- 18 Temmuz 2008
- 697
- 2.185
- 44
Selamlar Hanımlar,
Haziran ayını geride bıraktık. El bileğimin kırılması nedeniyle çok verimli bir ay olmadı benim açımdan. Temmuz'da biraz karışık görünüyor:) Temmuz ayı planımı paylaşıyorum.
Sevgiler
İyi olmana ve yeni planlamalar yapabilmene sevindim2021 YILI TEMMUZ AYI PLANLAMALARI
Sağlıklı Yaşam: Nazlı Yüksel ile yaptığımız online seanslarda, anladım ki, hızlı yemek yediğim için doyduğumu hissetmiyorum ve çok yiyorum. Ayrıca masaya çok aç oturursam da fazla yemek yiyorum. Hem porsiyonlarımın büyük olması hem de hareketsizlik kilo almama neden oluyor.
Bu ay kendimi çok acıktırmadan sofraya oturmaya ve yeme davranışımı düzenlemeye ayırmaya karar verdim. Temmuz ayının ikinci haftası Eskişehir’e gidiyoruz. Elimden kaynaklı yemek pişiremediğim için kayınvalidem ne pişirişe onu yiyorum. Bu nedenle, bu süreçte her lokmada çatalı bırakmaya, yavaş yemeye ve doyduğumu hissettiğim an yemek yemeyi bırakmaya çalışacağım.
Sabah kahvaltısını 07:30-08:00 arası yapıyorum. Öğle yemeği 13:00 gibi yiyorum. 16:30 gibi bir ara öğün yaparsam, akşam yemeğini daha kontrollü tükettiğimi fark ettim. Sütlü kahve, kuruyemiş ve meyve benim için güzel bir ara öğün oluyor. Akşam yemeğini de 18:30 gibi yiyoruz.
Mümkün Olduğunca İyi Annelik: Ela pazartesi başladığı sanat atölyesinden çok keyif aldı. Benim için en güzel tarafı, bu hafta tablete ayıracak vaktinin olmamasıydı. İpek de kreşe gidiyor. Eskişehir süreci bizi zorlayacak ama belki orada da katılabilecekleri bir şeyler bulurum.
Düzenli ve Sade Bir Ev: Evim tam anlamıyla kaos halinde. Mimardan sonra bir düzene gireceğini umut ediyorum.
İyi Görünmek: Havalar çok ısınınca yağ bazlı nemlendiricilerin sivilceye neden olduğunu gözlemliyorum. Bu nedenle elimdeki Simyaevi ürünleri hazır bitmişken Bioderma Sensibio’nun yüz temizleme suyu, göz kremi ve light yüz kremini aldım. Üzerinde de güneş kremi sürüyorum.
Verimli İs Hayatı: Salı-Perşembe işe geliyorum. Diğer günler fizik tedaviye gidiyorum. Ağustos başı tam zamanlı başlarım muhtemelen.
Para Yönetimi: Eşimle bütçeleri ve kredi kartlarını birleştirdik. Aylık tüm harcamaları kredi kartından yapıyoruz. 2 gr altın birikimi devam ediyor. Onun dışında eşya yenileme süreci epey masraflı oldu. Ayı eksiye düşmeden çevirmek şu aşamada benim için yeterli.
İnşallah canımCanım Allah sağlıkla kucağına almayı nasip etsin inşallah. Zamanla rayına oturacak her şey merak etme
Teşekkür ederim canım, amin inşallah.Canım yeni bebeğiniz hayırlı olsun. Geride başka çocuk olunca insan daha da duygusallaşıyor, ya bana birşey olursa diye. Ne olacak bu çocuklar. Allah korusun, herkesin annesine babasına evlatlarına sağlıklı uzun ömürler versin.
Nasılsınız? Bebiş nasıl?
Canım çok sevindim ikinizin de iyi olmanızaİnşallah canım
Teşekkür ederim canım, amin inşallah.
İyiyiz çok şükür, gaz problemimiz var o da olacak. Ama daha sakin ve rahatım, ilk çocukta olan telaşım, stresim yok, gerçi bunları söylemek için henüz erken sanırımoğluş sürekli öpmek istiyor kardeşini engellememeye çalışıyorum ama şapur şupur öpmesi biraz sorun bizden haberler şimdilik bu kadar
Merhaba.Ben meme ca tedavisi gören bir hastayim.Kekikli sirke tarifi ve evde kullanabileceğimiz organik deterjan tarifi verebilirseniz çok memnun olurum.Yaziniza yüzde yüz katiliyorum.Allah tüm hastalara şifa versin.Baş Harfi K
Dün seyretmeye başladığım bu belgeseli, bugün öğle arasında bitirdim. En çok etkilendiğim belgesellerden biri oldu. Etkilenmemin ana sebeplerinden biri, belgeseli çeken kişinin de, belgeselin ana karakteri olan doktorun da kansere yakalanmış kişiler olması.
