Sinema Günlüğümüz

1 KASIM - 30 KASIM 2011

1. eski_bir_masal ..................... 22
2. nazap85...............................14
3. pinaran................................ 14
4. Dulcinea ........................... 18
5. Revolucion ............................ 8
6. sephiroth ............................. 5
7. TrulyScrumptious ................. 6
8. firfor .................................. 6
9. Asmin .................................3
10. prensesin.uykusuyum..............4
11. Duygu.C .............................. 1
12. cemre25...............................3
13. PrensesPeri ........................1
14. eylül.yn...............................
15. ThirtyFour............................
16. Tryamour ...............................
17. orchidea ...............................
 
Lars and the Real Girl

Lars and the Real Girl (2007) - IMDb

Oldukça şizoid bir adam (Lars), abisinin ve abisinin eşinin tüm çabalarına rağmen herkesten kaçarak yaşamaya devam eder. Yalnızlığının son bulmasını ise internetten sipariş ettiği bir bebek (gerçek insan ebatlarında seks oyuncağı diyeyim) sağlar. Bianca adını verdiği bu bebeğe bir geçmiş uydurur, başta abisi ve abisinin eşi olmak üzere herkesle bu bebeği nişanlısı olarak tanıştırır. Bianca'yla konuşur, gezilere çıkar, gerçek bir sevgiliyle yaşanan ne varsa Bianca'yla yaşar. Fakat Bianca bir seks oyuncağı olmasına rağmen onu hiç o amaçla kullanmaz. Çok hoş bir filmdi. Özellikle Lars'ın, arkadaşının oyuncak ayısına kalp masajı yaptığı sahneye çok güldüm. O sahneyi tekrar tekrar izlerim :)

Jane Eyre

Jane Eyre (2011) - IMDb

Sayısız Jane Eyre filminden en son çekileni. Ben kitabı okumadım, daha önceki filmleri de izlemedim. Bu sene Film Ekimi'nde yer bulamayıp gidemediğim için hırs yapıp izlediğim bir filmdi. Oldukça sıkıcı geçen pazar günümü pek neşelendirdiği söylenemez. Ama bu filmin kötü olmasından değil, genelde dönem filmlerinin şu anki ruh halimde beni pek cezbetmemesinden kaynaklanıyor.

Ay bi de söylemezsem çatlarım, Michael Fassbender'ın totosunu göstermediği nadir filmlerden :)

firfor: 8
 
gündüz başladım izlemeye ikinci ilkesinde ara verdim, birinci ilkesi yani şükretmek iyiydi hoştu, ne zamandır şükretmediğimi fark ettirdi bana, yararlı..

dikkatli olmanı öneririm. başta öle gibi geliyor insana ancak aşılamaya çalıştıkları çok farklı !!! çok fazla yorum yapmak istemiyorum bu topikte bu konuyla alakalı çünkü konsept dışına çıkar. ve lütfen beni yanlış anlama sadece uyarmak niyetim. uzun zamandır iç dünyalarını araştırıyorum bu gibi şeylerin.
 
Taxi Driver (1976) - IMDb

İzlenmemiş olunsa bile herkesin az çok fikir sahibi olduğu kült filmlerden.
Efsane karakter Travis'in hikayesi Robert De Niro karizması ve oyunculuğuyla birleşip usta yönetmenin elinde mükemmel bir işe dönüşmüş.
Tek kötü yanı zamanda yolculuk yaptıran soundtrack'i diyebilirim :) Bu derece karizma bir filme daha sert müzikler enfes olurdu tabiki.



Sunshine Cleaning (2008) - IMDb

Hikayesi ve karakterleriyle çok doğal bir film. Çok fazla iniş çıkışları olmayan hayatın içinden.
Yönetmen komedi ve dramı başarılı bir şekilde dengelemiş.
Six Feet Under dizisini izlemiş olanlar büyük ihtimal filmi çok daha fazla seveceklerdir.
Diziye özlem ve büyük bir keyifle izledim. Tavsiye olunur.

prensesin uykusuyum : 6
 
Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi (2011)

Bir Onur Ünlü filmi demek yeterli olur aslında ama ben yinede kısaca filmle ilgili görüşümü belirteyim.
Celan Tan ailesinin trajikomik hikayesi, absürd anlatımı sevmeyenlere pek hitap etmeyecektir.
Kara mizah yaparak ince eleştiriler yapmış , görünen ile gerçeklerin her zaman aynı olmayacağından dem vurmuş Onur Ünlü.
Kamera açıları , mekan seçimi, oyuncuları ve anlatımı şahane ama senaryo açısından çok zayıf .
Benim gibi Leyla ile Mecnun fanlarının alakasız yerlere güleceği de muhtemel , onun dışında komedi yanında da bir sıkıntı yok ki salonda epeyce kahkaha sesi duydum.
Farklı bir Türk filmi izlemek istiyorsanız kaçırmayın derim.

