• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Ne yapayım sizce?

Gangsta yazacaksan zaten kapattırma, 5 dakika önce gördüm gece ki kapatma talebini, tam kapadım bir baktım bugün mesaj yazmışsın, beni de dengesiz etmeyin gangstaaaa :-)

Dün öyle adamcağız bi pişman pişman şey olunca, ben de kızlarla burada arkasından haldır haldır yardırınca bi vicdan yaptım "Sus, parçaladın adamı yerden yere vurdun" dedim ama sabaha geçti o vicdan, hak etti, doğru dedim içimi döktüm oh iyi ettim dedim vazgeçtim dengesizce oldu evet :D

Sinir böyle yapıyor :/

Mune Müdürüm, hazır konuma gelmişken, müsait olduğun bir zaman senin de yorumunu isterim.
 
Valla bu adamda ışık var.
Sevindim adınıza.
He bunlar sizin eş nezdinde bunların hepsinin gerizekalı(alınanlardan çok özür dilerim) ve köpkör olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Şu fark edemedim sözünü alıp parça parça edip lokma lokma yedirmek istiyorum.
Offf...

Ama ışık var sizde.
Gerçekten sevindim.
 
Dün öyle adamcağız bi pişman pişman şey olunca, ben de kızlarla burada arkasından haldır haldır yardırınca bi vicdan yaptım "Sus, parçaladın adamı yerden yere vurdun" dedim ama sabaha geçti o vicdan, hak etti, doğru dedim içimi döktüm oh iyi ettim dedim vazgeçtim dengesizce oldu evet :KK70:

Sinir böyle yapıyor :/

Mune Müdürüm, hazır konuma gelmişken, müsait olduğun bir zaman senin de yorumunu isterim.
Tamamdır hayatım, vakit bulunca yazarım, ucundan azıcık okumuştum ama yine okusam hele de yeni gelişmeleri, senin adamın vicdana dokunur tavrına dair bilgileri belleğime yüklesem iyi olur :-)
 
Bazen bana da geliyor böyle soldan soldan.
Ama bir yakınım gözümü açtı, açtı açmasına da uyguluyor muyum? Hayır. Yine de söyleyeyim hatamız her şeyi düşünüyor planlıyor olmak. Biz her şeyi düşündüğümüz için adamlara düşünecek bişey kalmıyor bi rahatlama geliyor, sorumluluk almıyorlar. Sen laf söyleyince de boş yere huzursuzluk çıkaran ortamı geren oluyorsun. Hatta bazen kendi düşünemediği şey yüzünden kendi başı sıkışınca bile suçu sende buluyorlar çünkü düşünme planlama senin işin oluyor.
Sen de yapmayacaksın, sen de düşünmeyeceksin o da arkasını toplayan biri olmadığı için o kadar rahat olamayacak. Sorumlulukları bir bir üstüne yıkacaksın.
Sonra onlar genç kalırken biz yaşlanıyoruz bize de yazık.
 
Valla bu adamda ışık var.
Sevindim adınıza.
He bunlar sizin eş nezdinde bunların hepsinin gerizekalı(alınanlardan çok özür dilerim) ve köpkör olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Şu fark edemedim sözünü alıp parça parça edip lokma lokma yedirmek istiyorum.
Offf...

Ama ışık var sizde.
Gerçekten sevindim.

Bilmiyorum ki ışık var mı?
Böyle bi ışık görürüm, bi söner, bi görürüm bi söner. Bu yüzden ne kestirip atabiliyorum, ne temelli kabullenebiliyorum ya.
Beni böyle böyle kandırıyor diye düşünmeden edemiyorum. Daha önce terapi zamanı birbirimize mektup yazmıştık, oturduk ikimiz de gözümüz dolu dolu sözler verdik birbirimize. Bir ay, bilemedin iki ay sonra yine bi işe kilitlenme haline girip beni es geçer oldu, salladı yani "Nasıl olsa beni seviyor" diye bi güven geldi adama.

Dün gece de ağladı ki baya kötü ağladı böyle görmemiştim, içim sallandı, içimden "Sakın ağlama, sakın şefkat duyma" diye tekrar ettim kendime kaskatı durdum önünde. "Ağla ağla açılırsın" diye tiye aldım hatta ve daha neler, ağladıkça "Benim ağlamalarıma say" diyerek çok bencil, öfkeli laflar sarf ettim, çok vicdansız davrandım. Ondan baya berbat oldu sanırım, gözü hiçbir şeyimi görmüyor Gangsta böyle biri değildi diye telaşeli bir halde şimdi de.
Hayırlısı diyeyim, bi şeyler planlayıp duruyor ya. Ya ne lüzum var şu hale gelinmesine değil mi?
Ne lüzum var? Yer yer sinir yokluyor hala...
 
