Belki de öyleyimdir? Bende biraz batılı düşünce tarzı var açıkçası geleneksel bir insan değilim ama önemli olan yabancılar gibi yetiştirmek değil benim için tabiki, çocuğumun yazdığım nitelikleri kazanmasını istiyorum. Kitaplardan da faydalanırım tabiki hatta öneriniz varsa alayım.Siz yabancı anneler gibimisinizde onlar gibi yetiştireceksiniz?bence yabancı anneler yerine çok güzel çocuk gelişimi kitapları var ondan yararlanın. Ama her çocuk kendine hastır bence annelerde öyle.
Geçmişleri konuşmuyorum şu anki çocuklardan bahsediyorum. Derdim batılı veya yabancı hayranlığı değil. Sadece bu açılardan onların çocukları daha iyi geliyor.Peki siz çocuklar büyüyünce yabancılar gibi olacakmisiniz??
Bence kültürümüzün özüne inin ve oraya bakın. Atalarımız nasıl kendine yeten,konuşan evlatlar yetiştirmiş!!!
18 de devlet kuran,21 de Fetih yapan , 30 larinda Cumhuriyet kuran atalarına bir bak!!!
Yazacağım mesaja cuk oturacağı için alıntıladım.Ben almanyada yasayan biri olarak bile basaramadim bol sans bi olaya sahit olmustum alman kadinin cocugu yerlere atmis kendini nasil bagiriyor inanamassin ben bile ayy gunah dedim kadin cocugun yanina ayakta durmus o krizi atlatmasini bekliyor ...cocuk agladi agladi ben bittim alisweristen cocuk bitmis hala agliyo en son annesiyle konustu annesine alacanmi dedi hayir aglamana yazik oldu ama bu birseyi degistirmedi almicaz dedi cocuk tabi enerji 0 tuttu elini gitti bende denedim anammm razil oldum yaaaabenim oglanda bir ses tonu var offf beynim patladi ulan tamam al rezil olduk zaten
Peki siz çocuklar büyüyünce yabancılar gibi olacakmisiniz??
Bence kültürümüzün özüne inin ve oraya bakın. Atalarımız nasıl kendine yeten,konuşan evlatlar yetiştirmiş!!!
18 de devlet kuran,21 de Fetih yapan , 30 larinda Cumhuriyet kuran atalarına bir bak!!!
Bunu anlatmaya çalışmıştım işte.Sen yapsan, toplum izim vermiyor.
Ben cocugumun parkta pesinden kosmam mesela. Dusebilir, acıyabilir, arkadaşıyla bir oyuncak basinda tartisabilir (karşısındakine zarar vermeden), salincak sirasi bekleyebilir (gidip o çocugu indiren kendi cocugunu bindiren anneler goruyorum). Ama parktaki teyzeler asla izin vermiyor kendi cocuguma kendi istedigim muameleyi yapmama.
Bence cocuk aglar. Eve gitmek istememek icin aglamasi cok normal. 3 4 kere vaktimiz azaldi birazdan gidecegiz diye hatırlatirim. Sonra da, ben yavasca gidiyorum sen de son kere kay bana yetis derim. Genelde mizildar sonra pesimden kosar.
Ama teyzeler birakmiyor. Bak annen seni birakip gitti simdi polisler gelir, ağlarsan gözün cikar, bilmem ne yaparsan bilmem ne olur... veya susturmak icin gel sana seker veriyim..
Herkesin anneligi baska elbette. Ama benim kafam şu, ben çocuğuma tum hayatimi adarim benim ondan baska odak noktam yok su dunyada. Ama hayat ona boyle davranmayacak. Dusmeyi, kalkmayi, aglamayi, kendini teselli etmeyi benim gozetimimde öğrensin. Bensiz kalinca, ki ilki kres olur muhtemelen, ben onun yaninda devamli baska cocuklardan oyuncak alip ona veremem. Kendi istegini dile getirmeyi, alamayinca saygi duymayi da öğrensin.