prensesin uykusuyum : 7
 
Hidden (Cache)

Caché (Hidden) (2005) - IMDb

Haneke'yi pek sevmem aslında, daha doğrusu sevmek için çabaladığım yönetmenler arasında. Bu filmi beğendim. Çok belli etmese de politik öğeler içeren bir film. Fransa'nın Cezayir sömürüsünden yıllar sonra ana karakterimizin bu olaya ve Cezayir'li eski hizmetkarlarının kimsesiz kalmış çocuğunun acısına nasıl fransız kaldığıyla ilgili bir film. Aranızda bu filmi izleyenler şimdi sen bu yorumu nerenden yaptın diyebilrler. Film, "aman efendim, şimdi bir aile var, bunlara sürekli, gizlice kayda alındıkları kasetler, ağzından kan fışkıran çocuk kartpostalları vs geliyor, film boyunca da bu haltı kimin yediği anlaşılmaya çalışılıyor" şeklinde başka türlü de anlatılabilirdi elbette. Ben toplumsal duyarsızlık ve unutkanlıkla bağdaştırmayı tercih ettim :)

Der Himmel über Berlin

Wings of Desire (1987) - IMDb

City of Angels'i izlemedim. Bu film onun esin kaynağıymış. Zaten ben hep diyorum bu amerikalılar hiçbi şeyden eksik kalmıyor diye. City of Angels'ı izlemediim için yorum yapmicam ama bu filmi çok sevdim. Replikler çok hoş. Tanık olunan hayatlar çok ilginç. Konu da enteresan. Zaten en iyi filmler listesinde gösterilen bir yapım. Biraz geç de olsa izledim ve beğendim.

firfor: 10
 

boşver city of angels'ı zaten o oyuncular da anca taklit filmlere gider :)))

Der Himmel Über Berlin en sevdiğim arada açıp açıp izlediğim Bruno Ganz'ın mükemmel sesinden Als das Kind Kind war şiirini dinlerken uçtuğum bir baş yapıttır, gerçi Peter Handke nazi yanlısı diye bilinir ama ben Lied Vom Kindsein'a bakarım, beni uçuruyor mu uçuruyor :))

bu arada Der Himmel Über Berlin'in devamı da var, onu da izlemelisin
 

Çok merak ettim altında yatanları ?
Son zamanlarda merak sardım bu konulara da yanlış bir şey yapmayayım ..

Prens ve ben 3 : Prens ve prensesin balayına gidişlerini ancak orada da olayların karışarak balayı yerine yine ülkeyi bir sorundan kurtarışlarını anlatıyor.
Diğer filmlerinde olduğu gibi çok tat aldım izlerken.


Göl evi : Çok duygusal bir anımda izlememin de etkisi vardır mutlaka ama etkilendim.
Aşk zaman ve mekan tanımıyor dedirtiyor.

eski_bir_masal : 24
 

belgeselde şükretmesini bilin, hayallerinizin peşinden gidin derken alttan alta suikast planları falan mı veriyorlar aşırı paranoyaya gerek yok, insan kendini bildikten sonra her şeyi okuyabilir her şeyi izleyebilir, okuduklarından ve izlediklerinden farklı anlamlar çıkarmak iyi yönden ya da kötü yönden bakmak bizlere kalmış bu kadar çok her şeyin altında binbir komplo aramaya gerek yok..

ben de uzun süredir kişisel gelişim furyasını araştırıyorum, okuyorum, izliyorum, hatta piyasadaki bunlarla ilgili bütün kaynakları gözümden kaçan istisnalar olmamışsa eğer okudum.. yabancı kaynakları da pdf olarak inceliyorum sadece popüler olanlardan bu secret kitabını okumamıştım, yeni bir sektör, çok kişi para kazandı bunların üzerinden ama okuyup faydalarını kendine göre çıkarmak da yine bizim bileceğimiz iş. fizik dünyasındaki yeni gelişmeleri insanın sosyal ve kişisel yaşamına yansıtarak hayat kalitesinin arttırılabileceğini savunan yeni bir akımdır.. korkacak bir şey yok ama elbet her şeyin aşırısı zarardır, tutup da saadet zinciri kuracağım haydin kuantum tarikatı kuralım dersen, tabii bunda ben de sorun ararım.. ama o akımda değil, o kişide ararım bu sorunu
 