Bazen bana da geliyor böyle soldan soldan.
Ama bir yakınım gözümü açtı, açtı açmasına da uyguluyor muyum? Hayır. Yine de söyleyeyim hatamız her şeyi düşünüyor planlıyor olmak. Biz her şeyi düşündüğümüz için adamlara düşünecek bişey kalmıyor bi rahatlama geliyor, sorumluluk almıyorlar. Sen laf söyleyince de boş yere huzursuzluk çıkaran ortamı geren oluyorsun. Hatta bazen kendi düşünemediği şey yüzünden kendi başı sıkışınca bile suçu sende buluyorlar çünkü düşünme planlama senin işin oluyor.
Sen de yapmayacaksın, sen de düşünmeyeceksin o da arkasını toplayan biri olmadığı için o kadar rahat olamayacak. Sorumlulukları bir bir üstüne yıkacaksın.
Sonra onlar genç kalırken biz yaşlanıyoruz bize de yazık.

Bunu yapacağım, çocuklu konular haricinde bırakacağım ipin ucunu. Safa da yatacağım. Yoruldum vallahi. Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi 'nın dediği gibi de çocuk biraz daha kendini kurtarınca kendimi işe vuracağım; evde dura dura da ayriyeten delirdim biliyorum. Güvenlik konusunda çok paranoyaklaştım, her şeye yeteceğim derken hırpalandım, saçımın boyası geldi geçti umurumda olmadı ve dahi adamın da umurunda olmadı.
Bi silkelenir kendimi toparlarım, yine bi bakmışım insanlıktan çıkmışım onun bunun peşinde, onu düşün bunu hallet, şunu ayarla derken...

Kendi başı sıkışınca suçu bile sende bulurlar dedin ya, aklıma şey geldi.
Bi mevzu vardı, unutturma bana ben unuturum diye belirtmişti kendisi.
Zamanı geldi aklımda ama bilerek hatırlatmadım, bakalım hatırlayacak mı diye.
Bir iki gün sonra hatırladı, halletti ve bana "Niye hatırlatmıyorsun?" diye bi gayri ihtiyari çıkışmıştı.
"Unuttum! Ben de insanım ve unutabilirim değil mi?" deyip gülmüştüm, adam benim unutabileceğime ihtimal vermiyor ya böyle bir rahatlıkta olduğunu anlamıştım o sıra. Aslında olaylar farklı-yeni ama konu aynı şeyin etrafında dönen, aynılarından ibaret. Unutmadığın halde unutmuş gibi yapmaya çalışmak da yorucu...
Ama böyle böyle alacaksa dersini, daha iyi oturacaksa kafasına bunu da yaparım.

Değişme-düzelme ihtimalini çok düşük bir ümit olarak görüyorum hala istemsizce.
Çünkü diyorum bu adam böyle değildi, hep böyle olsaydı tanıdım tanıyalı; o zaman zaten değişimden bahsetmek çok daha imkansız olurdu, ama sonradan sonraya böyle olduysa demek ben bu rahatlığı ona sağladım, geri çevirme işi de bende diyorum.
Çok düşünüyorum, belki haddinden fazla, gereksizce.
Kabullenemiyorum çünkü kendimde değiştirecek yerim kalmadı. Bunu da kabullenirsem komple benim karakter gidecek, ben apayrı, eşime göre düzenlenmiş, zorlayarak oldurulmuş yapay ve mutsuz bir şey olacağım. Bir arada olacaksak, anlayacak, burnu sürtüle sürtüle anlayacak deyip savaşıyorum.
 
Ne dolmuşum ya, daha yazasım dökesim var.

Çevremdeki hiç kimseyle, hiçbir özelimi konuşmuyor, şikayet etmiyor olmamın buradaki çenesi düşük yansıması gibiyim. Böyle yazıp durasım var, birileri okusun görsün istiyorum. Bu siniri atmam lazım; dalga dalga sinirlenip duruyorum.
Hiçbir şey yiyesim yok, geldi bi şeyler hazırlıyor ve ben pc başından kalkmak, yemeğine-sohbetine katılmak istemiyorum adamın. Endişelensin, baksın düşünsün, geç mi kaldım diye hayıflansın öyle kara kara; bu kez kolay olmayacağını anlasın.

