• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sinema Günlüğümüz

The Social Network (2010)
imdb 8.2

Yönetmen: David Fincher
Oyuncular: Jesse Eisenberg, Andrew Garfield Justin Timberlake

Fight Club, Se7en ve The Curious Case of Benjamin Button gibi filmleri yöneten David Fincher ın bu kadar sıradan zevksiz bir filmi yönetmesi hele hele bir de justin timberlake i oynatması hopaaaaa :64:
facebook olayını başla başına bir saçmalık bulan ben an itibariyle şu an izlediğim social network ü kimseye tavsiye etmiyorum :52:

imdb puanı 8.2 imiş, şaşırmadım milyonlarca kullanıcısı olan facebook u konu edinmiş ağbi, sadece facebooku olanlar izlese bile yeter zaten, saçmalık, popüler olana yönelme, bu konuyu seçelim tutar izlenir zaten bilmemkaç tane üyesi var sırf onlar izlese bile yeter fikri, saçmalık

Maip: 13
 
eraserhead:bir david lynch filmi. 1977 yapım. yine bir siyah-beyaz çekim.
konuyu unutun,karakterleri de unutun.
öyle çok sembolik anlatım var ki hepsini tek tek analiz etmek gerekir.
kesinlikle birden çok kere de izlemek lazım daha iyi hazmedebilmek için yoksa midenize oturabilir.
şu dönem için bile marjinalken,çıkğını dönemi düşününce dehşete kapılıyorsunuz.
izlerken ''aaaa ne var bunda,ayy ne saçma' diyebilirsiniz de.

Orchidea:30
 
eraserhead:bir david lynch filmi. 1977 yapım. yine bir siyah-beyaz çekim.
konuyu unutun,karakterleri de unutun.
öyle çok sembolik anlatım var ki hepsini tek tek analiz etmek gerekir.
kesinlikle birden çok kere de izlemek lazım daha iyi hazmedebilmek için yoksa midenize oturabilir.
şu dönem için bile marjinalken,çıkğını dönemi düşününce dehşete kapılıyorsunuz.
izlerken ''aaaa ne var bunda,ayy ne saçma' diyebilirsiniz de.

Orchidea:30

30 mu hay maşallah maşallah :nazar::nazar: :16:
 
Je m'appelle Elisabeth

Küçük Betty nin etrafında dönen film, çocuk yalnızlığı , psikolojisini güzel bir mekan ve atmosferle işlemiş. Durağan ilerleyen film de fantastik öğelerin eksikliği epey hissediliyor bu yüzdende bana göre biraz eksik kalıyor. Bir kaç ayrıntı dışında genel olarak bakıldığında ortalama bir film.

prensesin uykusuyum :22
 
Son düzenleyen: Moderatör:
24 Aralık 2010 – 24 Ocak 2011 sinema günlüğümüz


Sinema Günlüğü Katılımcısı - İzlediği Film Sayısı


  1. guvastanema .....................19
  2. Revolucion .........................6
  3. PrensesPeri ........................5
  4. atlantis .............................16
  5. Liza ..................................6
  6. prensesin.uykusuyum ...........22
  7. orchidea ............................30
  8. Tryamor ............................16
  9. katrem ..............................12
  10. Maip ..................................13
  11. sunsea ................................2


 
iki film birden :))
İlk Şovalye
antik çağda geçen hoş bir film 95 yapımı. iki erkek arasındaki bir prensesin seçimini anlatıyor.

Gladyatörlere Karşı Amazonlar

yine antik çağ. tek bir amazonun etrafında dönen bir hikaye. filmin maddi kaygılarla çekildiği daha sahnelerden belli oluyor. ve izlenmeye değermi kesinlikle tavsiye etmiyorum :1:

Revolucion: 8
 
Arizone Dream:emir kustirica filmi. başrolde de adamım Johnny Depp var. müzikler mükemmel ve oyunculuklar da mükemmel.izlemekten zevk aldım şu hasta halimle bile. neden bu kadar geç kaldım bu filmi izlemeye diye soruyorum kendime şimdi.

