• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Tükenmek

Yokuspokus

Nope thanks
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
3 Mart 2016
18.150
76.557
598
Selam kızlar, nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?

Benim yine canım sıkkın.

Bu durum annemin de dikkatini çekmiş beni sıkıştırıp duruyor kaç gündür, eşimi de yakalamış kalaylamış "Ne derdiniz var oğlum sizin? Ne biçim bi şeysiniz siz ne biçim gençsiniz?!" diye sonradan öğrendim. (İkimizi aynı anda yakalayıp şak diye suratımıza sorunca) ...Sanırım bu evliliğin içinde ölümüm gerçekleşti.

Diyordum ya 70lik dedeler gibi bir şey benim adam... Çok artısı var, hani yine bi dolu övgü paragrafı çıkarmayayım kendisine, bazen haksızlık yaptığımı bile düşünürüm.
Ama öyle bir hareketsiz, öyle bir bıkkın hale getirdi ki beni... Enerjimi eme eme, bir şeyi kırk bin kez söylete söylete şu 5. senenin içinde (Son iki yılda esas) sanırım benim gençlik de gitti, çökkün hissediyorum ve hatta şu ara doğru düzgün hiçbir şey hissetmiyorum desem daha doğru olacak. Saçımı bile tarayasım yok... Kolumu kaldırasım yok, ağzımı açıp konuşasım yok. Çocuğuma kadar kaldım, dahası yok.

Dün annemlerle bir aradaydık yemekte; durdu durdu başladı annem:
"Uzun zamandır sizi gözlemliyorum, ne biçim eşsiniz çocuğum siz birbirinize, niye cıvıl cıvıl değilsiniz, birinizin elinde bi telefon daha işten gelip kapıdan girerken, ne bu izlemelere doyamadığın oğlum senin? Gangsta sen niye bir şey demiyorsun? Niye öbür taraflara kafa çekip gidiyorsun niye beraber, bir arada değilsiniz siz, bir şey mi oldu?" diye. Bir sürü laf geldi dilimin ucuna yuttum, gerek yok dedim. Nasıl olsa kendime söyleyip kendime dinleyeceğim. Annem bir iki nasihate bağlayacak, eşim "Tamam anne, haklısınız, ama ben de yoruluyorum iş yoğun, elimden geldiğince daha özenli davranacağım Gangstaya" falan fıstık diyecek... Bilindik bir tembih-söz döngüsü yine yani.

Sessiz kaldık; eşim de ben de bi şey demedik, annem de devam etti "Babanla kapılarda kucaklaşırdık biz, şimdi beni ayıplı konuşturmayın soğukluk filan mı oldu size, siz hiç konuşmaz mısınız sohbet etmez misiniz birbirinizle çocuğum? Birinin elinde oyuncağı oturur, biri kocasının yanında bile zor oturur kaçmaya fırsat kollar..." filan baya gömdü sağ olsun. Dayanamadım "Yok anne bizim sohbet edebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Ben kabulleneli bir sene oluyor, sen de sorup durma" dedim. "Ya bak yaa" diye gülüyor eşim de ben öyle deyince. Tam da sağımda oturuyor, elimin tersiyle Medyum Memiş'in Keto'ya çaktığı gibi bi tersine tokat çakasım geldi ağzının ortasına o an "Al buna gül" diyerek... İki saniye filan sürdü bu istek ve geçti... Artık dışarıdan bile belli oluyor demek ki, hani biri dikkatlice ev ortamımızda bizi incelese, bunlar ev arkadaşına bağlamış diyecek. Hani bi ben enerji katarsam, ben çekiştirir yönlendirirsem, ben dışarı planı yaparsam, ben tatile çıkalım dersem, ben şunu mu alsak desem ancak katılıyor coşuyor adam işte en fazla. Yoksa, kafasının içinde beyin yerine araba motoru filan olduğunu düşünüyorum bazen eşimin. Direksiyonuna geç ve sür adamı, bu kadar. Yok, hayatta değil kendisi. Bir fikri-hayali-beklentisi bile yok galiba şu dünyada...

Annemler gittikten, çocuk uyuduktan sonra boş boş kaldık yine, mal gibi.
"Senle evlenerek hayatımın hatasını yaptığımı düşünüyorum bazen" dedim öbür odaya gittim.
Tepki yok.