Böyle bi ton bi şeyler yazıp buradaki üyeliği de iptal ettirip uzun süre bi gidesim var; her yerden gidesim var.
Alıştığım her şeyi terk edip ardıma dönmeyesim var yine bir zamanlar yaptığım gibi. Ama bu kez +1im. Çocuğum var, terk edilmez bir sorumluluğum, geçemeyeceğim bir sevgi. Ve kendimi oyaladığım-dinlendiğim yer burası.

İnsan bu kadar yalnız bırakılır mı? Bu kadar tek başınalığa alıştırılır mı? Kendini bu kadar kapatır- kapatmak zorunda hisseder mi?

Fi tarihinde bi konu açmıştım, bana dert olan şeyler küçümsenmişti o geldi aklıma. Mesela bu da küçümsenebilir "Kendi kendine büyütüyorsun, dert ediyorsun" denilebilir bir konu. Ama değil. Buzdağının görünen kısmı gibi düşünüp, noktam-virgülüm dahil bu hale, bu çöküş haline şimdi şu an neden geldiğimin yaşım kadar birikimi olduğunu düşünün sadece. Hiç kimseye doğru düzgün hiçbir şeyini 30 sene boyunca anlatmamış, içine atıp kapamış biri olarak son 3-4 yıldır güm pat çat ters laflarla ortaya çıkan bir sinir de cabası. Bir tutam herkesin yaşadığı şeyler, bir tutam 4-5 kişinin başına gelebilen şeylerle oluşan bilindik bir hayat gerçi. Neyse.

Bunu bir konuda burada yazdım sanırım; kolun bacağın kopar hallerden geçersin, her tarafın kıyım kıyım olur. Ama bir gün gelirsin mutfak dolabının açık kapağına kafan vuruverir, oturur gücenme halinde ona ağlarsın. Benim durum bu özetle. Çünkü güceniyorum artık. Çok güceniyorum bazı şeylere. Durum bu yüzden böyle bi saçma duygusal gel gitler yumağı halinde, ondan bunu da açıklamak istedim sadece.
 
Saglikli bir bencillik lazim sana gangsta.
Lafta öyle varmis gibi gozukuyor ama icraatta yok gibi.
Mesela o keki hak etmemis.
Sana kotuluk edene iyilik etme. Ister esin ister ailenden biri olsun.

Sinirlarini cek bundan sonra.
Bu demek degil, sevme veya kotu ol vs
Sadece insan iliskilerinde sinir koymak mecburi bence.
Herkes nefs sahibi sonucta.
Esine sonsuz fedakarlik yapma artik. Cunki onun bunun uzerine yatma ve kullanma rahat olma kapasitesi var.
Boyle kucuk seyler dahi olsa kek gibi hep cizgini cek.
Seni cips veya dolaba bak gibi seylerle sinir etmek mi istiyor. Not my problem not my circus diye bön bön suratina bak ve baska birseylere odaklan. Bi sorsun sorgulasin ne oldu diye simdi bu kadina.
Önüne sunma hazir cevaplari. Beynini calistirsin kendisi dusunsun hatalarini.
Adam zaten kisisel gelisimini tamamlama yolunda olsaydi boyle seyler yasatmazdi sana.
 
Ayyy valla zaten doluyum bende ..yazip durmayin su kocalari..sanki benimki cok normalde sana akil vereyim.bana kim akil versin acaba..si:KK11:z yaziyorsunuz ben patliyorum burda..git kiz birakta git..gorsun rahatligi pasam..
 
Ne dolmuşum ya, daha yazasım dökesim var.

Çevremdeki hiç kimseyle, hiçbir özelimi konuşmuyor, şikayet etmiyor olmamın buradaki çenesi düşük yansıması gibiyim. Böyle yazıp durasım var, birileri okusun görsün istiyorum. Bu siniri atmam lazım; dalga dalga sinirlenip duruyorum.
Hiçbir şey yiyesim yok, geldi bi şeyler hazırlıyor ve ben pc başından kalkmak, yemeğine-sohbetine katılmak istemiyorum adamın. Endişelensin, baksın düşünsün, geç mi kaldım diye hayıflansın öyle kara kara; bu kez kolay olmayacağını anlasın.

