Spor ve Sağlık İçin Motivasyon Taktikleri

masallah baya spor yapmissin canim ozellikle jilliani baya uzun yapmissin etkileri nasil oldu

Merhaba,

Callaneticse göre Jillian ın egzersizleri daha hızlı toparlıyor ve sıkılaştırıyor.

Benim deneyimime göre Callanetics e daha çok incelme sağlıyor gibi.
Yani benim gibi yumuşak kollarınız bacaklarınız varsa, oturduğunuz zaman bacaklarınız yayılıp genişliyorsa, callanetics o sorununuza çok çare olmuyor. Ama beden olarak küçülmenizi sağlıyor. Jillian da ise sanki yaptıkça özellikle bacaklarınızın sıkılaştığını toparlandığını gözle görülür şekilde fark ediyorsunuz.

Ama ben çok istikrarlı yapamadım fark ettiyseniz, özellikle ripped in 30 un 4. haftasına hiçbir zaman başlayamadım ve program aralarında 2 şer 3 er haftalık beslenme ve spor düzenimi koruyamadığım zamanlar oldu. Eminim düzenli yapanlar çok güzel sonuçlar elde etmiştir.
 
Zayıflama Taktikleri

Aşağıdaki taktiklere 1 hafta boyunca sadık kalırsanız, 1 haftada 5 kilo garantisi veriyorum.


1- Daima her yemek öncesi 1 bardak su. Bahane yok.

2- Hatta daha iyisi, telefonunuza saat başı alarm kurun. Her çaldığında 1 bardak su için.

3- Sıvı kalori yasak. Yediğiniz yemeğin yanına içtiğiniz içeceğe dikkat edin.
Soğuk bir şeyler içmek istediğinizde kola, gazoz yerine ayran, soda seçmeye çalışın.
Sıcak içeceklerde ise şekeri kesin, yeşil çay ve şekersiz kahve tüketin.


4- Her öğününüzde protein olup olmadığını yoklayın. Sabah yumurta, öğlen ızgara et, akşam yoğurt gibi...

5- Unlu mamüller, tahıllar yok. Beyaz ekmek yok. Karbonhidratı bol lifli kompleks karbonhidratlardan almaya çalışın. Lifli yiyecekler daha uzun sürede yakılır, daha uzun süre tok hissedersiniz.

6- Her gün elma yiyin. Her. Gün.

7- Aldığınız gıdaların içeriğini daima okuyun. Ne yediğinizi bilin.
İçerikteki maddeler arasında, ne anlama geldiğini bilemediğiniz kimyasal isimler varsa, almayın. (E 330 gibi)


8- Tatlandırıcı kullanmayın; gerçeğini (sofra şekeri) de, kimyasal olanı da.

9- "Az yemeliyim" kaygısını bırakın, rahat yiyin ama midenizin büyük kısmını az kalorili yiyeceklerle doldurun. Mesela akşam yemeğinde ekmeksiz doyamayacağınızı hissettiyseniz kaşık kaşık yoğurt, kaşık kaşık salata yiyebilirsiniz.

10- Patatessiz, pilavsız ve makarnasız hayat daha güzel.

11- Haftanın 1 gününü et yemeden geçirin. 1 gününde ise mutlaka ızgara balık tüketin.

12- Sebzelerinizi daima yiyin. Daima sebze yiyin. Hatta ikindi vakti için 1 bardak sebze suyu içmenin vücudunuzu arındırdığını da ekleyelim.

13- Yemeklerde zeytinyağı kullanın. Daima az yağ ile yemek pişirmeye çalışın. Ayçiçek yağını çöpe dökün.
"Yağ olmayınca tatsız tuzsuz oluyor" diye düşünüyorsanız şunu dinleyin,
damağınızda 5 saniye sürecek lezzet mi önemli,
yoksa yağlanmayan bir vücut, sağlıklı fit bir hayat mı?


14- Kahvaltınız geç olsun ama düzgün olsun.

15- Fast food diye bir şey yok. O satılanlar bol yağlı zehirler. Asla vücudunuza girmesine izin vermeyin.

16- Kızartma yerine ızgaranın lezzetini keşfedin. Kızartmayı hayatınızdan çıkarın.

17- Dışarıdan yemek yemeyin, kendi yemeğinizi yanınızda taşıyın.
Saklama kaplarında temizlenmiş havuçlar, dilimli elmalar, kıtır fındıklar, tatlı domatesler harika atıştırmalık oluyorlar.


18- Yatağa daima aç girin. Daima.
Alışık olmasanız bile bunu deneyin. Karnınızın kazınmasına inat deneyin.
2-3 gün sonra vücudunuz bu yeni alışkanlığı kabul edecek, karnınızın kazınması bitecek.


19- Mutlaka uykunuzu alın. Sakin, sessiz, düzenli uyku kas yapılanmasında en önemli ihtiyaçlar arasında.

20- Kahvaltı öncesi 1 bardak limonlu su.
Aç karnına.
Karın yağlarını daha etkili çözen bir içecek yok.


21- Meyveleri daima öğleden önce tüketin. İçeriğindeki şeker gün boyunca harcanacaktır.
Asla asla asla akşam yemeği sonrası tv karşısında meyve soyup yemeyin.


22- Akşam 6'dan sonra bir şey yemeyin, akşam 10-11 gibi yatın.
Aradaki 4 saati nasıl aç geçireceğim diye düşünüyorsanız, endişelenmeyin.
Aç değilsiniz, sadece eski alışkanlıkları özlüyorsunuz.
Oruç tutuyor gibi düşünün.
Yardıma ihtiyacınız varsa, şekersiz kahve tok tutmakta çok başarılı.
Ayrıca akşam yemeğinde protein ve kompleks karbonhidratlar aldıysanız, tokluğunuz 4-5 saatten fazla sürecek.
Can sıkıntısı yüzünden buzdolabına gitmeyi bırakın, kendinizi başka şeylerle oyalayın.
Açlık hissederseniz bol su için.


23- Sabah erken kalkın, pencereyi açın. Gün içerisinde mutlaka temiz hava alın. Doğru nefes almak kan dolaşımını hızlandırır ve yağ yakımına çok etkilidir. Mümkünse mutlaka gün içerisinde yarım saat bile olsa güneş görmeye çalışın, dışarıda yürüyün.

24- Tarçın tok tutuyor.

25- Her aş erdiğinizde, canınız her kaçamak istediğinde içinizden 10'a dek sayın, 1 bardak su için ve kendinize şunu sorun:
Gerçekten aç mıyım yoksa canım mı sıkılıyor?
O abur cuburu yedikten sonra mutlu mu olacağım, pişman mı?
"Yine başaramadım" diye mi düşünmek istiyorum, yoksa "Bu kez zayıflayabildim!" diye mi?
 
Zayıflama Taktikleri

Aşağıdaki taktiklere 1 hafta boyunca sadık kalırsanız, 1 haftada 5 kilo garantisi veriyorum.


1- Daima her yemek öncesi 1 bardak su. Bahane yok.

2- Hatta daha iyisi, telefonunuza saat başı alarm kurun. Her çaldığında 1 bardak su için.

3- Sıvı kalori yasak. Yediğiniz yemeğin yanına içtiğiniz içeceğe dikkat edin.
Soğuk bir şeyler içmek istediğinizde kola, gazoz yerine ayran, soda seçmeye çalışın.
Sıcak içeceklerde ise şekeri kesin, yeşil çay ve şekersiz kahve tüketin.


4- Her öğününüzde protein olup olmadığını yoklayın. Sabah yumurta, öğlen ızgara et, akşam yoğurt gibi...

5- Unlu mamüller, tahıllar yok. Beyaz ekmek yok. Karbonhidratı bol lifli kompleks karbonhidratlardan almaya çalışın. Lifli yiyecekler daha uzun sürede yakılır, daha uzun süre tok hissedersiniz.

6- Her gün elma yiyin. Her. Gün.

7- Aldığınız gıdaların içeriğini daima okuyun. Ne yediğinizi bilin.
İçerikteki maddeler arasında, ne anlama geldiğini bilemediğiniz kimyasal isimler varsa, almayın. (E 330 gibi)


8- Tatlandırıcı kullanmayın; gerçeğini (sofra şekeri) de, kimyasal olanı da.

