Popüler Konu Verimli Rutin

elecda

Nirvana
Kayıtlı Üye
3 Haziran 2009
7.417
29.013
41
Çocuğuma iyi bir anne olmaya çalışırken, kadınlığımı, insanlığımı unutmamak için kendimi beslemeye, kendime bakmaya, hayata sıkı sıkı tutunup, kürekleri çekmeye devam ediyorum. Hayattaki ana hedefim “Daha az tüketmek. Daha mutlu yaşamak.” olarak özetlenebilir. Bu hedefi gerçekleştirmek için günlük rutinimde, aşağıda belirttiğim konu başlıklarında kendimi geliştirmeye, yeni şeyler öğrenmeye ve bu öğrendiklerimi uygulamaya gayret ediyorum.
  • Sağlıklı Yaşam

  • Mümkün Olduğunca İyi Annelik

  • Düzenli ve Sade Bir Ev

  • İyi Görünmek

  • Verimli İş Hayatı

  • Para Yönetimi

  • Toplumsal Fayda
Burada paylaşacaklarım, bu hedeflere ulaşma yolculuğumun, 34 yılda öğrendiğim ve deneyimlediğim şeylerin bir dökümü. Ayrıca bir şeylerin konsantrasyonumu bozmasına izin vermeden “bugün”ü üretken, amaçlarım doğrultusunda ve keyifli geçirmek için gün içerisinde yaptıklarım.

Sadece gündelik hayatlarımızın değil, dünyanın da gidişatı gösteriyor ki sorgulamadan kabul ettiğimiz doğrular, belki de sandığımız kadar doğru değil. Doğrunun ve yanlışın ötesinde başka türlü bir şey isteyenler için temiz bir sayfa açabilmek umuduyla...
 
Güne Başlarken

Güne iki ayağım bir pabuca girmiş başlamak yerine sakin ve huzurlu olmayı hedefliyorum. Sakin bir sabah ritüeli için 07:00’de kalkmış olmam gerekiyor. Bunun önündeki en önemli engel ise alarmın “ertele” düğmesi. Ne zaman o erteleme düğmesine basarak kendimi 5 dakikalık anlamsız uykularla avutursam o günüm yorgun ve keyifsiz geçiyor. Koşturmalı ve gergin bir sabah yaşıyorum ve bu durum tüm güne yansıyor.

Bedenimiz kendi isteğiyle uyanacağı zaman vücut ısısını ona göre dengeliyor ve uykuyu hafifletiyor ancak alarmla uyandığımızda bu doğal yolu sabote etmiş oluyoruz. Bir de üzerine erteleme düğmesine bastığımızda bedenimize kalkmasına gerek olmadığı mesajını veriyoruz, bu da o güne başlamak için bedenen ve ruhen kendimizi hazır hissetmemizi daha da imkansız kılıyor. Erteleme sayısı arttıkça beden ve beyin iyice karışıyor. “Kalkıyor muyuz yoksa uykuya mı dönüyoruz?” İşte bu karmaşa tüm gününüzü etkiliyor. O yüzden “ertele” düğmesini bir an önce hayatımdan çıkarmaya karar verdim. Benim için günün ilk hedefi “ertlele” düğmesine basmadan 07:00’de kalkmak.

Kalktıktan sonra öncelikle dişlerimi ve dilimi fırçalıyorum. Gece boyunca ağzımda biriken bakterilerin, sindirim sistemine girmesini engellemek amacı ile yapıyorum bunu. Dilimi diş fırçası ile fırçalıyorum. Florür içermeyen bir diş macunu kullanıyorum. Dil fırçası daha önce kullanmadım. Bu ay alıp denemeyi düşünüyorum.

Ağız temizliğinden sonra, mutfağa gidip koca bir bardak ılık suyun içerisine limon sıkıp, yavaş yavaş içiyorum. Sindirim sistemim temizlensin ve rahatlasın, güne yavaştan bir başlangıç yapsın diye. Daha sonra kahvaltıyı hazırlamaya başlıyorum. Karatay kahvaltısı yapmaya gayret ediyorum. Sabah kahvaltımızda haşlanmış yumurta veya tereyağında omlet, peynir, zeytin, ceviz, mevsim yaz ise domates ve salatalık, kış ise havuç bulunuyor. Kahvaltı bitiminde 1 tatlı kaşığı soğuk sıkım zeytinyağının içerisine D3+K2 damlasından damlatıp içiyorum. Bunun amacı bu vitaminlerin yağda çözünüyor olması ve her sabah içilen zeytinyağının kabızlığı önlüyor olması.
 
