi olmasa da yine beklediğim gibi değildi. Hayalini kurduğum üniversitenin kapısından bile geçemezdim zaten oraya eski dershanemdeki öğrenciler varken ben mi gidecektim. İlişkimi de sonlandırdım daha fazla devam edemiyordum. Yeniden sınava hazırlanırsam benzer sonuçlar alacağımdan emindim çünkü asla psikolojikmen hazır değildim. Evde her gün annemle babam arasında kavgalar oluyordu. Çevremden bunalmıştım kaçıp kurtulmak istiyordum. Tercih yaptım tek başıma ve ortalama bir üniversitede yeni yükselişe geçen pek kimsenin bilmediği bir bölüm geldi. Ama içime hiç bir zaman sinmemişti. Bölüm hakkında bir fikrim yoktu ama üniversite olarak benim istediğim bir üniversite değildi. Neyse bir şekilde başladım. Fakülteye gittiğim ilk gün utanç isteksizlik ve kaçıp gitme düşüncelerim yine geldi. Ama zamanla alıştım. Arkadaş edindim bölümü tanıdım ve sevdim. Fakat kendimle baş başa kalınca burada olmak istemiyorum diyodum. Kendimi geliştireyim iyi bir mesleğim olsun diye dil kursuna yazıldım fakat araya corona girince o da yarım kaldı. Corona falan derken yine ev yolu göründü. O süreçte kendimi geliştirmek adına hiçbir şey yapmadım. Tek istediğim evden kurtulmaktı. Ama hiç bilmediğimiz bir virüs bir belirsizlik vardı ortada. Saldım kendimi belki de ölürüz düşüncesiyle. Bir yaz öyle boş geçti. Bu sürede kimle karşılaşsam inşallah konu üniversiteye gelmez diye dua ediyordum. İstediğim bir üniversitede olmadığım için bunu söylemeye çekiniyordum. Hatta yazın biri duymaktan korktuğum bir lafı pat diye söyleyivermişti. O ne biçim bölüm ne biçim üniversite ya işsiz kalırsın sen. Ama bölümü sevmiştim sadece üniversiteyi sevmedim. Beni geliştiren hiç bir etkinliği faaliyeti yoktu. Şehir de öyleydi. Konferanslar için İstanbula gidiyorduk. Başka üniversitelerin organize ettiği konferanslara gittiğimde kendimi gerçekten ezik gibi hissediyordum. Güz dönemi geldi okul uzaktan eğitime geçti. Çalışıyordum bir şekilde derslerden mükemmel olmasa da iyi notlar alıyordum. Ama bu ara birden o içimdeki bastırdığım düşünce yine ortaya çıktı. Ben şimdiden bu üniversitemin mezuniyetinden nasıl kaçarım diye düşünüyorum çünkü kendimi bu üniversitede hayal etmemiştim. Yeniden mi sınava hazırlansam diye düşündüm. Ama geçenlerde Erasmus staj başvurusu yaptım ve eğer 1 ay sonraki dil sınavını geçersem yazın Barcelona da bir yerde staj yapacağım. YKS sınavı tarihiyle eğer kazanırsam Barcelona'ya gidiş tarihim arasında 1 gün var yani sınava girmem mümkün değil. Zaten düşününce 4 ay gibi bir süre kalmış ve bu bölümü istediğim üniversitede okumak için derece yapmam gerekir. Obp düşüklüğü konusuna girmiyorum bile. Düşük Obp ile sınavda derece yapmak zorken bir de bunu 4 ayda yapmak daha zor olacaktır. Ayrıca bir de para mevzusu var. Yani Barcelona işi kesinleşirse paraya ihtiyacım olacak. Okul hibe desteği veriyor fakat benim de birikim yapmam gerek. Yks kitapları da pahalı artık ve bu iki işi aynı anda götüremem. Birini bırakmak zorundayım. Ama risk almayı da pek istemiyorum. 