Morallerim sızlıyor

Evdeki gereksizleri ayıklamaya,dolap ayıklamaya bayılırım. Eşyaları verdikçe, attikca nasıl bir rahatlama geliyor anlatamam. Bence eşinin yeniden alma huylarını torpulemelisin,ya konuşarak ya da tedaviyle. Araç parçalarını saklamak filan fazla anormal,evde far dikiz aynası buldugumu hayal edemedim.
 
Takinti yoksa sknti da olmaz oyleyse esiniz dikkat edicek en fazla yapcak birsey yok. Yani uzun uzun yazdiğiniz icin oyle algilaniyor kendinizle ilgili değilde esinizle ilgili konular ön planda olmadigi icin siz titizmisijiz gibi durmuş yazdiklariniz. Umarim hallolur ne diyelim. Ev musait deģilse bende fazlaliklari seven biri deģildim her sene elbise ayakkabu vs ayiklarim.
 
Benim evim çok sade eşyam az aslinda oyuncakta da seçiciyiz ama 2 cocukla evi surekli derli toplu goremeyiz bu gercek evim temizdir ama dağınıktır cocuklar uyur uymaz da toplanir.Kolay mi toplamak evet cunku fazlalik yok.
Esinizle bahar ve kis baslangicinda eski giysi ve ayakkabi eleyin oturup.Ikna edin bu kafar cok kulaklık veya kabloyu napicak yani israf ..
 

Yanlış anlamışsınız, ağır takıntım yok hatta takıntım yok.
Sinirlenince sinirimi çıkardığım tekniklerim var sadece (Banyo yıkamak da bunlardan biri).
Hijyen/temizlik sorunu yaşamıyoruz, eşim benden daha temiz, çorabını bilmem neyini toplayan, kullandığı banyoyu yıkayan bir insandır. Temizlik sorunu olan kısım, bu kadar şeyin gereksiz yer kaplaması bu sebeple ortalığın çabuk karışıp temizliğinin zor olması.
Oğluma da aynı tertibi öğretiyorum elimden geldiğince, gidip el kızını hizmetçisi yapmasın, tek başına kaldığında da bku içine batmasın diye.



Kitabını okumadım ama tekniği ile ilgili videolar izledim diye anımsıyorum.
Kendi eşyalarım bitti, bitirdim aylar önce. Kıyafetlerimi, annemin gereksiz yığdığı çeyizimi dağıttım. Evde sadece süs olarak yer zapt edip toz tutan gümüşlük, bilmem ne sehpaları, fazla biblolar vs. verdim, bazı eşyaları söktük başka bir şekilde kullanmak üzere montajladık, hantal ve fazla yer kaplayan perdeleri indirdim gönderdim, mutfak eşyalarımızı ayıkladım-gönderdim ve yenilerinin alınmasını yasakladım, çocuğun küçülenlerini her sene ayıkladım verdim, kırılan ve tamir edilemeyecek oyuncakları düzenli ayıkladım attım, her şeyi saydam kutulara-hurçlara koyup üzerine içinde ne olduğunu yazıp dolaplara koydum. Yer açtım "Yeni ve gerçek" ihtiyaçlarımıza.

Ama eşim o boşlukları doldurmuş.

Eşimin kendi çekmece dolabı değil, evin temizliği için deterjan-temizlik bezi vb. koyduğum yerlerin arkasından kutu içinde ayakkabısı çıkıyorsa gönderirim. 3 kişinin kullandığı vestiyeri, yarısından fazla kendi ayakkabısı ile dolduruyorsa, gönderirim. Oğlumun odasından araba yedek parçaları çıkıyorsa, kızarım evden yollarım.
"Hiç açmadığım dolap-çekmece" olayı eşim yüzünden oluyor.
"Burası dolu" diyor ve elimdeki şeylere yeni yer aramaya gidiyorum. Sonra bakıyorum ki oradan poşet dolusu kulaklık, kablo çıkıyor... Neden tv ünitemin altındaki çekmeceyi kullanamıyorum? "Burayı düzenlemiştim zaten, dolu" algısı oluştuğu için.

Okey takımı, tavla, jenga vb şeyler ünitenin raflarına kitapların arasına yığılmış, kah benim odama yürümüş gelmiş, orada rahat edememiş oğlanın odadaki rafa gitmiş... Oyun çekmecemiz niye orası olmasın? Neden hiç kullanılmayan pc parçaları çıksın yine oradan?
 

Kendi dolaplarında tutsun da oradan buradan çıkarıp vermeyeyim de çıldırmasın bi zahmet, zaten büyük dolapları var.
Kendi evine sığmıyor adam; burası adamın ailesiyle beraber yaşadığı evi olduğu kadar "Garajı, pc dükkanı" olmuş.
Gitsin depo tutsun. Yedek angel led araba farlarının ne işi var ya çocuğumun odasında? Götürsün bahçe evine oraya yığsın ya da bilmem kaç çift ayakkabısından feragat etsin oraya soksun o farları vazgeçilmez kişisel bir eşyası ise.