1 KASIM - 30 KASIM 2011

1. eski_bir_masal ..................... 24
2. nazap85...............................14
3. pinaran................................ 15
4. Dulcinea ........................... 18
5. Revolucion ............................ 8
6. sephiroth ............................. 5
7. TrulyScrumptious ................. 6
8. firfor .................................. 10
9. Asmin .................................3
10. prensesin.uykusuyum..............7
11. Duygu.C .............................. 1
12. cemre25...............................3
13. PrensesPeri ........................1
14. eylül.yn...............................
15. ThirtyFour............................
16. Tryamour ...............................
17. orchidea ...............................
 


kızlar bugün pearl harbor ı izledim
puanım:8
türü: savaş, dram, romantik, aksiyon, tarih
tarih filmlerine hep sıkıcı gözle bakmış olmama rağmen, bu film tüm önyargılarımı yıktı diyebilirim. savaş sahneleri çok gerçekçiydi, adamların çaresizliğini izlerken insan ister istemez empati kuruyor, yanımdan mendil ayıramadım. sevmediğim tek yanı filmdeki aşk konusu. yasak aşk mı desem artık bilemicem ama hemşire sağ olsun sabredemeyip aşkı çirkinleştirmeyi başardı. bu yüzden finali de beğenmedim. ama bunun yanında dostluğun aşktan daha önemli olduğunu vurgulamış film. zaman zaman esprili noktalara da yer vermiş olması, filme ayrı bi hava katmış. sadece savaş değil, bu filmde her şey var!
 
Son düzenleme:

ay çatladım :) devam filminin adı nedir kuzum? hemen edineyim.

bu arada şu secret furyasını topikte ben patlattığım için sorumlu hissediyorum kendimi. korkacak bi şey yok arkadaşlar. bu filmden korkacağınıza mc donalds reklamlarından falan korkun :) içinde subliminal mesajlar var. çok izlemeyin, hepiniz şişersiniz :)
dediğim gibi secretın konusu kendini sevmekle, sahip olduğumuz güzel şeyler için şükran duymakla, olumlu düşünerek daha iyi bir hayat sürmeyle alakalı.
 
Bizim Büyük Çaresizligimiz (2011) - IMDb

Kitaptan uyarlama senaryosuyla eksik olabilir , büyük ihtimal kitabı okuyanları hiç tatmin etmeyecektir ama ;
müthiş oyunculukları , renkleri ve anlatımıyla çok çok güzel bir film.
İzlerken karakterleri analiz edip , onların yerinde kendimi düşündüm sık sık.
Büyük acıları , büyük mutlulukları barındırmayan içimizden bir hikaye.
Ben çok sevdim , tavsiye olunur.

prensesin uykusuyum : 8
 

daha öncede dediğim gibi bu konuyu burda irdelemek istemiyorum ve insan kendini ve savunduklarını bildikten sonra konusunda haklısın. ancak yeni bir akımmı o tartışlır
 
ben de başlayyım bu topiğe bismillah :))

1-the prestige (2006 ) -harika bir filmdi gerçekten ..herkese tavsiye ediyorum..
2-Umudunu Kaybetme The Pursuit of Happyness -bu film de harikaydı yaaa....
500 gb lık harici harddiskimiz var ..içinde 100 e yakın film var ..eleyerek izlemeye başladık ..bundan sonra her gün bir film inş.
 

ama bizler dış güçlerin oyunu olabilir, kesin bunun altında bir örgüt var vari söylemlerle büyüdük, her zaman hiçbir şey göründüğü gibi değildi, bu psikolojiyle büyüdük ve büyütmeye de devam ediyoruz. her şeyden korkmamız, her taşın altında bir zararlı mantar bulmayı ummamız da çok normal. senin suçun değil elbet

lisanstaki ilk edebiyat eleştirisi dersimde hocamız koskoca prof bize açın defterlerinizi silinmeyen kalemle dediklerimi yazın demişti
anam dedik korktuk biz de, yoksa üniversitede de mi dikte yaptıracaklar ?

bir yazılı metni, eseri, kaynağı eleştirmeden önce yapılacaklar
1. ilk önce o eseri okuyun
2. o eserin varyasyonlarını okuyun ve tamamını tarayın
3. kapsamlı bilmeden, yeterli öğrenmeden fikir sahibi olmayın..