2. sınıfı bitireceğim ve derslere gereken önemi vermeyip Yks' ye çalışırsam kazanabileceğimin garantisi yok ve zaten düşük bir ihtimal. Hem de o dersleri tekrar toparlamak zor olacaktır. Ama bir yandan da o isteyip de gidemediğim üniversite içimde ukde kalacak. Her açılan üniversite muhabbetinde içime hemen kaçıp gitme isteği geliyor. Orda bulunmak istemediğim aklıma geliyor. O kadar arada kaldım ki anlatamam. Ne yapmalıyım kendim bile bilmiyorum. Bu ara yemeden içmeden kesildim evdeki kavgalar benim kafa karışıklığım istediğim hiç bir şeyi başaramıyor oluşum iyiden iyide bunalttı beni. Amaçsız yaşıyorum bir hobim bile yok aileme yük olmaktan ve annemi üzmekten başka yaptığım bir şey yok. İntihar etmeyi çok düşündüm bari bomboş bir insanım yok olup gideyim kendime bile hayrım yok diyerek. Sonra ölmezsem sakat kalırsam daha kötü olur diye ona bile cesaret edemedim. Aslında bu hayatta benim hiç bir şeye cesaretim yok. Kendimi her anlamda vasat görüyorum. Ne ilişki ne okul ne hayat her alanda kötüyüm. Terkedilmekte kazık yemekte ve başarısız olmakta üstüme yok. Yani psikologa gitmeyi düşündüm ona verecek bir param yok. Devlettekilerden de herhangi bir fayda göreni görmedim. Ne yapmalıyım ben
Sınava hazırlandığım ilk sene bir dershaneye yazıldım. Yazıldığım günden beri hiç istememiştim oraya gitmeyi çünkü vasat bir öğrenciydim oysa oraya gidenlerin hepsi iyi liselerde okuyan durumları iyi öğrencilerdi. Kendimi eksik hissediyordum ve lise hayatımda da derslerim hep kötüydü bu yüzden herhangi bir altyapım, çalışma disiplinim yoktu. Neye çalışacağımı bile bilmiyordum o zamanlar. Dershane başladı ve adapte olmakta zorluk çekiyordum. Sınıfta çoğunluğun durumu benden iyiydi ve derslere bile giresim gelmiyordu. Öğretmenlerin tavrı da her öğrenciye farklıydı tabii. Kendi kafalarında belirledikleri öğrenciler vardı ve onlara ilgileri daha farklıydı. Zaten her dershanede bu görülür ama burda çok açıkça hissettiriliyordu. O dönemlerde daha ne istediğimi bile bilmiyordum. Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybetmiştik. Hem tek çocuk kalmanın ağırlığı hem ailemin ve benim bozulan psikolojim hem de bizde aile kavramının pek oturamamış olması beni gerçekten yoruyordu. O dönemlerde gerçek bir arkadaşım kalmamıştı. Çoğunun sahte olduğunu anlayıp görüşmeyi bırakmıştım zaten son sınıfta okul değiştirmiştim ve tamamen iletişimim kopmuştu. Hayatımda biri vardı ve aynı zamanda tek gerçek arkadaşımdı da. Ama onunla da mutlu olamıyordun hem aramızda mesafeler vardı artık o bile yalan geliyordu hem de ciddi anlamda toksik bir ilişkiydi. Ama ona bağımlıydım çünkü onunla görüşmeyi kestiğimde problemlerimi anlatacak destek alacak başka kimsem kalmıyordu. Aramızdaki ilişkide saygı denen bir şey kalmamıştı iyiden iyiye soğuyordum ama ona mecburdum. Zaman böyle geçerken ben dershaneden ciddi anlamda soğudum. Derslerim iyi değil ve dershane için gelecek vaat etmiyorum diye gördüğüm muameleyi haketmiyordum. Çünkü ben o psikolojiyle bir çalışma disiplinim bile olmadan nerden başlayacağımı bile bilmeden bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bana yardımcı olan biri yoktu etrafımda. Benim gibi öğrencilere rehber öğretmenler de pek yardımcı olmuyordu zaten. Baştan savar gibi bir hali oluyordu ve masasında