Ne yapayım sizce?


Valla "Gideceğim" dedim adama. Gitmeyeceksin dedi. "Senden izin alan yok, haber veriyorum sadece basıp gidince -Aa gitmiş ya- diye gt gibi kalma diye diyorum onu da" dedim, adam ses edemedi ya hadi bakalım. Bi başıma ayarlarım ben, gelen peşimden gelir gelmeyenin keyfi bilir artık, sana da uğrarım bi dertleşiriz şöyle oh be.
 

Ne diyeyim İdrak şimdi; teknoloji görmüş maymun gibi bakakaldım yazına. Doğru. Çok salak bi inceliğim var; kılı kırk yarıp görüp, sindirip içinde yutup dışında umursamayan ve üzerine halay çekebilen. Öyle bi kamufle midir, kuyruğu dik tutma mı denir buna artık. Böyle deyince aklıma bi şey geldi, elini kıyma makinasına kaptıran bi kızın haberini okumuştum; yakın yaşlardaydık kızla ve ben o haberi olduğum yerde okuyup soğuk soğuk terleyip "Vayyy" diye acıyı düşünüp bayılmıştım. Ve çoğu kez haberlerle iner psikolojim bu yüzden mümkün olduğunca izlemem-okumam, çünkü biterim yani biter düşününce üzerine. Buna rağmen de biriyle karşı karşıya gelsem "İşine gelirse" çeken biriyim. Bu kadar olur ya.
İdrak benim ruh ikizim sen misin kız? Tövbeler olsun.

Evet, sevgili olana kadar gtmde döndü adam, evlendi yine dikkatliydi, çocuk oldu bingo. Adam yayıldı, üstelik git gide de bi ufak yarışımsı çekişme yaşanıyor evet. Ama ben kırıp döküyorum artık, resmen acıtacak cümleleri cımbızla çekip vuruyorum kırılsın gerekiyorsa da bi toparlasın diye. Yanlış mı düşünüyorum ki? Gaddarlaştırdı adam beni ya, "Hep aynı şeyi yapıyosun, durduk yere olay çıkıyo, günü mahvediyosun" filan böyle bi "Sen huzursuzsun zaten, sana olay gerekmiyor, sen olay çıkarırsın nasılsa" vurgusu.. Ki öyle değil, kendimi bu konuda bile sorguladım İdrak, yani hakikaten ben huzursuz memnuniyetsiz bir tip miyim de dedim, buraya konularını bile açtım, hipnozu şeysi nedir bu vb. diye ama değil ya. Manyak mıyım abi ben; huzursuzluğumun kaynağı var, kaynağı içten olan eşle alakasız olan durumda da "Ya bugün bi tersim ya" derim. Adam bana kendimi sorgulattı ya evet bu özgüvene darbe işte :/ Kendimi defalarca sorgulattı adam bana..

Evet, iltifata ilgiye boğardı ve rahatsız dahi olur uyarırdım "Ya bknu çıkarmasan mı acaba?" diye gülerek.
Şimdi denk gelince yine yapar iltifatını kendi dilince ama işte lafla olsa. İcraat yok.

1 ay ayrı kalacağız ve bu kadın neden böyle bir karar alıyor diye bir ay boyunca düşüneceksin dedim; dedim de dedim ya bakalım ne olacak. Gözü doldu adamın. Zor tuttum kendimi.
 
Gangsta konuştunuz mu eşinle, durumlar nedir? Merak ettim. Yokuspokus

Konuştuk.
Tek başıma istediğim an tatile çıkacağımı, kendisinin işinde istediği gibi vakit geçirebileceğini söyledim.
İlaveten bir ay kadar birbirimizden ayrı kalacağımızı söyledim, bu bir ay içinde "Sevdiğim kadını, benden bir ay ayrı kalmayı istetecek hale nasıl getirdim?" diye düşünmesi gerektiğini vurgulayarak. Ve daha pek çok şey.

