- 7 Ağustos 2010
- 983
- 2.105
100. sayfanın ve 1000. mesajın onuruna, bugün ana kuralları tekrarlayacağız.
Diyet forumunda gördüğüm bazı başlıklar beni gerçekten üzüyor. Genelde herkes yılların birikimini 1 ayda, birkaç haftada vermeye çalışıyor. Oysa hayat katı bir "ne verirsen, onu alırsın" prensibine dayalı. O yüzden bugün genel bir tekrar yapacağız.
1- ŞOK DİYET ZALİMLİKTİR!
Şok diyetler, vücudun dengesini bozar.
İsveç diyeti, ameliyata gireceği için acilen kilo vermesi gereken kilolu hasta insanlara TEDAVİ amacıyla uygulanır.
Eğer hasta değilseniz, tedavi vücudunuza zarar verir.
Siz durup dururken, hasta değilken, bir rahatsızlığınız yokken
ilaç içiyor musunuz?
Hiçbir sorununuz olmadığı halde doktora gidip "beni ameliyat et" diyor musunuz?
Öyleyse sağlıklı ve tıkır tıkır işleyen vücudunuza ani ve sarsıcı diyetler uygulayarak onu şoka sokmayın.
Çünkü şok diyet bitince, dengesi bozulan vücudunuzun intikamı acı olur.
O şok diyete uyum sağlayan vücut, normal düzene dönünce kendisini hala kıtlıkta sanıp ona göre yağ depolar.
Şok diyetler işe yarasaydı; her yıl yeni şok diyetler piyasaya sürülmez, herkes şok diyet uygulayıp incecik olurdu.
Şok diyetlerde gördüğünüz kilo kaybı yağ değil, kas ve su kaybıdır!
2- TARTIYA GÜVENMEYİN!
Kilonuzun azalması, sağlıklı zayıfladığınız anlamına gelmeyebilir.
Onun yerine aynaya güvenin, nasıl sıkılaştığınızı ve inceldiğinizi ölçmeye çalışın.
3- DİYET YOK!
Diyet demek;
Kısıtlama demek.
Kurallar demek.
Baskı demek.
Tutsaklık demek.
Hiçbir diyeti "bir ömür" uygulayamazsınız!
Kısıtlamalar, yasaklar, "az ye, yememelisin, neden o baklavayı yedin, ah yine diyeti bozdun" gibi baskılar, bir süre sonra "patlama günlerine" ve "karbonhidrat atağına" sebep olur.
Gözünüzün doymadığı, ne yerseniz yiyin hala aç hissettiğiniz ve sonrasında pişmanlık çektiğiniz o günler, diyet günleri yüzündendir.
4- SPOR MU?? HAYATINI AKTİF YAŞA!
Başta dilediğiniz kiloya varırken size yardımcı olacak spor programları işe yarar elbette ama unutmayın, bu BİR ÖMÜR sürecek bir yolculuk. Her gün 1 saat spor yapmanıza gerek yok. Haftada 3 gün, sadece 30 dakika, yeterli. Tüm hayatınız boyunca sürdürebileceğiniz bir kural düzeni bu.
Asansör yerine merdiven kullan, işe yürü, araba yerine bisiklet kullan, sürekli hareket halinde ol, bakkala ekmek almaya sen git, o kalçalar oturmaya bir saniye fırsat bulamasın.
Ve mutlaka 1 gün dinlenme verin kendinize. Günde 4-5 saat spor yapmak ve vücuda dinlenecek vakit vermemek sizi zayıflamaya götürmez.
İpucu: Kas çalışmak zayıflamaya giden yoldur. Kas oranınızı arttırırsanız, vücudunuzun bazal metabolizması iyileşir, daha çok kalori harcarsınız.
5- DÜZENSİZLİKLER İÇİNDE DÜZEN
İşte en önemli kurallardan biri.
Çoğu "zayıflayacağım, bu kez olacak, haydi başlıyoruz" gazıyla başlanan çoğu diyet günlüğünün yarım kalmasının en büyük sebebi, insanların ilk hatada kendisini affetmemesidir. Oysa hayat gelgitlerle dolu, bir gününüz mutlu ve enerjik, diğer gününüz yorgun ve depresif olabilir.
Öyle bir düzen oturtmalısınız ki tüm düzensizlikler içinde bile devam etsin.
Bunu sağlayan şey de olabildiğince esnek bir kurallar düzeni uygulamaktır.
Ve "Yine başlıyoruz" yerine "Kaldığım yerden devam" mantığını sürdürmektir.