birinci maddeye yıldız koydurmuştu :)) endişeyi ortaya atan arkadaş için yazmadım bunları, o belirtmişti bütün kaynakları tarayıp, kökenine inip de bu tespitte bulunduğunu. hiç okumadan sadece çevreden duyumlarla telaşlanan kişiler için yazdım. kitapevlerinde dolanırken elime bir kitabı aldım inceliyorum, yeni çıkmış, sayfalarını çevirdim, ilkesi, içeriği aynı olmakla birlikte farklı yollardan nasıl sonuca gelineceği anlatılıyor (pazarlamada kişisel gelişim ve zaman yönetimi konulu) yanımdaki arkadaş bu tür kitapların saçmalığından dem vurmaya başladı. şöyle bir yüzüne baktığımda çevresinden ezberlediklerini anlattığını anlamakla beraber yine de sordum yargısız infaz yapmayayım dedim.

- kaç tanesini okuyup da bu sonuca vardın ??
- hiç okumadım ki, kitapçıları dolanırken işte şöyle bir göz gezdirmiştim, hem herkes bilir bunların boş işler olduğunu, dedi..

yani okumadan, sırf çevreden telkinlerle fikir sahibi olmayı yeğlemiş, bu kadarlık bilgiyle araştırmayla ahkam kesmeye başlamıştı. bunu yapan da doktoraya hazırlanan muhtemelen üniversitede hoca olacak bir kişi.

secret kitabına gelecek olursam, sen bahsedince okumadığım aklıma geldi, gözümden kaçmıştı, bu kadar popüler olup da, tüm dünyanın okuduğu ve yorum yaptığı bir kitabı benim de incelemem gerekir dedim, sırf meraktan sipariş listeme ekledim, listeyi gören bir yakınım ıyyy secret kitabını neden ekledin dedi hemen, neden okudun mu nasıl ?? sorularını sıralayınca yok okumadım dedi :)) neden ıyy dedin diyorum ne bileyim herkes bunlar hakkında ileri geri konuşuyor zararlı bir kitap olsa gerek dedi :)) ben okuduktan sonra sana da veririm okursun birlikte karar veririz zararlı mı değil mi dedim, bir sonuca vardık

lafı uzattım, son bir örnek, arkadaşlarımdan biri İstanbul'da çıkan bir edebiyat dergisinde son sayfa kitap eleştirisi yapıyor. on küsür kitabı incelemiş hakkında yorumlar yazmış, bana samimi bir cevap vereceksin dedim. okudun mu bunların hepsini? yok okumadım :))) başından ortasından sonundan biraz biraz okuyup da yazdım hepsine vaktim yetmiyor dedi :)) işte buyrun..

okuyun, izleyin, başkalarının yorumlarından öte, kendi incelemelerinizden okuma ve izlemelerinizden sonra kendi kararlarınızı verin
 
Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi

kara mizah, absürd, avangart, ille de sınırlamak gereksiz biraz ondan biraz bundan diyelim. dün gece zoraki gittik, arkadaş telefonda geleceksiniz, şu saatte şurada olun polise haber verirseniz kız ölür vari konuşunca uykulu halde çıktık yollara, ilk zamanlar pek anlayamadık filmi, ikinci yarısında sağlam gülüyordum ama. sinemanın verdiği büyülü atmosfer de eklenince eğlendim tatmin oldum :)

Celal Tan'ın ve ailesinin aslında herkesin hayatında bir miktar olduğuna yaşadığına inandığım hayatlarını izledik. herkes film bittiğinde ayy bizden uzak olsun böyle insanlar modundaydı, oysa ekrandan kendilerini izliyorlar, bazı sahnelerde kendilerini buluyor bazı sahnelerde de bunlar başlarına gelmediği için sevindiklerini düşünüyordum.. (spoiler - elbet cinayet tırıvırısını demiyorum, şu aldatma olaylarından bahsediyorum, kimin eli kimin cebinde belli olmayan sahneleri ve iş hayatındaki yeğen dayı ilişkilerini diyorum

pinaran: 15
 
Melancholia (2011) - IMDb

Felaket filmi denilince ilk akla gişe filmleri gelir. gösterişli , aksiyonlu.
Ama iddia ediyorum ki hiç biri bu dingin , sessiz , yavaş film kadar etkilemez. en azından beni etkilemedi.
Lars von Trier'in en iyi filmi midir bilmem ama benim son zamanlarda izlediğim en iyi film budur.
bitiminde uzunca sustum , uzun bir sürede etkisinden kurtulamam.

prensesin uykusuyum : 9
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…