Numerolojik Analiz

Geliyor az sonra. En son bir şey yaptırıcam size çook sevecek ve hayatın her alanında uygulayacaksınız
Valla ilk yazdığınız yorum bütün yazdıklarınız birebir hayattaki hedeflerim ve yapamayınca ters düz olmam ,mide bağırsak bel ,öyle ki bel fıtığından 30 yaşında ameliyat olmuş biriyim . Çok şaşırdım gerçekten bekliyorum
 
25 e ben anlamadım yani 7 ise sonuç nr
2. TUR


25/7
2: İşbirliği ve Denge
5: Özgürlük ve Keşif
7: Maneviyat ve Güven
25/7 hayat yolunda olan varlıklar, işbirliği ve uyumlanma kapasitelerini, özgürlük ve keşfetme meraklarıyla birleştirerek deneyimledikleri bir maneviyatın getirdiği güven duygusunu yaşamak üzere buraya gelmişlerdir. Birbirlerine zıt birkaç etkiye aynı anda maruz kaldıklarından dolayı, bazen aşırı sosyal, başkalarına karşı ilgili ve sevecen, bazen ise yanlış anlaşılma korkusuyla içe kapanık ve alıngan bir karaktere bürünebilirler.
Eğer harflerden destek alamıyor ve ikinci çakrayı sıfırdan açmaya çalışıyorlarsa, öncelikle sorumluluklarının sınırlarını belirlemek ve başkalarıyla uyumlanarak dengeyi kaybetmeden, karşılıklı yardımlaşma ruhu içerisinde çalışmayı öğrenmeleri gerekir. Verme ve alma arasındaki, kabul ve red arasındaki, düşünce ve duygular arasındaki ve en önemlisi kendi ihtiyaçları ve başkalarının ihtiyaçları arasındaki dengeyi sağlamak için öncelikle kendi iç çelişkilerini ve uyumsuzluklarını çözmelidirler. Verebilecekleri her şeyi muhatabının kafasından aşağı çuvalda ne varsa boşaltırcasına değil akıllıca ve ihtiyaca göre ince ayarak yaparak, alabilecekleri kadarını vermeyi öğrenmelidirler.
Olayların her iki yanını da kavrama kapasiteleri yüksek olduğundan dolayı genellikle kararsızlıklarıyla boğuşurlar. Onlar, sonucu tartışmalı bir mahkemede hem davalı hem de davacı tarafı savunup, jüriyi her iki yönde de ikna edebilecek kapasitede esnektirler.
Ne zaman evet, ne zaman hayır diyeceklerinin ayırdına vardıklarında, ayrıntılarda boğulmayıp yetersizlik duygusundan kurtulup, aşağılık kompleksine kapılmadan başkalarını yüceltmeyi öğrendiklerinde, denge yasasına uyumlanarak aldatmacanın ve ihanetin olmadığı nostaljik bir masal dünyası özlemiyle yaşamayı bırakırlar.
Kötülüğün ve karanlığın da varlıkların tekamülü için gerekli bir unsur olduğunu kavrarlar. Beşinci çakrada ise bu varlıkları deneyim çeşitliliği aracılığıyla mutlak özgürlüğün keşfi beklemektedir. Olaylar, insanlar ve kültürler arası köprü vazifesi görmek yoluyla yatay genişlemelerini dikey boyuta çevirip, bu ve öteki dünya arasında köprü olduklarında tam doyuma ulaşırlar. Gördükleri her şeyde tanrısal bir özün yansımasını idrak edemezler ise paranoya benzeri zihinsel rahatsızlıklardan dolayı acı çekerek depresyona girerler.
Özgürlüğü en başta dış dünyanın şartları içerisinde gezip tozup eğlenerek, haz peşinde koşarak bulmaya çalışan bu varlıklar, sonuçta hayal kırıklığına uğrayıp içsel bir bağımsızlık mücadelesine girişirler. Yeni olan her şeye duydukları yoğun zihinsel merak onları tatminsiz, daldan dala atlayan, maymun iştahlı kişiler haline getirir. Enerjileri bu yolla tatmin olamayacağından, dengeleyemedikleri enerjilerini düşürmek yoluyla, derin bağımlılıkların pençesine düşerler. Genellikle harflerden destek alamayıp yedinci çakrayı sıfırdan açtıklarından, önce çukuruna düşmeleri kaçınılmazdır. Burada onları başta kendilerine karşı
duyulan şüphe olmak üzere tüm yaradılışın anlamsız olduğu şüphesi bekler. Yeterli iç gözlem, - 51 -

bilimsel ve ruhsal araştırma, sessizlik içinde tefekkür ve derin meditasyon, teoriler ve kökenlerin araştırılması yapılmadan bu çukurdan çıkamazlar. Evrensel yasaların teorik olarak araştırılmasını gündelik hayatta pratik olarak deneyimlenmesi takip etmelidir. Aksi takdirde melankoli, hata araştırma, sert eleştiri, soğuk ve mesafeli tavırlar, karışık düşüncelerden muzdarip olma, hor görme ve asabiyetten kurtulamazlar.
Pozitifte olduklarında sakin ve huzurlu, içine kapanık ve yalnız, nostaljik ve kariyer hırsı olmayan, analitik zekası kuvvetli olan bu gururlu varlıklar, utangaç tavırlarla mahremlerini açmaktan hoşlanmazlar ve toplum içinde göze batmayı sevmezler. Bütün detaylar üzerinde titizlikle durarak bitmek bilmeyen sorularıyla her şeye itiraz edebilirler çünkü ikna olmak isterler. Bu noktada bu kulvardaki varlıklara geri dönerek kitabımızın ilk bölümünde verilen ikinci, beşinci ve yedinci çakraya dair açılımları tekrar gözden geçirmelerini öneririz.
Ruhsal yasalar arasında İnanç Yasası, Disiplin Yasası, Beklentiler Yasası, Süreç Yasası ve Sorumluluk Yasası öncelikle uyumlanmaları gerekenlerdir. Bu yasalara dair açıklamalar Dan Millman’ın kitabında verilmiştir.
 