Kanser benim hayatıma 2002 yılında anneme meme kanseri teşhisi konması ile girdi. O dönem üniversitedeydim ve annem uzun bir süre bunu bizden saklamıştı. Teşhis, radyoterapi ve kemoterapi süreçlerini kendi başına atlatmıştı. Herşey bittikten sonra haberim oldu. Kendince bizi üzmek istemediği için bunu bizden saklamıştı ancak ben onu bu konuda hiç affetmedim. Kötü günde birbirimizin yanında olmayacaksak ne zaman olacaktık?
Yaklaşık 10 yıl düzenli kontrole gitti ancak bu kontrollerden önce hep nüksetti mi tedirginliği yaşadı. Bana her yıl, kontrollerden önce babamı ve kardeşimi emanet etti, vasiyetini anlattı. Bu dönemde herhangi birşey yaşamadı. 2012’de daha fazla kontrole gitmek istemediğini söyledi. Ne kadar konuşsak da fayda etmedi.
2013 yılı Ağustos ayında doğum yaptım. Lohusalığımda bana bakacağı için doğumdan 10 gün önce öksürüğü nedeniyle doktora gitti. Doğumdan 10 gün sonra Lenfoma teşhisi ile birlikte kendimizi Hacettepe Onkolojide bulduk. 6 aylık tedavi sürecinden sonra 4.kür kemoterapi aldığı gün vefat etti.
6 ay boyunca hastane sürecinde yanındaydım. Hastane sürecinden önce, belirli yaşın üstündekilerin kanser olduğunu sanıyordum. En yoğun hasta grubunun kendi yaşıtlarım olduğunu görünce epey şaşırdığımı hatırlıyorum. Bir sürü hasta ve hasta yakını tanıdım. Kanseri yenenler oldu, yenemeyenler oldu. Çok ölüm gördüm. Çok çaresizlik gördüm. Onkolojiden, hayata bakışı komple değişmiş bir insan olarak çıktım.
Belgeselde beyin tümörünü atlattıktan sonra kendini kanserin önlenmesi konusunda halkı bilgilendirmeye adayan doktorun şöyle bir cümlesi var. “Kanser olmadan önce kibirli bir insandım. Öümle burun buruna gelmek beni mütevazi bir insana dönüştürdü ve kendimi bu konuda insanları bilinçlendirmeye adadım. Aslında kanser hayatımı kurtardı.”
Sanırım kansere tanık olmak benim de hayatımı kurtardı. “Ben kanser olma riskimi nasıl azaltırım” sorusunu sormaya başladım. Çünkü gördüm ki bir kere kansere yakalandığınızda, bir daha hayatınızdan çıkmıyor.
Belgeselde, vücudumuzda kanser hücrelerinin zaten var olduğu ve bağışıklık sistemizin sürekli bu hücreler ile savaştığı, kanserin %70’nin bizim hayat tarzımız ve yaşam şeklimiz ile ilgili olduğu söyleniyor. Yine etkilendiğim bir cümle “Nasıl yaşadığınız nasıl öleceğinizi belirler.” oldu.
Aslında kanser riskini önemli bir ölçüde azaltabiliriz. Ne kadar çaba sarf edersek edelim %30’luk kısım içinde de olmamız mümkün. Bu konuda yaklaşımım “Tadbir-Tevekkül-Takdir” ilkesi çerçevesinde. Yani biz elimizden geleni, üstümüze düşeni yapalım, gerisi Takdir-i İlahi.
Belgeselde kanseri önlemek için 4 ana faaliyet öngörülüyor.
Beslenme: Ne kadar sebze-meyve ağırlıklı beslenirsek o kadar iyi. Fast food, gazlı içecekler ve paketli gıdaların sigaradan bir farkı yok. Hepsi kanser riskini önemli derecede arttırıyor. Canan Karatay’ın söylediği gibi “Reklamı yapılan hiçbir şeyi yemeyin”. Şeker içeren gıdaları özel günlerle sınırlamak, günlük beslenmemizin içine sokmamak uzun vadede hayati bir öneme sahip.
