Vazgeçtim evliliğimden...

Aşırı ruhsuz bi müzik açıp dinlemez sohbet etmeyi sevmez yan yanayken sarılıp sevgisini göstermez gözümün içine derinden baktığını hatırlamıyorum mesela ya da uzun uzun konuştuğunu tembeldir işi dışındaki her konuda iyi yonleri çok kibar ve merhametlidir ayakkabımi bile eğilip bağlardı hediyeler çiçekler. Ama işte o aşkı hiç göremedim hani yanında biri vardır ama yok gibidir ya hep öyle hissettim.
 
Aşırı ruhsuz bi müzik açıp dinlemez sohbet etmeyi sevmez yan yanayken sarılıp sevgisini göstermez gözümün içine derinden baktığını hatırlamıyorum mesela ya da uzun uzun konuştuğunu tembeldir işi dışındaki her konuda iyi yonleri çok kibar ve merhametlidir ayakkabımi bile eğilip bağlardı hediyeler çiçekler. Ama işte o aşkı hiç göremedim hani yanında biri vardır ama yok gibidir ya hep öyle hissettim.




Sevmeden neden evlenmek ister bu erkekler ben anlamıyorum :KK43:

Farkedip ayrılmanız güzel olmuş. en güzel kapılar açılsın tez zaman da inşallah sizi çok sevecek biri olacak muhakkak
 
merhabalar...
konuyu takibe alıp 2-3 sene sonrasını merak ediyorum diyen bir arkadaşımız vardı... O bunu diyeli 2 sene geçmiş, zaman ne kadar hızlı geçiyor. arada bir sürü mesaj yazışmamız da oldu ama buraya hiç yazmamıştım... konuya girince geçmişi hatırlayıp moralimi bozmak istememiştim... bugün şöyle geriye dönüp tekrr bir nerden geldik nereye gidiyoruz bakayım deyip konuyu açınca yazmak istedim...

bu süreçte biz bir süre ayrı kaldık, sonra tekrar barıştık, nikah tazeledik, aile danışmanlığı aldık, bıraktık, daha doğrusu danışman bizi istemedi, bir sürü şey...
sevmeyi bilmeyen biriyle hangi danışmana giderseniz gidin, o sevmeyi istemedikçe, kendini tedavi etmedikçe hiçbirşey değişmiyor...
bunca zaman çocuğumuzla ilgili bir sürü güzel gelişme oldu. bir değerlendirme merkezi vasıtasıyla çok güzel bir okula burslu girmeye hak kazandı. cıvıl cıvıl ve zehir gibi bir çocuğa dönüştü.
eşim hala mutlu olamayan, sürekli eleştiren, her güzelliğe kırıcı bir iz bırakan adam. çok çok az da olsa barışma aşamasında bir iyileşme var. eskiden haftalarca küs durur konuşmazdı, en azından şimdi birkaç gün sonra konuşmaya başlıyor. eften püften sebeplerle günlerce küs olmak bana çok saçma gleiyor ama haftalarca küslüğü düşününce ölümü gösterip sıtmaya razı etmek böyle birşey... doğaçlama cümle kuramıyorum. akşama erken gel olur mu şu lazım desem, vay efendim hayatıma müdahale ediyorsun diye başlıyor. biraz sesini kısar mısın bugün başım çok ağrıyo desem vay efendim hiç rahat yok. çocuğu bu akşam sen uyutur musun benim yarına poğça hazırlamam gerek desen vay efendim benim kurallarıma göre mi yaşayacakmış... hadi biyerlere gidelim hava çok güzel desen vay efendim bıktım senin sürekli gözünün dışarda olmasından evde oturamaz mısın... ailesiyle çok güzel vakit geçirdiğimizde bile dönüşünde "takdir bekliyorsan avcunu yalarsın" .... hani aran gergin olur böyle der anlarım ama her normal zamanda da böyle tepkisel... ben de artık ondan ekstra birşey istemeden ve fazla polemiğe girmeden konuşmaya çalışıyorum... hasta olarak görüyorum, hastalığına veriyorum...

