Sinema Günlüğümüz


izlemişsinn, çok sevindimm... bu filmin iki ayrı versiyonu varmış, yönetmen daha sonra filmi uzatmış. izleyenler ilk versiyonunun çok daha dramatik ve güzel olduğunu söylüyor. ilk versiyonunu da izliycem bir ara.
iki kez aşık oldum, ikisiyle de severek ayrıldım, bekletildim, hala da bekliyorum. o yüzden o aşkı anlatış biçiminin bende ayrı bir yeri var
 
( Çok acıtıyor insanın canını cidden.

Şunu anlamadım ama, ilk versiyon dediğin hangisi? 3 saate yakın olan director's cut versiyonu için çok eleştriler varmış, eklenen sahnelerin gereksiz olduğunu düşünenler çoğunlukta. Sen onu mu izlemiştin?
 
Son düzenleme:

evet director's cut olanını izledim. kötü denilen versiyonunu bile sevdim, ilk halini nasıl severim artık bilmiyorum.
 
Son düzenleme:
Ölümle Dans
bir İngiliz,ABD, Türk yapımı.ilginç bir oyuncu kadrosu garip bir kurgulama, beklenmedik bir son.özellikle sinemaya kadrajdan bakanların izlemesi gereken bir film.

Revolucion: 4
 
24 Aralık 2010 – 24 Ocak 2011 sinema günlüğümüz


Sinema Günlüğü Katılımcısı - İzlediği Film Sayısı


  1. guvastanema .....................17
  2. Revolucion .........................5
  3. PrensesPeri ........................5
  4. atlantis .............................14
  5. Liza ..................................5
  6. prensesin.uykusuyum ...........20
  7. orchidea ............................26
  8. Tryamor ............................14
  9. katrem ..............................12
  10. Maip ..................................12
  11. sunsea ................................2


 
Corpse Bride
2005, yönetmenler Tim Burton ve Mike Johnson. Imdb puanı 7.5

İlkinde yarıda bırakmak zorunda kalmıştım, Eraserhand'in bünyemde yarattığı başağrısını ne giderir derken yine Tim Burton amcama kucak açtım. Hem eğlenceli hem duygusal, müzikleriyle alıp götüren bir masal daha.
Yeryüzü tek renk tonlarındayken, ölüler yurdunun rengarenk cıvıl cıvıl oluşu da düşündüren bir tasvir, ölelim mi amca bunu mu istiyorsun diye soruyorum buralardan kendisine:84:

guvastanema 18
 
Grave of the Fireflies: bir animasyon olmasına rağmen nasıl da duygu yüklü. filmi yaşamış gibi oldum ve müziklerine bayıldım.

The Truman Show:benim için izlenmesi yılan hikayesine dönen filmlerden biri daha ve neden bu kadar geç kaldım diye hayıflanıyorum yine. izlediğim en mükemmel jim carrey filmi diyebilirim. bir labirentin içinde kalbolmak ve varolmaya çalışmak gibi.

Orchidea:28
 
merhaba kızlar,
en son Hür Adam'a gittik.
Said Nursi'nin hayat hikayesini merak ediyordum. Bu kadar önemli bir kişinin hayatı film yapılmış,izlememek olmazdı.
Filmi çok beğendim.etkilendim.Büyük haksızlıklar ve çilelerle dolu örnek bir hayat. bence bir kahramanlık hikayesi.

(dipnot:filmin süresi 3 saat)

Liza-6
 

Eternal Sunshine'ı izledin mi? O film bir başka, Jim Carrey'in duygusal bir karakteri oynaması açısından kendi filmografisinde de ayrı bi yeri var. İzlemediysen hemen listeye alıver:)

spoiler
Grave of the fireflies'da aklıma geldikçe gülümsediğim ve sanırım kolay kolay unutamayacağı bir sahne var, iki kardeş kendi yemeklerini yapıp yediği sırada kardeşi, artık rahat oturabilirsin dediği zaman Setsuko küçücük ayağını çıkarıyo, nasıl tatlıydı ya Kültürlerine de inceden dokunduran çok güzel bir ayrıntıydı.
 
Son düzenleme:
Shakespeare in Love

98'in oskarlı filmi...
yer yer komik olan ortalama bir film.
Gywneth Paltrow bu rolüyle nasıl oskar almış anlamak mümkün değil.

prensesin uykusuyum : 21
 

Eternal Sunshine'ı izledim ben de tatlım. onu da çok sevmiştim ama the truman show müzikleri ve oyunculuklarıyla daha vurucu geldi bana. tabi insanın izlediği gün nasıl bi havada olduğu da beğenisi etkiliyor. sonuç:ikisi de çok iyi yapımlar ve izlenmeliler:)

spoiler
grave of the fireflies'te adında da olduğu gibi ateşböceklerinin ölümü çok dokunaklıydı. ateşböceklerinin hüzünlü ölümü savaşı çağrştırdı bana nedense.
 
Son düzenleme:

bunu da not alayım. izlemek isterim. yarın indiririm artıkın.
 
