Haklısınız aile ile bağımlı olma durumu muhafazakarlıkla sekülerlikle ,eğitimle alakalı değil.Oldukça seküler öğretmen bir arkadaşım daha şimdiden 10 ve 3 yaşındaki oğullarıyla aynı binada oturmanın hesabını yapıyor.Asla farklı binalarda oturamazlarmış.Kendisi de farklı memleketteki eş ailesine senede iki gün gidiyor.Hastalıklı kafa bunlar,her yerde var.İşte konu sadece muhafazakar olmaları olsaydı gelinlikle kıyafetle biterdi belki ama konu farklı aslında. Bir yakınım oldukça seküler bir aileyle evlendi kendi görece daha bile muhafazakar. Ama kayınvalidesi kızın eşi şehir dışındayken yanında kalmasını istiyor falan. Günde kaç kere görüntülü konuşmalar aman oğlumuzu peşinde sürüklemesinler. Bu ailecilik, bu bağımlılık tam olarak muhafazakarlıkla da açıklanamıyor ayrı bir kafa yapısı. Eşinize de kızamadım çünkü gerçekten çok farklıymışız tepkisiyle onun da ailesine yeni dışardan bakabildiğini ve sizi uyarabilecek kadar farkında olmadığını söylemiş aslında.
Ben de evlenmeden önce aman ailesiyle mi evleniyorum, insan ailesini seçemez falan kafasındaydım ama evlilik öyle bir şey değilmiş. Şükür ben iyi yönden tecrübe ettim ama sizin adınıza üzüldüm gerçekten. Boşan da denilemez önce sorsanız belki evlenme denirdi ama o kadar yani. Çocuk konusunu iyi düşünün, eşinizi iyi tartın. Biraz kararsız, arada kalmış bir karakter gibi hissettim hem sizin gibi yaşayıp hem ailesine sınır koyamamasından.
Bir de belki biraz iyi insanlarsa kendinizi doldurmadan iyi yönlerine odaklanıp çizdiğiniz sınırı geçmeden idare etmeye çalışın. Başka verilebilecek bir tavsiye yok galiba
+1 bende okumaya devam ettim yazmadan önce ama konu sahibi aşırı yumuşak şekilde manipüle ediliyor eşi tarafından.Eşinizin suçunu ne zaman fark edeceksiniz diye okudum durdum ama göremedim.
1. Evlenmeden önce sizi manipüle etmiş, yalan söylemiş.
2. Şehir değiştirseniz bile size sürekli baskı yapıyor. Kavga ediyor anneme gideceksiniz diye
3. Annesine gelemez karıma karışmayın diyemiyor. Size geleceksiniz diyor. Kızını bekliyor diye manipülasyon yapıyor.
Gözünüzü açın lütfen
Ben de muhafazakar bir ailede büyüdüm. Hem de aşırı muhafazakar ama annemle babam yengeme gidip gelme, misafirlik vs gibi konularda hiç zorlama yapmadı, rahatsız da etmedi. Şuan 70 km ötemizdeler ama her hafta veya her ay gitmek gibi bir durum yok. Annem ayda 2 kere anca arar. Ama her aile bir değil. Mesela amcamlarda da tam tersi, onlarda evlatları haftada 2 gün gelsin, hep bir arada olsunlar veya toplansınlar ister, ordu gibi bir evde toplanırlar filan.(Yurtdışında oturuyorlar.) hatta kuzenim seküler bir kızla nişanlanmıştı, 15 gün sonra anlaşamayıp nişan attı.Kızlar selam. Ben bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Çok uzun olacak isteyen okusun istemeyenin canı sağolsun
Eşimin ailesine bir türlü alışamadım. Yaklaşık 2 sene önce evlendik. 3 yıllık ilişkinin 1. yılında ailenin aşırı muhafazakar olduğunu öğrendim. Uzun bir süre eşimin benimle evlenmesine kendilerince “rıza” göstermediler. Tesettürlü olmadığım için. O dönemde de ciddi özveri gösterdim. Eşimin sorunları çözmesini bekledim sessizce. Fevri davranmadım. Ben de tam tersi oldukça seküler bir kadınım. Ailemden asla baskı nedir görmedim. Rahat, kariyer odaklı yetiştirildim. Bu muhabbetler olunca neye uğradığımı şaşırdım. Bunların hala var olmasına şok oldum. Dizilerde olur sanırdım sadece.
Eşime de bu evlenme mevzuları açılmadan önce ben kendi şehrimden ayrılmam, evlilik teklifi gibi bir düşüncen varsa benim şehrime geleceksen olsun yoksa hiç bu toplara girmeyelim dedim, seçimi ona bıraktım, o da tamam dedi. Düğünden kısa süre önce eşimin işi dolayısıyla bir süre onun şehrinde yaşama mecburiyeti çıktı. (Bu durum eşim de dahil hepsinin işine geldi, çünkü aile çok baskı yapıyordu, kız gelir erkeğin memleketine diye.)
Sonrasında evlendik. Gelinliğim bile zerre istemediğim bir modeldi bu insanların saçma sapan kuralları yüzünden. Çok içimde kaldı bu gelinlik mevzusu. Hatta sırf gelinliğimi sevmediğim için hevesim kırıldı, düğüne falan hiç ilgi göstermedim, saldım. Eşim sadece ailemin yanında biraz kıyafetine oturup kalkmana dikkat et yeter diyordu eyv dedim. Ama hala rahatım çünkü giyim kuşam dışında neyle karşılaşacağım hakkında en ufak fikrim yok. Evlenince onların yanında pantolon giyerim biter kafasındayım. Kültür farkı ne giydiğinle bitmiyormuş meğerse..
Onun şehrinde yaşama durumu ilk çıktığında “bak ben senin ailene pek uyum sağlayamam, yengenle abin sürekli git gel halinde, ben bu şekilde yaşamak istemiyorum” dedim. O da “yok ya ayda yılda bir gider geliriz” demişti. Saf gibi inandım. Evlendim ve bir ay olmadan “bizi yemeğe almadınızlar” başladı. “Balkonunda bir kahvaltı etmeden yaz bitti” vs. Sonra yemeğe çağırdım daha pilav yapmayı öğrenemeden 12 kişiye yemek daveti verdim. Destek alabileceğim kimsem de yoktu. Tamam dedim adettir neyse..