Orchidea:31
 
A Single Man : İki erkeğin aşkı her zaman olağanüstü etkileyici gelmiştir bana, büyük bir zevkle izledim.
Hayat arkadaşı Jim'in ölümünden sonra kendini çok yalnız hisseden ve sürekli geçmişi anarak yaşayan Geroge'un hikayesini izliyoruz.
60larda geçiyor olay.
Kostümler şahane, müzikler daha da şahane.
Çok severim zaten o zamanın modasını ve makyajlarını.
Bunun yanısıra başkarakterin anlık hislerine göre değişen renk geçişleri çok güzel olmuş.
Ve ve vee Colin Firth'ün oyunculuğuu... Mmmmm nefiss... :69::69::69:
Çok karizmatik ve seksi bir adam. :69::69:

Tryamor : 17
 
Temple Grandin(2010)imdb puanı:8.4
otistik bir profesörün hayatını anlatan ve oyunculukların çok kuvvetli olduğu bir yapım. gerçek hayat öyküsünün nerdeyse birebiri. film içinde çok anlamlı sahneler var. özellikle 'farklı'insanların sosyal tecrite uğradıkları bu dünyada O'nun varolma çabaları izlenmeye değer. daha fazla konuşmayayım,yoksa spoiler olur:)

Orchidea:32
 
La Fille sur le Pont

Köprüde başlayıp köprüde biten, iki kaybedenin hayatının çakışmasını anlatan Fransız filmi. İzlemeden okuduğum yorumlar o kadar olumluydu ki başyapıt demişler mübalağada sınır bilmezler; ne duygusal yönü çok güçlüydü ne de başyapıt olacak bir senaryosu vardı bence. Ortalama, vakit geçirmek için izlenebilecek bir film ancak.

Atlantis: 17
 
24 Aralık 2010 – 24 Ocak 2011 sinema günlüğümüz


Sinema Günlüğü Katılımcısı - İzlediği Film Sayısı


  1. guvastanema .....................19
  2. Revolucion .........................8
  3. PrensesPeri ........................5
  4. atlantis .............................17
  5. Liza ..................................6
  6. prensesin.uykusuyum ...........22
  7. orchidea ............................32
  8. Tryamor ............................17
  9. katrem ..............................12
  10. Maip ..................................13
  11. sunsea ................................2





sabah 6 akşam en erken 10, ölmek istiyorum:53::53::5::5:
bugün erkenden kaçtım bi film izleyip yaşadığımı hatırlamak istiyorum.
 
Guvastanemaa:( çalışsan bir dert çalışmasan bir dert hiç mi rahat yok yahu:D

Sevindim senin adına iyi kaçmışsın doğrusu:)

Ben de yine kursu kırdım:60: Filmlerime kitaplarıma gömüldüm:1:

Ivan'ın Çocukluğu

Tarkovski'nin ilk uzun metraj filmiymiş. Bir çocuğun gözünden savaşı anlatan film çocukluğunu yaşamadan içine doğduğu cehennemle başa çıkmaya çalışan Ivan'ın dramı. Soyut bir nefretin altında yatan çıkarlar çatışmasının doğurduğu savaş ortamı, intikam ve insani olanın yitirilişi, savaşın acı yüzü. Tarkovski savaşta taraf tutmuyor, herkesin kaybettiğinin farkında ve yalın bir sinema diliyle derdini anlatıyor.

Atlantis:18

Aylardır beklediğim "Blue Valentine" nihayet net ortamına düşmüş:64: Bu gece izleyeceğim inşallah, çok heyecanlıyım:D Umarım hayal kırıklığına uğramam=))
 
Ben de sabırsızlıkla bekliyordum Blue Valentine'i. :))
Michelle Williams'ın hastasıyım, özellikle o cezbetti.
Hiç yorum falan da okumadım film hakkında.
İzlemeden de okumayacağım zaten.
Şimdi indiriyorum. :97::97:
 
Ben de sabırsızlıkla bekliyordum Blue Valentine'i. :))
Michelle Williams'ın hastasıyım, özellikle o cezbetti.
Hiç yorum falan da okumadım film hakkında.
İzlemeden de okumayacağım zaten.
Şimdi indiriyorum. :97::97:

Altyazı yetersiz diyor:43: Çoğu bölümde hakikaten çeviri bile yok. Sen bulabildin mi altyazı?
 