Morallerim sızlıyor nedir Allah aşkına gerçekten anlamını bilmiyorum?

Böğürden ense köküne doğru çıkan ve oradan döşe inip insanın yanlarına doğru zonklayan, tüylerini diken diken yapan bir sızı. Orada moral bölgesi var, orası, sırtta kambur yapan yerin hemen altı.
 

İş içinde iş çıkıp duruyor, sevmiyorum bu sürüncemeyi çünkü "Başka işler"e yer açmamız gerekiyor.
Kafam karışıp duruyor sonra.

minimalistlerin belgeselini izlet esine, beni cok etkilemisti zamaninda.

benim de eski evim cop ev gibiydi, esim de ben de istifcigillerdendik,
ama suan minimalisme yoneldik, evimiz baya sadelesti.

Zannetmiyorum, işe yaramaz.
Minimal olmasak da olur, şu depo gibi kullanma halini bi aşsak o yetecek artık.
 

ama bak marie kondoyu da onermisler,

soyle aciklayayim,
siz anadan dogma duzenli insanlar bizi anlayamazsiniz

ben hayatimin cogunlugu boyunca daginik ve istifci bir insan oldum,
hem de bu daginiklikla bir de cevremdekilere catardim bir seyi arayip bulamadigimda.

Marie Kondoyu okudum,
kadin resmen isin felsefesini anlatiyor,
sonra gene tabi esime ve arkadaslarima cattim,
ulen yillardir duzenlisiniz, su felsefeyi ogretmediniz insana diye
suan Kondocugumu ve minimalist abilerimi takipteyim, beni bir onlar anliyorlar
 

Anneniz gibi değilim; neyin hatıra niteliği taşıyabileceğini, neyin bir çeşit "Çöp/Fazlalık" olduğunu ayırt edebiliyorum.
Tek olan, hatırası olan-severek kullanılan/kullanılmış şeyi değil, yedekleyip durulan, kullanılmayan, varlığı dahi unutulan şeyleri veriyor/atıyorum.

Mesela eşimin çocukluğunda kullandığı ve şu an elbette kullanmayıp, sakladığı Casio saatini değil, hali hazırda kullanılan çalışır durumdaki 4 kulaklıktan ayrı biriktirdiği bir poşet kulaklığı atıyorum.
Eşinizi bozuk kulaklık için boşayacaksanız, boşayabilirsiniz tabi; herkesin değer verdiği şey farklı ne diyebilirim.
 
İkinizde o kadar zıt kutuplarsınız ki siz titiz temiz düzenli eşiniz istifçi ne siz ona ne o size dayanır sürekli tartışma çıkar bir uzmandan yardım alsanız eşiniz için belki faydası olur yoksa işiniz zor gibi
 

Düzenledim zaten bitti.
Bu adama acilen garaj lazım.
İnşallah şu amerikan filmlerindeki gibi birini bulup, bütçeyi neyim ayarlayıp garajlı müstakil evlerden birine çıkarız da o da rahatlar ben de rahatlarım.


Zaten şu 3-4 dibine kadar uyumsuzluk yaratacak çözümsüz (Çözümü sadece tahammül ve hoşgörü olan) zıt huyumuz olmasa, geneliyle ideal evlilik denilebilir, çok artı yönü var hakkını yiyemem. Ama işte birimiz Kim Jong ise, diğerimiz Trump, öyle karikatür karakterleriz ikimiz bir arada (Benzetmelerim de kötü oldu gerçi).
Gece işin sonuna doğru cinlendim işte...
 
Hepsini resimleyin 2. El sitelerde satın. Kazandığınız nakit ile bebeğinizin eksiklerini tamamlarsınız. ( Zebramo, Let go tarzı sitelerde çok hızlı satış oluyor)
 

Ben de öyle her yerim askeri nizamda olsun tarzı bir insan değilim, dağınık günlerim de olur; görmeyiveririm, odanın kapısını çekiveririm takmam. Hele ergenken filan, dolaplarımı açınca üzerime yıkılırdı yani öyle dolaşıktım. Ama hiçbir zaman bir şeyleri gereksiz istif haline getirmedim (Üni zamanı biriktirdiğim karikatür dergilerim hariç, onlar da koleksiyondu, zaten annem atmış; öyle peşine de düşmedim).

Çocukla birlikte bu evde ona da alan gerekti, ona alan açtım. Her yer yerli yerinde olmalıydı ki ne vakit kaybetmeliydim ne beklenmedik bir yerden beklenmedik bir şey çıkıp çocuğum zarar görmeliydi.
Atıyorum, örgü örme huyum yok, işte eşime kendim basit bir atkı örmek istemişim el emeği hediye. Şişler alınmış, örülmüş kaldırılmış giysi dolabının altına. Sonra unutmuşum orada olduklarını çünkü dediğim gibi, örgü hobim yok, o an alınmış... Dolapta sadece giysiler var diye anımsıyorum. Çocuk için tehlikeli bir şey yok görünürde, ama o dolabı açıp saklambaç oynayacağı tutuyor oğlumun; unutulan bir şiş var orada, bir yerlerine koşmaca halinde batacak.
Bu farazi bir örnek.

