Popüler Konu Verimli Rutin

Elecda merhaba,gunes kremini hangi siteden aliyorsun ? Daha once internet uzerinden hic urun almadim,bu sebepten hangi siteye guvenebilecegimi bilmiyorum.
Genelde Google'a kremin adını yazıp, bilindik sitelerden hangisinde daha uygunsa oradan alıyorum. Nemlendirici olarak da bioderma ar kullanıyorum. İkisi birden en uygun fiyat, hepsiburada.com'daydı. Oradan sipariş verdim. Bugün gelir sanırım.
 
Aynı fikirdeyim. Tek bir düğünde giymek ve sonra kullanmamak üzere elbise almak benim bakış açımla çok maliyetli bir durum. Sahip olmanın toplam maliyeti diye bir kavram var. Elbisenin temizliği zaman maliyeti, evde kapladığı yer ise o eşyaya sahip olmanın maliyetidir. Dediğiniz gibi düğün dernek bitmez, her düğün için bir parça alışveriş yapsak bir süre sonra evde hareket edemez hale geliriz.
 
Ofis Hayatı

Daha öncede bahsetmiştim. Havaalanı içerisinde bir uçak hangarında çalışıyorum. Aynı anda yapılması gereken çok iş olan bir sektör olduğu için işlerin karman çorman hale gelmesi an meselesi. Benim görevim sistem kurmak, mevcut sistemi takip ederek gerekli noktalarda müdahale etmek ve iyileştirmeye çalışmak olarak tanımlanabilir. İşin sistematik yürümesi için benim sistematik çalışmam gerekiyor.

Öncelikle kendi masamı düzenli ve sade tutmaya çalışıyorum. Masamda ve çekmecelerimde sadece kullandığım eşyalar var. Görselleri aşağıda ekleyeceğim.

Her sabah masama oturduğumda ilk yaptığım iş, gün içerisinde yapılması gereken işleri listelemek. Sonrasında listedeki tüm işleri, acil ve önemli, acil ve önemsiz, acil olmayan ve önemli, acil olmayan ve önemsiz şeklinde grupluyorum.

Sabah acil ve önemlileri, öğlen yemeğe çıkmadan önce de acil fakat önemsizleri halletmeye çalışıyorum.

Amacım önemli işlerin acil hale gelmesini önlemek ve acele etmeden çalışarak iş stresini minimum seviyeye çekmek.Bunu yapabilmek için önemli olan işlerin zamanı gelmeden halledilmesi gerekiyor. Bu işleri önemli ve acil olmayan işler kategorisi olarak tanımlıyorum. Dolayısıyla öğleden sonraki zamanın önemli bir bölümünü bu işler için ayırıyorum.

Bu kategorideki işleri öncelikle yıllık plan olarak sene başında hazırlıyorum. Sonra aylık detaylı planlara dönüştürüyorum. Günlük planın önemli bir kısmı, bu aylık planda yer alan maddeler doğrultusunda şekilleniyor. O güne özgü, planda olmayan işleri de günlük plana dahil ediyorum.

Bir süredir acil olmayan önemli işleri düzenli olarak hallettiğim için, acil ve önemli iş sayımda azalma oldu ve sabahki saatleri de acil olmayan fakat önemli işlere ayırmaya başladım.

Akşam çıkmadan önce acil olmayan ve önemsiz işleri halletmeye çalışıyorum.