Böyle bi ton bi şeyler yazıp buradaki üyeliği de iptal ettirip uzun süre bi gidesim var; her yerden gidesim var.
Alıştığım her şeyi terk edip ardıma dönmeyesim var yine bir zamanlar yaptığım gibi. Ama bu kez +1im. Çocuğum var, terk edilmez bir sorumluluğum, geçemeyeceğim bir sevgi. Ve kendimi oyaladığım-dinlendiğim yer burası.

İnsan bu kadar yalnız bırakılır mı? Bu kadar tek başınalığa alıştırılır mı? Kendini bu kadar kapatır- kapatmak zorunda hisseder mi?

Fi tarihinde bi konu açmıştım, bana dert olan şeyler küçümsenmişti o geldi aklıma. Mesela bu da küçümsenebilir "Kendi kendine büyütüyorsun, dert ediyorsun" denilebilir bir konu. Ama değil. Buzdağının görünen kısmı gibi düşünüp, noktam-virgülüm dahil bu hale, bu çöküş haline şimdi şu an neden geldiğimin yaşım kadar birikimi olduğunu düşünün sadece. Hiç kimseye doğru düzgün hiçbir şeyini 30 sene boyunca anlatmamış, içine atıp kapamış biri olarak son 3-4 yıldır güm pat çat ters laflarla ortaya çıkan bir sinir de cabası. Bir tutam herkesin yaşadığı şeyler, bir tutam 4-5 kişinin başına gelebilen şeylerle oluşan bilindik bir hayat gerçi. Neyse.

Bunu bir konuda burada yazdım sanırım; kolun bacağın kopar hallerden geçersin, her tarafın kıyım kıyım olur. Ama bir gün gelirsin mutfak dolabının açık kapağına kafan vuruverir, oturur gücenme halinde ona ağlarsın. Benim durum bu özetle. Çünkü güceniyorum artık. Çok güceniyorum bazı şeylere. Durum bu yüzden böyle bi saçma duygusal gel gitler yumağı halinde, ondan bunu da açıklamak istedim sadece.
Yaz buralara , ben okuyorum.Hak da veriyorum sana.Eşine de iyi yaptın , biraz da o ağlasın.Bazen gerekiyor.
 
Bunu yapacağım, çocuklu konular haricinde bırakacağım ipin ucunu. Safa da yatacağım. Yoruldum vallahi. Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi 'nın dediği gibi de çocuk biraz daha kendini kurtarınca kendimi işe vuracağım; evde dura dura da ayriyeten delirdim biliyorum. Güvenlik konusunda çok paranoyaklaştım, her şeye yeteceğim derken hırpalandım, saçımın boyası geldi geçti umurumda olmadı ve dahi adamın da umurunda olmadı.
Bi silkelenir kendimi toparlarım, yine bi bakmışım insanlıktan çıkmışım onun bunun peşinde, onu düşün bunu hallet, şunu ayarla derken...

Kendi başı sıkışınca suçu bile sende bulurlar dedin ya, aklıma şey geldi.
Bi mevzu vardı, unutturma bana ben unuturum diye belirtmişti kendisi.
Zamanı geldi aklımda ama bilerek hatırlatmadım, bakalım hatırlayacak mı diye.
Bir iki gün sonra hatırladı, halletti ve bana "Niye hatırlatmıyorsun?" diye bi gayri ihtiyari çıkışmıştı.
"Unuttum! Ben de insanım ve unutabilirim değil mi?" deyip gülmüştüm, adam benim unutabileceğime ihtimal vermiyor ya böyle bir rahatlıkta olduğunu anlamıştım o sıra. Aslında olaylar farklı-yeni ama konu aynı şeyin etrafında dönen, aynılarından ibaret. Unutmadığın halde unutmuş gibi yapmaya çalışmak da yorucu...
Ama böyle böyle alacaksa dersini, daha iyi oturacaksa kafasına bunu da yaparım.