Not 3 yasina 2 ay var
Antalya'da otelde bi rus anne dikkatimi çekmişti, 3-4 yaşındaki oğlu ciyak ciyak bağırıyordu belli artık oğlanın istediği yapılmamış. Annesi çökmüş (şu meşhur göz hizasına inme işte) oğlanın ağlamasının bitmesini bekliyorduHah işte mesela ben de o kadın gibi olmak istiyorum ağlamayı koz olarak kullanmasın, istemediği /istediği bir şey için. Bravo kadına
Peki siz çocuklar büyüyünce yabancılar gibi olacakmisiniz??
Bence kültürümüzün özüne inin ve oraya bakın. Atalarımız nasıl kendine yeten,konuşan evlatlar yetiştirmiş!!!
18 de devlet kuran,21 de Fetih yapan , 30 larinda Cumhuriyet kuran atalarına bir bak!!!
Yuh pohunu cikarmis artik yani ...cocuk bu kaza olabilir kusar kusmugunda bogulur ayyy hic normal degil onca alman taniyorum daha yapani görmedim benim alman elti cop atmaya cikardi evde birakip bir o onada esi kizdi yapmiyor ama evde birakip eglenceye gitmek hic dogru bir davranis degil apaçik ihmalEşimin halası Almanya da yaşarken komşusunun bebeğini evde tek bırakıp kocasıyla gezmeye gittiğini, nasıl tek bıraktığını sorduğunda da kadının : karnı tok, altı temiz ağlarsa da sıkıntı olmaz dediğini söylemişti
Ben devamli yerdeyim yemin ederimAntalya'da otelde bi rus anne dikkatimi çekmişti, 3-4 yaşındaki oğlu ciyak ciyak bağırıyordu belli artık oğlanın istediği yapılmamış. Annesi çökmüş (şu meşhur göz hizasına inme işte) oğlanın ağlamasının bitmesini bekliyorduBizde böyle bi sahne pek olmaz, güzel bişeydi aslında çocuğa sınır çiziyordu demek ki öyle yaparak.
18 inde devlet kuran adam ne lalalarin elinde buyumus, kac dil biliyor, kac savas gormus, sair mi dersin, ressam mi dersin her meziyet var. bizim 18 yasinda cocugumuz annesi yemegi isitip koymasa onune ac kalir. Ne corabini kaldirir ne sorumluluk alir evde.Peki siz çocuklar büyüyünce yabancılar gibi olacakmisiniz??
Bence kültürümüzün özüne inin ve oraya bakın. Atalarımız nasıl kendine yeten,konuşan evlatlar yetiştirmiş!!!
18 de devlet kuran,21 de Fetih yapan , 30 larinda Cumhuriyet kuran atalarına bir bak!!!
Valla çevremde neredeyse herkesin çocuğu var, o yüzden haddinden fazla gözlem yapmış biri olarak diyebilirim ki, çocuğa on kere hayır deyip onbirincide 'evet' diyen anneler hep çocuklarının söz dinlememesinden yakınıyor. Aynı skinner'in fare deneyi gibi, çocuklara 'yeterince bunaltirsan,sınırlarını zorlarsan herşeye izin veririm' mesajı verdiklerinin farkında degiller.
Aynı şekilde çocuklara bağırmak, sonra bağırdığı için bir anda asiri iyi davranmak,sonra tekrar bağırmk...bu da çok yapılan bir hata. Böyle böyle mal ediyorlar çocukları:) sonra nerede ne tepki vereceğini bilmeyen çocuklar... Çocuğa bagirirsan o da tepkisini bağırarak öğrenir. Bağırıp pişman olup aşırı iyi davranırsan nerede ne yapacağını bilemez. Kötü bir şey yapınca bagiriliyor ama hemen ardından vicdan azabıyla ödül geliyor. Yani çocuk bundan ne anlamalı??? Dengesiz çocuk yetiştirmemek için bundan da kacman lazım. Nasıl sinirlensen de patronuna ani tepki veremiyorsun, Cocuguna da vermemelisin.
