- 1 Eylül 2014
- 25.899
- 30.315
- 35
-
- Konu Sahibi anneYILDIZ
- #761
sizi çok iyi anlıyorum sevgi olmadan evlilik olmaz zaten olamaz yürümüyor çok iyi bilirimbunu yapmalıyız ama, önce başkaları için yaşaya yaşaya bi sarmalın içinde buluyor insan kendini
geriye dönüp bakınca aman ailem üzülmesin, aman nişanlım yıkılmasın, aman elaleme ayıp olmasın diye diye birçok karar almışım
artık sadece kendi doğrularım ve değerlerime göre karar alıyorum
bir arkadaşım "ama kızım ayıp olur" mu dedi, kime ayıp olur? benim sadece Yaradana hesabım var diyorum
ailem "aman kızım çocuğun var babasız bırakma" mı dedi, babası yine var annecim, hatta bu ülkede babasını hiç tanımamış bir sürü çocuk varken çok şanslı benim oğlum diyorum
biz ne kadar normal karşılarsak, başkaları için değil kendimiz için ne kdr adım atarsak çevremiz de buna alışıyor
duruşumuzun farkına varıyorlar
hatta onlar için de iyi, onların da bakış açısı değişiyor bence
teşekkür ederim sessizol, hepimiz için inşallah
maalesef çevremde çoğu kişi benzer şeyler yaşıyor
ben bunu "sevgisizlik"e bağlıyorum
seven insan gönül alır, nasıl alacağını bilmiyorsa konuşur, anlatır
sevme özürlü insanlarla evlenince böyle oluyor :)
ben çok hassas biriyimdir, eskiden dediğin gibi çok da duyguluydum ama artık hassas ve güçlü olduğumu düşünüyorum
değiştiremeyeceğim şeylere odaklanmayı bıraktım
o ne yaptı diye değil ben ne yapıyorum diye düşünüyorum
sevgisiz bir evlilik yürütmek istemiyorum defnecim
oğlum evliliği yanlış öğreneceğine hiç öğrenmesin daha iyi
merhaba kızlar
haftasonu eşimin memleketindeydik
aylardır gitmiyorduk, oğlum da özlemiş, çok iyi geldi
kayınvalidem, kayınbiraderim, eşimin kuzenleri iyi ki geldin diye diye bitiremediler
bendeki değişimi onlar da farketti, sana yaramış dediler
eşim her zamanki gibi soğuk nevaleydi ama takmıyorum :)
bu aralar genelde şöyle geçiyor
ben bir şey istiyorum, eşimin akıl edinmesini beklemeden söylüyorum (mesela tüm gün boya badana işleriyle uraştığım bi akşam eve gelirken pasta alsın istiyorum ama beklemiyorum mesaj atıyorum çok yoruldum bi pasta yesem iyi gelecek diyorum) bu durum iç tatmin açısından başlarda zorluyordu ama şimdi memnunum. ben kendi hayatımı nasıl yaşamak istediğime bakıyorum. pasta yemek istiyorsam ve kendim alamayacak kadar yorgunsam ondan istiyorum
geçen akşam yine böbrek taşı düşürdüm, ben kıvranırken eşim sessizlik için salona geçti uyudu :) bend e taksi çağırdım acile gittim iğneydi serumdu derken işimi hallettim.
öküz olmak eşimin tercihi, nazlanmak yerine kendi işimi kendim yapmak da benim tercihim
bir süre sonra tercihim "öküz biriyle yaşlanmamak" olacaktır, bu da eşimin tercihi olacak çünkü her şekilde anlatmayı denememe rağmen direnen o. dolayısıyla yuvasını ıkmayı göze alan da o :)
Bilmiyorum net olarak ifade edebildim mi kendimi ama inanın böyle düşünmek bana çok iyi geldi
nereye gidiyorsun hayırdır dedi kapının sesini duyuncaYahu bu adam sen taksi çağırdığn da falan hanım nere gıdıyosun dur bende geleyım demedımı ?
aaa benzetmeye bayıldım bayıldım şahane uydu bence :)Bir şey istediğiniz de eşiniz akıl etmeden söylemeniz doğru bir karar, ancak aynı şeyleri sağlık konusunda da yapmalısınız. Böbrek taşı düşürürken de beni acile götür demeliydiniz.