Kulaklığımı taktım müzik dinledim bi şeyler okudum, biraz oyun oynadım, buralara bakındım... İşte bitti gitti bir gün daha. Elimden geleni yaptığımı düşünüyorum evliliğimiz için. Terapistinden bilmem nesine... Yok abi biz dibine kadar zıt karakteriz, uyumsuzuz. Eşime kendisi gibi işkolik - yaşayan ölü -hayatta hiçbir amacı olmayan düz - evde kendiyle pinekleyecek lapg.t bi tip lazımmış.
Ben fazlayım ona.
50 küsur yaşında yalnız gezen maceracı teyzeler gruplarına yazılayım bari, gelecekteki Gangsta şimdiden belli.
Kendisi evde iki seksen ömür çürütürken ben bari alıp başımı gideyim ömrümü yaşayayım.
İki kişilik planları tek yapmaktan bıktım...
Ağlayasım var.
Bi dağın başına çıkıp bağıra bağıra ağlayasım var.
 
Son düzenleme:
Konunuzu okuduktan sonra ağlayasım geldi, ben de yaklaşık 3 yıldır evliyim, eşimin de olumlu yanları çok, ama konunuzda kendimi gördüm sanki,beni dürtmelerimle dışarı çıkan bir adam, iki gün kaçamak mı yapsak dediğimde o parayı kenara mı atsak diyip atamayan ve iş saatleri dışında evde pinekleyen koca ve sinirinden yürüyüş bahanesiyle kendini dışarı atan ben .Sanırım bizim de yaşam biçimimiz birbirimizle uymuyor.Konunuzu takipteyim.
 
Bazı dönem,evliliklerde oluyor bu
Dün biz de eşimle biraz bu konuyu konuştuk
Onun bana dediği şeyler,senin eşine söylediklerin
Ama beni bu hale eşim getirdi,susuyorsun beni dinlemiyorsun,artık Benimle biyere gitmiyorsun diyor
Ama ben bunun için yıllarca uğraştım,sonra alıştım artık yalnız başıma takılmaya
Bu evde yalnız başımayım ben
Yalnız yemek yiyorum,yalnız bara cafeye gidiyorum
İş iş iş iş,onun düşüncesi bu yalnızca ve bunu benim için yaptığını söylüyor ama yıllar geçti ben sanki çok yaşlanmışım da, içim geçmiş gibi hissediyorum
Şimdi dönüp bana niye böylesin diye soruyor
E sen yaptın bunu bana
 
Benim babamda böyledir. Hiçbir enerji, beklenti, hayal, muhabbet sıfır. Sadece kendi için yaşıyormuş gibi. Yemek,su, uyku onu sonsuza dek götürür. Ötesi gerekmez. Kanepeye serilir bitti gitti. Annem çok çabaladı zamanında, daha ilgili ve sevgili olsun diye. Ya da ne bileyim bi sahile gidip duygu dolu bir şekilde konuşmak annemin hayaliydi. Çok üzüldü, çok ağladı bu nasıl evlilik diye. Sonra yaş başta geçince artık kabullenir duruma geldi. Anneminde babamla ilgisi kalmadı. Şimdi zerre tınlamaz. Kadınları böyle böyle tüketiyorlar işte. Dümdüz bu adamlar. Ve bencil. Allah yardımcın olsun. Keşke düzelse.. Keşke o pembe dizilerdeki gibi evlilikler yaşayabilsek.. Sabret. Belki dank eder bir yerden sonra.
 
Yaşadığımız konular farklı ama -tükenmişlik- kısmı benim içinde doğru şu aralar. Hep uyuyasım hiç uyanmayasım var. Aklımdan boşanmak geçiyor da nasıl dile gelir bilemiyorum. Eskiden zordu hayatım ama sanki mutluydum ya yalnız başıma. Bu cümle bugün dank etti. Çok seyorum çok iyi bir eş ama ... dedim anneme bugün demekki; insanlar sadece maddiyat , ihanet, yalan dolan yüzünden ayrılmıyorlar bla bla blası da var. Yordun beni be sevgili kocacım çok yordun.
 
İkinizi de suçlayamıyorum. Sadece ikiniz farklısınız.