Tek tek çetele gibi döküverdim; "Bi savunman varsa buyur, hangi bahaneleri kullanacağını merak ediyorum, seni dinliyorum" dedim.
"Doğru söze ne diyebilirim. Doğru diyorsun." dedi.
Öyle bir süre köyü yanmış aga gibi başını ellerinin arasına aldı, durdu, bekledi. "Özür dilerim" dedi gözü doldu. Bi şey demedim. "İşte kafam berbat oluyor Gangsta, bilmiyorum bazen sürekli uyumak istiyorum, bi dalgınlık halim var" filan dedi. Ben de "Depresyona benziyor ben de girdimdi ama sen fark etmedin, tedavisi var" dedim (Gaddarca konuştum evet :/)
Sonra biraz daha bi saydırdım, daha özel şeyler onları yazmayayım olmaz yani.
Sonra da "Kendini bi benim yerime koy bakayım"lı bi anlatım aşaması. Senin işin bir nefes, ya ben? sitemleri.
Eşimin dalgın bakışları, cevapsız kalışı, defalarca özrü, kararlı mısın sorusu, evet kararlıyım cevabı.
Vs vs vs..

Korktu evet. (Umarım burayı okumuyorsundur, biliyorum bacı kılığında burada geziyorsun bazı bazı, bulduğum an Mune'ye ispitleyeceğim seni adam, hiç komik değil! )
Korkusunda da yersiz değil, bir ay düşünsün bi bakalım.
Baya konuştuk da anlatılmaz yani burada.
 

Ruh ikizi olabiliriz bence de :)

Çocuktan sonra bok oldu bende de her şey. Çünkü adam diyor ki, bu her boku her ince ayrıntısına kadar düşünen, evladını yetiştirirken bile kendinden feragat eden kadın çocuğunu babasız bırakır mı hiç? Bırakmaz tabi. Her ne kadar boşanınca çocuk babadan boşanmıyor düşüncesinde olsak da bal gibi biliyoruz ki, anne ve babanın aynı evde olduğu bir aile profili elbette çocuk için çok daha iyi. Tabi ki her konuda olduğu gibi çocuğumuz için de en iyisini en mükemmelini düşünüp, bunun olması için çabalayacağız. Adamlar niye Salmasın ki çocuktan sonra.

Ben kendimle ilgili özleştiri yaptığımda birkaç konuda hak veriyorum adama. Evet beni bu hale getiren, bomba gibi dolaşmamı sağlayan kişi, bostan korkuluğu olan eşim. Lakin birçok kadın daha beteri ile muhatap olduğu halde benim kadar tepki vermiyor. Çünkü pek umurlarında değil her şeyin mükemmel ya da mükemmele yakın olması. Hisle, empati ile işi yok bir çoğunun. Fazla düşünmüyorlar ya da. Biz çok fazla düşünüyor, çok fazla hissediyor, çok fazla incelik bekliyoruz. Her şeyin planlı ve düzenli olmasını istiyoruz. İsteklerimiz olmadığında ya da "bizim" gibi düşünemediklerinde, en azından ben kendi adıma fazlaca kırıcı olabiliyorum. Dilim çok sivriliyor ve asla susmuyorum. Hatta susuyorsam bile bu bir planın parçası oluyor yine :) bak sustum yine değişmedi, susayım bakayım nasıl olacak. Bak hala susuyorum :)

Aslında böyle olmamalı. Susmak, karşılığında hala bir şeylerin değişmesini beklemek amacı ile gerçekleşmemeli. Çünkü bu gerçek bir susma hali değil, bir sonraki sinir patlamasına hazırlık oluyor. Biz kabullenemiyoruz gangsta. Ki bence bu da bir sorun. Sürekli bir tırmalama, değiştirme, çabalama hali. Halbuki bu çabayı diğerlerinin değişmesi için değil de kendi değişimimiz için ya da en azından kabullenmeyi başarmak için sarf etsek belki bir şeyler düzelecek.

Sende durum ne bilmiyorum ama ben evliliği bok edecek ölçüde gururluyum. Kendi adıma bu da büyük bir eksi. Attığım adımı bile hesap ediyorum. "bak ben adım attım taviz verdim ama adam hala aynı" gibi. Fedakarlık kelimesi benim şahsıma hiç yakışmıyor mesela. Zira yaptığım fedakarlığın karşılığında nankörlük görürsem hayatı ona zehir eder, kendime de kızarım niye fedakarlık yaptım diye. Ancak birçok kadın fazlasıyla verici. Bizim gibi kadınlar, almadan vermeyi, verince karşılık görmemeyi kaldıramıyor. Bu da adamları gömdükten sonra öz eleştiri olarak burada dursun :))
 
Gansta bu senin esinin karakteri. Adam tembel, ya da sevdigi seyler ve oncelikleri seninkinden farkli. Ve degismez de. Asla degismez. Ne yaparsan yap. Sadece ara sira ayrilik korkusuyla duzelir gibi davranir hepsi bu. Birbiriniz icin karakter olarak hic uygun degilsiniz. "Bu adami seviyorum, ayrilamam" dersen, adami boyle kabul edeceksin. Yoksa da geriye tek care kaliyor o da ayrilmak. Ikiniz icin de en hayirlisi bu olur.
 

