Sinema Günlüğümüz

merhabalar bayanlar=)
dün gece ilk olarak Gözlerindeki sır'ı izledim. bir Arjantin yapımı ve özellikle izlenmesini tavsiye ediyorum.

bir diğer filmim ise 39.Dosya.
bir psikolojik gerilim filmi.ciddi manada korkuttu beni


orchidea-11
 
23 Kasım – 23 Aralık 2010


Sinema Günlüğü Katılımcısı - İzlediği Film Sayısı


  1. guvastanema ............19......
  2. Revolucion ................11......
  3. PrensesPeri ................5.......
  4. atlantis ....................21.......
  5. deren1907 .................1.......
  6. MKT ..........................1.......
  7. Liv ............................5........
  8. Duygu.C .....................4.........
  9. Liza ...........................9.........
  10. prensesin.uykusuyum ...13.........
  11. orchidea ....................11.........

arşivi karıştırırken, sabahın köründe hocamızın derste izlettiği, uyanmakla birlikte kallavi bi tokat yediğimiz bir filmi yeniden izlemek istedim. 13 Tzametı, gerilim sevenler kaçırmasın. Durağanlıktan sıyrılmak için bugün bunu tekrar izlemeye karar verdim ama önerilerinizi bekliyorum yine de.
Yönetmeni Gela Babluani. Amerikan yapımı da çekilmiş sonra ondan uzak durun.
Bu arada memento severler, the machinist, diye bir film duydunuz mu, izlediniz mi? Seveceğinizi düşünüyorum...
 
Son düzenleme:
uzun bir aradan sonra Kıyamet Melekleri'yle döndüm. çok iç açıcı bir film olduğunu söyleyemem. ancak klasik kıyamet senaryosuda değil. yedinci işaret ve mühür tarzında bir film. filmin anlatımı güzel zamanın nasıl geçtiğni anlamıyorsunuz ama hikaye biraz vasat.
can sıkıntısında gider puanım 10/5

Revolotion = 11 (bu sefer unutmadım )
 

Machinist'i izlemiştim, kötü film değil ama özellikle Christian Bale'ın oyunculuğu çok başarılıydı, o film için bayağı kilo da vermişti.

Müzik sever misin, müziğin ağırlıklı olduğu filmleri? Heima şu anda olmasa da ilerde izleyeceklerinin arasına ekleyebilirsin, biraz temposu yüksek filmler izlemek istiyorsun ya o açıdan Heima'nın fragmanını izlemeni öneririm:)

Çocukların o naif dünyasının anlatıldığı filmleri severim bir de çok, daha önce önerdim mi bilmiyorum ama les choristes de çok sevdiğim bir filmdir.


Gözlerindeki Sırrı
da izlemiştim, çok övgü alan bir film beni o kadar etkilemedi ama sonu iyiydi.



Kimseye asla öneremeyeceğiniz, çoğu kişinin hayal kırıklığına uğradığı bazılarının ise nefret ettiği fakat sizi sebepsiz yere çeken filmler var mı?

En son festivallerde dolaşan Werner Herzog'un filmi, David Lynch presents diye tanıtılan, yapımcılığını Lynch'in üstlendiği "My Son My Son, What Have Ye Done" bu kategoriye giren bir filmdir benim için Filmin olay örgüsü çok basit, bir cinayet, katil belli, sonu belli, herşey minimalist bir çizgide ilerliyor fakat ayrıntılarıyla, karakterin ruhsal karmaşasını anlatmadaki başarısıyla beni çok etkiledi. ben yine kimseye önermiyorum da, sizin de böyle filmleriniz var mı merak ettim
 
Hmm güzel soru:)) Şu an aklıma gelmiyo ama gelince yazarım:44:
Popüler sinemada öne çıkan beğenmediğim film çok, sanatçı tayfasının da yerlere göklere sığdıramadığı bi türlü beğenemediğim film çok:) Biraz bilgi düzeyimiz biraz da ruh hali ile orantılı heralde. Ve sana özel olan bir noktaya dokunup dokunmadığı..

Aklıma 2001 Space Odyssey geldi. Başyapıt olarak gösteriliyor, beğendiğim bir film ama beni çok da etkilediğini söyleyemem. Ben mi anlamadım acaba diyerek hakkında çok yazı da okudum, kaçırdığım noktalar olmuş ama temelde çözmüşüm olayı. Teknik ve felsefi olarak yapıldığı dönemin çok üst düzeyinde o ayrı ama bilim-kurguya çok da meyilli olmadığımdan heralde. Yine Kubrick'in The Shining'i çok övülen bir gerilim filmi. Başarılı ama pek de gerilemediğim bir film. Hitchcock'un Psycho'su bana göre çok daha ileride. Rear Window için de aynı şeyi söyleyebilirim. Hitchcock severmişim:) Hemen indireyim birkaç filmini daha.
 
Bu arada önerilerini dikkate aldım My Son My Son, What Have Ye Done bile:))) Çok teşekkürler..
Film izlemek benim için bir nevi zorunluluk olduğundan kötü de olsa görmeliyim diye düşünüyorum.
 