"Bir de bir pasta yesem iyi gelecek" deyip adamı hala üzmemeye ve dolaylı yollardan anlatmaya bakıyorsunuz. Erkekler düz mantık oysa, ne istiyorsanız dümdüz açıkça kıvırmadan söylemelisiniz.
Eve gelirken pasta getir diye niye direk söyleyemiyorsunuz ki. O sizin eşiniz, misafiriniz değil ki. Aranızda birbirinizden bir şey isteyecek kadar samimiyet yok mu?
Bir de haddim değil ama mutsuzsanız neden sürdürüyorsunuz? Gelecekte pişmanlık duymamak için mi, yoksa o kararı vermekte zorlandığınız için mi? Çünkü sizi anlamayan, anlamak için de çaba sarf etmeyen bir adam var karşınızda. Bir bardak süt için bir inek beslemek gibi bir durum bu çünkü, kusura bakmayın benzetme için ama. Küçük bir sevgi kırıntısı görmek için bu kadar çaba çok değil mi? Olmuyorsa olmuyordur.
kesinlikle canım, katılıyorumsiz sevmişsiniz hatalı değilsiniz. mutsuz evliliğinizi sürmeyin derim ben. mutluluk sadece eşte değil, parada, pulda değil. sevgisizlik en büyük mesele. çocuğunuzu mutsuz insanların yanında büyütmeyin.
çok teşekkür ederim excitedBütün bunların sonunda boşanacağını düşünüyorum nedense.
Konuyu takip'e alıp 2-3 sene sonrasını merak ediyorum
Çok benzer olayı kuzenim yaşamıştı.
Boşanma kararını 2 sene 8 ay sonra verdi.
Şuan aradan 16 ay geçti...
Kuzenim çok mutlu kızı çok mutlu üstelik 4 yaşında.
Şu sıralar çok bahsetmek istemese de bir ilişkisi var.
Kuzenimin tek pişmanlığı o kadar seneyi beklemiş
Olmasıydı.
Sizi çok iyi anlıyorum.
Umarım hayatınızdan çok gitmeden daha fazla eksilmeden kararınızı verirsiniz.
Çünkü bu karar 2 seçenekten geçmiyor maalesef.
Olması gereken belli ..
Oğlunuzla güzel bir yaşam diliyorum.
merhabalar...
konuyu takibe alıp 2-3 sene sonrasını merak ediyorum diyen bir arkadaşımız vardı... O bunu diyeli 2 sene geçmiş, zaman ne kadar hızlı geçiyor. arada bir sürü mesaj yazışmamız da oldu ama buraya hiç yazmamıştım... konuya girince geçmişi hatırlayıp moralimi bozmak istememiştim... bugün şöyle geriye dönüp tekrr bir nerden geldik nereye gidiyoruz bakayım deyip konuyu açınca yazmak istedim...
bu süreçte biz bir süre ayrı kaldık, sonra tekrar barıştık, nikah tazeledik, aile danışmanlığı aldık, bıraktık, daha doğrusu danışman bizi istemedi, bir sürü şey...
sevmeyi bilmeyen biriyle hangi danışmana giderseniz gidin, o sevmeyi istemedikçe, kendini tedavi etmedikçe hiçbirşey değişmiyor...
bunca zaman çocuğumuzla ilgili bir sürü güzel gelişme oldu. bir değerlendirme merkezi vasıtasıyla çok güzel bir okula burslu girmeye hak kazandı. cıvıl cıvıl ve zehir gibi bir çocuğa dönüştü.