Kırmızıladığım kısımda kendimi biraz yakaladım İdrak. Evet, susmamın-umursamıyorum seni oyunumun karşılığında ne olacağını, nasıl sonuç vereceğini sabırla bekledim ve bu karşılığı bekledikçe istediğim yolda ilerlemiyor olduğunu görüp sinirlendim. Evet, bir miktar kabullenemiyorum çünkü pes etmiş gibi hissedeceğim ve bu bende olmayan bir şey. Hayatımın en berbat zamanlarında bile olmadı, burada açıklanacak şeyler değil de kendinehas biraz ayrıntı bilir, öyle inat "Oldurana kadar tüm yollar tüketilecek, sonra olmadı deyip çekilebilirsin" gibi huylarım var. İsteyip istekte ısrar da değil, hayalperestlik derecesi bir ümit-olmayacaksa da en mükemmel haliyle olmayacak, sıfır suçlanma ile hali. Böyle deyince biraz manyakça olduğunu fark ettim o da ayrı

Ama kendimi değiştirdim de İdrak.
Örnekler vereyim; tavizsiz olduğum konulardan biri sakarlığın tekrarıdır ki yanlışlıkla tabak düşürüp kırmam bile nadirdir. Bunu törpüledim. "Kazara oldu, unuttum, dalmışım, yanlışlıkla oldu"ların tekrar tekrar ve tekrarını ciddiyim umursamadım. "Kendin gibi olmasını bekleyemezsin" dedim, sene sene törpüledim bu sert-kuralcıl huyumu.
Kabullendim, "Bir insan nasıl bu kadar gürültü altında-bu kadar sarsmaya daha tamamen kendine gelip uyanamaz"ları...
Kendimde çok önyargı da kırdım, bazı cümleler vardır karşımda onu kullanan birini gördüğümde kestirip atarım (Bunu annemde daha çok yaşardım) bunu aştım. Sıfır sinir-sıfır yargılama, full anlamaya çalışma mode on.
Dilimin en sivri hallerini de törpüledim, ağlatırım ya adamı karşımda İdrak, zaafından yakalar delirtirim, bunu törpüledim; "Senin sinirin, bir başkasını acıtacak kadar haklı değil" diye diye..
Neleri değiştirdim-geliştirdim. Hele çocuktan sonra çok farklı şekillerde kendimi değiştirdim çoğu şeye müsamaha gösterdim. Ben aksine ağır fedakarım ve bunun haberi dahi olmaz kimsece. Kimse, o an neyden vazgeçip orada olduğumu bilmez, üzerini örterim "Benim için bunu yapıyor" bile dedirtmem. Bu hep böyleydi ve değişmedi. Beni yorsa da insan olduğumu hissettiren bir yön olarak bende gizli kalacak daima. Aptala bile yatarım yeri gelir :)
Haksızsam köpek gibi özür de dilerim bak, öyle dik huyum yok, özrümü dilerim, haklısın ben bunu düşünemedim. Düşünebilecek olmama rağmen es geçtim, haklısın, bencilce davrandım vb. derim de. Çift taraflı bıçak gibiyim, kendimi de keserim yani, yeter ki adil olsun.

Ama sonuç; adamın evlendiği halinin tam tersi bir hale gelip orada çakılı kalması ve zerre yerinden oynamaması oldu.
Bu bana reva mıydı?
 

Fedakarlık kısmında ben anlatamadım kendimi sanırım. Ben de fedakarım fazlasıyla. Lakin dediğin gibi, o kadar üstünü örtüyor ve yok sayıyorum ki kimse neleri feda ettiğimi anlamıyor, üstüne bir de bencil oluyorum :) hani bazı kadınlar vardır, ben fedakarım diye bağırır. Vericidir ama bu vericiliği olmazsa, hiç olacak cinsten. Varlığım yoluna feda olsun diye bağırır adeta :) ben öyle değilim. Ben özellikle göze sokmadığım fedakarlıklarım için daha da sinirleniyorum. İçten içe kinleniyorum.