Sonraaaaa çocuğa seçme imkanı vermemek. Ağzına zorla yemek tikistirmak, zorla o bayram o kıyafeti giydirmek,zorla derse oturtturmak evden çıkarken seninle gelmeye zorlamak,zorla annesiyle telefonda görüntülü konuşturmak,zorla 'seni seviyorum' dedirtmek, halanin dayının opmesine zorla izin vermek... Bunların hepsi çocuğun kendi fikrine sahip çıkmasına engel olan şeyler. Bugün neyi giyeceğini secemeyen çocuk yarın hayatina alacağı insanı da secemez, ezik bir şey olur çıkar
Sonra çocuğa sussun diye teelfon vermek, her an TV izletmek, sen TV izlerken çocuğun da orada olup duyması...hem video ve tvdeki şiddet sahneleri,gereksiz /çocuğun duymaması görmemesi gerekenler çok fazla . Misal izlediğiniz salak romantik komedide kızı kaçırırlar,bölüm sonunda kaslı adam onu bulur,kurtarır. Ama bu çocukta 'ya beni de kaçırırlarsa, ya annemi de kaçırırlarsa' korkusu oluşturabilir. Sonra 'niye bir anda bizle yatmaya basladi, niye tek basina tuvalete gitmeye korkar oldu'
Yani bir düşün,niye acaba?
Ayrıca TV -videolar devamlı hareket halinde. Hele reklamlar. Yani anında sahne değişiyor,herşey hareket ediyor,her an bir konuşma..önce buna alistiriyorlar cocuklari, sonra 'dikkat dağınıklığı var. Birşeye konsantre olamıyor, bir oyunla beş dakika oynamiyor' e ne güzelim. Çocuk mu sence problemli yoksa senin anneliğin mi???
Ayrıca anneleri. Bebek kanali-cocuk kanalı dedikleri saçma şeyler reklamla dönüyor. Öyle güzel işliyor ki beyinlerine, ne işe yaradığını bilmediği oyuncakları istiyor çocuklar. Olmadığında yoksunluk hissediyorlar. Oysa sen onu sussun diye TV karsisina koymasan o reklamı görmeyecek ve 'action maaaaaan, doğuran baby' diye ağlamayacak. Sen de sırf lisanslı diye salak salak oyuncaklara yüzlerce lira dokmeyeceksin. Ayrıca senin değil TVnin büyüttüğü çocuk bugün jeepli barby isteyecek, ergenlikte iPhone isteyecek. Yani böyle tüketim toplumunun göbeğine atıyor anne çocuğunu, üç beş saat sessizlik uğruna.
Ayrıca yıllar önce bizimle yaşayan bir çocuk vardı, bir gun calliu izlerken farkettik ki çocuğun küsünce arkasını dönüp ellerini birleştirdigi ve 'hih' dediği hareket bildiğin calliu. Çocuk izlemiş,örnek almış. Canı sıkıldıkça öyle küsüyoryani çok teklikeli bir şey aslında,Tv'de neyi örnek alacağı belli değil. Çocuğunun rol modeli ne bilmiyrosun bile...mesela benim çok saçma bir düşüncem ipek ongun'un bir genç kızın gizli defteri serisinde Sirma'nin ağzından çıkanlarla aynı. Ama o kadar benimsemisim ki, ben de böyle düşünüyorum. Aslında acaba ben de öyle düşündüğümden mi yoksa ergenlik yıllarında okuyup empati kurdugumdan mi?? Çocuğunu TV yetistirirse hangi it kopukla,hangi simarikla ozdeslestirir kendini,Allah bilir.