Değişme-düzelme ihtimalini çok düşük bir ümit olarak görüyorum hala istemsizce.
Çünkü diyorum bu adam böyle değildi, hep böyle olsaydı tanıdım tanıyalı; o zaman zaten değişimden bahsetmek çok daha imkansız olurdu, ama sonradan sonraya böyle olduysa demek ben bu rahatlığı ona sağladım, geri çevirme işi de bende diyorum.
Çok düşünüyorum, belki haddinden fazla, gereksizce.
Kabullenemiyorum çünkü kendimde değiştirecek yerim kalmadı. Bunu da kabullenirsem komple benim karakter gidecek, ben apayrı, eşime göre düzenlenmiş, zorlayarak oldurulmuş yapay ve mutsuz bir şey olacağım. Bir arada olacaksak, anlayacak, burnu sürtüle sürtüle anlayacak deyip savaşıyorum.
Şimdi diğer mesajlarını da okuduğum için düşüncelerimi daldan dala atlayarak yazabilirim, kusura bakma.
Benim annem bizim gibi her şeyi düşünen bütün sorumlulukları üstlenen cinsten o yüzden babam çok rahat sürekli düşünmeden hareket eder. Halam ise safa yatanlardan onun da kocası her şeyi düşünmek zorunda kalıyor. Evliliklerde böyle sanırım biri hep daha çok yıpranıyor.
Kendimi boşvermişim dedin ya çocuktan sonra ben de aynı söylediğin gibi oldum sonra baktım eşim beni eskisi kadar umursamıyor ben de çocuğumun ihtiyaçlarını giderdikten sonra kendime bakmaya, vakit ayırmaya, biraz bencil olmaya karar verdim. Diyete başladım, saçımı boyattım, alışveriş yapıyorum. Sen kendine ne kadar değer veriyorsan çevren de o kadar değer veriyor. Biraz ben demek lazım kendini ezdirmemek, kıymet görmek için.
 
Bunu yapacağım, çocuklu konular haricinde bırakacağım ipin ucunu. Safa da yatacağım. Yoruldum vallahi. Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi 'nın dediği gibi de çocuk biraz daha kendini kurtarınca kendimi işe vuracağım; evde dura dura da ayriyeten delirdim biliyorum. Güvenlik konusunda çok paranoyaklaştım, her şeye yeteceğim derken hırpalandım, saçımın boyası geldi geçti umurumda olmadı ve dahi adamın da umurunda olmadı.
Bi silkelenir kendimi toparlarım, yine bi bakmışım insanlıktan çıkmışım onun bunun peşinde, onu düşün bunu hallet, şunu ayarla derken...

Kendi başı sıkışınca suçu bile sende bulurlar dedin ya, aklıma şey geldi.
Bi mevzu vardı, unutturma bana ben unuturum diye belirtmişti kendisi.
Zamanı geldi aklımda ama bilerek hatırlatmadım, bakalım hatırlayacak mı diye.
Bir iki gün sonra hatırladı, halletti ve bana "Niye hatırlatmıyorsun?" diye bi gayri ihtiyari çıkışmıştı.
"Unuttum! Ben de insanım ve unutabilirim değil mi?" deyip gülmüştüm, adam benim unutabileceğime ihtimal vermiyor ya böyle bir rahatlıkta olduğunu anlamıştım o sıra. Aslında olaylar farklı-yeni ama konu aynı şeyin etrafında dönen, aynılarından ibaret. Unutmadığın halde unutmuş gibi yapmaya çalışmak da yorucu...
Ama böyle böyle alacaksa dersini, daha iyi oturacaksa kafasına bunu da yaparım.

Değişme-düzelme ihtimalini çok düşük bir ümit olarak görüyorum hala istemsizce.
Çünkü diyorum bu adam böyle değildi, hep böyle olsaydı tanıdım tanıyalı; o zaman zaten değişimden bahsetmek çok daha imkansız olurdu, ama sonradan sonraya böyle olduysa demek ben bu rahatlığı ona sağladım, geri çevirme işi de bende diyorum.
Çok düşünüyorum, belki haddinden fazla, gereksizce.
Kabullenemiyorum çünkü kendimde değiştirecek yerim kalmadı. Bunu da kabullenirsem komple benim karakter gidecek, ben apayrı, eşime göre düzenlenmiş, zorlayarak oldurulmuş yapay ve mutsuz bir şey olacağım. Bir arada olacaksak, anlayacak, burnu sürtüle sürtüle anlayacak deyip savaşıyorum.

Gangsta evde dura dura sürekli boktan aforizma üretiyorum kendime. Bugün de çamaşır asarken "yalnızlaştırmak ve değersiz hissettirmek de bir şiddet biçimi bence lan" diye söylendim. Sonuna lan eklemesem, kıçı kırık yaşam koçlarına insan uyutmak için bir yardımı olur bence.

Yazdıklarını okudum, söyledim mi bilmiyorum ama bana kıyasla nispeten daha şanslısın. Hala umut var sizin ilişkinizde. Çünkü sinir bozsa da, ağlayıp üzülebiliyor eşin. Hani bir tepki veriyor en azından. Biz daha bitik durumdayız.