Giyinme ve Makyaj

Kahvaltıdan sonra işe uygun giyinme kısmı başlıyor. Geçen yıla kadar dolabın karşısına geçip boş boş yığınla kıyafetime bakıp, giyecek hiçbir şeyim olmadığına karar verirdim. Elim sürekli aynı kıyafetlere gider, hızlıca bir şeyleri kombinleyerek evden çıkardım.

2016 yılı içerisinde bu konuda epey çaba sarf ettim ve şu an 5 dakika içerisinde kıyafetime karar verip, hazırlanabilir duruma geldim. Bu konuda yaptıklarımı ayrıca detaylı olarak yazacağım.
 
İşe Gidiş

Havaalanında çalışıyorum ve gidiş-geliş toplam 130 km araba kullanıyorum. Sabah ve akşam 50’şer dakikalık zaman dilimini araba sürerek geçiriyorum. Bu zaman zarfını değerlendirmek için araştırmalarım devam ediyor. Sesli kitapları ve Adem Güneş’in pedagoji okulu videolarını telefonuma indirip yol boyu dinlemeyi düşünüyorum. İki tane de müzik klasörü oluşturdum. Biri slow diğeri hareketli parçalardan oluşuyor. En sevdiğim şarkıları bu klasörlere kaydediyorum ve yol boyu dinliyorum. Bir de çocuk şarkıları klasörüm var. Kızımla bir yerlere giderken eline telefon/tablet vermek yerine usb’den çocuk şarkıları dinlemek iyi bir alternatif bence.
 
İş Hayatı ve Zaman Yönetimi

Havaalanının içerisinde bir uçak bakım merkezinde Kalite ve Uçuş Emniyeti Müdürü olarak görev yapıyorum. Oldukça fazla parametrenin ye aldığı ve hataya yer olmayan bir iş kolu olduğu ve ben de tüm prosesslerin düzgün yürüdüğünden emin olması gereken kişi olduğum için iş saatlerimi verimli bir şekilde kullanmak için bazı yöntemler geliştirdim.

Ne kadar çok iş yaparsa o kadar iyi mantığını bir kenara bırakarak gün içerisinde kafası kesik tavuk misali ordan oraya koşturmak yerine “Pareto Prensibi” ni hayatıma soktum. Bu prensibi iş-başarı temelinde yorumlarsak “Yaptığın işlerin %20’si başarının %80’inin oluşturuyor.”

Burada ilk adım olarak öncelikleri belirlememiz gerekiyor.

  • Acil ve önemli işler
  • Acil fakat önemli olmayan işler

  • Acil olmayan önemli işler

  • Acil olmayan ve önemsiz işler
Her gün kendime bir “en önemli iş” seçiyorum ve günün kaosuna dalmadan önce tamamlamak için elimden geleni yapıyorum. Biliyorum ki, yapamazsam beynim onu iyice büyütecek ve ben bırakın o işi bitirmeyi, yapmam gereken diğer şeyleri de yarım yamalak bir konsantrasyonla yapmaya çalışacağım. Çok net söyleyebilirim ki, hiçbir işi yapmanın yorgunluğu bitmemiş işlerin insana yüklediği ağırlığı geçemez.

Günün en önemli işini, 50 dakikalık çalışma seansları ve 10 dakikalık molalarla tamamladığımda (bu işin türüne göre 2 seans olabildiği gibi 5 seans da olabiliyor) diğer işlerime geçiyorum. Güne bunu yaparak başladığımda, bir şey başarmış olmanın verdiği tarifsiz duyguyu gün boyu yaşıyorum.