Böyle böyle başladı bendeki "Her yeri bileyim-düzenleyeyim-ayıklayayım" istemi de. Çocuktan sonra arttı yani.
Mesela çok basit; yukarı dolaplara eşim araba farı koymuş, metal ve ağır şeyler. Çocuk odasında. Denk geldi düştü çocuğun kafasına misal... Olamaz mı?
Çok yönlü düşünüyorum Alys. En görünmez kaza, ev kazaları...
Az eşya, nerede ne olduğunu bilmek, her şey yerli yerinde düzenli... Yaşanılır, temiz kalır, güvenli olur, verim ve vakit kazandırır, insanları evin 1-2 odasına hapsetmez, her yerini kullandırır.
 
Evet evet annemde ayni sizin gibi ayirt edebildigini dusunuyordu.
Sorunun bozuk kulaklik degilde sinirlarinizin olmamasi oldugunu umarim bir gun anlarsiniz.
 
Vallahi okudum. Yani eşinizin biriktirme huyu çok fena. En iyisi ilişki danışmanına gidin terapi görün. Beraber bir çözüm bulamayacak gibisiniz
 
Evet evet annemde ayni sizin gibi ayirt edebildigini dusunuyordu.
Sorunun bozuk kulaklik degilde sinirlarinizin olmamasi oldugunu umarim bir gun anlarsiniz.
Anneniz muhtemelen sizin dolabınızdan alıp atmıştır.
Siz haklısınız.
Peki siz evin her yerinden ve her dolabında çıkan her eşyaya saygı çerçevesinde mi bakıyorsunuz?
Neden ki?
 
Anneniz muhtemelen sizin dolabınızdan alıp atmıştır.
Siz haklısınız.
Peki siz evin her yerinden ve her dolabında çıkan her eşyaya saygı çerçevesinde mi bakıyorsunuz?
Neden ki?
Atacagim yada atilmasi gerektigini dusundugum bir sey var ise posetleyip koyuyorum kenara. Icine bak lazim degilse at diyorum. Cunku nezaket bunu gerektirir. Kisiye saygi duymak bunu gerektirir.
 

bu konuda kesinlikle haklisin,
ev kazalarindan ben de cok korkarim.

ama iste esine bunu boyle dikte ederek veya anlatarak huyunu degistiremezsin, cunku bir yakinin anlatinca ister istemez insanda bir savunma mekanizmasi calisiyor ve direk savunmaya geciyor veya direk goz ardi ediyor he he diyerek.
Ama bu dedigim tarz kisilerin dili senden benden kuvvetli, etkiliyorlar.

bir de biz cok tasindik, o da hafiflemekte ise yariyor, bir kac tasinsaniz illa esyaniz azalir
 
Atacagim yada atilmasi gerektigini dusundugum bir sey var ise posetleyip koyuyorum kenara. Icine bak lazim degilse at diyorum. Cunku nezaket bunu gerektirir. Kisiye saygi duymak bunu gerektirir.
Ama konu sahibinin eşi atmayacak ve onları yine evin her dolabına dağıtacak.
Öngörmek zor değil.

Sapasağlam selfi çubuğu attım geçen gün ortalıkta duruyor diye.
Gelsin de nezaketimi sorgulasın eşim.
 
Evet evet annemde ayni sizin gibi ayirt edebildigini dusunuyordu.
Sorunun bozuk kulaklik degilde sinirlarinizin olmamasi oldugunu umarim bir gun anlarsiniz.

Çocukluğunuzun sızısını gelip tanımadığınız birinden çıkarmak yerine, gidin annenize sorun hesabını.

Bu kadar neyi-nereden atıp/verdiğimi anlattıktan sonra hala anlamayan siz de aynı şunun gibi olmalısınız:
Önünüze gelen her eşyaya ölesiye bağlanmak yerine, çocuklarınıza, eşinize güvenli,pratik ve yaşanabilir bir alan açabilmeniz gerektiğini, şahsi eşyalarınızı evde bulduğunuz her deliğe, diğer yaşayanların alanlarını düşünmeden tıkamayacağınızı, kullanılmayan-gerek olmayan eşyaların ihtiyacı olanlarla paylaşılabileceğini ve bunun eşya biriktirmekten daha huzur verici bir şey olduğunu ve eşyalardan çok insanlara değer verip, "Bu benim eşyam benim sınırım" diyerek biriktirdiğiniz çöplere köle olunmayacağını umarım bir gün anlarsınız.

Neyse ki eşim sizin vereceğiniz olası "Boşanma" tepkisini verecek türden bir insan değil, giden eşyanın ardından tutturup ağlamıyor.
 
niye sinirlendin bu kadar anlamadım..
gece de okumuştum uykulu uykulu anlamamıştım:)
sen atmışsın adam kızmış.
stoklu çalışıyor demek araba farı ne yahu..
biriktirsin yine atarsın. kendisi mi bu ayırımı yapsın istiyorsun?
yalnız o örülen tek atkının ipleri ve şişleri yaklaşık 15 senedir duruyor bizde
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…