Benim bu konuda aldığım aksiyonlar şu şekilde: Şu an iki öğün besleniyorum. Evimizde gazlı içecek yok. Fast food tüketmiyorum. Canım hamburger istediğinde, hamburgeri ev usulü hazırlayan çok sevdiğim küçücük bir dükkan var. Orada yiyorum. Evde ketçap, mayonez ve diğer soslar yok. Hiç bir abur cubur yok. Tatlı istediğine karşılık hurma, kayısı, incir ve bazen bitter çikolata bulunduruyorum.
Evin bütün yiyecek alışverişini çiftilikten sağlıyorum. Marketten sadece maden suyu, çay ve kahve alıyorum. Ela kek kurabiye istediğinde de çiftlikten alıyorum. Evde yemek yemeye özen gösteriyorum. Dışarıda yiyeceksek de düzgün işletmeleri tercih etmeye özen gösteriyorum.
Egzersiz: Belgeselde günlük 30 dakika egzersizin kanser riskini %50 azalttığı söylendi. Bu konuda genel eğilimimiz mükemmel yapamıyorsam hiç yapmayayım şeklinde. Aslında spor salonlarında saatler harcamamıza gerek yok, gün içerisinde 10’ar dakikadan 3 sefer yürüyüş fırsatı yaratmak, 10-15 dakika kültür fizik hareketleri yapmak çok zor değil.
Dün sabah işyerinin girişinde indim ve yaklaşık 10 dakika hangar yürüdüm. Yine servisen erken indim ve 15 dakika yürüdüm. Yürüyüş bana çok iyi geliyor. Hem bedensel hem zihinsel bir yatırım.
Kimyasallar: Evde ne kadar çok kimyasal kullandığımızı yine hastanede fark ettim. Kendim kimya mezunu olduğum için o dönem evde kullandığım bütün kimyasalların etiketlerini okuyup dehşete düştüm. Hepsini toplayıp çöpe attım.
Şu an evdeki bütün yüzeyleri kekikli sirke ile siliyoruz. Yerleri gerçek arap sabunu ile siliyoruz. Çamaşır deterjanımı ve cifi kendim yapıyorum. Yumuşatıcı, parlatıcı vs kullanmıyorum. Oda spreyi olarak Homemade’in spreyini kullanıyorum ama çok rahat bir şekilde evde de yapılabilir.
Ruj kullanmıyorum. O kadar çok kimyasalı yemek, benim için şu aşamada oldukça rahatsız edici bir durum. Bitkiterapimin renkli dudak balmlarını kullanıyorum. Yakında rimel ve göz kalemi de kullanmayı bırakacağım.
Stres Yönetimi: Çok basit olarak stres seviyesinin yüksek olması, bağışıklığımızı düşürüyor, vücut kanser hücreleri ile etkin savaşamıyor ve kanser riski artıyor.
Strese neden olan faktörleri engellemek pek mümkün değil ancak, stresi yönetmek mümkün. Örnek olarak, trafik bir stres faktörüdür. Trafik herkeste stres yaratır ve ne zaman trafikte kalacağınızı öngöremez ya da bunu engelleyemezsiniz. Ancak trafikte kalmış olma durumunun sizde yaratacağı etkiyi yönetebilirsiniz. Bu kısım sizin seçiminizdir. İnsanlara bağırıp çağırabilir veya güzel bir müzik açarak, trafiğin açılmasını bekleyebilirsiniz. Birinci davranış şeklide bolbol kortizol ve adrenalin salgılar, bağışıklık sisteminize zara verir; ikincide ise kendinizi stresin zaralı etkilerine karşı koruma altına almış olursunuz.
Stres hayatımızda en görünmeyen ancak en çok etkisi olan etmen diye düşünüyorum. Annem kronik derecede mutsuz, dramdan beslenen ve sürekli şikayet eden bir insandı. Kemoretapi seansları boyunca ağlayıp şikayet etti. Annemin hayata bakış şeklinin kanser olmasına çok ciddi etkisi olduğunu düşünüyorum.