Benimki de 33 çıktı, şimdi bunu napicam
2.TUR

33/6
3: İfade ve Duyarlılık 6: Sevgi ve İdrak
33/6 hayat yolunda olan varlıklar; duygusal ifade ve kuşku sorunlarının üstesinden gelerek, içinde bulundukları durumun şu andaki mükemmelliğini fark edip, başkalarına ilham veren ideallerini metodik veya sanatsal ifade biçimleriyle ortaya koymak üzere buradadırlar. Bu dünyanın sorunları ve kusurları karşısında umutlarını yitirirler. Duyarlı vicdanlarından dolayı başkalarını üzdüklerinde bile en çok kendileri dertlenirler. Onaylanma arzuları, beğenilme ve saygı görme ihtiyaçları yüzünden kolayca kandırılıp idare edilen bireylere dönüşebilirler. Hayatı kıstaslarla değerlendirmek yerine, bütünü görerek sevgiyle bakmayı öğrenmeleri gerekir. Üçüncü çakradaki aşırı ısrarın aslında altıncı çakrayı açma çabası olduğu göz önüne alınırsa yazı, müzik, resim, plastik ve görsel sanatlarda, mimari ve grafik tasarımda doğuştan yeteneklidirler. Dış dünyadaki güzellik arayışlarını kendi özlerindeki denge arayışına çeviremedikleri sürece mutlu olamazlar. Önce kendi duygularıyla bağlantıya geçip sonra bunları başkalarına iletecek sanatsal araçlarda ustalık kazanmaları gerekir.
Yüksek standartlara olan inançları ve kendi kendilerine öz eleştirideki acımasızlıkları onları dış eleştiriye karşı kapalı bir hale getirir. Ortaya bir eser meydana getirme ve dış dünyada fark yaratma eğilimleri, yüksek bir organizasyon ve düzenleme kapasitesi ile birleştiğinde oluşan kalıba sokma enerjileri hayata aksedemeyip engellenirse negatife düşerler. Pozitifteyken neşeli, arkadaş canlısı, oyuncu, sıkıntıları kafasına takmayan, çocukları ve hayvanları seven, eğlenceli bireyler olurlar. Negatife düştüklerinde ise kaygılı, kötümser, dedikoducu, züppe, abartılı, kibirli ve kıskanç tavırlar sergilerler.
Eğer harflerden destek alamıyor ve üçüncü çakrayı sıfırdan açıyorlarsa, geveze ve ayaküstü yakaladığına konferans veren tipler olurlar. Nefesle bağlantılı sıkıntılar ve tütün türevi bağımlıklar onların auralarını delerek enerji kaçırmalarına ve yaşam sevinçlerini kaybetmelerine yol açar. Olaylar bekledikleri gibi gelişmediğinde ise, sadece düş kırıklığına uğramakla kalmayıp genel bir asabiyet haline bürünürler. Bu ruhsal durum içerisinde askeri emir komuta zinciriyle kişileri yönetme ve kontrol etme duyguları kabarır. Karma Yasasının geleneksel bir ifadesi olarak şerden hayır ve hayırdan şer çıkabileceğini, dolayısıyla sevinç ve hüznün el ele birbirini takip etmesi gerektiğini, yani iniş ve çıkışların doğal olduğunu kabul etmeleri gerekir. Kendine veya başkasına yapılan haksızlığı kaldıramayan bu varlıklar sorunlarını tekamülleri için gerekli yakıt gibi görmelidirler. Olayları ve kişileri yargılamadan “Bu olay bana kendime dair neyi gösteriyor?” ve “Bu olaydan hangi dersi almalıyım?” tarzı yaklaşımları benimsemelidirler. Hayal gücünün ve yaratıcı ilhamların doğuştan ustası olan bu varlıkların, hobi düzeyinde de olsa zanaatkarlık uğraşları edinmeleri meditatif fayda sağlar. Aksi takdirde henüz başa gelmemiş olan gelecekteki olguları tasarlayarak korku, endişe, evham ve kuşku üretip hayal güçlerini israf ederler.
Kendilerinin ve başkalarının hayatlarındaki bütün hataları düzeltmekten manevi bir keyif alan bu varlıklar, başkalarının direksiyonuna el atmak yerine sadece uyarıcı nasihatler
vermeyi, karşısındaki varlığın hata yaparak ders alma hakkına saygı duymayı öğrenmelidirler. İyi birer öğrenci olma iddiasındaki bu varlıklar kendilerini başka varlıklarla kıyaslamayıp rekabetçi yargılardan uzak durmalıdırlar. Hedefe bir an önce ulaşma illüzyonundan kurtulup, zihinlerinde tasarladıkları kompozisyonun tamamlanmış halini kenara bırakıp, sürece odaklanmaları gerekir.
Sevgi ve güven gibi büyük kavramların, yeterli bilgi ve farkındalık sonucu, kişinin kendi içinden dışarıya taşırması gereken duygular olduğunu idrak edene dek, nafile bir çabayla duygusal destek ve onayı başka insanlarda ararlar. Pozitifteyken her bireydeki henüz açığa çıkmamış olan potansiyel güzelliğin farkındalığıyla karşılıksız bir sevgi ve şefkat yayan 33/6’lar, negatife düştüklerinde ise kelimeleri kötüye kullanmak yoluyla başkalarından enerji çalan psişik vampirlere dönüşürler.
 