9- "Az yemeliyim" kaygısını bırakın, rahat yiyin ama midenizin büyük kısmını az kalorili yiyeceklerle doldurun. Mesela akşam yemeğinde ekmeksiz doyamayacağınızı hissettiyseniz kaşık kaşık yoğurt, kaşık kaşık salata yiyebilirsiniz.

10- Patatessiz, pilavsız ve makarnasız hayat daha güzel.

11- Haftanın 1 gününü et yemeden geçirin. 1 gününde ise mutlaka ızgara balık tüketin.

12- Sebzelerinizi daima yiyin. Daima sebze yiyin. Hatta ikindi vakti için 1 bardak sebze suyu içmenin vücudunuzu arındırdığını da ekleyelim.

13- Yemeklerde zeytinyağı kullanın. Daima az yağ ile yemek pişirmeye çalışın. Ayçiçek yağını çöpe dökün.
"Yağ olmayınca tatsız tuzsuz oluyor" diye düşünüyorsanız şunu dinleyin,
damağınızda 5 saniye sürecek lezzet mi önemli,
yoksa yağlanmayan bir vücut, sağlıklı fit bir hayat mı?


14- Kahvaltınız geç olsun ama düzgün olsun.

15- Fast food diye bir şey yok. O satılanlar bol yağlı zehirler. Asla vücudunuza girmesine izin vermeyin.

16- Kızartma yerine ızgaranın lezzetini keşfedin. Kızartmayı hayatınızdan çıkarın.

17- Dışarıdan yemek yemeyin, kendi yemeğinizi yanınızda taşıyın.
Saklama kaplarında temizlenmiş havuçlar, dilimli elmalar, kıtır fındıklar, tatlı domatesler harika atıştırmalık oluyorlar.


18- Yatağa daima aç girin. Daima.
Alışık olmasanız bile bunu deneyin. Karnınızın kazınmasına inat deneyin.
2-3 gün sonra vücudunuz bu yeni alışkanlığı kabul edecek, karnınızın kazınması bitecek.


19- Mutlaka uykunuzu alın. Sakin, sessiz, düzenli uyku kas yapılanmasında en önemli ihtiyaçlar arasında.

20- Kahvaltı öncesi 1 bardak limonlu su.
Aç karnına.
Karın yağlarını daha etkili çözen bir içecek yok.


21- Meyveleri daima öğleden önce tüketin. İçeriğindeki şeker gün boyunca harcanacaktır.
Asla asla asla akşam yemeği sonrası tv karşısında meyve soyup yemeyin.


22- Akşam 6'dan sonra bir şey yemeyin, akşam 10-11 gibi yatın.
Aradaki 4 saati nasıl aç geçireceğim diye düşünüyorsanız, endişelenmeyin.
Aç değilsiniz, sadece eski alışkanlıkları özlüyorsunuz.
Oruç tutuyor gibi düşünün.
Yardıma ihtiyacınız varsa, şekersiz kahve tok tutmakta çok başarılı.
Ayrıca akşam yemeğinde protein ve kompleks karbonhidratlar aldıysanız, tokluğunuz 4-5 saatten fazla sürecek.
Can sıkıntısı yüzünden buzdolabına gitmeyi bırakın, kendinizi başka şeylerle oyalayın.
Açlık hissederseniz bol su için.


23- Sabah erken kalkın, pencereyi açın. Gün içerisinde mutlaka temiz hava alın. Doğru nefes almak kan dolaşımını hızlandırır ve yağ yakımına çok etkilidir. Mümkünse mutlaka gün içerisinde yarım saat bile olsa güneş görmeye çalışın, dışarıda yürüyün.

24- Tarçın tok tutuyor.

25- Her aş erdiğinizde, canınız her kaçamak istediğinde içinizden 10'a dek sayın, 1 bardak su için ve kendinize şunu sorun:
Gerçekten aç mıyım yoksa canım mı sıkılıyor?
O abur cuburu yedikten sonra mutlu mu olacağım, pişman mı?
"Yine başaramadım" diye mi düşünmek istiyorum, yoksa "Bu kez zayıflayabildim!" diye mi?
Oldukça faydalı bir paylaşım olmuş. Şu andan itibaren bu taktikleri hayatıma yerleştiriyorum. Bir de spor için aynı gazı hissetsem harika olacak :p
En iyisi geçmiş yazılarınızı okuyayım.
 
Sıkı takipçinizim uzun bir süredir. Evde spor yaparken vücudumda iyi sonuçlar aldım ve fena alıştım spora. Ama son 3-4 aydır beslenmeme pek önem vermediğim için baya kilo kaybı yaşadım. Ve aynada kendimi beğenmiyorum. Bacaklarım aşırı inceldi. Oysa çok iyiydi. Zaten vücudum kiloyu göstermiyor.
Bir aydır sporu bıraktım. Başlamayı çok istiyorum fakat dahada zayıflamaktan korkuyorum. Şimdi kilo almaya çalışıyorum.
Kilo almak isteyen insanlar inanın hiç önemsenmeyecek kadar az değil. Paylaşımlarınız çok faydalı. Rica etsem bizler için bilgilendirici bir kaç şey paylaşır mısınız?
 
Kizlar bu topici cook begendim :21:
Ben de ayca_ayca ayca_ayca gibi cok kilo verdim son birkac ayda.
Burada genelde kilo vermeye yonelik motive edici yorumlar paylasilmis.
Ben nasil saglikli sekilde 3-4 kilo alip ozellikle popo kaslarimi gelistirebilirim?
Cok sevdigim halde daha cok kilo kaybederim diye cardio bile yapamiyorum.
Squat, lunge, back kick yapiyorum.
Zaten kalcam belirgin sayilir kiloma gore.
Ama ben daha fit gorunsun istiyorum:KK54:
Bir de cok az yedigim icin fitness yaparken daha da kilo verebilirim:KK17:
Kisacasi incecik bacaklar, sımsıkı bir kalca, incecik bel ve sıkı tricepsler istiyorum.
Bunu yaparken de kilo kaybetmek istemiyorum.
Onerilerinizi bekliyorum:oops:
 
2 haftadır haber veremediğim için çok üzgünüm, bir yakınımızın sağlık sorunu sebebiyle iki haftadır bilgisayardan uzaktım ama sorunlar düzeldiğine göre yine motivasyonlarıma dönebilirim. Bugün yetişir mi bilmiyorum ancak yarına bir motivasyon yazmaya çalışacağım, sabrınız ve hoşgörünüz için teşekkürler.
 
Zayıflama Taktikleri

Aşağıdaki taktiklere 1 hafta boyunca sadık kalırsanız, 1 haftada 5 kilo garantisi veriyorum.


1- Daima her yemek öncesi 1 bardak su. Bahane yok.

2- Hatta daha iyisi, telefonunuza saat başı alarm kurun. Her çaldığında 1 bardak su için.

3- Sıvı kalori yasak. Yediğiniz yemeğin yanına içtiğiniz içeceğe dikkat edin.
Soğuk bir şeyler içmek istediğinizde kola, gazoz yerine ayran, soda seçmeye çalışın.
Sıcak içeceklerde ise şekeri kesin, yeşil çay ve şekersiz kahve tüketin.


4- Her öğününüzde protein olup olmadığını yoklayın. Sabah yumurta, öğlen ızgara et, akşam yoğurt gibi...

5- Unlu mamüller, tahıllar yok. Beyaz ekmek yok. Karbonhidratı bol lifli kompleks karbonhidratlardan almaya çalışın. Lifli yiyecekler daha uzun sürede yakılır, daha uzun süre tok hissedersiniz.

6- Her gün elma yiyin. Her. Gün.

7- Aldığınız gıdaların içeriğini daima okuyun. Ne yediğinizi bilin.
İçerikteki maddeler arasında, ne anlama geldiğini bilemediğiniz kimyasal isimler varsa, almayın. (E 330 gibi)


8- Tatlandırıcı kullanmayın; gerçeğini (sofra şekeri) de, kimyasal olanı da.

9- "Az yemeliyim" kaygısını bırakın, rahat yiyin ama midenizin büyük kısmını az kalorili yiyeceklerle doldurun. Mesela akşam yemeğinde ekmeksiz doyamayacağınızı hissettiyseniz kaşık kaşık yoğurt, kaşık kaşık salata yiyebilirsiniz.

10- Patatessiz, pilavsız ve makarnasız hayat daha güzel.

11- Haftanın 1 gününü et yemeden geçirin. 1 gününde ise mutlaka ızgara balık tüketin.