ben nasılım? evlilikten yana çok yorgunum. bana bu kadar değer vermediği, sevgi göstermediği, kale almadığı için çok üzgünüm. hayalimdeki evliliğin kıyısından bile geçmeyen bir evlilik sürdürüyorum. maddi anlamda en rahat olduğumuz gençlik dönemimizde bu kadar ot gibi yaşamaktan sıkıldım. karakter olarak sürekli söylenen ve mağdur edebiyatı yapan bir eşim olduğu için ona saygı duymakta çok zorlanıyorum.

evliliği kenara koyduğumdaysa genel olarak çok mutluyum. terfi ettim. aileme ve arkadaşlarıma daha çok zaman ayırıyorum. oğlum çok neşeli ve akıllı. onun ışıl ışıl bakışları bana müthiş bir enerji veriyor. evliliği hayatımın çok küçük bir nzar boncuğu olarak görmeyi seçtim...

neden boşanmadım? hayatta her zaman mücadele edecek birşeyler var. kiminn sağlık, kiminin para, kminin evlat... benim hayatımdaki tek sorun kocam ve , başka türlü sorunlarım olmadığı için şükrediyorum.
diğer bir sebebi de, boşandığımızda eşimin hayatımı bugünkünden çok çok daha zor ve can sıkıcı bir hale getireceğinden eminim. evli ve eşten yana dertli olmak mı, dul ve eski eşten yana daha çok dertli olmak mı diye düşündüğümde 1. daha çekilebilir geliyor. yani ne istediğimi seçmedim, ne istemediğimi seçtim ve eşimin boşanma sonrası bana yaşatması muhtemel hayatı istemedim...

çok kolay olmuyor tabi. ondan hiçbir beklentim yok, her işimi çok şükür kendim görüyorum ve eskisi gibi bundan rahatsız olmuyor. ya kendi işimi görebilecek sağlığım maddi imkanım ailem olmasaydı?

onu hasta olarak görüyorum. o kadar saçmalıyor, o kadar ergen gibi davranıyor ki, uzatmak ve oğlumun yanında saçmalamasına devam etmesi yerine sabrediyorum, la havle çekiyorum, bunu sonra kouşalım olur mu diye geçiştiriyorum. eskiden kavga eder hesap sorar sineye çekemezdim...

yine onu hasta görmem sayesinde komple nefret edip de sineye çekmiyorum, yani rol yapmıyorum. rol yapsaydım oğlum bunu çok net hissederdi. birşey kutlanıyorsa koluna girip fotoğraf çekiniyorum, ya da kutlama varsa öpüyorum, yeri geliyor şakalaşıyorum. oğlum bir aşk evliliği içinde büyümüyor ama saygıyı görüyor.

özetle evlilikle ilgili ondan hiçbir beklentim yok. dua ve ibadet ede ede, okuya okuya, psikoterapilere gide gide kendimi fazlaca evlilik odaklılıktan kurtardım ve hayatımın kalanıyla kendimi şarj edip evlilik beni deşarj etse de mutlu kalmaya çalışıyorum...

daha yazacak çok şey var ama genel bir özel oldu :)
Kendinizi ifade etme şeklinize bayıldım Ne güzel anlatıyorsunuz.Ama ben bu konuşmanın sonunda bitti artık cümlesini okumak isterdim.Çünkü bence çocuğunuza tek başınıza yetecek gücünüz var belli ki
 
Kimine göre dert, kimine göre arayıp da bulamadığı şükür sebebi
Ama özünde içimi paramparça eden, 2 yıldır hergün yeniden dağlayan bir hüzün kaynağı

5.Yılı çoğu çiftin balayı hayali bir şehirde doldurulan, meyvesi 2 Yaşında sağlıklı ve akıllı bıdık bir evlat olan, kadınla erkeğin bir türlü mutlu olamadığı bir evlilik.