Benim için en önemli konu işleri ertelemeden halletmek. Bu konudaki eğilimimin üzerine gidiyorum. Çünkü biliyorum ki o işin halledilmemesinden kaynaklı hissedeceğim zihinsel yorgunluk her zaman o işi yapmış olmanın yorgunluğundan daha fazla oluyor.
 
elecda canım ben de şunu sormak istiyorum sana, çocuğa kural koyma mevzusu, şöyle ki oğluş 14 aylık, daha erken biliyorum. Şu anda ortamı güvenli hale getirip her şeyi yapmasına/tanımasına/merak duygusunu gidermesine fırsat veriyorum. Ne zaman hayır demeye başlamak lazım, 3 yaş? 4 yaş. Şu an mesela tv ye vuruyor, kumandayı atıyor, yerlere vuruyor çok ses çıkabiliyor, saçımı çekebiliyor vs. Eşyayı tanımaya çalışıyor, çıkan ses hoşuna gidiyor vs. Diye pek ses etmiyorum, Kumanda ortada bırakmıyorum, tv zaten kapalı, işte çekmeceleri birlikte karıştırıyoruz içindekileri fırlatsa da,çok ses çıkarsa da ama işte bazen nerde dur demeliyim ya da napmalıyım bilemiyorum, asla kısıtlayıcı olmak istemiyorum ama yanlış yetiştirmekten de korkuyorum, ne dersin üstad?
 
Bir Beyaz Yakanın Tecrübe Defteri

2002’den beri çalışma hayatının içinde olan, 2006’dan bu yana da tam zamanlı çalışan bir beyaz yaka olarak bugüne kadar iş hayatında öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum.

Bensiz Bu İş Yürümez!


Sanırım değerli hissetme ihtiyacından kaynaklanan bu “Bu iş bensiz yürümez, ben ayrılırsam her şey birbirine girer” düşüncesi hepimizde az veya çok var. Öncelikle işin aslını kabullenmek lazım. Hepimiz organizasyon şemasında birer kutucuk işgal ediyoruz ve idealleri için çalışan küçük bir grup haricinde para kazanmak için çalışıyoruz. Hiç bir işyeri biz ayrıldığımız için batmaz. Bugün gitsek yarın kolayca yerimiz doldurulabilir ve patron için işine yaradığımız sürece değerliyiz. Yaptığımız işe ve kendimize gereksiz anlamlar yüklemeyelim.

Hayır Diyebilmek


İş hayatında “hayır” diyebilmek çok kritik bir konudur. Kendi yarattığımız mecburiyetler, sorumluluklar ve “ayıp olur” lar ile aslında yapmak istemediğiniz bir şeylere “evet” diyorsanız, derhal bu konuda kendinizi geliştirmelisiniz. “Ha Karşınızdaki kişiye türlü açıklamalar yapmanız gerektiğini de aklınızdan çıkarın. Kibarca teşekkür edip, olumsuz cevap verdiğinizi iletmeniz yeterli.

Farklı Olmaya Cesaret Etmek


Geçenlerde okuduğum bir yazıda ‘’Ne yaparsanız yapın insanların üçte biri sizi sever, üçte biri sizden nefret eder, üçte biri ise sizi hiç umursamaz’’ diyordu. Üçte ikilik çoğunluğun asla memnun olmayacağını baştan kabul etmek, bize farklı olmak için daha fazla cesaret vermeli! Farklı olduğunuz için eleştirilme ve kabul görmeme korkusu hissettiğinizde lütfen hatırlayın bu sözü. Cesaretinizi kıranlardan uzaklaşın, alın kalemi kağıdı, gerçek sizin yaşamak istediği hayatı yazın. Eğer hayalini kurabiliyorsanız, gerçekleştirebilirsiniz demektir.

Kritik Kararları İç Sese Göre Almak


Nörolojik bilim kalbimizin ve bağırsağımızın da kendine ait bir beyni olduğunu ve bir şey doğru değilse onu hisler ve önseziler gibi mesajlarla iletebildiğine inanıyor. Beyninizin sağ tarafı ne kadar kuvvetli çalışırsa içgüdülerinizin size kendi sesini duyurması da o kadar kolaylaşıyor. Her şey akılcı olmak zorunda değil, zira biz yalnızca aklımızdan ibaret değiliz. “İçimden bir ses” tanımı yeterince kuvvetli bir argüman. Bir karar aşamasına geldiğinizde önce yalnız kalmayı deneyin. Kendinize, o sese kulak verme hakkını tanıyın.