12- Sebzelerinizi daima yiyin. Daima sebze yiyin. Hatta ikindi vakti için 1 bardak sebze suyu içmenin vücudunuzu arındırdığını da ekleyelim.

13- Yemeklerde zeytinyağı kullanın. Daima az yağ ile yemek pişirmeye çalışın. Ayçiçek yağını çöpe dökün.
"Yağ olmayınca tatsız tuzsuz oluyor" diye düşünüyorsanız şunu dinleyin,
damağınızda 5 saniye sürecek lezzet mi önemli,
yoksa yağlanmayan bir vücut, sağlıklı fit bir hayat mı?


14- Kahvaltınız geç olsun ama düzgün olsun.

15- Fast food diye bir şey yok. O satılanlar bol yağlı zehirler. Asla vücudunuza girmesine izin vermeyin.

16- Kızartma yerine ızgaranın lezzetini keşfedin. Kızartmayı hayatınızdan çıkarın.

17- Dışarıdan yemek yemeyin, kendi yemeğinizi yanınızda taşıyın.
Saklama kaplarında temizlenmiş havuçlar, dilimli elmalar, kıtır fındıklar, tatlı domatesler harika atıştırmalık oluyorlar.


18- Yatağa daima aç girin. Daima.
Alışık olmasanız bile bunu deneyin. Karnınızın kazınmasına inat deneyin.
2-3 gün sonra vücudunuz bu yeni alışkanlığı kabul edecek, karnınızın kazınması bitecek.


19- Mutlaka uykunuzu alın. Sakin, sessiz, düzenli uyku kas yapılanmasında en önemli ihtiyaçlar arasında.

20- Kahvaltı öncesi 1 bardak limonlu su.
Aç karnına.
Karın yağlarını daha etkili çözen bir içecek yok.


21- Meyveleri daima öğleden önce tüketin. İçeriğindeki şeker gün boyunca harcanacaktır.
Asla asla asla akşam yemeği sonrası tv karşısında meyve soyup yemeyin.


22- Akşam 6'dan sonra bir şey yemeyin, akşam 10-11 gibi yatın.
Aradaki 4 saati nasıl aç geçireceğim diye düşünüyorsanız, endişelenmeyin.
Aç değilsiniz, sadece eski alışkanlıkları özlüyorsunuz.
Oruç tutuyor gibi düşünün.
Yardıma ihtiyacınız varsa, şekersiz kahve tok tutmakta çok başarılı.
Ayrıca akşam yemeğinde protein ve kompleks karbonhidratlar aldıysanız, tokluğunuz 4-5 saatten fazla sürecek.
Can sıkıntısı yüzünden buzdolabına gitmeyi bırakın, kendinizi başka şeylerle oyalayın.
Açlık hissederseniz bol su için.


23- Sabah erken kalkın, pencereyi açın. Gün içerisinde mutlaka temiz hava alın. Doğru nefes almak kan dolaşımını hızlandırır ve yağ yakımına çok etkilidir. Mümkünse mutlaka gün içerisinde yarım saat bile olsa güneş görmeye çalışın, dışarıda yürüyün.

24- Tarçın tok tutuyor.

25- Her aş erdiğinizde, canınız her kaçamak istediğinde içinizden 10'a dek sayın, 1 bardak su için ve kendinize şunu sorun:
Gerçekten aç mıyım yoksa canım mı sıkılıyor?
O abur cuburu yedikten sonra mutlu mu olacağım, pişman mı?
"Yine başaramadım" diye mi düşünmek istiyorum, yoksa "Bu kez zayıflayabildim!" diye mi?

Super yaa uygulamaya calisicammm tesekkurler
 
2 haftadır haber veremediğim için çok üzgünüm, bir yakınımızın sağlık sorunu sebebiyle iki haftadır bilgisayardan uzaktım ama sorunlar düzeldiğine göre yine motivasyonlarıma dönebilirim. Bugün yetişir mi bilmiyorum ancak yarına bir motivasyon yazmaya çalışacağım, sabrınız ve hoşgörünüz için teşekkürler.
cok geçmiş olsun yeni motivasyonu heyecanla bekliyoruz :)
 
Beklettiğim için üzgünüm, kısa bir motivasyon koyup pazartesiye hazırlayayım sizleri:

Yeni bir taktik, doğal elma sirkesi!
Sabah kahvaltıdan önce içilen elma sirkesinin faydalarını biliyor musunuz?

Bizler için elma sirkesi iştah kesen ve metabolizma hızını artıran etkileri ile ön plana çıkmakta. Elma sirkesi bir yandan vücuttaki zararlı toksinlerin ve ödemin atımı ile hücrelere daha fazla oksijenin ulaşmasına yardımcı olurken, diğer yandan da damarları açıcı etki yapmakta ve vücutta kilolara neden olan ödem adını verdiğimiz toksin içeren lenf sıvısının fazlasının vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olmaktadır. Elma sirkesinin kandaki yağları, trigliserid ve kolesterol gibi zararlı maddeleri eriterek lenf ve karaciğer yoluyla böbreklerden vücuttan atılmasına da yardımcı olduğunu biliyoruz.

Evde Elma Sirkesi Kürü/Yapılışı ve Kullanımı


1) Elma Sirkesi Bal Su Formülü Evde Nasıl Hazırlanır?
Öncelikle 2 tatlı kaşığı elma sirkesini bir bardak suyun içerisine döküyoruz ve dilerseniz bal ve sinameki tozu da ekleyebilirsiniz. Ancak sinameki tozunun içerisinde şeker olmamalıdır. Bu elma sirkesi formülü kaşıkla bir güzel karıştırıldıktan sonra, zayıflama, kilo verme ve kolesterol düşürmek için kullanıma hazırdır.

2) Elma Sirkesi Zayıflamak İçin Nasıl İçilmeli ve Tüketilmeli?
Elma sirkesi ile zayıflamak için yemeklerden yarım saat kadar önce bir çay bardağı kadar hazırladığınız karışımdan içmelisiniz. Mide sorunu yaşarsanız yemeklerden sonra için.

3) Elma Sirkesi Kürü Yaparken Egzersiz ve Spor Faydalı Mıdır?
Zayıflama hızını artırmak için haftada 3-4 kez ve günde de sabah öğle akşam olmak üzere her birinde 15 dakikalık zayıflama hareketleri yapmanız faydalı olacaktır.

4) Elma Sirkesi Kürü ve Su içmenin Faydaları
Elma sirkesi kürü uygularken gün içerisinde yeteri kadar su içmek, hem vücuttan toksin ve ödem atıcı etki yapacak hem de bağışıklık sistemini güçlendirecektir.

5) Elma Sirkesi Zayıflama Kürü Yaparken Diyet Yapılabilir mi?
Elma Sirkesi kürü ile birlikte uygulanacak uygun bir diyet listesi, sizlerin kalıcı yoldan kilo verebilme çabalarına destek olacaktır.

Mide sorunu ve mide rahatsızlığı olmayan herkes bu kürü yapabilir.

Şifa amacıyla kullanmak için; bir bardak suya 2 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1-2 tatlı kaşığı bal katarak, günde 3 defa, mümkünse yemeklerden önce (iştah kesmesi için) alınmalıdır.

Yine her sabah aç karına bir defa alırsak sağlığımızı korumada faydalıdır.

Sağlığımıza faydaları

• Sirke asidi normal dozlarda dahi mikrop öldürücü özelliğe sahiptir.

• Yine bağışıklık sistemini güçlendirerek nezle, grip, boğaz ağrıları gibi enfeksiyonlara yakalanmayı engeller.

• Sirke sindirimi kolaylaştırır. Hazımsızlığa iyi gelir. Bu sebeple birçok yemek ve salatalarda tat ve çeşni için kullanılır.

• Ayrıca barsak gazına ve kabızlığa iyi gelir.

• Sirke mide hararetini giderir. Safrayı keser. Safra rahatsızlıklarına iyi gelir ve safra akıntısını tanzim eder.

• Kalp ve sinirleri kuvvetlendirmede düzenli olarak elma sirkesi—bal karışımı alınması tavsiye edilir. Yine bu karışım muhtevasında olan A ve diğer vitaminlerle görmeyi keskinleştirir.

• Sirke kandaki kolesterolu düşürerek kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu rol oynar. İçerdiği doğal asitler ve enzimlerle kanın daha sağlıklı ve ince akmasını sağlar.