Balayı en gözde otellerden birinde kös kös oturarak geçirilen, 9 ay içinde karar verilmiş, özünde iyi iş hayatında başarılı insanın başarısızlık abidesi bir evlilik.

Çok severek evlendim ben. Bu iş olmaz diyen herkesi karşıma aldım. Onun bakışı, sesinin tonu, ellerinin kokusu, çocuk sevgisi, kendine güveninden başım dönerek evlendim. O beni ikna etmek için hiçbirşey yapmak zorunda kalmadı, ben zaten onun bir bakışıyla uçuş uçuş ona doğru mıknatıs gibi çekiliyordum.

Söz nişan düğün dönemlerinde hiçbirşeyi problem etmedim. Sonuçta sevdiğim adamla kavuşuyorduk. Gelinlik denemeye onun dediği yere gitmedim diye darılıp bir daha hiçbir provamı içime sindirmediği, hatta ödemesini bile sormayıp peşinatı bana ödettiği halde umurumda değildi. Olurdu böyle Şeyler düğün üstü. Bunlar da acı tatlı anılar olurdu.

Meğer tek uçuşan benmişim. Tek gözü kapalı seven, sevgi için sebep aramayan, olduğu gibi bütünüyle seven. Onu kaşıgözü, endamı, yakışıklılığı için sevmedim, bunun yaşlılığı vardı. hastalık ve kaza vererek hepsini elimizden almak Allah'ın takdiriydi. Evi arabası var diye sevmedim, zaten benim de vardı. Tüm sebeplerden bağımsız sadece sevdim. sadece seven insan sevdiği üzülünce nasıl yüzünü güldürmek için çabalar, sevdiği hastayken nasıl gözüne uyku girmez, sevdiği başarısız olmuşsa kendi başarısından nasıl vazgeçmeye hazırdır iyi bilirim. Onda bunların zerresi olmadı.

Deseler ki böbreğini ver, o an verirdim. Gözümün kolumun birini isteseler, hiç düşünmez verirdim.

Halbuki ben her hastalığımda yalnızdım. Her üzüntümü kendi kendimi teselliyle aştım.
Işyerinde sıkıntı yaşasam nasılsa eve gidince unuturum diyebileceğim bir güler yüz, ilgi, alaka sohbet hiç olmadı. O kendi arkadaşlarına ve ailesine bile ilgi gösterme arayıp sormaz ki. Bana nasıl yapsın?

Sevse sırasını savıyor ya da görev yerine getiriyor gibi duygusuz yaşayabilir miydi?

Şükür, zenginlik içinde yüzmüyoruz ama evimiz arabamız kiracımız var. Sağlığımız güzel bir işimiz Nur gibi evladımız yakınımızda ailelerimiz var.
Bunların hiçbirine sahip olmayan birsürü evli ve mutlu çift varken, bize yetmeyen ne?

Sevgisizlik.

Eşimin ona olan ilgi ve sevgimden memnun olmaması inkansızdı. Kim hayatındaki her büyük küçük detayı düşünen ve hayatını kolaylaştıran birini istemez ki? Benle bu yüzden evlendiğini düşünüyorum. Ilk zamanlarda aşkla be sevgiyle başım dönmüşken farketmek mümkün değildi. Aynı evde sevdiğimle idim, daha ne isterdim? Herşeyi önüne serdim. Herşeye ben koşturdum ben planladım. Tatil ev alımı araba alımı resmi daire işleri arkadaş buluşmaları aile ziyaretleri onun terfi Kutlamaları onun doğumgünü Kutlamaları Yıldönümü kutlamalarımız.. Ben de birçok kutlanılası şey yaşadım ama hiçbiri kutlanmadı. Sonuncusu da yıldönümümüz oldu, yine hatırlamadığı ve ben kutlayınca hatırladığı. sevgisizlik ve ilgisizlikten artık yoruldum, soldum, neşemi hüzünle takas ettim, kendimi Oğluma adamış bir haldeyim...

Özetle ondan Vazgeçtim.

Peki oğlum, annesi sevgisizlikten karada kalmış balıklar gibi çırpınıyor diye anne babasından ayrı yaşamayı mı hakediyordu?