6- SABIR, SABIR, SABIR
O kilolar 1 günde gitmedi, o yüzden 1 haftada 10 kilo vermek yanlış. Dilediğiniz kiloya dönmek belki yıllar alacak. Sık sık pes edecek, kaçamak yapacak, yoldan çıkacaksınız. Bir sonraki gün o yola geri dönebiliyorsanız, telafi edebiliyorsanız, inatla ve kararlılıkla devam ediyorsanız olur bu iş.
1 yılınızı verip, hakkını vererek bu yola girip 1 sene sonra "iyi ki geçen yıl başlamış, iyi ki yapmışım" demek var.
Bir de 1 yıl sonra bile aynı yerde saymak ve sızlanmak var.
Yeter ki devam edin.
7- BEBEĞİNE VERMEYECEĞİN YİYECEĞİ YEME
"Bisküvi ile besleniyorum, sabah kahvaltıda yağlı poğaça yiyorum, her gün 1 litre kola içiyorum, bazen dışarıdan hamburger söylüyoruz, dayanamadım cips yedim" lafların unutalım artık.
Bir bebeğin önüne "Al ye" diye koyamayacağınız yapaylıkta, paketli ve işlenmiş, içeriğinde ne tür katkı maddeleri olduğunu bilmediğiniz, nasıl pişirildiğini görmediğiniz yiyiecekleri artık eve sokmayın.
Eve alırsanız, yersiniz. Evde olan, mideye gider. Kaçamaklara izin vermemek için, derhal çöpe atın o abur cuburları. Faydası yok, zararı var. Yiyaeceğiniz her şey için önce "bunu yemek bana ne kazandıracak" sorusunu sorun.
8- SON KURAL: KENDİNİZİ DAHA FAZLA SABOTE ETMEYİN
Neden yiyorsunuz, zayıflamayı neden istiyorsunuz, neden işler yolunda gitmiyor, yine neden şeker krizi atlattınız? Yardım alın. Vücudunuzda bir sorun olabilir. Her diyet herkese uymaz. Vücudunuzu dinleyin. Ona iyi gelenleri seçin. Sebze sizi hafif mi hissettiriyor, öyleyse menünüzde sebzelere ağırlık verin. Süt ürünleri rahatsız mı ediyor, azaltın. Gerekirse uzman yardımı alın.
Diyet forumunda gördüğüm bazı başlıklar beni gerçekten üzüyor. Genelde herkes yılların birikimini 1 ayda, birkaç haftada vermeye çalışıyor. Oysa hayat katı bir "ne verirsen, onu alırsın" prensibine dayalı. O yüzden bugün genel bir tekrar yapacağız.
1- ŞOK DİYET ZALİMLİKTİR!
Şok diyetler, vücudun dengesini bozar.
İsveç diyeti, ameliyata gireceği için acilen kilo vermesi gereken kilolu hasta insanlara TEDAVİ amacıyla uygulanır.
Eğer hasta değilseniz, tedavi vücudunuza zarar verir.
Siz durup dururken, hasta değilken, bir rahatsızlığınız yokken
ilaç içiyor musunuz?
Hiçbir sorununuz olmadığı halde doktora gidip "beni ameliyat et" diyor musunuz?
Öyleyse sağlıklı ve tıkır tıkır işleyen vücudunuza ani ve sarsıcı diyetler uygulayarak onu şoka sokmayın.
Çünkü şok diyet bitince, dengesi bozulan vücudunuzun intikamı acı olur.
O şok diyete uyum sağlayan vücut, normal düzene dönünce kendisini hala kıtlıkta sanıp ona göre yağ depolar.
Şok diyetler işe yarasaydı; her yıl yeni şok diyetler piyasaya sürülmez, herkes şok diyet uygulayıp incecik olurdu.
Şok diyetlerde gördüğünüz kilo kaybı yağ değil, kas ve su kaybıdır!
2- TARTIYA GÜVENMEYİN!
Kilonuzun azalması, sağlıklı zayıfladığınız anlamına gelmeyebilir.
Onun yerine aynaya güvenin, nasıl sıkılaştığınızı ve inceldiğinizi ölçmeye çalışın.
3- DİYET YOK!
Diyet demek;
Kısıtlama demek.
Kurallar demek.
Baskı demek.
Tutsaklık demek.
Hiçbir diyeti "bir ömür" uygulayamazsınız!