Hastaneden iki tip yetişkin hasta profili gözlemledim. “Yaşayacağım ve savaşacağım” modunda olanlar ve “Allahım al canımı, niye ben” modunda olanlar. 1. Şıkkı seçenlerin bazıları kendi savaşını kazandı, bazıları kaybetti ancak 2.şıkkı seçenler arasında hayatta kalan görmedim. Ben onkolojiden önce çok şikayet eden bir insandım, sonrasında ise şikayet etmeyen, rahatsız olduğu durumu değiştirmek için harekete geçen, olmazsa kabullenen bir insana dönüştüm. Bu hal, vücudumuz ve ruhumuz için en sağlıklı haldir. Bu yazıyı da.yolunuz onkolojiye düşmeden farkındalığınıza katkı sağlayabilmek amacıyla yazdım.
Faydalı olabilmesi dileğiyle....
Kreş Seçimi
Kızım Ağustos 2013 doğumlu. 3 yaşında kreşe başlatmaya karar verdiğim için, 2,5-3 yaş arasında kreşe geçişi kolaylaştırmak adına, kızımı Cumartesi günleri ebeveynli oyun gruplarına götürdüm. İlk başlarda kucağımdan kesinlikle inmeyen kızım, birkaç ders sonra oyunlara katılmaya başladı. İlk iki ay sınıftaki etkinliklerin tamamına katıldım. Üçüncü ay kapının girişinde beni görebileceği şekilde oturdum. Sonrasında ise aşağıda beklemeye başladım. Benim kızım değişikliklere çok açık bir çocuk olmadığı için bu şekilde yumuşak bir geçiş planlamaya çalıştım.
Kreşlerin erken dönem kayıtları Mart-Mayıs arası olduğundan, 2016 yılı Nisan ayı içerisinde kreşleri dolaşmaya karar verdik. Ankara'da çok fazla kreş ve anaokulu olduğu için, öncelikle kendi evime yakın bölgedeki yerleri internet üzerinden belirledim. Forumlarda kreşler hakkındaki tüm yorumları tek tek okudum. Nihayet elimde 15 okul içeren bir liste vardı.
Eşim ile birlikte, işyerlerimizden 3 gün izin aldık. Okulları tek tek aradım ve her gün 5 okul ziyareti olacak şekilde randevuları ayarladım. Birbirine yakın lokasyonda olanları arka arkaya planladım. Word'de okulların adlarını, adreslerini ve telefon numaralarını içeren bir liste yapmıştım. Bu listeye, kimden randevu aldığımı ve kim ile görüşeceğim bilgilerini yazdım.
15 okulu belirlerken dikkate aldığım en önemli kriter, Aile Sosyal Politikalar veya Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir okul olması gerektiğiydi. Bu kurumlardan birine bağlı olmayan okullar denetlenmiyor demektir, ki hiç de iyiye alamet değildir.
Okulları gezerken dikkate aldığım kriterler şu şekilde:
1. Okulun Sahibi ve Müdürü Kim?
Gittiğim tüm okullarda okuldan sorumlu kişi ile mutlaka tanıştım. O kişinin eğitimi, tecrübesi, beden dili, söylediği sözler, verdiği cevaplar aslında okulun eğitim felsefesini anlatan verilerdir. Yani okulu yöneten kişi nasıl biriyse, okulun sistemi de o şekilde şekillenir.
Ayrıca okulun sahibi ve okuldan sorumlu kişi aynı olmayabilir. Bu durumda okulun sahibi kim ve ben kime para kazandıracağım sorusunun cevabını da bulmak gereklidir.
2. Öğretmenler
Kreşlerde meslek lisesi çocuk gelişimi mezunları ile üniversitede okul öncesi öğretmenliği okumuş öğretmenler bulunuyor. Genel yaklaşım, çocukların öz bakımı ile ilgilenecek yardımcı öğretmenin meslek lisesi mezunu olması, ana öğretmenin ise üniversite mezunu olması şeklinde. Ancak bazı okullarda ana öğretmen de meslek lisesi mezunu ve bu benim için bir sorun. Çünkü benim kreşten beklentim bakım hizmeti değil. Eğitim hizmeti almak istiyorum. Dolayısıyla meslek lisesi mezunu biri benim gözümde yeterli eğitime ve tecrübeye sahip olmadığı için çocuğuma eğitim anlamında bir şey katabileceğini düşünmüyorum. Bu şekildeki okulları eledim.
Öğretmenleriniz Lise Mezunu mu yoksa Üniversite mi? sorusuna "Üniversite" cevabı veren okullara "Hangi Bölüm" sorusunu sormakta da fayda var. Zira İşletme, tarih vs. mezunu ana öğretmenler var.