Ya da genel olarak kendi ailesi de dahil kimseye ilgi sevgi gösteremeyen babasına benzeyeceğine yüzlerin nadiren güldüğü bu evden çıkması mıydı onun için iyi olan?

Bilmiyorum. Onun "iyi ki yapmışsın anne" diyeceği seçeneği sadece onun için bulmaya çalışıyorum...

Belki çoğunuz okuyunca "bu mu yani bu kadının derdi millet neler yaşıyor" diyecek. Ama inanın sevgisizlik en acıtan dertlerden biri bence.

Isterdim ki evimiz arabamız olmasın ya da ben kariyer sahibi değil de evimin hanımı olayım ama kapımızı kapatınca içinde neşe olsun birbirinin gözünün içine bakan 2 insan olsun.

En çok da oğlum için isterdim bunu...
Ilerde kendi eşini babasının annesini sevdiği gibi sevsin diye...

Böyle işte... Ne yapacağını bilmeyen hüzünlü bir Yıldız...
Çok fazla verici olunca böyle oluyor.Erkeklere sorumluluklarını bıldırmek gerekıyor.Kadın erkeğın yapacaga seylerı ustlenmemelı bence.Sevgısızlık tabıkı boşanma sebebı.içinde huzur yoksa ilgi alaka 2 hoş soz yoksa nasıl gune guzel başlayabılırsınkı.Ama bence çözulebılır.Hala kuyamam diosun.Hiç bunlarıneşine anlattın mı?Cinsel hayatınız nasıl?Aile terapıstıne gıdın.Ve ne olur daha once yaptınız seylerı yapmayın.Bide bole deneyın.
 
Aşırı ruhsuz bi müzik açıp dinlemez sohbet etmeyi sevmez yan yanayken sarılıp sevgisini göstermez gözümün içine derinden baktığını hatırlamıyorum mesela ya da uzun uzun konuştuğunu tembeldir işi dışındaki her konuda iyi yonleri çok kibar ve merhametlidir ayakkabımi bile eğilip bağlardı hediyeler çiçekler. Ama işte o aşkı hiç göremedim hani yanında biri vardır ama yok gibidir ya hep öyle hissettim.
Gercekten gözlerinden, nasil baktigindan anlasilabiliyor sevip sevmedigi. Mesela uzunca haftalardan sonra ilk kez bir araya gelmissinizdir, ciddi sekilde hastasinizdir, bir seye cok üzülmus agliyorsunuzdur, bir sey sizi cok mutlu etmistir...ama o hep duygusuz, donuk donuk bakar. Gözlerinde ne hayranlik, ne de acinizi veya mutlulugunuzu paylastigina dair bir ifade göremezsiniz.
 
Erkekler kadinlari "Mutsuz kadin " haline getirdikleri zaman sebep ne olursa olsun (ilgisizlik sevgisizlik aldatma vs.) Hatalidirlar bence. Yorumları bende okuyacagim
 
merhabalar...
konuyu takibe alıp 2-3 sene sonrasını merak ediyorum diyen bir arkadaşımız vardı... O bunu diyeli 2 sene geçmiş, zaman ne kadar hızlı geçiyor. arada bir sürü mesaj yazışmamız da oldu ama buraya hiç yazmamıştım... konuya girince geçmişi hatırlayıp moralimi bozmak istememiştim... bugün şöyle geriye dönüp tekrr bir nerden geldik nereye gidiyoruz bakayım deyip konuyu açınca yazmak istedim...