Sonraaaaa... Çocuğa uygun oyuncaklar almama da var. Sık sık oyuncakçı gezerim, gerçekten hiç yarari olmayan plastiklerden geçilmiyor
Öyle bir LEGO ki,bir parçası başka legoya uymuyor. Yani bu plastiği alana kadar, ahsap bloklar al, çocuk bugün araba yapsın yarın ev,hayal gücünü kullansın. Yani öyle süslü ki oyuncak bebekler çocuk kendi bebegini 'miş gibi' göremiyor. Hayal gucu gelişemiyor. Her şey o kadar net ve açık ki...ve her şey o kadar tek kullanımlık ki...hayal gücü olmayan,doyumsuz çocuklar yetişiyor...
Sonraaa bir de madalyonun diğer tarafı var (ki en yakınımda bu da mevcut) Çocuğuna karşı aşırı hassas,kitaplarda yazdığı gibi tane tane konusan, ağlarken bile tane tane derdini ve neden kirildigini konuşabilen çocuk yetiştiren, her konuda onu da dahil edip her konuda fikri önemsenen , anaokul çağına kadar asla TV izlememiş, rafine şeker vs sağlıksız hiç bir şey yememiş..
Ama ben böyle cam fanusu da hiç doğru bulmuyorum. Çünkü çocuklar zorba yaratıklar. Sen ve yakın cevren ne kadar dikkat etsen de sectigin kelimelere,sen Dili kullanmamaya , o çocuk elbette sosyallesip vahsi dogaya katılacak. Bu kadar steril yetiştirilen çocuk savunma mekanizması geliştiremez. Yani istenmediği tepkilerle, bazen onu üzecek şeylerle hiç karşılaşmadan ilkokula başlayan cocuğun şokunu düşününce ben endişeleniyorum açıkçası. Küçük küçük her duyguyu tatmalı ki insan savunma mekanizması geliştirmeli. Parkta reddedilmeli en basitinden ,annesi hemen 'gel madem biz de beraber oynayalim' dememeli. Ki çocuk reddedilme duygusuyla tanissin,kendince bir tepki oluştursun. Böylece ilerleyen yıllarda bu duyguyla çok dhaa rahat baş eder...
Ayşe kulin'in hayat hikayelerini yazdigi bir seri var. Aslında büyük büyük dedesinden baslayip kendi 40 yasina kadar uzanan bir seri. Ailesi o kadar düzgün insanlardan oluşuyor ki. Ailesinde kadınlar değer görüyor, karşılıklı saygı var, en önemlisi sadakat var. Yani kadin bu kültürün içine doğuyor. El bebek gül bebek buyuyor. Ama iki kocasıyla da ikişer çocuğu varken boşanıyor. Bunun da sebebini son kitabında şeye bağlıyor, ben öyle düzgün bir aileye sahiptim ki insanların ne kadar kötü olabileceğini bilemedim. Böyle steril bir ailede büyüyünce belki çok insan için normal olan şeyler bile ona fazla gelmiş. Aynı şekilde hayatında bol bol kazık yemiş çünkü kendi steril çevresinde herkes iyi ve düzgün olduğu için insanların bile bile kötülük yapacağı gerçeğinden uzak Büyümus. Yani bence bu da kötü.
İyi ya da kötü,insanlar tüm duygularını çocukken yaşayabilmeli. Aşırı steril, fanusta bir yaşam belki güzel gibi görünebilir ama fanustan çıkar çıkmaz daha kolay kirilmani sağlayabilir....
Yani biraz denge meselesi.
Zor bir süreç... Ha bana sorarsan etrafımdaki kimsenin anneliği beş kuruş etmez
Ama aslaaaa karışmam kimseye, eleştiride de bulunmam çünkü bana ne? 'cocuga küstüm sana deme,sonra insanlar kümesin diye istemediği şeyi yapar' diyene de 'ha tamam' diyorum, dikkat ediyorum, 'oglan cips istiyor,tabağa koysana bir paket' diyene de 'ha tamam' diyorum
Aglatma da parmaginda oyuncak ol cocugun.Ben devamli yerdeyim yemin ederimparkta bile yere oturup bekliyorum bazen. Cok basit. Aglarken ne dediğini anlamiyorum, aglamanin bitmesini burada bekliyorum, kucagima alirim konuşuruz.