• Elma sirkesi yüksek miktarda kalsiyum, yani kemik ve dişler başta olmak üzere insan vücudunun en temel minerallerinden birini ihtiva etmektedir. Böylece kemikleri mineral bakımından zenginleştirerek osteoporozu (kemik erimesi) önler.

• Kadınlarda adet ağrılarına ve anormal akıntılara karşı tesirlidir.

• Sirkeyle soğuk su friksiyonları en zararsız ateş düşürücü, keza vücuda sükûnet ve ferahlık veren bir tatbikat olur.

• Egzama ve yaralara sürülürse büyük ölçüde şifa etkisi vardır.

• Başta damarlar, karaciğer, böbrekler olmak üzere vücudu toksinlerden (zehirli atık maddeler) arındırır, yağlı – mukus kalıntılarını parçalar.

• İdrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplarda, yaban arısı sokmalarında, saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çınlamasında da kullanılır.

alıntıdır.



(Leithia notu: Her yemek öncesi içmek yerine sadece sabah kahvaltı öncesi içerek de yağ yakımını hızlandırabilirsiniz. Ev yapımı olanları tavsiye ediyorum, marketten alınanların içeriğinde koruyucu kimyasallar olabiliyor. Güne elma sirkesi ile başladığınızda, gün içerisinde yediklerinize de dikkat ettiğinizi fark edeceksiniz. Doğal motivasyon oluyor.)
 
Geçen haftadan beri hastanede olduğumu söylemiştim, bir yakınımızın geçirdiği rahatsızlık sonucu bugün yeni bir şeyler öğrendim. İnternette araştırma yaptım konu hakkında ve sizle de paylaşmak istedim. Magnezyum eksikliği gerçekten önemli bir sağlık sorunuymuş.

Günün Gıdası: MAGNEZYUM

Mide-bağırsak bölgesinde, idrar yollarında, baldırlarda kramplar, kalp ritminde bozukluklar, boyunda ve omuzlarda kasılmalar veya sinirlilik, ellerde uyuşukluk ve karıncalanma, migren, dikkat azlığı, gürültüye karşı hassasiyet magnezyum eksikliğinin işaretleridir.

Hayati önem taşıyan 11 mineralden birisi olan ve doğal sağlık kaynağı olarak nitelendirilen magnezyum, başta stres olmak üzere çok sayıda hastalığa karşı iyi gelir. Özellikle migrene karşı iyidir ve kalbi korur. Uykusuzluğu bitirir, depresyonu engeller. Astım ve alerjik nezleyi hafifletir. Ayrıca cildi düzgünleştirir, saçı güzelleştirir, tırnakları kuvvetlendirir. Magnezyumun fazlasının zararı yoktur, fazlası vücuttan atılır. Düzenli olarak kullanmaya başladıktan sonra daha sabırlı, sakin, gereksiz şeyleri dert etmekten kolayca kaçınabilen bir insana dönüşürsünüz. Üstelik adet dönemi sancılarına ve spor sonrası kas ağrılarına karşı da birebirdir.

Badem, ceviz, fındık, fıstık, muz, kuru baklagiller, yeşil sebzeler ve tahıllarda, domates, soğan, incir, üzüm, hurma, badem, yulaf, çavdar, buğday, kara turp, gravyar peyniri, havuç, kereviz, marul, pırasada bulunur.

Eğer bu aralar öfkeli hissediyor, sık sık hüzünleniyor ve bunalıma giriyorsanız; magnezyum sizi yatıştıracak ve rahatlatacaktır.

Unutmayın, zayıflamanın ve sağlığın birinci şartı, düzgün beslenmekten geçiyor. Yediğiniz sağlıksız yağlı yiyecekler, kötü karbonhidratlı veya şekerli gıdalar, paketli işlenmiş ürünler sadece kilo aldırmakla kalmıyor; psikolojimize de zarar veriyor, beynimizi kötü etkiliyor. Şeker tüketenlerde hiperaktivite, odaklanma ve öfke sorunları gibi bir sürü yan etki keşfediliyor.

Sadece düzgün beslenmeye geçerek hızlı zayıflamakla kalmaz, kendinizi daha iyi de hissedersiniz. Daha dinç ve enerjik olur, cildiniz güzelleşir, vücudunuz adeta ona iyi davrandığınız için size minnettarlığını yansıtır.

Sağlık üzerine yazılarımız devam edecek, motivasyonu da ilk fırsatta yazacağım.

Spora devam, iyi beslenmeye devam!
 
Merhaba, kendime dair kısa bir bilgi vermeye geldim.

Motivasyon yazmak için önce kendimde motivasyon bulmam gerekiyor.
Ancak birkaç haftadır canım sıkkın.
Daha önce bir yakınımın sağlık sorunu gibi bir şeyden bahsetmiştim.
Aslında çok sevdiğim bir arkadaşım -yakın zamanda yaşadığı kötü olayların da etkisiyle- intihara kalkıştı.
Kendisi farklı bir şehirde, o yüzden apar topar onun yanına gittim.
Beni telefonla arar, iyi olduğunu söylerdi ve ben de canı sıkıldığında ona telefonda da terapi yapar, motivasyon verirdim.
Sesinin kötü olduğunu hissedebiliyordum ve en azından spor yapması, dışarıya çıkması, nefes alması için onu zorluyordum. Çünkü spor yaptığınızda vücut mutluluk salgılıyor.
Ama sanırım ona ulaşamıyormuşum, haberini alınca gerçekten çok korktum.
Kendisi şu an iyi ama ben onu hastanede görünce çok üzüldüm.
Kendi şehrime geri döndüm ama bu birkaç günlük koşturmaca beni de çok yıprattı diyebilirim.

Takip edenler beni az çok biliyorsunuz, olayların iyi tarafını görmeye çalışır ve bundan motivasyon çıkarırım.
Bunda da benzer bir yol çizeceğim.

Umutsuzluğa kapılabiliriz, hayatın kötü yanları üst üste gelebilir.
"Ne gerek var zayıflamaya" diye düşünebiliriz, amacımızı kaybedebiliriz, kaybolmuş hissedebiliriz.
Süslenmek, makyaj yapmak, güzel giyinmek, kendine bakmak bir yana;
Bazen yüzümüzü yıkayamayacak kadar depresif,
Aynaya bakıp kendimize gülümseyemeyecek kadar mutsuz ve umutsuz hissedebiliriz.

Evet, kötü günler yaşanıyor.
Onlar olmasa iyi günlerin kıymetini bilemezdik.
Kötü günler herkesin başına geliyor.
Ama hayat %10 başınıza gelenlerden ibaretse,
Kalan %90, o başınıza gelen olaylara nasıl tepki verdiğinizle oluşuyor.

Ne yazık ki televizyonda sürekli ince bedenler, zengin hayatlar gösteriliyor,
Sürekli ulaşamayacağımız hayatlara özendiriliyoruz.
Ve elimizdekilerin kıymetini fark edemiyoruz.
Başka hayatları kıskandıkça mutsuz oluyor,
Tek ömrümüzü de bu tür bize hiçbir şey getirmeyecek mutsuzlukla harcıyoruz.

Hayat size limon vermiş diye başkasının elindeki elmaya bakıp şikayet ederek ömrünüzü yitirmeyin.
O limondan güzel bir şeyler çıkartabilirsiniz.
Gülümseyerek, azıcık su ve şeker katarak, lezzetli bir limonata yapabilirsiniz kendinize.
Size verilenlere şükredin ve elinizdekileri iyileştirmek için mücadele edin.

Fiziğinizi beğenmiyor olabilirsiniz, öyleyse onu iyileştirmek elinizde.
Evliliğinizi beğenmiyor olabilirsiniz, öyleyse onu iyileştirmek elinizde.
Hatta hayatınızı değiştirmek elinizde.
Şikayeti bırakıp "Nasıl güzelleştirebilirim hayatımı" diye düşünmek yeterli.

"Yaşlandık artık, bizden geçti" diye düşünmek yerine bir kursa yazılmak, ilerlemek, yeni bir kitap okumak, belki daha önce hiç şans vermediğiniz bir restoranda yemek yemek, tarzınıza uymayan bir dizi izlemek, hatta dil öğrenmek, yeni insanlarla kaynaşmak hayata bakış açınızı değiştirecektir.