bu süreçte biz bir süre ayrı kaldık, sonra tekrar barıştık, nikah tazeledik, aile danışmanlığı aldık, bıraktık, daha doğrusu danışman bizi istemedi, bir sürü şey...
sevmeyi bilmeyen biriyle hangi danışmana giderseniz gidin, o sevmeyi istemedikçe, kendini tedavi etmedikçe hiçbirşey değişmiyor...
bunca zaman çocuğumuzla ilgili bir sürü güzel gelişme oldu. bir değerlendirme merkezi vasıtasıyla çok güzel bir okula burslu girmeye hak kazandı. cıvıl cıvıl ve zehir gibi bir çocuğa dönüştü.
eşim hala mutlu olamayan, sürekli eleştiren, her güzelliğe kırıcı bir iz bırakan adam. çok çok az da olsa barışma aşamasında bir iyileşme var. eskiden haftalarca küs durur konuşmazdı, en azından şimdi birkaç gün sonra konuşmaya başlıyor. eften püften sebeplerle günlerce küs olmak bana çok saçma gleiyor ama haftalarca küslüğü düşününce ölümü gösterip sıtmaya razı etmek böyle birşey... doğaçlama cümle kuramıyorum. akşama erken gel olur mu şu lazım desem, vay efendim hayatıma müdahale ediyorsun diye başlıyor. biraz sesini kısar mısın bugün başım çok ağrıyo desem vay efendim hiç rahat yok. çocuğu bu akşam sen uyutur musun benim yarına poğça hazırlamam gerek desen vay efendim benim kurallarıma göre mi yaşayacakmış... hadi biyerlere gidelim hava çok güzel desen vay efendim bıktım senin sürekli gözünün dışarda olmasından evde oturamaz mısın... ailesiyle çok güzel vakit geçirdiğimizde bile dönüşünde "takdir bekliyorsan avcunu yalarsın" .... hani aran gergin olur böyle der anlarım ama her normal zamanda da böyle tepkisel... ben de artık ondan ekstra birşey istemeden ve fazla polemiğe girmeden konuşmaya çalışıyorum... hasta olarak görüyorum, hastalığına veriyorum...

ben nasılım? evlilikten yana çok yorgunum. bana bu kadar değer vermediği, sevgi göstermediği, kale almadığı için çok üzgünüm. hayalimdeki evliliğin kıyısından bile geçmeyen bir evlilik sürdürüyorum. maddi anlamda en rahat olduğumuz gençlik dönemimizde bu kadar ot gibi yaşamaktan sıkıldım. karakter olarak sürekli söylenen ve mağdur edebiyatı yapan bir eşim olduğu için ona saygı duymakta çok zorlanıyorum.

evliliği kenara koyduğumdaysa genel olarak çok mutluyum. terfi ettim. aileme ve arkadaşlarıma daha çok zaman ayırıyorum. oğlum çok neşeli ve akıllı. onun ışıl ışıl bakışları bana müthiş bir enerji veriyor. evliliği hayatımın çok küçük bir nzar boncuğu olarak görmeyi seçtim...

neden boşanmadım? hayatta her zaman mücadele edecek birşeyler var. kiminn sağlık, kiminin para, kminin evlat... benim hayatımdaki tek sorun kocam ve , başka türlü sorunlarım olmadığı için şükrediyorum.
diğer bir sebebi de, boşandığımızda eşimin hayatımı bugünkünden çok çok daha zor ve can sıkıcı bir hale getireceğinden eminim. evli ve eşten yana dertli olmak mı, dul ve eski eşten yana daha çok dertli olmak mı diye düşündüğümde 1. daha çekilebilir geliyor. yani ne istediğimi seçmedim, ne istemediğimi seçtim ve eşimin boşanma sonrası bana yaşatması muhtemel hayatı istemedim...

çok kolay olmuyor tabi. ondan hiçbir beklentim yok, her işimi çok şükür kendim görüyorum ve eskisi gibi bundan rahatsız olmuyor. ya kendi işimi görebilecek sağlığım maddi imkanım ailem olmasaydı?

onu hasta olarak görüyorum. o kadar saçmalıyor, o kadar ergen gibi davranıyor ki, uzatmak ve oğlumun yanında saçmalamasına devam etmesi yerine sabrediyorum, la havle çekiyorum, bunu sonra kouşalım olur mu diye geçiştiriyorum. eskiden kavga eder hesap sorar sineye çekemezdim...

yine onu hasta görmem sayesinde komple nefret edip de sineye çekmiyorum, yani rol yapmıyorum. rol yapsaydım oğlum bunu çok net hissederdi. birşey kutlanıyorsa koluna girip fotoğraf çekiniyorum, ya da kutlama varsa öpüyorum, yeri geliyor şakalaşıyorum. oğlum bir aşk evliliği içinde büyümüyor ama saygıyı görüyor.