Diğer küçük işler içinse çoğunlukla 10, 20, 30 tekniğini kullanıyorum. Yapmam gereken maksimum 4 işi yazıp yanlarına 10, 20, 30 yazıyorum. Telefonumun kronometresini 10 dakikaya ayarlayıp listemdeki ilk işe konsantre oluyorum. Bu tekniği hayata ilk geçirdiğimde 10 dakika neye yetecek diye düşünmüştüm (birçoğunuzun aklından geçirdiği gibi). Oysa uzun süre ses çıkmayan kronometrenin bozuk olduğundan endişelenerek telefonu kontrol ettiğimde yalnızca 4 dakika geçmiş olduğunu gördüm. Evet dört. Sanırım zaman algımın başka bir boyut kazandığı andı bu. İşte bu yüzden dakikaları hiçbir zaman küçümsememeyi ve bir işi yapmak için “birkaç saat boşluğum olduğunda yaparım” yanılsamasına bir daha düşmemeyi öğrendim.

Tekniğe dönersek, listenizdeki ilk işe 10 dakika ayırdıktan sonra kronometrenin sesiyle birlikte her ne yapıyorsanız bırakıyor ve listedeki 2. işe geçiyorsunuz. 10 dakika ona ayırıp, 3. ve 4. iş için de aynı şekilde devam edip listenizdeki ilk işe dönüyor ve bu defa kronometreyi 20 dakikaya ayarlıyorsunuz. Uzun zamandır aklınızda dönüp dolaşan o iş için yarım saatin (konsantrasyon dolu 10+20 dakika) size yettiğini fark edip şaşırabilirsiniz. Yetmiyorsa da üzülmeyin, her birine ayıracak bir 30 dakikanız daha var. Yine bitmemiş olursa, her bir iş için yüksek konsantrasyonla tam 1 saat çalışarak yol katetmiş olmanın tadını çıkarın ve ardından bir tur daha yapın.

Hangi tekniği kullanırsanız kullanın, zaman yönetiminin kilit noktası konsantrasyondur. Örneğin bir yazı yazmaya çalışırken onu 2 e-mail, 3 whatsapp mesajı, 1 telefon konuşması gibi etkinliklerle bölerseniz günü bitirip iki kelimeyi bir araya getiremediğinizi farkedebilirsiniz. Konsantrasyonunuz bir yerden bir yere geçtiğinde normalde harcayacağınız enerjinin neredeyse iki katını boşa harcamış olursunuz.

Zaman yönetimi size kaliteli işler getirdiği gibi keyif çatacak vakit de bırakır. Bundan sonra “zamanım yok” cümlesini kullanırken, bir daha düşünün, var olanın hakkını gerçekten verebildiniz mi?
 
bende planlı calışmayı cok seviyorum
çalıştıgım yerde yönetim temsilcisiyim.
tüm o kalite planlarını uygulamaya çalışıyorum.
ama bu aralar odaklanma sorunu yaşıyorum.
iş yapmak istemiyorum.
Aynı durumu ben de zaman zaman yaşıyorum. Çok eğlenceli değil bizim yaptığımız iş, dolayısıyla o sıkıntı hissi oluyor. Bir de işler biriktikçe sıkıntı artıyor. Kısır döngü oluşuyor. Ben telefonuma alarm kuruyorum ve o alarm çalana kadar sadece o an yaptığım işe konsantre oluyorum. Telefona, internete bakmıyorum. Tuvalete bile gitmiyorum. Süre dolunca da teneffüse çıkıyorum:)) Ben de işe yaradı bir dene istersen.
 
Anne olup bir de çalışan kadın olunca her dakikanın kıymetini bilmek gerekiyor. Gün hepimiz için 24 saat ancak bazıları bu süreyi etkin ve verimli kullanabilirken bazıları da boşa harcıyor. Ben de bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
 

Evet saate bakarak iş yapmayı severim daha dikkat edicem :)
 
elecda normalde bende uzman olarak çalışıyordum ama oğlum doğduğu için işimi bırakmak zorunda kaldım. Ve bi anda herşey elimden kayıyor paniğine kapıldım. Şu an sakinleşme kısmını yaşamaya çalışıyorum. Bende tüm günümü düzene sokup KPSSye çalışmaya başlamayı hedefliyordum. İnsallah sizi örnek alacağım bende. Birikim tipiği aayesinde oğluma 4 bin tl biriktirdim şimdi de kendim için birşeyler yapacağım. Bu tipik sayesinde
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…