Ama gel gor ki, toplum bunu kabul etmiyor. En basta annem. Cocuga her "aglayabilirsin" dedigimde, kızıyor. Cocuk aglatilir miymis. Aglatilmaz miymis?
Dusunce yok yok bisey yok acimadi gecti diyor. Bense, hayir canin acıdıysa istedigin kadar ağlayabilirsin diyorum.
Cocuklara da yazik
konuyu okurken benimde aklimdan bu geçti.Bu toplumsal bir olay aslında.
Biz tv de, sokakta, mecliste, pazarda yani olabileceğimiz her yerde bağırış çığırış içinde büyüyen bir milletiz.
Sesi az çıkana ‘az bağır duymuyorum’ deriz.
Bahsettiğiniz türde çocuklar genelde avrupada olur, amerika, akdeniz ülkelerinde vs değil.
Çünkü amerikanlar ya da akdeniz ülkeleri de bizim gibi yüksek tonaj ve hareketli milletler.
Ne kadar başarısınız bilmiyorum ama kodumuza ters, düğün halayımıza, asker uğurlamamıza, mezuniyet törenimize falan filan...
O çocuğu kaldırmadığınızda siz ilgisiz ve kötü annesiniz.Iki oglum var, kucuk dogdugunda turkiteden ayrildik.
Ikisini de biz yetistiriyoruz ama buyuk daha mizmiz, kucuk daha cevval.
Cunku ne kadar da ayni yetistirdik desek de turkiyedeki mahalle baskisinin etkisinde kaliyorduk ister istemez.
Ornegin oarkta cocuk dustu, kotu bir dusus degilse hic mudahale etmem, ama turkiyede bu mumkun degildi, ben kosmasam babaannesi ananesi, onlar yoksa komsular kosar kaldirirlar cocugu, bir de nazlarlar.
Ornegin ikisinde de bebeklikten kasik catal verdim ellerine, ama buyuge babaannesi yedirirdi yemediginde, hala daha bana yedirsene dedigi oluyor.
Ya da malum reklamdan kirlenmek guzeldir temali oyunlara izin veririm, nasilsa aksam banyosunu yapacak, ama mumkun mu siz soyleyin???
Valla bir şey diyeyim mi bu yazdıklarınızı özellikle tahsilli aileler fazla fazla biliyoruz herşeyin farkındayız ama gün içinde o kadar zor ki bunları yönetmek... ben sırf bu gün yoğunluk ve yorgunluktan bu tutarsızlıklardan bazılarını sergiledim meselaValla çevremde neredeyse herkesin çocuğu var, o yüzden haddinden fazla gözlem yapmış biri olarak diyebilirim ki, çocuğa on kere hayır deyip onbirincide 'evet' diyen anneler hep çocuklarının söz dinlememesinden yakınıyor. Aynı skinner'in fare deneyi gibi, çocuklara 'yeterince bunaltirsan,sınırlarını zorlarsan herşeye izin veririm' mesajı verdiklerinin farkında degiller.
Aynı şekilde çocuklara bağırmak, sonra bağırdığı için bir anda asiri iyi davranmak,sonra tekrar bağırmk...bu da çok yapılan bir hata. Böyle böyle mal ediyorlar çocukları:) sonra nerede ne tepki vereceğini bilmeyen çocuklar... Çocuğa bagirirsan o da tepkisini bağırarak öğrenir. Bağırıp pişman olup aşırı iyi davranırsan nerede ne yapacağını bilemez. Kötü bir şey yapınca bagiriliyor ama hemen ardından vicdan azabıyla ödül geliyor. Yani çocuk bundan ne anlamalı??? Dengesiz çocuk yetiştirmemek için bundan da kacman lazım. Nasıl sinirlensen de patronuna ani tepki veremiyorsun, Cocuguna da vermemelisin.