özetle evlilikle ilgili ondan hiçbir beklentim yok. dua ve ibadet ede ede, okuya okuya, psikoterapilere gide gide kendimi fazlaca evlilik odaklılıktan kurtardım ve hayatımın kalanıyla kendimi şarj edip evlilik beni deşarj etse de mutlu kalmaya çalışıyorum...

daha yazacak çok şey var ama genel bir özel oldu :)
çok güzel yazıyorsunuz roman gibi okuyorum valla :)
 
yani ne istediğimi seçmedim, ne istemediğimi seçtim ve eşimin boşanma sonrası bana yaşatması muhtemel hayatı istemedim...
ben neden yapamadığımı tam bilmiyorum. sağlıklı olmadığından eminim ama düzelme çabası da yok maalesef. en azından çabasını yeşertebilirsem diye sabrediyorum. ona bağlı hissettiğim tek konu oğlum.
Sizi oldukça korkutup sindirmiş, sürekli suçlayıcı tavırları ve ayrılırsanız olabileceklerle ilgili felaket senaryoları tamamen onun hastalıklı beyninin ürünleri. Onun hasta beyniyle yönetilmeyi seçmişsizniz yada daha gerçek tabirle mecbur bırakılmışsınız. Bu çıkılmaz cendereden ancak sizi korkutamadıgı zaman kurtulabilirsiniz, üzgünüm ama korktugunuz sürece çıkış yok. Ben nişanlılık döneminde bu baskılara maruz kaldım ve aynı sizin gibi ayrılmak konusunda cok kararlı ve net iken bianda kararszlığa düşüp evlenmeye karar verdim . Yaptıgı oyunları, manipulasyonları, tehditleri, sindirmeleri göremedim beynim bulandı kendimi sağlıklı zannederken aslında karar veremeyen sürekli yönlendirilen bi kuklaya dönmüsüm. Bunların tamamını o döngüden kurtulunca daha net göreceksiniz.
 
Gerçekten çok garipsiniz.hala dini nikahınız yok mu? Ayni evin içinde sevişmiyor musunuz yani? Oğlum için diyorsunuz ama oğlunuz hissetmiyor mu zannediyorsunuz? Adam sizi bariz bi şekilde sevmiyor istemiyor işte,nefret ediyo bile olabilir.baskasından hoşlanıyor bile olabilir.bunlar hiç aklınıza gelmiyor mu bu nasıl bağımlı bi kişilik işiniz var gücünüz var yetmeyen nedir size? Sevgi açlığı yaşıyorsunuz belli ama bu adamda size karşı bi parça bile sevgi yok
 
Gerçekten çok garipsiniz.hala dini nikahınız yok mu? Ayni evin içinde sevişmiyor musunuz yani? Oğlum için diyorsunuz ama oğlunuz hissetmiyor mu zannediyorsunuz? Adam sizi bariz bi şekilde sevmiyor istemiyor işte,nefret ediyo bile olabilir.baskasından hoşlanıyor bile olabilir.bunlar hiç aklınıza gelmiyor mu bu nasıl bağımlı bi kişilik işiniz var gücünüz var yetmeyen nedir size? Sevgi açlığı yaşıyorsunuz belli ama bu adamda size karşı bi parça bile sevgi yok
Of ya. Herkes dini nikah yapmiyo neyini yadirgiyosunuz ?
 