Kocanız da sizin için, sizin zorlamalarınızla bir yere kadar dediğiniz gibi biri olabilir. Evlilik insanların artık rollerden sıyrılıp kendi gibi olduğu bir yer değil midir? Onun için de yorucu olur -mış gibi yapmak sizin için de.

Emin olun kocası böyle olup mutlu olan da vardır.Bana karışmasın işine baksın yeter diyen.

Mutlu değilseniz belki de başka seçenekleri düşünmenin zamanı gelmiştir.

Bir de anne tabii öğüt verir ama biraz fazla müdaheleci gelmedi mi?
 
konunuzun bazı yerlerınde kendımı kocamı gördüm ,
bizde meselaa katıla katıla hiç gülmedik beraber diyebilirm , güldüysekte çok nadir ,
mesela ben anlatırken bile glmekten çatlayacagım birolaya kocam tebessüm bile etmez ,:oha: ahada böyle mal gibi bakar ,
ama ne yapim bende alıştım artık ,

çevremdekiler , bu adam seniş nasıl kandırdı çok merak ediyoruz diyorlar meselaa ,
boş anıma geldi diyorum :KK70:
 
seninle daha önce de konuşmuştuk aynı konuyu
benım eşim de senın eşine benzer baya benzer hatta
eşime göre her aksam eve duzenlı gelmemız
yemek hazırlamamız bırlıkte aynı sofrada yememiz
gece uyumamız
tv karsısında birlikte pineklememiz
her aksam beni arayıp eve ne lazım demesi mutlulukların en büyüğü

bana göre ise çok sıradan

işin garibi benim eşim nişanlılık ve evliliğin ilk yıllarında beni havalara uçuran insandı

eşime göre bazen ben nankör bile oluyorum

evin içinde dolaşarak minnoşummmm diye beni kendi kendine sevmesi,
akşam eve gelince seni çok özledim demesi
gün içinde 3-4 kere araması

senede ıkı kere klasık iyi otellere tatile gitmemiz birlikte ev kredimizi ödememiz mutluluk sebebi:KK70:

Benim eşim de çok düz bu beni sıkar mesela
çok iyi bir adam çok iyi bir eş ama bazen gerçekten sıkıyor

kendisi işi icabı çok sosyal bir adam ve tüm gün enerjisini dışarıda yediğini söylüyor
eve geldiğinde istediği tek şey yanında oturmam , dizinde yatmam ve sakinlikmiş.

her aksam eve geliriz aynı saatte
mutfakta birlikte yemek hazırlarız ama sohbet sıfır
bu arada beni kendi kendine konuşarak sever
minnoşum napmış bugün, çok güzelsin sen bebişim
ben seni çok seviyom biliyon mu minnoşum der
bana iyice sinir gelir

sonra bana kızar neden hiç konuşmuyorsun diye
sen konuşuyor musun ki derim
e konusyorum ya der
eve papağan alsam aynı dakika aralığı ıle bu kelımelerı o da söyler zaten:KK70:

Klasık yemegımızı yeriz
o çay koyar getir götür yapar
evde hep aynı koltuğun aynı minderine aynı pozisyonda oturur tv açar
öylle tv bakar arada yine bana sevgi sözcükleri söyler.
bu arada bazen karsımızdakı koca ekran tv de kamyon kazalarını açar, dalgalarla boğuşan gemi videoları açar

ben tam sıkılırım bir adım atıp kalkmak üzereyken nereye minnoşum der
işlerim var içerde derim , gitme der mesela.

yanında olayım ister
eŞim çok mutlu bu şekilde.
ben de sakin durgun bir insan olmama rağmen bu durgunluk beni sıkıyor arada
ben aşk kadınıyım heba mı oluyorum acaba diyorum

istiyorum ki eve geldiğimizde yanaktan öpüşmek yerine benı soysun yatağa atsın :)
bir gün değişik birsey olsun yani
soyun gel çıplak film izleyelim desin

gece 12 de sahile gidelim desin ama yok
yapmıyor
yaptığı tek sevimli şey
şimdi havalar ısındı balkonumuzda çay içerken metal mumluklarımıza mum koyup yakmak ve hava ne güzel dimi karıcım demek:KK70:
 
Selam kızlar, nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?

Benim yine canım sıkkın.