3. Okul bünyesinde düzenli olarak pedagog ya da psikolog bulunması
Okulda bu kimlikte birinin bulunması ve düzenli olarak çocukları gözlemlemesi çok önemli. Bizim okul süreci boyunca en çok faydalandığımız konu buydu. Ölüm konusu, oyuncak paylaşmama gibi bir sürü konuda bize yol gösterdi.
4. Öğrenci Sayısı
Okuldaki toplam öğrenci sayısı ile bir sınıfa alınacak maksimum öğrenci sayısı bilgisini almakta fayda var. 2 öğretmene 13-14 civarı öğrenci olmasının ideal olduğunu düşünüyorum.
5. Okulun Fiziksel İmkanları
Güvenlik
Okulun güvenliği nasıl sağlanıyor? Dış kapı çocukların açamayacağı şekilde dizayn edilmiş mi? Mesela benim kızımı gönderdiğim okulda dış kapıyı çekerken aynı anda yetişkin kol mesafesinde olan bir düğmeye basmanız gerekiyor. Dolayısıyla çocuğun bir yetişkin yardımı olmadan dışarı çıkması mümkün değil.
Bahçe
Okulun bahçesi var mı? Yeterli büyüklükte mi? Çocuklar her gün bahçeye çıkarılıyor mu? soruları önemli. Bir İngiliz atasözü der ki "Kötü hava yoktur. Kötü kıyafet vardır." Ben kızımın bahçede koşup oynamasını önemsiyorum bu nedenle yeterli büyüklükte bahçesi olmayan okulları eledim.
Atölye ve Sınıflar
Bazı okullarda sınıf mantığı var. 2 yaş sınıfı, 3 yaş sınıfı gibi ayrılmış sınıflar var ve çocuklar tüm günü tek bir sınıfta geçiriyor. Benim kızım evde bazen mutfakta, bazen salonda bazen de kendi odasında oynar. Bu nedenle bu şekildeki sınıf mantığı benim için uygun değil.
Atölye mantığında ise sanat atölyesi, bilim atölyesi gibi bölünmüş alanlar var. Çocuklar gün içerisinde tüm atölyeleri gezerek faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar.
Oyuncaklar ve Kitaplar
Kullanılan oyuncakların kırık ve kirli olmamasına dikkat edilmeli, oyuncakları nasıl temizledikleri öğrenilmelidir.
Merhaba,Merhaba.Ben meme ca tedavisi gören bir hastayim.Kekikli sirke tarifi ve evde kullanabileceğimiz organik deterjan tarifi verebilirseniz çok memnun olurum.Yaziniza yüzde yüz katiliyorum.Allah tüm hastalara şifa versin.
1 aylık bir program yapıyor kendisi. Haftalık zoom üzerinden 4 görüşme gerçekleştirdik. Diyet listesi vermekten ziyade yeme davranışı ile ilgili sıkıntılar üstüne konuştuk. Bana faydası oldu.Merhaba herkese, bu konuyu arada takip etsem de ilk kez yazıyorum merhaba demek istedim ve teşekkür etmek... verdiğiniz ilham için.elecda bir diyetisyenden bahsetmişsiniz görünce çok dikkatimi çekti, takibe aldım ancak sormak istedim siz memnun musunuz süreçten?
Devlet Okulu mu Özel Okul mu?
Kızım bu sene anaokuluna başlayacak. Sonrasında da bir aksilik olmazsa verdiğimiz okulun ilkokulunda devam edecek. Özel okul mu , devlet mi sorusunu her ebeveyn gibi biz de kendimize sorduk ve özele karar verdik. Bizim için kızımızı devlet okuluna vermeme nedenlerimiz şunlar:
1) Güvenlik: Devlet okullarında güvenlik yok. Ankara'da çocuk kaçırma veya okul çıkışında bekleyen çete vari insanların sayısının gün geçtikte artması beni tedirgin ediyor. Küçük bir şehirde olsaydım büyük bir ihtimalle böyle bir gündemimiz olmayacaktı. Ama Ankara'da bu konu önemli.
2) Temizlik: Devlet okullarında genellikle kadrolu bir temizlik elemanı bulunmuyor. Veliler kendi aralarında para toplayıp birini ayarlıyor falan. Ben kızımın günlük temizlenen bir sınıfta olmasını ve kullandıkları tuvaletlerin de gün içerisinde birkaç defa temizlenmesini istiyorum.