Ve sizi mutsuz eden her şeyi geride bırakın.
Bu evliliğiniz de olabilir, sizi mutsuz eden bir insan da olabilir, bir çevre ya da iş de olabilir.
Ve eğer her şeye rağmen iyi hissedemiyorsanız,
YARDIM ALIN.
Dostlarınızdan, ailenizden, ya da bir doktordan.

Kötü beslenmek aynı zamanda depresyona yol açıyor.
Beslenme düzeninizi değiştirmek, içeriğinde potasyum magnezyum gibi mineraller olan mutluluk veren yiyeceklere yönelmek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

Ve bir çukura düştüğünüzü düşünüyorsanız, kendinizi zorlayın ve dışarı çıkıp koşun.
Dışarı çıkamıyorsanız, olduğunuz yerde sizi terletecek miktarda spor yapın.
Terlemek, kalbin hızlanması, yorulmak inanın sizi iyi hissettirecek.
Canınız sıkkınsa Tabata - 4 dakikalık bir video yeterli.
Karar verme mekanizmanızın iyileştiğini, olaylara daha pozitif baktığınızı, bir anda pompalanan mutluluk hormonuyla iyi hissettiğinizi göreceksiniz.

Kötü olaylar daima olacak.
Bir ömür onlara üzülerek geçirmektense,
Onları kabul edip hayata devam etmeyi seçin.

Hayat bir sinema filmi gibi.
Sıkılıp yarısında çıkmayın.
Belki de müthiş bir son sizi bekliyor.
Belki de filmin hikayesi aniden değişecek.
Hayatınıza şans verin.

Kendinizi sevin.
Mutluluğu da, mutsuzluğu da doya doya yaşayın.
Sıkıntılarınızı bastırmayın.
Dua edin.
Konuşun.

Azıcık da bencil olun. :)
Biraz kendinizi düşünün.
Kendiniz için iyi olanı yapın.
Eğer iyi hissetmek için kilo vermeniz gerekiyorsa, bunun için mücadele edin.
Eğer iyi hissetmek için işinizden ayrılmanız gerekiyorsa, ayrılın.

Allah bir kapıyı kaparsa diğerini açar.
Yaşadığınız tüm deneyimler için,
İyi deneyimler için,
Ve size ders veren kötü deneyimler için,
Teşekkür edin.
Şükredin.

Umarım yardımcı olabilmişimdir.
Bazen arkadaşlarımıza yardım edemiyoruz ama belki bu satırları okuyan birine yardım ulaşabilmişimdir.

Ben de eski düzenime geri döndüm sayılır.
Buraya yazı eklemeye devam edeceğim, düzensiz olabilir ama olsun.
Okuduğunuz için teşekkürler,
İyi ki varsınız.
 
Merhaba, kendime dair kısa bir bilgi vermeye geldim.

Motivasyon yazmak için önce kendimde motivasyon bulmam gerekiyor.
Ancak birkaç haftadır canım sıkkın.
Daha önce bir yakınımın sağlık sorunu gibi bir şeyden bahsetmiştim.
Aslında çok sevdiğim bir arkadaşım -yakın zamanda yaşadığı kötü olayların da etkisiyle- intihara kalkıştı.
Kendisi farklı bir şehirde, o yüzden apar topar onun yanına gittim.
Beni telefonla arar, iyi olduğunu söylerdi ve ben de canı sıkıldığında ona telefonda da terapi yapar, motivasyon verirdim.
Sesinin kötü olduğunu hissedebiliyordum ve en azından spor yapması, dışarıya çıkması, nefes alması için onu zorluyordum. Çünkü spor yaptığınızda vücut mutluluk salgılıyor.
Ama sanırım ona ulaşamıyormuşum, haberini alınca gerçekten çok korktum.
Kendisi şu an iyi ama ben onu hastanede görünce çok üzüldüm.
Kendi şehrime geri döndüm ama bu birkaç günlük koşturmaca beni de çok yıprattı diyebilirim.

Takip edenler beni az çok biliyorsunuz, olayların iyi tarafını görmeye çalışır ve bundan motivasyon çıkarırım.
Bunda da benzer bir yol çizeceğim.

Umutsuzluğa kapılabiliriz, hayatın kötü yanları üst üste gelebilir.
"Ne gerek var zayıflamaya" diye düşünebiliriz, amacımızı kaybedebiliriz, kaybolmuş hissedebiliriz.
Süslenmek, makyaj yapmak, güzel giyinmek, kendine bakmak bir yana;
Bazen yüzümüzü yıkayamayacak kadar depresif,
Aynaya bakıp kendimize gülümseyemeyecek kadar mutsuz ve umutsuz hissedebiliriz.

Evet, kötü günler yaşanıyor.
Onlar olmasa iyi günlerin kıymetini bilemezdik.
Kötü günler herkesin başına geliyor.
Ama hayat %10 başınıza gelenlerden ibaretse,
Kalan %90, o başınıza gelen olaylara nasıl tepki verdiğinizle oluşuyor.

Ne yazık ki televizyonda sürekli ince bedenler, zengin hayatlar gösteriliyor,
Sürekli ulaşamayacağımız hayatlara özendiriliyoruz.
Ve elimizdekilerin kıymetini fark edemiyoruz.
Başka hayatları kıskandıkça mutsuz oluyor,
Tek ömrümüzü de bu tür bize hiçbir şey getirmeyecek mutsuzlukla harcıyoruz.

Hayat size limon vermiş diye başkasının elindeki elmaya bakıp şikayet ederek ömrünüzü yitirmeyin.
O limondan güzel bir şeyler çıkartabilirsiniz.
Gülümseyerek, azıcık su ve şeker katarak, lezzetli bir limonata yapabilirsiniz kendinize.
Size verilenlere şükredin ve elinizdekileri iyileştirmek için mücadele edin.

Fiziğinizi beğenmiyor olabilirsiniz, öyleyse onu iyileştirmek elinizde.
Evliliğinizi beğenmiyor olabilirsiniz, öyleyse onu iyileştirmek elinizde.
Hatta hayatınızı değiştirmek elinizde.
Şikayeti bırakıp "Nasıl güzelleştirebilirim hayatımı" diye düşünmek yeterli.

"Yaşlandık artık, bizden geçti" diye düşünmek yerine bir kursa yazılmak, ilerlemek, yeni bir kitap okumak, belki daha önce hiç şans vermediğiniz bir restoranda yemek yemek, tarzınıza uymayan bir dizi izlemek, hatta dil öğrenmek, yeni insanlarla kaynaşmak hayata bakış açınızı değiştirecektir.

Ve sizi mutsuz eden her şeyi geride bırakın.
Bu evliliğiniz de olabilir, sizi mutsuz eden bir insan da olabilir, bir çevre ya da iş de olabilir.
Ve eğer her şeye rağmen iyi hissedemiyorsanız,
YARDIM ALIN.
Dostlarınızdan, ailenizden, ya da bir doktordan.

Kötü beslenmek aynı zamanda depresyona yol açıyor.
Beslenme düzeninizi değiştirmek, içeriğinde potasyum magnezyum gibi mineraller olan mutluluk veren yiyeceklere yönelmek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

Ve bir çukura düştüğünüzü düşünüyorsanız, kendinizi zorlayın ve dışarı çıkıp koşun.
Dışarı çıkamıyorsanız, olduğunuz yerde sizi terletecek miktarda spor yapın.
Terlemek, kalbin hızlanması, yorulmak inanın sizi iyi hissettirecek.
Canınız sıkkınsa Tabata - 4 dakikalık bir video yeterli.
Karar verme mekanizmanızın iyileştiğini, olaylara daha pozitif baktığınızı, bir anda pompalanan mutluluk hormonuyla iyi hissettiğinizi göreceksiniz.

Kötü olaylar daima olacak.
Bir ömür onlara üzülerek geçirmektense,
Onları kabul edip hayata devam etmeyi seçin.

Hayat bir sinema filmi gibi.
Sıkılıp yarısında çıkmayın.
Belki de müthiş bir son sizi bekliyor.
Belki de filmin hikayesi aniden değişecek.
Hayatınıza şans verin.

Kendinizi sevin.
Mutluluğu da, mutsuzluğu da doya doya yaşayın.
Sıkıntılarınızı bastırmayın.
Dua edin.
Konuşun.