Bu durum annemin de dikkatini çekmiş beni sıkıştırıp duruyor kaç gündür, eşimi de yakalamış kalaylamış "Ne derdiniz var oğlum sizin? Ne biçim bi şeysiniz siz ne biçim gençsiniz?!" diye sonradan öğrendim. (İkimizi aynı anda yakalayıp şak diye suratımıza sorunca) ...Sanırım bu evliliğin içinde ölümüm gerçekleşti.

Diyordum ya 70lik dedeler gibi bir şey benim adam... Çok artısı var, hani yine bi dolu övgü paragrafı çıkarmayayım kendisine, bazen haksızlık yaptığımı bile düşünürüm.
Ama öyle bir hareketsiz, öyle bir bıkkın hale getirdi ki beni... Enerjimi eme eme, bir şeyi kırk bin kez söylete söylete şu 5. senenin içinde (Son iki yılda esas) sanırım benim gençlik de gitti, çökkün hissediyorum ve hatta şu ara doğru düzgün hiçbir şey hissetmiyorum desem daha doğru olacak. Saçımı bile tarayasım yok... Kolumu kaldırasım yok, ağzımı açıp konuşasım yok. Çocuğuma kadar kaldım, dahası yok.

Dün annemlerle bir aradaydık yemekte; durdu durdu başladı annem:
"Uzun zamandır sizi gözlemliyorum, ne biçim eşsiniz çocuğum siz birbirinize, niye cıvıl cıvıl değilsiniz, birinizin elinde bi telefon daha işten gelip kapıdan girerken, ne bu izlemelere doyamadığın oğlum senin? Gangsta sen niye bir şey demiyorsun? Niye öbür taraflara kafa çekip gidiyorsun niye beraber, bir arada değilsiniz siz, bir şey mi oldu?" diye. Bir sürü laf geldi dilimin ucuna yuttum, gerek yok dedim. Nasıl olsa kendime söyleyip kendime dinleyeceğim. Annem bir iki nasihate bağlayacak, eşim "Tamam anne, haklısınız, ama ben de yoruluyorum iş yoğun, elimden geldiğince daha özenli davranacağım Gangstaya" falan fıstık diyecek... Bilindik bir tembih-söz döngüsü yine yani.

Sessiz kaldık; eşim de ben de bi şey demedik, annem de devam etti "Babanla kapılarda kucaklaşırdık biz, şimdi beni ayıplı konuşturmayın soğukluk filan mı oldu size, siz hiç konuşmaz mısınız sohbet etmez misiniz birbirinizle çocuğum? Birinin elinde oyuncağı oturur, biri kocasının yanında bile zor oturur kaçmaya fırsat kollar..." filan baya gömdü sağ olsun. Dayanamadım "Yok anne bizim sohbet edebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Ben kabulleneli bir sene oluyor, sen de sorup durma" dedim. "Ya bak yaa" diye gülüyor eşim de ben öyle deyince. Tam da sağımda oturuyor, elimin tersiyle Medyum Memiş'in Keto'ya çaktığı gibi bi tersine tokat çakasım geldi ağzının ortasına o an "Al buna gül" diyerek... İki saniye filan sürdü bu istek ve geçti... Artık dışarıdan bile belli oluyor demek ki, hani biri dikkatlice ev ortamımızda bizi incelese, bunlar ev arkadaşına bağlamış diyecek. Hani bi ben enerji katarsam, ben çekiştirir yönlendirirsem, ben dışarı planı yaparsam, ben tatile çıkalım dersem, ben şunu mu alsak desem ancak katılıyor coşuyor adam işte en fazla. Yoksa, kafasının içinde beyin yerine araba motoru filan olduğunu düşünüyorum bazen eşimin. Direksiyonuna geç ve sür adamı, bu kadar. Yok, hayatta değil kendisi. Bir fikri-hayali-beklentisi bile yok galiba şu dünyada...

Annemler gittikten, çocuk uyuduktan sonra boş boş kaldık yine, mal gibi.
"Senle evlenerek hayatımın hatasını yaptığımı düşünüyorum bazen" dedim öbür odaya gittim.
Tepki yok.