3) Öğle Yemeği ve Kantin: Öğlenleri düzgün bir yemek yemesi ve okulda kantin olmaması benim için önemli bir konu. Hazır paketli gıda ve abur cubur bizim evimize girmiyor. Okulda bunların ulaşılabilir olmasını istemiyorum. Baktığım özel okullarda da öğle yemeğinin okulda pişmesini, tavuk çıkmamasını, hazır meyve suyu vs. kullanmamalarını ve kantin olmamasını istiyorum.
4) Okul Saatleri: Devlet okulları sabah çok erken saatte başlayıp, öğleden sonra da bitiyor. Bizim evimizdeki bakıcı abla, 2. nin bakımı için devam edecek ama bu hayatımızın tamamında evde bir kişinin olacağı anlamına gelmiyor. Öğlen 14:00 civarı çocuğu okuldan alabilecek veya evde karşılayabilecek biri olmadığı için sabah işe giderken 08:30 gibi bırakabileceğim ve 17:00 civarı alabileceğim bir okula ihtiyacımız var.
5) Okul Yönetimi: Şu an kızımın gittiği kreşte okul yönetimi ile defalarca konuştum. Okulun müdiresi de duyarlı bir insan olduğu için en ufak ayrıntılarda bile aksiyon alabildim. Devletin okul müdürünün beni veli olarak çok sallayacağını ve şikayetçi olduğum konular ile ilgili aksiyon alabileceğimi düşünmüyorum.
6) Öğretmen: İlkokuldaki en önemli konu öğretmen. Devlette de çok iyi öğretmenler var. Ancak özelde, çalıştığı öğretmene değer veren, kendini geliştiren öğretmenleri işe alan ve emeğinin karşılığını maddi olarak veren özel okullar var. Bu okullardan birinde şuur sahibi bir öğretmen ile çalışmak istiyorum.
7) Dini ve Siyasi Meseleler: Eşim kendi döneminde Ankaranın en iyi anadolu lisesi olan okuldan mezun. Geçenlerde okulunu ziyarete gittiğimizde duvarlardaki siyasi ve dini içerikli panolar bizi oldukça rahatsız etti. Ek olarak eskiden Atatürk Köşesi olan yerin kaldırıldığını gördük.
Özel okul ücretleri epey pahalı. Üniversiteye kadar 13 yıl boyunca bu paraları 2 çocuk ödemek zorunda kalmak da son derece can sıkıcı. Hayatı boyunca hep devlet okullarında okumuş bir insan olarak şu anki devlet okullarının durumu ile mecbur edildiğimiz para tuzağı sistem beni sinirlendiriyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Özel Okul Seçerken
Okul gezmelerimde dikkat ettiğim kriterleri paylaşmak istiyorum.
1. Yemek: Okullar sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve ikindi kahvaltısı veriyor. Benim için önemli olan aylık menünün diyetisyen kontrolünde hazırlanmış olması, tavuk kullanılmaması, yemeklerin okulun kendi ahçısı tarafından pişirilmesi yani catering işine bulaşılmaması, özellikle ikindi kahvaltısınsa hazır paketli gıda verilmemesi ve okulda kantin olmaması önemli.
2. Lokasyon: Okulun eve yakın olması, sabah ve akşam trafiğine bulaşmamak, araba olmadığında taksi ile gidilebilir yakınlıkta olması
3. Fiziksel İmkanlar: Bina güvenliği, bina içi merdivenlerin güvenli olması, camların açılış şekli, binanın iyi ısınması, bahçe ve spor alanı imkanı önemli.
4. Öğretmen Profili: Öğretmen seçerken dikkate aldıkları kriterler, şu anki öğretmenlerin ne kadar süredir o kurumda çalıştığı ve mezun oldukları bölümler.
5. Okulun Sahibi: Okul kimin? Ben kime para kazandıracağım?
6. İngilizce Eğitimi: Kızım ingilizce ağırlıklı eğitim veren bir kreşe 2 yıldır gittiği için konuşma olarak epey ilerledi. Körelmesini istemiyorum.
7. Sosyal Gelişim: Satranç, yüzme, jimnastik, müzik eğitimi gibi işler için haftasonlarımı kurstan kursa şöförlük yaparak geçirmek istemiyorum. Bu işleri okulda halletmesini bekliyorum.
8. Ödev: Çalışan bir anneyim. Çocuğumla vakit geçirmek için eve iş getirmiyorum. Aynı performansı kızımın öğretmeninden de bekliyorum. Akşam yarım saatten fazla ödev ile uğraşmasını istemiyorum.