Kısıtlamalar, yasaklar, "az ye, yememelisin, neden o baklavayı yedin, ah yine diyeti bozdun" gibi baskılar, bir süre sonra "patlama günlerine" ve "karbonhidrat atağına" sebep olur.
Gözünüzün doymadığı, ne yerseniz yiyin hala aç hissettiğiniz ve sonrasında pişmanlık çektiğiniz o günler, diyet günleri yüzündendir.
4- SPOR MU?? HAYATINI AKTİF YAŞA!
Başta dilediğiniz kiloya varırken size yardımcı olacak spor programları işe yarar elbette ama unutmayın, bu BİR ÖMÜR sürecek bir yolculuk. Her gün 1 saat spor yapmanıza gerek yok. Haftada 3 gün, sadece 30 dakika, yeterli. Tüm hayatınız boyunca sürdürebileceğiniz bir kural düzeni bu.
Asansör yerine merdiven kullan, işe yürü, araba yerine bisiklet kullan, sürekli hareket halinde ol, bakkala ekmek almaya sen git, o kalçalar oturmaya bir saniye fırsat bulamasın.
Ve mutlaka 1 gün dinlenme verin kendinize. Günde 4-5 saat spor yapmak ve vücuda dinlenecek vakit vermemek sizi zayıflamaya götürmez.
İpucu: Kas çalışmak zayıflamaya giden yoldur. Kas oranınızı arttırırsanız, vücudunuzun bazal metabolizması iyileşir, daha çok kalori harcarsınız.
5- DÜZENSİZLİKLER İÇİNDE DÜZEN
İşte en önemli kurallardan biri.
Çoğu "zayıflayacağım, bu kez olacak, haydi başlıyoruz" gazıyla başlanan çoğu diyet günlüğünün yarım kalmasının en büyük sebebi, insanların ilk hatada kendisini affetmemesidir. Oysa hayat gelgitlerle dolu, bir gününüz mutlu ve enerjik, diğer gününüz yorgun ve depresif olabilir.
Öyle bir düzen oturtmalısınız ki tüm düzensizlikler içinde bile devam etsin.
Bunu sağlayan şey de olabildiğince esnek bir kurallar düzeni uygulamaktır.
Ve "Yine başlıyoruz" yerine "Kaldığım yerden devam" mantığını sürdürmektir.
6- SABIR, SABIR, SABIR
O kilolar 1 günde gitmedi, o yüzden 1 haftada 10 kilo vermek yanlış. Dilediğiniz kiloya dönmek belki yıllar alacak. Sık sık pes edecek, kaçamak yapacak, yoldan çıkacaksınız. Bir sonraki gün o yola geri dönebiliyorsanız, telafi edebiliyorsanız, inatla ve kararlılıkla devam ediyorsanız olur bu iş.
1 yılınızı verip, hakkını vererek bu yola girip 1 sene sonra "iyi ki geçen yıl başlamış, iyi ki yapmışım" demek var.
Bir de 1 yıl sonra bile aynı yerde saymak ve sızlanmak var.
Yeter ki devam edin.
7- BEBEĞİNE VERMEYECEĞİN YİYECEĞİ YEME
"Bisküvi ile besleniyorum, sabah kahvaltıda yağlı poğaça yiyorum, her gün 1 litre kola içiyorum, bazen dışarıdan hamburger söylüyoruz, dayanamadım cips yedim" lafların unutalım artık.
Bir bebeğin önüne "Al ye" diye koyamayacağınız yapaylıkta, paketli ve işlenmiş, içeriğinde ne tür katkı maddeleri olduğunu bilmediğiniz, nasıl pişirildiğini görmediğiniz yiyiecekleri artık eve sokmayın.
Eve alırsanız, yersiniz. Evde olan, mideye gider. Kaçamaklara izin vermemek için, derhal çöpe atın o abur cuburları. Faydası yok, zararı var. Yiyaeceğiniz her şey için önce "bunu yemek bana ne kazandıracak" sorusunu sorun.
8- SON KURAL: KENDİNİZİ DAHA FAZLA SABOTE ETMEYİN
Neden yiyorsunuz, zayıflamayı neden istiyorsunuz, neden işler yolunda gitmiyor, yine neden şeker krizi atlattınız? Yardım alın. Vücudunuzda bir sorun olabilir. Her diyet herkese uymaz. Vücudunuzu dinleyin. Ona iyi gelenleri seçin. Sebze sizi hafif mi hissettiriyor, öyleyse menünüzde sebzelere ağırlık verin. Süt ürünleri rahatsız mı ediyor, azaltın. Gerekirse uzman yardımı alın.