eşim hala mutlu olamayan, sürekli eleştiren, her güzelliğe kırıcı bir iz bırakan adam. çok çok az da olsa barışma aşamasında bir iyileşme var. eskiden haftalarca küs durur konuşmazdı, en azından şimdi birkaç gün sonra konuşmaya başlıyor. eften püften sebeplerle günlerce küs olmak bana çok saçma gleiyor ama haftalarca küslüğü düşününce ölümü gösterip sıtmaya razı etmek böyle birşey... doğaçlama cümle kuramıyorum. akşama erken gel olur mu şu lazım desem, vay efendim hayatıma müdahale ediyorsun diye başlıyor. biraz sesini kısar mısın bugün başım çok ağrıyo desem vay efendim hiç rahat yok. çocuğu bu akşam sen uyutur musun benim yarına poğça hazırlamam gerek desen vay efendim benim kurallarıma göre mi yaşayacakmış... hadi biyerlere gidelim hava çok güzel desen vay efendim bıktım senin sürekli gözünün dışarda olmasından evde oturamaz mısın... ailesiyle çok güzel vakit geçirdiğimizde bile dönüşünde "takdir bekliyorsan avcunu yalarsın" .... hani aran gergin olur böyle der anlarım ama her normal zamanda da böyle tepkisel... ben de artık ondan ekstra birşey istemeden ve fazla polemiğe girmeden konuşmaya çalışıyorum... hasta olarak görüyorum, hastalığına veriyorum...
ben nasılım? evlilikten yana çok yorgunum. bana bu kadar değer vermediği, sevgi göstermediği, kale almadığı için çok üzgünüm. hayalimdeki evliliğin kıyısından bile geçmeyen bir evlilik sürdürüyorum. maddi anlamda en rahat olduğumuz gençlik dönemimizde bu kadar ot gibi yaşamaktan sıkıldım. karakter olarak sürekli söylenen ve mağdur edebiyatı yapan bir eşim olduğu için ona saygı duymakta çok zorlanıyorum.
evliliği kenara koyduğumdaysa genel olarak çok mutluyum. terfi ettim. aileme ve arkadaşlarıma daha çok zaman ayırıyorum. oğlum çok neşeli ve akıllı. onun ışıl ışıl bakışları bana müthiş bir enerji veriyor. evliliği hayatımın çok küçük bir nzar boncuğu olarak görmeyi seçtim...
neden boşanmadım? hayatta her zaman mücadele edecek birşeyler var. kiminn sağlık, kiminin para, kminin evlat... benim hayatımdaki tek sorun kocam ve , başka türlü sorunlarım olmadığı için şükrediyorum.
diğer bir sebebi de, boşandığımızda eşimin hayatımı bugünkünden çok çok daha zor ve can sıkıcı bir hale getireceğinden eminim. evli ve eşten yana dertli olmak mı, dul ve eski eşten yana daha çok dertli olmak mı diye düşündüğümde 1. daha çekilebilir geliyor. yani ne istediğimi seçmedim, ne istemediğimi seçtim ve eşimin boşanma sonrası bana yaşatması muhtemel hayatı istemedim...
çok kolay olmuyor tabi. ondan hiçbir beklentim yok, her işimi çok şükür kendim görüyorum ve eskisi gibi bundan rahatsız olmuyor. ya kendi işimi görebilecek sağlığım maddi imkanım ailem olmasaydı?
onu hasta olarak görüyorum. o kadar saçmalıyor, o kadar ergen gibi davranıyor ki, uzatmak ve oğlumun yanında saçmalamasına devam etmesi yerine sabrediyorum, la havle çekiyorum, bunu sonra kouşalım olur mu diye geçiştiriyorum. eskiden kavga eder hesap sorar sineye çekemezdim...
yine onu hasta görmem sayesinde komple nefret edip de sineye çekmiyorum, yani rol yapmıyorum. rol yapsaydım oğlum bunu çok net hissederdi. birşey kutlanıyorsa koluna girip fotoğraf çekiniyorum, ya da kutlama varsa öpüyorum, yeri geliyor şakalaşıyorum. oğlum bir aşk evliliği içinde büyümüyor ama saygıyı görüyor.
özetle evlilikle ilgili ondan hiçbir beklentim yok. dua ve ibadet ede ede, okuya okuya, psikoterapilere gide gide kendimi fazlaca evlilik odaklılıktan kurtardım ve hayatımın kalanıyla kendimi şarj edip evlilik beni deşarj etse de mutlu kalmaya çalışıyorum...
daha yazacak çok şey var ama genel bir özel oldu :)