Benimde 37 çıktı merak ediyorum bana da bakabilir misiniz ?
2.TUR

37/10
3: İfade ve Duyarlılık
7: Maneviyat ve Güven
10: İçsel Yetenekler ve Sezgi
37/10 hayat yolunda olanlar üçüncü çakranın nitelikleri olan kişinin kendi karakterini düzenlemesi ve oturtması sürecini, yedinci çakranın nitelikleri olan deneyime dayalı bilgelik ile birleştirerek, yaratıcı enerjilerini sezgileri doğrultusunda yönlendirebilmeyi başarmak için buradadırlar. Üçüncü çakranın kuyusu olan aşırı gelişkin ego nedeniyle sürekli olarak “Ben şöyle birisiyim, ben böyle birisiyim” tarzı ifadeleri yoğun bir biçimde kullanma eğiliminde olabilirler. Eğer harflerden destek alamayıp üçüncü çakrayı sıfırdan açmaya çalışıyorlarsa, sürekli kendilerinden bahsetme halini ukalalığa değin vardırabilirler. Eğer harflerden güçlü bir destek alıyorlarsa düzenleme, organizasyon, oyunculuk, şarkıcılık, dekorasyon, moda ve sanat gibi uğraşlarla “Ben kimim?” sorusundan, “Ben dünyada nasıl bir eser meydana getirmek istiyorum?” sorusuna doğru ilerleyebilirler.
Bununla birlikte esas kritik olan konu yedinci çakraya geçildiğinde karşılaşılan güven sorununu halletmektir. Kendi sezgisel güçlerinin farkına varamadılarsa, inşa etmeleri gereken bilgelik tapınaklarının temel direği olan güven sorununu çözmekte zorlanırlar. Bilinçaltlarında yoğun bir ihanete uğrama beklentisi taşıdıklarından dolayı, eğer hakikate dair kıstas olacak ve onları teskin edecek doğru manevi bilgilere ulaşamazlarsa, alaycılık ve inançsızlık maskesi arkasında gizlenirler. Zarar görmekten korktukları için kullandıkları bu strateji onları, yedinci çakranın en derin kuyuları olan kurnazlık, melankoli, yalancılık ve alkolizm batağına dek düşürebilir. Böyle durumlara düşmelerini önleyebilecek tek çare, mantıksal esaslar üzerine inşa edilmiş, sağduyuya dayalı bir ruhsallık anlayışı geliştirmektir. Meditasyon yoluyla kendi iç dünyalarına dönüp, güven ve huzuru yaşayıp, gelişi güzel tekamül safhasından, şuurlu tekamül safhasına vardıklarında, acı verici geçmiş yaşantı deneyimlerinin kendi olgunlaşma süreçlerinde yaşamsal öneme sahip ve anlayışlarının gelişiminde vazgeçilmez olduğunu kavrarlar.
Ruhsal denilen konuların, oldukça teknik bir yapıya sahip olup, tıpkı fiziksel dünyada olduğu gibi kendine ait doğaları bulunan, daha yüksek yasalara bağlı olduğunu, bilim adamına yaraşır tavırları elden bırakmadan araştırmaları gerekir. Maddi ve maddi olmayan dünyalar arasındaki sürekli enerji aktarımı şeklinde gelişen büyük hakikat tablosuna ufakta olsa bir bakış atabilirlerse, bütün tezahürlerin Nedensellik Yasasına göre oluştuğunu görüp rahatlarlar. Böylece en derin duygularını ve içsel ihtiyaçlarını endişe duymadan, doğrudan ve
açık bir biçimde ifade edecek cesarete kavuşurlar. Hayat oyunununu bir yap-boz misali ele
- 24 -

alırsak, ait olunan yere tam uyan bir parça gibi yerleştiklerini hissedene dek, bir uçta mükemmeliyetçilik öbür uçta ise vurdumduymazlık olan sarkaçta bir o yana bir bu yana sallanırlar. Geçmişte ektiklerini biçmekte olduklarının bilincine varırlarsa, yanlış anlaşılma, engellenilmişlik ve bastırılmışlık gibi onları hastalıklara sürükleyecek olan duygulardan uzak durabilirler.
Genellikle ince bir bedensel yapıya sahip olan bu kişilerin göbek ve bel bölgeleri hassastır. Yedinci çakranın kuyularında inatçı biçimde kendilerine acı çektirmekte ısrar ederlerse, dönüşüme karşı olan direnç dizlerinde sorunlara yol açar. En uygun beslenme tarzı vejetaryen bir diyettir. Yoga, yüzme ve dans gibi daha zarif ve incelikli sporlardan keyif alırlar. Bunlar aracılığıyla yaratıcı enerjileri topraklanırsa, bağımlılıklardan özgürleşebilirler.
Özel hayatlarında duygularından çok zihinleriyle hareket ettiklerinden, hayat onları kalplerinin kırılacağı senaryolara katarak, olaylara kalbin gözüyle bakma dersini öğretir. Ergenlik yıllarında üçüncü çakradayken konuşkandırlar, orta yaş döneminde daha sessiz, içe kapanıktırlar. Yanlış bir ifade kullanmaktan korkarak, sohbette dinleyici kalmayı yeğlerler. Geliştirmeleri gereken bilgelik ve bütünlük kendi içlerinden dışarı taşmadığında, bu eksikliği karşı cinsin gidermesini beklerler. Kuşkuculukları onları yalnızlığa iter. Şifayı ilham gerektiren güzel sanatlarda, düzenlemeye ve tasarıma dair işlerde bulurlar.
 