Kendini Tanımak

Hayatın boyunca en çok neye zaman harcadın diye sorsalar, kendimi tanımaya diye cevap verirdim. Ben planlı, düzenli ve sakin çalışmaktan hoşlanıyorum. Bir kere bu kısmı tanımladıktan sonra mevcut iş akışımı beni memnun edecek hale çevirmek de benim görevim oluyor haliyle. İşteki hangi durumların sizde hangi duyguları tetiklediğini analiz eder ve beklentilerinizi ortaya koyabilirseniz, günlük çalışma rutininiz memnun edici bir seviyeye gelecektir.

Kontrol Etme Çabası

Etki Alanı, ve ilgi alanı diye iki tanım vardır. Etki alanı hayatımızda kontrol edebildiğimiz alanlardır. Yediklerimiz, satın aldıklarımız, söylediklerimiz, davranışlarımız bu alana girer.

İlgi alanı ise üzerinde kontrol şansımızın olmadığı alanlardır. Başkalarının davranışları ve Suriye’deki savaş gibi.

Zamanın büyük kısmını etki alanımıza giren işler üzerine harcamak gerekir. Bu alanları iyi tanımlamak ve etki alanımızda olmayan iş konuları için kendimizi strese sokmak anlamsızdır.

Örnek vereyim, iş yerinde çalışan ve ciddi dikkat dağınıklığı olan bir teknisyen var. Bu kişinin yaptığı özensiz iş ve davranışlar benim etki alanım içerisinde değil, dolayısıyla söylenmek, canımı sıkmak ve ondan bu davranışlarını düzeltmesini beklemek son derece manasız. Bunun yerine, o kişinin yaptığı işi kontrol mekanizmalarını arttırmak ve dolayısıyla işin düzgün çıkmasını sağlamak benim etki alanımda olduğu için zamanımı ve enerjimi bu yönde kullanmayı seçiyorum.

İyi Gelmeyen İnsanlar Meselesi

Bazıları vardır, iyi gelmezler. Kötü hissettirir, enerji çalar, yorgun düşürürler. Haz etmediğim insanları seviyormuş gibi yapmaktan hoşlanmıyorum. İş hayatındaki insanları da hayatınızdan çıkarma şansımız, sadece işten ayrılmakla mümkün olabiliyor. Bu nedenle kendi kendimi bu insanlardan korumak üzere geliştirdiğim bazı yöntemler var.

Şikayetçilere bir sınır koymak: Mesela dün işe geldiğim kendimi mutlu ve enerjik hissediyorum. Bir pilot beni görünce başladı birtakım şeylerden şikayete. Kendisine dedim ki “Fark ettiniz mi dışarıdaki erik ağaçları çiçek açtı, bugün de güneş var ve dışarısı muhteşem görünüyor. Şikayet yerine güne bu güzelliği seyrederek başlayalım mı?

Davranışlara Odaklanmak: Ben iş hayatındaki hiç bir şeyi kişisel almamaya gayret ederim. Eğer kişisel bir saldırı durumu varsa da bu çirkin tavrın arkasında kendine güvensizlik veya başka bir sebep olduğunu düşünür ve o sebebi bulmaya odaklanırım. Bulduğumda ise, bir daha o düğmeye basmamaya özen gösteririm.

Eleştiri


Diyelim ki, bizi çok da iyi tanımayan biri hakkımızda bir şeyler söylüyor. Gerçeği yansıtmayan, yanlış veya eksik olan. Bizi yeterince tanımadığı için bu sonuca vardığını düşünür ve umursuyorsak şayet açıklamalarımızı sıralarız. Peki biz herkesi çok mu iyi tanıyoruz? Söz konusu kendimiz olduğunda tavırlarımızı çevresel birtakım şartlara bağlarken, etrafımızdakilerin tavrını doğrudan karakterleriyle özdeşleştirmek adil mi sahi? Unutmayalım ki, hiç kimse dünyayı bizim gördüğümüz pencereden görmek zorunda değil.