Azıcık da bencil olun. :)
Biraz kendinizi düşünün.
Kendiniz için iyi olanı yapın.
Eğer iyi hissetmek için kilo vermeniz gerekiyorsa, bunun için mücadele edin.
Eğer iyi hissetmek için işinizden ayrılmanız gerekiyorsa, ayrılın.

Allah bir kapıyı kaparsa diğerini açar.
Yaşadığınız tüm deneyimler için,
İyi deneyimler için,
Ve size ders veren kötü deneyimler için,
Teşekkür edin.
Şükredin.

Umarım yardımcı olabilmişimdir.
Bazen arkadaşlarımıza yardım edemiyoruz ama belki bu satırları okuyan birine yardım ulaşabilmişimdir.

Ben de eski düzenime geri döndüm sayılır.
Buraya yazı eklemeye devam edeceğim, düzensiz olabilir ama olsun.
Okuduğunuz için teşekkürler,
İyi ki varsınız.


ne diyecegimi bilemiyorum... seni bana Tanri gönderdi. yaşamak mi ölmek mi diye dusundugum su anlarda umut oldun. mucadeleyi seciyorum. iyi ki varsinnnn
 
Merhaba, kendime dair kısa bir bilgi vermeye geldim.

Motivasyon yazmak için önce kendimde motivasyon bulmam gerekiyor.
Ancak birkaç haftadır canım sıkkın.
Daha önce bir yakınımın sağlık sorunu gibi bir şeyden bahsetmiştim.
Aslında çok sevdiğim bir arkadaşım -yakın zamanda yaşadığı kötü olayların da etkisiyle- intihara kalkıştı.
Kendisi farklı bir şehirde, o yüzden apar topar onun yanına gittim.
Beni telefonla arar, iyi olduğunu söylerdi ve ben de canı sıkıldığında ona telefonda da terapi yapar, motivasyon verirdim.
Sesinin kötü olduğunu hissedebiliyordum ve en azından spor yapması, dışarıya çıkması, nefes alması için onu zorluyordum. Çünkü spor yaptığınızda vücut mutluluk salgılıyor.
Ama sanırım ona ulaşamıyormuşum, haberini alınca gerçekten çok korktum.
Kendisi şu an iyi ama ben onu hastanede görünce çok üzüldüm.
Kendi şehrime geri döndüm ama bu birkaç günlük koşturmaca beni de çok yıprattı diyebilirim.

Takip edenler beni az çok biliyorsunuz, olayların iyi tarafını görmeye çalışır ve bundan motivasyon çıkarırım.
Bunda da benzer bir yol çizeceğim.

Umutsuzluğa kapılabiliriz, hayatın kötü yanları üst üste gelebilir.
"Ne gerek var zayıflamaya" diye düşünebiliriz, amacımızı kaybedebiliriz, kaybolmuş hissedebiliriz.
Süslenmek, makyaj yapmak, güzel giyinmek, kendine bakmak bir yana;
Bazen yüzümüzü yıkayamayacak kadar depresif,
Aynaya bakıp kendimize gülümseyemeyecek kadar mutsuz ve umutsuz hissedebiliriz.

Evet, kötü günler yaşanıyor.
Onlar olmasa iyi günlerin kıymetini bilemezdik.
Kötü günler herkesin başına geliyor.
Ama hayat %10 başınıza gelenlerden ibaretse,
Kalan %90, o başınıza gelen olaylara nasıl tepki verdiğinizle oluşuyor.

Ne yazık ki televizyonda sürekli ince bedenler, zengin hayatlar gösteriliyor,
Sürekli ulaşamayacağımız hayatlara özendiriliyoruz.
Ve elimizdekilerin kıymetini fark edemiyoruz.
Başka hayatları kıskandıkça mutsuz oluyor,
Tek ömrümüzü de bu tür bize hiçbir şey getirmeyecek mutsuzlukla harcıyoruz.

Hayat size limon vermiş diye başkasının elindeki elmaya bakıp şikayet ederek ömrünüzü yitirmeyin.
O limondan güzel bir şeyler çıkartabilirsiniz.
Gülümseyerek, azıcık su ve şeker katarak, lezzetli bir limonata yapabilirsiniz kendinize.
Size verilenlere şükredin ve elinizdekileri iyileştirmek için mücadele edin.

Fiziğinizi beğenmiyor olabilirsiniz, öyleyse onu iyileştirmek elinizde.
Evliliğinizi beğenmiyor olabilirsiniz, öyleyse onu iyileştirmek elinizde.
Hatta hayatınızı değiştirmek elinizde.
Şikayeti bırakıp "Nasıl güzelleştirebilirim hayatımı" diye düşünmek yeterli.

"Yaşlandık artık, bizden geçti" diye düşünmek yerine bir kursa yazılmak, ilerlemek, yeni bir kitap okumak, belki daha önce hiç şans vermediğiniz bir restoranda yemek yemek, tarzınıza uymayan bir dizi izlemek, hatta dil öğrenmek, yeni insanlarla kaynaşmak hayata bakış açınızı değiştirecektir.

Ve sizi mutsuz eden her şeyi geride bırakın.
Bu evliliğiniz de olabilir, sizi mutsuz eden bir insan da olabilir, bir çevre ya da iş de olabilir.
Ve eğer her şeye rağmen iyi hissedemiyorsanız,
YARDIM ALIN.
Dostlarınızdan, ailenizden, ya da bir doktordan.

Kötü beslenmek aynı zamanda depresyona yol açıyor.
Beslenme düzeninizi değiştirmek, içeriğinde potasyum magnezyum gibi mineraller olan mutluluk veren yiyeceklere yönelmek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

Ve bir çukura düştüğünüzü düşünüyorsanız, kendinizi zorlayın ve dışarı çıkıp koşun.
Dışarı çıkamıyorsanız, olduğunuz yerde sizi terletecek miktarda spor yapın.
Terlemek, kalbin hızlanması, yorulmak inanın sizi iyi hissettirecek.
Canınız sıkkınsa Tabata - 4 dakikalık bir video yeterli.
Karar verme mekanizmanızın iyileştiğini, olaylara daha pozitif baktığınızı, bir anda pompalanan mutluluk hormonuyla iyi hissettiğinizi göreceksiniz.

Kötü olaylar daima olacak.
Bir ömür onlara üzülerek geçirmektense,
Onları kabul edip hayata devam etmeyi seçin.

Hayat bir sinema filmi gibi.
Sıkılıp yarısında çıkmayın.
Belki de müthiş bir son sizi bekliyor.
Belki de filmin hikayesi aniden değişecek.
Hayatınıza şans verin.

Kendinizi sevin.
Mutluluğu da, mutsuzluğu da doya doya yaşayın.
Sıkıntılarınızı bastırmayın.
Dua edin.
Konuşun.

Azıcık da bencil olun. :)
Biraz kendinizi düşünün.
Kendiniz için iyi olanı yapın.
Eğer iyi hissetmek için kilo vermeniz gerekiyorsa, bunun için mücadele edin.
Eğer iyi hissetmek için işinizden ayrılmanız gerekiyorsa, ayrılın.

Allah bir kapıyı kaparsa diğerini açar.
Yaşadığınız tüm deneyimler için,
İyi deneyimler için,
Ve size ders veren kötü deneyimler için,
Teşekkür edin.
Şükredin.

Umarım yardımcı olabilmişimdir.
Bazen arkadaşlarımıza yardım edemiyoruz ama belki bu satırları okuyan birine yardım ulaşabilmişimdir.

Ben de eski düzenime geri döndüm sayılır.
Buraya yazı eklemeye devam edeceğim, düzensiz olabilir ama olsun.
Okuduğunuz için teşekkürler,
İyi ki varsınız.
Yine harika bir yazı ve güzel bir konuyu değinmişsiniz teşekkür ederim
 
Günün Motivasyonu: Sabahtan Başlayan Vicdan Azabı

Gün içerisinde yediklerinize dikkat edemiyorsanız, sporu kaçırdıysanız, sürekli erteleyip pazartesileri bekliyorsanız bu yöntem işe yarayabilir.

Akşam üzerimize çöken vicdan azabı genelde şu şekilde olur:

"Bugün de hiçbir şey yapmadım."
"Çok kaçırdık öğle yemeğini."
"Keşke sporumu yapabilseydim."

Ve bu azaplar genelde sadece üzerimizde hayal kırıklığı oluşturur, kendimizi başarısız hissetmemize neden olur ve motivasyonu düşürür.