Ay bu kadar mı doğru olur
 
36 çıktı benimde
36 çıktı benimde
2.TUR

36/9
3: İfade ve Duyarlılık 6: Sevgi ve İdrak
9: Bilgelik ve Bütünlük
36/9 hayat yolunda olan varlıklar bireysel ifade ve duyarlılıklarını geliştirerek, farkındalık oluşturmak yoluyla kendi iç bütünlüklerini sağlayıp, beraber yürüdükleri diğer varlıklara hizmet etmek üzere burada bulunmaktadırlar. Öncelikle üçüncü çakra üzerinde çalışarak, duygusal hassasiyetlerini hayal güçleri ile şekillendirerek, sanatsal bir ifade geliştirip, konuşarak, resim yaparak, şarkı söyleyerek, dans ederek, yazarak, rol yaparak ya da diğer artistik araçlarla yaratıcılıklarını ifade etmelidirler.
Pozitifte olduklarında hitabet sanatının ustası olan ve çevrelerinde hoş sohbet ve aranan konuşmacılar olan bu varlıklar, negatife düştüklerinde dedikoducu, züppe, kibirli ve abartılı tavırlarıyla iki kelam bile edilemeyecek tek taraflı konuşma otomatlarına dönüşürler.
Normalde kaygılardan uzak ve yaşama sevinciyle dolu, ortaya bir eser meydana getirip dış dünyada fark yaratma arzusuyla hareket ederler. Yaratıcı ifadeleri engellendiğinde, nefes alış kaliteleriyle bağlantılı olarak, panik ataktan ve korkulardan muzdarip olma, despotça kalıba sokma eğilimleri içinde bocalayarak kulvarlarının çukuruna düşerler. Eğer harflerden destek alamıyor ve üçüncü çakrayı sıfırdan açıyorlarsa yolda yakaladıklarına ayaküstü konferans vermek yoluyla, iletişimde doz aşımı halini yaşarlar. Tamamıyla pozitife geçtiklerinde ise kalabalıklara ilham vererek, coşku ve şevkle dolup, büyük idealler doğrultusunda kitleleri arkalarından sürükleyebilirler. Doğru sözcükleri bulma baskısı altında ezilmeyip, doğaçlama tavırlar içerisinde tüm dünyayı bir tiyatro sahnesi olarak görüp, yaşamı oyun oynuyormuşçasına hafife aldıklarında enerji vampiri olmayı bırakırlar.
Üçüncü çakradaki aşırı ısrarın altıncı çakrayı açma yönünde kasıtlı bir çaba olmasından dolayı, kendilerine dair kuşkuları sonucu, yapıcı olsa bile eleştiriyi kaldıramazlar. Altıncı çakrada ise onları ideallerini mevcut gerçeklik ile uzlaştırarak, hayallerindeki mükemmeliyetçilik vizyonundan vazgeçip, şu anda yaşadıkları realitenin olabilecek en mükemmel tasarım olduğunu kabul etmek hali beklemektedir. Bu çakrada ustalaşmak isteyenlerin büyük tabloyu görerek, İlahi İrade Yasalarının bizim üzerimizde devamlı bir işleyişle bizi olgunlaşmaya götürdüğünü fark etmeleri gerekir. Yüksek standartların yarattığı iç baskıyla boğuşan bu bireyler, olaylar bekledikleri gibi gelişmediğinde kendilerini korku, endişe ve evhamlarının tuzağına düşmüş bulurlar. Kıyaslama mantığını bırakıp yeni başladıkları işlerde heveslerini yitirmeden ve keşkeleri bırakarak cesaretle ilerlemeleri gerekir.
Pozitifte olduklarında sevgi dolu, sorumluluklarının farkında, müzikten keyif alabilen, anlayışlı ve sempatik, koruyucu bir ebeveyn, idealist bir tavırla adaleti savunan doğalarıyla hoş ve çekici insanlardır. Eğer harflerden destek alamıyor ve altıncı çakrayı sıfırdan açıyorlarsa, hayal gücünün israfı olan korku, kuruntu, endişe, evham, kaygı, üzerine vazife
olmadığı halde her işe karışma, isteksiz olduğu halde yardımcı olma mecburiyeti hissetme - 63 -

çukurlarına düşerler. Yakın çevresinde ve ailede uyum, huzur ve denge kendiliğinden oluşmadığında zorbalık ve despotça tavırlar sergileme eğiliminde olurlar.
Nihai hedefleri olan dokuzuncu çakrada ise ruh, zihin ve beden bütünlüğünü sağlayıp, sezgiye dayalı bilgelikleriyle, başkalarına ilham olacak örnek bir yaşamı sergileme ödevini, özü sözü bir olan duruşla başarmaya gelmişlerdir. Eğer harflerden destek alamıyor ve bu çakrayı sıfırdan açıyorlarsa aşırı duygusallık, çocuksuluk, saflık, vericilik ve affedicilikten muzdarip olacaklardır. Pozitifte olduklarında bilgi ve deneyiminin tümünü aktarma çabasıyla bütün dünyaya hizmet ederek, yaşamdaki yüceltici unsurların sözcüsü olarak, destek aldıkları evrensel kaynaklara derin bir güven beslerler ve ellerinde bir şey kalıp kalmayacağını düşünmeksizin paylaşırlar. Derin suçluluk duyma kapasitelerinden dolayı kendilerinden başlayarak yargılamayı bırakıp, düşüncelerini meditasyonla yavaşlatmalıdırlar.
 