Karşımızdaki insanın geçmişini, yolunu, hayatındaki yokuşları bilemeyiz. Şu anki davranışının neden kaynaklandığını da. Bu yüzden birini şiddetli eleştirme isteği hissettiğimde, kendime bunu hatırlatarak susmaya gayret ediyorum.

Başkalarının davranışları hakkında şikayet etmek tamamen boş , yüzde yüz zaman kaybı bir uğraş. Kimsenin davranışlarını değiştiremezsiniz. Değiştirebileceğiniz tek şey başkalarının davranışları karşısında verdiğiniz tepkiler ve söylediğiniz sözlerdir. Unutmayın, çoğu zaman bir konuyu sıkıntılı hale getiren olayın kendisi değil, ona vermeyi seçtiğimiz tepkidir.

Hata Yapma Hakkı

Kendi adıma bugüne dek öğrendiğim şeyleri düşe kalka, yanlış yapa yapa öğrendim. Başardıklarımdan bir şey öğrendiğimi zannetmiyorum. Hatalar ve “bunu da gördük” diyebilmek önemlidir. Deneme, hata yapma, bu hatayı analiz etme ve gerekli dersi çıkarma sürecine tecrübe diyoruz. “Bir iş tecrübe sayesinde iyi yapılır ancak tecrübeler kötü işlerden elde edilir” sözünü unutmayalım.

Denemekten ve hata yapmaktan korkmayan bir bakış açısının her zaman kazandıracağını düşünüyorum. Benim için burada iki tane önemli nokta var. Hata yaptığımda o hatanın sorumluluğunu alıyorum ve o hatayı ikinci kez tekrarlamıyorum.
 
Canım bu konu ile ilgili genel görüş eşyaya, kendine veya başkasına zarar verme noktasında müdahale edilmesi gerektiği yönünde.
Mesela kumandayı eline alması incelemesi, hafif vurarak ya da ısırarak ne olduğunu anlamaya çalışması kısmında sıkıntıntı yok. Ama şiddetle yere vurmaya başladığında çocuğu durdurup "Hayır kumanda yere vurmak için değildir" diyerek elinden almak gerekiyor.
 
Tesekkur ederim, insallah gelir.
 
Her cümleyi sindirerek okumaya çalıştım.
Teşekkürler canım.
Bu gözle bakacağım canım teşekkür ederim. Çocuk yetiştirme ile ilgili paylaşımlar zaten yapıyorsun ilgiyle okıuyorum, devamını bekliyorum müsait oldukça canım.
 
Tamam canım. Niyetim okuduğum pedagoji kitaplarının kendimce önemli bulduğum kısımları maddeler haline getirerek burada paylaşmak. Önümüzdeki hafta niyetim var.
 