The 39 Steps

1935, Alfred Hitchcock filmi. Imdb puanı 8.0

Hitchcock araştırma konumdu, hayatı ve filmleri hakkında epey bilgim olmasına rağmen çok az filmini izledim aslında. O dönemde istediğim filmi indirip izleyivermek gibi bir lüksüm yoktu bi de heralde o kadar yazı okuyunca izlemiş kadar oldum:) Burada, sinema organizasyonda sıkça bahsedince hemen filmografisine dalmak istedim.

Hitchcock sürekli yeni bir şey deneyen bir üstad ve bunu akıl almaz çözümlerle yapıyor. Adamın ustalaştığı bir teknik var, bir nesne ya da olayın hikayesini izlerken, o nesnenin bizi çok daha farklı bir hikayeye taşıması, kendisi buna McGuffin diyor. Enteresan bir hikaye olduğu için bulup yazmak istedim.

Tekniğin ismi şuradan geliyor.. Francois Truffaut ile yaptığı söyleşide,

"Bu, bir trendeki iki adamla ilgili bir öyküden alınmış bir Iskoç ismi olmalı. Adamlardan biri:
"şu yukarıda, bagaj rafında duran paket nedir?" diye soruyor. Ve diğeri: "Oh, o McGuffin" diye yanıtlıyor. Birinci soruyor:
"McGuffin nedir?". Diğer adam:
"Iskoç dağlık bölgelerinde aslanları yakalamak için kullanılan bir alet." Birinci adam:
"Ama Iskoçya'nın dağlık bölgelerinde aslan yoktur" diyor. Bunun üzerine diğeri:
"O zaman McGuffin de yok"diyor. Gördüğünüz gibi McGuffin aslında hiçbir şeydir."

Filme geleyim, izlediklerim arasında zayıf halka sayılabilir ama ben yine de keyif alarak izledim. Yönetmen burada, tersten gidip filmin başında gerilim yaratıp temponun giderek yavaşladığı bir atmosfer yaratmak istemiş, öyle de olmuş. Hatta mizahi unsurlar filmi daha tatlı kılmış. Fakat filmde anlam veremediğim bence önemli noktalar, açıklar sonunda Hitchcock amcamız diye bekledim ama olmadı:(

guvastanema 20
 
Altyazı yetersiz diyor:43: Çoğu bölümde hakikaten çeviri bile yok. Sen bulabildin mi altyazı?

Buldum. Torrentz'den AC3 | XviD-FooKaS sürümünü indiriyorum. Çıkan ilk sonuç bu zaten. Divxplanette de altyzısı var var. Hem de çabucak iniyor Torrntz'den.
 
Rope
1948, Alfred Hitchcock, Imdb puanı: 8.1

Kusursuz cinayet üzerine bir söylem daha. Birlikte yaşayan iki genç öğrenci, arkadaşlarını öldürüp evin sandığına gizlerler, öldürdükleri kişinin ailesini ve dostlarını çağırarak parti düzenlerler, olaylar gelişir...
Filmin sinema tarihinde şöyle bir yeri vardır, plan sekans şeklinde ilerler. 8'er dakikalık 10 film makarası kullanarak, ustaca geçişlerle kamera hiç durmadan akıyormuş gibi bir izlenim yaratmış yönetmen. Bunun için evin içindeki eşyaların sürekli yeri değiştirilmiş. Filmi yalnızca teknik detayından dolayı merak etmiştim ama Hitchcock amcamız alt metnini de sağlam kurmuş. Nietzche'in üstün insan felsefesinden beslenen ve 'kusursuz cinayet bir sanat işçiliğidir' düşüncesiyle Hitler'i bile sollayabilecek psikopat beynin inandığı gerçekliği sunar, sonrasında da bir güzel tokat atar.

guvastanema 21
 
Back