Doğum tarihimi toplayınca 31 den 4 teyim 2. Turda da 1de mi oluyorun. Yorumlarinizi bekliyorum.
 
Doğum tarihimi toplayınca 31 den 4 teyim 2. Turda da 1de mi oluyorun. Yorumlarinizi bekliyorum.
1.TUR

4) İstikrar ve Süreç:
Hayat amacı olarak dördüncü çakra üzerinde çalışan bireyler hedeflerine doğru sabır ve sebatla, aşamalı bir süreç izleyerek, sabit yapılar inşa etmek üzere burada bulunurlar. Bu bireyler zorluklar karşısında geri adım atmadan kararlı bir inançla, şartlar ne olursa olsun hedeflerine sadık kalarak, emin adımlarla ilerlemeyi öğrenirler. Genellikle gündelik dildeki kullanımlarda sabır, sebat dendiğinde başa gelene katlanma, alttan almaya mecbur olma ve taviz verme gibi daraltıcı çağrışımlar akla gelmesine rağmen, vicdanımıza dönüp soracak olursak, toplum tarafından bize dayatılan bazı değerlerin, uzun vadede lehimize işleyeceğini görürüz. Bir işi hakkını vererek ve özenle yerine getirmiş olmanın vereceği keyif ve tatminin yeri başka bir şeyle doldurulamayacağından, kişinin hedefleri için gereken enerji ve gücü kullanırken, sadeleşme ihtiyacı kaçınılmaz bir aciliyet oluşturur.
Kök salabilmek için öncelikle yerleşik bir düzene geçmeyi ve monoton bir hayat sürmeyi başarması gereken bu varlıklar, hedeflerine ulaşmak için gerekli hazırlıkları yapmadan ve ön şartları tamamlamadan hayata atılmamalıdırlar. Bağlanmanın ve adanmanın, fedakarlığın ve geleneksel değerlerin doğuştan muhafızı olan bu varlıklar, pozitifte iken saygılı hizmetkarlar, disiplinli ve çalışkan emekçiler olarak toplumun belkemiğini oluştururlar. Onlar dünyaya düzeni, pratik metotları, büyük organizasyonları, güven ve asayişi alçak gönüllülükle ve tutarlı bir olgunluk içerisinde tesis etmeye gelmişlerdir. Negatife düştüklerinde ise dar görüşlülük, sabit fikirlilik, sakarlık, sert ve sıkıcı tavırlar içerisinde inatçı davranışların çukuruna düşerler. Karınca misali azar azar biriktirerek, planları doğrultusunda emin adımlarla ilerlerken, geçilmesi gereken hiçbir basamağı ihmal etmeden doğru bildikleri yoldan sapmamaları gerekir.
Fiziksel yapıları genellikle kuvvetli ve dinç olan bu bireylerin bedensel zayıf noktaları kalp rahatsızlıklarıdır. Aşırı ciddiyetleriyle daha çok sevgiye muhtaç olduklarını maskeleyerek, kalplerinin kırılmasından korkup kapatmaları sonucu, sevgiyi alıp verirken tıkanıklık yaşayabilirler. Vücudumuzda kanser olmayan tek organ olan kalp, duygu ve düşüncelerimizin arıtma tesisi olarak çalışır. Kalbin bakışıyla ele alındığında halledilemeyecek hiçbir sorun ve aşılamayacak hiçbir güçlük yoktur. Farkındalıklarını kalbe kadar çıkaramayan varlıklar, içinde bulunduğumuz dönemde hızlanarak artan yeni zaman (kıyamet yani kova çağı) enerjisine uyum sağlayamayacaklardır.
Eğer harflerden destek alamıyor ve dördüncü çakrayı sıfırdan açıyorlarsa, kabule geçmek ve teslim olmak konularında oldukça zor senaryoları yaşayıp, kalplerinin mührü acılarla kırılarak açılacaktır. Bunun önüne geçebilmek, dünya üzerinde toprak sahibi olup dikili bir ağaçlarının olması, bol bol doğada vakit geçirmeleri ve giysilerinde ağırlıklı olarak yeşil rengini tercih etmeleri ile mümkündür. Sürekli genişleme ve dallarını budaklarını sarmaşık misali her yana dağıtma eğilimine girerlerse, hayat onları dallarının budandığı, daralma ve sadeleşmenin zorunlu olduğu olaylarla, daha basit yaşamak konusunda eğitecektir. Telaşa kapılıp a’dan z’ye tek hamleyle birden bire geçmek istediklerinde, zirveye varamadan yarı yolda tepe taklak düşecekleri kesindir. Süreç yasasıyla uyumlanmaları onların başarma yönündeki coşku ve heveslerini gerçekçi çabalarla desteklemelerini sağlar. Dayanma kapasitelerinin yüksek oluşu onları verimsiz ilişki ve durumlarda ısrar etmelerine, gururlarına yediremediklerinden dolayı attıkları adımlardan geri dönememelerine yol açar. Sağlamlık ve katılık arasında, özgürlük ve disiplin arasında, yenilikçilik ve muhafazakarlık arasında, yani özetle neyi tutup neyi bırakacakları konusunda dengeye varmaları ancak bir sonraki dengeleyici çakra olan beşinci çakradaki erdemlerin idrakine varmalarıyla mümkündür. Saldırganlık eğilimlerini, spor ya da savaş sanatları gibi stres önleyici faaliyetlerle, gevşeme ve meditasyonla destekleyerek aşabilirler. Esnemeyen varlıkların kırılacağını öngören Esneklik Yasası ile aradıkları güven ve huzura ulaşırlar.
 
