• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sinema Günlüğümüz

1 KASIM - 30 KASIM 2011

1. eski_bir_masal ..................... 20
2. nazap85...............................14
3. pinaran................................ 13
4. Dulcinea ........................... 18
5. Revolucion ............................ 7
6. sephiroth ............................. 5
7. TrulyScrumptious ................. 6
8. firfor .................................. 6
9. Asmin .................................3
10. prensesin.uykusuyum..............3
11. Duygu.C .............................. 1
12. cemre25...............................3
13. PrensesPeri ........................
14. eylül.yn...............................
15. ThirtyFour............................
16. Tryamour ...............................
17. orchidea ...............................
 
merhabalar:)
bir süredir hayatımdan filmler çıkmış durumda, daha uzun bir süre izleyecek kadar kafamı toplayabileceğime inanmıyorum.
ama çok özledim burları,umarım tekrar film dolu günlerimiz olacak:16:
 
Avci (1998)

Avci (1998) - IMDb

imdb de sadece 33 kişi oy vermiş, üstelik onlar da 2-3-4 puan arasında dolanmışlar. hemen girip puanını yükseltmek amaçlı 10 puanı çaktım :))

çok güzel ve farklı bir filmdi. dede ve ninenin ağzından bir efsaneyi iki farklı açıdan dinliyor ve izliyoruz..
yardımcı yönetmen Serdar Akar. yönetmen de Erden Kıral, oyuncularımız Fikret Kuşkan, genç kız yüzünü fiziğini bir türlü kaybetmeyen Jale Arıkan ve dede Erol Demiröz ve hayranı olduğum idolüm Tomris Oğuzalp.

(dün gelince canavar gibi uyudum öğlene anca kalkabildim hemmen bir Türk filmiyle açılışı yaptım :)

pinaran:14
 
Anadolu Kartalları


ortada senaryo olmayınca bol bol uçakları f4 leri f16 ları izledik... bi de bitişinde kenan doğuluyu dinledik.
bi de hande subaşıyı ben duvar zannettim meğersem mankenmiş.

Asmin: 1

koptum yorumuna :9::9::9::9::9::9:
ben de tahmin etmiştim zaten senaryosunun olmayacağını, hiç teşebbüs etmedim :))
 
siyah kuğu



çok beğendim.kızın kafasında kurdukları ve gerçekler güzel gösterilmişti.natalie portmanı çok beğendim bu filmde

başımıza gelenler

arkadaşlarının bebeğine bakan çift çok eğlenceliydi.arkadaşları öldüğü halde onları yüzüstü bırakmadılar.bebekte çok tatlıydı ve sonunu sevdim :)


cemre25: 2

Siyah Kuğu'yu ilk İstanbul'da izlemiştik. buz gibi hava vardı dışarıda az ısınalım diye sinemaya girdiydik, bir de baktık ben en sevdiğim aktris ve eşimin en sevdiği yönetmen.
bayılmıştım, bu filmi asıl sinemada izlemeliydin, gümbür günbür bir ses sisteminin ortasında geniş ekran ağlatacaktı beni neredeyse coşkudan..
 
The Machinist, begendim ama biraz da gerildim izlerken.. Christian Bale hayraniyim, bu film icin 30 kilo verip iskelete donusmus adeta. Onu oyle gormek biraz rahatsizlik verdiyse de film hosuma gitti, boyle puzzle tarzi filmleri seviyorum. Aslinda ne oldugunu filmin sonuna kadar anlayamayacagim filmleri.. Tavsiye ediyorum
Truly 5

gerçekten de erkeklere zayıflık hiç yakışmıyor :34:
 
Kızlar su gibi film izlemişsiniz, helal size.
Ben tüm tatil boyunca gübeemi kaşıdım, gebeştim. Bi de kendi evimde olmayınca filmlere ara verdim biraz. Aslında belgesellere sardım diyebilirim bu aralar. Belgesellere sarmışken arada Secret'ı da izledim. Film mi, belgesel mi kategorize edemediğim için film sayıma eklensin mi karar veremedim. Listeyi tutan karar versin. Şu meşhur kitabın filmi oluyor kendileri. Belgesel kategorisinde de değil aslında (hatta bence alakası yok ama öyle diyenler var), ama film de denilemez. neysee ya evrene doğru mesaj gönderelim işte :)

Gelelim izlediğim filme:

Depuis qu'Otar est parti... (Since Otar Left...)