Yeni Mezun Arkadaşlara Tavsiyeler
Bir süre önce kendime yardımcı almaya karar verdim ve insan kaynakları ile görüşerek, iş görüşmelerini kendim yapmak istediğimi söyledim.
Bir sürü yeni mezun arkadaş ile görüştüm. Benim için de enteresan bir tecrübe oldu. Kuşak farkını damarlarımda hisettim:))
Buraya yoları düşer mi bilmem ama iş görüşmelerinde neleri yapmamaları ve nasıl davranmaları gerektiği konusunda gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.
Yeni mezun, 0 km arkadaşım bak bakalım buraya. Sana sesleniyorum:))
- Öncelikle iş başvuru için kendine adını ve soyadı içeren düzgün bir e-posta adresi al ve iş başvurularını bu e-posta adresini kullanarak yap. Bana kaptanporsuk@... veya candykiz@... şeklindeki abuk sabuk e-posta adreslerinden gelen başvurulardaki cv'leri açıp bakmaya bile gerek duymadım. Ciddiyetsiz insanla işim yok.
- İş Başvurusu için gönderdiğin e-postada "okuldan elde ettiğim bilgi, birikim ve deneyimimi size aktarmak istiyorum" gibi abuk sabuk samimiyetsiz cümleler kurma lütfen. "... üniversitesinden mezunum. Şirketinizde uygun bir pozisyon olması halinde ekteki cv'mi değerlendirebilirseniz sevinirim. Saygılarımla" yeterlidir. Bir de patronla aynı memleketli olabilirsin. Bunu önyazıda belirtmen çok itici oluyor. İşe ihtiyacım var vb. duygu sömürülerine de girme.
- Sabit telefonumdan arandım. "Merhaba ben Odtü Havacılık Mühendisliğini bitirdim. İş başvurusu için cv'mi göndermek istiyorum" dedi bir hanım kızımız ki güzel bir giriş. Ben de mail adresimi verip, cv'sini göndermesini söyledim. "Ee siz nerden mezun sunuz" dedi Ben de " Hayırdır, beni işe mi alacaksın" diye sordum. Tamam senin kuşağının özgüveni bizden yüksek de özgüven ile hadsizliği karıştırma.
- İş görüşmesine zamanında gel. Gecikip bir de burası çok uzak olduğu için geç kaldım gibi daha batırıcı cümleler kurma. Geç gelmen zamanını doğru planlayıp yönetemediğin anlamına gelir ki bizim iş te en önemli konu budur.
- Odaya girince elini uzatıp, düzgün bir şekilde tokalaşıp, karşındaki insanın gözlerinin içine bakarak " Merhaba, Ben ... memnun oldum" de. Bak bu çok önemli çünkü ilk izlenim kalıcı olan. Benim elimi doğru düzgün sıkmazsan, gözlerini kaçırırsan kendine güvensiz bir tip izlemini yaratıyorsun.
- Kendine yer gösterilmeden kafana göre geçip bir yere oturma. Bak bu konuya çok sinir oldum. Senin neslin için hayli yaygın bir durum.
- Düzgün giyinip gel! Güzel kardeşim il görüşmesine kot pantolonla gelinmez! Üstün başın ütülü, ayakkabın, saçın, dişlerin ve ellerin temiz olsun! Sakal tıraşı mutlaka ol.
Hanım kızım saçlarda maşa ve kırmızı ruj ve platform topukla ve deri taytla iş görüşmesine gelme, düğüne git! Takıların az ve zarif olsun. Lütfen piercing ve hızma ile iş görüşmesine gelmeyin.
- İş görüşmesine annenle ya da babanla gelme! En az 23 yaşındasın yahu! Birkaç tanesinin anası görüşmeye de gireceğim diye tutturdu üstelik Yeni nesil anne, sakin ol ve yavaşça geri çekil. Çocuğunun hayatında her zaman olamayacaksın ve çocuğunla ilgili her konuda söz sahibi olduğun dönem çok geride kaldı.
- Hiç iş tecrübesi olmayan biri olarak sakın maaş pazarlığına girme. Para eden şey tecrübedir. Sen bunu elde edene kadar benim söylediğim rakama çalışmak zorundasın. Sana ne kadar maaş istediğin sorulabilir. "Şirketinizin yeni mezun maaş politikasına uyarım" güzel bir cevaptır.
Sonuç olarak benim işe aldığım kişi ortalama bir üniversiteden mezun, orta derece ofis programı kullanan, iyi İngilizce bilen ancak saygılı, terbiyeli, yumuşak huylu ve samimi bir çocuk. Çok daha iyi bölümlerden mezun olan bir sürü insanla görüşmeme rağmen "beraber çalışılabilir" ve "öğrenmeye açık" birini işe aldım. Sen üniversiteden mezun olunca "Ben herşeyi biliyorum" diye düşünüyor olabilirsin ancak asıl eğitim işin içine girince başlar. Sen öğrenmeye ve kendini geliştirmeye ne kadar açık olursan yolun da o kadar açık olur.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…