Kv 2-3 günde bir çağırır oldu. Birine bahane uydursak birine mecbur gidiyorduk. 1 hafta görüşmesek küsüyodu. Hayatım resmen onlarınkine dönmüştü. Kvne git gel. Evlilik, eş ailesini tatmin etmekten ibaretmiş herhalde dedim. Bu arada ikimiz arasında hiçbir sorun yok ama aile bana inanılmaz batıyordu.
Tabi dayanamadım benim şehrime taşındık, planımızdan erken oldu ama eşim de bunu kabullendi. Çünkü gerçekten bunalıma girmiştim. “Ben her halükarda burdan gideceğim, ya senle ya da sensiz, istersen gelirsin” dedim. Blöf değil, çok ciddiydim ve taşındık. Mesafe çok kısa. Şimdi de sürekli buraya geliyorlar. Mesela kasım ayında 4 haftasonu vardı ve hepsinde burdalardı. Bazı akrabaları burda yaşıyo, onlardan biri grip olsa bile kalkıp geliyolar. Ben artık bunun “biz çocuğumuzun tepesindeyiz” mesajı olduğunu düşünmeye başladım.
Kötü insanlar değiller, sadece çok farklıyız çok. Birbirleri olmadan nefes alamıyorlar gibi. Kvnin çocuklarından başka bir dünyası yok. Obsesif derecede eşşek kadar çocuklarına saplantılı. Benim eşim daha benci. İsteklerimi dinler ve çözüm üretir. Taşınmak gibi. Bu yüzden de benim onu parmağımda oynattığımı düşünüyolar. Özellikle görümcem çok laf sokuyor, bu çocuğu ne hallere düşürdün deyip duruyor. (Örn; sırf kendi kıyafetini ütülüyor diye) Eşimin yenidoğan yeğeni var, eşime “o seni hiç sevmeyecek çünkü sen onu bırakıp gittin” falan diyolar. (Bu adamın ailesi, çocuğu olmayacak çünkü, hayatını yeğenine göre yaşaması gerekiyor.) Karar verildi, taşındık ama hala iğrenç bir baskı var adamın üzerinde.
Benim de bir ailem var. Ben de birilerinin çocuğuyum. Evlendim gittim, annem “siz mutlu olun gerisi mühim değil” dedi. (Ki benim annemle babam ayrı, annem hep tek başınadır evde, onlar gibi koloni değiliz) Buraya geldik daha bir kere darlamadı, canımız ister gideriz. İstemez bir ay gitmeyiz. Çoğunlukla da ben tek gider annemle kahve içerim eşim de evde, dışarıda canı ne istiyorsa yapar. Ama benim bu konuda özgürlüğüm yok. Kendisi de buraya taşındıktan sonra “gerçekten ailelerimiz çok farklıymış, bu kadar tahmin etmiyordum, ben Türkiyede çoğu aile bizimki gibi sanırdım” dedi. Benim dünyamın nasıl değiştiğini anladı mı bilmem.
Bir kere bizi çağırdılar kvler yine. Daha yeni taşınmışız. Ben evlenince aile evimde bıraktığım kedimi buraya dönünce tekrar yanıma almıştım. “Eve alışma sürecinde tekrar anneme bırakamam, yine düzeni bozulacak” dedim. Eşim “Sen gelmezsen laf ederler” dedi diye dünyanın kavgasını ettik. “Bir kere de Laf etmesinler anlayış göstersinler” dedim. “Annem evcil hayvandan anlamaz” diyo. Yani bunlar kendi alışkanlıkları, yaşam tarzları dışında hiçbir şeyi anlamıyorlar.
Eşimi de anlıyorum, onlarla samimi olmayı pek istemediğimi anlıyor ve buna üzülüyor. Bir kere beni yine gelmem için darladı “annem kızını da görmek istiyor” dedi (kızı benmişim) ben de “ben onun kızı değilim, kimseye evlat olmak için evlenmedim, benim bir annem var” dedim. Bu eşime çok dokundu. Ama benim görüşüm bu yönde maalesef.
Beklentileri sürekli iç içe yaşamak, gidip gelmek ve sadece oğullarının gitmesi inanılmaz ayıp, ben de gitmeye mecburum. Misafirlikleri de inanılmaz ağır, muhafazakarların hizmet tutkusunu bilirsiniz, sırf eşim mahcup olmasın diye ben de elimden geleni yapıyorum. Çeşit çeşit ikram hazırlıyorum ama gücüm yetmiyor artık. Ben bu şekilde yetiştirilmedim. Bizde bu gibi kasıntı durumlar yok. Onların en yakınları bile misafir gibi ama biz aile gibiyiz. Evlenmeden önce kendi halinde yaşayan biriyken bir anda hayatım gelin evi programına dönüştü.
Maddi olarak da imkanlarım çok azaldı, ailemin durumu iyi olduğu için sosyal, canı istediği zaman istediği yerde olan biriydim. Şimdi ikimizin geliri bana o hayatı sağlamıyor tabi. Bundan şikayetçi değilim, biliyordum ve maddiyat hiçbir zaman önceliğim olmadı. Ama üstüne bu aile de gelince, herkes evlenip hayatı güzelleşirken ben güzelim hayatımı ziyan etmiş gibi hissediyorum bazen. Çok fedakarlık yaptım, anlatmadığım şeyler de var. Hayatım çok değişti ve bu beni ruhen de başka biri yaptı. Karakterim değişti. Burda benzer bir konuya yorum yapmıştım, “sakın evlenme bunlar rengarenk bir genç kızı eli tepsili bir geline çevirirler” diye. İşte bana bundan oldu.