Bak bir noktada ayrıştık seninle :) ben af dileyemiyorum ya. Hani kendimi bunun için epey zorlayıp, üstün körü özür dilesem de hemen olumlu tepki alamazsam geriliyorum. Nasıl bir travma yaşadım bu hususta bilmiyorum ama insan gibi "evet ben bu konuda hatalıyım ve sen haklısın" demişliğim yok. Hemen savunma mekanizması çalışıyor ben de. Yaptım ama sor bir niye yaptım :) hani hata yapmışsam bile vardır sebebi. Ki muhtemelen o sebep sensin vs. Sevmiyorum bu huyumu. Lanet gelsin hatta.

Sen bana göre daha naifsin. En azından olumlu hislerini ifade etmekle alakalı sıkıntın yok. Ben "üzüldüm, kırıldım" diyemiyorum, onun yerine kızdım diyor ya da kızıyorum :))

Onu bunu bilmem de ben çok yaşamam gibi geliyor. Kahrından öldü dersiniz arkamdan. Akışına bırakamadı ya da.

Bir de konuyla hiç alakası yok ama çok merak ettim. İkinci çocuk düşünüyor musun gangsta :)
 

O özür dileyememe huyun da kırılır, ben gelmişim 32me, sen daha 20li yaşlarında; o da olgunlaşır, evrilir güzelleşir.Senin dediğin yerlerden geçtim "Haksızım evet ama buna sebep budur! Beni bu yanlışa sen ittin" diye söylediğim zamanlar da oldu :)) Geçiyor, görüyorsun, anlıyor ve kendine geliyorsun.

Evet fedakarlık konusu da böyle idrak, o kadar sessiz-gösterisiz bir fedakarlıktır ki o, kimse farkına varmaz. Ama kin-hesap olarak da birikmez. Birikirse karşılık bekledin demek olur, o da tam manasıyla fedakarlık olmaz. Değil mi? :)) Sıfır karşılık sıfır gösterisiz ödün = Fedakarlık. Biraz felsefe yaptım gibi oldu ama öyle; lafını etmem bazı şeylerin ve öfke uyandırmaz. Sevginin delili olarak görürüm; ondan hani bu kadar kolay ayıklayabiliyorum duygularımı, çok irdeledim vakti zamanında, yine senin yaşlarında ödün verip sinirlenirdim. Ki o zaman onun adı fedakarlık olmuyor, belki bir şekilde hakkını geri isteme gibi bir şey oluyor.

Bu huylardan geçeceğini düşünüyorum, çünkü benim gibi keçi biri geçti yani; sen de haydi haydi geçersin, daha güzele taşırsın.

Ben eski naif ben de değilim he, işin o kısmı da var, bi ayrı kabalaştım, girdiğim yeni ailenin etkisi olarak höt-söt hallerim arttı. Gerçi bu ayrı konu. Basit bi örnek vereyim; tanımadığım insana hayatta espri yollu takılan bi kız değildim ben. Bilmeden canını acıtacak bi yerine dokunurum, bana zoraki gülümser, içi acır derdim böyle biriydim yani. Eşimin ailesi-akrabaları tarafı da herkese bi şakalar, öyle böyle değil. Onların arasında bi savunma mekanizması geliştirdim; bana ufacık espri yollu bi takılma mı var, çat gerisin geri lafı koya-sustura anaa bi baktım ben baya bi ortaya karışık salata gibi bi şey olmuşum. Bu da böyle bi anımdır, durduk yere aklıma geldi. Biz nerelerden geçtik, ne berbat zamanlarda omuz omuzaydık da ne hallere geldik ya... Bunun için miydi? Böyle tersleşip durmak için miydi aynı evin içinde?

Dikildi başıma şimdi de, "Seni bekliyorum, sen uyumadan uyumayacağım" diyor. Uyuma len mi diyim şimdi sabah işe gidecek. Bak gidip yatsam ok uykum geldi diye, fedakarlık olacak, ruhu duymayacak adamın. Karşılık sıfır, bir ay ayrı kalacağız kararına rağmen.
 

Yalnız sen niye benim 20'li yaşlarda olduğumu düşündün ki :) çok iyi düşünmüşsün gerçi ama ben 31 yaşındayım ayol :)

Kk'da, profilde falan gördüysen bir ara forumda bir şeyler olmuştu, kazen de özel mesajla güncelleyin doğum tarihinizi demişti de üşenmiştim ben. Öyle kaldı. Yaşlıyım ben maalesef. Keşke yirmili yaşlarda olaydım :)

Git uyu yahu, sen öyle deyince üzüldüm şimdi adama. Böyle böyle delirtiyorlar insanı işte.
 