Ancak bu vicdan azaplarını iyi yönde kullanmamızı sağlayabileceğimiz bir yöntem var.
Bu "baskı"nın sabahın erken saatlerinde oluşmasını sağlamak.

* Öncelikle mutlaka erken kalkmaya çalışın.

* Yatağınızın tam karşısına, uyanır uyanmaz görebileceğiniz bir noktaya şunu yazın.

NEFES AL
GERİN
SU İÇ
GÜLÜMSE

* Nefes almak için, evinizin balkonuna çıkın ya da pencerenizi açın.
Perdeleri aralayın ve vücudunuzu günışığına doyurun.

"Soğuk oluyor" ya da "Bugün hava bulutlu" diye düşünmeyin, bunu alışkanlık haline getirin.
O ürpertiyi hissetmeniz, titremeniz, azıcık üşümeniz vücudunuzu uyandıracak ve size korkunç bir enerji verecek.
O soğuk havayı derin derin içinize çekin.
Nefes alırken burnunuzdan alın, içinizden yavaş yavaş 10'a dek sayın,
Elinizi karnınıza koyun ve içinize dolan havayla şiştiğini hissedin.
Daha fazla nefes alamayacağınızı düşündüğünüz ana dek nefes almaya devam edin.
Sonra nefesi aynı yavaşlıkta, uzun uzun, acele etmeden ağzınızdan nefes verin.
Nefes verirken yine 10'a dek sayın.

Hafifçe başınız dönmeye başladıysa, doğru yapıyorsunuz.
* Gerinin.

Kollarınızı yukarı uzatın, sırtınızı esnetin.
Boynunuzu yavaşça iki tarafa çevirin.
Sizi rahatlatan hareketleri yavaşça ve kendinizi incitmeden yapmaya çalışın.
Derin derin nefes alın.
Oksijenin bedeninizin her hücresine ulaşmasına izin verin.

* Büyük bir bardak su için.

Kahvaltı öncesi bu büyük bardak su sizi iyi hissettirecek ve gün içerisinde kaçamak yapmanızı engelleyecek.
Saatinizi kurun, alarmınızı her saat başı çalacak şekilde ayarlayın ve her saat başı bir bardak su için.

* Son olarak gülümseyin.

Hatalarınızı affedin.
Başarılarınızı takdir edin.
Elinizden gelenin en iyisini yapacağınızı biliyorsunuz.
Bugün başlangıcınız olsun.

Gülümsemek mutluluk hormonunu arttırır, enerji verir.
Beynimizi kandırmak elimizde,
Gülümsediğimiz anda beynimiz mutlu olduğunu düşünerek mutluluk hormonu pompalamaya başlar.
Zorla gülümseyin, hemen şu an. Enerjinizin arttığını hissedeceksiniz.

* Ufak taktikler:

Alışverişe çıkacaksanız, mutlaka çıkmadan önce bir elma yiyin.
Bu taktik sizi abur cubur almaktan uzaklaştıracak.

* Çorba daima katı yemeğe göre daha tok tutar.

Öğünlerinizde çorbaya önem verin.

* Karnınızı diğer "az kalorili" yiyeceklerle şişirin, basit karbonhidratları yemeye midenizde yer kalmasın.
Pilav yiyeceğinize et yiyin, makarna yiyeceğinize cacık yiyin.
Ekmek yiyeceğinize salataya saldırın.

* Şekeri kesin.
"Bu bardak çayım şekerli olsun, bu son" demeyin.

* "Spor yapsam mı, yapmasam mı, birazdan yaparım" düşünce kargaşasına girdiğinizi fark ettiğiniz an;
Bir anda oturduğunuz yerden ayağa kalkın.
Beyninizin size ikileme sokmasına izin vermeyin.
Ayağa kalkın ve yaptığınız spor programının başlat tuşuna basın.
Bırakın video oynasın, siz izleyin sadece.
Dayanamayıp spora eşlik edeceksiniz.

* Pazartesiyi kaçırdıysanız salı başlayın!
Pazartesiyi, ayın 1'ini, haftanın ilk gününü, çıkmaz ayın son çarşambasını beklemeden
HEMEN ŞİMDİ SAĞLIKLI BESLENMEYİ VE SPORU SEÇİN!

Son olarak, kasım programında yapabilirsem iki güne bir motivasyon koymaya çalışacağım.

Mottomuz şu;
Yeni yıl kararı olarak zayıflayacağım demeyeceğiz.
Yeni yıla zayıf gireceğiz.

İki ayımız var, yeni yılda insanlara "Sen ne kadar zayıfladın böyle" dedirtelim mi?
 
Son düzenleme:
ALINTIDIR

Bağışıklık Sistemi… Tıbbi adıyla İmmün Sistemi… Hatta AIDS hastalığının içindeki o I harfi de oradan gelir; “Immune” kelimesinden. (AIDS = Acquired Immune Deficiency Syndrome, yani Türkçe karşılığıyla; Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu).

İşte “Bağışıklık Sistemi” dediğimiz şeyin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için, AIDS’ten gidelim… Biliyorsunuz, henüz günümüzde tedavisi bulunmayan, çağımızın vebası kabul edilen AIDS hastalığında, kimse aslında “AIDS”ten ölmüyor! Bağışıklık sisteminiz çöküyor ve normalde basit sayılabilecek bir soğuk algınlığı/grip sizi öldürmeye yetebiliyor.

İşte tam da mevsim geçişlerinin yaşandığı, hava sıcaklıklarının artık bir anda düştüğü, toplu taşım araçlarında herkesin hapşurup – öksürdüğü, “tam hastalık havası” denilen bu günlerde, çok önemli olan bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz, onları paylaşacağız sizlerle.

1) Tek Tip Besin Diyetlerinden Uzak Durun

Bu siteyi takip edenler bilir ki, biz “diyet” değil, “sağlıklı beslenme” terimini tercih ederiz. Siz de diyet yapmak uğruna tek tip beslenmeyi değil dengeli ve sağlıklı beslenmeyi tercih edin. Vücudu aç bırakır tarzdaki ve tek tip besin diyetlerinde, er ya da geç metabolizmanın bozulacak, bu da hastalıklara zemin hazırlayacaktır. O halde “diyet”i bırakın ve “sağlıklı beslenme”ye başlayın!

2) Haftada En Az 2 Gün Deniz Balığı Yiyin

Balık, içeriğindeki Omega-3 ve diğer faydalı yağlar sayesinde iyi huylu kolesterolün yükselmesini ve kötü kolesterolün düşmesini sağlar. Balık mevsiminin başladığı, balıkların bol ve nispeten de ucuz olduğu bu günlerde sardalye, istavrit ya da lüfer gibi balıklar, bağışıklık sisteminizin güçlenmesine destek olacaktır.

3) Paketlenmiş Gıdalardan Mümkün Olduğunca Uzak Durun

Günümüzde kronikleşen tüm hastalıkların temelinde “paketlenmiş hazır gıdaların” olduğu iddia ediliyor. Market alışverişi yaparken “barkod”lu ürünleri değil, doğadan çıktığına en yakın formdaki ürünleri tercih etmeniz, uzun vadede de bağışıklık sisteminizi güçlendirip, ömrünüzü uzatacaktır.

4) Mutlaka Hayatınızda Hareketi Eksik Etmeyin

Bu sitedeki Ev Fitness Programları’ndan birini uyguluyorsanız, zaten hareket başlığında hiç sorununuz yok demektir! Ama henüz böyle bir programa başlamadıysanız bile, hayatınıza mümkün olduğunca fazla hareket getirin. Mümkünse yürüyüşler yağın, en azından arabanızı AVM’lerde kapıya uzak park edin, asansör ya da yürüyen merdiven kullanmayın.

5) Yeterince Dinlenin

Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için uyku sisteminizin de düzenli olması gerekiyor. Uzmanlar genellikle günde en az 6 saat uyumanız üzerinde birleşiyor ama buradan uykunun sadece niceliği (kaç saat olduğu) değil, niteliği de önemli! Uyuduğunuz ortamın karanlık, havalandırılmış olmasına; cep telefonu, televizyon, bilgisayar gibi aletlerin yattığınız odada bulunmamasına dikkat edin.