Hiçbir şeyden keyif almıyorum. Eşimi çok sevsem de evlilik benim mutluluğumu, gençliğimi aldı. Bu mecburiyetlerden bıktım. Eşim dünyanın en tatlı insanı ama onun da aile üzerindeki tesiri ancak bu kadar. Sevilmek onun için çok önemli, ben ya da kendisi birileri tarafından sevilmeyecek, dışlanacak diye ödü kopuyor. Kimler tarafından yetiştirildiğini görünce iyi bile çıkmış o aileden diyorum o ayrı. Ona göre o evlatlıktan reddedilmeden bizim evlenebilmemiz bile bir mucize.
Kızlar bilemedim, bu durum gerçekten sıkıntılı mı yoksa ben bu insanlara ısınamadığım için mi batıyor, kin mi var içimde? Ben nasıl alışacağım bu düzene, bu misafirlik aşkına, bu geleneksel aileye, ailenin beklentisi aşırı yüksek kadınlarına? Hayat hep mi böyle evlenince? Gerçi değil görüyorum. Arkadaşlarım da evlendi gayet gençliklerini yaşıyorlar, ben ise adeta aşiret geliniyim ama altınsız aşiret
Ay birde böylesi var değil mi size gelince gelinsin gidilsin karisalim bize sorsunlar gelin bizi biz onu sevmesekte sevsin saygı duymasakta duysun kendilerinden hiç ödün vermezler ama başka baş kaldıran cocuk oldu mu bir anda 180 derece degisebiliyorlar bu kötülük işte iş este bitiyor en başta ama demek ki onlarda isteseler degisebiliyorlarAyrıca eşinin de gelişmesi ve değişmesi gerekiyor bir aile danışmani iyi olabilir fiyatlar çok uçtuğu için YouTube da çok güzel içerikler var onları da izleyebilirsiniz. Bu arada değişmez o aile diyenlere inanma ben kavga dövüş kendimi zorla kabul ettirdim . Yeni gelin geldi benden bin beter onu baslarinin üstünde gezdiriyorlar çünkü küçük ogullari baştan sınırı çekti eşi konusunda. Yani eşin değişmezse sen ömür boyu mutlu olamazsın
Dini yorumlar yasak ama bilgimi paylaşmak için yazıyorum sadece ;Ataerkillik muhafazakârlıktan geliyor o yüzden bağlantılı.islam dini erkeklerin dini çünkü.
Kiz bunlar değişmez 6 yıldır bende ayni durumu yaşıyorum. Gelirken sormazlar çağırırken sormazlar gelmiyorum dersin nie die sorarlar sebebini söylersin umursamazlar. Kıyafetine daha fazla karışmaya başlarlar. Senin evine misafirlerken kendi evleriymis misafir davet ederler bunda bile sormazlar.seni sadece hizmet eden biri olarak görürler (beni öyle görüyorlar çünkü) en sonunda baktım olmuyor ver Allahım ver Allahım ver dedim onların istediginin tersini yapmaya başladım yani biraz ters yaptim ve bunları yaparken saygımı bozmadan laf soktuğum için de bişe de demelerine izin vermedim en fazla ayyy saygısız terbiyesiz denildi (görümceler ve kv tarafindan sadece) onlara da çok güzel cvp verince ya susuolar ya sinir oluolar ben esimin,kaynimin,ve kapederimin gözünde hep iyi ve saygılı biri oldum çünkü onlar neden böyle davramdigimi biliolardi. Şimdi ise gorumceleri aramıyorum onlarda aramıyor kv aramıyorum o arayınca sadece onun sorularına cvp veriyorum sen nasılsın falan demiyorum ki buna çooook sinir oluyorKızlar selam. Ben bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Çok uzun olacak isteyen okusun istemeyenin canı sağolsun
Eşimin ailesine bir türlü alışamadım. Yaklaşık 2 sene önce evlendik. 3 yıllık ilişkinin 1. yılında ailenin aşırı muhafazakar olduğunu öğrendim. Uzun bir süre eşimin benimle evlenmesine kendilerince “rıza” göstermediler. Tesettürlü olmadığım için. O dönemde de ciddi özveri gösterdim. Eşimin sorunları çözmesini bekledim sessizce. Fevri davranmadım. Ben de tam tersi oldukça seküler bir kadınım. Ailemden asla baskı nedir görmedim. Rahat, kariyer odaklı yetiştirildim. Bu muhabbetler olunca neye uğradığımı şaşırdım. Bunların hala var olmasına şok oldum. Dizilerde olur sanırdım sadece.
Eşime de bu evlenme mevzuları açılmadan önce ben kendi şehrimden ayrılmam, evlilik teklifi gibi bir düşüncen varsa benim şehrime geleceksen olsun yoksa hiç bu toplara girmeyelim dedim, seçimi ona bıraktım, o da tamam dedi. Düğünden kısa süre önce eşimin işi dolayısıyla bir süre onun şehrinde yaşama mecburiyeti çıktı. (Bu durum eşim de dahil hepsinin işine geldi, çünkü aile çok baskı yapıyordu, kız gelir erkeğin memleketine diye.)
Sonrasında evlendik. Gelinliğim bile zerre istemediğim bir modeldi bu insanların saçma sapan kuralları yüzünden. Çok içimde kaldı bu gelinlik mevzusu. Hatta sırf gelinliğimi sevmediğim için hevesim kırıldı, düğüne falan hiç ilgi göstermedim, saldım. Eşim sadece ailemin yanında biraz kıyafetine oturup kalkmana dikkat et yeter diyordu eyv dedim. Ama hala rahatım çünkü giyim kuşam dışında neyle karşılaşacağım hakkında en ufak fikrim yok. Evlenince onların yanında pantolon giyerim biter kafasındayım. Kültür farkı ne giydiğinle bitmiyormuş meğerse..
Onun şehrinde yaşama durumu ilk çıktığında “bak ben senin ailene pek uyum sağlayamam, yengenle abin sürekli git gel halinde, ben bu şekilde yaşamak istemiyorum” dedim. O da “yok ya ayda yılda bir gider geliriz” demişti. Saf gibi inandım. Evlendim ve bir ay olmadan “bizi yemeğe almadınızlar” başladı. “Balkonunda bir kahvaltı etmeden yaz bitti” vs. Sonra yemeğe çağırdım daha pilav yapmayı öğrenemeden 12 kişiye yemek daveti verdim. Destek alabileceğim kimsem de yoktu. Tamam dedim adettir neyse..