merhabalar...
konuyu takibe alıp 2-3 sene sonrasını merak ediyorum diyen bir arkadaşımız vardı... O bunu diyeli 2 sene geçmiş, zaman ne kadar hızlı geçiyor. arada bir sürü mesaj yazışmamız da oldu ama buraya hiç yazmamıştım... konuya girince geçmişi hatırlayıp moralimi bozmak istememiştim... bugün şöyle geriye dönüp tekrr bir nerden geldik nereye gidiyoruz bakayım deyip konuyu açınca yazmak istedim...

bu süreçte biz bir süre ayrı kaldık, sonra tekrar barıştık, nikah tazeledik, aile danışmanlığı aldık, bıraktık, daha doğrusu danışman bizi istemedi, bir sürü şey...
sevmeyi bilmeyen biriyle hangi danışmana giderseniz gidin, o sevmeyi istemedikçe, kendini tedavi etmedikçe hiçbirşey değişmiyor...
bunca zaman çocuğumuzla ilgili bir sürü güzel gelişme oldu. bir değerlendirme merkezi vasıtasıyla çok güzel bir okula burslu girmeye hak kazandı. cıvıl cıvıl ve zehir gibi bir çocuğa dönüştü.
eşim hala mutlu olamayan, sürekli eleştiren, her güzelliğe kırıcı bir iz bırakan adam. çok çok az da olsa barışma aşamasında bir iyileşme var. eskiden haftalarca küs durur konuşmazdı, en azından şimdi birkaç gün sonra konuşmaya başlıyor. eften püften sebeplerle günlerce küs olmak bana çok saçma gleiyor ama haftalarca küslüğü düşününce ölümü gösterip sıtmaya razı etmek böyle birşey... doğaçlama cümle kuramıyorum. akşama erken gel olur mu şu lazım desem, vay efendim hayatıma müdahale ediyorsun diye başlıyor. biraz sesini kısar mısın bugün başım çok ağrıyo desem vay efendim hiç rahat yok. çocuğu bu akşam sen uyutur musun benim yarına poğça hazırlamam gerek desen vay efendim benim kurallarıma göre mi yaşayacakmış... hadi biyerlere gidelim hava çok güzel desen vay efendim bıktım senin sürekli gözünün dışarda olmasından evde oturamaz mısın... ailesiyle çok güzel vakit geçirdiğimizde bile dönüşünde "takdir bekliyorsan avcunu yalarsın" .... hani aran gergin olur böyle der anlarım ama her normal zamanda da böyle tepkisel... ben de artık ondan ekstra birşey istemeden ve fazla polemiğe girmeden konuşmaya çalışıyorum... hasta olarak görüyorum, hastalığına veriyorum...

ben nasılım? evlilikten yana çok yorgunum. bana bu kadar değer vermediği, sevgi göstermediği, kale almadığı için çok üzgünüm. hayalimdeki evliliğin kıyısından bile geçmeyen bir evlilik sürdürüyorum. maddi anlamda en rahat olduğumuz gençlik dönemimizde bu kadar ot gibi yaşamaktan sıkıldım. karakter olarak sürekli söylenen ve mağdur edebiyatı yapan bir eşim olduğu için ona saygı duymakta çok zorlanıyorum.

evliliği kenara koyduğumdaysa genel olarak çok mutluyum. terfi ettim. aileme ve arkadaşlarıma daha çok zaman ayırıyorum. oğlum çok neşeli ve akıllı. onun ışıl ışıl bakışları bana müthiş bir enerji veriyor. evliliği hayatımın çok küçük bir nzar boncuğu olarak görmeyi seçtim...

neden boşanmadım? hayatta her zaman mücadele edecek birşeyler var. kiminn sağlık, kiminin para, kminin evlat... benim hayatımdaki tek sorun kocam ve , başka türlü sorunlarım olmadığı için şükrediyorum.
diğer bir sebebi de, boşandığımızda eşimin hayatımı bugünkünden çok çok daha zor ve can sıkıcı bir hale getireceğinden eminim. evli ve eşten yana dertli olmak mı, dul ve eski eşten yana daha çok dertli olmak mı diye düşündüğümde 1. daha çekilebilir geliyor. yani ne istediğimi seçmedim, ne istemediğimi seçtim ve eşimin boşanma sonrası bana yaşatması muhtemel hayatı istemedim...