9. Sınıf Mevcudu: Maksimum 20 kişi bence yeterlidir. Yardımcı öğretmenin olması da önemli.
10. Tuvaletler: Klozet ve lavaboların çocukların boyuna uygun olması ve temiz olması önemli.
11. Büyük Sınıflar: Okulun anaokulu, ilkokul ve ortaokul bölümlerinin birbirinden ayrı, teneffüs ve yemek aralarının birbirinden farklı zamanlarda olması, farklı giriş-çıkış kapılarını kullanmaları kısaca kendisinden daha büyük öğrenciler ile hiç bir şekilde karşılaşmaması gerekiğini düşünüyorum.
Ben de hep devlet okullarında okumuş biri olarak çocuğumu asla özele vermem, ben nasıl okuduysam o da öyle okusun diye düşünüyordum. Ancak devlet okullarının benim zamanıma göre epey farklı bir noktaya geldiğini görünce devlete veremem noktasına geldim.
Homojen bir atmosferin aslında iyi olduğunu düşünüyorum. Özel okul seçerken dikkat ettiğim en önemli nokta çok zengin veya bürokrat ailelerin çocuklarını gönderdiği okullardan uzak durmak. Şubat tatilinde İsviçre'de kayak yapmanın bu ülkenin normali olduğunu düşünen, ülkeden izole bir grup var. Onlarla bir arada olmasını istemiyorum. Ama aynı şekilde eğitimsiz kesimin çocukları ile bir arada olmasını da istemiyorum.
Çocuklar arasında bir problem yaşandığında karşımdaki velinin konuşulabilir ve çocuk eğitimi konusunda benimle benzer yaklaşımda olması için aynı sosyo kültürel durumda olmamız önemli bence. Aynı şekilde beğendiği bir ayakkabıyı aldığımda, sınıfında o ayakkabıyı alamayacak ve bundan üzüntü duyacak bir çocuğun varlığı beni çok rahatsız eder. Ya da çok çok zengin bir çocuğun giydikleri yüzünden kızımın üzülmesini istemem.
Özel okullar Meb'in müfredatını takip etmek zorundalar. Ancak görüştüğüm bazı okulların kendi yayınları var ve dediğin gibi paralel bir eğitim yapıyorlar. Ben de bu şekilde bir eğitim veren bir yeri seçeceğim sanırım.
Valla seni tanıdığım kadarıyla bu işi hakkıyla yapabileceğinden eminim
Okul konusu, Asaf 18 aylık olmasına rağmen bizim de sık sık kafamızı kurcalıyor.
Eşim devlet okulu istiyor; fakat o da şuan ki devlet okullarının vaziyetini pek bilmiyor diye düşünüyorum. Ben ise duruma göre karar verme taraftarıyım.
Sizlerin de belirttiği üzere şehir durumu biraz da yön verecek.
Asaf okula muhtemelen Bursa, Balıkesir, Yalova, Sakarya ve Eskişehir illerinden birinde gidecek. Dolayısıyla henüz bunu düşünmek çok erken bizim için.
Özel okuldan beklentilerielecda çok güzel sıralamış. Bunlar özel okul için bizim de aradığımız kriterler. Fakat devlet okulu olursa, beklentimiz biraz daha düşeceği için, en azından neler bekliyorum yazayım.
- Okulun genel fiziki şartları. Binanın doğal afetlere karşı ve diğer riskler karşısında ne kadar dayanıklı ve hazırlıklı olduğu.
- Okul müdürünün kişisel görüşleri, hayat felsefesi, siyasi duruşu ve bunu bir ayrımcılık olarak kullanıp kullanmadığı.
- Okulun Türkiye geneli başarı durumu ve grafiği. Projelere katılım ve başarı durumu.
- Öğretmenlerin seviyesi, okuttuğu branştan mezun olup olmadığı, ödev meselesi gibi konular.
- Kantin! Yemek imkânları .
- Giriş çıkış saatleri.
- Sınıfların şartları. Bazı devlet okullarında sınıflar ayrılmış durumda. Mesela İngilizce sınıfı, fen sınıfı gibi.
- Sınıf mevcudu maksimum 20.
- Veli potansiyeli. Bunu kesinlikle ayrımcılık yapmak için söylemiyorum; fakat insan kalitesi yüksek olan insanlardan oluşan bir eğitim kurumuna denk gelirsem çok mutlu olurum.
