Şimdi diğer mesajlarını da okuduğum için düşüncelerimi daldan dala atlayarak yazabilirim, kusura bakma.
Benim annem bizim gibi her şeyi düşünen bütün sorumlulukları üstlenen cinsten o yüzden babam çok rahat sürekli düşünmeden hareket eder. Halam ise safa yatanlardan onun da kocası her şeyi düşünmek zorunda kalıyor. Evliliklerde böyle sanırım biri hep daha çok yıpranıyor.
Kendimi boşvermişim dedin ya çocuktan sonra ben de aynı söylediğin gibi oldum sonra baktım eşim beni eskisi kadar umursamıyor ben de çocuğumun ihtiyaçlarını giderdikten sonra kendime bakmaya, vakit ayırmaya, biraz bencil olmaya karar verdim. Diyete başladım, saçımı boyattım, alışveriş yapıyorum. Sen kendine ne kadar değer veriyorsan çevren de o kadar değer veriyor. Biraz ben demek lazım kendini ezdirmemek, kıymet görmek için.
Bak neler yaptığımı anlatayım sana; kendimi boşverme olayım tamamen çocukla gelişmedi, kendimi boşvermediğim zamanlar baltalandıkça gelişti.
Doğumdan sonraki süreçte aldığım 34 kiloyu verdim, hemen hemen yarım kadar insan kilosu kaybettim yani, salmadım.
Gittim bir dönem saçlarımı komple değiştirdim "Tazeleneceğim" diyerek.
Alış-verişlerimi yaptım; eksik bırakmadım.
Yani o yollardan gayet kararlı geçtim, dile kolay 34 kilo; hamilelik öncesi kiloma-tipime geri döndüm.
Bunu da iki yoğun düşünce ile yaptım:
"Sen bu değilsin Gangsta, bu kiloda kalamazsın; en iyi hissettiğin haline geri döneceksin." diyerek
"Eşin, çocuğun çok daha iyisini hak ediyor; çocuğunun peşinde nefes nefese kalıp tıkanmaya hakkın yok, eşine böyle görünmeye hakkın yok" diyerek.
Benden yana, adamın modunu düşürecek zerre bir şeyim kalmadı, her alanda-her açıdan toparladım ki çocuklu hayatla birlikte başlayan sorunlar, gönül rahatlığıyla "Benden değilmiş" diyebilmek için. Çok da sorguladım ve tüm o sorgularımdan geçtim bu konularda.
Ama sorunlar bir düzelerek bir sorunlu haline tepe taklak geri dönerek devam etti.
Çabamın takdir görmesini beklemedim, "Güzelleştin bi" filan dedi elbette o kadar öküzcan da değil adam, ama küçümsendi. Yani bu yaptığım şey "Herkesin yaptığı-olağan-basit" bir şey olarak görüldü ve belki de ben böyle olduğum için zaten benden beklenen buydu ve adamın umuru olmadı, nasılsa ben kendimi her şartta toparlarım. :)
Yeni elbise giyerim; önceden iltifattan deliren adam, suratıma bakmaz. E en başından beni bu delicesine ilgiye neden alıştırıyorsun böyle yapacaksan? Ya da tamam iltifat etme ama fark et, bi göz kırp. Ya da tamam fark da etme ama bi kendi haline bak en azından için için de şu kadına layık olabileyim de. Adamı da ben toparlayıverdim, sanki o hamile kaldı, o taşıdı, o doğurdu... Bi de adamın bozulan ayarları, giyimi kuşamı, kendine fiziken geri gelmesi ile uğraştım. Kendini salan o oldu.
Onu toparladım, uğraşırken ben bunaldım "Yeter be" dedim heveslerim gitti bırakıverdim kendimi..
Sonra umuru değil kimsenin, ona içlendim "Ya kendin için, kendin için değilse de çocuğun için" dedim (Benim de kafa böyle çalışır, Kara Murat gibi, bu anam için bu babam için diyerek kılıç sokarım hedeflerime, kendim için olmaz çünkü) yine bi toparladım. Tipimi kılığımı yine tazeledim, adamı tuttum kolundan gezmelere çekiştirdim... O kadar çok çektim ki yoruldum ve eve yanına oturdum bir ara...
Eve oturunca bir bıraktım pir bıraktım. Hatta öyle bi an yaşadım ki aynada " Ya dudağımın üstünde lekelenme mi olmuş, çil mi ne o. Aa bıyığım mı var benim?" filan diyordum yani. O yine iyi günlerimdi çünkü aynada suratımı hala inceleyebiliyordum.
Yine toparlan kalk, adamı sallama bir başıma basıp çıkıp git... Sonra yalnızlık daha da artsın, tüm yalnız zamanların eskiler aklına üşüşsün, birkaç eski dert akılda yoklasın "Tek başımaysam, niye evlendim" derken yine eve otur... Bu kez aynasını da görme, paçavra gibi çocuk güneş görecek-parka gitmesi lazım diye sürüne sürüne git... Adamı çekiştir, buluştur git... Ve şimdi yine bi dellenip tazelenme hali...
Dün kuaför-hamam ile bitirdim günümü.
"Abla şu depresyonumu iyice bi kesele at" dedim, gülüştük öyle kadınlarla.
Kendime değer veririm yani, ama sevdiklerimle huzurlu bir diyalog ve değer alış verişinde olmadıkça modum düşüyor ister istemez... Hani nasıl anlatsam bilemedim, solarım o istediğim şeyi karşımda göremezsem.