Kv 2-3 günde bir çağırır oldu. Birine bahane uydursak birine mecbur gidiyorduk. 1 hafta görüşmesek küsüyodu. Hayatım resmen onlarınkine dönmüştü. Kvne git gel. Evlilik, eş ailesini tatmin etmekten ibaretmiş herhalde dedim. Bu arada ikimiz arasında hiçbir sorun yok ama aile bana inanılmaz batıyordu.
Tabi dayanamadım benim şehrime taşındık, planımızdan erken oldu ama eşim de bunu kabullendi. Çünkü gerçekten bunalıma girmiştim. “Ben her halükarda burdan gideceğim, ya senle ya da sensiz, istersen gelirsin” dedim. Blöf değil, çok ciddiydim ve taşındık. Mesafe çok kısa. Şimdi de sürekli buraya geliyorlar. Mesela kasım ayında 4 haftasonu vardı ve hepsinde burdalardı. Bazı akrabaları burda yaşıyo, onlardan biri grip olsa bile kalkıp geliyolar. Ben artık bunun “biz çocuğumuzun tepesindeyiz” mesajı olduğunu düşünmeye başladım.
Kötü insanlar değiller, sadece çok farklıyız çok. Birbirleri olmadan nefes alamıyorlar gibi. Kvnin çocuklarından başka bir dünyası yok. Obsesif derecede eşşek kadar çocuklarına saplantılı. Benim eşim daha benci. İsteklerimi dinler ve çözüm üretir. Taşınmak gibi. Bu yüzden de benim onu parmağımda oynattığımı düşünüyolar. Özellikle görümcem çok laf sokuyor, bu çocuğu ne hallere düşürdün deyip duruyor. (Örn; sırf kendi kıyafetini ütülüyor diye) Eşimin yenidoğan yeğeni var, eşime “o seni hiç sevmeyecek çünkü sen onu bırakıp gittin” falan diyolar. (Bu adamın ailesi, çocuğu olmayacak çünkü, hayatını yeğenine göre yaşaması gerekiyor.) Karar verildi, taşındık ama hala iğrenç bir baskı var adamın üzerinde.
Benim de bir ailem var. Ben de birilerinin çocuğuyum. Evlendim gittim, annem “siz mutlu olun gerisi mühim değil” dedi. (Ki benim annemle babam ayrı, annem hep tek başınadır evde, onlar gibi koloni değiliz) Buraya geldik daha bir kere darlamadı, canımız ister gideriz. İstemez bir ay gitmeyiz. Çoğunlukla da ben tek gider annemle kahve içerim eşim de evde, dışarıda canı ne istiyorsa yapar. Ama benim bu konuda özgürlüğüm yok. Kendisi de buraya taşındıktan sonra “gerçekten ailelerimiz çok farklıymış, bu kadar tahmin etmiyordum, ben Türkiyede çoğu aile bizimki gibi sanırdım” dedi. Benim dünyamın nasıl değiştiğini anladı mı bilmem.
Bir kere bizi çağırdılar kvler yine. Daha yeni taşınmışız. Ben evlenince aile evimde bıraktığım kedimi buraya dönünce tekrar yanıma almıştım. “Eve alışma sürecinde tekrar anneme bırakamam, yine düzeni bozulacak” dedim. Eşim “Sen gelmezsen laf ederler” dedi diye dünyanın kavgasını ettik. “Bir kere de Laf etmesinler anlayış göstersinler” dedim. “Annem evcil hayvandan anlamaz” diyo. Yani bunlar kendi alışkanlıkları, yaşam tarzları dışında hiçbir şeyi anlamıyorlar.
Eşimi de anlıyorum, onlarla samimi olmayı pek istemediğimi anlıyor ve buna üzülüyor. Bir kere beni yine gelmem için darladı “annem kızını da görmek istiyor” dedi (kızı benmişim) ben de “ben onun kızı değilim, kimseye evlat olmak için evlenmedim, benim bir annem var” dedim. Bu eşime çok dokundu. Ama benim görüşüm bu yönde maalesef.
Beklentileri sürekli iç içe yaşamak, gidip gelmek ve sadece oğullarının gitmesi inanılmaz ayıp, ben de gitmeye mecburum. Misafirlikleri de inanılmaz ağır, muhafazakarların hizmet tutkusunu bilirsiniz, sırf eşim mahcup olmasın diye ben de elimden geleni yapıyorum. Çeşit çeşit ikram hazırlıyorum ama gücüm yetmiyor artık. Ben bu şekilde yetiştirilmedim. Bizde bu gibi kasıntı durumlar yok. Onların en yakınları bile misafir gibi ama biz aile gibiyiz. Evlenmeden önce kendi halinde yaşayan biriyken bir anda hayatım gelin evi programına dönüştü.
Maddi olarak da imkanlarım çok azaldı, ailemin durumu iyi olduğu için sosyal, canı istediği zaman istediği yerde olan biriydim. Şimdi ikimizin geliri bana o hayatı sağlamıyor tabi. Bundan şikayetçi değilim, biliyordum ve maddiyat hiçbir zaman önceliğim olmadı. Ama üstüne bu aile de gelince, herkes evlenip hayatı güzelleşirken ben güzelim hayatımı ziyan etmiş gibi hissediyorum bazen. Çok fedakarlık yaptım, anlatmadığım şeyler de var. Hayatım çok değişti ve bu beni ruhen de başka biri yaptı. Karakterim değişti. Burda benzer bir konuya yorum yapmıştım, “sakın evlenme bunlar rengarenk bir genç kızı eli tepsili bir geline çevirirler” diye. İşte bana bundan oldu.
Hiçbir şeyden keyif almıyorum. Eşimi çok sevsem de evlilik benim mutluluğumu, gençliğimi aldı. Bu mecburiyetlerden bıktım. Eşim dünyanın en tatlı insanı ama onun da aile üzerindeki tesiri ancak bu kadar. Sevilmek onun için çok önemli, ben ya da kendisi birileri tarafından sevilmeyecek, dışlanacak diye ödü kopuyor. Kimler tarafından yetiştirildiğini görünce iyi bile çıkmış o aileden diyorum o ayrı. Ona göre o evlatlıktan reddedilmeden bizim evlenebilmemiz bile bir mucize.