6) Ellerinizi Yıkayın ve Hijyen Sağlayın

Mikropların hızla yayılmasının ve grip, bronşit gibi hastalıkların oluşmasının en önemli nedenlerinden biri, ellerin yeterli şekilde yıkanmamasıdır. Bu nedenle, gerektiğince sık sık ellerinizi yıkadığınızdan emin olun. Ayrıca hastalıkların yaygın olduğu kış aylarında, özellikle tanımadıklarınızla çok sık tokalaşıp öpüşmemek de, doğru bir yaklaşım olacaktır.

7) Vitamin İçmek Yerine, Vitamin Yiyin!

Vitamin denince insanların aklına artık, bir kapsül ya da suda eriyen bir tablet gelmekte! Ancak vitamini bir “takviye” olarak değil de, doğal meyve-sebzelerden almak çok daha faydalı olacaktır. Bu nedenle günde 5-7 porsiyon arası meyve-sebze yemeyi kendinize hedef edinin. Sebze ve meyveler bol miktarda vitamin içerir. Ayrıca mevsiminde yenilen bu sebze meyvelerden antioksidan da alırız. Antioksidanlar ise vücudu temizler ve bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirir. Örnek olarak, sonbaharın vazgeçilmez meyveleri nar, elma ve portakal; sebzeleri ise ıspanak, lahana, karnabahar ve brokoli, bağışıklık sisteminizi güçlendirerek, sizi hastalıklardan korumaya yardımcı olacaktır.
 
Günün Motivasyonu: Pes Etme!

İştahınızdan daha güçlüsünüz.

"İstiyorum" değil, "Yapacağım" kelimesini kullanın.

"Zayıflamak istiyorum" değil, "Sağlıklı bir bedene KAVUŞACAĞIM" deyin.
A3BkJr.jpg

Evet, bazen motivasyonumuzu kaybediyoruz.
Evet, bazen hata yapıyor, mutluluğu kaçamaklarda arıyoruz.
İnsanız, dayanamıyoruz, bir saniyelik lezzet için irademizi yitiriyoruz.
Bazen sıkılıyoruz, pes ediyoruz, olmayacak diye düşünüyoruz.

Ama yağlar bir gecede erimiyor.
Bu bir yolculuk.
Bir sağlık yolculuğu.
Ve ne kadar hata yaparsanız yapın,
Kendinizi affedin,
Ve yolculuğa kaldığınız yerden devam edin.
Daha kararlı, daha güçlü, daha iradeli olarak...
dXYGbr.jpg

Daha yaza çok var demeyin, yaz vücutları kışın inşa edilir.
Dayanın, sandığınızdan daha güçlüsünüz.

1 ayda aynada değişiklikleri siz fark edeceksiniz.
2 ayda yakın çevreniz değiştiğinizi görecek.
3 ayda ise değişiminize kimse inanamayacak.

Devam etmelisiniz,
bu yolculuğa neden çıktığınızı sürekli hatırlatmalısınız kendinize.

Neden sağlıklı bir vücut istiyorum?
qE7WBQ.jpg

İnsanlar fark edecek.
İncelen kollarınızı, incecik bacaklarınızı, düzleşen karnınızı görecekler.
Artık vücudunuza yapışan bluzlar giydiğinizde, karnınızda yükselen bir göbek olmayacak.
Gardrobunuzu baştan aşağı yenilemeniz gerekecek, çünkü tüm eski kıyafetler bol gelecek.
Fotoğraf çekilirken nereden poz verirseniz verin, fiziğiniz müthiş görünecek.
Bu yaz giyeceğiniz abiyeler üzerinizden su gibi akıp gidecek,
Mayo yerine inadına bikini modellerine bakacaksınız kumsallar için.

Kilo alırken her gramını yüzünüze vuran kötü insanların, siz inceldikçe kıskançlıktan sus pus olduğunu düşünün.
Görüntünüz üzerinden size saldıran kompleksli insanları sessizleştirmek için...
Yakınlarınız "Güzelleştin sen" diyecek siz kendinizle barıştıkça.
Aylar sonra sizi gören insanlar "A, çok değişmişsin, tanıyamadım" diyecek belki de.
Kalbinizi kıran eski sevgilinizin sizi yenilenmiş, özgüvenli ve seksi yeni halinize hayranlıkla ve biraz da pişmanlıkla baktığını hayal edin.
MkqvJ2.jpg

Çevrenizi susturmak için, onların "Kilo ver" baskılarına inat; kendinizi sevdiğiniz için girin bu yola.
Aynada kendinize bakıp gülümseyin.
İyiliğinizi düşünün, daha iyisini hak ettiğinizi bilin.
Kendiniz için yapın bunu.
Özsaygınızı kazanmak, özgüveninizi tazelemek, kendinize iyi bakmak için.

Sağlığınız için;
Nefes darlığı çekmemek,
iç organların yağ ile kaplanmasını engellemek,
kalp, tansiyon ve benzeri hastalıklara karşı vücudunuzu korumak için,
dizlerinizi şimdiden yormamak, yaşlılıkta eklem sorunlarıyla uğraşmamak,
fazla kiloları sırtınıza yüklememek, hafif hissetmek için,

Pantolon alırken bacak aralarının erime derdinden kurtulup her ay yeni pantolon almak zorunda kalmamak için,
Mağazaya girdiğinizde size olanı değil, sizin beğendiğiniz kıyafeti giyebilmek için,
"Bir küçük beden deneyebilir miyim" demenin keyfini yaşamak için,
En genç günlerinizi, sevdiğiniz kıyafetleri doya doya giyerek geçirmek için,
Topukluyla da, babetle de rahat hissetmek için,
QQb7MG.jpg

Her şeyi geçtim,
En pahalı şeydir sağlık,
Bedeli ölçülemez parayla.
Sağlığınızdan kıymetli ne var şu dünyada?

"Beni mutlu ediyor" bahaneleriyle abur cubura saldırmak yerine,
Uzun vadede aynada gördüğünüz görüntünün vereceği mutluluğu hayal edin.
Hiçbir yiyeceğin tadı, kendini iyi hissetmenin ve kendini beğenmenin tadından güzel değil.

Sevdiklerinizin sizi mutlu görmesi için,
Çocuğunuz varsa ona sağlıklı bir örnek olmak için,
Hamile kalma planınız varsa bebeğinizin sağlığı için,
Kocanız/sevgiliniz varsa size tekrar aşık olması için,
En önemlisi, kendiniz için.

İçine girmek istediğiniz veya şu an kilodan dolayı yakışmadığını düşündüğünüz kıyafetleri alın karşınıza, her gün görebileceğiniz bir yere koyun.
Zayıfladıkça nasıl durduklarını görmek için arada bir deneyin.
byNGb0.jpg

Buzdolabının üzerine hedef fiziğe sahip bir fotoğraf yapıştırın ve üzerine "Başaracaksın", "Sana inanıyorum", "Sen sandığından daha güçlüsün" gibi motivasyonlar yazın.

Canınız bir şey çektiğinde önce su için, sonra bir elma yiyin.
Kendinize şunu sorun: "Gerçekten aç mıyım, yoksa bu can sıkıntısı mı?"
Can sıkıntısı olmadığına eminseniz, karnınız gerçekten açsa, doyurun kendinizi.
Sebze yemeğini ya da haşlanmış tavuğunuzu bir güzel yiyin.
Ama o abur cuburu istiyorsa canınız inatla, üzgünüm.
Direkt çöpe gitmeli. Gözünüzün önünden kalkmalı.
Ya da zorla sevgilinize/kocanıza/çocuğunuza verin, o yesin :)
İrade, şimdi o canının çektiği şeye karşı, daima istediğin görüntüye sahip olma arzusunun savaşıdır.
Şimdinin, daimayı yenmesine izin vermeyin.

Kimseyle karşılaştırmayın kendinizi.
Bakın aynaya,
rakibiniz orada.
Her gün, ondan daha iyi olun.
Dünden daha iyi olmalısınız bugün.

Pazartesi değil, bugün başlayın.
Spor yaptıktan sonra kendinizi nasıl hissettiğinizi hatırlayın:
Hafiflemiş,
Seksi,
İnce,
Güçlü,
Yenilmez,
MUTLU,
Özgüvenli,
Keyifli,
Tazelenmiş,
Sağlıklı,
Muhteşem!

Bu hisleri kendinize yine yaşatın bugün.
5YWQVl.jpg



Gerçekten istiyorsanız, elde edemeyeceğiniz hiçbir şey yoktur.
 
X