Sonraaaaa çocuğa seçme imkanı vermemek. Ağzına zorla yemek tikistirmak, zorla o bayram o kıyafeti giydirmek,zorla derse oturtturmak evden çıkarken seninle gelmeye zorlamak,zorla annesiyle telefonda görüntülü konuşturmak,zorla 'seni seviyorum' dedirtmek, halanin dayının opmesine zorla izin vermek... Bunların hepsi çocuğun kendi fikrine sahip çıkmasına engel olan şeyler. Bugün neyi giyeceğini secemeyen çocuk yarın hayatina alacağı insanı da secemez, ezik bir şey olur çıkar
Sonra çocuğa sussun diye teelfon vermek, her an TV izletmek, sen TV izlerken çocuğun da orada olup duyması...hem video ve tvdeki şiddet sahneleri,gereksiz /çocuğun duymaması görmemesi gerekenler çok fazla . Misal izlediğiniz salak romantik komedide kızı kaçırırlar,bölüm sonunda kaslı adam onu bulur,kurtarır. Ama bu çocukta 'ya beni de kaçırırlarsa, ya annemi de kaçırırlarsa' korkusu oluşturabilir. Sonra 'niye bir anda bizle yatmaya basladi, niye tek basina tuvalete gitmeye korkar oldu'
Yani bir düşün,niye acaba?
Ayrıca TV -videolar devamlı hareket halinde. Hele reklamlar. Yani anında sahne değişiyor,herşey hareket ediyor,her an bir konuşma..önce buna alistiriyorlar cocuklari, sonra 'dikkat dağınıklığı var. Birşeye konsantre olamıyor, bir oyunla beş dakika oynamiyor' e ne güzelim. Çocuk mu sence problemli yoksa senin anneliğin mi???
Ayrıca anneleri. Bebek kanali-cocuk kanalı dedikleri saçma şeyler reklamla dönüyor. Öyle güzel işliyor ki beyinlerine, ne işe yaradığını bilmediği oyuncakları istiyor çocuklar. Olmadığında yoksunluk hissediyorlar. Oysa sen onu sussun diye TV karsisina koymasan o reklamı görmeyecek ve 'action maaaaaan, doğuran baby' diye ağlamayacak. Sen de sırf lisanslı diye salak salak oyuncaklara yüzlerce lira dokmeyeceksin. Ayrıca senin değil TVnin büyüttüğü çocuk bugün jeepli barby isteyecek, ergenlikte iPhone isteyecek. Yani böyle tüketim toplumunun göbeğine atıyor anne çocuğunu, üç beş saat sessizlik uğruna.
Ayrıca yıllar önce bizimle yaşayan bir çocuk vardı, bir gun calliu izlerken farkettik ki çocuğun küsünce arkasını dönüp ellerini birleştirdigi ve 'hih' dediği hareket bildiğin calliu. Çocuk izlemiş,örnek almış. Canı sıkıldıkça öyle küsüyoryani çok teklikeli bir şey aslında,Tv'de neyi örnek alacağı belli değil. Çocuğunun rol modeli ne bilmiyrosun bile...mesela benim çok saçma bir düşüncem ipek ongun'un bir genç kızın gizli defteri serisinde Sirma'nin ağzından çıkanlarla aynı. Ama o kadar benimsemisim ki, ben de böyle düşünüyorum. Aslında acaba ben de öyle düşündüğümden mi yoksa ergenlik yıllarında okuyup empati kurdugumdan mi?? Çocuğunu TV yetistirirse hangi it kopukla,hangi simarikla ozdeslestirir kendini,Allah bilir.