Kızlar bilemedim, bu durum gerçekten sıkıntılı mı yoksa ben bu insanlara ısınamadığım için mi batıyor, kin mi var içimde? Ben nasıl alışacağım bu düzene, bu misafirlik aşkına, bu geleneksel aileye, ailenin beklentisi aşırı yüksek kadınlarına? Hayat hep mi böyle evlenince? Gerçi değil görüyorum. Arkadaşlarım da evlendi gayet gençliklerini yaşıyorlar, ben ise adeta aşiret geliniyim ama altınsız aşiret
Bir gün akşam yemek yenildi mutfak toplandi kv ve kayınpederin önüne çay koydum isim bitmiş. Eşime dedim ki ben uzancam odaya geçiyorum sonra onlarada dedim ben yatıyorum. Ve kayınpederin dediği laf (senin işin bitti cekilebilirsin) demek oldu ve gözlerine gozlerimi çekmeden bir süre baktım. Ve o günden sonra onu da radarima aldım. Yaptığı bişe yok ama artık eskisi gibi umursamıyorm yemesine falan sabah kahvaltı akşam yemek gün içinde yerse de karısı versin die oralı olmuyorum. Kışın gelip gidiyolar.Kiz bunlar değişmez 6 yıldır bende ayni durumu yaşıyorum. Gelirken sormazlar çağırırken sormazlar gelmiyorum dersin nie die sorarlar sebebini söylersin umursamazlar. Kıyafetine daha fazla karışmaya başlarlar. Senin evine misafirlerken kendi evleriymis misafir davet ederler bunda bile sormazlar.seni sadece hizmet eden biri olarak görürler (beni öyle görüyorlar çünkü) en sonunda baktım olmuyor ver Allahım ver Allahım ver dedim onların istediginin tersini yapmaya başladım yani biraz ters yaptim ve bunları yaparken saygımı bozmadan laf soktuğum için de bişe de demelerine izin vermedim en fazla ayyy saygısız terbiyesiz denildi (görümceler ve kv tarafindan sadece) onlara da çok güzel cvp verince ya susuolar ya sinir oluolar ben esimin,kaynimin,ve kapederimin gözünde hep iyi ve saygılı biri oldum çünkü onlar neden böyle davramdigimi biliolardi. Şimdi ise gorumceleri aramıyorum onlarda aramıyor kv aramıyorum o arayınca sadece onun sorularına cvp veriyorum sen nasılsın falan demiyorum ki buna çooook sinir oluyorben çözümü böyle buldum bacım Allah yardımcın olsun. Daha neler yaptılar da neyse kendi yaptıklarıyla beni hakli çıkardılar hepsi ekmeğime yağ sürdüler
Bazen bu dediğiniz olmuyor ama işte bı destek bı dayanağın yoksa ailen sahip çıkmıyorsa sadece fırsat geçmesini beklersin oda gelirse tâbiTürkiye’de işler böyle işliyor, biriyle evlendiğinde ailesiyle de evleniyorsunuz maalesef; bireysellik yok.
Ben olsam en baştan böyle bir ailesi olan birini kabul etmezdim, hele sekülersem topuklayarak kaçardım, diyelim etmek gibi bir hata yaptım; o gelinlik meselesinde resti çekerdim.
İstemediğiniz bir hayatta mutsuz olacağınıza, çocuk işin içine girmeden bitirin derim; hâlâ çok geç değil.
İşte ben de böyle bir evlilik yaptım, eşimin ailesi gelenekçi ve muhafazakar ben ise ailem ile mesafeli , kendine göre bir düzen kurmuş seküler ve muhafazarlığın tam ortasında kalmış bir bireyim , eşim evlenmeden önce bana öyle modern , öyle anlayışla yaklaştı ki ailesinden şüphe etmedim , aşırı derecede tutucu olan babalarını hep benden sakladı aynı ortama sokmadı ben de keyfim yerinde olduğu için pek sorgulamadım lakin evlendikten sonra aynen sizin durumlara maruz kaldım, ilk bir yılım resmen kaosla geçti, eşim her ne kadar seni anlıyorum dese de ailesini de memnun etme çabasına girince bizde ipler koptu , ben çocuk fikrini erteleyip sadece kpss çalışıp atandım, eşime de ben bu şehirde yaşamam asla burayı da tercih etmem , gelmiyorsun boşanalım ben tek giderim dedim çıkıp memlekete gittim tercih zamanı, eşim yalvardı, yakardı, olaylar koptu , ailesi sessiz kaldı hatalarını biliyorlardı, bana aşırı baskı yaptılar her konuda, eşim en son ailesini karşısına alıp konuştu, mihrimah şunlardan rahatsız ve eger bu şekilde devam ederse biz boşanacağız dedi, eşim inadımı bildiği için en son çare ailesini karşısına aldı yani, kayinvalidem teyzelerimi arıyordu gelelim kızımızı götürelim vs , eşim bir yandan çiçekler, yalvarmalar vs vs ... en son eşime bir şans verdim çünkü gerçekten bana değer veriyordu ailesi dışında oldukça mutluyduk biz bizeyken, bana karşı da sevgi dolu ve saygılıydı, en büyük kavgalarda dahi ne bir şiddet ne de başka kötü bişeyini görmedim, tüm bunlardan dolayı son şans verip döndüm ve ailesi inanılmaz şekilde değişti, asla bana karışmamaya başladılar, izinsiz gelmeler , sürekli aramalar, her şeye karışmaları bitti , ama ben hala temkinliyim, hala da ısınamıyorum ailesine , size tavsiyem asla kendinizden ödün vermeyin , taviz tavizi getirir , eşinize rest çekmekten korkmayın, ailesine ve eşinize sınırlar koyun, ve çekip gitmekten korkmayın, çocuk fikrini erteleyin bu sorunlar bitene kadar, muhafazakar aile yapıları gerçekten çok çok zor, onlarin dünyası çok başka resmen fanusta yaşıyorlar, siz kendi dünyanızı ve düzeninizi kurun ve buna saygı duymayanı da kapı dışında bırakın ve gereken tepkileri verin , biz kadınların en büyük sorunu susup , tepki vermeyip , sınır koymamak , eşinizden başlayın ilk olarak , hersey onun duruşuna bağlı, benim eşim bunu yaptı ise bence seven her erkek yapar yeter ki kadın dik dursun ve gerektiğinde gidebilsin ...Kızlar selam. Ben bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Çok uzun olacak isteyen okusun istemeyenin canı sağolsun
Eşimin ailesine bir türlü alışamadım. Yaklaşık 2 sene önce evlendik. 3 yıllık ilişkinin 1. yılında ailenin aşırı muhafazakar olduğunu öğrendim. Uzun bir süre eşimin benimle evlenmesine kendilerince “rıza” göstermediler. Tesettürlü olmadığım için. O dönemde de ciddi özveri gösterdim. Eşimin sorunları çözmesini bekledim sessizce. Fevri davranmadım. Ben de tam tersi oldukça seküler bir kadınım. Ailemden asla baskı nedir görmedim. Rahat, kariyer odaklı yetiştirildim. Bu muhabbetler olunca neye uğradığımı şaşırdım. Bunların hala var olmasına şok oldum. Dizilerde olur sanırdım sadece.