Son düzenleme:

Hitchcock bende çok severim. Çoğu filmini izledim, ama en iyi bulduklarım öne çıkanlardan ziyade adı duyulmamış filmleri; Dial M For Murder. Muhtemelen izlemişsindir ama Fritz Lang'in "M" ( Bir Şehir Katilini Arıyor) da güzel filmdir, özellikle mahkemedeki savunma sahnesi hafızalara kazınır.

Benim de başyapıt addedilen ama hiç sevemediğim filmlerin başında "Oldboy" gelir. Sonu sürprizli derler lakin başından anlaşılıyor, kurgusu bana göre zayfıtı( biliyorum bu sözlerim yüzünden bana çok kızacaklar ) Trainspotting de diğer hayal kırıklığım. David Lynch'i de çoğu kişinin aksine severim, Mulholland Dr ve Lost Highway'in nasıl bir bilinç düzeyinde yaratıldığını çok merak ederim Hayatı kesinlikle farklı bir katmandan algılıyor olmalı=)
 
Bu arada önerilerini dikkate aldım My Son My Son, What Have Ye Done bile:))) Çok teşekkürler..
Film izlemek benim için bir nevi zorunluluk olduğundan kötü de olsa görmeliyim diye düşünüyorum.

My Son My Son What Have Ye Done ( adını yazmak bile çok keyifli geliyor zaten ilk ismindeki kafiye beni çekmiş, tamamen olumlu duygularla, beğenmek üzere izlemiş ve beğenmiştim ) hakkında ne düşüneceksin çok merak ediyorum, fakat bak ben önermedim tamam mı anlaşalım Sorumluluk kabul etmem, bir de konudan ziyade Michael Shannon'un oyunculuğuna odaklanırsan bir nebze olsun sevebilirsin
 

ahahaha tamam korkma:)) bu arada çok enterasan, beğeni konusunda hem çok yakınız hem de çok zıtlaşıyoruz:) Makinist bana göre baya iyi bir filmdi, Christian Bale'in performansının dışında da. Ve Oldboy, vurulduğum filmlerden bir tanesi. Evet ortasında neler olacağı anlaşılıyor ama bazen daha başından olayı çözsen de film kitliyor yapcak bişi yok:) Yönetmen zaten kurgusal anlamda şaşırtmayı hedeflememiş, didaktik bir yaklaşımda bulunmuş, sen misin milleti yargılayan... Eksisozlukte adamın teki, "ne var canım adam bilerek mi yatıyor kızıyla, bence çok abartılmış" gibi bir yorum okumuştum, aklıma geldikçe hala inanamıyorum.
 



Çok fena spoiler vermişsin yalnız, izlemeyen varsa

Neyi abartılmış demek istedi ekşi sözlükteki zat-ı muhterem bilemiyorum ama ben de kesinlikle filmin çok abartıldığını düşünmekle birlikte ensest konusunda sinemadan bağımsız bir olgu olarak abartılması gerektiği kanaatindeyim, tepkisel olarak. Ayrıca yönetmen bir taraf tutuyorsa da o taraf kesinlikle ensest karşısında değildi - bence-. Diğer yandan böylesi bir intikamın gerekçesini de zayıf buldum ama zaten asıl güzel tarafı bir tarafın nefret ettiği filmleri diğerlerinin yüceltmesi değil mi, sinemaya bakışımızı da bu övgüler ve yergiler geliştiriyor zira bilinçli bir izleyici iyi olanla birlikte kötüyü de görmeli - ki ikisi de bireye endeksli bir görelilik içeriyor-.

Bu arada İstanbulda yaşayanlar için; önümüzdeki hafta reklamı yapılmayan çoğu kişinin de henüz haberdar olmadığı bir film festivali var. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali... Yalnız gösterim çizelgesine güvenmemek gerek, bir gün içinde değişti bile Aylardır beklediğim ve Türkiye'de de vizyona girmesi öngörülmeyen bir filmin gündüz seansı kaldırılmış bile. haberiniz olsun bu etkinlikten de, belki hoşunuza giden filmler olur.
 
hemen bakıyorum festivale:)
yorum yapan arkadaşın demek istediği, bilmeden yapmış ne olacak ki anlamında, durumu normal görmesi.. evet fena yerden girdim kaptırmışım kendimi. olsun bu bilgiyle bile izlenesi film bence:)
filmin sonu daha farklı nasıl olabilirdi bilmiyorum ama böylesi dediğin gibi ensest karşıtı olmadığı şeklinde yorumlanabilir ki evet böyle hissettiğimden sonu pek içime sinmemişti ama genel olarak etkilediğinden pek de üzerinde durmamıştım:)
 
Uyumlu bir altyazı bulamadığımdan Tzametti'ye veda edip yine durağan bir filmle devam ettim:)

Tuya de hun shi
Evlilik, sadakat ve çaresizlik üzerine kurulu sade bir film. Bozkırda küçük bir evde yaşayan Tuya, kocası Baoter ve iki çocuğuna bakmak zorunda. Kendi de ağır iş yapamaz duruma gelince Baoter'den ayrılması, yeni bir eş bulması gerekir. Tuya'nın tek şartı kocasını kabul edecek bir eştir. Sıkılmadan izledim ama önerme konusunda tereddütlüyüm:)

guvastanema 20
 
Benide şimdilik listeden silin arkadaşlar .Sevgilim askere gidince sarsıldım Biraz kendime geleyim tekrardan aranıza dönerim .
 