Eğer Bursa da olursak, kayınvalidem olacağı için, giriş çıkış saatlerini çok problem etmeyeceğim. Ama farklı bir şehir olursa da belirleyici kriter bu oluyor malesef. Çünkü çalışan anne baba olmak maalesef çok zor
Bu saat meselesi de bizi özel okula itiyor.
Elbette elecda nın da belirttiği gibi yol güzergahı, trafik durumu bunların hepsini düşünmek zorundayız.
Şuan Mersin de, merkeze ve dolayısıyla çoğu kaliteli kreşe uzak bir semtte oturuyoruz. Eylülde oğlum kreşe başlayacak ve yol meselesini kara kara düşünüyorum
Selamlar Hanımlar,
Toplamda 10 okul gezdikten sonra nihayet bugünz kızımın okul kaydını yaptırdık. Öncesinde rehberlik bölümü 45 dk'lık bir mülakata aldı kızımı. Sayıları, renkleri ve şekilleri sormuşlar. İngilizcelerini de sormuşlar. Kardan adam ve insan çizmesini istemişler bir de elinin resmini çizdirmişler. Kalem tutuşunu ve el kaslarını değerlendirdik dediler. Sonrasında rehberlik bölümü olumlu görüş verince kaydını yaptırdık.
Erken kayıt indirimi ile 25.200 lira tuttu. 2800 kayıt esnasında peşin verdik. Kalan kısmı 8 taksitle ödeyeceğiz. Taksitler Nisan'da başlayacak.
Şu an kreşin de aylık taksitleri devam ediyor. Dolayısıyla bizi sıkışık bir dönem bekliyor. Temmuz'a kadar çift ödeme olacak.
Okul eve çok yakın. 08:30'da kahvaltı başlıyor, 16:00'da bitiyor. 17:30'a kadar nöbetçi öğretmen ile etkinlik yapıyorlar. Ben 17:00'de almış olurum.
Her sınıfta bir sınıf öğretmeni bir yardımcı öğretmen bir de "native speaker" denilen yabancı öğretmen var. Sınıf mevcudu maksimum 18'miş. Anaokulunun müdür yardımcısı ve rehberlik hocası ayrı. Giriş-çıkış ve teneffüs saatleri de ilkokul ve ortaokuldan ayrı.
Yüzme havuzu ve spor salonu var. Bir hafta beden eğitimi bir hafta yüzme dersi yapıyorlar.
Yemek okulda pişiyor. Tavuk yok. Kantin yok.
Atölye sistemi ile eğitim var. Sanat, fen bilimleri, bilgisayar, satranç sınıfları var.
Kendi yayınları var. Öğretmenler ar-ge merkezi tarafından seçiliyormuş.
Teoride bizim kriterlerimize uygun bir okul, umarım pratikte de iyi olur ve önümüzdeki 8 yıllık dönemi bu okulda tamamlarız.
Ay harika bir kitaba benziyor programa baslarken söylesen yapacak arkdslarla beraber yapsak olur mu? Ben de 1 hafta oldu tasindim bayrama kadar oldgu kadar yerlscm sonra yazlığa gdcm. 4 gözle beklerim yaparsanSelamlar hanımlar,
İki gündür okuduğum ve çok beğendiğim Nefs Diyeti kitabını paylaşmak istiyorum.
Öncelikle kilo alıp vermekten bıktığım, yeme davranışımdaki sıkıntıları çözmek ve sürdürülebilir bir sağlıklı beslenme programı oluşturabilmek için araştırma yapıyorum.
Bu kitap bu arayış esnasında yani tam da ihtiyacım olan bir zamanda karşıma çıktı. İçerisinde 14 günlük bir arınma programı var. Ev tadilatı bitip, hayatımız eski rutinine geri dönünce uygulamayı planlıyorum.
bayram sonrası olursa ben de katılmak isterim :)Ay harika bir kitaba benziyor programa baslarken söylesen yapacak arkdslarla beraber yapsak olur mu? Ben de 1 hafta oldu tasindim bayrama kadar oldgu kadar yerlscm sonra yazlığa gdcm. 4 gözle beklerim yaparsan
bendeebayram sonrası olursa ben de katılmak isterim :)
Ay harika bir kitaba benziyor programa baslarken söylesen yapacak arkdslarla beraber yapsak olur mu? Ben de 1 hafta oldu tasindim bayrama kadar oldgu kadar yerlscm sonra yazlığa gdcm. 4 gözle beklerim yaparsan
bayram sonrası olursa ben de katılmak isterim :)
Süper o zaman hep beraber başlarızbendee