Alt komşumun kocası onu aldatıyor. Boşanıcam diyordu geçen. Vazgeçmiş sonra. Çünkü iyi yönlerini ve kötü yönlerini tartmış. "mesela beni hiç dövmedi sağolsun" dedi. Önce şaka yapıyor sandım, baktım çok ciddi. Sen, seni dövmemiş olmasını sana yapılan bir iyilik olarak mı görüyorsun dedim. Heralde ne kocalar var dedi. Yorum yapmak, uzatmak istemedim bile. Böyle kafalar da var dedim.

Yani diyorum ki bazen, acaba biz mi çok İrdeliyoruz her şeyi. Çok şükür beni de dövmedi kocacım mesela. Teşekkür etmeyi unuttum ama aldatma da yok Allah'ıma bin şükürler olsun. He aşırı derecede yalnızım. Değersizim, ot gibiyim. Dışarıdaki yabancı bir adamdan farkı yok kocamın. Ama olsun #binşükür #çokşükür en azından bir pipili var başımda. Bir pipili de doğurdum zaten, sırtım yere gelmez artık. Hayattaki amacım küçük pipili evlenince tecrübelerimi gelinimle paylaşmak. Senin aklına sıçayım ki evlendin diyeceğim ilk olarak. Burma bileziği takarken diyeceğim ki daha etkili olsun.
 
Yokuspokus Yokuspokus ,
yazdıklarından anladığım yıllar içindeki küçük küçük birikimler, senin mükemmeliyetçi karakterini karşındakiler için törpülemen ama karşındakilerden aynı çabayı görmemen patlamana sebep olmuş, bazen burada da yaşarız, denk geliriz ya, falanca üye eşinin ona sarılmamasını dert eder konu açar, bir kısmımız aman bacım ya bu da dert mi Allah başka dert vermesin, oku bak ne dertler var deriz, aslında derdin büyüğü küçüğü olmaz, hele evliliklerde, ikili ilişkilerde küçük dertlerde önemlidir çünkü gün gelir her bir küçük dert bir araya gelir, her biri birer küçük kar tanesiyken bir araya geldiklerinde çığa dönüşür ve biz o çığın altında kalırız.

O yüzden konu evlilikse karı-koca ilişkileriyse en çok küçük küçük sessiz ve derinden biriken dertleri önemserim, büyük dertlerde resti çekmek, üstüne kavga edip net bir karar vermek kolaydır, adam döven bir kocadır çözümü bellidir, aldatıyordur yine çözümü bellidir ama dışarıdan iyi bir eş görünüp evlilik çatısı altında seni yalnızlığa ve mutsuzluğa itmeye başladığında, 3 kişilik hayatın yükünü tek başına sırtlandığında bunu ne eşe ne çevrene anlatamamak zordur, çözümsüzlüğe sürükler, toplumun evlilik kalıpları vardır çünkü, adam dövüyor mu, kumar mı oynuyor, alkolik mi, aldatıyor mu, eve para mı getirmiyor, iyi bir baba değil mi sorularının cevapları hayır olunca e daha ne istiyorsun deniyor, sevgi ve ilgi istiyorum, önemsenmek istiyorum, bazen bir an sarılmasını istiyorum sözlerin karşısında boş bakışlar ve bulmuş da bunuyor, şımarık bu kadın iç seslerini duyuyor insan :)

Oysa evliliği paradan daha çok besleyen sevgi ve değer verildiğini hissetmektir kadınlar için, aslında erkekler içinde öyle galiba.

Az evvel başka bir konuda yazdığımı yineleyeceğim, bazen öyle durumlar olur ki karşınızdakinin verdiği sözlerin önemi yoktur, verilen sözlerin tutulmaması sonucunda sizin kararlı duruşunuz belirler gidişatı, 1 ay ayrı kalmayı mı planladın, ciddi ve kararlı mısın bunda? O zaman eşinin vicdanına oynamasına rağmen yapmalısın çünkü defalarca söz verip tutmamış, şimdi yumurta kapıya dayanmış, kendiliğinden görmedikleri patlamayla gözüne sokulmuşken can havliyle döktüğü gözyaşı veya verilmiş sözün pek ehemmiyeti yok, ben de gaddarım galiba bu konuda, seversem çok severim, sonuna kadar arkasında olurum ama bende kredisini tüketirse de çok kötü soğurum, gözümün önünde ölürüm senin için deyip hıçkıra hıçkıra ağlasa gözüm görmez, katır inadım tutar, sanırım dışarıdan kaya gibi sert güçlü görünen ama içi pamuk şekeri kıvamındaki insanlar içten içe değer görme ve önemsenme yakıtıyla çalışıyorlar, beni önemsediğini hissettir sonuna kadar sırtlanayım herşeyi deyip önden gidiyorlar, biraz mola ver bu duruma, herşeyi düşünen ve planlayan olma, herkes adına düşünme, biraz da senin için düşünsünler ve uygulasınlar, biraz da eşin çabalasın plan yapsın çünkü her an herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmek ve bunları tek düşünen olduğunu görmek de yoruyor, yıpratıyor ve enerjisini tüketiyor insanın.
 