Since Otar Left (2003) - IMDb

Daha önce izlediğim Je vais bien, ne t'en fais pas'ya benzetildiği için izleme listemde üstlere çektiğim bir filmdi. Açıkçası iki film arasında duygu işlenişi bakımından çok bir benzerlik yok. Belki bu film "Je vais bien, ne t'en fais pas" için çıkış noktası olmuş olabilir ama konu olarak farklılar bence. Bu film öbürü gibi hırçın da değil. Konu hakkında spoiler vermemek için çok konuşmak istemiyorum, sadece büyükanne, anne ve kızdan oluşan 3 neslin dayanışması diye özetliim. Filmin sonlarına doğru anneannenin tepkisi ve kızımızın çılgın kararı beni çok etkiledi. Tavsiye olunur.

Bu arada Pınar Bergman'ın çok güzel filmlerini önermiş. Kendisine katılmakla beraber yönetmeni daha iyi tanımak için Fanny och Alexander (Fanny and Alexander)'ı da tavsiye ederim (pınar tavsiye etti mi hatırlamıyorum). Yönetmen kendi hayat hikayesini anlatmış bu filmde, metaforlarla tabi.

Bu arada Orchidea ortalıkta yok. Van'da yaşıyodu diye kalmış aklımda. İyi misin orkide?

firfor: 2

Secret kitabını çok duydum okuyacağım bir ara tabii önce gidip almak lazım :)) filmi de mi çıkmış ?? ilk okuyup sonra izlemek lazım..

bahsettiğin iki Fransız filmini de bilmiyorum :( eksik kalmışım aman hemmen tamamlamam lazım :9::9:
yazdığın gibi Bergman'ın Fanny och Alexander filmi de şahaneydi, en aklımda kalan sahnesi, bol göndermelerle dolu bir kare vardı, renk anlamında cıvıl cıvıl değil ama sadece küçük bir çocuğun değil gayet içi geçmiş bir adamın bile gördüğünde içini kıpraştıracak yoğunlukta eşyalarla dolu bir kare :31:
 
Son düzenleme:
Virgin Spring

The Virgin Spring (1960) - IMDb

Bergman filmografisine devam. Yine bir Tanrı sorgulaması.. Sıkılmadan izlesem de diğer filmleri kadar etkilemedi.

sephirot 5

o filmde oynayan güzel küçük kızla bir söyleşiyi izledim dvd ye eklenmiş ektralara, tabi şu an görseniz kadın - Birgitta Pettersson - yaşlanmış ve hiç benzemiyor filmdekine, bir ara müstehcen sahne vardı filmde hatırlarsın, Birgitta Pettersson ve sahnedeki adam gerçek hayatta da tanışıyorlar ve adamın karısıyla da yakın arkadaş Birgitta, sahnede adam kadının bir yandan üstünü açmalı ama bir yandan da açılan göğsünü falan kapatıyormuş, normalde kızı paralamalı rol icabı ama devamlı aman bir yeri gözükmesin diye çaktırmadan kapatıyor, o sahnede çok zorlanmışlar, Bergman kızmış, yeter artık moduna girmiş, açılırsa açılsın diyecek ama o da kıyamıyor bana diyor Birgitta, hem yaşı da küçük, hem o zamanlar insanlar böyle durumlara alışkın değiller, mahremiyet önemli tabii.. şimdiki gibi azcık kapanan yerler bilerek çaktırmadan açılmıyor :)))
 
Merhaba arkadaşlar
Uzun bir aradan sonra sinema günlüğüne giriş yapmaya karar verdim :)

Dün izlediğim iki filmle başlıyorum :)

Taking Woodstock (zgr Woodstock) (2009)

Woodstock festivali oluşumunu müthiş hareketli ve renkli işleyen film benim gibi festival ortamlarını seven biri için mükemmel bir seyir oldu.
Özetle hippilerin renkli dünyasına giriş yapmak ve festival ruhunu sonuna kadar hissetmek istiyorsanız kaçırmayın derim.



Buried (Toprak Altnda) (2010)

Tek mekanlı film
Gerilimi oldukça yüksek ve son dakikasına kadar merak uyandırıcı.
Klişelerin önüne geçmeyi başarabilmesi filmin en büyük artılarından.

prensesin uykusuyum : 2

son filmin tek kötü yanı öyle bir seni alıp götürüyor ki, sanki onun yerinde sen oluyorsun ve son derece rahatsız edici.. hissettim resmen, boğulmuştum, aslında diğer yandan da filmin kalitesini ortaya koyuyor bu içine çekme, yaşatma...
 
1 KASIM - 30 KASIM 2011

1. eski_bir_masal ..................... 20
2. nazap85...............................14
3. pinaran................................ 14
4. Dulcinea ........................... 18
5. Revolucion ............................ 7
6. sephiroth ............................. 5
7. TrulyScrumptious ................. 6
8. firfor .................................. 6
9. Asmin .................................3
10. prensesin.uykusuyum..............3
11. Duygu.C .............................. 1
12. cemre25...............................3
13. PrensesPeri ........................
14. eylül.yn...............................
15. ThirtyFour............................
16. Tryamour ...............................
17. orchidea ...............................
 