Kulaklığımı taktım müzik dinledim bi şeyler okudum, biraz oyun oynadım, buralara bakındım... İşte bitti gitti bir gün daha. Elimden geleni yaptığımı düşünüyorum evliliğimiz için. Terapistinden bilmem nesine... Yok abi biz dibine kadar zıt karakteriz, uyumsuzuz. Eşime kendisi gibi işkolik - yaşayan ölü -hayatta hiçbir amacı olmayan düz - evde kendiyle pinekleyecek lapg.t bi tip lazımmış.
Ben fazlayım ona.
50 küsur yaşında yalnız gezen maceracı teyzeler gruplarına yazılayım bari, gelecekteki Gangsta şimdiden belli.
Kendisi evde iki seksen ömür çürütürken ben bari alıp başımı gideyim ömrümü yaşayayım.
İki kişilik planları tek yapmaktan bıktım...
Ağlayasım var.
Bi dağın başına çıkıp bağıra bağıra ağlayasım var.
Kendini bu kadar iyi ifade eden biri nasıl olur da eşi ile iletişime geçemez.
Demekki cidden eşiniz duvar gibi.
Üzücü.
Güçlü bir kadınsınız (elbette burda çizdiğiniz imaja göre konuşuyorum)
böyle bir evlilik içinde bulunmanıza üzüldüm.
Ama aşılabilir gibi de geldi.
Bilemedim.
 
Konuyu hem ağlaya ağlaya hem kahkaha ata ata okudum. Tertemiz delirdim sanırım artık. Sizinki yine ite kaka yapıyormuş. Bizim en sosyal davranışımız eve pizza söylemek. Sinema tatil dışarı çıkıp iki dolaşmak bunları unutalı yıllar oldu çünkü hiç yaşamadım.. sürekli yorgunum sürekli halsizim. Mutsuzum hastayım vs vs vs... keşke o an ağzının ortasına vursaydın burada okurken benim bile içim soğurdu...
 
Bir yuva kolay kurulmuyor. Bir insana kolay guvenilmiyor. Bunu goz onunde bulundurarak bdnce bir muddet hic bir sey dusunmeyin. Esinizle bir seyler yapma dusucesini atin aklinizdan kendinizde yeni mesgaleler edinin yalniz basiniza bir seyler yapin. Birakin gercekten ev arkadasi gibi yasayin. Belki zamanla ozlem duayarsiniz ve hersey eski halini alir. Cunku bu isler zorlamayla kurallarla olmuyor malesef. Herkes kendi ruhunu dinlesin. Bence zamana birakmaniz ve bu soruna odaklanmamaniz belki sizi cozume goturebilir.
 
Selam kızlar, nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?

Benim yine canım sıkkın.

Bu durum annemin de dikkatini çekmiş beni sıkıştırıp duruyor kaç gündür, eşimi de yakalamış kalaylamış "Ne derdiniz var oğlum sizin? Ne biçim bi şeysiniz siz ne biçim gençsiniz?!" diye sonradan öğrendim. (İkimizi aynı anda yakalayıp şak diye suratımıza sorunca) ...Sanırım bu evliliğin içinde ölümüm gerçekleşti.

Diyordum ya 70lik dedeler gibi bir şey benim adam... Çok artısı var, hani yine bi dolu övgü paragrafı çıkarmayayım kendisine, bazen haksızlık yaptığımı bile düşünürüm.
Ama öyle bir hareketsiz, öyle bir bıkkın hale getirdi ki beni... Enerjimi eme eme, bir şeyi kırk bin kez söylete söylete şu 5. senenin içinde (Son iki yılda esas) sanırım benim gençlik de gitti, çökkün hissediyorum ve hatta şu ara doğru düzgün hiçbir şey hissetmiyorum desem daha doğru olacak. Saçımı bile tarayasım yok... Kolumu kaldırasım yok, ağzımı açıp konuşasım yok. Çocuğuma kadar kaldım, dahası yok.

Dün annemlerle bir aradaydık yemekte; durdu durdu başladı annem:
"Uzun zamandır sizi gözlemliyorum, ne biçim eşsiniz çocuğum siz birbirinize, niye cıvıl cıvıl değilsiniz, birinizin elinde bi telefon daha işten gelip kapıdan girerken, ne bu izlemelere doyamadığın oğlum senin? Gangsta sen niye bir şey demiyorsun? Niye öbür taraflara kafa çekip gidiyorsun niye beraber, bir arada değilsiniz siz, bir şey mi oldu?" diye. Bir sürü laf geldi dilimin ucuna yuttum, gerek yok dedim. Nasıl olsa kendime söyleyip kendime dinleyeceğim. Annem bir iki nasihate bağlayacak, eşim "Tamam anne, haklısınız, ama ben de yoruluyorum iş yoğun, elimden geldiğince daha özenli davranacağım Gangstaya" falan fıstık diyecek... Bilindik bir tembih-söz döngüsü yine yani.