Eşime de bu evlenme mevzuları açılmadan önce ben kendi şehrimden ayrılmam, evlilik teklifi gibi bir düşüncen varsa benim şehrime geleceksen olsun yoksa hiç bu toplara girmeyelim dedim, seçimi ona bıraktım, o da tamam dedi. Düğünden kısa süre önce eşimin işi dolayısıyla bir süre onun şehrinde yaşama mecburiyeti çıktı. (Bu durum eşim de dahil hepsinin işine geldi, çünkü aile çok baskı yapıyordu, kız gelir erkeğin memleketine diye.)
Sonrasında evlendik. Gelinliğim bile zerre istemediğim bir modeldi bu insanların saçma sapan kuralları yüzünden. Çok içimde kaldı bu gelinlik mevzusu. Hatta sırf gelinliğimi sevmediğim için hevesim kırıldı, düğüne falan hiç ilgi göstermedim, saldım. Eşim sadece ailemin yanında biraz kıyafetine oturup kalkmana dikkat et yeter diyordu eyv dedim. Ama hala rahatım çünkü giyim kuşam dışında neyle karşılaşacağım hakkında en ufak fikrim yok. Evlenince onların yanında pantolon giyerim biter kafasındayım. Kültür farkı ne giydiğinle bitmiyormuş meğerse..
Onun şehrinde yaşama durumu ilk çıktığında “bak ben senin ailene pek uyum sağlayamam, yengenle abin sürekli git gel halinde, ben bu şekilde yaşamak istemiyorum” dedim. O da “yok ya ayda yılda bir gider geliriz” demişti. Saf gibi inandım. Evlendim ve bir ay olmadan “bizi yemeğe almadınızlar” başladı. “Balkonunda bir kahvaltı etmeden yaz bitti” vs. Sonra yemeğe çağırdım daha pilav yapmayı öğrenemeden 12 kişiye yemek daveti verdim. Destek alabileceğim kimsem de yoktu. Tamam dedim adettir neyse..
Kv 2-3 günde bir çağırır oldu. Birine bahane uydursak birine mecbur gidiyorduk. 1 hafta görüşmesek küsüyodu. Hayatım resmen onlarınkine dönmüştü. Kvne git gel. Evlilik, eş ailesini tatmin etmekten ibaretmiş herhalde dedim. Bu arada ikimiz arasında hiçbir sorun yok ama aile bana inanılmaz batıyordu.
Tabi dayanamadım benim şehrime taşındık, planımızdan erken oldu ama eşim de bunu kabullendi. Çünkü gerçekten bunalıma girmiştim. “Ben her halükarda burdan gideceğim, ya senle ya da sensiz, istersen gelirsin” dedim. Blöf değil, çok ciddiydim ve taşındık. Mesafe çok kısa. Şimdi de sürekli buraya geliyorlar. Mesela kasım ayında 4 haftasonu vardı ve hepsinde burdalardı. Bazı akrabaları burda yaşıyo, onlardan biri grip olsa bile kalkıp geliyolar. Ben artık bunun “biz çocuğumuzun tepesindeyiz” mesajı olduğunu düşünmeye başladım.
Kötü insanlar değiller, sadece çok farklıyız çok. Birbirleri olmadan nefes alamıyorlar gibi. Kvnin çocuklarından başka bir dünyası yok. Obsesif derecede eşşek kadar çocuklarına saplantılı. Benim eşim daha benci. İsteklerimi dinler ve çözüm üretir. Taşınmak gibi. Bu yüzden de benim onu parmağımda oynattığımı düşünüyolar. Özellikle görümcem çok laf sokuyor, bu çocuğu ne hallere düşürdün deyip duruyor. (Örn; sırf kendi kıyafetini ütülüyor diye) Eşimin yenidoğan yeğeni var, eşime “o seni hiç sevmeyecek çünkü sen onu bırakıp gittin” falan diyolar. (Bu adamın ailesi, çocuğu olmayacak çünkü, hayatını yeğenine göre yaşaması gerekiyor.) Karar verildi, taşındık ama hala iğrenç bir baskı var adamın üzerinde.
Benim de bir ailem var. Ben de birilerinin çocuğuyum. Evlendim gittim, annem “siz mutlu olun gerisi mühim değil” dedi. (Ki benim annemle babam ayrı, annem hep tek başınadır evde, onlar gibi koloni değiliz) Buraya geldik daha bir kere darlamadı, canımız ister gideriz. İstemez bir ay gitmeyiz. Çoğunlukla da ben tek gider annemle kahve içerim eşim de evde, dışarıda canı ne istiyorsa yapar. Ama benim bu konuda özgürlüğüm yok. Kendisi de buraya taşındıktan sonra “gerçekten ailelerimiz çok farklıymış, bu kadar tahmin etmiyordum, ben Türkiyede çoğu aile bizimki gibi sanırdım” dedi. Benim dünyamın nasıl değiştiğini anladı mı bilmem.