Doğum tarihimi toplayınca 31 den 4 teyim 2. Turda da 1de mi oluyorun. Yorumlarinizi bekliyorum.
2.TUR

31/4 ve 13/4
3: İfade ve Duyarlılık
1: Yaratıcılık ve Cesaret 4: İstikrar ve Süreç
31/4 ve 13/4 hayat yolunda olanlar bireysel ifade ve duyarlılık sorunlarını hallederek enerjilerini yaratıcı yollarla kararlılık yaratmak üzere ortaya koymayı öğrenmek için buradadırlar. Sarsılmaz bir kendine ve varoluşa güveni oluşturana değin kendi ifade tarzlarını ve üsluplarını girişimci bir zihniyetle, orijinal tasarımlara imza atmak yoluyla, dünyada belirgin bir fark yaratarak, arkalarında anılmalarını sağlayacak sağlam eserler meydana getirmek üzere buradadırlar.
Eğer harflerden destek alamıyor ve üçüncü veya birinci çakrayı sıfırdan açıyorlarsa, her iki çakranın da çukuruna düşme olasılıkları oldukça yüksektir. Liderliği ve insiyatif almayı, girişimcilik ve orijinalliği artistik bir tasarımla sentezleyerek büyük bir ego inşasına giriştiklerinden dolayı, arzu ettikleri başarılara ve hedeflerine ulaşamadıkları sürece tatmin olamazlar. Öncelikli olarak vurgu hangi çakraya yapıldıysa, yani açılışta hangi rakam bulunuyorsa, buraya ait negatif potansiyellerin ortaya çıkma riski daha yüksektir. Bunun dışında 31/4’ler ve 13/4’ler arasında belirgin bir fark yoktur. Kuşkularından kurtulmaları için hayatta belirli bir statüye sahip olmaları veya önemli işlere imza atmış olmaları elzemdir. Bununla birlikte kalp çakrasını da sıfırdan açıyorlarsa, işleri gerçekten zor olacaktır; çünkü öncelikle büyük bir atılım yaparak kapsamlı bir ego geliştirip, daha sonra sanki bunları o kadar da önemli değilmişçesine kaldırıp bir kenara koymaları gerekecektir. Üç değişik çakranın birbirine zıt enerji yayını altında bulunduklarından, kitabımızın ilk bölümünde verilen birinci, üçüncü ve dördüncü çakranın kapsamına giren kavramları çok iyi öğrenmelerini tavsiye ederiz. Hem sabrı, sebatı hem de değişik yaratıcı beceriler geliştirmeyi hedeflediklerinden dolayı, potansiyellerini gerçekleştiremedikleri zaman ihtiraslarına yenilip başladıkları hiçbir işi bitiremeyen agresif ve depresif tavırlara bürünürler.
Kelimelerle araları iyi olduğundan dolayı hoş sohbet ve fiziksel olarak çekici görünüme sahip bu kulvarın insanları danstan savaş sanatlarına kadar geniş bir beceri yelpazesine sahiptirler. Olayları, durumları ve duygularını kalıba sokma eğilimleri yüksek olduğundan dolayı tercihen el sanatları olmak kaydıyla herhangi bir sanatsal faaliyeti hobi düzeyinde de olsa yapmaları onlar için meditasyon faaliyeti yerine geçer. İletişim becerilerini rahatlıkla kullanabilecekleri, girişimcilik güdülerini engellenmeden sergileyebilecekleri, başarının uzun süreli, kararlı çaba sonucu ulaşılacağı mesleklerde tatmin olurlar. Hayal güçlerini, pratik tekniklerle inşa etme yolunda, gerektiği zaman insiyatif alarak, gerektiğinde ise ekip ruhuna uyumlanarak, etkileyici bir sunumla süslemeleri onlara tam doyumu sağlar. Yeteneklerini gerekli eğitim altyapısını sağlayarak geliştirdiklerinde kendi kendilerinin patronu oldukları iş dallarını tercih ederler.
Üçüncü çakranın arazlarına karşı panzehir olarak daha eğlenceli, daha neşeli, daha oyuncu ve yaşama sevincini çoğaltmaya odaklı bir hayat tarzını benimsemeleri gerekir. Birinci çakranın çukurunda onları bekleyen bencillik, bağımlılıklar ve kavgacılık eğilimlerini ise cesaretle ileri atılarak ve otoriteden bağımsız kalarak idareci gücü aktif bir şekilde kullanarak aşabilirler. İçinde bulundukları her durumu kontrol etme arzularını, o andaki duygularının tam bir farkındalığıyla dengeleyip, bilinçaltlarının onları zorladığı, güçlü kariyerist itkilere karşı alçak gönüllü ve disiplinli olmayı öğrenmelidirler. Sahiplenme güdüsünün yerine, birlikte var olmayı ve şimdiki anın keyfini çıkarmayı koymalıdırlar. Eğer dördüncü çakrayı sıfırdan açıyorlarsa düzenli ve monoton bir hayat biçimini benimseyip boş zamanlarında bol bol doğada çocukları ve hayvanlarıyla vakit geçirmelerini tavsiye ederiz.
 