Sessiz kaldık; eşim de ben de bi şey demedik, annem de devam etti "Babanla kapılarda kucaklaşırdık biz, şimdi beni ayıplı konuşturmayın soğukluk filan mı oldu size, siz hiç konuşmaz mısınız sohbet etmez misiniz birbirinizle çocuğum? Birinin elinde oyuncağı oturur, biri kocasının yanında bile zor oturur kaçmaya fırsat kollar..." filan baya gömdü sağ olsun. Dayanamadım "Yok anne bizim sohbet edebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Ben kabulleneli bir sene oluyor, sen de sorup durma" dedim. "Ya bak yaa" diye gülüyor eşim de ben öyle deyince. Tam da sağımda oturuyor, elimin tersiyle Medyum Memiş'in Keto'ya çaktığı gibi bi tersine tokat çakasım geldi ağzının ortasına o an "Al buna gül" diyerek... İki saniye filan sürdü bu istek ve geçti... Artık dışarıdan bile belli oluyor demek ki, hani biri dikkatlice ev ortamımızda bizi incelese, bunlar ev arkadaşına bağlamış diyecek. Hani bi ben enerji katarsam, ben çekiştirir yönlendirirsem, ben dışarı planı yaparsam, ben tatile çıkalım dersem, ben şunu mu alsak desem ancak katılıyor coşuyor adam işte en fazla. Yoksa, kafasının içinde beyin yerine araba motoru filan olduğunu düşünüyorum bazen eşimin. Direksiyonuna geç ve sür adamı, bu kadar. Yok, hayatta değil kendisi. Bir fikri-hayali-beklentisi bile yok galiba şu dünyada...

Annemler gittikten, çocuk uyuduktan sonra boş boş kaldık yine, mal gibi.
"Senle evlenerek hayatımın hatasını yaptığımı düşünüyorum bazen" dedim öbür odaya gittim.
Tepki yok.

Kulaklığımı taktım müzik dinledim bi şeyler okudum, biraz oyun oynadım, buralara bakındım... İşte bitti gitti bir gün daha. Elimden geleni yaptığımı düşünüyorum evliliğimiz için. Terapistinden bilmem nesine... Yok abi biz dibine kadar zıt karakteriz, uyumsuzuz. Eşime kendisi gibi işkolik - yaşayan ölü -hayatta hiçbir amacı olmayan düz - evde kendiyle pinekleyecek lapg.t bi tip lazımmış.
Ben fazlayım ona.
50 küsur yaşında yalnız gezen maceracı teyzeler gruplarına yazılayım bari, gelecekteki Gangsta şimdiden belli.
Kendisi evde iki seksen ömür çürütürken ben bari alıp başımı gideyim ömrümü yaşayayım.
İki kişilik planları tek yapmaktan bıktım...
Ağlayasım var.
Bi dağın başına çıkıp bağıra bağıra ağlayasım var.
Yazıyı okurken resmen kendimi buldum. Sanki bizim evliliğimizi anlatmışsın. Gerçi sen eşinin bir sürü iyi özelliğinin olduğunu söylemişsin benimkinde o da yok. Çok sıkıldım artık ve bir çıkış yoku bulamıyorum. Sohbet yok muhabbet yok sevgi yok. Bir şeyi yapmasını söylüyorum yapıyor ertesi gün aynı şeyi yapmasını tekrar söylemem gerekiyor yani hiç umursamıyor. Söylediklerimi zerre dinlemiyor ve umursamıyor. O kadar sıkıldımki hüngür hüngür ağlamak istiyorum.
 
Ben erkeklerin genelinin içinde bir dede olduğunu düşünüyorum. Minimum hareket, akşam ajans izlemek, çay içip yemek yeme, işim var iş yetiştirmem lazım döngüsü. Sen söylemesen hadi bi hava alalım da şunu yapalım diye bir rutinleri yok.
 
Back