Bir kere bizi çağırdılar kvler yine. Daha yeni taşınmışız. Ben evlenince aile evimde bıraktığım kedimi buraya dönünce tekrar yanıma almıştım. “Eve alışma sürecinde tekrar anneme bırakamam, yine düzeni bozulacak” dedim. Eşim “Sen gelmezsen laf ederler” dedi diye dünyanın kavgasını ettik. “Bir kere de Laf etmesinler anlayış göstersinler” dedim. “Annem evcil hayvandan anlamaz” diyo. Yani bunlar kendi alışkanlıkları, yaşam tarzları dışında hiçbir şeyi anlamıyorlar.
Eşimi de anlıyorum, onlarla samimi olmayı pek istemediğimi anlıyor ve buna üzülüyor. Bir kere beni yine gelmem için darladı “annem kızını da görmek istiyor” dedi (kızı benmişim) ben de “ben onun kızı değilim, kimseye evlat olmak için evlenmedim, benim bir annem var” dedim. Bu eşime çok dokundu. Ama benim görüşüm bu yönde maalesef.
Beklentileri sürekli iç içe yaşamak, gidip gelmek ve sadece oğullarının gitmesi inanılmaz ayıp, ben de gitmeye mecburum. Misafirlikleri de inanılmaz ağır, muhafazakarların hizmet tutkusunu bilirsiniz, sırf eşim mahcup olmasın diye ben de elimden geleni yapıyorum. Çeşit çeşit ikram hazırlıyorum ama gücüm yetmiyor artık. Ben bu şekilde yetiştirilmedim. Bizde bu gibi kasıntı durumlar yok. Onların en yakınları bile misafir gibi ama biz aile gibiyiz. Evlenmeden önce kendi halinde yaşayan biriyken bir anda hayatım gelin evi programına dönüştü.
Maddi olarak da imkanlarım çok azaldı, ailemin durumu iyi olduğu için sosyal, canı istediği zaman istediği yerde olan biriydim. Şimdi ikimizin geliri bana o hayatı sağlamıyor tabi. Bundan şikayetçi değilim, biliyordum ve maddiyat hiçbir zaman önceliğim olmadı. Ama üstüne bu aile de gelince, herkes evlenip hayatı güzelleşirken ben güzelim hayatımı ziyan etmiş gibi hissediyorum bazen. Çok fedakarlık yaptım, anlatmadığım şeyler de var. Hayatım çok değişti ve bu beni ruhen de başka biri yaptı. Karakterim değişti. Burda benzer bir konuya yorum yapmıştım, “sakın evlenme bunlar rengarenk bir genç kızı eli tepsili bir geline çevirirler” diye. İşte bana bundan oldu.
Hiçbir şeyden keyif almıyorum. Eşimi çok sevsem de evlilik benim mutluluğumu, gençliğimi aldı. Bu mecburiyetlerden bıktım. Eşim dünyanın en tatlı insanı ama onun da aile üzerindeki tesiri ancak bu kadar. Sevilmek onun için çok önemli, ben ya da kendisi birileri tarafından sevilmeyecek, dışlanacak diye ödü kopuyor. Kimler tarafından yetiştirildiğini görünce iyi bile çıkmış o aileden diyorum o ayrı. Ona göre o evlatlıktan reddedilmeden bizim evlenebilmemiz bile bir mucize.
Kızlar bilemedim, bu durum gerçekten sıkıntılı mı yoksa ben bu insanlara ısınamadığım için mi batıyor, kin mi var içimde? Ben nasıl alışacağım bu düzene, bu misafirlik aşkına, bu geleneksel aileye, ailenin beklentisi aşırı yüksek kadınlarına? Hayat hep mi böyle evlenince? Gerçi değil görüyorum. Arkadaşlarım da evlendi gayet gençliklerini yaşıyorlar, ben ise adeta aşiret geliniyim ama altınsız aşiret
Erkekler çok sahtekarlar, bir kızı beğenip sevince herşeyi farklı yansıtıyorlar, benim eşim de ailesini benden gizledi hep , aynı ortamlara falan sokmadı, oldukça rahat davrandı, ailesi evlenince ortaya çıktı, kaç kere ayrılmak istedim ailesi yüzünden , baktılar ki gerçekten boşanıyorum bıraktılar yakamızı...O zaman eşim çok iyidir deme. Anlatmamış sana evlendikten sonra ailesinin beklentisini, kendisinin ailesine diş geçiremediğini, nasıl bir ortamda yaşayacağını. Evlenelim, sonrasına bakarım demiş. Ailesinin kafasında eşin. Yoksa saçma nedenlerle, örneğin sevilmemekten korkmak gibi, sana bu hayatı zindan etmezdi. Kendini kandırıyorsun sadece.
Bafelis arkadaş gülmüş komik bulmus yorumu :))) Kaç kere boşandıysa artık durum komiklik boyutuna gelmiş. Ne kadar normal hemen boşan demek herkese. Sanki yeni evlendiği mükemmel olacak. Onda da başka bir problem. Herkes evliliklerinde farklı sorunlar yaşayabiliyor normal bunlar.