Son düzenleme:
bazen öyle durumlar olur ki karşınızdakinin verdiği sözlerin önemi yoktur, verilen sözlerin tutulmaması sonucunda sizin kararlı duruşunuz belirler gidişatı, 1 ay ayrı kalmayı mı planladın, ciddi ve kararlı mısın bunda? O zaman eşinin vicdanına oynamasına rağmen yapmalısın çünkü defalarca söz verip tutmamış, şimdi yumurta kapıya dayanmış, kendiliğinden görmedikleri patlamayla gözüne sokulmuşken can havliyle döktüğü gözyaşı veya verilmiş sözün pek ehemmiyeti yok, ben de gaddarım galiba bu konuda, seversem çok severim, sonuna kadar arkasında olurum ama bende kredisini tüketirse de çok kötü soğurum, gözümün önünde ölürüm senin için deyip hıçkıra hıçkıra ağlasa gözüm görmez, katır inadım tutar, sanırım dışarıdan kaya gibi sert güçlü görünen ama içi pamuk şekeri kıvamındaki insanlar içten içe değer görme ve önemsenme yakıtıyla çalışıyorlar, beni önemsediğini hissettir sonuna kadar sırtlanayım herşeyi deyip önden gidiyorlar, biraz mola ver bu duruma, herşeyi düşünen ve planlayan olma, herkes adına düşünme, biraz da senin için düşünsünler ve uygulasınlar, biraz da eşin çabalasın plan yapsın çünkü her an herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmek ve bunları tek düşünen olduğunu görmek de yoruyor, yıpratıyor ve enerjisini tüketiyor insanın.
Sonuna kadar katılıyorum.
Eşler karısına acımazken, az gözü dolsa biz neden acıyoruz ki?

Bazen acıtsa da sonuna kadar kararlı davranmak lazım, herkesin iyiliği için.
 
İlk paragraflarda güldüm ama sonra içim bayıldı sürekli dürtülmesi gereken eş, ömür törpüsü uyuz adam.
 
Sonuna kadar katılıyorum.
Eşler karısına acımazken, az gözü dolsa biz neden acıyoruz ki?

Bazen acıtsa da sonuna kadar kararlı davranmak lazım, herkesin iyiliği için.

Ağlamanın bize özgü olduğunu düşünüp bir erkek ağlayınca erkekler ağlamaz, ağlıyorsa demek ki çok içine dokunmuş deyip yelkenleri fora ediveriyoruz, bırakalım biraz ağlasınlar, doğarken bile ağlatırlar ciğerleri açılsın diye, ağlasınlar hem ciğerleri hem yürekleri açılır belki biraz.
 
Saglikli bir bencillik lazim sana gangsta.
Lafta öyle varmis gibi gozukuyor ama icraatta yok gibi.
Mesela o keki hak etmemis.
Sana kotuluk edene iyilik etme. Ister esin ister ailenden biri olsun.

Sinirlarini cek bundan sonra.
Bu demek degil, sevme veya kotu ol vs
Sadece insan iliskilerinde sinir koymak mecburi bence.
Herkes nefs sahibi sonucta.
Esine sonsuz fedakarlik yapma artik. Cunki onun bunun uzerine yatma ve kullanma rahat olma kapasitesi var.
Boyle kucuk seyler dahi olsa kek gibi hep cizgini cek.
Seni cips veya dolaba bak gibi seylerle sinir etmek mi istiyor. Not my problem not my circus diye bön bön suratina bak ve baska birseylere odaklan. Bi sorsun sorgulasin ne oldu diye simdi bu kadina.
Önüne sunma hazir cevaplari. Beynini calistirsin kendisi dusunsun hatalarini.
Adam zaten kisisel gelisimini tamamlama yolunda olsaydi boyle seyler yasatmazdi sana.