Ben niye seni 27 diye hatırlıyorum ya
Genç enerjin geliyor demek, Lochta da böyle yamulmuştum, 20li yaşlarda zannediyordum kızı, benden büyük çıkmıştı. Kulakları çınlasın. Neyse benden küçüksün yine de tamam :)))

Evet öyle öyle delirtiyor, git zıbar adam vicdanıma oynayıp durma değil mi?
Dikildi yanımda, anca beraber kanca beraber diye diretir, bir ayı durunca ayarı şaştı. Beter olsun.
Gaddarlaştım iki saniyede.
Dengesiz miyim neyim, asabım bozuldu.
Düzelir o huylarını aşarsın diye düşünüyorum, ya da aşma ya; aşma. Hak etsinler de öyle aş tövbe yarebbim; ben aştım da noldu aha işte başımda aynı tas aynı hamam durur. İlla deveye diken şeysine mi girmek lazım ya; öyle mi kıymetli olunuyor bu nedir ya?
 
Eğer eşiniz sizi ikna etmeye çalışırsa 1 ay ayrı kalmayın. Peki madem, söz ver v.s deyin derim.
Beraber tatile çıkın ki bence o da gelecek kararınız değişecek.
 
Eğer eşiniz sizi ikna etmeye çalışırsa 1 ay ayrı kalmayın. Peki madem, söz ver v.s deyin derim.
Beraber tatile çıkın ki bence o da gelecek kararınız değişecek.

Kaç kere söz verildi ya kaç kere.
Şimdi burada anlatılmaz yine de bi şeyler deyip duruyor; ikna çabalarında.
İcraatte göreceğiz dedim, kararlıyım.
Kararlı olmam gerekiyor; bir ay dedim.
Yumuşamamalıyım.
Buralar karıştı zaten.
Vallahi adama bi haller oldu.
 
Sebebini bilmiyorum ama dislerim de agriyor.doktora sordum bisey yok dedi.bu arada ben buraya yazdiktan sonra bide baktim ozel gune girmisim ve ne bi agri ne bi sanci.totem yaptim belki buraya yazdim diye agrilar utandi da bu sefer es gectiler beni
 
Kızlar, bugün işe gitmedi adam; aradı "Geçen haftaki izni bu hafta gibi idare edin, telefonum açık bi durum olursa ulaşırsınız" filan dedi gitmedi. "Daha faklı olacak, bu hale geldiğimizi yemin ederim bilmiyordum" diyerek yeminler edip, özür dileyip durmuştu gece; ben uyuduktan sonra uyuyamamış sanırım, uyandığımda başımdaydı uyanık.

"Bu halin kaç hafta sürecek acaba? Yemezler" filan demiştim dünden yine, baya yüklendimdi. Bi hallere girdi geceden beri, "Seni yalnız bıraktığımı, bu kadar kendimden kopardığımı göremedim" deyip kötü oldu baya, ağladı içli içli. "Seni o bilgisayarın önüne, o koltuğa ben çaktım, benim yüzümden sessizleştin göremedim" diye diye..
O hafızası gidik, unutan adam bizim sevgililik döneminde samimi arkadaşı ile yaptığı konuşmaları filan anlattı, ben bu kızı çok seviyorum evleneceğim kadın ondan başkası olamaz filan demiş. Arkadaşı da, o kızın isteklerine yetişebilir misin filan demiş, (Çok para harcadığımı kastetmiş. Dışarıdan öyle görünüyorsam demek) eşim de ne isterse istesin değer ona filan demiş vs vs... O konuşmayı hatırladı anlattı "Gangsta sen benden ilgim, sohbetim dışında hiçbir şey istemedin ben buna bile yetemedim" diye ağladı. Baya uzun bir geceydi. Yine anlatmayacaktim da, biraz içeriği bilin diye anlatmak istedim.

İşte sabaha kadar da durmuş, şimdi kahvaltılik almaya çıktı.
Kararlı durmam gerekiyor diyorum kendi kendime, bir ay dedim diyorum.
Bu kadar ağladığını görmedim eşimin. Anladı ciddiyetimi galiba ha?

Tatil olayı için de ayrıca sitem etmiştim. Neden huzurla olmuyor diye, baya da bi şeyler demiştim. Kahvaltımızı yapalım da yanımıza ne alacağız bakalım filan dedi sabah. Ne diyim ben buna şimdi?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…