Benide şimdilik listeden silin arkadaşlar .Sevgilim askere gidince sarsıldım Biraz kendime geleyim tekrardan aranıza dönerim .

kafanı dağıtmak için kendini filme versen ne iyi olur aslında. aşk ve asker temalı filmlerden uzak durmalısın tabi:) sabır diliyorum, göz açıp kapayıncaya kadar geçer diycem de öyle olmaz eminim
 
selam kızlar yeni gelenler hoş gelmiş. Liv'cim bırakma kendini canım senin moralin bozuk olursa onunda gönlü rahat etmez bak. Allah kavuştursun bu arada canım.
kızlar ben bu ara mecburiyetten saldım biraz işlerim yoğun artık anca bi hafta sonra yetşirim size.bu arda sizdende tavsiyeler bekliyorum kızlar. özellikle psikolojik filmler konusunda akıl oyunları tarzında olursa sevinirim. bu ara okuduklarımda ve izlediklerimde dine çok daldım biraz farklı alana kaymam lazım.yoksa oynatıca
 
elbette canım, hoşgeldin...

Teşekkür ederim. :)) Ben de son 2 haftada izlediklerimi yazmak istiyorum.

Nae Morisogae Chiugae (A Moment to Remember): Oyuncuların güzelliğine hayran kaldım bu filmde. Her şeyiyle harikaydı. Biraz iç karartıcı olsa da... Hastalık mevzuları vs.
Scott Pilgrim vs. The World: Bir çizgi roman uyarlaması. Vermek istediği mesaj çok güzeldi bence. Geçmişle yüzleşmek üzerine güzel dersler veriyor ama bazen çok sıkıcı ilerledi. Yine de iyi ki izlemişim diyorum.
Yeopgijeogin geunyeo (My Sassy Girl): Çok şirin, beni çok güldüren, hayranlık duyduğum bir yapım.
500 Days Of Summer: Çok gerçekçi bir film olduğu için beni büyüledi. Senaryo ve müzikler de harikaydı.
Bi-Mong (Dream): Kim Ki Duk'un izlediğim ilk filmi oldu. Çok sevdim. Konusu da çok enteresan. Ama herkesin sevebileceği türden bir film değil.
 
Son düzenleme:
bilgisayarım bozuldu bu yüzden uzun süredir internete giremedim.
bilgisayar elden gidince film konusunda seçicide olamadım haliyle, kendimi en yakın dvd kiralama yerine attım ne bulduysam aldım :) bu sayede adını pek fazla duymadığımız türk yapımı festival filmlerini de izlemiş oldum.

Die Fremde / Ayrılık :

Sıradan ve basit bir konusu var, sonuna kadar izleten ama içinde çok fazla şey barındırmayan bir film.

Abimm :

Güzel ,naif , tatlı senaryoya sahip ve başarılı bir türk yapımı , filmde hoşuma gitmeyen sadece son sahnesi oldu, üstünde fazla durulmamış biraz aceleye gelmiş sanırım. çerezlik bir seyirlik.

Ondine :

Masalsı öğelerle süslenmiş , izlenesi bir film.

Uzak ihtimal :

Camdan dışarıya bakarsınız , birini yada bir şeyi dikkatlice seyredersiniz . sonucunda sizi heyecanlandıracak bir şey yoktur bilirsiniz belki adamın biri geçip gidecektir ama yinede tüm dikkatle izlersiniz. işte bu film öyle bir film :)

The Box :

Değişik bir konusu olmasına rağmen , mecburen dublajlı izlediğimden fazla sevemedim.

Issız Adam :

Bir çok defa izlememe rağmen ne zaman canım güzel müzikler dinlemek istese , naif bir şeyler izleyip başka diyarlara, hayatlara gitmek istese açıp bu filmi izlerim ve eminim bu son olmayacaktır :)


prensesin uykusuyum : 19
 
23 Kasım – 23 Aralık 2010


Sinema Günlüğü Katılımcısı - İzlediği Film Sayısı


  1. guvastanema ............20......
  2. Revolucion ................11......
  3. PrensesPeri ................5.......
  4. atlantis ....................21.......
  5. deren1907 .................1.......
  6. MKT ..........................1.......
  7. Duygu.C .....................4.........
  8. Liza ...........................9.........
  9. prensesin.uykusuyum ...19.........
  10. orchidea ....................11.........
  11. Tryamor ..........................5.........
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…