Bencilimdir aslında bakma, bazen çok can yakarım da işte o radde getirilmem lazım; ama sevdiğim insanlara çabuk yumuşarım-belli bir kotası vardır bende, onu doldurana kadar yolu olur. Ama o kota dolar, beklenmedik anda aniden kestirip atarım; öyle çok dost sildim ve ardıma dönmedim, çünkü doldu, çünkü vicdan olarak tam rahat ve nefretle gittim. İşte o zaman anladılar, yok olunca. Seneler sonra bile arandığım olur bilmediğim numaralardan. Bi bakarım vakti zamanındaki bir arkadaşım "Yokluğunu arıyorum" diyordur. Ya cevap alamaz, ya soğuk cevap alır yüz bulamaz.

Aynısı bu gidişle eşime olacak gibi geliyor ve o yüzden delicesine sarsıyorum "Ayıl artık" diye; kaybetmem diye çok güveniyor bana. Ve biraz da haklı bu güveninde çünkü ruh ikizim Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi 'nın dediği üzere çocuklu olunca o kotayı doldurma hali uzadıkça uzuyor, uzadıkça sündükçe sünüyor. Çocuğuna bakıyorsun, oturup kalıyorsun. Çünkü kestirip atacak ciddiyette gelmiyor yaşananlar; bi aldatma, bi dövme, bi hırpalama, ekonomik şiddet, küfür-hakaret-aşağılama yok diyorsun...

Konu içinde sürekli cefakar fedakar görünmüş gibi olabilirim ama öyle de değil aslında, yani bu benim çok elimde bir şey olarak gelişmedi; huyum böyle. Sevdiğim insan olsun, sererim önüne ne varsa, kolaylaştırıveririm. Böyle mutlu - düzenli hisseden bir insanım çünkü, ben daha iyisini biliyorsam lafını etmem yapıveririm. Hiçbiri bir noktaya kadar eziyet olmamıştı inan. Ama şu an eziyet halini alması, aynı yüklemenin, bu kez "İdare ediyor nasılsa" şeklinde bi lakayt hal, bi umursamazlık, bi kıymetsizlik hissiyle devam etmesi ve üstelik çabama çomak da sokulması.

Hazır cevapları verme, düşünsün bulsun diyorsun ya mesela; adam suratım asılınca iki gün sorar en fazla, iyi misin diye; iyi değilim desem "Neden?" diye sorar, "Nedenini sen düşün" desem, "Öffhh" der, gider. Çünkü bakıldığında bir şey yok gibi görünür; vardır, bilir de ama nasıl olsa ben bunu sineye çekiyorum ya, ben delirene kadar yolum var. Sonunda delirir saçar dökerim, ondan sonra toplar. Bizim düzen bu oldu. O infilak noktası nasıl olsa geçiliyor ya, adam her soruna niye tek tek imtina göstersin değil mi? Bi kere toptan kesilir hesabı, iki çabalar, sonra 2-3 ay aynı tas aynı hamam devam edebileceği alanı sağlar. Böyle olunca değişmesine gerek yok, aslında onun yaptığı kurnazlığa sürekli düşen ben oluyorum aptalca.

Ve aslında ne olduğunu da bir tutam bilir... O "Neden?" sorusunun bir manası bile yok, laf olsun diye sorulan bir soru.
Çünkü bahaneleri hazırdır "Unuttum"... Ve şunu dahi söyledim vaktinde "Teknoloji çağındayız, o elindeki akıllı telefonun tarih tarih hatırlatıcı özelliği mevcut. Koy aylık bir iki tarih kafana göre ve kendin hatırlamış gibi beni kandır. İzin veriyorum, beni kandır, böyle mutlu et. Beynini kullanamıyorsan, telefonunu kullan" dedim. Ona bile erindi ya adam, ona bile üşendi.
Şu an, bana karşı unutmak da dahil hiçbir bahanesinin kalmadığını, benim de ciddiyetimin giderek arttığını fark ettiğini düşünüyorum. Çünkü git gide gaddarlaşıyorum; hani çizgini hep çek demişsin ya, kaç çizgi çekildi de çiğnendi, duvar inşaasındayım artık.
 
Yaz buralara , ben okuyorum.Hak da veriyorum sana.Eşine de iyi yaptın , biraz da o ağlasın.Bazen gerekiyor.

Di mi ama, ağlasın, beter olsun, kadının hayatını da kendim gibi ot ettim, kadınımı bitirdim diye diye ağlasın. Bi yıkasın o kararttığı vicdanını. Nerede ne yapacağını şaşmış halde şimdi, bi oynasın eli ayağı.
 
Back