Eşiniz isterse ailesi ile sizin aranıza bir set çekebilir, benim eşim ailesi ile beni yüz yüze bile getirmemeye çalışır, olumsuz yanlarını bana yansıtmalarına izin vermiyor artık, eşinize net olmanız gerekiyor, ya bitecek ya da bir çözüm bul diyeceksiniz, ailesini uyarması gerekiyor her konuda...Keşke, keşke biraz kendimi pozitif yönde kandırabilen biri olsam.. Size katılıyorum ona kızdığım çok nokta var. Bunları düşünüp tartmak onun göreviydi. Ya da şu an idare etmek. Ben aile konuları haricinde iyi bir eş olduğundan bahsettim. Tamamen ailesi gibi diyemem mesela eşim asla dindar değil, beni de asla kısıtlamaz hiçbir konuda ama konu ailesi olunca beni anlamıyor, hep ters düşünüyoruz
Eşiniz düzelmiyorsa boşanın, çok net söylüyorum, ömür boyu çekersin yoksa , işin kötü yani bunların yanında çocuğunu da yetiştiremezsin o da onlara benzer zamanla ...Ay ruhum daraldı. Film gibi gözümün önünden geçti resmen. Çok haklısınız.. Uzaklaşırsam geçer sandım, daha da bağlandılar çocuklarına. Mesafe sadece tek taraf isteyince konmuyormuş onu anladım. Zaten sırf birinin anasına, dıdısına mecbur olacağım diye evlenmek istemiyordum, şansıma en beteri düştü
Dini yorumlar yasak ama bilgimi paylaşmak için yazıyorum sadece ;
yahudilik, hristiyanlıkta daha fena aslında. Muhafazakar yahudiler, katolik olan hristiyanlar çok daha katı. Sadece katolikte değil kendi içlerinde amishler olsun ne bileyim yehova şahitleri olsun , bilmediğimiz yüzlerce tarikat hepsi ataerkil ve çok baskıcı. Boşanmak yasak mesela. Boşanmak diye bir kavram yok. Başlarındaki rahip ya da her neyse onun izni gerekli boşanmak için. İnsanlar boşanabilmek için ülke değiştiriyor, kaçıyor. Biz islam dinine aşina olduğumuz için sadece bu dini görüyoruz.
Ülke ile sınırlandırmamak gerek bunu. Dünyada tek tanrılı dini inançlar hep ataerkil. Bilmediğim dinler olabilir istisnalar vardır. Çok tanrı dinler anaerkil.
Bizler muhafazakar ailelerin muhafazakarlık ve sekülerlelik arasında kalmış çocuklarıyızSürekli gelip gitmeyi isteyen kayınailelerden nefrettt
Ben de muhafazakar biriyim ama yazılanlar konusunda seküler miymişim
Gerçekten de öyle bu çok acı, geçen bir belgesel izledim, Moritanya kadınlarını ve oradaki güzellik algısını ele almıştı belgesel , o toplumda kilolu kadınlar daha değerliymiş erkekler için, bu yüzden de birçok kadın obez oluyor ve küçük yaştaki kızlarını çatlayana kadar besliyorlarmış kilo alsınlar diye , sonra Pakistan daki belgeli izledim baktım orda da kadın bedeni üzerinde algı var orda da kadınlar çarşıya pazara çıkamazlarmış, çarşıda bir tane bile kadın yoktu , en modern yerlere bile baktığımızda hep kısıtlanan, baskılanan ve eksik görülen kadınlardır, batının modern bir kentinde de kadın pazarları vardı mesela orda da daha çok çingeneler bekar kızlarını koca bulmak için senenin belirli zamanlarında panayırlarda ailenin belirlediği belli bir para karşılığında erkeklere satıyorlar ve buna da evlilik diyorlar, kızlar eğer uzun boylu , ince belli , sarışın ise daha çok para ediyormuş, izlediğim birçok belgeselde kadın tıpkı bir meta , biblo gibi değersiz ve ucuz bir şey gibi algılanıyor , resmen kadınların bedeni üzerinde herkes söz sahibi , bu küresel bir sorun bence, toplumlar kadınları tehlike olarak görüyorlar ve maalesef bizim ülkemizde de ataerkil sistem baskın olduğu için kadın olmak ekstra daha da zor, bu belgeseller beni çok üzmüştü ve uzun süre etkisinden çıkamadım ve baya üzerine düşünmüştüm öylece...aslında muhafazakarlığı sadece din perspektifinden ele almamak lazım. neticede tüm yaşam pratiklerimize dini ritüeller olmaksızın sirayet eden bir olgu.
"modern" toplumların ilk tohumlarının serpilmesinden itibaren kadınlar; eksik, gedik, kontrol altında tutulması gereken aciz varlıklar olarak zihinlere kazınmış ve kadın bedeninin cazibesi yüzünden de erkeklerin zihinlerinin disiplin altında tutulması için bu bedenlerin örtünmesi gerektiği salık verilmişti. o yüzden antik yunan'da "edep sahibi" ve dolayısıyla toplum hiyeraşisinde saygın sayılan kadınlar kendi konutlarını terk ederken örtünmek zorundaydılar. erkeklerin zihin karışıklıkları o denli ciddiye alınıyordu ki kendi konutlarında dahi kadın ile erkeklerin mekanları keskin çizgilerle ayrılmıştı ve kadınların erkek mekanlarına girmesi yasak idi.
coğrafyalar değişti. dini pratikler değişti. devletler değişti. ama kadın bedeninin iktidar karşısında bir savaş alanı olması değişmedi çünkü kadın bedeninin bir erkeğe eklemleniyor olması ve o erkek için kadının bedeninin özel mekan olması (evet, mekan) fikri katiyen değişmedi.
Kadınlar, bir mekan gibi özel alanlarına çekilerek ve genel alanlarda kadını örtmek suretiyle ona özel bir alan sağlayarak, ki sözm ona muhafaza etmek oluyor, kadın bedeninin cezibesini ortadan kaldırılacağı ve bunun aracılığıyla erkeklerin de disiplin altında tutulacağı düşünülmüştü. iktidar her zaman doğru olanı düşünemiyor. kendi toplumumuzun dönüp bir haline bakmak lazım.
bu açıdan baktığımızda 21 yy.da bir kadının kendisine bir mekan ya da emtia olarak bakarak paketlemeye çalışan eş ve ailesi tarafından kayatının içinden geçiliyor olması fikri beni sinirlendiriyor. hatta bir kadının muhafazakar olması fikri beni daha çok sinirlendiriyor.
bir mesleki deformasyon olarak yukarı anlattıklarıma ilgilenenler için referans vermeden geçemedim.
The Gynaikonitis: The (Un) Gendered Greek House
M. Foucault - Discipline and Punish - The Birth of Prison
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?