Duplex ( Çatı Katı 2003 )

nasıl olmuşta bu filmi izlememişim dediğim hoş bir komediydi. çok ince espirisi gerçekten kadın beynine hitap ediyor (feministliğim tuttu yine :1: ) şaka bir yana gerçekten canınız sıtkınsa yüzünüze hoş bir gülümseme yerleştiriyor. (sorun kayınvalideniz değilse :1: ) nihayet bir ev sahibi olan ama yaşlı kiracılarından çekmedikleri kalmayan bir çift ve sonuysa harika hadi canım dememek elinizde değil.biraz daha yorum yaparsa iyice cıvıtabileceğimden dolayı bu kadar :1: gerçekten tavsiye ederim.

Revolucion : 8
 
Secret kitabını çok duydum okuyacağım bir ara tabii önce gidip almak lazım :)) filmi de mi çıkmış ?? ilk okuyup sonra izlemek lazım..

benden sana tavsiye hiç okumaya uğraşma direk izle zaten tema belli kitaptada sanmıyorum ki daha ötesi olsun. zaten 6 temel ilke üzerine kuruludur bu sır dedikleri olay hepsi filmde geçiyor. işlemeye çalıştıkları şeyse yaratan sensin insanın kendisi ötesi yok. özetledimde sanırım.daha önce Meg Brain tarzını okumadıysan deneyebilirsin ama gözlerine yazık.
 
şafak vakti part 1

dün arkadaşlarla gittik.çok güzel bir film olmus.part 2 için 1 yıl daha bekleyecek olmamız en kötü yanı.

bide büyük bir salonda izledik filmi.yaş ortalaması olarak en büyük bizdik herhalde :52: yanımızdaki yeniyetmelerin yorumları bazı sahnelerde salondaki ortak vavvvv sesleri bizi bizden aldı :52:

sonunda PrensesPeri:1
 
bizde evde the prestige i izledik dün akşam ..
2006 yapımı ..
konusu değişik ,harika bir filmdi .
ilk başta biraz karışık gelebiliyor ama değişik bir film ..izlemenizi tavsiye ederim.
 
Duplex ( Çatı Katı 2003 )

nasıl olmuşta bu filmi izlememişim dediğim hoş bir komediydi. çok ince espirisi gerçekten kadın beynine hitap ediyor (feministliğim tuttu yine :1: ) şaka bir yana gerçekten canınız sıtkınsa yüzünüze hoş bir gülümseme yerleştiriyor. (sorun kayınvalideniz değilse :1: ) nihayet bir ev sahibi olan ama yaşlı kiracılarından çekmedikleri kalmayan bir çift ve sonuysa harika hadi canım dememek elinizde değil.biraz daha yorum yaparsa iyice cıvıtabileceğimden dolayı bu kadar :1: gerçekten tavsiye ederim.

Revolucion : 8

daha yazdigin cumleyi bitirmeden torrent sitesini acmis filmi aratiyordum bile :9: cok hastayim biraz gulumsemek fena olmaz gercekten de... :2::43:
 
benden sana tavsiye hiç okumaya uğraşma direk izle zaten tema belli kitaptada sanmıyorum ki daha ötesi olsun. zaten 6 temel ilke üzerine kuruludur bu sır dedikleri olay hepsi filmde geçiyor. işlemeye çalıştıkları şeyse yaratan sensin insanın kendisi ötesi yok. özetledimde sanırım.daha önce Meg Brain tarzını okumadıysan deneyebilirsin ama gözlerine yazık.

gündüz başladım izlemeye ikinci ilkesinde ara verdim, birinci ilkesi yani şükretmek iyiydi hoştu, ne zamandır şükretmediğimi fark ettirdi bana, yararlı..
 
Prens ve ben 1 :
Prens ve ben 2 :

Sondan başladığım serinin 1. ve 2. filmini de izledim.
Çok hoş bir tat bırakıyor filmler.
Tavsiye ederimm ..

eski_bir_masal : 22
 
Where the Wild Things Are (2009) - IMDb

Neşeli , karanlık , umutlu , ürkütücü , komik , rahatsız edici , duygusal.
Sürekli değişken bir ruh hali içine sokan orijinal film.
Yalnızlık temasını da oldukça başarılı işlemiş, çocuk filmi izlenimi verse de kesinlikle büyüklere hitap ediyor.
İyi vakit geçirmek ,eğlenmek beklentisiyle izlenmemeli diye düşünüyorum.

prensesin uykusuyum : 4
 
Back