bazı öğrenciler için özel notlar aldığını görünce zaten oraya da gitmek istemiyordum. Hatta bizim sınıf bildiğin başarsızlar sınıfıydı ve o sınıfı da en ücraya bir de tuvaletin yanına konumlandırmışlardı. Defalarca tuvaletin koktuğunu söylememize rağmen ciddiye alıp başka sınıfa bile taşımamışlardı yerimizi :) Günaydın dediğim hocalar bile zorla günaydın diyordu ama iki adım sonra gelecek vaat eden öğrencisi günaydın diyince onla şen şakrak konuşup sohbet ediyorlardı. Her ders hocalardan nasihat dinlemekten azar dinlemekten yoruldum. En olmadı siz de öğretmenliğe gidersiniz gibi laflar duymaktan yoruldum. 2. dönem hiç gitmemeye başladım. Zaten hep istemeye istemeye gidiyordum. Oranın önünden her geçtiğimde kafamı çeviriyorum. Gerçekten hiç bir öğrencinin sırf dersleri kötü olduğu için böyle bir muamele görmemesi lazım. Hal böyle olunca ben çalışmaları da aksattım zaten kimsenin benden umudu yoktu ki benim kendimden olsun. Başarısız tembel hiç bir şeyi anlamayan beceremeyen biri gibi görüyordum kendimi. Zaman geldi sınava girdim. Sonuç hüsran. Hiç şaşırmamıştım zaten kendimden de pek bir şey beklemiyordum. Toksik ilişkim iyice toksikleşmeye başladı. Çünkü sınavı kazanabilseydim mesafeler kalmayacaktı aramızda. Ama ben gerçekten istemiyordum bunu. Çıkar ilişkisi veya her neyse istediğinizi söyleyin. Bu durumu onunla defalarca paylaştım ama kendisi kabullenmek istemedi biz de böyle devam etmeye karar verdik. Sınavı kazanamıyor oluşum ailede kaos yarattı. Halamlar bir ton laf söyledi, komşular o kadar çalışıyordu yapamadı gibi laflar ederek annemi kırdı. Annem o gün çok ağladı belki benden daha fazla üzüldü. İyice kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir şeyi başaramamıştım ve annemi de üzmüştüm milletin ağzına laf vermiştim. Daha kararlı bir şekilde yeniden hazırlandım. Ama psikolojim gerçekten iyi değildi. İlişkimin boktanlığı sürekli suçluluk hissedişim sürekli başarsızlık hissedişim bir sene daha olmazsa mahvolurum düşünceleri beni iyice yıprattı. Sınava yeniden girdim ve sonuç geçen seneki gibi olmasa da yine beklediğim gibi değildi. Hayalini kurduğum üniversitenin kapısından bile geçemezdim zaten oraya eski dershanemdeki öğrenciler varken ben mi gidecektim. İlişkimi de sonlandırdım daha fazla devam edemiyordum. Yeniden sınava hazırlanırsam benzer sonuçlar alacağımdan emindim çünkü asla psikolojikmen hazır değildim. Evde her gün annemle babam arasında kavgalar oluyordu. Çevremden bunalmıştım kaçıp kurtulmak istiyordum. Tercih yaptım tek başıma ve ortalama bir üniversitede yeni yükselişe geçen pek kimsenin bilmediği bir bölüm geldi. Ama içime hiç bir zaman sinmemişti. Bölüm hakkında bir fikrim yoktu ama üniversite olarak benim istediğim bir üniversite değildi. Neyse bir şekilde başladım. Fakülteye gittiğim ilk gün utanç isteksizlik ve kaçıp gitme düşüncelerim yine geldi. Ama zamanla alıştım. Arkadaş edindim bölümü tanıdım ve sevdim. Fakat kendimle baş başa kalınca burada olmak istemiyorum diyodum. Kendimi geliştireyim iyi bir mesleğim olsun diye dil kursuna yazıldım fakat araya corona girince o da yarım kaldı. Corona falan derken yine ev yolu