Sonraaaaa... Çocuğa uygun oyuncaklar almama da var. Sık sık oyuncakçı gezerim, gerçekten hiç yarari olmayan plastiklerden geçilmiyor
Öyle bir LEGO ki,bir parçası başka legoya uymuyor. Yani bu plastiği alana kadar, ahsap bloklar al, çocuk bugün araba yapsın yarın ev,hayal gücünü kullansın. Yani öyle süslü ki oyuncak bebekler çocuk kendi bebegini 'miş gibi' göremiyor. Hayal gucu gelişemiyor. Her şey o kadar net ve açık ki...ve her şey o kadar tek kullanımlık ki...hayal gücü olmayan,doyumsuz çocuklar yetişiyor...
Sonraaa bir de madalyonun diğer tarafı var (ki en yakınımda bu da mevcut) Çocuğuna karşı aşırı hassas,kitaplarda yazdığı gibi tane tane konusan, ağlarken bile tane tane derdini ve neden kirildigini konuşabilen çocuk yetiştiren, her konuda onu da dahil edip her konuda fikri önemsenen , anaokul çağına kadar asla TV izlememiş, rafine şeker vs sağlıksız hiç bir şey yememiş..
Ama ben böyle cam fanusu da hiç doğru bulmuyorum. Çünkü çocuklar zorba yaratıklar. Sen ve yakın cevren ne kadar dikkat etsen de sectigin kelimelere,sen Dili kullanmamaya , o çocuk elbette sosyallesip vahsi dogaya katılacak. Bu kadar steril yetiştirilen çocuk savunma mekanizması geliştiremez. Yani istenmediği tepkilerle, bazen onu üzecek şeylerle hiç karşılaşmadan ilkokula başlayan cocuğun şokunu düşününce ben endişeleniyorum açıkçası. Küçük küçük her duyguyu tatmalı ki insan savunma mekanizması geliştirmeli. Parkta reddedilmeli en basitinden ,annesi hemen 'gel madem biz de beraber oynayalim' dememeli. Ki çocuk reddedilme duygusuyla tanissin,kendince bir tepki oluştursun. Böylece ilerleyen yıllarda bu duyguyla çok dhaa rahat baş eder...
Ayşe kulin'in hayat hikayelerini yazdigi bir seri var. Aslında büyük büyük dedesinden baslayip kendi 40 yasina kadar uzanan bir seri. Ailesi o kadar düzgün insanlardan oluşuyor ki. Ailesinde kadınlar değer görüyor, karşılıklı saygı var, en önemlisi sadakat var. Yani kadin bu kültürün içine doğuyor. El bebek gül bebek buyuyor. Ama iki kocasıyla da ikişer çocuğu varken boşanıyor. Bunun da sebebini son kitabında şeye bağlıyor, ben öyle düzgün bir aileye sahiptim ki insanların ne kadar kötü olabileceğini bilemedim. Böyle steril bir ailede büyüyünce belki çok insan için normal olan şeyler bile ona fazla gelmiş. Aynı şekilde hayatında bol bol kazık yemiş çünkü kendi steril çevresinde herkes iyi ve düzgün olduğu için insanların bile bile kötülük yapacağı gerçeğinden uzak Büyümus. Yani bence bu da kötü.
İyi ya da kötü,insanlar tüm duygularını çocukken yaşayabilmeli. Aşırı steril, fanusta bir yaşam belki güzel gibi görünebilir ama fanustan çıkar çıkmaz daha kolay kirilmani sağlayabilir....
Yani biraz denge meselesi.
Zor bir süreç... Ha bana sorarsan etrafımdaki kimsenin anneliği beş kuruş etmez
Ama aslaaaa karışmam kimseye, eleştiride de bulunmam çünkü bana ne? 'cocuga küstüm sana deme,sonra insanlar kümesin diye istemediği şeyi yapar' diyene de 'ha tamam' diyorum, dikkat ediyorum, 'oglan cips istiyor,tabağa koysana bir paket' diyene de 'ha tamam' diyorum