çok kolay olmuyor tabi. ondan hiçbir beklentim yok, her işimi çok şükür kendim görüyorum ve eskisi gibi bundan rahatsız olmuyor. ya kendi işimi görebilecek sağlığım maddi imkanım ailem olmasaydı?

onu hasta olarak görüyorum. o kadar saçmalıyor, o kadar ergen gibi davranıyor ki, uzatmak ve oğlumun yanında saçmalamasına devam etmesi yerine sabrediyorum, la havle çekiyorum, bunu sonra kouşalım olur mu diye geçiştiriyorum. eskiden kavga eder hesap sorar sineye çekemezdim...

yine onu hasta görmem sayesinde komple nefret edip de sineye çekmiyorum, yani rol yapmıyorum. rol yapsaydım oğlum bunu çok net hissederdi. birşey kutlanıyorsa koluna girip fotoğraf çekiniyorum, ya da kutlama varsa öpüyorum, yeri geliyor şakalaşıyorum. oğlum bir aşk evliliği içinde büyümüyor ama saygıyı görüyor.

özetle evlilikle ilgili ondan hiçbir beklentim yok. dua ve ibadet ede ede, okuya okuya, psikoterapilere gide gide kendimi fazlaca evlilik odaklılıktan kurtardım ve hayatımın kalanıyla kendimi şarj edip evlilik beni deşarj etse de mutlu kalmaya çalışıyorum...

daha yazacak çok şey var ama genel bir özel oldu :)
Seni merak ediyordum ara ara aklıma geliyordun hatta bir iki kere mesaj da attım ama geri dönüş yapmadın. Bende mutlusun ve herşey yolunda diye düşündüm.
Demek konuyu açalı 4 sene olmuş. Ben de yazmıştım konuna aynı sorunları yaşıyoruz düzelme var şöyle yap böyle yap demiştim ama sokma akıl 7 adım gider derler ya bizimki de öyle oldu. İyiyiz diye önce çocuk yaptım çocuklar olduktan sonra adam iyice kafayı yedi ve şuan boşanma aşamasındayız.
Ben seni çok iyi anlıyorum aslında. Aslında içinde evliliğinden vazgeçtiğini ama fiiliyatta vazgeçemeyeşini. Bende öyleydim. Aslında çooook önce boşanma kararını vermem gerekiyordu. Aynı sen gibi, diğer arkadaşlar gibi sevgisizliğinin, merhametsizliğinin,ilgisizliğinin, sadece kendi ailesini önemseyişinin ve beni yok saymasının farkındaydım ama sanırım çok bağımlı bir kişiliğim var ve vazgeçemedim, o zamanlar vazgeçseydim beni sevmeyen bir adamdan boşanmış olsam bile çok üzülecektim ve psikolojim bunu kaldırmayacaktı ve öyle bir an geldi ki gerçektim. İkiz bebeklerime rağmen vazgeçtim ve psikolojim hiç bozulmadı. Annem bile şaştı bu kadar dik durabilmeme. Özetle diyeceğim o ki herşeyin bir zamanı var. Senin için o zaman gelmemiş ama gelecek çünkğ insan sevgisiz yaşayamıyor. İnan ayrıldıktan sonra eski ben oldum. Tekrar gülmeye başladım, eğlenmeye başladım. İnsanların bana değer verdiğini ama Benim bunu görmediğimi görmeye başladım. Adamın bana bulaştırdığı mutsuzluktan, değersizlik hissinden kurtuldum. 2 bebekle herşey maddi olarak çok zor ama İnan huzurluyum, mutluyum. İyi bir baba da olmadı, olmak istemedi onun İçin çocuklar babasız kaldı diye de üzülmüyorum. Çocuğu ile ilgilenmek isteyen her koşulda ilgileniyor bunu yakınlarımdan çok iyi gördüm.

Allah selamete çıkarsın. Yine ara ara yaz merakta bırakma, sevgiler.
 
X