Sib(The Apple): aranızda hiç iran filmlerini izleyen görüdüğümü hatırlamıyorum ama bence bu cepheye de bi göz atmak lazım. Sib,11 yaşına kadar hiç dışarı çıkarılmamış,doğru düzgün konuşamayan iki kız kardeşin hikayesi. İranlı çocukların o hayatın akışında gibi duran oyunculukları inanılmaz. ayrıca yönetmen Samira Makhmalbaf'ın 17 yaşındayken çektiği ilk uzun metraj filmi. izlenilesi bir film, daha ne desem.
,
Orchidea:29
 
La double vie de Véronique

Nihayet Krzysztof Kieślowski sinemasıyla tanışmış bulunuyorum "Veronika'nın İkili Yaşamı" ile. Film adından da anlaşılacağı üzerine birbirinden habersiz iki kadının paralel yaşamlarını anlatır. Mistik yapısıyla kaderi, tuhaf kesişmeleri sorguladığını sandığım olay örgüsü, izleyicinin yorumuna bırakıyor sonunu da. Sanırım Kieskowski filmlerinde apaçık anlatımları, didaktik bir üslubu benimsemiyor ki sanatsal yanından taviz vermeden müthiş ışık kullanımı ve renkleri ile kendi mistik dünyasını izleyiciye sunuyor. Müziklerle dramatik ögeler güçlendirilmiş, sessizlikte bilinmeyen bir "kendi"nin ya da yalnızca içsel olanda açığa çıkan bir başka kaderin kederiyle hem diğer insanlara ulaşabildiğimiz nokta sorgulanmış hem de evrenin bilinmeyen yönleri. "Bilmediğim biri için yas tutuyorum sanki" repliği çok etkileyiciydi, ansızın gelen nöbetler, bir anda içe çöken o tatsız, sevimsiz acılar sanki filmle birlikte paralel hayatlar yaşadığımız bir diğerimize, diğer yanımıza ışık tutuyor. Kukla gösterisi çok anlamlıydı, kuklalar her zaman ilgimi çekmiştir, insanoğlunun varoluşunun ve kendi dışında belirlenmiş yazgısının en güzel temsili/ simgesidir bana göre. Bu filmde de kukla metaforu çok isabetli kullanılmış ki sonlara doğru bir diyalogta daha net bir anlatıma kavuşuyor.

Atlantis:15
 
evett özlediğimiz yorumlar Kieslowski'nin dekologunu çok merak ediyorum, Ölüm üzerine kısa bir film'i özellikle.


Pink Floyd The Wall
1982, Alan Parker filmi. Imdb puanı 7.8

Pink Floyd'un The Wall albümü için çekilmiş film. Özellikle animasyon sahneleri çok başarılı.
Duvarları yıkmayı başaran Pink'in hikayesi. Müziklerden söz etmeme gerek yok, sevenleri özellikle izlemeli.

guvastanema 19
 
Son düzenleme:

bir kaç gün önce izlemek için açtığım ama uykuma yenik düşüp yarıda bıraktığım film , en yakın zamanda izleyeceğim:)
 
The Wall

Pink Floyd'un aynı isimli albümünden Alan Parker tarafından çekilmiş, albümdeki parçaların animasyonlar ve Pink karakteri üzerinden anlatıldığı film.

Atlantis: 16
 
Total Recall : 1990 yapımı bir bilim kurgu filmi. Üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen efektlerin inanılmaz olduğunu düşünüyorum. Çok çok başarılı gerçekten. Aksiyon sahneleri de harikulade ki ben aksiyon falan sevmem. Sıkmıyor hiç aynı zamanda. Yer yer gerim gerim de gerildim. Adamlar tünel gibi yerlerden geçerken sanki ben de onların yanındaydım. Resmen yaşadım yani.

Düş ve gerçeklik arasında sıkışan baş karakterimiz bizi de yaşadıklarımızı sorgulamaya itiyor felsefik temada incelersek. :44::44: (Felsefe hocam sınav için izleyin dedi de, o açıdan konuyu Descartes'ın düş imgesi kavramı hakkındaki düşünceleri bakımından incelemeye çalışıyorum.)

Bu arada hikaye 1084de geçiyor olmasına karşın insanların giyim kuşamları tam bir komedi.
O konu için de biraz kafa yorulsaymış çok güzel olurmuş. Akıllara kazınacak pek çok sahne de mevcuttur filmimizde.

Tryamor : 15
 
Son düzenleme:
google'ın Dünyası

bir belgesel aslında, fakat kesinlikle izlenmeye değer die düşünüyorum. farklı bir bakış açısı sunuyor bu belgesel dünyaya. ben ne yapabilirimki demeyen yaşlarına rağmen ellerindeki herşeyi kullanan ve büyüyen iki gencin hikayesi. 2010 Natıonal Geograpich'İn bir yapımı internetile ilgisi olan herkesin izlemesi gerektiğini düşünüyorum.
 
A Clockwork Orange : Birkaç yıl aradan sonra 2. kez izledim. Anlatılmaz yaşanır. Aşığım ben bu filme. Her karesine, her şeyine. Defalarca izleyebilirim.

Tryamor : 16
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…