Benim 38 cikiyor onu da toplasam 11 yine toplayıp 2 mi diyecem
2) İşbirliği ve Denge:
Hayat amacı olarak ikinci çakra üzerinde çalışan bireyler, sorumluluklarının sınırlarını belirlemek ve başkalarıyla uyumlanarak dengeyi kaybetmeden, karşılıklı yardımlaşma ruhu içerisinde çalışmayı öğrenmek üzere buradadırlar. Verme ve alma arasındaki, kabul ve red arasındaki, düşünce ve duygular arasındaki ve en önemlisi kendi ihtiyaçları ve başkalarının ihtiyaçları arasındaki dengeyi sağlamak için öncelikle kendi iç çelişkilerini ve uyumsuzluklarını çözmeleri gerekir. Olayların her iki yanını da kavrama ve empati kurma kapasiteleri yüksek olduğundan dolayı genellikle kararsızlıklarıyla boğuşurlar. Empati becerileri sayesinde, sonucu tartışmalı bir mahkemede hem davalı hem de davacı tarafı savunup, jüriyi her iki yönde de ikna edebilecek kapasitede esnektirler. Hayat amacımızı gerçekleştirirken doğum tarihi açılışındaki çakramızın hakkını verme çabasını yoğun bir bilinçaltı motivasyonu olarak hissettiğimizden dolayı, bu kulvarın insanları aşırı verici, başkalarının duygu ve düşüncelerine aşırı önem veren, abartılı sencil tavırlar içerisinde olurlar. Pozitifte olduklarında ise, barış için çalışan diplomatlar, uzun süredir devam eden ve tarafların taviz vermediği çatışmalarda uzlaştırmacı arabulucular, kişisel takdir ve onay beklemeden hizmet etmenin keyfine varan insanlardır. Kibarlık ve nezakette, romantizm ve kur yapmada, başkalarını dinleme ve anlama sanatında doğuştan ustadırlar. Liderlikten çok takip etmeyi ve başkalarını yönlendirmek yerine onların sözcüsü olmayı tercih ederler. Detayların ve küçük şeylerin önemli olduğu yerlerde sahnenin arkasındaki düzenin devamını sağlayan emekçiler olduklarında mutludurlar. Başkalarına ve topluma yararlı olma yönünde yoğun bir itilim hissettiklerinden dolayı, sürekli olarak kendi ihtiyaçlarını göz ardı edip, kendilerini başkalarının ihtiyaçlarının karşılanması yoluna adayabilirler. Eğer harflerden destek alamıyor ve bu çakrayı sıfırdan açıyorlarsa, muhtemelen pin kodlarında birden fazla takviye getirip, sevecenlik kapsamındaki özverilerini, aşırı duygusallıklarından dolayı abartarak işi köleliğe kadar vardırırlar. Böylece öncelikle aşırı verici olup, sonra fedakarlıklarının karşılığını göremediklerinde küsüp kendini tamamen kapatarak duygusal iflas noktasına gelirler. Bu noktada sorumluluk yasası onların dengelenmesinde önemli bir rehber olacaktır. Bu kulvarın insanları yapmaları gereken ve yapılması gereken şeyleri kafaya takarak olayların akışına teslim olmayı göz ardı ederler. Sonuç olarak yaranma ve katlanma duyguları baş gösterdiğinde bir zamanlar sevip hizmet ettikleri kişilerle çatışmaya girmeleri kaçınılmazdır. Çocuklarının hayatta bir yere varmaları uğruna kendini adamış olan anne prototipinin, çocuğu bağımsızlığını ilan edip kendi yoluna gitmeyi tercih ettiğinde huysuz bir tavırla şikayet ederek “Senin için saçımı süpürge ettim,” benzeri ifadelerle kendilerini kronik rahatsızlıklara açık hale getirmesi bunun klasik bir örneğidir.
İkinci çakraları aşırı hassas olan bu bireylerin sevgi temelli olmayan cinsel ilişkilere girme lüksleri yoktur. Tatsızlık çıkacağı korkusuyla açık sözlü davranamayıp kendi ihtiyaç ve arzularını hasıraltı ederlerse, rahim ve göğüs bölgelerinde kansere varan uyumsuzluklar üretirler. Başkalarını ve kendilerini suçlamak yerine öncelikle kendilerini affedip, sonra da arzu ve isteklerini kabul ederek olgunlaşma sürecinde ilerlemelidirler. Ne zaman evet, ne zaman hayır diyeceklerinin ayırdına vardıklarında, ayrıntılarda boğulmayıp yetersizlik duygusundan kurtulup, aşağılık kompleksine kapılmadan başkalarını yüceltmeyi öğrendiklerinde denge yasasına uyarlar. Birinci çakranın göz önünde olan kahramanlığının aksine bu çakrada isimsiz kahramanlar olarak hizmet etmeye ve büyük çaptaki projelerin mutfağında gündelik rutin işleri yaparken tam bir kesinlik ve netlik duygusuyla doğru zamanda ve doğru yerde olduklarından emin bir halde doyuma ulaşırlar.
 