göründü. O süreçte kendimi geliştirmek adına hiçbir şey yapmadım. Tek istediğim evden kurtulmaktı. Ama hiç bilmediğimiz bir virüs bir belirsizlik vardı ortada. Saldım kendimi belki de ölürüz düşüncesiyle. Bir yaz öyle boş geçti. Bu sürede kimle karşılaşsam inşallah konu üniversiteye gelmez diye dua ediyordum. İstediğim bir üniversitede olmadığım için bunu söylemeye çekiniyordum. Hatta yazın biri duymaktan korktuğum bir lafı pat diye söyleyivermişti. O ne biçim bölüm ne biçim üniversite ya işsiz kalırsın sen. Ama bölümü sevmiştim sadece üniversiteyi sevmedim. Beni geliştiren hiç bir etkinliği faaliyeti yoktu. Şehir de öyleydi. Konferanslar için İstanbula gidiyorduk. Başka üniversitelerin organize ettiği konferanslara gittiğimde kendimi gerçekten ezik gibi hissediyordum. Güz dönemi geldi okul uzaktan eğitime geçti. Çalışıyordum bir şekilde derslerden mükemmel olmasa da iyi notlar alıyordum. Ama bu ara birden o içimdeki bastırdığım düşünce yine ortaya çıktı. Ben şimdiden bu üniversitemin mezuniyetinden nasıl kaçarım diye düşünüyorum çünkü kendimi bu üniversitede hayal etmemiştim. Yeniden mi sınava hazırlansam diye düşündüm. Ama geçenlerde Erasmus staj başvurusu yaptım ve eğer 1 ay sonraki dil sınavını geçersem yazın Barcelona da bir yerde staj yapacağım. YKS sınavı tarihiyle eğer kazanırsam Barcelona'ya gidiş tarihim arasında 1 gün var yani sınava girmem mümkün değil. Zaten düşününce 4 ay gibi bir süre kalmış ve bu bölümü istediğim üniversitede okumak için derece yapmam gerekir. Obp düşüklüğü konusuna girmiyorum bile. Düşük Obp ile sınavda derece yapmak zorken bir de bunu 4 ayda yapmak daha zor olacaktır. Ayrıca bir de para mevzusu var. Yani Barcelona işi kesinleşirse paraya ihtiyacım olacak. Okul hibe desteği veriyor fakat benim de birikim yapmam gerek. Yks kitapları da pahalı artık ve bu iki işi aynı anda götüremem. Birini bırakmak zorundayım. Ama risk almayı da pek istemiyorum. 2. sınıfı bitireceğim ve derslere gereken önemi vermeyip Yks' ye çalışırsam kazanabileceğimin garantisi yok ve zaten düşük bir ihtimal. Hem de o dersleri tekrar toparlamak zor olacaktır. Ama bir yandan da o isteyip de gidemediğim üniversite içimde ukde kalacak. Her açılan üniversite muhabbetinde içime hemen kaçıp gitme isteği geliyor. Orda bulunmak istemediğim aklıma geliyor. O kadar arada kaldım ki anlatamam. Ne yapmalıyım kendim bile bilmiyorum. Bu ara yemeden içmeden kesildim evdeki kavgalar benim kafa karışıklığım istediğim hiç bir şeyi başaramıyor oluşum iyiden iyide bunalttı beni. Amaçsız yaşıyorum bir hobim bile yok aileme yük olmaktan ve annemi üzmekten başka yaptığım bir şey yok. İntihar etmeyi çok düşündüm bari bomboş bir insanım yok olup gideyim kendime bile hayrım yok diyerek. Sonra ölmezsem sakat kalırsam daha kötü olur diye ona bile cesaret edemedim. Aslında bu hayatta benim hiç bir şeye cesaretim yok. Kendimi her anlamda vasat görüyorum. Ne ilişki ne okul ne hayat her alanda kötüyüm. Terkedilmekte kazık yemekte ve başarısız olmakta üstüme yok. Yani psikologa gitmeyi düşündüm ona verecek bir param yok. Devlettekilerden de herhangi bir fayda göreni görmedim. Ne yapmalıyım ben