Benim 38 cikiyor onu da toplasam 11 yine toplayıp 2 mi diyecem
2.TUR
38/11
3: İfade ve Duyarlılık
8: Bolluk ve Bereket
11: İçsel Yetenekler ve Sezgi
38/11 hayat yolunda olanlar bireysel ifade ve duyarlılığı geliştirip, maddi başarı ve dünya hakimiyeti kazanarak, şefkat ve cömertlikle, servet veya nüfuzlarını başkalarının hizmetine harcamayı öğrenmek üzere buradadırlar.
Öncelikle 3’üncü çakra niteliklerini geliştirme sınavını başarıyla vermeleri gereken bu bireylerin, karakterlerini oturtmak üzere kelimelere yoğun bir emek harcamaları gerekir. “Ben kimim, nasıl bir insanım, hangi durumlarda nasıl bir tepki veririm, nelerden hoşlanırım, nelerden hazzetmem?” gibi egoya özgü değişkenleri düzenleme, organize etme ve uyumlu bir kompozisyon halinde ortaya koymakla uğraşırlar. Doğmadan önce seçtikleri rolün harflerde ifadesini bulan notalarını besteleyerek, bu rolün repliklerini oluşturacak olan müzik parçasını seçmeleri gerekir. Eğer harflerden destek alamayıp üçüncü çakrayı sıfırdan açmaya çalışıyorlarsa, sürekli kendilerinden bahsetme halini ukalalığa değin vardırabilirler. Eğer harflerden güçlü bir destek alıyorlarsa; düzenleme, organizasyon, oyunculuk, şarkıcılık,
dekorasyon, moda ve zanaatkarlık gibi uğraşlarla “Ben kimim?” sorusundan, “Ben dünyada nasıl bir eser meydana getirmek istiyorum?” sorusuna doğru ilerleyebilirler.
Bir sonraki dönemlerinde sıra 8’inci çakra niteliklerini ortaya çıkarmaya geldiğinde ise, derin bir güvensizlikle, kendinden kuşku duygusuyla bilinçaltlarında bulunan gücü kötüye kullanma korkularından dolayı, maddi güç ve bolluktan vazgeçme, reddetme veya kaçınma eğilimleriyle yüzleşmeleri gerekir. Dünya hakimiyetinden kendilerini uzaklaştırmaları genellikle zaten güçlü oldukları bireysel ifadeleri ve konuşmaları sayesinde gerçekleşir. Otorite figürlerine karşı bastırılmış öfkeleri, kendi otoritelerine sahip çıkmalarına engel olur. Eğer işler onların beklentileri doğrultusunda gelişmezse, baskıcı ve zorba bir karaktere bürünürler. Dolayısıyla esas fark etmeleri gereken unsur, dünya hakimiyetinin kendine hakim olabilmekten geçtiği, baş tacı edilmenin ancak kendisine göre daha geriden gelenlere karşı anlayış ve şefkatle destek vererek mümkün olacağını kavramaktır.
Hedef olarak seçtikleri son durak olan 11 kulvarına varıldığındaki tavırlarının pozitifte mi yoksa negatifte mi ortaya çıkacağını belirleyen 3 ve 8’inci çakranın hakkını hangi oranda verebildikleridir. Kalabalıkları sürükleyebilecek dinamik ve güçlü liderler olarak, daha iyi bir dünya yaratılması yönündeki çabalara omuz vererek, adalet ve eşitlik gözeten idareciler ve siyasetçiler olabilirler. Bolluk ve bereketin paylaştıkça artacağını, hayat içerisinde deneyimleyerek gördüklerinde, aldıklarının ve verdiklerinin hesabını tutmadan, diğer insanları kendilerine çekerler. Eğer diğer insanları ezme, sindirme ve kurnazca rekabet edip ayaklarını kaydırma politikaları güderlerse bağımlılıkların kuyusuna düşerler. Bu bağımlılıkların doğal sonucu olarak da karın, bel ve bel altı bölgelerde hastalıkları meydana getirirler. Bu noktada 38/11’lere, kitabımızın ilk bölümündeki 11 kulvarının özelliklerini ve potansiyellerini gözden geçirmelerini tavsiye ederiz.
Duygusal hayatlarında karşılarındakinin ihtiyaçlarına duyarlılık göstermezler ise, hakimiyet kurma ve emir verme eğilimi sergilerler. Özel hayatlarında bütün kontrolü tam olarak elde bulundurma ya da tamamıyla başkasına devretme arasında savrulabilirler. Hayat senaryolarında karşılarına çıkan sorunları, yaratıcılıklarını kullanarak ve adaleti gözeterek aşmaya çalıştıklarında, takdire değer örnek birer lider olabilirler. Diğer yandan herhangi bir sorunla karşılaştıklarında ellerindeki gücü başkalarına boyun eğdirmek yoluyla, bir baskı unsuru olarak kullanırlarsa, arkasından “Zulmün artsın!” diye beddua edilen diktatörlere dönüşebilirler. Güçlü zihinlerini, toplumun ortak yararına hizmet edecek projelere kanalize ettiklerinde bolluk ve refaha kendiliğinden kavuşurlar.
 
Merhaba, benim doğum tarihim toplamı 33 çıktı yani 3+3=6
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…